Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Bölge Adliye Mahkemesi Antalya 6.Hukuk Dairesi 2017/1234 Esas 2018/27 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
MK'nın 331/2. maddesi uyarınca, yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı usule ilişkin nihai kararlardan olup davayı esas yönden sonra erdirmemektedir. Görevli mahkemede davaya devam edilmesi halinde bu dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğindedir. O halde kanun gereğince sonradan davaya bakan sulh hukuk mahkemesinde ilk görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekâlet ücretinin hüküm altına alınmamış olmasında da bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.03.2016 tarih ve 2014/15854 Esas 2016/3683 Karar)
(Karar Tarihi : 09.01.2018)
Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/499 E. - 2017/271 K. sayılı dosyası üzerinden verilen hükme yönelik istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi;

Gereği Düşünüldü

DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; Yeni Mahalle'de bulunan Sultan Apt. altında 1/2 nolu yerde ikamet ettiğini, apartmanın bodrum, zemin asma altı katı ve onun üstünde toplam 4 katının 2013 yılında davalı A. İ. tarafından satın alındığını, A. İ.'in bu yeri ağabeyi olan diğer davalı H. H. İ.'e kiraya verdiğini, H. H. İ.'in de kiraladığı yerlerde tadilat yapacağını, doğan zararları tazmin edeceğini şifahen bildirdiğini, verdiği söze güvenerek tadilat yapabilmesi için imza verdiklerini, davalılar tarafından yapılan tadilatlar sırasında beton kırma ve demir kesimi çalışmaları nedeni ile oturduğu dairenin aşırı titreme ve sarsıntılara maruz kaldığını, evin mutfağındaki fayansların patlayıp kırıldığını, tuvalet ve banyo seramiklerinin kabarıp çatladığını, oturma odası, salon ve çocuk odası duvarlarının tavandan yere kadar çatladığını, duvarların muhtelif yerlerinde boyaların döküldüğünü, tuvalet yer seramiği ve duvar seramiğinin kabardığını, banyonun duş bölümünün yer ve duvar seramiğinin çatladığını, mutfak duvar seramiğinin patladığı ve kırıldığını, holün kapı üst taraflarının çatladığını, ev sigortalı olduğundan eksper çağırıp tespit yaptırdığını, eksper raporunda komşu iş yerinde tadilat çalışmaları nedeni ile rizikoda hasarlanma olduğunun belirlendiğini, hasarın teminat dışı olduğu gerekçesi ile tazmin edemediğini, davalı ile görüştüğünde sadece 300 TL verebileceğini beyan ettiğini, Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/48 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, bilirkişi raporu ile 1. kat 2 nolu dairede tadilat nedeni ile 3.410,00 TL hasar oluştuğunun belirtildiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tadilat nedeni ile zarara uğradığı iddiasının doğru olmadığını, tadilatın sadece giriş katta değil bodrum katta da yapıldığını, giriş kat ve asma katta yapılan tadilatın tamamen iç mimariye ilişkin olduğunu, duvar ve zeminde çatlaklara neden olacak şiddete ulaşmadığını, esas tadilatın bodrum katta yapıldığını davacıya ait taşınmaz ile aralarında müvekkiline ait taşınmaz bulunduğunu, bodrum katta yapılan tadilatların aralarında komşuluk ve irtibat bulunmayan davacıya ait taşınmazda hasar meydana getirmesinin fiilen mümkün olmadığını, tadilatın tüm kat maliklerinin izniyle ve onların yararına yapıldığını, tüm binanın müşterek menfaati ve kullanımında olan sığınak inşa edilmesi için yapıldığını, tadilatın tüm masraflarını müvekkilinin üstlendiğini, yaklaşık 4.000 TL bedelin müvekkilince ödendiğini, yapılması zorunlu bulunan sığınak için müvekkillerine izafe edilecek bir kusur bulunmadığını, iddia edilen hasarın müvekkili tarafından yapılan tadilat nedeni ile oluşup oluşmadığı, tadilat öncesinde var olup olmadığının belli olmadığını, müvekkilleri tarafından davacının evinde yapılan incelemede mevcut çatlakların yeni olmasının mümkün olmadığını, tadilat öncesi döneme ilişkin hasarlar olduklarının tespit edildiğini, davaya dayanak oluşturan bilirkişi raporunda da hasarın tadilat sebebiyle olup olmadığı eski ya da yeni olup olmadığı incelenmeden varsayıma dayalı yüzeysel tespitle rapor tanzim edildiğini, davacı kötüniyetli olup eski hasarlarını müvekkillerine gidertme gayreti içinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporunda, meydana gelen hasarın deprem hareketleri ve binanın