Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

kızkardeşinin eşiyle gayrimeşru ilişki yaşayan ve öldürülme korkusuyla ailesinden kaçan maktulenin, daha sonra aile tarafından bulunup öldürülmesinde töre saikinin varlığının kabulü gerekir. Töre saiki söz konusu iken haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8544 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 06-11-2010 01:49)

Sanığın yakın mesafeden silahla ateş ettiği, hedef aldığı vücut bölgesi, saldırıya silahla devam etmeyişi daha sonra da gidip mağdura tekmelemek suretiyle vurması göz önüne alındığında sanığın kastının öldürme olduğunu ortaya çıkartan bir bulgu olmadığı gözetilmeli ve kasten yaralamadan hüküm kurulmalıdır.
(Şerh No: 8543 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 06-11-2010 01:28)

Teşebbüs hükümleri uygulanırken ortaya çıkmış olan zararın ağırlığı da nazara alınmalıdır. Somut olayda üç farklı yerden basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek yaraları silahla kasten öldürmek saikiyle ateş ederek sebep olan sanık hakkında hüküm kurulurken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8542 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 06-11-2010 01:03)

Tasarlayarak kasten öldürmenin kabulü için fiilin şarta bağlı olmaması, ruhsal dinginliğe ulaşıldıktan sonra elverişli bir zaman zarfı geçmesine rağmen eylem kararlılığından dönülmemesi
(Şerh No: 8541 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 06-11-2010 00:47)

Takipten sonra,borçlunun yıllık maaşında meydana gelen artış,İİK.77.madde de ki yükümlülük kapsamına girmez.(Maaş artışının borçlu tarafından bildirilmesi gerekmez.)
(Şerh No: 8540 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 17:47)

Ödeme emri usulüne uygun kendisine tebliğ olan borçlu sanık hakkında,süresinde mal beyanında bulunmaması halinde,mahkumiyeti yönünde hüküm kurulması gerekir.
(Şerh No: 8539 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 17:35)

Müşteki vekilinin şikayet dilekçesiyle mal beyanında bulunmayan sanığın hapsen tazyiki isteminde,bu istem hakkında İİK.nun 76. maddesine göre evrak üzerinde bir karar verilmesi gerekirken,istem dışına çıkılarak duruşma açıp yargılama yapılarak İİK.nun 337. maddesine göre yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
(Şerh No: 8538 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 17:25)

Mal beyanı dilekçesinde, İİK.nun 74. maddesinde öngörülen nitelikte, borcunu ne şekilde ödeyeceğini ve geçim şeklini bildirmeyen borçlunun,usulüne uygun mal beyanında bulunduğundan söz edilemeyeceğinden mahkumiyetine hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 8537 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 17:13)

HMUK.277. maddesi uyarınca, bilirkişinin reddi mümkün olup, bunun hakim tarafından hadise şeklinde tetkik edilerek karara bağlanacağı aynı maddede yazılıdır. Bu durumda, hakimin bilirkişinin reddi isteğinin kabul veya reddine ilişkin kararı nihai bir karar olmayıp, tahkikat hakimi sıfatıyla verilmiş bir ara karardan başka bir şey değildir; bu niteliği itibariyle de esas hükümden ayrı olarak temyiz olunamayıp ancak esas hükümle birlikte temyiz olunabilir. Aksinin kabulü, hakimlerin reddi talepler...
(Şerh No: 8536 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 16:44)

Emprevizyon(Beklenmeyen Hal)Teorisi:"Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse,tarafların akitle bağlı olmaması kuralına "Clausula Rebus Sic Stantibus" (Beklenmeyen Hal Şartı) denilmekte, bu görüş öğretide "Emprevizyon Teorisi" adıyla anılmaktadır. Alman Hukuku bu teoriyi "İşlem Temelinin Çökmesi Kuramı"(edim ve karşı edim arasındaki dengenin taraflardan biri için artık çekilmez, katlanılamaz biçimde bozulması) olarak daha da geliştirmiştir.(Bkz.Jozef Esser/Elke Sch...
(Şerh No: 8535 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 16:10)

Anayasaya göre; herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olup, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.(Anayasa m. 20/1) Bu bağlamda, kişilerin Anayasa ile tanınmış haklarının ihlali suretiyle bir delil elde edilmiş ise, onun hukuka aykırı olarak sağlandığının kabulü gerekir. Ne var ki; evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin ayrı özel yaşam alanı olmayıp, ailenin yaşam alanıdır ve diğer eş yönünde...
(Şerh No: 8534 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 04-11-2010 01:07)

