![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
Elektronik Sözleşmenin Kuruluşunda İrade Beyanlarının Teyidi Geleneksel sözleşme akdinde tarafların ortak iradesinin buluştuğu noktada, yani icap ve kabulün yapılması ile birlikte sözleşme ilişkisinin doğmaktadır. Geleneksel sözleşme akdinde icap ve kabul mevcut olduğu sürece bunların “teyid” edilmesi gerekliliği yoktur. Elektronik sözleşmeler içinse konu biraz daha değişiklik göstermektedir: Konuyu düzenleyen uluslararası metinlerde ve bu bağlamda özellikle de BMETMY. (1) metninde bu konuda “teyid”le ilgili önemli düzenlemeler mevcuttur. Esasında BMETMY. düzenlemesi sadece bir model yasa olması nedeniyle uluslararası bağlayıcılığı olan bir hukuki metin değilse dahi, pek çok ülkenin elektronik ticaret ve elektronik sözleşmelerle ilgili yasal mevzuatı bu model yasaya dayandığından, konuyla ilgili hukuki düzenlemeler yapan ülkelerin yerel yasalarının da pek çok kez aynı düzenlemeyi içerdiği hatırlanmalıdır. Bu metinde getirilen düzenlemenin de esasında elektronik sözleşmelere özgü olmadığı, genel olarak elektronik iletişimle ilgili esaslara ilişkin olduğu yine hatırda tutulması gereken konulardandır. Ancak bu genel düzenleme bizim konumuzla ilgili olarak da irade beyanlarının karşı tarafa iletilmesi ve bu anlamda icap ve kabulün gönderilmesi ve hukuki geçerliliği noktalarında büyük önem taşımaktadır. Söz konusu yasal düzenleme elektronik olarak iletilen irade beyanlarında göndericinin alıcıya aldığı mesajın teyidini gönderme zorunluluğu getirmesini düzenlemektedir. Burada önemle hatırlatılmalıdır ki, teyid konusunda yasal bir zorunluluk yoktur. Ancak yasanın 14. bölümü 1. maddesinde bu zorunluluğun gönderici tarafından getirilebileceği hükme bağlanmaktadır. Gönderici alıcı ile anlaşmak suretiyle ya da tek taraflı bir beyanla gönderilen mesajın alındığının teyid edilmesini talep edebilmektedir. Göndericinin bu konuda alıcı ile anlaşması durumunda bu konuyla ilgili çıkabilecek ihtilafların işbu anlaşma hükümlerine göre çözüleceği tartışmadan varestedir. Ancak eğer taraflar arasında böyle bir anlaşma yapılmamışsa bu durumda yasanın 14.bölümü 2. maddesine göre söz konusu teyit her türlü iletişimle yapılabilmektedir. Yasanın her türlü iletişimden kastı teyidin mutlaka elektronik olarak yapılma zorunluluğu olmaması ve elektronik olarak iletilen bir mesajın teyidinin elektronik olmayan bir haberleşme vasıtası ile de yapılabilmesidir. Aynı madde teyidin şekli konusunda daha da önemli bir esneklik tanımakta ve teyid normal şekilde yapılmamış olsa bile, fiilen veya zımnen yapılan teyitleri de geçerli kabul etmektedir. Örneğin bir malı satın alma teklifini içeren bir icabı elektronik olarak gönderen göndericinin bu elektronik mesajına alıcı tarafından malın postaya verilmesi suretiyle mukabele edilmesi durumunda, alıcının bu eylemi yasanın aradığı anlamda teyid mahiyetindedir. Yasa hükümlerine göre göndericinin bir teyidi zorunlu kılması durumunda bu teyidin gelmemesi halinde, gönderilen elektronik mesaj hiç gönderilmemiş hükmünde olacaktır. Buna göre bu teyid için bir süre zikredilmesi de önemli değildir, süre belirtilmese dahi bu sonuç geçerli olacaktır. Bu durumda yasa süre olarak “makul