![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 20.01.2003)
YARGITAY KARARI
Taraflar arasında görülen davada Bursa Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 06.05.2002 tarih ve 2002/257-2002/256 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı bankanın şubesinde güvenlik görevlisi olarak görev yapan dava dışı L.S'e, müvekkilinin güvenerek 2.500 DM verip, hesap açılmasını istediğini, karşılığında banka cüzdanı aldığını, ancak gerçekte bu kişinin para yatırmadığının sonradan anlaşıldığını, dolandırıcılık suçundan mahkumiyet aldığını ileri sürerek, bu meblağın dava tarihi itibariyle karşılığı olan 750.000.000 liranın faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın bir yıllık zamanaşımına uğradığını, ceza zamanaşımının istihdam eden müvekkili için uygulanamayacağını, cüzdandaki imzaların bankanın çalışanlarına ait olmadığını, L.'nin bankacılık işlemlerinde görevli olmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar dairemizin 11.02.2002 tarih 2001/9020 esas, 2002/1048 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davanın hukuki sebebinin haksız fiil olduğu, L.S. hakkında açılan ve davacının şikayetçi olduğu ceza davasının 20.10.1998 tarihinde kesinleştiği, davacının bu tarihte haksız fiili ve failini öğrenmiş olduğu, bir yıl içerisinde bu davayı açmadığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, banka görevlisi kanalı ile davalı bankada açılan mevduat hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalı banka güvenlik görevlisine hesap açması amacıyla bir miktar para verdiği ve karşılığında hesap cüzdanı aldığı, anılan banka görevlisinin bu parayı hesaplara intikal ettirmeyerek zimmetine geçirdiği, açılan ceza davası neticesinde banka görevlisinin dolandırıcılık suçunu işlemiş olduğu sabit görülerek cezalandırılmış olduğu konusunda taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı vekili tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i nedeniyle davanın zamanaşımına uğramış olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece eylemin haksız fiil olduğu sonucuna varılarak BK.nun 60. maddesinde yer alan zamanaşımı süresi uygulanmış ise de, eylemi gerçekleştiren dava dışı L____S____'nin davalı bankanın güvenlik görevlisi olması nedeniyle istihdam edenlerin ve yardımcı kişilerin sorumluluğunu düzenleyen BK.nun 55. ve 100. maddelerinin tartışma konusu yapılmaması, olaya tatbik imkanının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi doğru görülmemiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 18.01.1939 tarih 1938/14 esas, 1939/27 karar sayılı ilamına göre, BK.nun 55. maddesi çalıştırılan kimsenin diğer çalıştırılanlara karşı değil, adam çalıştırılanla bu hususta bir hukuk ve akit bağı olmayan üçüncü kişilere karşı işlediği zararlarla ilgili olup, O halde mahkemece yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak, davalı bankanın sorumluluğunun hangi kanun maddesinden kaynaklandığının açık olarak belirlenmesinin ardından zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 100 :Bir borcun ifasını veya bir borçtan mütevellit bir hakkın kullanılmasını kendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika ettileri zarardan dolayı diğer tarafa karşı mesuldür.
Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir. Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 01-09-2010
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |