Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2001/11-1155 E.-2001/1165 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Bir mamelekin veya işletmenin devrinde, alacağın temliki ve borcun naklinden farklı olarak, mamelekin veya işletmenin bütün aktif ve pasifiyle devri söz konusu olduğundan, aralarında devirden sonraki işletme giderlerini devralanın yüklendiğine ilşkin sözleşme bulunsa dahi, uyuşmazlığın çözümünde BK.nun 173/1. maddesi değil, BK.nun 179. maddesi uygulanacağından, devirden itibaren iki yıl boyunca devreden müteselsil olarak borçtan sorumlu olacaktır.
(Karar Tarihi : 26.12.2001)
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.02.2000 gün ve 1999/380 E- 2000/44 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 31.10.2000 gün ve 2000/5715-8433 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkilince davalıya devredilen ekmek fabrikasının devrinden sonraki doğalgaz tüketim borcunun fertleriyle birlikte icra yolu ile İGDAŞ'a (1.382.000.000) lira olarak ödendiğini ileri sürerek, anılan meblağın reeskont faiziyle birlikte davalıdan rücuan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, asıl borcun (249.848.000) lira olduğunu, davacının kendi kusuru ile icra yolu ile ödediği ferilerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğundan borçtan da yarı yarıya sorumlu bulunduklarını savunmuştur.

Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlara dayanılarak, 14.12.1995 tarihi devir sözleşmesi içeriğine göre, devirden sonraki işletme giderlerinin davalıya ait olduğu, aboneliğin davacı üzerinde görünmesinden dolayı yapılan ödemeden dolayı davacının rücu hakkının bulunduğu, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu savunmasının yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmasına ve ticari işletmenin devrinden sonra dahi taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sürdüğü savunmasının yazılı kanıtlarla ispat edilememiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Ticari işletmenin devrinden itibaren iki yıl süreyle devredenin devralan ile birlikte işletmenin borçlarından sorumlu olacağı yönündeki Borçlar Kanunu'nun 179 ncu maddesinin buyurucu hükmüne nazaran ticari işletmeyi davalıya devreden davacının, kendi adına devam eden doğal aboneliğinden doğan tüketim borcundan davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunun gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi, dava dışı idare İ____ tarafından tahakkuk ettirilerek bildirilen fatura bedelinden zamanında davalıyı ihbar etmemesi halinde borcun ferilerinin kendi kusurundan kaynaklandığı ve bunun sonucunda borcun ağırlaşmasından davalıyı sorumlu tutamayacağı düşünülmeden bunun tamamının davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesi de isabetsiz bulunmuştur.

Öte yandan, kabul şekline göre de, davadan önce davalının temerrüde düşürüldüğü saptanmadığı taktirde alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmek gerekirken, ödeme tarihlerinden esas alınması da doğru görülmemiş, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca da incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı vekili, müvekkilince davalıya devredilen ekmek fabrikasının devrinden sonraki doğalgaz tüketim borcunu fertleriyle birlikte icra yoluyla İ____'a (1.382.000.000) lira olarak ödediğini ileri sürerek anılan meblağın reeskont faiziyle birlikte davalıdan rücuan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davalının kullandığı asıl doğalgaz borcunun (249.848.000) lira olduğunu, davacının kendi kusuru ile icra yolu ile ödediği ferilerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğundan borçtan yarı yarıya sorumlu bulunduklarını savunmuştur.