Mobilya satışından doğan alacak konulu davada davacı, satılan mobilyaların taksitle ödenecek olan borcu için senet aldığına göre, davalı ile aralarında senetsiz borç ilişkisi kuracak kadar yakınlık ve itimad olmadığı anlaşılmaktadır. O halde satış bedelinden senetsiz 12 bin lira daha alacaklı olduğunu tanıkla kanıtlayamaz. Davalı tacir olmadığı için Türk Ticaret Kanununun 82. maddesi hükmünce, davacının ticari defter ve kayıtları da olayda davacı yararına delil olamaz.
(Şerh No: 8533 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-11-2010 14:32)

Bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgelere dayanarak iddiasını ispat etmesi, kural olarak mümkün değildir. Ancak TTK ile bu kurala bir istisna getirilmiş ve tacirin tutmuş olduğu defterlerin, belli şartlar altında kendi lehine kanıt oluşturabileceği kabul edilmiştir. Ticari defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturabilmesi için aranan koşullar, TTK m.82, 83/1 ve 86'da gösterilmiştir. Somut olayda davalının, tacir olmayıp davacının işçisi olduğu hususu yanlar arasında çekişmesizdir. Bu ah...
(Şerh No: 8532 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-11-2010 14:31)

Ticari defterlerin delil olabilmesi için iki tarafın da tacir olması yani iki tarafın da defter tutma yükümlülüğü bulunması gerekir. Bu kabulün sebebi; bir tacire, tacir olmayan bir şahsa karşı iddiasını ticari defterleriyle ispat imkanı tanınıp, diğer tarafın aynı imkandan yoksun bırakılması iddia ve savunmada eşitlik ilkesine aykırı olacağındandır.
(Şerh No: 8531 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-11-2010 14:31)

Ticari defterler tacir olmayan kimse aleyhine tek başına delil teşkil edemeyeceğinden; bu durumda, mahkemece karar ittihazına gidebilmek için ticari defterlerden başkaca deliller varsa bunlar değerlendirilmelidir.
(Şerh No: 8530 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-11-2010 14:31)

"kamçının" 5237 sayılı TCK.nun 6/1, f-3 maddesi kapsamında "saldırı ve savunmada savunmada kullanılmak üzere yapılmış, bereleyici alet" olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle atılı suçun şikayete tabi olmadığı, şikayet yokluğu nedeniyle düşürülmesine karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi,BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 8524 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 03-11-2010 12:33)

İcra İflas Yasasının 98.maddsesi,sadece çalınmış ve zayi olmuş şeyler hakkında MK.902,903 ve 904.maddeleri hükmünü mahfuz tutmuştur. 98.maddede ki bu yollama,sözü edilen şeyler için,hak sahibinin şartları gerçekleşmiş ise,İcra İflas Yasasına göre istihkak davası açmasına engel değildir. O halde "kendisine ait olan,fakat rızası olmadan borçlu tarafından elinden alınan ve kaçırılan otomobil üzerine borçlunun borcu nedeniyle konulmuş olan haczin kaldırılmasını" yönünde ki davacı istemi hacizden doğ...
(Şerh No: 8529 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 02-11-2010 23:27)

Maktulün oğlunun, sanığın amcasını öldürmesi üzerine, öldürme olayına hiçbir şekilde katılmayan maktulü ve onun dayısının oğlunu amcasının intikamını almak amacıyla silahla ateş ederek öldürmesi olayında kan gütme saikinin kabulü gerekir. Sanığın bu cinayet için başka bir nedeni olmadığı da gözetilmelidir.
(Şerh No: 8528 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 23:23)

Mahkeme başkanı veya hakimin duruşmanın bittiğini açıkladıktan sonra hüküm vermesi gerekir, duruşmanın bittiğinin bildirilmesi zorunlu olduğu gözetilmelidir.
(Şerh No: 8527 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 22:57)

Akıl hastalığı sebebiyle hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilen sanık hakkında güvenlik tedbirine hükmolunmalıdır. Bir akıl hastasının haksız fiili sebebiyle katılan-mağdurun manevi tazminat hakkına ceza tertibine yer olmadığı gerekçesiyle halel gelmez.
(Şerh No: 8526 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 22:51)

Mahkemenin sadece mağdur-katılana uzlaşmak isteyip istemediğini sorması, sanığa sorulmaması ve sadece katılanın beyanıyla yetinilmesi ile usulüne uygun uzlaştırma işlemi yapılmadığı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8525 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 22:42)

Davalı taşımacılık kooperatifi olup, akaryakıt satım işletmeciliği yaptığı da gözetildiğinde tacir olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda TTK m.24 gereği cezai şartın tenkisi söz konusu edilemeyecektir.
(Şerh No: 8523 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:11)

BK m.161/son hükmüne göre hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükellef ise de; TTK m.24 hükmüne göre tacir sıfatını haiz borçlu, fahiş olduğu iddiası ile cezanın indirilmesini isteyemez.
(Şerh No: 8522 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:11)

Her iki tarafın tacir olması nedeniyle, TTK m.24 hükmüne göre, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle tenkisi mümkün değildir.
(Şerh No: 8521 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:11)

