Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6100 S.lı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - Son Eklenen Şerhler

6100 S.lı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - Son Eklenen Şerhler

Arabuluculuk anlaşmasına icra edilebilirlik şerhi verilmesi çekişmesiz yargı işi olup, taraf vekilleri lehine vekalet ücretine hükmedilemez. Arabuluculuk anlaşmasındaki edim muaccel olmasa dahi, arabuluculuk anlaşmasına icra edilebilirlik şerhi talebinde bulunulabilir. Arabuluculuk anlaşma belgesinden sonra borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği veya herhangi bir sebeple istenemeyeceğine yönelik iddialar, icra edilebilirlik şerhi davasında incelenemez. Bu tür iddiaların...
(Şerh No: 17331 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 17-05-2024 09:37)

Dava şartı arabuluculukta karşı tarafın talepleri de görüşüldü ve arabuluculuk tutanağında belirtildiyse, karşı dava için ayrı bir arabuluculuk dosyası açmak gerekmez, ilk yapılan arabuluculuk tutanağına dayanarak karşı dava ikame edilebilir.
(Şerh No: 17293 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-10-2023 14:11)

3 aylık kira tutarı 2022 yılı itibariyle 107.090TL'nin (2023 itibariyle 238.730-TL)'nin altında olan kira tespit davaları temyiz edilemez.
(Şerh No: 17261 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 17-04-2023 10:33)

Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş olsa dahi, kira tespit davasında ıslah yapılamaz.
(Şerh No: 17260 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 15-04-2023 18:25)

Yardım nafakası ilamları kesinleşmeden icraya konulabilir.
(Şerh No: 17222 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 06-01-2023 10:43)

HMK 123 gereğince geri alınan bir dava baştan itibaren açılmamış sayılacağından, bu davanın yenilenmesi mümkün değildir. Ayrıca davanın geri alınması için de vekaletnamede özel yetki olması gerekmez.
(Şerh No: 17211 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 19-12-2022 19:45)

Boşanma protokolünde vergi ve mali yükümlülükleri üstlenen eski eş bu yükümlülüklerini yerine getirmemişse, icra takibi sonrası itirazın iptali davası Aile Mahkemesinde görülmelidir.
(Şerh No: 17209 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 16-12-2022 16:26)

 Bilgi  [HMK. 107] Belirsiz alacak davasına ilişkin 22/7/2020 tarihli 7251 sayılı kanunla yapılan son değişikliğin gerekçesi:
Maddeyle, Kanunun 107 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, uygulamada belirsiz alacak davasıyla ilgili görülen sorunlara çözüm bulunması amaçlanmaktadır. Belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava edilmekte, ancak davanın açıldığı tarihte alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacıdan beklenememekte veya bu belirlemeyi yapmak davacı açısından imkânsız bulunmaktadır. Maddenin mevcut ikinci fıkrasındaki düzenleme gereğince belirsiz alacak dav...
(Şerh No: 17195 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 13-09-2022 14:56)

1086 sayılı HUMK.nın 176/I-11 maddesi uyarınca da basit yargılamaya tabi davalarda adli tatilde temyiz sürelerinin işleyeceği ön görülmüştür. Ancak 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı yasanın 103. maddesinde ise adli tatil içinde görülebilecek davalar sayılmış olup basit yargılama usulüne tabi davaların adli tatilde görülebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda adli tatil süresi içinde temyiz süresi işlemeyeceğinden davacı tarafın vermiş olduğu temyiz dilekçesinin s...
(Şerh No: 17181 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 16:15)

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ... 13. İcra Müdürlüğü'nün 2013/11552 sayılı dosyası üzerinden yapılan sıra cetvelinin davacı tarafa 11.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 25.08.2015 tarihinde açıldığı, sıra cetveline itiraz davasının 7 günlük süre içerisinde açılmasının gerektiği, davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, sürelerin adli tatilde geçerli sayıldığı göz önüne alınarak davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz et...
(Şerh No: 17180 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 16:06)

1-Mahkemece 02.10.2015 tarihli ek karar ile davanın basit yargılama usulüne tabi olup, adli tatilde görülen davalardan olduğu, dolayısı ile temyiz süresinin 27/07/2014 tarihinde sona erdiği ve davalı ... Tic.AŞ vekilinin yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, uyap üzerinden gönderdiği 07/09/2015 tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz talebinde bulunmuş olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş olup, davalı ... Tic. AŞ bu kararı da süresinde temyiz etmiştir. Temyiz ...
(Şerh No: 17179 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 16:04)

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun davacı idare vekili yönünden HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ...Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince kabulü ile ...
(Şerh No: 17178 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:46)

1- Davalı ...'ın temyiz isteminin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 104. maddesi uyarınca adli tatilde bakılmayan davalarla ilgili temyiz süresinin sonu adli tatil dönemine rastlarsa süre tatilin bitiminden itibaren (7) gün daha uzatılmış sayılır. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 29/son maddesinde Kadastro Mahkemelerinin adli tatile tabi olmadığı düzenlenmiştir. Somut olayda hükmü temyiz eden davalı ... vekiline gerekçeli kararın tebliğ edildiği 18.07.2014 tarihi ile kararın temyiz edild...
(Şerh No: 17177 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:37)

