Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

818 S.lı Borçlar Kanunu (Eski) - Son Eklenen Şerhler

818 S.lı Borçlar Kanunu (Eski) - Son Eklenen Şerhler

Yüklenicinin yaptığı binanın, 15.11.1994 tarihinde iskân ruhsatının alınmasından sonra taşıyıcı sistemlerinde esaslı şekilde ve binayı tehlikeye atacak derecede kusurların ortaya çıktığı ve bu gizli ayıpların nelerden ibaret olup nasıl giderileceğinin de esaslı bir incelemeden sonra belirlenebildiği anlaşıldığından dava, 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
(Şerh No: 8123 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:36)

Davacı arsa sahibi ve diğer davacılar kat malikleri; kendilerine ait dairelerin bulunduğu binanın, meydana gelen depremde hasar gördüğünü; bunun, davalı yüklenicinin, inşaatı usul ve fen kurallarına aykırı biçimde yapmasından kaynaklandığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuşlardır. Arsa sahibi, sözleşmenin tarafı sıfatıyla akde aykırılıktan doğan zararlarını sözleşmenin diğer tarafını oluşturan yükleniciden tek başına isteyebileceği gibi, dava konusu olayda olduğu gibi diğer kat mali...
(Şerh No: 8122 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:36)

Yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarından biri de ayıba karşı tekeffül borcudur. BK m.359 mucibince eseri teslim alan iş sahibi, işin mutad cereyanına göre imkanını bulur bulmaz eseri muayene etmek ve kusurları(açık ayıp) varsa bunları, müteahhide bildirmekle mükelleftir. Yine BK m.362 mucibince de eserdeki kusur sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gizli ayıbı öğrenir öğrenmez müteahhide bildirmekle mükelleftir. İş sahibinin bu ihbar mükellefiyetini ifa etmemesi halinde müteahh...
(Şerh No: 8121 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:36)

Eserin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin olağan gidişine göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve bozukluğu varsa yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi halde yüklenici, her türlü sorumluluktan kurtulmuş olur. Ancak yüklenicinin, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer meydana getirilen eserin teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmem...
(Şerh No: 8120 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:35)

BK m.360/1'e göre, yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu ve mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. Yüklenici tarafından yapılan binanın güçlendirme maliyetinin, toplam maliyetine oranının %60 olduğu da dikkate alınarak; arsa sahiplerini, kabule zorlayamayacak derecede ayıplı eserden mütevellit davanın kabulünde; sözleşmenin "geriye etkili" olarak feshine karar verilmesi gerekir. ...
(Şerh No: 8119 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:35)

Yüklenicinin yaptığı eser, iş sahibini, kabule icbar edemeyecek derecede ayıplı ise; yüklenici, iş sahibinden, işin bedelini talep edemez.
(Şerh No: 8118 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:35)

BK m.360 mucibince yüklenicinin yaptığı eser, iş sahibini, kabule zorunlu tutamayacak derecede ayıplı ise; iş sahibi, eseri kabulden imtina edebilir. Eserdeki ayıp, eserin reddini gerektirecek derecede ağır değilse; iş sahibinin, fiyatı tenzil ve eseri tamir ettirmeyi talep hakkı vardır.
(Şerh No: 8117 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:35)

Yüklenici, edimini, sözleşme koşullarına, fen ve sanat kuralları ile iş sahibinin eserden beklediği menfaate uygun olarak yerine getirmek zorundadır. Yüklenicinin yaptığı eser, iş sahibinin kullanamayacağı ve/veya iş sahibinin kabule zorlanamayacağı derecede kusurlu ise iş sahibi, eseri kabulden imtina edebilir. Yüklenicinin yaptığı eserdeki ayıp, iş sahibinin eseri kabulden kaçınmasını haklı kılacak derecede önemli bulunmuyorsa, iş sahibi, ücretin kıymet noksanı oranında indirilmesini ist...
(Şerh No: 8116 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-10-2010 16:35)

Borçlar Yasası'nın 147/2. maddesi gereğince alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilin sonuçlarına şahsen katlanır.
(Şerh No: 8090 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-10-2010 18:16)

Vekil, vekalet yetkisini, kasten vekil edenin zararına, kendisinin ya da düşünce ve çıkar birliğine girdiği kişi yararına kullandığı takdirde yapılan işlem, vekalet vereni bağlamaz. Vekalet veren, her zaman, sözleşmenin feshi ile buna göre oluşan tapunun iptalini isteyebilir. Bu husus Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucudur.
(Şerh No: 8079 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-10-2010 22:21)

HUMK m.76 gereğince vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri, diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz ve aldatılan taraf, hakkını kullanmak suretiyle, hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Hile her türlü delille ispatlanabilir ve 1 yıllık h...
(Şerh No: 8077 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-10-2010 22:21)

Tellallık sözleşmesi her iki tarafın imzasını havi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber değildir. İşbu yazılı şekil şartı ispat değil; mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gereken geçerlik koşuludur.
(Şerh No: 8038 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-10-2010 23:41)

 Türkçe  [EskiBK. 484] Kefalet sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli tutarın belirtilmesine bağlıdır.
(Şerh No: 7795 - Türkçeleştiren: Stj.Av.Zeynep AK - Tarih : 04-10-2010 19:52)

Haksız eylem nedeniyle sorumluluk hallerinden birisi ahlaka aykırı; bir fiil ile bilerek başka bir kimsenin zarara uğramasına neden olmaktır. Davalı kadın da, evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayriresmi ilişkiye girmek ve ondan çocuk sahibi olmak suretiyle, gerek yasalarca gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir. Evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine sa...
(Şerh No: 7849 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-10-2010 17:11)

Yetkisiz temsilcinin akdettiği sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler sözleşmeyi imzalayan yetkisiz temsilciye aittir. Bu ahvalde, yüklenici tarafından talep edilen eser sözleşmesi bedeline mütedair davada, sözleşmeyi apartman yönetimi adına akdettiğini iddia eden imza sahibi kişi işbu iddiasını ispatla mükelleftir. Aksi takdirde işbu dava konusu bedelden imza sahibi yetkisiz temsilci bizzat sorumludur.
(Şerh No: 7212 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-09-2010 15:06)

 Bilgi  [EskiBK. 393] Dolaylı Temsilde İstisna
Temsilci, hukuki muameleyi temsil olunan adına gerçekleştirdiğinden bahsetmeksizin, üçüncü kişi ile kendi adına hukuki muameleyi yapar ve daha sonra bu muamelesinden doğan hak ve borçları temsil olunana naklederse buna "dolaylı temsil" denir. Dolaylı temsilde, dolaylı temsilci, hak ve borçları temsil olunan üzerine geçirmedikçe/nakletmedikçe üçüncü kişi ile temsil olunan arasında hiçbir şekilde hukuki sonuç doğmamaktadır. Borçlar Kanununun 393. maddesi dolaylı temsile ilişkin yukarıda anılan k...
(Şerh No: 7072 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-09-2010 12:47)

İNANÇLI İŞLEM VE İNANÇ SÖZLEŞMELERİ: TANIM: İnananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. UYGULAMA: Genellikle teminat teşkil etmek veya idare olunmak üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden(ör:ipotek) daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı ...
(Şerh No: 6874 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 20-09-2010 10:26)

İddianın içerik ve niteliğine göre inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı bir davanın; 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca,yazılı delille olmak şartıyla ispatı mümkündür. Böyle bir belgenin varlığı halinde de; davacının(inanan) karşılıklı edimler içeren inanç sözleşmesine dayanarak, taşınmazın tapu kaydının iptaliyle kendi adına tescilini isteyebilmesi için, BK.81 uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi(inanç sözleşmesine konu borcu ödemiş olması)zorunlud...
(Şerh No: 6892 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 20-09-2010 10:20)

Öldürülen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine, uğranılan Kurum(Bağ-Kur)zararının rücuan ödetilmesi isteminde, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesine göre, zararlandırıcı sigorta olayı "...bir kimsenin suç sayılır hareketi ile ..." meydana gelmiş olmalıdır. Oysa onanarak kesinleşen ağır ceza mahkemesi kararınında, davalının murisinin zararlandırıcı sigorta olayına sebebiyet veren adam öldürme eylemi "meşru müdafa" şeklinde tavsif edilip, TCK.(765) 49/2 maddesine göre eylemin "suç...
(Şerh No: 6741 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-09-2010 14:47)

İş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiğine dayalı kıdem ve ihbar tazminatı istemi ve iş sözleşmesinde özel hakem kaydına yer verildiği, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğu karşı savunmasına dayalı uyuşmazlıkta; 1- İşçi ve işverenler arasındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri 5521 Sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince iş mahkemeleri olup, doğal yargıcı da iş yargıcıdır. 2- İşçinin işveren karşısında ekonomik açıdan zayıf olduğu iş sözleşmesinin kuruluşunda ve devamında işverene hukuke...
(Şerh No: 6789 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 14-09-2010 13:56)

Kiralanan yer arsa vasfında taşınmaz olup, üzerinde natamam inşaat bulunmaktadır. Natamam yapının kira sözleşmesinin aksine kiralayanca tamamlanmış olması arsa vasfını değiştirmeyeceğinden, taraflar arasındaki kira sözleşmesine 6570 sayılı Yasa değil, Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.
(Şerh No: 6690 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-09-2010 13:14)

Davalı tarafından üretilen ve cam kavanozda satışa sunulan bezelye konserve içinden salyangoz çıktığından bahisle,hijyenden yoksun ürününün yolaçtığı psikolojik rahatsızlık nedeniyle manevi, ürün içindeki salyangozun tespiti için yapılan masraflar karşılığı olarak da maddi tazminat istemine ilşkin uyuşmazlıkta, her ne kadar maddi tazminat belgelenemediğinden bu kaleme ilişkin talep reddedilmiş ise de; bahse konu olayın tespiti için maddi bir takım harcamaları gerektiren eylemler bulunduğu (hali...
(Şerh No: 6663 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-09-2010 22:28)

Haksız eylemin suç oluşturması durumunda, o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi, hukuk yargılamasında da aynen uygulanır. Uygulama, gerek haksız eylem tarihinde, gerekse eldeki davanın açıldığı tarihte,yürürlükte bulunan ceza kanunlarına göre, suç oluşturan haksız eylem için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı esas alınarak yapılır. Hukuk hakimince eylemin bir suç oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi gerekli ve yeterli olup, ceza davasının açılmış olması,mahkumiyet kararıyl...
(Şerh No: 6654 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-09-2010 22:03)

Aktin haksız feshine değil, akte aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart isteminde öncelikle; aktin davacı(DAĞITICI) şirket tarafından mı, yoksa davalı(bayi) tarafından mı sona erdirildiği (hangisinin önce ihtarname çektiği)hususu irdelenmelidir. Fesih iradesinin varlığı içinse, açıkça "feshediyorum" gibi bir kelime kullanılmasına gerek bulunmayıp, örneğin sözleşme gereği teminat olarak kurulan ipoteğin kaldırılması istenmekle, fesih iradesinin ortaya konulduğu...
(Şerh No: 6579 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-09-2010 21:40)

Banka, kendisi ile yapılan kredi sözleşmesinde borca müteselsilen kefil olanların zararına olarak; kefaletten dolayı tahakkuk eden borcun temini için, kefaletin akdi esnasında tesis olunan gayrimenkul ipoteği teminatını serbest bırakırsa kefillere karşı sorumludur. İtirazın iptali değil de alacak davası olarak ikame edilen davada; icra takip tarihi değil, dava tarihi esas alınarak değerlendirme yapılmalıdır.
(Şerh No: 6374 - Ekleyen: Av.Abdullah Nail ŞENTÜRK - Tarih : 04-09-2010 12:54)

BK.nun 487. maddesi uyarınca borçla ilgili rehinlerin paraya çevrilmesini istemeden müteselsil kefiller aleyhine takip yapılabilir. Bu bağlamda itirazın iptali davası kefiller(genel haciz) ve asıl borçlu(rehnin paraya çevrilmesi) hakkında başlatılan iki ayrı takip dosyasına yönelik açıldığına göre, hüküm fıkrasında takip dosyası açıkça belirtilerek, hangi dosya için ne karar verildiği açıklanmalıdır.
(Şerh No: 6546 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 03-09-2010 00:04)

Mahkemece eylemin haksız fiil olduğu sonucuna varılarak BK.nun 60. maddesinde yer alan zamanaşımı süresi uygulanmış ise de, eylemi gerçekleştiren dava dışı kişinin davalı bankanın güvenlik görevlisi olması nedeniyle istihdam edenlerin ve yardımcı kişilerin sorumluluğunu düzenleyen BK.nun 55. ve 100. maddelerinin tartışma konusu yapılmaması, olaya tatbik imkanının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi ve sonucuna göre zamanaşımı süresinin ne olacağının belirlenmemesi bozmayı gerektirir.
(Şerh No: 6422 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-09-2010 22:27)