Cezai şart, olumlu zararı temsil etmektedir. Hiçbir zarar olmasa dahi bu cezanın tazminin istenmesi mümkündür. TTK m.24, tacir sıfatı bulunan borçlunun taraflarca tayin edilen ücret ve cezanın fahiş olduğunu ileri sürerek indirim talep edemeyeceğini hükme bağlamıştır. Tarafların tacir olması ve cezai şartın tahsili halinde davalının ekonomik açıdan yıkıma uğrayacağı yönünde bir savunma bulunmaması halinde, mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden, re'sen, cezai şartın tenkisine karar verile...
(Şerh No: 8520 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:10)

TTK m.24 hükmüne göre; tacirin, borçlu olduğu cezai şartın tenkisini istemesi mümkün değildir. İşbu maddeye, taraflarca, kararlaştırılan cezai şartın indirilmesinin istenemeyeceği anlaşmaya bağlanmış olmasına; davalının ekonomik yıkıntısına neden olacağı da ileri sürülüp ispatlanmamış olmasına rağmen mahkemece, re'sen cezai şartın tenkisi ile karar ittihazı bozma sebebidir.
(Şerh No: 8519 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:10)

TTK m.24 hükmüne göre, tacirin borçlu olduğu cezai şartın tenkisini istemesi mümkün değildir. Tacir olan taraflarca imzalanan protokolde ileride veya ihtilaf halinde cezai şarttan indirim yapılmasının istenemeyeceği kabul edilmiş; davalı tarafça cezai şartın indirilmesi konusunda bir talepte bulunulmamış ve cezai şartın ekonomik yıkıntıya neden olacak ağır ve yüksek olduğu da savunulmamıştır. Bu durumda mahkemece re'sen cezai şartın tenkisi yoluna gidilemez.
(Şerh No: 8518 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 21:10)

Mahkum olduğu iki yıllık hapis cezası ertelenen sanık, kendi altsoyu üzerinde velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğuna tabii tutulamaz.
(Şerh No: 8517 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 18:04)

Daha önce kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında daha önce mahkumiyet almadığı gözetilerek kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunludur.
(Şerh No: 8516 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 17:41)

HMUK.49 ve devamı maddelerine göre;mahkemece verilecek bir karar ile dava dışı 3.kişiye rücu edilmesinin olası bulunması halinde,taraflardan her biri,davanın 3.kişiye ihbarını talep edebilir. Bu durumda 3.kişi(İhbar Edilen): a)Harcını vermek suretiyle davaya asli müdahil olarak katılma talebinde bulunabilir. b)Hangi taraf davayı kendisine ihbar etmiş ise,onun yerine geçmek(husumeti üstlenmek)suretiyle taraf sıfatı alabilir. Bu yollarda hiç birisine başvurmamış olan İhbar Edilen hakkında hiç ...
(Şerh No: 8513 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 02-11-2010 17:34)

Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş kişiler hakkında belli haklardan yoksun bırakma hükümlerini uygulanamaz.
(Şerh No: 8515 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 17:33)

Sanığın atılı silahla kasten yaralama suçu tarihi sırasında 11-15 yaşları arasında olup Çocuk Koruma Kanununun 24. maddesi gereği göre uzlaşmaya tabii olsa da, silahla kasten yaralamanın uzlaşma kapsamında olmadığı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8514 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 02-11-2010 17:27)

Bir diş doktorunun, kanal tedavisi değil de, takma diş yapması (protez) işi ve bir cerrahın tedavi değil de güzellik amacıyla insan vücudu üzerindeki tıbbi müdahalesi (olayımızda olduğu gibi) işi, BK m.355 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan istisna (eser) sözleşmesinin konusunu oluşturur. Eser sözleşmesi uyarınca doktorun tedavi niteliği olmayan tıbbi müdahalede bulunması ifa yönünden yeterli değildir. Yaptığı işin, hangi yöntemi kullanırsa kullansın ayıpsız (kusursuz) olarak ortaya ç...
(Şerh No: 8512 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 14:46)

Diş tedavisinde, doktorun yükümlülüğü, tıp dünyasında kabul edilen yöntemi uygulayarak, hastasını tedavi etmektir. Vekalet sözleşmesinde, sonucun taahhüdü yoktur. Başka bir anlatımla tüm tedaviye rağmen hasta iyileşmese dahi, doktor yükümlülüğünü yerine getirmiş olur ve ücrete hak kazanır. Eser sözleşmesinde, doktor (yüklenici) belli bir sonucu (eser) taahhüt etmektedir. Sonuç gerçekleşirse doktor, borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Diş tedavisinde, hasta ile doktoru arasınd...
(Şerh No: 8511 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-11-2010 14:46)