İİK’nın 18/1 maddesi ‘İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.’, HMK’nın adli tatilde görülecek dava ve işler başlıklı 103/1-h maddesi ‘Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.’ hükümlerini içermektedir. Somut olayda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararının şikayetçi vekiline 28.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve şikayet...
(Şerh No: 17176 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:34)

III. ÖN SORUN 19. Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce; davalı ...’ne gerekçeli kararın 08.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, gerekçeli istinaf dilekçesinin 06.09.2018 tarihinde ibraz edildiği, eldeki davanın müteveffa işçinin hak sahipleri tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu gözetildiğinde adli tatile tabi bir dava olup olmadığı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir. 20. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe g...
(Şerh No: 17175 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:31)

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; Adli tatil süresi başlıklı 102. maddesi, "Adli tatil, her yıl yirmi Temmuzda başlar, otuz bir Ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir Eylül'de başlar." Adli tatilde görülecek dava ve işler başlıklı 103. maddesi, "(1)Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:...ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar...h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerin...
(Şerh No: 17174 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:13)

1-Tebliğ tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan 6100 sayılı HMK'nin 103. maddesinde adli tatilde görülecek dava ve işler sayılmıştır. Ortaklığın giderilmesi davaları sayılan bu davalar arasında bulunmamaktadır. Anılan kanunun adli tatilin sürelere etkisini düzenleyen 104. maddesi; “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış say...
(Şerh No: 17173 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 15:10)

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun; Adli tatil süresi başlıklı 102. maddesi, “Adli tatil, her yıl yirmi Temmuzda başlar, otuz bir Ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir Eylülde başlar.”; Adli tatilde görülecek dava ve işler başlıklı 103. maddesi, “(1)Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür: ...ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar...h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzeri...
(Şerh No: 17172 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 14:56)

1-Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı temyiz eden davalı şirket vekiline 11.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş karar ise 03.09.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. Mahkemece anılan davalının temyiz dilekçesi 15 günlük temyiz süresi geçtiği gerekçesi ile reddedilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerine göre açılan davaların aynı Yasanın 281.maddesi uyarınca basit yargılama usulüne göre yapılacağı öngörülmüştür. 1086 sayılı HUMK'nun 176/1 -11 maddesinde basit yargılamaya tabi d...
(Şerh No: 17171 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 14:54)

4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa dayalı olarak açılan davalar, 10. maddede yazılı işlemler ve süreler nedeniyle ivedi işlerden olup, HMK.’nun 103/h maddesi gereğince adli ara vermede de bakılır.
(Şerh No: 17170 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 14:47)

Diğer kanunlardaki yargılama usulü ile ilgili hükümler başlıklı 447. maddesi, “Diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hâllerde, bu Kanunun basit yargılama usulü ile ilgili hükümleri uygulanır.” düzenlemelerini içermektedir. Bu yasal mevzuat çerçevesinde artık, (icra mahkemesinde görülenler hariç) basit yargılama usûlüne tabi olan davalara adlî tatilde bakılmayacaktır. Başka bir ifade ile basit yargılama usulüne tâbi davalar da adlî tatile tâbi olacaktır.
(Şerh No: 17169 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 29-07-2022 14:45)

Sosyal medya hesaplarından borçlu tarafından borcu kabul anlamında gönderilen mesajların HMK.199 maddesi kapsamında belge niteliğinde kabulü gerekir.
(Şerh No: 17146 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-03-2022 19:57)

Dava açılmadan önce kıdem tazminatı ile ilgili olarak arabuluculuğa başvuran davacının, ıslaha konu kısım için ayrıca bu yola başvurması zorunlu değildir.
(Şerh No: 17141 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 03-01-2022 19:19)

İstisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuk sürecine ilişkin eksikliğin giderildiği ve görevli mahkemece de davanın esasına girilmeden arabuluculuk işlemlerinin tamamlandığı hallerde HMK’nin 115/3. maddesi uyarınca artık dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 17124 - Ekleyen: Av.Suat TOK - Tarih : 16-12-2021 13:17)

Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup, bunun dava dilekçesinde açıkça belirtilmemiş olması ve kısmi olarak açıldığının dava dilekçesinden anlaşılmış olması karşısında, davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü zorunludur. Duruşmada davacı vekili “davamız belirsiz alacak davasıdır” şeklinde beyanda bulunmuş ise de; davanın türünün bu şekilde değiştirilmesine imkân bulunmamaktadır.
(Şerh No: 17117 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 03-12-2021 15:34)

Bu kararın yayınlandığı tarihten önce açılan belirsiz alaca davalarında Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin içtihat uyumsuzlukları dikkate alınarak eski uygulamalara göre karar verilecekse de, bu içtihatın yayını tarihi itibariyle açılacak belirsiz alacak davalarında bu içtihatta belirlenen kriterler uygulanacaktır. Buna göre: a) Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına k...
(Şerh No: 17116 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 03-12-2021 15:09)

