Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 21. H.D. 2001/ 5196E. 2001/5315K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Olay tarihinden itibaren faiz istenebilecekken, dava tarihinden itibaren faiz istenilmiş olması bu aralıktaki faiz alacağından vazgeçildiği anlamına gelmez. Velev ki fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş olsun veya asıl alacağın tahsili sırasında buna ilişkin şerh düşülsün.
(Karar Tarihi : 05.07.2001)
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 21


Esas No.
2001/5196
Karar No.
2001/5315
Tarihi
05.07.2001


818-BORÇLAR KANUNU/113


FAİZİN BAŞLANGICI
FAİZ ALACAĞI DAVASI
ÖRTÜLÜ VAZGEÇME
FAİZ İSTEME HAKKININ SAKLI TUTULMASI


ÖZET
DAVACI ASIL DAVADA, DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN FAİZ İSTEMİŞ SAYILDIĞINA GÖRE, OLAY TARİHİ İLE DAVA TARİHİ ARASINDAKİ İŞLEMİŞ FAİZ ALACAĞINDAN ÖRTÜLÜ OLARAK VAZGEÇMİŞ SAYILAMAZ. ANCAK, BORÇLAR KANUNUNUN 113/2. MADDESİ HÜKMÜNE GÖRE, ASIL BORCUN ÖDENMESİ SIRASINDA, İŞLEMİŞ FAİZLERİ İSTEME HAKKININ SAKLI TUTULMAMASI DURUMUNDA ARTIK FAİZ İSTENEMEZ. SOMUT OLAYDA, DAVACININ İLK DAVADA HÜKMEDİLEN ALACAĞI TAHSİL EDERKEN, OLAY TARİHİ İLE DAVA TARİHİ ARASINDAKİ İŞLEMİŞ FAİZLERİ İSTEME HAKKINI SAKLI TUTMADIĞI GÖZETİLMEDEN HÜKÜM KURULMASI HATALIDIR.


DAVA : Davacı, 350.000.000 TL faiz alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davacının iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminatın faiziyle davalı işverenden alınmasına ilişkin Mahkemece verilen hüküm, Yargıtay YİRMİBİRİNCİ HUKUK DAİRESİNİN 15.2.2000 gün ve 1092-1107 sayılı ilamı ile (Davacı olay tarihinden itibaren faiz istemediği halde olay tarihinden faize hükmedilmesi nedeniyle olay tarihi 15.3.1995 sözcük ve rakamlarının silinerek yerine dava tarihi 19.12.1997 sözcük ve rakamlarının yazılması) suretiyle düzeltilerek onanmıştır. Davacı bunun üzerine toplam 1.097.529.398 TL. asıl alacağın 15.3.1995 olay tarihi ile 19.12.1997 dava tarihi arasındaki işlemiş faiz tutarı 350.000.000 TL.'nin davalıdan alınmasını istemiş, davanın kabulüne ilişkin hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık faiz alacağının ödettirilmesine ilişkindir. Yukarıda özetlenen ilk davada davacının dava tarihinden faiz istediği saptanmıştır.

Davacı asıl alacak için açtığı davada faiz istememiş ise faiz alacağından vazgeçmiş sayılamayacağı, diğer bir anlatımla davacı asıl alacağın ödenmesi için açtığı davada faiz isteme hakkını saklı tutmasa bile, sonradan faiz için ayrı bir dava açabileceği tartışmasızdır. Burada sorun, davacı asıl davada dava tarihinden itibaren faiz istemiş olmasına karşın olay tarihi ile dava tarihi arasında işlemiş faiz için ayrı bir dava açıp açamayacağı, açabilirse asıl borcun ödenmesi sırasında işlemiş faizleri isteme hakkını saklı tutmayan davacının faiz alacağı davası açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacı asıl davada dava tarihinden itibaren faiz istemiş sayıldığına göre olay tarihi ile dava tarihi arasındaki işlemiş faiz alacağından örtülü olarak vazgeçmiş sayılamaz. Ancak Borçlar Kanununun 113/2. maddesi hükmüne göre asıl borcun ödenmesi sırasında işlemiş faizleri isteme hakkının saklı tutulmaması durumunda artık faiz istenemez.

Somut olayda, davacı ilk davada hükmedilen alacağı icra dosyasında 12.4.2000 tarihinden tahsil ederken olay tarihi ile dava tarihi arasındaki işlemiş faizleri isteme hakkını saklı tutmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca 5.6.2000 tarihinde açılan davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

KARAR : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 5.7.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 113 :Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi sakıt olur.

Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz.

Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkondatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Filiz KAÇAN YATMAZ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 09-08-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02916408 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.