Davalının, bankalardaki mevduatın sınırsız Devlet güvencesi altında olduğu bir dönemde, yaşanan ekonomik kriz(şubat-2001) nedeniyle hızlı para çıkışından dolayı mali bünyesi zayıf düşen ve daha sonra TMSF´ye devredilen davacı banka ile mevduat gücünü kullanarak aşırı menfaat sağlayacak şekilde sözleşme yapması(Mevduat veya Repo bağlaması) hiffet veya tecrübesizlik hallerine dayanamazsa da, müzayaka(darda kalma) halini oluşturup, gabin (BK.21)meydana getireceğinden,akdi feshetme hakkı doğar. KA...
(Şerh No: 6431 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-08-2010 22:00)

BK."Borçların Teşekkülü" başlığı altında; 1-Sözleşme,2-Haksız fiil,3-Sebepsiz(Haksız)zenginleşme(iktisap) olmak üzere borçları üç genel kaynağa bağlamıştır. Bunun dışında, ne hukuki bir işleme, ne de hukuka aykırı bir iradeye dayanmayan, kanundan doğan(Ör: Aile hukukundan doğan nafaka borcu gibi.) borçlar bulunmaktadır. Bu kapsamda; Emniyet güçlerince el konulan ve davacının işlettiği otoparka, davalının bilgi ve iradesi dışında bırakılan aracın otopark ücretiyle ilgili uyuşmazlıkta; 1-Taraf...
(Şerh No: 6421 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-08-2010 11:23)

Ayıplı mal (İthal Oto) satışı ve hatalı üretim nedenlerine dayalı uyuşmazlıkta, ayıp ve hatalı üretim hususlarının saptanması durumunda, her ne kadar ithalatçının sorumluluğundan söz edilmez ise de, garanti belgesini imzalamakla ithalatçı da sorumluluk altına girmiş bulunur. Diğer yandan alıcı, BK. 203/1. uyarınca satış bedelinin iadesi, tenzilat veya aynen değiştirme konularında seçimlik dava hakkına sahiptir.
(Şerh No: 6401 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 25-08-2010 20:57)

İpotekli olarak satın alınan taşınmaza ilişkin ipotek konusu borçla ilgili eski malik (davacı) ile yeni malik(davalı) arasında ki uyuşmazlıkta, her ne kadar borcun nakli yönünde harici anlaşma bulunmayıp, borç naklinin alacaklı(banka) tarafından kabul edildiği yolunda bir kanıt bulunmasa da, Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senette Davalı (yeni malik) taşınmazı üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte satın almış olduğuna göre, ipoteğe konu kredi b...
(Şerh No: 6372 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 23-08-2010 11:03)

 Türkçe  [EskiBK. 41] Gerek bilerek ve isteyerek, gerek ihmal ve dikkatsizlik ya da önlemsizlikle hukuka aykırı bir biçimde başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ahlaka aykırı bir eylemle başkasına bilerek, isteyerek zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.
(Şerh No: 6362 - Türkçeleştiren: Berdar AYÇİÇEK - Tarih : 21-08-2010 13:13)

 Bilgi  [EskiBK. 262] Fesih ve ihbar süreleri
Belirsiz süreli kira sözleşmesi BK 262.maddedeki sürelere uyularak feshedilir: Fesih için kira başlangıcına göre hesaplanacak altışar aylık dönemler için 3 ay öncesinden ihbarda bulunmak gerekir. Başlangıç tarihi 3 Mart olan bir kira sözleşmesini örnek alırsak iki seçenek ortaya çıkar: - Birinci Seçenek: 3 Mart'ın altı ay sonrası 3 Eylül'dür. 3 Eylül'den üç ay öncesi 3 Haziran'dır. Öyleyse: En geç 3 Haziran günü kiracıya tebliğ edilecek bir ihbarname ile sözleşmenin 3 Eylül ta...
(Şerh No: 6363 - Ekleyen: Armağan KONYALI - Tarih : 19-08-2010 22:41)

Asıl kredi sözleşmesinde limit belli olduğuna ve garanti beyanında da bu sözleşmeye yollama yapıldığına göre 12.4.1944 gün ve 14/13 sayılı İBK gereğince kefaletin asli unsuru olan limit belirlemesinin de kefalet sözleşmesinde de gerçekleştiğinin kabulü gerektiğinden davalının bu sözleşmedeki taahhüdünün kefalet olması gerektiği yönündeki isabetli olan teşhis ve tespite dayalı olarak mahkemece verilen direnme kararı yerinde bulunmaktadır.
(Şerh No: 6359 - Ekleyen: Doğukan Bora SAVAŞ - Tarih : 18-08-2010 10:48)

Akit ilişkisinden doğan yükümler, sadece asli ve yan edim yükümleriyle asli edime yardımcı olan ve asli edimin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesine hizmet eden yan yükümlerden ibaret değildir. Modern hukuk literatürü, söz konusu yükümler dışında ifa menfaatiyle ilişkisi olmayan ve fakat en az ifade menfaati kadar önemli ve onun yanında ikinci bir menfaati koruma ve tesbit gereğini duymuştur. İfa menfaati yanında yer alan bu diğer menfaat "koruma menfaati"dir. Koruma yükümleri sayesinde,...
(Şerh No: 6360 - Ekleyen: Doğukan Bora SAVAŞ - Tarih : 17-08-2010 11:46)

Zamanaşımı def'i resen dikkate alınamayacağı gibi, müteselsil sorumlulardan biri tarafından ileri sürülen zamanaşımı savunmasından diğerleri yararlanamaz. Bu hakkın ayrı ayrı kullanılması hukuki bir zorunlulukur.
(Şerh No: 6352 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-08-2010 20:31)

1479 S. Bağ-Kur Kanunu, 70/2 maddesinde, bu kanuna dayanılarak Kurumca açılacak rücu davalarının 10 yıllık zamanaşımına tabi olacağı "özel hüküm" niteliğini taşımakla genel hükümlere göre uygulama önceliğine sahiptir. Ne var ki; zamanaşımının hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı konusunda açıklık bulunmadığından, başlangıç tarihinin belirlenmesinde "zamanaşımının alacağın muaccel olduğu zamandan başlayacağı"na ilişkin Borçlar Kanununun 128. maddesi hükmü esas alınmalıdır.
(Şerh No: 6353 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 13-08-2010 19:46)

Borçlu haksız fiilin işlenmesinden itibaren zararın faizinden sorumlu olur
(Şerh No: 6326 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 11-08-2010 11:57)

Zararın Oluştuğu günden itibaren faiz isteme hakkı var iken dava tarihinden itibaren faiz isteyen davacı bu döneme ait faizler için ayrı bir dava açabilir.
(Şerh No: 6329 - Ekleyen: Av.Filiz KAÇAN YATMAZ - Tarih : 09-08-2010 09:35)

Olay tarihinden itibaren faiz istenebilecekken, dava tarihinden itibaren faiz istenilmiş olması bu aralıktaki faiz alacağından vazgeçildiği anlamına gelmez. Velev ki fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş olsun veya asıl alacağın tahsili sırasında buna ilişkin şerh düşülsün.
(Şerh No: 6328 - Ekleyen: Av.Filiz KAÇAN YATMAZ - Tarih : 09-08-2010 09:32)

BK.169. maddeye göre, alacağın temliki ivaz mukabilinde yapılmış ise, temlik eden kimse, temlik zamanında alacağının mevcut olduğunu, borçlunun ödeme yapacağını garanti etmiş ve bu miktarı temellük edene karşı borçlanmış olmakla birlikte, AYRICA TAAHHÜT ETMEDİKÇE BORÇLUNUN ACZİNDEN SORUMLU DEĞİLDİR. Diğer yandan temlik bir ivaz ve karşılık almaksızın yapılmış ise, temlik eden, temellük edene karşı alacağın mevcudiyetinden dahi sorumlu değildir.
(Şerh No: 6324 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 08-08-2010 11:46)

Borçlar Kanunu madde 67'de belirtilen hal dışında, borçlu borcunu şahsen ifaya mecbur olmayıp, borç üçüncü bir şahıs tarafından borçlunun bilgisi dışında tediye edilebilir.Üçüncü şahıs tediyesi ile alacaklıyı tatmin ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına sahip olur.
(Şerh No: 6284 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 22:57)

Akdin feshi için mühim sebeplerden söz edebilmek için, önceden görülemeyen kestirilemeyen nedenlerle koşullarda olağanüstü değişme olması, bu nedenle yanlardan birinin durumunun ağırlaşmış olması gerekir. Yoksa uzun vadeli kira sözleşmesine konu taşınmazın bulunduğu yerdeki gelişmeler ve yörenin ticari potansiyelinin sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte öngörülmemesi, kira sözleşmesinin bir taraf için çekilmez hale geldiğini göstermez. Ancak taşınmazın bulunduğu yöredeki olağanüstü gelişme kar...
(Şerh No: 6287 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 17:38)

Adi sözleşme şeklinde düzenlenen satış vaadi,davalının dava dışı 3. kişi ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yüklenicisi olması halinde, BK.162 hükmünce mal sahibi 3.kişiden olan hak ve alacağının temliki niteliğinde olup geçerlidir. Diğer yandan böyle bir davada, dava konusu taşınmazların tapuda kayıtlı olup olmadığı, tapuda kayıtlı ise kim adına ne sebeple kayıtlı bulunduğu araştırılmalıdır. Taşınmazın tapusuz olması halinde, haricen düzenlenen satış sözleşmesinin salt bu nedenle ...
(Şerh No: 6285 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 16:29)

BK. 104/3 emredici hükmünce,icra dosyasında asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş faiz ayrı ayrı değerlendirilerek, takip tarihinden itibaren sadece ana paraya faiz işletilmesi gerekir. Kısaca kural olarak "faizli borç toplamına" faiz işletilmesi yasaktır.
(Şerh No: 6283 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 15:19)

İcra takip dosyasında yapılan taksitlendirmeye istinaden yapılacak ödemelerin doğrudan doğruya anaparadan mahsup olunacağına dair bir açıklamaya yer verilmediği hallerde, Borçlar Kanunu'nun 84. maddesinin uygulanması için alacaklının talebine de gerek bulunmadığından, kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan düşülmesi gerekir.Bir başka ifadeyle borçlu faiz ve masrafları ödemedikçe(kapatmadıkça)kısmi ödemeler ana paraya mahsup edilemez.(Ayrıca Bknz: HGK. 09.10.2002 gün 2002/12-709 E. 2002/...
(Şerh No: 6280 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 14:12)

Belirli süreli hizmet akdi, işveren tarafından süre bitiminden önce ve haksız olarak feshedildiği takdirde, ücret talebinde BK.325´deki hüküm uyarınca mahsup yapılabilirse de, somut olayda işçinin boşta kaldığı sürede çalıştığına dair bir belge ve iddia olmadığına göre, sadece geri kalan kısa sürede yaptığı tasarruflarla ilgili cüz´i bir miktar indirim yapmakla yetinilmelidir.Bir başka ifadeyle böyle bir durumda, geri kalan süreye ilişkin ücret talebinde fahiş indirim yapılamaz.
(Şerh No: 6279 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-08-2010 14:00)

Birden fazla para borcunun olduğu borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu BK.86'ya göre çözümlenmelidir. Buna göre kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan...
(Şerh No: 6269 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 22:09)

BK´nun 84. maddesinde tanınan hak, asıl borcun azalmasını sağlamak suretiyle, bu borca bağlı gecikme faizi isteme hakkının, alacaklı yararına işlemesini engellemeye yöneliktir. Anılan madde, borçlu tarafından yapılan kısmi ödemenin, alacaklı tarafından mutlaka faizden indirilmesi zorunluluğunu getirmeyip, kısmi ödemeyi anapara veya faizden düşme hususunda seçimlik hak sağlamaktadır.
(Şerh No: 6268 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 21:55)

Faturalarda ödeme gününün belirtilmesi ve buna itiraz edilmemesi, BK.101 anlamında temerrüdün gerçekleşmesine olanak vermez.
(Şerh No: 6267 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 21:32)

Borçlar Kanununun 101. maddesine göre, kesin vadeli sözleşmelerde,temerrüt tarihi kural olarak sözleşmede belirtilen ifa tarihidir. Ancak kredi kartı borçlarına ilişkin gönderilen son hesap özetinde, ödeme günü belirtilmekte ise de, burada borcun tamamı değil belli bir kısmının ödenmesi gerektiği bildirildiğinden(borcun tamamının ödenmesi gerektiği bildirilmediğinden),Borçlar Kanunun 101/2. maddesinde öngörülen, miktarı önceden belli kesin vadeli borç niteliğinde olduğu söylenemez. Kredi kartını...
(Şerh No: 6265 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 20:50)

