Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2001/3108 Esas 2001/4617 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
3402 sayılı K.K. nun 34.maddesine göre Kadastro Mahkemeleri kararları davada taraf olanların <leyh ve aleyhinde kesin hüküm teşkil eder> denilmiştir. Maddenin kesin hüküm teşkil etmesi için, o hükümde menfaat çatışması olması ve tarafların karşılıklı taraf durumunu almaları gerekmektedir.

Davacıların murisi Osman'ın kardeşi Ömer mirasçıları ile eski davada dava arkadaşı olarak aynı safta bulunmuş olmaları karşısında kesin hükümden dolayısıyla kesin delilden söz edilemez. Mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen 1984/790 esas, 1984/146 karar sayılı dava dosyasında Osman ile diğer vereselerin birbirlerine karşı açtıkları bir dava mevcut değildir. Hazine tüm tespit maliklerini bu arada Osman'ı da hasım göstererek tespitin iptalini istemiştir.

Yeni davanın (1997/466) tarafları eski davada (1984/790) karşılıklı taraf olarak değil de bir tarafta dava arkadaşı olarak bulunmuşlarsa eski davada verilen hüküm bu defa o eski davadaki dava arkadaşlarının birbirlerine karşı açtıkları yeni davada (1997/466) HUMK. nun 237.maddesi uyarınca kesin hüküm teşkil etmez.
(Karar Tarihi : 01.06.2001)
Dava: E ___ C ___ ve müşterekleri ile D ____ C ____ ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kadirli Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.1.2000 gün ve 466-19 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; dava tarihine nazaran uyuşmazlığa konu teşkil eden taşınmazın değeri 200000000 lirayı aşmadığından duruşma talebinin kıymet yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

Karar: Çekişmeli 318 parsel sayılı taşınmaz 1957 yılında yapılan tapulama sırasında miras bırakan Ü ____ oğlu M ____'un mirasçıları Durdu, Osman ve 1941 yılında ölen Ömer mirasçıları adına 20/60 oranında tespit edilmiştir. Kayden mirasçı gözüken Ömer Eğmez oğlu K ____ C ____ miras payının ketmedildiği nedeniyle itiraz etmiş ve Tapulama Komisyonunca verilen 23.7.1979 tarihli kararla K ____ C ____'un da kayden mirasçı olduğu belirtilerek 8/24 pay Osman,8/24 pay Durdu ve 2/8 pay Ömer eşi Zülfü,1/8'den 6 pay ise Ömer evlatları Mahmut Ömer, Ümmet, Emine mirasçıları ve K ____C ____ adına tespitine karar verilmiştir.

Ömer vereselerinden Durmuş ve Ümmet Kemal C____'un mirasçı olmadığını, babasının Ö____ E ____ olduğunu ileri sürerek K ____ C ____ payının iptalini istemişler, bu arada Hazine de tüm tespit maliklerini taraf göstererek tespitin iptalini istemiş, neticede Kadastro Mahkemesinin 8.3.1990 tarih 1984/790 esas, 1990/146 karar sayılı kararıyla taşınmaz 24 pay kabul edilerek Ömer varisleri adına 4600/24000'er payın Ömer çocukları Durmuş, Mahmut, Ümmet ve Ömer'e 4600/24000 payın Emine mirasçılarına 1000/24000 payın da davalı Kemal Eğmez (Coşkun)'un Ömer eşi Zülfi'nin ilk kocası Ömer Eğmez'den olan oğlu Kemal Eğmez (Coşkun)'a aidiyetine karar verilmiş, bu karar 2.12.1992'de kesinleşmiş ve tapuya bu şekliyle yazılmıştır. Dikkat edilirse Ömer mirasçıları Durmuş ve Ümmet davalarında tespiti 20/60 Durdu, 20/60 Osman adına olan payları dava konusu etmemişler, sadece yakın miras bırakanları Ömer'in 20/60 payından Kemal Eğmez (Coşkun)'a pay verilmiş olmasının doğru olmadığını dava konusu etmişlerdir.

Eldeki davanın davacılarının murisi Osman, Hazinenin taşınmazın tamamına yönelik olarak açtığı dava nedeniyle davada yer almışlar, Hazinenin davası ret edilmiştir. Mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen 1984/790 esas, 1984/146 karar sayılı dava dosyasında Osman ile diğer vereselerin birbirlerine karşı açtıkları bir dava mevcut değildir. Hazine tüm tespit maliklerini bu arada Osman'ı da hasım göstererek tespitin iptalini istemiştir.1.6.2001
Yeni davanın (1997/466) tarafları eski davada (1984/790) karşılıklı taraf olarak değil de bir tarafta dava arkadaşı olarak bulunmuşlarsa eski davada verilen hüküm bu defa o eski davadaki dava arkadaşlarının birbirlerine karşı açtıkları yeni davada (1997/466) HUMK. nun 237.maddesi uyarınca kesin hüküm teşkil etmez. Davacıların murisi Osman'ın kardeşi Ömer mirasçıları ile eski davada dava arkadaşı olarak aynı safta bulunmuş olmaları karşısında kesin hükümden dolayısıyla kesin delilden söz edilemez.

3402 sayılı K.K. nun 34. maddesine göre de aynı sonuca ulaşılmaktadır.

3402 sayılı K.K. nun 34.maddesine göre Kadastro Mahkemeleri kararları davada taraf olanların denilmiştir. Maddenin kesin hüküm teşkil etmesi için, o hükümde menfaat çatışması olması ve tarafların karşılıklı taraf durumunu almaları gerekmektedir. Bu nedenle 1984/790 esas, 1984/146 karar sayılı ilam bu davada kesin hüküm teşkil etmez. Mahkemenin kesin hüküm nedeniyle davayı reddinde isabet bulunmamaktadır. Taraf delillerinin toplanması, mirasçılar arasında Osman payı yönünden bir çekişme yaratılmadığının düşünülmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

KARAR : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA ve 2.080.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine 01.06.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : HUMK 237
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 303 :(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 19-01-2020

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02816200 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.