Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Danıştay 13. Dairesi, Esas: 2008/5385, Karar: 2009/6596 İçtihat

Üyemizin Özeti
İhalede sunduğu teklif değerlendirme dışı bırakılan adi şirket vasfındaki konsorsiyumun ortaklarından biri, kendi adına ve kendi uğradığı zararın tazmini için dava açmak ehliyetini haizdir.
(Karar Tarihi : 12.06.2009)
"Karar veren Danıştay 13. Dairesi'nce Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Türkiye Elektrik İletim A.Ş.'nce yapılan sayaç panosuna monte edilmiş enerji sayaçları ile taşınabilir sorgulama üniteleri ve yedek enerji sayaçları ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi için panosuz enerji sayaçlarının temini ve teslimine ilişkin 2003-IIŞ D/1 no'lu uluslar arası ihaleye I____ isimli şirketle birlikte konsorsiyum olarak katılan davacının, ihale şartlarına uygun en iyi teklifi vermesine rağmen ihalenin başka bir şirket üzerinde bırakılması nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararların ve yoksun kalınan karın tazmini için ____ TL maddi, ____ TL manevi olmak üzere ____ TL nin avans faizi ile birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi'nce "konsorsiyum" tarzı ortaklıkların, Borçlar Kanununun ilgili hükümlerine göre adi şirket niteliğinde olduğu ve hükmi şahsiyetlerinin bulunmadığı, nitekim Borçlar Kanununun 524. maddesinde de adi şirketlerin kararlarının bütün ortakların ittifakı ile alınacağının açıkça hüküm altına alındığı, olayda da davacı şirket tarafından talep edilen tazminatın dayanağını oluşturan söz konusu ihaleye davacı şirketin tek başına katılmayıp başka bir firmayla konsorsiyum oluşturarak katıldığı ve konsorsiyum adına teklif verildiği, davacı şirketin konsorsiyumu oluşturan şirketlerden birisi olduğu, ihalenin konsorsiyumun üzerinde bırakılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar da konsorsiyumun zararı olacağından, ancak konsorsiyumu oluşturan şirketlerin birlikte dava açması gerektiği, diğer ortak olmaksızın uğranılan zararın tazmininin tamamının davacı şirket tarafından tek başına istenemeyeceği gerekçesiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 Sayılı Yasa'nın 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan", 1/b fıkrasında ise "tam yargı davaları idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar" olarak tanımlanmakla, yargı kararlarında "menfaat" kavramının davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idari işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddi bir ilişki söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte; bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlal edilmesi koşulu aranmamaktadır.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükellefleri düzenleyen 2. maddesinin 7. fıkrasında da "maddenin önceki fıkralarında yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliğinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez" hükmüne yer verilmiştir.
Adi ortaklık Borçlar Kanununun 23. Babında yer alan 520. maddesinde "şirket bir akittir (anlaşmadır) ki onunla iki veya daha ziyade (fazla) kimseler saylerini (emeklerini) ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeyi iltizam ederler (üstlenirler). Bir şirket, Ticaret Kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını (ayırıcı özelliklerine) haiz değilse, bu bab ahkamına (bu Kanun hükmüne) tabi adi şirket sayılır" şeklinde tanımlamaktadır. Bu hükümler, adi şirketin, Türk Ticaret Kanununda tarif edilen şirketlerin özelliklerine sahip olmadığını, idaresinin bütün ortaklara ait olduğunu ortaya koymaktadır.
Adi Ortaklık "kanunen yasak olmayan her türlü maksat ve mevzuu için gerçek veya tüzel kişiler arasında kurulan ve ortakların ortaklık borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları ortaklıktır" şeklinde ifade edilebilir ve adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığına göre ortakların sorumluluğu müteselsil olmaktan başka, birinci derecededir ve sınırsızdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin konsorsiyumu oluşturan şirketlerden birisi olması ve ihalede sunulan teklifin değerlendirme dışı bırakılması işlemi nedeniyle kendisinin zarara uğradığı iddiasıyla açtığı davada, hakkı muhtel olduğundan davacı şirketin konsorsiyum adına değil de kendi adına dava açması ve kendi zararının tazmini istemesi nedeniyle dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerektiğinden, menfaat ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 520 :Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, sâylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler.

Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkâmına tabi adi şirket sayılır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 24-05-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01528096 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.