Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Esas: 2006/6398, Karar: 2006/7843 İçtihat

Üyemizin Özeti
HUMK m.76 gereğince vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir.

Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri, diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz ve aldatılan taraf, hakkını kullanmak suretiyle, hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Hile her türlü delille ispatlanabilir ve 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir.
(Karar Tarihi : 05.07.2006)
"Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı kızlarının kendilerine ölünceye kadar bakmayı vaad ettiğini ve karşılığında da dava konusu taşınmazları istediğini, tapudaki işlem sırasında gerçek iradelerinin satış olmadığı halde kandırıldıklarını ve işlemin satış şeklinde gerçekleştiğini öğrendiklerini, herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali-tescil istemişlerdir.

Davalı, taşınmazların bedellerini ödemek suretiyle satın aldığını, üç yıl sonra açılan davanın dayanaktan yoksun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, sağlar arasında muvazaaya dayalı iptal-tescil davası açılamayacağı gibi, resmi işlemde muvazaanın varlığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı S____ tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ____'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:

Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Getirilen resmi akit tablolarına göre, çekişmeli 266 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin davacılara ait iken, 2 numaralı olanın 03.03.1998, 1 ve 4 numaralı olanların ise 11.02.2000 tarihlerinde davalıya satış yoluyla devredildiği görülmektedir.

Davacılar, davalı kızlarının kendilerine ölünceye kadar bakmayı vaad edip davaya konu taşınmazlarını istediğini kendilerinin de tapuda ölünceye kadar bakma akti yapıldığını zannettiklerini ancak kandırılmaları sonucu işlemin satış biçiminde gerçekleştirildiğini öğrendiklerini iddia etmişlerdir.

Hemen belirtmek gerekir ki, HUMK m.76 hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir.

Eldeki davada, dilekçe içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında hile hukuksal nedenine dayanıldığı sonucuna varılmaktadır.

Bilindiği üzere hile genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. BK m.28/1'de açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilerek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Hal böyle olunca yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde soruşturma yapılması, tarafların toplanmış ve toplanacak delillerinin değinilen ilkelere göre değerlendirilmesi ve sonuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir.

KARAR : Kabülüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA. peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 05.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 28 :Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz.

Üçüncü bir şahsın hilsine düçar olan tarafın yaptığı akit lüzum ifade eder. Şu kadar ki diğer taraf bu hileye vâkıf bulunur veya vâkıf olması lâzımgelirse o akit lâzım olmaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 12-10-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02818108 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.