İbraz süresi içinde bankaya ibraz edilmeyen kambiyo vasfını kaybetmiş çeke dayalı itirazın iptali davasında, keşide tarihinden değil,takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 6264 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 20:14)

Davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından davalının icra takibi ile temerrüde düştüğünün kabulü ve belirlenen asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, fatura tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 6262 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 20:01)

Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında, faizin başlangıç tarihi, haksız fiilin vuku bulduğu tarih olup, tazminat borçlusunun Borçlar Kanunu 101´nci maddesinde belirtildiği şekilde ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez.
(Şerh No: 6263 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-07-2010 19:28)

Çeke dayalı menfi tespit ve iptal istemi,kural olarak ciro yoluyla temlik alan 3.kişiye karşı ileri sürülemez ise de; davalı 3.kişi Factoring şirketi olduğundan, Factoring Şirketlerinin kuruluş ve çalışma esaslarına ilişkin yönetmelik gereği diğer davalıyla arasındaki ilişki temlik ilişkisine dayandığından, davacı(borçlu) temlik edene karşı haiz olduğu bütün defi ve itirazları, temellük edene (factoring şirketine) karşı ileri sürme imkanına sahiptir.
(Şerh No: 6258 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-07-2010 22:35)

Alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanunu m.163 hükmüne göre de temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasındaki yazılı sözleşme ile kurulabilir. Ancak, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir.
(Şerh No: 6260 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-07-2010 22:35)

Temlik sözleşmesinde temlik alanın alacağı bir üçüncü kişiye temlikine engel teşkil edecek ve alacaklının muvafakatini öngören herhangi bir kayıt olmadığından, BK.nun 162/2. maddesi karşısında borçlu,temlik sözleşmesinin geçersizliğini ileri süremez.
(Şerh No: 6259 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-07-2010 22:28)

Yüklenicinin arsa sahibinden olan kişisel hakkını 3. kişinin temlik alması halinde, temliki öğrenen arsa sahibi,temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürecekse, aynı defiler yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürülebilir hale gelir.
(Şerh No: 6257 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-07-2010 21:02)

Dürüstlük kuralının bir sözleşme yapılmasını zorunlu kıldığı durumlarda, bu sözleşmeyi yapmaktan kaçınma ya da uyuşmazlık konusu olayda olduğu üzere bir başkasının borcunu ödeme şartına bağlamak dürüstlük kuralına aykırı düşer. Bu durumdan zarar gören taraf sözleşmenin yapılması için dava açabileceği gibi, sözleşmenin yapılmaması yüzünden uğradığı zararın tazmin edilmesini ya da ödemek zorunda bırakıldığı meblağın nedensiz zenginleşme yolu ile geri verilmesini dava edebilir. Zira, tekel durumund...
(Şerh No: 6253 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 28-07-2010 10:19)

Vekalet sözleşmesi sonucu itibariyle bir itimat ilişkisi olduğundan vekalet konusunun yerine getirilmesinde vekile düşen başlıca yüküm, onu özen ve sadakatle ifa etmesidir. Manevi tazminat istemeyen, maddi tazminat miktarını tespit ettirmeyen, konu ile ilgi mevzuatı araştırmayan,zamanaşımı sürelerine dikkat etmeyen,ek davayı zamanında açmayan avukatın, görevini yerine getirmede özensiz davranıp, böylece kendi kusuru ile davacının zarara uğramasına sebep olacağı kuşkusuzdur.
(Şerh No: 6248 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 25-07-2010 22:46)

Davacı davasını sebepsiz zenginleşme nitelendirmesiyle açmış olsa bile, Banka Kredi Sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara BK.66 değil, BK.125. hükmünce 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
(Şerh No: 6238 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 21-07-2010 00:15)

Kumar için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen paralar alacak tevlit etmez ise de, bir ödeme aracı olma vasfı, mücerret borç ikrarını havi bir vesika olmaması sebebiyle, kumar borcu karşılığı düzenlenen çeke müsteniden hiçbir hak talep edilemez.
(Şerh No: 6190 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 22:10)

Avukat ücret sözleşmesinin "sözleşmede belirtilen günde ücretin ödenmemesi halinde gecikme gününden itibaren aylık %20 faiz uygulanacaktır" maddesinde kararlaştırılan faiz oranının, BK.nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında değerlendirilmesinde, bu kararlaştırmanın anılan yasa hükümlerine aykırı bulunduğu sabittir.
(Şerh No: 6189 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 22:07)

Bir mamelekin veya işletmenin devrinde, alacağın temliki ve borcun naklinden farklı olarak, mamelekin veya işletmenin bütün aktif ve pasifiyle devri söz konusu olduğundan, aralarında devirden sonraki işletme giderlerini devralanın yüklendiğine ilşkin sözleşme bulunsa dahi, uyuşmazlığın çözümünde BK.nun 173/1. maddesi değil, BK.nun 179. maddesi uygulanacağından, devirden itibaren iki yıl boyunca devreden müteselsil olarak borçtan sorumlu olacaktır.
(Şerh No: 6188 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 21:50)

Miras bırakan, yolsuz tescili bildiği halde askı ilanı aşamasında itiraz etmeyerek, sicil oluştuktan sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde de dava açmamak suretiyle taşınmazlarının korumak istediği kişiler üzerinde kalmasını sağlamak amacıyla muvazaalı temlik yapabilir
(Şerh No: 6006 - Ekleyen: Av.Selim HARTAVİ - Tarih : 25-06-2010 18:44)

Borçlu, dava esnasında, taraflar arasındaki sözleşmenin varlığını inkar etmekte ise; bu halde borçluya BK 107/1 deki şekliyle gönderilecek ihtarnamenin tesirsiz olacağı kabul edilerek hüküm ittihazına gidilmelidir.
(Şerh No: 6002 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-06-2010 16:09)

İnşaatı terk eden yükleniciye gönderilecek ihtarnamenin semeresiz kalacağı şüphesiz olmakla; işbu yükleniciye işveren tarafından ihtarname gönderilmesine gerek yoktur.
(Şerh No: 6001 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-06-2010 16:01)