oturmalarından kaynaklı olabileceği, bu hasarların sadece bir dairede olmayıp, apartmanın tamamında olması gerektiği, tadilatların bu hasarları meydana getiremeyeceği, zemin katta yapılmış bulunan tadilattan kaynaklı olmadığı, binanın fiziksel olaylar ve deprem hareketleri ve yapının oturmalar neticesinde kaynaklanabileceğinin düzenlenen rapordan anlaşıldığı belirtilerek davanın reddine, davalı lehine 990 TL vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafça yapılan tadilatlar sonucunda müvekkiline ait taşınmazda büyük zarar meydana geldiğini, Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan delil tespitinde 2014/48 D.İş sayılı dosyasında alınan 30/10/2014 tarihli inşaat mühendisi raporunda söz konusu zararların davalı tarafın zemin ve asma katta yapmış olduğu tadilattan kaynaklandığının belirtildiğini, yapılan sigorta ekspertiz raporunda da evde meydana gelen hasarların alt komşu iş yerinde yapılan tadilat çalışmaları nedeni ile olduğunun belirlendiğini, bu hususların belirtilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, yetersiz ve eksik bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verildiğini, bahsi geçen bölgenin 5. derece deprem bölgesi olduğunu, deprem faaliyetlerinin en az gerçekleştiği bölge olduğunu bölgede meydana gelen en büyük deprem şiddetinin 4.0 büyüklüğünde olması da göz önüne alınacak olursa bu tespitin hatalı olduğunu, raporda belirtildiği gibi hasar tadilattan kaynaklı olsa idi tüm binaya zarar vermesi gerekeceği kabul ediliyorsa, o zaman deprem meydana geldiğinde de sadece söz konusu bina değil tüm Mezitli ilçesindeki binalarda da hasarın meydana gelmesi gerektiğini, bilirkişinin sunduğu deprem kayıtlarına göre 3 şiddetinde bir depremi çoğu insanın bile hissedemeyeceğini, evde hasara sebep olmasının komik ve hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, kapsamlı bir araştırma ve gözlem yapmadan hatalı rapor düzenlendiğini, bilirkişi raporuna itirazları, delil tspitinde alınan bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan ekspertiz raporu incelenmeden, karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap ve katılma yoluyla, istinaf dilekçesinde ise davanın öncesinde Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmekte iken verilen görevsizlik kararı ile bu mahkemeye gönderildiğini, HMK'nun 331/2 maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/1 maddesi gereğince asliye hukuk mahkemelerinde takip edilen dava ve işlerde 2017 yılı itibarıyla 1.980 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, görevsizlik kararının ön inceleme duruşması sırasında verildiğini, en azından tarifede yazılı ücretin yarısı kadar vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının tespit dosyasında 3.410 TL hasar tespiti yapıldığı halde 5.000 TL talep ettiğini bunun çelişkili olduğunu, bu miktarda hasarı kanıtlamak zorunda olduğunu, davacının bahsettiği bilirkişi raporunun tek taraflı ve üstünkörü hazırlandığını, tespite giden bilirkişinin hasar sebebini irdelemediğini, sigorta eksperinin de sigorta şirketini sorumluluktan kurtarmak için rapor hazırladığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tek dayanağının depremler olmadığını, bina eskiliği imalat hataları, kötü işçilik, küçük depremler, binanın kullanımı gibi sebeplerden kaynaklanabileceğinin belirtildiğini, tadilat sebebiyle hasarın bir dairede değil binanın tamamında olması gerektiğinin belirtildiğini, raporun usulüne uygun olduğunu, hasarların tadilattan önce de var olması ihtimalinin bulunduğunu hasarın yaşının tespit edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasarın ne kadarının tadilattan kaynaklandığının da tespit edilemeyeceğini, fiil ve zarar arasında illiyet bağının tespit edilemeyeceğini, tadilatın binanın bodrum katında yapıldığını bodrum kat ile davacıya ait ev arasında asma kat bulunduğunu, tadilat yapılan bölümle komşuluğunun bulunmadığını belirterek, davacının istinaf talebinin reddi ile kendi istinaf taleplerinin kabulüne ve görevsizlik kararı yönünden de yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:

Dosya arasında tapu kaydı ve yönetim planının mevcut olduğu, davacının Mersin İli Mezitli İlçesi 221 ada 1 parsel sayılı taşınmazda mesken niteliğindeki 2. kat 2 nolu bağımsız bölümün maliki olduğu anlaşılmıştır.