İcra memuru yasaların kamu düzeni ile ilgili olanlarını(Örneğin 1803 sayılı Af Yasasını), görevinden ötürü (resen) uygulamakla yükümlüdür.
(Şerh No: 8510 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 02-11-2010 12:56)

 Önerge  [CMK. 231] (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. (2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir. (3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir. (4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir. (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23) (5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 08.02.2008 RG NO: 26781 KANUN NO: 5728/562) (KOD 1) iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23) (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 25.07.2010 RG NO: 27652 KANUN NO: 6008/7) Sanığın kabul etmemesi...
(Şerh No: 8509 - Ekleyen: Av.Ömer GÜNTAY - Tarih : 01-11-2010 23:05)

 Önerge  [Av.Mes.Kur. 21] Avukat müvekkil menfaatini gözönüne almaksızın kişisel veya mesleki onurunun zorunlu kıldığı hallerde görev yerinden ayrılabilir. Bu durumda görevin (Duruşma, keşif v.s) geçerliliği için görev yerinden ayrılan avukatın rızası koşul olarak alınır. Bu durum en kısa zamanda ilgili Baro'ya bildirilir.
(Şerh No: 8506 - Ekleyen: Av.Zeki DOVA - Tarih : 01-11-2010 20:49)

İİK.70.madde hükmünce, İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet eder ve 18.madde hükmüne göre karar verir.Taraflar usulüne uygun davet edilmelerine rağmen,duruşmaya gelmez veya vekil göndermezlerse,HUMK.409.madde hükmü uygulanarak içlerinden birinin müracaatına deyin oturum ertelenir. Bu hüküm gözönünde tutulmayarak bizzat ve vekille duruşmaya katılmayan tarafların gıyaplarında duruşma yapılarak esas hakkında karar verilmesi yasaya aykırıDIR.
(Şerh No: 8508 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-11-2010 10:26)

İİK.66-69.maddeleri uyarınca,süresinde açılan borçtan kurtulma davası ile takibin kendiliğinden duracağı İİK.69/2-3. maddesinde açıkça öngörülmüş, bu durum doktrinde de benimsenmiştir.(Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku cilt:1 baskı:1988 Sf:439)O halde;icra müdürlüğünün,maddede öngörülen teminatı yatıran borçlu lehine yaptığı takibin durdurulması işleminde bir usulsüzlük bulunmadığından,alacaklı şikayetinin reddine karar vermek gerekir.
(Şerh No: 8507 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-11-2010 10:09)

Dava konusu köşe yazısında,B_____Holding A.Ş. tarafından satın alınan S___ gıda şirketi ile bir şahıs arasında ki hukuki ihtilafa değinilerek;"yüksek mevkilerin manevi çocuğu K____Ç_____'ün bir nevi dokunulmazlığı olduğu...Bu ülkede bir savcının yüreği K_____Ç_____'e dava açmaya yetmez. Kamuran'ın TÜSİAD' a "sıkıysa atsınlar" diyen dilinin ardındaki güç, işte böyle bir güçtür" sözcüklerinin yazılı bulunduğu anlaşılmaktadır.Dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalardan,S____ gıda şirketi ile bir şahıs...
(Şerh No: 8493 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-10-2010 22:40)

Soruşturma evresinde açıkça şikayetçi olan ölenin, duruşma esnasında henüz dinlenemeden ölmesi göz önüne alındığında şikayetten vazgeçmediği düşünülmelidir.
(Şerh No: 8502 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 20:53)

Sanığın kaçak elektrik kullanımı hakkındaki iddia karşısında, oğlunun beynindeki rahatsızlık sebebiyle yatalak olup elektrikli bir cihaz yardımıyla yaşayabildiğini, bunu temin edecek maddi varlığının olmadığını ve sosyal güvencesinin bulunmadığını belirtmesine rağmen sanığın oğlunun ölümünden sonra da atılı suçu işlemeye devam etmesi zorunluluk halinin koşullarının oluşmadığını gözetmek gerekir.
(Şerh No: 8505 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 19:18)

Sanığın kaçak elektrik kullanımı üzerine sayacın mühürlendiği daha sonra da bilirkişi marifetiyle kaçak elektrik kullanımıyla ilgili olarak aynı yeren tekrar gelindiği ve kaçak elektrik kullanımının hala devam ettiği anlaşıldığına göre burada mühür bozma suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8504 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 19:11)

Duruşma tutanağının zabıt katibi tarafından imzalanması gerektiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8503 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 19:04)

Tehdit içerikli beyanları doğrulayan tanık ifadelerine neden itibar edildiği kararda belirtilmeli, ayrıca tehdidin olayın vuku bulduğu hal ve şartlar altında katılanda ciddi bir korku yaratmaya elverişli olup olmadığı araştırılmalı, kavga sırasında tehdit içerikli sözlerin tehdit iradesi taşımadığının kabulunün yasal olmadığı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8501 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 18:45)

Mağdurun bir tazminat istemi ve dosyaya yansıyan bir zarar belirlenemediğine göre, mağdurun zararının karşılanamadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilemez.
(Şerh No: 8500 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 18:35)

Sanıkların, katılanın konutuna,katılandan bir rıza almadıkları veya bilgi vermedikleri halde katılan evde yokken katılanın kızına katılanın rızası ve bilgisi dahilinde eve geldiklerini ifade ederek girmeleri, konutun mülkiyetinin kooperatife ait olsa bile hukuka aykırı olduğu gözetilmelidir.
(Şerh No: 8499 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 18:27)

Sanığın davacı vekili olarak boşanma davasında mahkemeye sunduğu dilekçede, tarafların arasındaki şiddetli geçimsizliğin sebeplerini anlattığı, uyuşmazlıkla bağlantılı ifadelerinde ileri sürdüğü hususların da davacının iddialarından ibaret olduğu anlaşıldığı için sanığın eyleminin iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8498 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 17:06)

Şikayetçi, talimat ifadesinde katılma talebi ile birlikte avukat atanmasını talep ettiğine göre baro tarafından bir avukat görevlendirilmesi sağlanmalıdır.
(Şerh No: 8497 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 16:52)

Sanığın mağduru plastik tabure ile yaraladığı ve plastik taburenin yasanın tanımladığı silah kapsamında olmadığı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8496 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 31-10-2010 16:44)

Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri ana gayrimenkulün tüm giderleri ve bu giderler için toplanacak avansa katılmak zorundadırlar. Bu katılımın gerçekleşmesi için bu konudaki kat malikleri kurulu kararının ya da işletme projesinin daha önce kat maliklerine bizzat tebliği zorunlu olmayıp, bu konuda usulüne uygun işlemin vukuu yeterlidir.
(Şerh No: 8495 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2010 15:27)

Anataşınmazın onaylı mimari projesinde apartman boşluğu bırakılmışsa da başlangıçta inşa edilmemiştir. Kat malikleri Kurulunun kararı ile apartmana asansör yapılmıştır. 634 S.K. m.42, projede öngörülmeyen yenilik ve değişiklikleri düzenleyen bir madde olmakla; projede var olan asansör yapımı konusunda bu madde uygulanamaz. Somut olayda asansör yapımı hususunda bağımsız bölüm maliklerinden her biri, yapım giderlerine katılmak ve payına düşeni ödemekle yükümlüdür.
(Şerh No: 8494 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 31-10-2010 15:27)

İİK.155.maddesine göre,iflas yolu ile takip yolunda takibe karşı tüm itirazlar icra dairesine yapılır.Bu halde alacaklı, İİK.nun 156/3 maddesi uyarınca itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile ticaret mahkemesinden isteyebilir.
(Şerh No: 8492 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 31-10-2010 11:52)

Aynı konutu paylaşan karı-koca, konut dokunulmazlığını ihlal sebebiyle şikayetçi olup daha sonra da koca şikayetinden vazgeçtiyse de, kadının daha önce de sanıktan şikayetçi olduğu gözetilerek, kocanın şikayetten vazgeçmesi sebebiyle şikayetin devam edip etmediği araştırılmadan davanın düşürülmesi doğru değildir.
(Şerh No: 8491 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 22:35)

İİK.4.madde gereğince;her icra mahkemesi hakimi, kendisine dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.Bu durumda, bir İcra Dairesinden(A),borçlunun alacaklısı olduğu bir başka icra dairesine(B),haciz yazısı(dosya alacağı üzerine haciz talebi)yazılması,borçlunun ise bir şikayette(Ör: İİK.nun 82. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik) bulunması halinde; şikayet konusu iş...
(Şerh No: 8490 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 30-10-2010 21:50)

Hükmolunan doğrudan para cezasının, ceza kararnamesi ile verilmiş olması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmelidir.
(Şerh No: 8489 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 17:22)

Kesinleşmiş bir mahkumiyet olmadan isnadın ispatı olamaz.
(Şerh No: 8488 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 17:17)

Katılanın belgeye dayalı bir zararı olmadığı gibi, "Maddi zararım büyük" gibi soyut ifadesi hukuki olarak belli bir miktar zararı ifade etmediğinden ve manevi zararın da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı sırasında dikkate alınamayacağı gözetilerek değerlendirme yapılmalıdır.
(Şerh No: 8487 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 17:08)

Apartmanın dış kapısının apartman sakinlerinin rızası dışında bir şekilde açıldığı olayda, sanığın eylemi atılı konut dokunulmazlığı suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.
(Şerh No: 8486 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 16:08)

Reşit olmayan mağdurun kanuni temsilcisi olan babasının sanıktan şikayetçi olmadığını ve kamu davasına katılmaması yönündeki beyanlarına rağmen baro tarafından atanan vekilin davaya katılma ve hükmü temyiz etme hakkı yoktur.
(Şerh No: 8485 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 15:59)