Taraflar arasında akdedilen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde, yüklenicinin, ruhsat alımından itibaren belli bir sürede inşaatın tamamlanıp teslim edileceği tahhüdü vardır. Yüklenicinin inşaata dair edimini ifa ettiği bölümü itibariyle; teslimini taahhüt ettiği sürede inşaatı tamamlayıp teslim etmesi mümkün olmadığından, alacaklı tarafça yükleniciye süre verilmeksizin ve ihtara gerek olmaksızın akdin feshi koşullarının oluştuğu ve böylece alacaklının, BK m.106 daki seçimlik haklarını kullanabil...
(Şerh No: 5913 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-05-2010 18:36)

İhalede sunduğu teklif değerlendirme dışı bırakılan adi şirket vasfındaki konsorsiyumun ortaklarından biri, kendi adına ve kendi uğradığı zararın tazmini için dava açmak ehliyetini haizdir.
(Şerh No: 5800 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-05-2010 12:55)

1- BK. m.360, kural olarak, bir eserin istenen vasıflarda ifa edilmemesi (işin ayıplı tamamlanması) halinde uygulanır. Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde müteahhidin yapıyı, teslim gününde bitirmeyerek temerrüde düşmesi ve yapıyı da kısmen tamamlamış olması halinde BK m.106-108 uygulanır. Müteahhidin kısmi ifasının karşılığının iadesi hakkında kanunda açıklık olmadığından işbu kanun boşluğunu tamamlamak için MK m.1-2 ye başvurulmalıdır. Böylece, müteahhidin yapıda tamamladığı kısım arsa(iş) sa...
(Şerh No: 5391 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2010 11:23)

ÖZET : Hakedişte yer almayan imalat bedeli için itiraza gerek yoktur. Keşif dışında yer alan imalat bedeli hakedişte yer almadığı takdirde hakedişin alınması sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmese bile keşif dışı işler için bedel talep edilebilir. O halde davacının nakliye bedeli istemekte haklı olduğu kabul edilmelidir. Tamamen yeni bir imalat bulunduğundan bilirkişilerden ek rapor alınarak bu miktar hüküm altına alınmalıdır.
(Şerh No: 5124 - Ekleyen: Av.Şenel DELİGÖZ - Tarih : 15-04-2010 19:59)

 Bilgi  [EskiBK. 1] Elektronik Sözleşmenin Geçerlilik Şartları
Elektronik Sözleşmenin Geçerlilik Şartları (*) Elektronik sözleşmenin elektronik olma özelliği akdin geçerlik şartları yönünden özel bir durum arzetmemektedir. Bu nedenle örneğin Türk Hukukundan hareket edersek bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için gerekli tüm şartlar, tarafların fiil ehliyetine sahip olması (MK.15), sözleşmenin akdi sırasında kanunun emrettiği bir geçerlik şartı varsa buna uyulmuş olması (BK.11/2), muvazaa olmaması (BK.18/1), sözleşmenin konusunun hukuka (emredici hukuk ku...
(Şerh No: 5109 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 13-04-2010 10:24)

Vekalet ilişkisinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi beş yıldır.Bu nedenle vekaleten işlem yapılan tarihle ıslah dilekçesinin verildiği tarih arasında zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek ıslah edilen miktar yönünden davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 5101 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 12-04-2010 19:04)

İdarenin özel hukuk işlemlerinden söz edilebilmesi ancak ortada özel hukuk alanına giren yazılı bir sözleşmenin bulunması halinde mümkün olup, idarenin sözleşme aşamasına kadar tesis ettiği, tek taraflı tasarrufları idari işlem niteliğindedir.
(Şerh No: 5099 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 11-04-2010 22:28)

 Bilgi  [EskiBK. 182] Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması
Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması'na Türkiye Cumhuriyeti'nin katılımının uygun bulunduğuna ilişkin 2.4.2009 tarihli, 5870 sayılı yasanın 14 Nisan 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımından sonra Bakanlar Kurulu kararnamesinin 7 Nisan 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla antlaşma Türkiye'de yürürlüğe girmiştir. Karar Sayısı : 2010/247 2/4/2009 tarihli ve 5870 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan ekli “Milletlerarası Mal Satımı...
(Şerh No: 5010 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 09-04-2010 19:33)

İyi niyetle zenginleşen kimse, zenginleşmenin geri verilmesinden dolayı, zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemez.
(Şerh No: 4967 - Ekleyen: Adnan Koray DEMİRCİ - Tarih : 25-03-2010 12:57)

 Bilgi  [EskiBK. 13] Elektronik Sözleşmelerde Yazılılık Sorunu (Faks, Email, İnternet Sözleşmelerinde Yazılılık)
Elektronik Sözleşmelerde Yazılılık Sorunu (Faks, Email, İnternet Sözleşmelerinde Yazılılık) (*) Geleneksel sözleşmelerin şekillerinden biri olan “yazılılık” konusunun elektronik sözleşmeler söz konusu olduğunda ne kadar uygulanabilir olduğu ve elektronik bir metnin geleneksel anlamda “yazılı” olarak kabul edilip edilemeyeceği elektronik sözleşmelerin tartışmalı konularından birini oluşturmaktadır. Esasında bu konunun sıkça tartışılmasının en önemli nedenlerinden biri geleneksel Borçlar Kan...
(Şerh No: 4962 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 23-03-2010 12:54)

 Bilgi  [EskiBK. 11] Elektronik Sözleşmelerde Şekil Serbestisi İlkesi
Elektronik Sözleşmelerde Şekil Serbestisi İlkesi (*) Geleneksel sözleşmeler açısından Borçlar Kanununu 11/1 maddesi ile getirilen şekil serbestisi ilkesi, elektronik sözleşmeler söz konusu olduğunda geleneksel sözleşmelerden de çok daha büyük bir öneme sahiptir. Elektronik sözleşmeler bilgi işlem teknolojilerinin hızlı gelişimi ve hukuk sistemlerinin söz konusu hıza ayak uyduramaması karşısında konuyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmadan yıllar önce fiilen kullanılmaya başlamış ve zaman ...
(Şerh No: 4961 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 23-03-2010 12:40)