bir süre”den bahsetmektedir. Model yasanın 14. bölümün 3. maddesinin getirilen bu düzenlemede elektronik mesajın “hiç gönderilmemiş” hükmünde olacağı ve bu durumun gerçekleşmemesi için de “teyidin gelmesi”nin şart koşulması dikkat çekicidir. Yasanın çok açık düzenlemesi karşısında geleneksel sözleşmelerdeki düzenlemenin tersine burada irade beyanının gönderici tarafından gönderilmesi esas alınmamakta, muhataba varmasının gerekliliğinden bahsedilmektedir. Örneğin bir elektronik sözleşmede alıcı icaba süresi içinde teyid gönderse dahi, bu teyid herhangi bir nedenden (2) göndericiye varmadığında icap hiç yapılmamış hükmünde olacaktır. Tabii bu sonuca ulaşılması için göndericinin teyid talep etmesinin ve gönderdiği mesajın geçerliliğini de bu teyidin varlığına bağlamasının şart olduğunun tekrar altı çizilmelidir. Yasanın 14. bölüm 4. maddesi ise göndericinin gönderdiği elektronik mesaj için teyid istediği, bununla beraber mesajının geçerliliğini teyidin mevcudiyetine tabi kılmadığı durumları düzenlemektedir. Böyle bir durumda teyid mesajı için belirli bir süre de belirlenmemişse, gönderici “makul bir süre” içinde teyidin gelmediğini muhataba bildirerek, teyid için makul bir süre koymakta ve bu süre içinde de teyid gelmediği taktirde muhataba bildirmek şartıyla elektronik mesajının geçerli olmadığını belirtmekte serbest olmaktadır. Yasa içinde yer alan teyid kavramı, yasanın yorumunu içeren “Rehber Metinde” (Guide to Enacment) normal posta yoluyla gönderilen bir taahhütlü mektubun alış haberine benzetilmektedir. Başka bir deyişle ifade etmek gerekirse yasa metnindeki teyid, elektronik mesajın alıcıya ulaştığı gösteren bir haber anlamındadır. Burada önemle belirtilmelidir ki, bu teyid bir “kabul irade beyanı” niteliği taşımamaktadır ve bu teyidin gönderilmesi de bu nedenle hiçbir şekilde sözleşme ilişkisini kurar mahiyette değildir. Teyid sadece gönderilen mesajın alıcıya ulaştığını ifade eden bir bildirimden ibarettir. BMETMY metninde getirilen teyide ilişkin bu düzenlemeler elektronik sözleşmeler açısından da özel bir öneme sahiptir. Bu metnin kapsamı içinde kalan bir elektronik sözleşmeyi kuran ve elektronik olarak iletilen icap ve kabul beyanlarının hukuki geçerlikleri konusunda bu metin önemli bir yol göstericidir. Ayrıca konu sadece icap ve kabulle de sınırlı olmayıp, elektronik sözleşmeyle ilgili yapılan her türlü elektronik irade beyanının, mesajın ve iletişimin bu hükümler doğrultusunda yorumlanması gerekebilmektedir. BMETMY metninin elektronik sözleşmeyle ilgili hukuki düzenlemeler yapan pek çok ülkenin çoğu kez birebir örnek aldığı bir metin olduğu düşünüldüğünde, bu metnin içinde yapılan bu düzenlemelerin önemi daha belirginleşmektedir. Teyid konusunda ABETD.’in (3) getirdiği düzenlemeye de değinmek gerekir. Söz konusu direktif ana hatları ile incelendiğinde genel olarak Avrupa elektronik ticaretinde bir yasal zemin oluşturma çabası dikkat çekse bile, söz konusu ticaretin ağırlıklı olarak “tüketici” merkezli olmasının düzenleme içine yansıdığı ve direktifin pek çok hükmünün de, bu bağlamda tüketicilerin korunması prensibi dikkate alınarak kaleme alındığı hemen fark edilmektedir. Teyitle ilgili getirilen düzenlemelerde de bu durum