Mahkemenin, "14.12.1995 tarihli devir sözleşmesi içeriğine göre, devirden sonraki işletme giderlerini ödemeyi davalı yüklendiğinden BK.nun 173/1. maddesine göre borçtan sorumlu olduğu, aboneliğin davacı üzerinde görülmesi nedeniyle yapılan ödemeden dolayı davacının rücu hakkının bulunduğu, taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunun yazılı delille kanıtlanamadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar yukarıda açıklanan nedenle Özel Daire'ce bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davacı ile dava dışı İ____ arasında davacıya ait ticari işletme için 10.4.1995 tarihinde Doğalgaz satışı Abonman sözleşmesi yapılmış, davacı ticari işletmesini 14.12.1995 tarihinde devir sözleşmesi ile davalıya devretmiş devir tarihinden sonraki isletme borçlarının devralana ait olduğu kararlaştırılmış (devreden) davacı İ____ Tarifeler Yönetmeliği'nin 57. maddesi hükmü gereğince doğalgaz abonman sözleşmesinin feshi işlemlerinin yapmadığından devirden sonraki doğalgaz faturaları da adına tahakkuk ettirilmiş, 249.848.000 TL. borcun ödenmemesi üzerine İGDAŞ tarafından icra takibi yapılmış, davacı (borçlu) işletmeyi devrettiği gerekçesiyle icra takibine itiraz etmiş ise de, İ____'ın açtığı dava sonucu itirazın iptaline karar verildiğinden davacı, idareye ferileri ile birlikte toplam 1.382.000.000 TL. ödemiştir.

Görülmekte olan bu davada davacı, davalının kullandığı doğalgaz tüketim borcundan dolayı ödediği miktarın rücuan tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, devirden sonra işletme giderlerini davalı yüklendiğinden BK. 173/1. maddesine göre borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş ise de, davacı ticari işletmesini devrettiğinden uyuşmazlığın çözümünde BK.nun 173/1. maddesi değil, BK.nun 179. maddesi uygulanmalıdır. Alacağın temliki ve borcun naklinde kural olarak bir tek alacak ve borcun nakli söz. konusu olup, bir mamelekin veya işletmenin devrinde bu mamelekin veya işletmenin bütün aktif ve pasifiyle devri söz konusu olduğundan alacaklı ile borcun nakli sözleşmesi yapmaya ve devir için alacaklının rızasını almaya gerek bulunmamaktadır. İşletmenin devrinde teminat unsuru, eski borçlunun iki yıl daha sorumluluğunun devam etmesi durumuyla sağlanmak istenmiştir. Bu iki yıllık süre muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden, daha sonra muaccel olan borçlar için muacceliyet kazandıkları tarihten işlemeye başlar (Bkz.Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Genel Hükümler 1990, II.Cilt sh.865).

Doğalgaz aboneliği halen kendi üzerinde olan ve ticari işletmesini davalıya devreden .davacı BK.nun 179. maddesinin buyurucu hükmüne göre iki yıl süre ile işletmenin borçlarından devralan ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğundan aleyhine yapılan icra takibine itirazda haksız olduğu gibi, icra takibine maruz kaldığında itirazda bulunmadan önce takibi ve aleyhine açılan davayı davalıya ihbar etmemesi nedeniyle, kendi kusurlu davranışı sonucu ödediği icra inkar tazminatı ve geç ödemeye sebebiyetten dolayı tahakkuk eden gecikme zammı ve faizlerinden ve bunun sonucunda borcun ağırlaşmasından dolayı davalıyı sorumlu tutamaz. Kaldı ki, faturaların firma adresine ulaşmış olması iddiası kanıtlanamadığı gibi, bu varsayım davacıyı davalıya icra takibini ve davayı ihbar etme mecburiyetini de ortadan kaldırmaz.

O halde, mahkemece, "ticari işletmenin devrinden itibaren iki yıl süreyle devredenin devralan ile birlikte işletmenin borçlarından sorumlu olacağı yönündeki Borçlar Kanununun 179 ncu maddesinin buyurucu hükmüne nazaran ticari işletmeyi davalıya devreden davacının, kendi adına devam eden doğalgaz aboneliğinden doğan tüketim borcundan davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağına, dava dışı İ____ tarafından tahakkuk ettirilerek bildirilen fatura bedelinden zamanında davalıyı ihbar etmemesi halinde borcun fer'ilerinin kendi kusurundan kaynaklandığı ve bunun sonucunda borcun ağırlaşmasından davalıyı sorumlu tutamayacağına, ödenen miktarın tamamının davalıdan tahsilinin isabetsiz bulunduğuna" değinen ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince, BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 179 :(Değişik: 6763 - 29.06.1956) Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilân ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilân tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar.

Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli addinden doğan hükümlerin aynıdır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 16-07-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03132892 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.