Mevcut raporu düzenleyen bilirkişi ile davacı vekilinin aynı iş yerinde çalışması, bilirkişinin tarafsızlığına gölge düşürecek bir olgu olsa da ve mahkemece bilirkişi incelemesine başvurulmuş ise de, somut olay yönünden HMK md. 266 maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektiren özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamaların doğru olduğu anlaşıldığı takdirde, salt bilirkişinin tarafsızlığı seb...
(Şerh No: 17110 - Ekleyen: Av.Safacan GÜNEŞ - Tarih : 25-11-2021 12:13)

Davalı vekilinin hükme esas alınan bilirkişi ek raporuna karşı sunduğu uzman görüşü ile bilirkişi ek raporu arasındaki çelişki bulunması halinde, yeni bir bilirkişiden çelişkiyi giderici nitelikte rapor alınıp oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 17105 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 02-10-2021 14:35)

Henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. Bu halde davalı vekili lehine ayrıca bir vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir.
(Şerh No: 17098 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-07-2021 14:46)

Davalı yararına "hükmedilen" vekalet ücretinde maddi hata yapılmışsa HMK. 304.Madde uygulanarak ek karar verilebilir.
(Şerh No: 17097 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-07-2021 16:20)

İstinafa tâbi ara kararların, ayrı bir gerekçeli karar ile yazılarak taraflara tebliğ edilmesi gerekmektedir.
(Şerh No: 17095 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 06-07-2021 10:37)

İsticvap maddi vakıalara yönelik olup Tarafların netice-i talebine yönelik isticvap talebi çıkarılmaz.
(Şerh No: 17083 - Ekleyen: Av.Suat TOK - Tarih : 15-06-2021 22:12)

Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda; deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Fakat hâkim, bilirkişi ve keşif delillerine kendiliğinden de başvurabilir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun m. 266 ve m. 288). Hâkim isticvaba da kendiliğinden karar verebilir (HMK m. 169,1). Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırı içinde olmak üzere, tarafları dinleyebilir ve gerekli olan delillerin gösterilmesini ve ve...
(Şerh No: 17084 - Ekleyen: Av.Suat TOK - Tarih : 15-06-2021 22:04)

Muris muvaazasına dayalı iddiaların asılsız olduğu açıktır. Hal böyle olunca, HMK'nın 190. ve TMK'nın 6.maddeleri gereğince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 17081 - Ekleyen: Stj.Av.Elif ŞENSES - Tarih : 02-06-2021 15:25)

4721 s. Tmk'nın 713/3 m. gereğince, tescil davalarında Hazine'nin yanında ilgili kamu tüzel kişiliğine de husumet yöneltilmesi zorunludur. Bu nedenle taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Balıkesir ilinde Büyükşehir Belediyesi kurulması nedeniyle tescil davalarında yasal hasım sıfatını kazanan Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'nın da davada taraf olması gerekir. Bu şekilde taraf teşkili sağlanmamış, dava şartları oluşmamıştır. Bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi isabetsiz olup,...
(Şerh No: 17079 - Ekleyen: Stj.Av.Elif ŞENSES - Tarih : 28-05-2021 23:06)

Ölüm ile vekilin vekalet görevi son bulmuş olduğundan vekile yapılan tebligat usulsüz olup davalı ____'in mirasçılarının tespiti gerekirken, bunun için ilamın usulüne uygun şekilde mirasçılara tebliğ edildikten sonra karar düzeltme süresinin beklenilmesi, karar düzeltme talebinde bulunulması halinde ise karar düzeltme incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
(Şerh No: 17080 - Ekleyen: Stj.Av.Elif ŞENSES - Tarih : 28-05-2021 23:00)

Dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da alacağının miktarının belirlenebilir olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesince de onanmıştır.
(Şerh No: 17077 - Ekleyen: Stj.Av.Elif ŞENSES - Tarih : 24-05-2021 19:33)

MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAZMİNAT İSTEMLİ DAVANIN BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILMASI HMK.107'E UYGUNDUR. Somut olayda, davacı taraf, dava dilekçesinde, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK) 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olduğunu belirtmek suretiyle eldeki davayı açmıştır. Dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin mahkemece yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi raporuna bağlı olmakla dava değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesi müm...
(Şerh No: 17070 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-03-2021 17:15)

Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir. Somut olayda, dava tarihi 02/05/2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Davacı, 30/06/2015 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını 32.284,86 TL artırmıştır. Daha sonra mahkemece ek rapor alınarak alacağın ...
(Şerh No: 17067 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 23-02-2021 20:41)

Dava dilekçesinde, tespit giderlerinin de davalılardan tahsili istenmiştir. 22/03/1976 gün ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince delil tespiti giderleri de yargılama giderlerindendir. Şu durumda, yargılama giderleri arasında karar verilmesi gereken tespit masraflarının da maddi tazminata eklenerek, hüküm altına alınıp üzerinden faiz yürütülmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
(Şerh No: 17059 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 21-01-2021 14:00)

Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK 405/1). Bu sebeple dava ile ilgili olan delil tespiti dosyası sebebiyle yapılan ve HMK’nın 323. maddesinde sayılan giderler de yargılama giderine dahildir. Delil tespiti giderleri yargılama gideri olduğundan dava değerine dahil edilemez. Bu sebeple dava açılarak istenmesine gerek olmadığı gibi buna rağmen istenmesi halinde de asıl alacak olarak hükmedilemez. Bu genel kurallara göre mahkemece davacının yaptığı de...
(Şerh No: 17058 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 21-01-2021 13:58)

Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir (HMK 405/1). Bu sebeple dava ile ilgili olan delil tespiti dosyası sebebiyle yapılan ve HMK’nın 323. maddesinde sayılan giderler de yargılama giderine dahildir. Delil tespiti giderleri yargılama gideri olduğundan dava değerine dahil edilemez. Bu sebeple dava açılarak istenmesine gerek olmadığı gibi buna rağmen istenmesi halinde de asıl alacak olarak hükmedilemez. Bu genel kurallara göre mahkemece davacının yaptığı de...
(Şerh No: 17057 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 21-01-2021 13:57)

 Bilgi  [HMK. 177] 7251 SAYILI KANUNLA EKLENEN 2.FIKRA GEREKÇESİ
(TASARININ 19. MADDESİ YASALAŞAN METNİN 18. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 19- Maddeyle, Kanunun ıslahın zamanı ve şeklini düzenleyen 177 nci maddesine ikinci fıkra ilave edilmekte ve ıslahın kanun yolu incelemesinden sonra hangi şartlarda yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmektedir. Mevcut metinde ıslahın “tahkikatın sona ermesine kadar” yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması veya temyiz incelemesi sonuc...
(Şerh No: 17055 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-12-2020 22:18)

TRAFİK KAZASI- DAVA ŞARTI ARABULUCULUK-GERÇEK KİŞİLERE AÇILAN DAVA-HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANMA Davalı sigorta şirketleri ile birlikte haksız fiil sorumlusu olduğu ileri sürülen davalı gerçek kişilere yönelik olarak birlikte açılan böyle bir davanın asliye ticaret mahkemesinde görülebilir olması, davacı ile davalı gerçek kişiler arasındaki davayı kendiliğinden ticari bir dava haline getirmeyeceğinden "dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasını" dava şartı halinde getiren ve 19.12.20...
(Şerh No: 17043 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-11-2020 15:25)

Islah talebi ile birlikte yeni delil sunulabilir. Taraflarca delil listesinin sunulması işlemi de yargılama usulüyle ilgili bir işlem olup, ıslah ile değiştirilmesi mümkündür.
(Şerh No: 17038 - Ekleyen: Av.Bayram YÜKSEKKAYA - Tarih : 12-10-2020 12:28)

Belirsiz alacak davasında bozma sonrası taleplerin ''Talep arttırım dilekçesi'' ile arttırılması mümkün ise de; az yukarıda belirtilen Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun kararı doğrultusunda bozma sonrası hiçbir şekilde ıslah yapılması mümkün değildir.
(Şerh No: 17036 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 07-10-2020 16:47)

Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur.
(Şerh No: 17035 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-10-2020 15:50)

 Bilgi  [HMK. 92] 7226 Sayılı Yasanın yasal sürelerle ilgili olağanüstü hal düzenlemesi
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhak...
(Şerh No: 16993 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2020 22:19)

Taraflar arasında geçen bir konuşmanın, davacı kadınca erkeğin bilgisi olmaksızın kayda alınması hukuka aykırı olduğundan, bu ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemez. Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı kadının davasının reddi gerekir.
(Şerh No: 16985 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-02-2020 14:09)

3402 sayılı K.K. nun 34.maddesine göre Kadastro Mahkemeleri kararları davada taraf olanların denilmiştir. Maddenin kesin hüküm teşkil etmesi için, o hükümde menfaat çatışması olması ve tarafların karşılıklı taraf durumunu almaları gerekmektedir. Davacıların murisi Osman'ın kardeşi Ömer mirasçıları ile eski davada dava arkadaşı olarak aynı safta bulunmuş olmaları karşısında kesin hükümden dolayısıyla kesin delilden söz edilemez. Mahkemece kesin hüküm...
(Şerh No: 16981 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-01-2020 20:38)

Somut uyuşmazlıkta davacının her talebi ayrı bir dava konusudur ve objektif dava birleşmesi (davaların yığılması) vardır. Her talep ayrı bir dava olduğuna göre kötüye kullanılmadığı sürece "her talep ayrı ayrı da ıslah konusu yapılabilir." Davacı ayrı bir dava konusu olan ücret alacağını, diğer alacaklarından ayrı olarak ıslah yolu ile istemiştir. Daha önce ücret alacağı ıslah sureti ile arttırılmadığına ve ücret alacağı istemi ayrı bir dava olarak kabul edildiğine göre ıslah yolu ile talebin de...
(Şerh No: 16976 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-12-2019 14:18)

Dava dilekçesinin UYAP üzerinden gönderildiği ve sisteme kaydedildiği tarih davanın açılma tarihidir. Bir sonraki gün ödenen harcın tarihi dava tarihi olarak dikkate alınmaz.
(Şerh No: 16975 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 20-12-2019 10:27)

İlk derece mahkemesi tarafından gerekçeli karar verilmediği sürece temyiz süresi tefhimden itibaren değil tebliğden itibaren başlar.
(Şerh No: 16969 - Ekleyen: Av.Ömer KAYGAS - Tarih : 06-11-2019 12:50)

Açılmış bir davaya teşmil yolu ile üçüncü bir kişinin davalı sıfatı ile dahil edilmesi mümkün olmadığı gibi zorunlu dava arkadaşlığı hali dışında davacı tarafın istemi ile "ıslah" yoluyla dahi olsa, davada taraf artırılması dava dilekçesinde yer almayan başka gerçek ya da tüzel kişilerin davaya dahil edilmesi usulen mümkün değildir.
(Şerh No: 16968 - Ekleyen: Av.Ömer KAYGAS - Tarih : 05-11-2019 16:58)

Davalı taraf süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmamıştır. Ancak yargılama aşamasında cevap dilekçesi davalı tarafça ıslah edilmiş ve zamanaşımı def'inde bulunulmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/06/2013 tarih, 2012/10-1633 E. 2013/825 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile zaman aşımı def'inde bulunmayan davalı taraf cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def'inde bulunabilir. Şu durumda davalı tarafın zama...
(Şerh No: 16959 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-10-2019 14:42)

Davalının, ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi karşısında, somut olayda, basit (adi) veya bileşik ikrarın söz konusu olamayacağı çok açıktır. Zira, her ikisinin de temel koşulu, ileri sürülen maddi vakıanın ve onun hukuki vasfının birlikte kabul edilmiş olmasıdır. Vakıa kabul edilmekle birlikte, onun farklı bir hukuki vasıfta olduğunun ileri sürülmesi durumunda, vasıflı ikrardan söz edilmesi gerektiği ve vasıflı ikrarın bölünemeyeceği yukarı...
(Şerh No: 16958 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 20-09-2019 11:32)

somut olaya bakıldığında; mahkemece dava konusu dairenin rayiç bedelinin tahsiline karar verildiği,dava dilekçesi incelendiğinde dava konusunda “ferağa icbar, tapu iptali, tescil talebimden ibarettir”, talep sonucunda “gayrimenkulün davalılar üzerindeki tapusunun iptaline ve adıma tesciline, adıma tescili mümkün olmadığı takdirde, davalılara ödediğim 150.000TL’nin (fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla (bugünkü değerinin tespiti ile tarafıma verilmesine) reeskont faiziyle birlikte alınar...
(Şerh No: 16948 - Ekleyen: Av.Umut YÜKSEL - Tarih : 31-07-2019 13:33)

Yargıtay: "İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesi gereklidir." diyerek vakıaları benzer/aynı olan ancak hukuki sebepleri farklı olan (sözleşme-sözleşme dışı) davaların özel nitelikteki mahkemede görüleceği yönünde hüküm kurmuştur. Subjektif dava birleşmesi durumlarında önem arz eden bu durum doktrinde* de tartışmalı olup, karar bu açıdan,...
(Şerh No: 16937 - Ekleyen: Av.Koray OZDOGAN - Tarih : 20-05-2019 21:37)

6100 sy. HMK m. 166 uyarınca verilen birleştirme kararının esasa ya da usule ilişkin nihai bir karar olmadığı ancak bir ara karar olduğu ve bu sebep ile de bu kararlar aleyhine kanun yoluna başvurulamayacağı, yalnızca kararı veren mahkeme tarafından rücu edilebileceği hk.
(Şerh No: 16923 - Ekleyen: Av.Koray OZDOGAN - Tarih : 07-05-2019 10:24)

MK'nın 331/2. maddesi uyarınca, yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı usule ilişkin nihai kararlardan olup davayı esas yönden sonra erdirmemektedir. Görevli mahkemede davaya devam edilmesi halinde bu dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğindedir. O halde kanun gereğince sonradan davaya bakan sulh hukuk mahkemesinde ilk görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekâlet ücretinin hüküm altına alınmamış olmasında da bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 1. Hu...
(Şerh No: 16918 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-04-2019 23:22)

HUMK yürürlükte iken uygulanan "karar düzeltme" kanun yolu, HMK'nın yürürlüğe girmesi ile kalkmıştır. Buna rağmen karar düzeltme talep eden vekil kötüniyetli addedileceğinden disiplin para cezasına çarptırılır.
(Şerh No: 16911 - Ekleyen: Av.Suat ERGİN - Tarih : 14-04-2019 22:24)

Öncelikle 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi, madde başlığında da açıkça belirtildiği üzere tarafta iradi değişikliği düzenler. Bu maddenin uygulanması halinde dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen gerçek ya da tüzel kişi davalı olmaktan çıkar yeni bildirilen gerçek yada tüzel kişi davalı sıfatını alır. Dava dilekçesindeki kişi ile yeni bildirilen kişi davada birlikte taraf olamaz.
(Şerh No: 16910 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-04-2019 14:14)

Mahkemece verilen ara karar ile dosya kapsamındaki belge ve incelemelere göre ek rapor aldırılması talebinin ve bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi sonrasında davacı tarafın ıslah beyanını sunmak için yeterli süresi olmasına rağmen bu işlemi yapmaması sebebiyle de süre isteminin reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davacı ücret konusundaki itirazının neticelenmesi sonrasında ıslah hakkını kullanmak istemiş, ancak mahkemece usul hükümlerine aykırı olarak "dava hakkını kısıtlar" şekilde "ıs...
(Şerh No: 16908 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-04-2019 22:23)

Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için. gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de H.G.K. Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Davacı ve davalının ses kaydı dökümüne dayanılarak davacının 5.000,00 TL. alacağının bulunduğu gerekçesi ile bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
(Şerh No: 16902 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-03-2019 22:27)

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık 26.09.2013 tarihli tensip tutanağının “IV.Giderilmesi gerekli eksik hususlar yönünden” başlıklı bölümünün 2.bendinde kurulan ara kararı uyarınca şikayetçi borçlunun keşif ve bilirkişi için yatırması için öngörülen 850,00-TL’nin gider avansı mı yoksa delil avansımı olduğu, buradan varılacak sonuca göre belirtilen bu giderin yatırılmaması nedeniyle şikayetin usulden reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.... .................
(Şerh No: 16893 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 14-03-2019 22:26)

ISLAH/ ISLAH HARCI/ TAMAMLAMA HARCI 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda da "ıslah harcı" şeklinde bir harç türü yer almamaktadır. O halde sırf ıslah istemi sebebiyle harç alınamaz. Bunun yanında, ıslah sonucunda, dava/talep konusunun miktar veya değeri artarsa ve artan miktar veya değer için harç ödenmesi gerekiyorsa, ancak o zaman harç ödenmesi/tamamlanması gerekir.
(Şerh No: 16888 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2019 11:04)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 533'üncü maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439'uncu maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabilir.
(Şerh No: 16864 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 09-10-2018 19:48)

Vekil ile temsil edilen tarafın, lehine karar verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulanan A.A.Ü.T. hükümlerine uygun vekalet ücreti hükmedilmemiş olması doğru değildir.
(Şerh No: 16861 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 03-10-2018 18:22)

6100 sayılı HMK'nin 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka birgün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerek...
(Şerh No: 16858 - Ekleyen: Av.M.Mustafa ÖZKUL - Tarih : 30-09-2018 19:46)

Ön inceleme Duruşmasına mazeret sunan vekilin talebi hakkında karar vermeksizin (olumlu-olumsuz) ve ayrıca duruşma zaptında vekilin duruşmaya katılmadığını belirtmesine rağmen işin esasına geçmesi, açıklama yapma ve ispat hakkını ihlal ettiği gibi bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan Adil Yargılanma hakkını da ihlali sonucu doğuracağından vekilin, mazeret talebi hakkında karar vermeden hüküm kurması mümkün değildir.
(Şerh No: 16847 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 19:21)

Davanın çekişmesiz boşanma davası olarak açıldıktan sonra tarafların çekişmeli boşanma davasına döndürmesi, başka anlatılma çekişmesiz boşanma davası yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki iradelerini yani; boşanmının ekonomik sonuçları ve çocukların durumu yönünde kabul edilen düzenlemeler göz önüne alındığında tarafların irade beyanında dönmelerini engeleyecek yasal bir hüküm de bulanmadığında- usul ekonomisi de gözetilerek, çekişmeli boşanma davası olarak görülm...
(Şerh No: 16848 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 16:18)

Kilometresi ile oynanmış aracın satış iddiasındaki belirsizliği gidermek için atanan bilirkişinin uyuşmazlığa konu olan araç üzerinde inceleme yapmadan sadece dosya üzerinden yaptığını değerlendirme ile rapor sunulması ve hakimin raporu hükme esas olarak karar vermesi HMK 31. göre mümkün olmadığı ayrıca hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunduğundan her türlü belirsizliği gidermesi gerekmektedir.
(Şerh No: 16832 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:40)

Araç kiralama sözleşmesinin hukuka uygun olup olmadığını belirleme yetkisi HMK 4 gereği Sulh hukuk Mahkemesindedir.
(Şerh No: 16836 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:24)

Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli kişinin akaryakıt kaçakçılığı olayının yakalatmasına yardımcı olduğu gerekçesiyle idare tarafından ödüllendirildiği daha sonra bu ödüllendirmenin hukuki dayanağı olmadığından ödülün istenmesinden doğan uyuşmazlığın idare mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görev yönünden red edilmesi doğru değildir. Çünkü; Dava niteliği itibaren sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkindir ayrıca; ortada idari yargıyı ilgilendirecek bir idari işlem...
(Şerh No: 16840 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 09:04)

Tüketici hakem heyetinin sahven almış olduğu karara istaneden icra takibi başlatan tüketicinin, kararın sehven alındığını öğrendikten sonra icra takibinden vazgeçmesine rağmen davacı tarafından hakem heyeti kararına Tüketici Mahkemesine itiraz edip daha sonra davanın konusuz kalmasından dolayı tüketici aleyhine vekalet ücretini yüklemesi doğru değildir. Çünkü; Tüketici dava açılmadan önce icra takibinden vazgeçmiş başka bir anlatımla davanın açılmasına davalı tüketicinin sebebiyet vermediğinde...
(Şerh No: 16844 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:38)

Yemin edecek kimsenin mahkemenin yargı çevresinin dışında olması durumunda istinabe yoluyla yemin ettirilmesi gerekirken, mahkemenin yemin edecek kişiyi mahkeme çağrılması ve gerekli tebliğ ve uyarıları yaparak çağrı da bulunması doğru değildir.
(Şerh No: 16845 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 12-09-2018 08:32)

Zamanaşımı, maddi hukuk kurumu olmayıp usul hukuku içerisindeki savunma aracıdır. Usul hukukunda belirtilen süreler içerisinde öne sürülmesi zorunlu olup süresi içerisinde sunulmaması durumunda mahkeme tarafında resen göz önüne alınarak karar vermesi mümkün değildir. HMK 25.'de hakimin tarafların söylemediği şeyleri-vakıları kendiliğinden dikkate alamayacağını da düzenlemiştir. Davalının, yargılamanın hiç aşamasında zamanaşımı savunmasında bulunmamasına rağmen hakimin resen göz önüne alarak ka...
(Şerh No: 16841 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 11-09-2018 15:31)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkı”nı hatırlatamayacağı hususundadır.
(Şerh No: 16826 - Ekleyen: Stj.Av.Rıza GÜNDOĞDU - Tarih : 08-09-2018 20:28)

İŞÇİ ALACAĞI VE İŞÇİ ALACAĞINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT HESAPLANMASI TEKNİK VE UZMANLIĞI GEREKTİREN KONULAR OLMADIĞI, HAKİMLİK, SIFATININ GEREKTİRDİĞİ GENEL VE HUKUKİ BİLGİ İLE ÇÖZÜMLENMESİ GEREKEN KONULAR OLDUĞU, UYGULAMADA MAHKEMELERİN İŞ YOĞUNLUĞU GEREKÇESİYLE BU TİP UYUŞMAZLIĞA KONU OLAN ALACAKLARIN HESAPLANMASINDA DOSYANIN BİLİRKİŞİYE TEVDİ EDİLDİĞİ BELLİ OLMASINA RAĞMEN; İŞÇİ ALACAKLARININ HESAPLANMASI İÇİN DOSYANIN BİLİRKİŞİYE GÖNDERİLMESİ NEDENİYLE ÜCRET TALEP ETMESİ VE İLGİLİ TARAFIN Ü...
(Şerh No: 16811 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 24-07-2018 16:48)

İcra İflas Kanunun 121.maddeye göre ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesi için; usulüne göre borçlu ortağın alacaklısı İ.İ.K. 121 göre yetki belgesi almalı ve ayrıca boçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmesi gerekmektedir.
(Şerh No: 16791 - Ekleyen: Av.Aydın IŞIK - Tarih : 30-06-2018 12:23)

Başvurucu tarafından sunulan süre tutum dilekçesinin içeriği, istinaf yoluna gidileceğini ortaya koyan iradeden ibaret olup gerekçeli karar henüz açıklanmadığından istinaf nedenlerini içermesi beklenemez. Yargıtay içtihatlarında istikrarlı olarak süre tutum isteminde bulunulması hâlinde temyiz isteğinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren işleyeceği belirtilmektedir. Öte yandan Yargıtay, BAM'ların fiilen göreve başlamasından sonra hükmün gerekçesiyle birlikte tehfim edilmediği hâllerde istina...
(Şerh No: 16789 - Ekleyen: Av.Yakup AYDIN - Tarih : 28-06-2018 17:09)

6100 sayılı Kanun’un 120’inci maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenleme ve 324’üncü maddedeki delil ikamesi için avans kuralı birlikte değerlendirilerek, dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması, tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin ise gider avansı içinde değerlendirilmemesi gerekir. ... tanık deliline dayanılması sebebiyle istenilecek giderin delil avansı olduğu kab...
(Şerh No: 16786 - Ekleyen: Av.Yakup AYDIN - Tarih : 20-06-2018 17:11)

İtirazın iptali davaları itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 sene içinde açılabilir. Bu süre hak düşürücü süre olup res'en gözetilmelidir. Somut olayda ıslah tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü süre de geçmiş olduğundan ıslah dilekçesinde talep edilen bedel ile ilgili hüküm kurulması doğru değildir.
(Şerh No: 16781 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 08-06-2018 09:56)

Karar, belirsiz alacak davasının üç şekilde açılabileceğini ve bu üç şeklin ayırıcı unsurlarını ve ayrıca işçilik alacaklarından hangi alacak türlerinin belirsiz alacak olarak istenebileceğine ilişkin aydınlatıcı bilgiler içermektedir.
(Şerh No: 16759 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-03-2018 18:59)

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup ayıplı ifa nedeniyle bedelde indirim yapılarak yükleniciden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece tahkim şartının geçersiz olması sebebiyle tahkim ilk itirazı reddedilerek, işin esasına girilip taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak davanın görev yönünden reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmektedir.
(Şerh No: 16707 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 30-11-2017 11:24)

Davacı kadın dava dilekçesinde eşinin bir ay önce ortak konutu terkedip gittiğini bildirmiş, davalının adresi olarak da mernis adresine tebligat yapılmasını istemiştir. Dava dilekçesinde "bir ay kadar önce evi terkettiği" açıkça ifade edilen ve zabıta araştırmasında o adreste yaşamadığı belirlenen davalıya "aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste" Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatı geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Bu husus gözetilmeden...
(Şerh No: 16695 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-11-2017 12:17)

Mahkeme kararında görüldüğü gibi teselsül ilişkisi kurulmadığından hükmedilen vekalet ücreti alacağının bu kişilerden eşit oranda tahsili gerekir.
(Şerh No: 16663 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-09-2017 21:12)

Dosya içersinde bulunan ücret bordrolarında davacının imzası bulunmadığı gibi işveren tarafından 4857 sayılı Kanunun kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirerek gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair delil de sunmamıştır. Bu nedenle işçinin alacağını belirleyecek veriler elinde bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle, yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TİS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındı...
(Şerh No: 16657 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-09-2017 11:03)

Somut uyuşmazlıkta; açılan dava belirsiz alacak davasının türü olan, -kısmi eda külli tespit- davasıdır. Bu tür davalarda zamanaşımı, alacağın tamamı için dava tarihi esas alınarak dikkate alınır. Dolayısıyla ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınamaz.
(Şerh No: 16656 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-09-2017 10:58)

Dosya içeriğine göre davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili işçinin davalı işveren nezdinde çalıştığı süreyi ve aldığı net ücreti belirterek kıdem tazminatı ile izin ücreti, genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarını, dava dilekçesinde belirtilen miktarlarda tahsili için belirsiz alacak davası açmıştır. Alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olmasını ya da belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olmasını aramaktadır. Kısaca davacının y...
(Şerh No: 16655 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-09-2017 10:55)

Somut olayda davacının talebine konu TİS'den kaynaklı alacaklarının miktarı ancak bir yargılama sürecinden ve bilirkişi incelemesinden sonra tam olarak tespit edilebilecektir. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu dava konusu alacakların belirli alacaklar olduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olması bozma nedenidir
(Şerh No: 16653 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-09-2017 10:50)

Davacının "fazla çalışma ücreti" ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti talepleri belirsiz alacak davasının konusunu oluşturmaktadır. (Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumla...
(Şerh No: 16652 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-09-2017 10:46)

Mal rejimi davalarının özelliği gereği bu tür davalarda kesin yetki kuralı uygulanamaz. Bu nedenle olayda HMK'nın 12. (HUMK'nın 13.) maddesinin uygulama yeri yoktur.
(Şerh No: 16632 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-08-2017 15:00)

Boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında uyuşmazlık Aile Hukukundan kaynaklanmakta olup 4787 sayılı yasa md. 4/1 uyarınca Aile Mahkemesi görevlidir.
(Şerh No: 16631 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 15-08-2017 09:54)

 Bilgi  [HMK. 361] Yürürlük
Maddedeki "bir ay" ibaresini "iki hafta" olarak değiştiren hüküm 7035 sayılı kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca yürürlük tarihi olan 5.8.2017 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. "GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 361 inci maddesinde temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır."
(Şerh No: 16625 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 08-08-2017 15:17)

Islah ile arttırılan kısım için faiz talep edilmese bile dava dilekçesinde mevcut olan faiz talebi kısmi ıslah içinde geçerlidir.
(Şerh No: 16615 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-07-2017 14:24)

Delil avansı ile gider avansının farkı (HMK 324,120,114/g)… Tanık masrafı, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi “delil ikamesine yönelik giderler “GİDER AVANSI DEĞİL DELİL AVANSI”dır … Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması dava şartı nedeni ile davanın reddini gerektirmez. Taraflar belirlenen kesin sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilinden vazgeçmiş sayılır…Mahkemece belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmadığı anlaşılan davacının b...
(Şerh No: 16603 - Ekleyen: Av.Serkan BÜTÜN - Tarih : 23-05-2017 11:06)

Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
(Şerh No: 16595 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 24-03-2017 14:46)

Mahkemece kabul edilebilir yanılgı nedeniyle HMK 124/3-4 maddeleri çerçevesinde davacının davasını doğru hasma yöneltmesi için usulü işlemleri yapması gerekirken davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 16592 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-03-2017 14:21)

Dava dilekçesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan bir tür maddi hata düzeltme talebinin yanlış değerlendirilmesi sonucunda, yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 16591 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-03-2017 14:15)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05978703 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.