Cmk. 231/8-c maddesi uyarınca sanığın fidan diktirilmesine hükmedilmesi hakimin takdir yetkisi dahilinde olsa da işlenen suçla ilgisi olmayıp sanığı ıslah etmeye hizmet etmeyeceği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8484 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 15:44)

Hükümden sonra uygulamasında değişiklik olan kanun maddesi sebebiyle, sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesinde; önce usulen duruşma açılarak yapılan değişikliğe göre karşılaştırılmalı uygulama önceki ve sonraki yasa yönünden uygulamalı olarak yapılıp, ortaya çıkan sonuçlar neticesinde sanığın lehine olan yasa uygulanmalıdır.
(Şerh No: 8483 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 15:09)

Tapu iptal istemiyle Hukuk mahkemesine açılan davanın sonucunun beklenmesine ilişkin kararın TCK. M.67'de kapsamında sayılan ön meselelerden sayılamayacağı ve gereksiz olarak verilen bekleme kararının sanık aleyhine hukuki sonuç doğuramayacağı cihetle zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8482 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 15:02)

Sanığın mağduru yaraladığı gün silahıyla emniyete teslim olduğu, olayı vuku bulduğu şekilde anlattığı, yargılama esnasında da beyanların bu doğrultuda olduğuna göre kararda takdiri indirim uygulamama nedenleri dayanağı gösterilmeli, soyut şekilde hüküm kurulmamalıdır.
(Şerh No: 8480 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 14:59)

Sanığın atılı suça sebep olan fiilinden önce katılanın kendisine hakaret ettiği, kendisini aldattığı ve ahlak dışı hayat yaşadığını ileri sürdüğüne göre; gösterdiği tanıklar dinlenmeli daha sonra da haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmelidir.
(Şerh No: 8481 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 14:55)

Lehe kanun karşılaştırmasında sanığın fiilinin hangi kanun maddesine göre daha ağır sonuç doğurduğu değerlendirilmelidir.
(Şerh No: 8479 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 14:36)

Sanığın girdiği kabul edilen apartman merdiven boşluğunun binanın eklentisi niteliğinde olup olmadığı denetimle belirlenmeli, konut dokunulmazlığı suçunun oluşup oluşmadığı da buna göre belirlenmelidir.
(Şerh No: 8478 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 14:31)

Önleme aramasında üzerinden ruhsatsız tabanca çıkan sanığın ilk başta başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanarak kolluk kuvvetlerini yanıtlaması daha sonra da kendi rızası ile henüz hiçbir tutanak tutulmadan gerçek kimliğini açıklamasıyla etkin pişmanlıktan hüküm kurulması gerekmektedir.
(Şerh No: 8466 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 30-10-2010 08:57)

İİK.195.maddesine göre,iflasın açıldığı tarih itibariyle anapara alacağı işlemiş faiz ve takip masraflarının masaya kaydı istenebilir.Ancak takip dosyasından henüz tahsilat yapılmadığı hallerde resmi tahsil harcının masaya kaydı istenemez.Ayrıca takibe alınan kredilere KKDF uygulaması ile masaya kaydı da usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 8477 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-10-2010 23:27)

İİK.nun 194.maddesine göre acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından 10 gün sonra devam olunabilir ise de; aynı madde de bu hükmün istisnaları sıralanmıştır.Bunlardan biri rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe itiraz üzerine açılmış olan hukuk davaları olup, hüküm burada uygulanmaz.
(Şerh No: 8476 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 29-10-2010 23:21)

Yerel mahkeme kararında takdiri indirimi uygulayıp ceza tayin ederken aynı gerekçelerle işbu maddenin uygulanmasına sebep olmadığına hükmederek çelişki yaratmıştır.
(Şerh No: 8475 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 19:11)

Yerel mahkeme kanun hükümlerini uygularken somut olayın vuku bulduğu hale ve ayrıntılara göre uygun kanun hükümlerini uygulamalıdır.
(Şerh No: 8474 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 18:21)

Avukat sanığın, katılan hakimin verdiği kararı temyiz ettiği dilekçede yer verdiği " ...gerçekleri karartıp gizleyerek...veya bilerek saklamaya çalışılmış...demagoji yapılmıştır..." tarzı ifadelerle savunma sınırını aştığı, katılan hakimin onur, şeref ve saygınlığını incitici yargılar ifade ettiği gözetilmelidir.
(Şerh No: 8473 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 18:17)

Nöbetçi öğretmenin, kavga eden öğrencileri ayırdıktan sonra kavgayı başlatan öğrencilerden birinin eline basit tıbbi muamele ile giderilebilecek biçimde vurarak yaralaması sahip olduğu disiplin yetkisi kapsamında değerlendirelemez.
(Şerh No: 8472 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 18:09)

Sanığın mağdur veya kamuya vermiş olduğu bir maddi zarar söz konusu değilse ilgili suçun özel etkin pişmanlık hükümleri dikkate alınmalıdır.
(Şerh No: 8471 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 17:55)

Kullanılması zaten kanunen yasaklanmış maddeler, kullanılmaktan yoksun bırakılan maddeler olamaz. Bu yaptırım ancak hukuken kullanılan haklara kısıtlama getirilebilir. Aksi halde kanun kendisiyle çelişir.
(Şerh No: 8470 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 17:47)

Bir kitapta atılı bir hakaret varsa, suç kitabın her baskısında devam edeceği için, suç ilk baskıda değil son baskıda sona erer.
(Şerh No: 8469 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 17:38)

Özgü suçlarda failler sadece bu niteliklere sahip kişiler olabilir. Bu suçlarda suçun işlenmesine katkısı olan kişiler fail değil, yardım eden sıfatındadır.
(Şerh No: 8468 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 17:32)

Tehdit suçunu düzenleyen TCK. M. 106/3: "Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir." hükmü gereğince izlenecek içtima yolu, genel hükümle özel hükümlerin karşılaştırıp değerlendirilmesi ve fikri içtimanın ne şeklide olacağına öyle karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 8467 - Ekleyen: Raşit TAVUS - Tarih : 29-10-2010 17:21)

TMK m.2'de düzenlenen "dürüstlük kuralı" ve dürüstlük kuralının bağlantısı olan "güven ilkesi" hakkında.
(Şerh No: 8465 - Ekleyen: Hüseyin AŞIK - Tarih : 29-10-2010 14:37)

TTK m.644 mucibince ikame edilen sebepsiz zenginleşmeye dayalı tahsil davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 33/a-2 maddesinde öngörülen (icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden sonra zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde genel mahkemelerde açılan) dava niteliğinde değildir.
(Şerh No: 8464 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-10-2010 11:45)

Dava, TTK m.644'e dayalı olarak açılmış bulunan sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davasıdır. TTK m.644'e dayalı davalarda sebepsiz zenginleşmenin vaki olduğu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir. Dava konusu kambiyo senedi, çek niteliğinde olduğuna göre, sebepsiz zenginleşmenin oluştuğu tarih, şayet çek ibraz edilmiş ise ibraz günü, ibraz edilmemiş ise ibrazı gereken son gün olarak kabul edilmelidir. Olayda çekin bankaya ibraz tarihi, çek üzerindeki takas odasına ve...
(Şerh No: 8463 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 13:36)

Davacı hamil, davalı keşideciden TTK m.644'te düzenlenen sebepsiz zenginleşme ilkelerine mesnetle alacak talebinde bulunmuştur. Dava konusu kambiyo senetleri çek niteliğinde olduğuna göre, sebepsiz zenginleşmenin oluştuğu tarih, şayet çekler ibraz edilmiş ise ibraz günü, ibraz edilmemiş ise ibrazı gereken son gün olarak kabul edilmelidir. Somut olayda çekler bankaya ibraz edilmiş olduğundan mahkemece, düzenleme tarihi esas alınarak TTK m.708 uyarınca hesaplanacak, ibraz süresinin sona e...
(Şerh No: 8462 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 13:36)

TTK m.644'te düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye mesnetle ikame edilen davada davacı, yargılama sırasında davasını ıslah ederek ıslah dilekçesinde temel ilişkiye dayandığını, aradaki ilişkinin ödünç ilişkisi olduğunu belirterek davasını da alacak davasına dönüştürmüşse; ıslah da gözetilerek, davanın bu şartlar altında temel ilişkiye göre değerlendirilmesi ve zamanaşımının da BK m.125'te öngörülen 10 yıl olduğunun kabulü ile; bu ahvalde karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 8461 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 12:35)

TTK m. 644'e mesnetle açılan davalarda ispat yükü; sebepsiz olarak zenginleşmediğini veya çek bedelini cirantalardan birine veya hamile ödediğini savunan keşideci davalıya aittir. Keşideci, ancak bu ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde, sorumluluktan kurtulabilir.
(Şerh No: 8460 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 12:18)

Senetlerin protesto edilmemesi sebebiyle bonoya dayalı müracaat hakkı düşen hamil, alacağına dava yoluyla kavuşabilmek için, şartlarının varlığı durumuna göre, temel ilişkiye ya da TTK m.644'e dayanabilir. Hamil, lehdara karşı sebepsiz zenginleşmeye mesnetle itirazın iptali davası ikame edemez.
(Şerh No: 8459 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 12:11)

Deniz İş Kanununa tabi ücret alacaklarında; ücrete, en yüksek mevduat faizi değil, yasal faiz uygulanır.
(Şerh No: 8458 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 10:47)