belirgindir. Buna göre tüketicilerin hizmet aldığı durumlarda verdikleri elektronik talimat/alım emirlerinin muhatap tarafından gecikmeden ve elektronik şekilde teyid edilmesi zorunlu kılınmaktadır. Böyle bir durumda alıcı tarafından alım talimatı (icap) ve satıcı tarafından da bu talimatın teyidinin muhataplarına vardığı an olarak, söz konusu mesajlara “her iki tarafın da erişimin olduğu an” saptanmaktadır. Metnin bu ifadesi çok açık olarak kaleme alınmamıştır. Ancak konuyu biraz daha açmak gerekirse, direktif tüketicileri konu edinen bir elektronik sözleşmede, tüketici alıcıya bir hizmet/ürün için sipariş verdiğinde, akdi ilişkinin kurulabilmesi için alıcının derhal ve elektronik yolla göndereceği bir teyid mesajını öncelikli olarak şart koşmaktadır. Alıcının gönderdiği mesajın muhataba varma anı olarak muhatabın bu mesaja ulaşabildiği an, muhatabın gönderdiği teyidin alıcıya varma anı olarak da alıcının bu teyid mesajına ulaşabildiği an saptanmaktadır. “Ulaşma anı” tartışmalı bir kavramsa da kanaatimce burada kastedilen “varma prensibi”nde oluğu gibi adı geçen mesajların muhataplarının egemenlik alanına girdiği an olmalıdır. Bu nedenle söz konusu metnin mesajların muhataplarca “öğrenilme anını” esas aldığını kabul etmek kanaatimce mümkün değildir. Görüldüğü üzere ABETD. konuya tüketici merkezli bir yaklaşım getirmektedir ve tüketicilerin konu olmadığı elektronik sözleşmeler için de aynı hükümleri içermekle birlikte bu durumda tarafların bu hükümlerin aksini kararlaştırabileceklerini hükme bağlamaktadır. Tüketicilerin taraf oldukları akitler içinse bu düzenleme emredici mahiyette olup, tarafların arasındaki bir anlaşma suretiyle dahi bu hükümlerin etkisiz kılınması mümkün değildir. Maddenin 3. fıkrası ayrıca doğrudan email veya aynı şekilde çalışan bir elektronik mesajlaşma yoluyla akdedilen sözleşmelerin bu madde kapsamında olmadığını da belirtmektedir. Türk hukuku açısından konu incelendiğinde her iki hukuki düzenleme de Türk hukuku dışında yer aldığından ve elektronik sözleşmelerle ilgili tek kaynak olarak ancak Borçlar Kanunumuzun genel hükümleri dikkate alınabileceğinden, Türk Hukukunda elektronik sözleşmede teyid konusun aynen geleneksel sözleşmelerde olduğu gibi ele alınacağını ve bu açıdan da Türk hukukuna göre elektronik sözleşme kuruluşunda teyidin bir fonksiyonu olmadığını belirtmek gerekir. Buna göre elektronik olarak iletilen (ya da oluşturulan) bir irade beyanı (icap ya da kabul) söz konusu olduğundan bu beyanların teatisi gerekli ve yeterlidir, bunların teyidi sözleşmenin kuruluşu açısından özel bir önem arzetmemektedir. Yine de Türk hukuk sisteminde de elektronik sözleşmeler veya ticaretle ilgili özel yasal düzenlemeler yapılması durumunda, bu düzenlemelerde gerek ABETD., gerekse BMETMY. düzenlemelerinin büyük etkisinin olacağı kuvvetle muhtemeldir. Elektronik sözleşmelerde teyid mekanizmasına geleneksel sözleşmelerde olmayan özel bir önem verilmesi elektronik şekilde iletilen mesajların (ve bu bağlamda bizim konumuz için irade beyanlarının) geleneksel şekilde iletilenlere göre daha güvensiz olduğu kanaatini hasıl edebilir. Elektronik iletişime yabancı bir kişinin teyidle ilgili bu hükümler karşında muhtemelen ilk izlenimi elektronik olarak iletilen mesajların “yolda” kaybolabildiği, şekil değiştirebildiği veya bir şekilde olması gerektiği şekliyle ulaşmadığı olacaktır. Oysa gerçekten durum tam olarak böyle değildir. Elektronik ortamda iletilen mesajlar genel olarak çok güvenli şekilde muhataplarına ulaşmakta ve gerek mesajın orjinal halini koruması, gerekse de ulaşma zamanı açısından çok sağlıklı bir performans sergilemektedirler. Gerçekten de pek çok örnekte bir elektronik mesajın muhatabına ulaşma anı sadece birkaç saniyeyle sınırlıyken, nadir durumlarda iletişimde bir aksaklık olması durumunda da pek çok bilişim sistemi bu aksaklığı hemen mesajı ilk gönderene bildirecek şekilde tasarlanmıştır.(Örneğin elektronik mesaj iletiminde bir mesajın dünyanın neresinden neresine gönderiliyor olursa olsun ortalama varış süresi birkaç saniye ile sınırlıdır. Keza bu mesajın herhangi bir nedenle muhatabına varmaması durumunda da mesaj göndericiye otomatik olarak geri dönmekte ve böylece “yolda” kaybolma riskini minimuma inmektedir. Aynı şekilde iletilme esnasında üçüncü bir kişinin kötü niyetli müdahalesine maruz kalmadıysa mesajın orjinalinin değişik şekilde varması da mümkün değildir, ki bu kötüniyetli müdahalelerin de ancak çok istisnai hallerde mevcut olabileceğini ve mesajın şifrelenmesi, dijital olarak imzalanması vs. metotlarla bu istisnaların dahi gerçekleşmesinin imkansız kılınabileceği söylenmelidir.) Bu açıdan elektronik olarak kurulan sözleşmelerin, geleneksel pek çok metottan ve özellikle en bilinen “mektup yoluyla kurulan” sözleşmelerden çok daha güvenli olduğu belirtilmelidir. Ancak buna rağmen geleneksel sözleşme doktrininde gaipler arasında akdedilen bu tip sözleşmeler için hiçbir teyid mekanizması getirilmemişken, elektronik sözleşmelerde bu konuya özel bir önem verilmesi kanaatimce birkaç sebepten kaynaklanmaktadır: a) Elektronik haberleşmede teyidi teşvik eden yasal düzenlemelerin en önemli gerekçelerinden biri, bu haberleşme türünde teyidin çok basit, hızlı ve ekonomik olarak gerçekleşebilmesidir. Elektronik iletişim son derece hızlı gerçekleştiğinden bir mesajın teyidi de son derece hızlı olarak (genellikle bir kaç saniyeden az bir süre içinde) karşı tarafa ulaşabilmektedir. Teyidi gerek hazırlamak, gerekse de göndermekte çoğu kez hiçbir maddi ve diğer külfet gerektirmemekte veya istisnai durumlarda çok ufak bir külfete yol açsa dahi, hukuki ilişkinin güvenliği açısından bu külfet katlanılabilir sınırlar içinde kalmaktadır. b) Elektronik sözleşmeleri düzenleyen hükümler bu sözleşmelerin uygulamada özellikle internet üzerinden aktedilmesi ve pek çok örnekte de tüketicilere yönelik elektronik ticaret sözleşmeleri olmasından çok önemli şekilde etkilenmişlerdir ve bu nedenle de bu konudaki gerek uluslararası hukuki düzenlemelerde, gerekse bunların ışığında hazırlanmış ulusal metinlerde tüketicileri korumaya yönelik hükümler son derece ağır basmaktadır. Elektronik haberleşme de getirilen bu teyid mekanizması da ağırlıklı olarak, esasında tüketicilerin istemedikleri hukuki ilişkilere yanlışlıkla girmelerini engelleme amacına hizmet etmektedir. Nitekim yukarıda arz olunduğu üzere genellikle hukuki düzenleme tüketicilerin konu edilmediği hukuki