 Bilgi  [EskiBK. 11] Sözleşmede Özgürlüğü İlkesi Çerçevesinde Akitlerde Şekil Serbestisi
Sözleşmede Özgürlüğü İlkesi Çerçevesinde Akitlerde Şekil Serbestisi Bir kişinin dilediği kişiyle, dilediği zaman, dilediği konuda ve şartlarla sözleşme yapma veya yapmama serbestisini ifade eden “sözleşme özgürlüğü” kavramı sözleşmeler hukukuna egemen olan önemli ilkelerden biridir. Sözleşmenin biçiminin (şeklinin) âkitler tarafından serbestçe seçilebilmesi anlamına gelen şekil serbestisi de sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukuki işlemlerin zorlayıc...
(Şerh No: 4960 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 23-03-2010 12:36)

 Bilgi  [EskiBK. 11] Sözleşmede Şekil Kavramı - Sıhhat (Geçerlilik) Şekli ve İspat Şekli
Sözleşmede Şekil Kavramı - Sıhhat (Geçerlilik) Şekli ve İspat Şekli Bir sözleşme karşılıklı ve birbirine uyan irade beyanlarından oluşmakta ve sözleşmede şekil kavramı, bu irade beyanlarını açıklamak üzere kullanılan aracı ifade etmektedir: EREN’e göre şekil bir iradeyi açıklamak üzere kullanılan araç, dış kalıp veya biçimdir. İrade beyanlarının sözle, yazılı olarak ifade edilmesi, resmi bir merci önünde açıklanması, bir elektronik mesaj olarak gönderilmesi vb. diğer yollarla açıklanması gibi...
(Şerh No: 4959 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 23-03-2010 12:33)

Adi şirket tasfiye edilmedikçe ve ortaklardan birisine şirket işlerini idare görevi verildiği yazılı olarak ispatlanamadığı sürece, şirket idaresi işlerinin tüm ortaklara ait olacağı yasa gereğidir. BK.533. madde uyarınca da şirket namına ortaklardan birisinin yaptığı işlem diğer ortakları da bağlayacağından, çekte imzası olmayan diğer ortaklara karşı da takip yapılması mümkündür.
(Şerh No: 4950 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 23-03-2010 11:26)

 Türkçe  [EskiBK. 13] Yazılı olması gereken sözleşmelerde, borç üstlenenlerin imzalarının bulunması gerekir. Yasada aksi yazılı olmadıkça imzalı bir mektup veya asli borcu üzerine alanlar tarafından imzalanmış olan telgrafname yazılı şekil yerine geçer.
(Şerh No: 4823 - Türkçeleştiren: Çağlar KÜLTÜR - Tarih : 20-03-2010 16:40)

Yeni malikin kim olduğu davalı tarafından bilinen durumlarda ayrıca ihbar veya ihtara gerek yoktur. Davalının, en azından kendinin de kabul ettiği miktardaki kirayı ödemesi gerekir.
(Şerh No: 4760 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 12-03-2010 22:23)

 Bilgi  [EskiBK. 23] Borçlar Kanunu 23. madde, "Rızadaki Fesat" başlığı altında Sözleşmeye taraf olanların iradesinin sakatlanması halini hükme bağlamaktadır. Bu hüküm ve devamındaki 28 ve 29. maddeler, "hata" "hile" ve "ikrah" hallerini ancak bir "aktin yapılması" veya "kurulması" ile sınırlı tutmaktadır. Oysa hata, hile veya ikrah gibi iradeyi fesada uğratan haller sadece akdin kuruluşunda değil, akdin icrası sırasında ve hatta akdin sona erdirilmesi (feshi) sırasında da mümkündür. Bu itibarla maddenin "Ak...
(Şerh No: 4752 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 11-03-2010 14:29)

Bekar olan davalının gerek ilişki öncesinde gerekse ilişki sonrasında, ailesini de yanına alarak yine bekar olan davacının ailesi ile tanışmak, buluşmak, ev eşyalarını birlikte borçlanarak almak gibi tavır ve davranışlara girerek, davacıda evlenecekleri yönünde kuvvetli inanç oluşturduğu da belirgindir. Taraflar bekardır, aynı sosyal çevreyi paylaşmaktadırlar. Davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratı...
(Şerh No: 4729 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-03-2010 21:30)

Vekaletnamedeki "icra takibinden kısmen veya tamamen feragat" yetkisi, hacizlerin fekki yetkisini de içerdiğinden; vekilin, hacizlerin fekkini sağlamak için vekaletnamede bu konuda ayrıca özel yetkisinin de bulunmasına gerek yoktur.
(Şerh No: 4711 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-03-2010 16:43)

 Bilgi  [EskiBK. 5] Elektronik Sözleşmelerde Sözleşmenin Kuruluş Anı
Elektronik Sözleşmelerde Sözleşmenin Kuruluş Anı (*) Gaipler arasında akdedilen bir sözleşme türü olan elektronik sözleşmelerde kuruluş anının tespitinde uluslararası hukuki metinlerin getirdiği düzenlemelerin incelenmesi, bu konuda getirilecek çözüm açısından faydalı olacaktır. Bu düzenlemelerin en önemlilerinden olan Birleşmiş Milletler Elektronik Ticaret Model Yasası (BMETMY) metninde, bir elektronik mesajın gönderilme anı olarak, mesajın göndericinin bilgi işlem sisteminden ayrılarak gönd...
(Şerh No: 4710 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 09-03-2010 15:45)

Haksız İktisapta zamanaşımı başlangıcı BK.mad.66 uyarınca verme ya da ödeme tarihi değil,zarar görenin verdiğini geri almaya hakkı olduğuna ıttıla tarihidir. Resmi kuruluşlarda bu zamanaşımı başlangıcı dava açmaya yetkili makamın ıttıla tarihidir.
(Şerh No: 4602 - Ekleyen: Adnan Koray DEMİRCİ - Tarih : 04-03-2010 19:23)

 Türkçe  [EskiBK. 543] Bu kanunun hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
(Şerh No: 4601 - Türkçeleştiren: Doğukan Bora SAVAŞ - Tarih : 04-03-2010 09:42)

Karşılıklı alacaklardan biri çekişmeli olsa bile ödeşme (takas) ileri sürülebilir. Davalının aracında da hasar meydana geldiği bir maddi olgu olarak trafik kaza tespit raporundan açıkça anlaşılmaktadır. Borçlar Kanununun 42. maddesi gereğince zararı ispat etmek zararın olduğunu iddia edene aittir.
(Şerh No: 4401 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 20-02-2010 13:23)

BK nun 118. maddesinin 2. fıkrası münazaalı alacaklarda dahi takas dermeyan edilebileceğini hükme bağlamıştır. Takas konusu alacağın başka bir mahkemede dava konusu yapılmış olması takas def’inin ileri sürülmesine engel teşkil etmez.
(Şerh No: 4402 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 18-02-2010 23:55)

Kural olarak bir sözleşmenin tarafları muvazaa iddialarını senede karşı senetle ispat kuralı uyarınca (HUMK. 290) tanıkla ispat edemezler. Ancak; HUMK.nun 292 nci maddesinde belirtilen kurallara uygun yazılı delil başlangıcı bulunması durumunda taraf muvazaasının tanık dahil her türlü takdiri delille kanıtlanması mümkündür. Bunun yanı sıra, genel yaşam deneylerine ve yaşamın olağan akışına dayanan kişi de, artık iddiasını ispatla yükümlü değildir.Buna göre hüküm; iddianın doğruluğunu, yaşam dene...
(Şerh No: 4348 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-02-2010 16:20)

Taraflar arasında evlilik birliği mevcut ise taraflar vekalet akti münasebetleri mevcut olduğunu usulün 293 üncü maddesine dayanarak şahit ile de ispat edebilirler. Yalnız bu münasebetin mevcudiyetinin ispat edilmiş olması kendilerine gayrimenkullerin namlarına tescilini mahkemeden talep salahiyetini bahşetmez, ancak taahhüte muhalif hareket etmiş olmaktan dolayı vekile tazmin mükellefiyeti tahmil olunabilir. Netice; Aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği akti bir münasebete müsteniden tapu...
(Şerh No: 4352 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-02-2010 14:20)

Gerek menkule gerekse gayrimenkule taalluk etsin namı müstear hadiselerinde mesele bir istihkak ve mülkiyet davası mahiyetini geçemeyeceğinden ne resmi senet ne de şekil meselesi bahis mevzuu olamaz. Nitekim; ötedenberi mahkemeler vaki olan bu kabil ikrarlara müsteniden hüküm vermekte ve meselede bir şekil meselesi görmemektedirler. Bundan başka meseleyi zatı akitte ve isimlerde muvazaayı dahi şumulüne alan ve netice itibariyle namı müsteara müncer olan on sekizinci madde hükmü çerçevesi içinde ...
(Şerh No: 4350 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-02-2010 14:04)

Medeni Kanunun meriyetinden sonra kanunun meriyetinden mukaddem gayrimenkuller hakkında tesis olunan kayıtlara dair ikame olunacak muvazaa davalarının istimaı caiz değildir.
(Şerh No: 4349 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-02-2010 13:40)

Alacağın temlikinde, temliknamede taraflarca kararlaştırılan ödemeye ilişkin vadelerde borç, temlik borçlusunun temerrüdü ile vadesinde ödenmezse temerrüt faizinden temlik borçlusu sorumludur. Şayet temlik borçlusunun vadede ödeme yapmaması sebebi, asıl borçlu olan temlik edenin davranışından kaynaklanmakta ise, temerrüt faizinden temlik borçlusu değil asıl borçlu olan temlik eden sorumludur. Bu durumda, temlik alan tarafından kendisine yapılan ödemeden önce, temlik eden asıl borçluya işbu faiz ...
(Şerh No: 4343 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2010 18:03)

Franchising Sözleşmesinde franchise veren, imtiyazlı olduğu ürüne, hizmete veya bilgi birikimine dair başarılı bir markaya, isme sahip olmalı ve bunların yasal dağıtım hakkını da haiz bulunmalıdır. Ek olarak; bunlara dair tüm bilgileri de franchise alana vermek zorundadır. Franchise verenin, Franchising Sözleşmesine konu unvana sahip olmadığı taraflar arasındaki akitten önce (Mahkemece)saptanıp kesinleşmesine rağmen, bu konuda franchise alana bilgi vermediği sabittir. Franchise veren, akitten so...
(Şerh No: 4328 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2010 17:51)

 Bilgi  [EskiBK. 5] Gaipler Arasında Akdedilen Sözleşmelerde Sözleşmenin Kurulduğu An (Açıklama - Ulaşma - Gönderme - Öğrenme Teorileri)
Gaipler Arasında Akdedilen Sözleşmelerde Sözleşmenin Kurulduğu An (Açıklama - Ulaşma - Gönderme - Öğrenme Teorileri) (*) Gaipler arasında akdedilen akitlerde sözleşmenin yürürlüğe girdiği zaman hem geleneksel hem de elektronik sözleşmeler açısından da büyük önem taşıyan bir konudur. Konu çeşitli düzenlemelere göre ayrı ayrı incelenmelidir: Bir sözleşmede kabul iradesi o anda hazır bulunmayan bir muhataba gönderilirse, sözleşmenin ne zaman kurulmuş sayılacağı konusunda 4 değişik görüş öne s...
(Şerh No: 4292 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 10-02-2010 12:36)

 Bilgi  [EskiBK. 4] Hazırlar Arasında Akdedilen Sözleşmelerde Sözleşmenin Kurulduğu An
Hazırlar Arasında Akdedilen Sözleşmelerde Sözleşmenin Kurulduğu An (*) Hazırlar arasında akdedilen bir sözleşmede sözleşmenin kurulduğu anı belirlemek güç değildir. Kabul beyanıyla birlikte sözleşme kurulmaktadır ve kabul beyanı hazırlar arasındaki sözleşmelerde açıklanır açıklanmaz muhatabın bilgisi içinde olduğundan, sözleşmenin kuruluş anı da kabul beyanının açıklandığı an olacaktır. (TEKİNAY’ın isabetle altını çizdiği gibi, “yeter ki irade zamanında açıklanmış olsun ve muhatapça anlaşılmı...
(Şerh No: 4290 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 10-02-2010 12:15)

 Bilgi  [EskiBK. 5] Elektronik Sözleşmenin Kuruluşunda İrade Beyanlarının Teyidi
Elektronik Sözleşmenin Kuruluşunda İrade Beyanlarının Teyidi Geleneksel sözleşme akdinde tarafların ortak iradesinin buluştuğu noktada, yani icap ve kabulün yapılması ile birlikte sözleşme ilişkisinin doğmaktadır. Geleneksel sözleşme akdinde icap ve kabul mevcut olduğu sürece bunların “teyid” edilmesi gerekliliği yoktur. Elektronik sözleşmeler içinse konu biraz daha değişiklik göstermektedir: Konuyu düzenleyen uluslararası metinlerde ve bu bağlamda özellikle de BMETMY. (1) metninde bu konu...
(Şerh No: 4289 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 10-02-2010 12:11)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07447505 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.