Davacının talebi üzerine Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/48 D.İş sayılı dosyasında yapılan delil tespitine ilişkin 30.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait dairedeki hasarlar tespit edildiği, raporda davacının talebine binaen davalı tarafça zeminde yapılan tadilatlardan dolayı oluşmuş hasarların tespit edildiği, oluşan hasarlardan dolayı binanın betonarme karkas yapısı taşıyıcı elenmanlarına etkisi olmadığı, çatlak ve patlamaların duvarda ve döşeme üzerinde yapılan kaplamalarda meydana geldiği, oluşan hasarın az derecede ve binanın esasına etkili olmadığı, davacı talebinde belirtilen davalı tarafça zemin ve asma katta yapılan tadilattan dolayı oluşmuş hasarın tespiti sonucu hasar bedeli 3.410 TL alacağı bulunduğunu, oluşan hasarların tüm apartman ve dava konusu dairenin esas yapısına zarar vermediği bildirilmiştir.

Dava dilekçesi ekinde sunulan ve davalılar adına imzalı taahhütname incelendiğinde yapılacak tamirat nedeni ile oluşacak hasarların karşılanacağının belirtildiği görülmüştür.

Davacıya ait konut sigortasına bağlı ekspertiz raporu incelendiğinde; hasarın alt kat komşu asma katta yapılan tadilatlar sırasında kullanılan beton kırıcılar ve demir kesme işlemleri sırasında titreşimlere bağlı olarak meydana geldiğinin öğrenildiği, hasarın meydana geldiği rizikonun incelendiği, alt katta bahsedilen tadilat çalışmalarından dolayı rizikoda hasarlanmaların meydana geldiği, bu çalışmaların halen devam etmekte olduğu, hadisenin yakın nedeninin alt katta tadilat sonucu titreşim ve sarsıntılara bağlı bina hasarı olduğu poliçe ile teminat altına alınmadığı belirtilmiştir.

Dava dilekçesi ekinde, mala zarar verme ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından dolayı davalılar hakkında yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve soruşturma dosyası evrak suretlerinin mevcut olduğu görülmüştür.

Dava başlangıçta asliye hukuk mahkemesinde açılmış olup Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12.11.2015 tarih ve 2015/53 Esas, 2015/510 Karar sayılı kararı ile Kat Mülkiyeti Kanunu'ndan kaynaklanan uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek, görevsizlik kararı verilmiş ve karar 29.02.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

İlk derece mahkemesince mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan inşaat mühendisi bilirkişi raporunda özetle; yapının inşaatının 1998 yılında tamamlandığını, betonarme yapılarda yapının 20 yıl boyunca oturmaya devam edeceğini ilk 5 yılın oturmanın en fazla gerçekleşeceği yıl olduğunu, ancak yapı oturmalarının fiziksel olaylar nedeni ile hızlanacağını, bölgede gerçekleşen deprem olaylarının rapor ekinde sunulduğunu, dairedeki duvar seramiklerinin bazılarının harçla birlikte kopup geldiğini, bunun altından tuğla duvar gözükmesi gerekirken sıva göründüğü, seramiklerin uygun şekilde ve uygun harçla yapılmadığı kanaatinin uyandığını, duvar ile tavan birleşiminde meydana gelen çatlakların duvar ile sıva imalatının yapımı aşamasına küçük ihmallerden kaynaklanmış olabileceğini, tüm bu olayların asıl sebebinin deprem hareketleri ve binanın oturması kaynaklı olabileceğini, hasarın tadilattan kaynaklanması halinde binada tadilat esnasında çok ciddi yıkım ve kırımların olmasını gerektirdiğini, ayrıca bu hasarların bir dairede değil binanın tamamında olması gerektiğini yapılan tadilatların bu hasarları meydana getirmediğini belirtmiş rapor ekinde de Mersin İlinde meydana gelen deprem hareketlerinin liste halinde sunulduğu görülmüştür.

GEREKÇE:

Dava, Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

634 Sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 18. maddesinin birinci fıkrasında da kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememekle karşılıklı olarak yükümlü oldukları öngörülmüştür. Yasanın 33. maddesinde ise, "Kat maliklerinden birinin veya başka bir nedene dayanarak bağımsız bölümden devamlı bir biçimde yararlanan kimsenin borç ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi yüzünden zarar gören kat maliki veya kat malikleri anataşınmazın bulunduğu yerin sulh mahkemesine başvurarak hakimin müdahalesini isteyebilir" hükümleri düzenlenmiştir.

Olayımıza gelince; Davacı her ne kadar davalı tarafça yapılan tadilat nedeni ile kendi dairesinin zarar gördüğünü belirterek eldeki davayı açmış ise de dosya kapsamında sunulan delillerle bu husus kanıtlanamamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan keşif sonucunda alınan teknik bilirkişi raporundaki tespitler, fayansların sıva ile birlikte düşmüş olması, bina oturması ve meydana gelen şiddeti 3-4 aralığındaki depremlerin binanın oturumunu hızlandırması olguları birlikte değerlendirildiğinde ayrıntılı teknik bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine kanaati gerektirir bir delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekindeki ekspertiz raporu sigorta eksperi tarafından davacının talep ve beyanlarına dayanılarak dava dışı sigorta şirketinin sorumluluğuna yönelik oluşturulduğundan bu rapor esas alınarak hüküm kurulamayacağı gibi, belirtilen raporun alt katta meydana gelen tadilat çalışmalarından kaynaklandığı ifadesi dışında bunu destekleyici veya hasarın başka kaynaklarının bulunup bulunmadığına dair herhangi bir araştırma, inceleme ve değerlendirmeyi de içermediği açıkça görülmektedir. Keza delil tespiti dosyasında sunulan bilirkişi raporunun da aynı şekilde olduğu görülmüştür. Davacı vekili her ne kadar bölgede güçlü depremlerin olmadığını ileri sürmüş ise de, güçlü depremlerin etkisinin daha farklı olacağı, güçlü depremlerin olması halinde yıkımın daha büyük olacağı açıktır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde deprem halinde tüm ilçedeki binaların hasar göreceği belirtilmiş ise de deprem ve binadaki hasar ilişkisinde en önemli unsurlardan birisi de binanın inşa kalitesi olup teknik bilirkişi raporunda bu hususlar da irdelenerek rapor hazırlandığı, kısaca depremin şiddeti ne olursa olsun bundan öncelikle kusurlu inşa edilen binaların etkileneceği açık olduğundan meydana gelen depremin ilçedeki her binada aynı etkiyi veya yıkımı yaratmayacağı, özellikle hafif şiddetteki depremlerde kusurlu binaların daha çok zarar göreceği herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yerinde görülmemiştir.

Davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusuna gelince;

6100 sayılı HMK'nun 331. maddesinin 2. fıkrasında "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder" hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca, yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı usule ilişkin nihai kararlardan olup davayı esas yönden sonra erdirmemektedir. Görevli mahkemede davaya devam edilmesi halinde bu dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğindedir. O halde kanun gereğince sonradan davaya bakan sulh hukuk mahkemesinde ilk görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekâlet ücretinin hüküm altına alınmamış olmasında da bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.03.2016 tarih ve 2014/15854 Esas 2016/3683 Karar) Bu sebeple davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu da yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Davacı vekilinin ve davalılar vekilinin Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 21.02.2017 tarih ve 2016/499 Esas 2017/271 Karar sayılı ilamına yönelik istinaf kanun yolu başvurularının REDDİNE,

2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

3-) Alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından davacı ve davalı tarafça başlangıçta yatırılan 31,40'ar TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50'er TL harcın davacı ile davalıdan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

5-) Kesin nitelikte verilen kararımızın taraflara tebliğinin yerel mahkemece yapılmasına dair,

6100 sayılı HMK nun 353/1-b-1 bendi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde ve HMK'nun 362/1-b bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09.01.2018
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 331 :(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.

(2) Görevsizlik veya yetkisizlik (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-33.madde) kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.

(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 27-04-2019

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02880907 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.