Gemi alacaklısı hakkı, alacaklının alacağını deniz servetinden öncelikle almasını sağlayan bir tür kanuni rehin hakkıdır ve kanundan doğduğundan tescilsiz kazanılır. Ayrıca rehin veya ipotekle temin edilmiş veya edilmemiş bulunan diğer bütün alacaklara takaddüm eder. Gemi alacaklısı hakkının takibi ise; gemi alacaklarının hakları, gemi ve navlun (deniz serveti) üzerinden İİK'nun hükümlerine göre rehnin paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunur. Sicile kayıtlı gemilerin taşınmaz rehni hükümler...
(Şerh No: 8457 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-10-2010 10:38)

 Ses Dosyası  [MK. 415] MK. 415 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8456 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:56)

 Ses Dosyası  [MK. 414] MK. 414 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8455 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:55)

 Ses Dosyası  [MK. 413] MK. 413 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8454 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:54)

 Ses Dosyası  [MK. 412] MK. 412 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8453 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:53)

 Ses Dosyası  [MK. 411] MK. 411 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8452 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:52)

 Ses Dosyası  [MK. 410] MK. 410 Sesli Okuma
Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8451 - Ekleyen: Av.Fatma Yağmur ŞEKER - Tarih : 27-10-2010 22:51)

Birden ziyade kişinin, müşterek kusurlarıyla sebebiyet vermedikleri bir zarardan, aynı zamanda mesul olmaları; diğer bir deyimle muhtelif sebepler dolayısıyla sorumluluk, BK m.51'de düzenlenmiştir. BK m.51'de noksan teselsül hali öngörülmüştür. Zira, müşterek kusur yoktur ve kişilerden biri haksız eylemi, biri kanun, bir diğeri akde aykırılık nedeniyle sorumludur. Müteaddit kişilerin birbirinden habersiz olduğu kusurlu müşterek illiyet veya müterafik illiyet hallerinde de nakıs teselsül söz k...
(Şerh No: 8450 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-10-2010 22:38)

Güven ve objektif özen borcu altında ki kurumlar olan bankalar, hafif kusurlarından dahi sorumlu olup, BK.99 uyarınca yapmış oldukları sorumsuzluk anlaşmaları geçerli değildir.İnternet bankacılığı yoluyla yapılan işlemlerde gerekli önlemleri almayan banka, kural olarak özen yükümlülüğünü ihlal etmekle asli kusurludur.Davacı müşterinin ise, bu tür bankacılıkta internet şifresini korumak dışında bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bunun ihlali de ancak müterafik kusur teşkil edecektir.
(Şerh No: 8449 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 27-10-2010 20:54)

Alacak istemine konu banka hesap cüzdanları, her ne kadar yetkili olmayan personelce düzenlenmiş(imzalanmış) olsa da; davacı ile davalı banka arasında mevduat sözleşme ilişkisi oluşturmuş bulunduğundan, bankanın anılan cüzdanlardan dolayı davacıya karşı sorumluluğu sözkonusudur. Zira cüzdandaki davalı banka görevlisinin imzası, sorumlu(imza yetkili) kişi olmasa dahi, banka açısından BK.nun 100. maddesi gereğince yardımcı şahısların fiilinden doğan sorumluluğu tevlit etmiştir.
(Şerh No: 8448 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 27-10-2010 20:38)

Her ne kadar müteselsil kefiller yönünden, önce rehne müracaat kuralı geçerli değil ise de; Genel kredi sözleşmesinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olan borçlu, ipotek belgesi ile hem diğer borçlu hem de kendi lehine ipotek tesis ettiğine göre, bu borç için ihtiyati haciz kararı verilemez.Bir başka ifadeyle,ancak ipotek limiti dışında kalan borç yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilir.
(Şerh No: 8447 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 27-10-2010 20:07)

İİK.8/1 ve Yönetmeliğin 20.maddesi hükmünce,itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip, icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Aksi takdirde, alacaklının bu yöne ilişkin şikayeti üzerine borçlunun itiraz dilekçesi geçerli kabul edilmez. Çünkü "ödeme emrine itiraz tarihi", "itiraz dilekçesinde yazılı olan tarih" olmayıp, "bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir. İcra müdürünün dilekçenin kendisine verilmesine karşın tutanağa geçirmek yerine yapacağı aksine bir muamelenin ...
(Şerh No: 8446 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 27-10-2010 19:36)

TTK m.690 yollaması ile aynı kanunun 592. maddesi gereğince; tamamen doldurulmadan bono düzenlenmesi mümkün olup, tedavüle çıkartılırken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerekir.SENEDİN AYRI AYRI KALEMLERLE DOLDURULMASI SENEDİN NİTELİĞİNİ ETKİLEMEZ.
(Şerh No: 8445 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 27-10-2010 14:12)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09101105 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.