ilişkilerde bu hükümleri uygulamama eğilimdedir. c) Elektronik mesajların iletilmesi -en azından geleneksel iletim metotlarına kıyasla- son derece güvenli şekilde gerçekleşebilse dahi, bu mesajların muhataplarına ulaşmasından sonra mesajların gönderen ya da muhatap tarafından kendi bilişim sistemi içinde değiştirilebilmesi teknolojik olarak mümkündür ve bu durum da bu mesajların bir hukuki platformda güçlü bir delil olma özelliğini ciddi olarak yaralamaktadır. Esasında bir teyid mekanizması da bu sakıncayı tam olarak engeller mahiyette değildir, zira teyid mesajının da gönderilmesini müteakiben aynı orjinal mesaj gibi değiştirilebilmesi olasıdır. Ancak bu tip bir mekanizma kullanıldığında tüm bu haberleşmenin teknolojik olarak değiştirilmesi zorlaşmakta ve hem ciddi düzeyde bir teknik bilgi, hem de daha yoğun bir uğraş gerektirmektedir. Bu nedenle açık olarak dile getirilmese dahi kanaatimce elektronik mesajların teyid prosedürü bu tip bir hukuki güvence sağlama amacına da yöneliktir. CANAVİLLAS/NADAL (Avrupa Birliği düzenlemeleri açısından) teyid mekanizması zorunluluğun “psikolojik” gerekçesine de dikkat çekmektedir. Buna göre elektronik sözleşmelerde rastlanabilen “tıklama yoluyla sözleşme kurma” mekanizması yazılı bir sözleşmenin imza mekanizması kadar kuvvetli etkiye sahp olabilmesi için, tıklayan kişinin kabul iradesinin teyid edilmesi zorunlu görülmüştür.1 Hatta bu nedenle taslak metinde teyid 2 aşamalı olarak gerçekleşmekte ve icap ve kabulden sonra, kabulün teyidi ve teyidin teyidi de olmak üzere sözleşme kurulmadan önce 4 adet iletişim kurulması gerekmekte iken, bilahare kabul edilen metinde teyidin teyidi kaldırılarak elektronik sözleşmenin kuruluşu 3 aşamalı olarak inşa edilmiştir. 1) BMETMY: Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonunun 1996 tarihli (1998 düzeltmeleri ile birlikte) Elektronik Ticaret Model Yasası tüm Birleşmiş Milletler üyesi devletlere tavsiye niteliğinde sunulan bir yasa taslağını oluşturmaktadır. Bu taslak yasaya genel hatlarıyla dayanan ulusal yasalar Avustralya, Bermuda, Kolombiya, Fransa, Hong Kong Özel İdaresi, İrlanda, Filipinler, Güney Kore, Singapur, Slovenya, Jersey (İngiliz Özerk Eyaleti), Illinois (ABD eyaleti) tarafından kabul edilmiştir. Kanada “Uniform Electronic Commerce Act” ve ABD. ise “Uniform Electronic Transactions Act” isimli konuyla ilgili yasalarında bu taslak yasadan büyük ölçüde yararlanan ülkeler arasındadır. 2) Ancak bu konuda da çok katı yorum yapılmaması gerektiği inancındayım. Bu nedenle teyidin göndericiye varmaması göndericiden kaynaklanan nedenlere dayanıyorsa yasa metninin daha esnek yorumlanması ve bu durumda teyidin muhatabına varmış kabul edilmesi daha adil olacaktır. 3) 2000 tarihli Avrupa Birliği Elektronik Ticaret direktifi (Directive on Certain Legal Aspects of Information Society Services, In Particular Electronic Commerce in the Internal Market (Directive on Electronic Commerce), 2000/31/EC, OJ L 178, 17.7.2000.) (*) Sinan Öztürk Elektronik Sözleşmeler (Kuruluş ve Geçerlik Şartları) – İ.Ü.SBE.Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2002, sf.121 |
|
Şerh Son Güncelleme: 10-02-2010
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |