Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6762 S.lı Türk Ticaret Kanunu - Son Eklenen Şerhler

6762 S.lı Türk Ticaret Kanunu - Son Eklenen Şerhler

Çekin istirdadı davasında "kötüniyet iddiası"nın tanıkla ispatı mümkündür.
(Şerh No: 220 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:36)

Hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatılan borçlu, ödeme emrine karşı itiraz etmediği ve "zamanaşımı def'i"nde bulunmadığı takdirde; kambiyo senedinin takipten önce zamanaşımına uğradığından bahisle "menfi tespit davası" ikame edemez.
(Şerh No: 219 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:35)

Türkiye dışında keşide edilen ve muhatabı bankanın da yabancı bir banka olduğu çeklere bu yabancı ülkede mer’i mevzuattaki zamanaşımı süresi uygulanmalıdır (Bkz. MÖHUK m.1-2).
(Şerh No: 207 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:35)

İhtiyati haciz kararı, TTK nda tahdidi olarak sayılan zamanaşımını kesen sebeplerden biri değildir.
(Şerh No: 206 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:34)

TTK m.662’de zamanaşımını kesen nedenlerden biri olarak belirtilen “dava açılması” konusunda sadece davanın ikamesinden bahsedilip alacaklı ve/veya borçlunun açtığı davadan bahsedilmediği için; zamanaşımını kesen dava açılması hususunda sadece alacaklının açtığı davanın mı yoksa borçlunun açtığı davanın da veya her ikisinin ikame ettiği davanın mı esas alınacağı doktrinde ve Yargıtay kararlarında tartışmalıdır. Borçlunun ikame ettiği menfi tespit davasının da zamanaşımını kesen nedenlerden biri...
(Şerh No: 204 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:34)

Bir kambiyo senedi olan "çek" in, bono ve poliçeden farklı olarak "hamiline" düzenlenebileceği hakkında (Bkz. TTK m.703)
(Şerh No: 192 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:33)

Senedin bono vasfında olabilmesi için kayıtsız, şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi vaadini içermesi gerekir. Aksi nitelikte senet, bono sayılamayacağından ciro yoluyla devredilemez.
(Şerh No: 191 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:33)

Bono düzenleyen kişinin işbu bonoyu tanzim ve imza ettiği tarihte hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gereği hakkında
(Şerh No: 168 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:33)

Ticari mümessil sıfatını haiz kişinin ticari işletme adına çek keşide etmesi halinde, mümessilin Ticaret Sicilinde tescil edilip edilmediğine bakılmaksızın, ticarethane çekten dolayı mes’uldür. TTK nda temsil konusunda bir hüküm olmadığından Borçlar Kanununun temsile ilişkin hükümleri uygulanır (İnceleyiniz: TTK m.590 ve m.690).
(Şerh No: 166 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:32)

Çeklerin zayii nedeniyle iptali istemli ikame olunan dava devam ederken; zayii iddia edilen çeklerin ibraz edilmesi halinde, davacıya “istirdat” davası ikame etmesi için münasip bir süre verilmesi gerektiği hakkında
(Şerh No: 164 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:32)

Taraflarca akdedilen sigorta poliçesi ile TTK m.1278 de belirlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı "an"ın değiştirilmesi ve buna bağlı olarak zamanaşımı süresinin uzatılmış sayılacağı; sigorta poliçesi maddesinin kabulü gereği hakkında.
(Şerh No: 128 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 15:31)

Bir tacirin borçlarının ticari olması kuraldır. Avans faizi istenebilmesi için borçlunun tacir olması ve borcun da ticari işletmesi ile ilgili olması yeterlidir. Ayrıca alacaklının da tacir olması gibi bir zorunluluk söz konusu değildir.
(Şerh No: 1066 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 20-11-2009 15:03)

Keşidecisinin şirket olduğu senette, şirket ve şirket temsilcisi olarak aynı kişinin iki imzası olması halinde işbu imzalardan birinin şirket temsilcisinin şahsı adına atıldığı kabul edilir. Lakin şirketi ilzama yetkili temsilcinin, 690. maddede poliçelere ilişkin 585. maddeye atıf olmadığından, kendi adına bono tanzimi mümkün değildir. Bu halde senet, bono vasfını yitirir.
(Şerh No: 1068 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 13:28)

 Bilgi  [TTK. 662] Borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının kambiyo senetlerinde zamanaşımı süresine etkisinin olup olmadığı daha doğru deyişle TTK 662.maddesindeki dava açılması tabirine borçlunun açtığı menfi tespit davasının da dahil edilip edilemeyeceği doktrin hatta Yargıtay kararlarında tartışılan bir konudur.Bir görüşe göre borçlunun açtığı menfi tespit davası zamanaşımını kesmez.Bu görüşün dayanaklarından birisi BK 133.maddesine göre özel nitelikte olan TTK 662.maddede düzenlenen d...
(Şerh No: 970 - Ekleyen: Av.Onur ÖMEROĞLU - Tarih : 20-11-2009 13:23)

Maddede poliçelere ilişkin düzenlemeyi havi Kanunun 585. maddesine atıf olmaması sebebiyle bonoda, kendi emrine bono tanzimi mümkün değildir. Eş deyişle bonoyu tanzim eden kendisini lehdar göstermişse senet, bono vasfında kabul edilemez. Ayrıca lehdar hanesinde bir düzeltme söz konusu ise bu düzeltmenin keşideci tarafından paraf ve/veya imzalanması gereklidir. Aksi halde bu düzeltme de geçerli değildir.
(Şerh No: 1067 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-11-2009 13:09)

Şirket ortakları, yönetim kurulu üyesinin eylemi dolayısıyla zarar gördüklerini iddia etmişlerdir. Bu itibarla, T.T.K.nun 341. maddesi uygulanmaksızın koşullarının oluşması halinde ortakların yönetim kurulu üyesi aleyhine dava açabilmeleri mümkün görüldüğünden yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
(Şerh No: 1059 - Ekleyen: Av.Mehmet Fahri AYDEN - Tarih : 20-11-2009 11:02)

Esnaflar, zayi belgesi verilmesi talebinde bulunamazlar. Bu yetki TTK.nun 68/son madde hükmüne göre sadece tacirler için tanınmış olup, zayi belgesi verilmesi talebinde bulunan esnafın TTK.14. madde kapsamında tacir sayılıp sayılmayacağının araştırılması, tacir sayılabilecek durumda ise talebinin kabulü, aksi halde reddi gerekir.
(Şerh No: 1060 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 20-11-2009 10:53)

Sonradan tescil edilen ticaret ünvanına bir takım ekler yapılmış olsa dahi, bu ekler iltibası engellemiyor ise ihlal var demektir. Bu anlamda özellikle vurgu kelimelerine dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca, önceki tescil sahibi tacir, ihlale sessiz kalmış ise uzunca bir süre sonra dava açmış ise açılan davada TMK m. 2 hükümlerinin de dikkate alınması gerekir.
(Şerh No: 1004 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 04:51)

Ticaret ortaklıkların merkezleri farklı olsa yerde olsa ve logolarında farklılık bulunsa dahi, ünvanı itibariyle iltibasa neden olan ve sonradan tescil edilen ünvana ekler yapılması gerekir. Ancak önceki bir tarihte ünvanını tescil ettiren tacir uzunca bir süre ihlale sessiz kalmışsa, daha sonra açılan davanın TMK m. 2 kapsamında değerlendirilmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 1003 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 04:50)

Bir ünvanı daha önce kullanılmak suretiyle ticari işletme açan bir ortağın diğer ortağa nazaran öncelikli ve üstün bir hakkı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 1000 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 04:21)

Tacirin soyadını ticaret ünvanında kullanması engellenemez. Ne var ki; bu durumun ilitibasa yer vermeyecek şekilde olması gerekir.
(Şerh No: 999 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 04:16)

Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmeyen bir değişiklik üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
(Şerh No: 998 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:58)

Usulüne uygun bir çağrıdan bahsedilebilmesi için davetin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi gerekir.
(Şerh No: 997 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:47)

Sicil memurluğu tarafından verilen karar üzerine gidilen itiraz incelemesinin evrak üzerinden yapılacağı düzenlenmiş ise de bu düzenleme, mahkemece itiraz dilekçesinin ilgili sicil memurluğuna tebliğine ve sicil memurluğundan bir cevap alınmasına engel değildir. İtiraz dilekçesinin ilgili sicil memurluğuna tebliğ edilmeden karar verilmiş olması eksik inceleme ile karar verilmiş olduğu anlamına gelir.
(Şerh No: 996 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:40)

Sicil Memurluğunun kararına karşı gidilen itiraz üzerine verilen kararlar aleyhine ancak sicil memurluğu ve ilgililer temyiz yoluna başvurabilir. Azınlık grubu temyiz yoluna başvurabilecek ilgililerden değildir.
(Şerh No: 995 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:34)

Bu madde kapsamında itiraza tabi bir karardan bahsedebilmek için, sicil memurluğunca, ilgilinin tescil talebi hakkında nihai bir karar verilmiş olmalıdır. Talep hakkında verilen nihai bir karar bulunmadıkça, itiraz yoluna başvurulamaz.
(Şerh No: 994 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:28)

Bir ticari işletmenin şube olup olmadığının tespiti ve ticaret siciline şube olarak tescili için salt vergi mevzuatına göre yapılan araştırma yeterli değildir. Alanında uzman bir bilirkişi heyetince gerekli inceleme yapıldıktan sonra bir karar verilmelidir.
(Şerh No: 993 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:20)

Bir ticari işletmenin şube olarak tescili için 5590 sayılı kanunda yer alan kriterlerin varlığı ayrıntılı bir şekilde araştırılmalı; yapılacak araştırma sonucu elde edilen veriler ışığında ticari işletmenin müşteri ile ticari ilişkiye girdiğinin ve ticari işletmenin kendi başına ticari işlemler yaptığının tespit edilmesi halinde, şube olarak ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Ayrıca günümüz teknolojik gelişmeleri karşısında muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının ayırıcı ...
(Şerh No: 991 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:15)

 Bilgi  [TTK. 35] TTK m. 35 Bakımından 5590 sayılı Kanun ve Şube
KAYIT MECBURİYETİNDE OLANLAR: Madde 9 - (Değişik madde: 24/12/1981 - 2567/7 md.) Ticaret siciline kayıtlı tacir ve bu Kanuna göre sanayici sıfatını haiz tüm gerçek ve tüzelkişilerle şubeleri ve fabrikaları, bulundukları yerin bu Kanun gereğince mensup olacakları odalarına veya ajanlıklarına kaydolunmaya mecburdurlar. Sermayesinin tamamı Devlete ve özel idarelere veya belediyelere veya bunların ortaklığına ait olan iktisadi müesseselerle bunların şubeleri, özel...
(Şerh No: 992 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:14)

Bir ticari işletmenin veya şubenin hakim kararı ile ticaret siciline tescili için gerekli tüm araştırmaların yapılmış olması ve bu anlamda özellikle tesisin kendi başına ticari işlem yapıp yapmadığının ticaret hukuku, işletme ve muhasebe alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyeti marifetiyle araştırılması gerekir.
(Şerh No: 990 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 03:05)

TTK m. 35/2'ye göre süresi içinde tescil talebinde bulunmayan kimseye verilecek para cezası için sicil memurunun teklifi şarttır. Cumhuriyet savcısı tarafından davaname yolu ile açılan dava sonucu, para cezasına hükmedilemez.
(Şerh No: 989 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 19-11-2009 02:59)

İş bölümü itirazı ilk itirazlardandır ( TTK.Md.5, HUMK.Md.187 vd ). İş bölümü itirazının yapılması ve mahkemenin bu itiraz üzerine vereceği kararın nihai karar olduğu, ancak diğer nihai kararlardan farklı olarak temyizinin de ancak esas hakkındaki hükümle birlikte mümkün olacağı kabul edilmekte ise de; iş bölümü itirazı olmaksızın hakim tarafından re'sen görevsizlik kararı verilmesi durumunda,bu kararın temyiz edilmesi mümkün ve geçerlidir. Bu konudaki 11.10.1976 gün ve 515 sayılı Yargıtay İçtih...
(Şerh No: 150 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 18-11-2009 23:43)

Sicil memurunun kanuni şartların mevcudiyetini araştırma yetkisi yalnızca emredici hükümlere aykırılık bulunup bulunmadığı ile sınırlıdır. İptale tabi bir husus nedeniyle sicil memurunun tescilden imtina etmesi mümkün değildir.
(Şerh No: 983 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 18-11-2009 22:46)

Daha önce sicile tescil edilen hususlardan birindeki değişiklik tescil edilmez ise değişiklikten önceki sicile güvenerek işlem yapan üçüncü kişilere karşı bu değişiklik ileri sürülemez.
(Şerh No: 976 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 18-11-2009 21:41)

Tescil edilen husus, kimin hukuki yararıyle doğrudan ilgili ise o şahıs ilgili sayılmak gerekir. Bu anlamda, davacı dışındaki diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından verilen ve davacının yönetim kurulundaki hakları ile doğrudan ilgili olan bir kararın iptali için davacının 30. madde kapsamında "ilgili" olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 975 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 18-11-2009 21:34)

tescil için bir başvuru halinde sicil memuru tescili istenilen işlemin tescili icin Yasa ve Nizamnamenin öngördüğü tüm koşulların tam olarak yerine getirilip getirilmediğinin araştırılmalı tescil şartlarının yerine getirildiği anlaşıldıktan sonra tescil isteminin karara bağlanıp, gerekli tescil işleminin bu tarih itibariyle yapılması gerekir. Bu anlamda, tescil tarihinin başvuru tarihi olarak kabulü mükün değildir.
(Şerh No: 974 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 18-11-2009 21:33)

Kambiyo senetlerinde zamanaşımını kesen nedenler sınırlı sayıda olup maddede sayılan dört halden ibarettir.İcra hakimliği nezdinde borca ve imzaya yapılan itirazlar madde metninde sayılan dava açılması kapsamında değerlendirilemeyeceğinden zamanaşımı süresini kesmezler.
(Şerh No: 886 - Ekleyen: Av.Onur ÖMEROĞLU - Tarih : 18-11-2009 19:32)

 Bilgi  [TTK. 708] Maddenin son fıkrasında yer alan 'yukarıda yazılı müddetler,çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren başlar'şeklindeki ifade ile TTK 729.maddesindeki 'kanunun bu kısmında gösterilen müddetler hesaplanırken bunların başladığı gün sayılmaz'biçimindeki düzenleme arasında ilk bakışta bir çelişki var gibi gözükmektedir.Doktrinde bir görüş 708.maddenin son fıkrasındaki düzenlemenin çekte ibraz bakımından özel nitelikte olduğunu ve o hükme üstünlük tanımak gerektiğini,aksinin kabulünün ham...
(Şerh No: 964 - Ekleyen: Av.Onur ÖMEROĞLU - Tarih : 18-11-2009 16:29)

Su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseseler TTK m. 12 gereğince ticarethanedir. Bu şekilde ticarethaneyi bir kamu kurumu işletse dahi uyuşmazlığa özel hukuk hükümleri uygulanacaktır. Sözkonusu kamu kurumunun verdiği hizmetin kamu hizmeti olması uyuşmazlığa özel hukuk hükümlerinin uygulanacağı kuralını değiştirmez.
(Şerh No: 769 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 23:20)

TTK m. 12/3 hükmü gereğince, bir eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işin yürütümü hususunda iş sahibinden bağımsızdır ve yüklenicinin yürüttüğü iş ticari bir iştir. Bu nedenle basiretli tacir gibi davranma yükümü vardır. Yüklenici kurmuş olduğu müessesenin güvenliğinden ve gerekli önlemlerin alınmasından bizzat sorumludur.
(Şerh No: 768 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 23:20)

Ticari şirketlere kayyım tayininde sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, işin mahiyeti dikkate alınarak, ticari şirketlere kayyım tayininde asliye ticaret mahkemelerinin görevli olması gerekir.
(Şerh No: 737 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 23:20)

TTK m. 13 hükmü gereğince bir müessesenin ticari işletme sayılabilmesi için 12. maddede sayılan "yolcu ve eşya taşımak için kurulan müessese" olması yeterli değildir. Ayrıca şekil ve nitelik olarak ticari bir müessese olması yanında, hacim ve önem itibariyle ticari muhasebe gerektirmelidir.
(Şerh No: 771 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 23:20)

Fatura kapsamının kesinleşmesi için işin teslim edilmiş olduğunun ve faturaya tebliğden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmediğinin yasal delillerle ispat edilmesi gerekir.
(Şerh No: 767 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 17-11-2009 23:19)

Taşınmaz Tellallığı Sözleşmesinin yazılı olması geçerlik koşuludur; yazılı sözleşme olmasa da şayet yapılan hizmet ispatlanabilirse tacirin ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan kişinin münasip bir ücret talep hakkı vardır.
(Şerh No: 842 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-11-2009 20:25)

Anonim şirket ortağı aynı zamanda şirketten alacaklı ise, TTK. 436. madde dairesinde "esas sermayesinin 2/3'ünü kaybettiği gerekçesiyle" ortağı bulunduğu anonim şirketin feshini "alacaklı sıfatıyla" talep ve dava etmesine engel yoktur.
(Şerh No: 861 - Ekleyen: Müge BELGE - Tarih : 17-11-2009 20:24)

Satıcının alıcıya garanti vermiş olması, bu madde kapsamında düzenlenen ayıp ihbar sürelerini ortadan kaldırmaz. Ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmek için süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması gerekir.
(Şerh No: 889 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 20:24)

Satıcının alıcıya satılandan başka bir şeyi teslim etmesi durumunda ayıptan sözedilemez. Bu durumda TTK m. 25 hükmü ve burada düzenlenen hak düşürücü süreler uygulanamaz.
(Şerh No: 891 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 20:23)

TTK m. 20 hükmü gereğince tacirler arasında ihtar veya ihbarların noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılması gerektiği kuralına istinaden, TTK. m 25 kapsamında ayıp ihbarlarının da bu şekilde yapılması gerekir. Bu anlamda, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı hususunun tanıkla ispatı mümkün değildir.
(Şerh No: 890 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 20:22)

4077 sayılı kanun, tüketicilerin korunması hakkındadır. 4077 sayılı yasanın sağladığı korumadan tacirler yararlanamaz. Bu yasanın tüketici lehine benimsediği kurallar kıyasen ticari satımlara uygulanamaz.
(Şerh No: 892 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 17-11-2009 20:21)

Tacirler arasında da olsa şayet gizli ayıp söz konusu ise ayıp ihbarının süresinde yapıldığı hususu tanık beyanı ile de kanıtlanabilir.
(Şerh No: 894 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-11-2009 20:17)

Günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubelerde dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliği belirlenirken, muhasebe işlemlerinin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz. İşyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari ...
(Şerh No: 905 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 17-11-2009 15:25)

Ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, mahkeme ticari örf ve adet olarak yerleşen teamüle göre karar vermelidir. Kapalı fatura, ödeme konusunda bir karinedir.
(Şerh No: 732 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 14-11-2009 23:12)

Tacir olan taraflarca kararlaştırılan ücret ve cezanın fahiş olduğu ileri sürülerek indirime tabi tutulması istenemez ise de uygun düştüğü ölçüde Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri TTK m. 1 gereğince tüm ticari sözleşmelere uygulanır. Buna göre BK'nın genel hükümleri, ticari sözleşmelerle kararlaştırılan cezai şart hakkında da uygulanacaktır.
(Şerh No: 738 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 14-11-2009 15:39)

TTK m. 1 atfı ile, Borçlar Kanunu'nun 98 ve 44. maddeleri gereğince karşılıklı kusur halinde taraflar kusurları oranında zarara katlanmalıdır.
(Şerh No: 735 - Ekleyen: Av.Feridun YURTSEVER - Tarih : 14-11-2009 14:51)

Kira tespit davaları sonunda verilen hükümler inşai nitelikte kararlar olup, kesinleşmedikçe icrası istenemez. Bu itibarla Kira tespit davalarında temerrüt ve faiz, dava öncesi gönderilen ihtar tarihinden değil, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlar.
(Şerh No: 673 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 12-11-2009 18:10)

Gecikilen ödeme dönemleri için borçlunun yapması gereken munzam ödemeler uygulamada vade farkı, finansman masrafı vs. adlarla ifade edilse bile bunların hukuki nitelikçe dönem ve oranı sözleşmeyle belirlenmiş temerrüt faizi olduğu düşünülmelidir.
(Şerh No: 526 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 05-11-2009 14:59)

 Bilgi  [TTK. 582] Borçlar Kanununun 114/2. maddesi: "Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez. Bununla beraber, bu hükmün aksine dair addolunan mukaveleler muteberdir." şeklindedir. Dolayısıyla kambiyo senedi ödeme için değil ifa yerine geçmek üzere düzenlenmişse borç tecdit edilmiş olur. Kambiyo senedi ifa uğruna düzenlenirse bu durumda temel borç ilişkisi ve kambiyo ilişkisinden doğan iki ayrı talep hakkı...
(Şerh No: 332 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-10-2009 20:00)

 Bilgi  [TTK. 582] HUMK 290. maddesinin emredici hükmü gereği kambiyo senetlerinde senede karşı senetle ispat ana kuraldır. Lakin HUMK 293/5. maddesi uyraınca hata, hile, gabin, cebir ve ikrah vukuunda tanık dinlenebilir. Yine muvazaa iddiası söz konusu ise muvazaalı olduğu iddia olunan işlemin tarafı olmayan kişi de iddiasını, tanıkla ispat edebilir.
(Şerh No: 331 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-10-2009 19:41)

Vade farkı, bu konuda özel bir sözleşme hükmü (veya ticari uygulama) olmadıkça talep edilemez.
(Şerh No: 237 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 27-10-2009 15:58)

 Bilgi  [TTK. 8] Vade farkı, faiz niteliğinde olmayıp, asıl borca tabi olması nedeniyle satılan malın bedeli ile birlikte oluşacak olan miktar üzerinden faiz yürütülmesi doğrudur. (Y.11.HD. 08.12.1998 gün ve Esas:1998/5029; Karar:8706- İsmail Doğanay, TTK Şerhi, 1.Cilt,sh.121, 215 nolu dipnot)
(Şerh No: 236 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 27-10-2009 15:51)

Kefalete konu olan taraflar arasındaki iş, ticari mahiyeti haiz bir iş niteliğinde olup Türk Ticaret Kanunu'nun 7 nci maddesi uyarınca asıl borçlu ve kefil alacaklıya karşı müteselsilen mesul sayılırlar.
(Şerh No: 224 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 26-10-2009 14:51)

 Bilgi  [TTK. 663] Borçlar Kanununun 134. maddesine göre müruruzaman, müteselsil borçlulardan birine veya borçluya karşı kesilmiş olursa müşterek borçlulara ve kefile karşı da kesilmiş olur; TTK’ndaki borçlular arasında da müteselsil sorumluluk ilişkisi olmasına rağmen (Borçlar Kanununun anılan maddesinden farklı olarak) 663. maddede zamanaşımını kesen muamele, her kim hakkında vaki olmuşsa sadece bu kişiye karşı hüküm ifade edeceği kabul edilmiştir.
(Şerh No: 205 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-10-2009 15:57)

 Bilgi  [TTK. 662] Maddede zamanaşımını kesen nedenler “tahdidi” olarak sayılmıştır. Borçlar Kanunu m.133 te “borçlunun borcu ikrar etmesi, borca mahsuben bir miktar para ödemesi, rehin veya kefil göstermesi” de zamanaşımını kesen nedenler olarak sayılmışsa da; TTK’nda bu nedenler sayılmamıştır ve Borçlar Kanununun anılan hükmü TTK’na ithal edilemeyeceği gibi TTK’ndaki bu tahdidi olarak sayılan “zamanaşımının kesilmesi nedenleri” genişletilemez.
(Şerh No: 203 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-10-2009 11:46)

Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde; “... Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın: ... 3. Borçlar Kanununun, ... rekabet memnuiyetine dair 348 ve 352, ... maddelerinde; ... tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü bulunmaktadır. Aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca, ticari davalara bakma görevi ticaret mahkemelerine aittir denilmiş olsa bile; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 29.06.1960 gün, 1960/13 ve 1960/15 sayılı kararına göre; “...İş mahkemel...
(Şerh No: 179 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 23-10-2009 13:31)

Sigorta hukukundan doğan davalar mutlak ticari davalar olup, Ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir. Davalı hem yetki itirazında hem de İş bölümü itirazında bulunmuş ise, öncelikle iş bölümü itirazı karara bağlanır.
(Şerh No: 143 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 21-10-2009 12:57)

 Bilgi  [TTK. 146] Her tür işletmelerin aktif ve pasifleriyle birlikte devri konusu 818 Sayılı Borçlar Kanununun 179. maddesinde düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 180. maddesinde işletmeler arası aktif ve pasiflerin karşılıklı devri ile birleşme düzenlenmiştir. Borçlar Kanununun düzenlemesi; işletmelerle ilgili malvarlığı birleşimidir. Ticaret Kanununda ticaret şirketlerinin birleşmesi ve böylece yeni bir şirket kurmaları veya bir ya da daha fazla ticaret şirketinin başkaca bir ticaret şirketine katılması usulüyle devi...
(Şerh No: 141 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-10-2009 21:51)

 Bilgi  [TTK. 23] 1- Maddenin 2.fıkrasında belirlenen sonucun doğumu için ana unsur: gönderilen belgenin fatura niteliğinde olmasıdır. Taraflar arasında herhangi bir şekilde sözleşme ilişkisi mevcut değilse veya sözleşme geçersiz ise; düzenlenecek olan belge, fatura niteliğinde olamayacağından bu belgeye itiraz edilmemiş olması durumu 2. fıkrada belirlenen sonucu doğurmaz. Sözleşme olmaksızın gönderilen belge, “icap” niteliğindedir, bu halde itiraz müessesi de icapla ilişkilendirilerek değerlendirilmelidir (Bkz. ...
(Şerh No: 140 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-10-2009 21:30)

 Bilgi  [TTK. 5] İşbu madde; TTK.26,299,309,351,424,492, 1460; Tat.K.6/1,46; BK.137; İİK.154,156,158,164,173,174; FSEK.76; HUMK.187,188,189,190,193,225,428/1 maddeler ile irtibatlıdır.
(Şerh No: 131 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 20-10-2009 10:05)

 Bilgi  [TTK. 557] Türk Ticaret Kanununda düzenlenen kıymetli evraklar(Başkaca yasalarda düzenlenmiş kıymetli evraklar da vardır): 1- Pay (hisse) senetleri ve ilmuhaberler: Ortaklıktan doğan hakları mündemiç kıymetli evraklar. Pay senedi çıkarma yetkisi, Anonim Şirketlere ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketlere aittir. Limited Şirketlerin çıkardığı "pay senetleri" ile kooperatifler tarafından çıkarılan "ortaklık senetleri" kıymetli evrak niteliğinde değildir. Lakin "temettü kuponları, faiz kuponl...
(Şerh No: 127 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-10-2009 20:27)

 Bilgi  [TTK. 571] Karşılaştırma: Tüm adi senetler "nama yazılı" biçimde düzenlenmek zorundadır. "Hamil" e ya da "emre" yazılı olarak düzenlenmeleri söz konusu değildir. Adi senetlerde müstenit alacak devredildiğinde; devredene karşı sahip olunan kişisel def'iler, devralana karşı da ileri sürülebilir. Oysa "emre" ve "hamil"e yazılma imkanı olan kambiyo senetlerinde "bile bile borçlu zararına devralma dışında" keşideci ve lehdar arasındaki kişisel def'ilerin "hamil" e karşı ileri sürülme olanağı bulunmamaktadır. (B...
(Şerh No: 126 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-10-2009 20:06)

 Bilgi  [TTK. 620] Kambiyo senetleri, "ibraz senetleri" niteliğindedir. Adi alacaklardan farklı olarak "aranılacak borç" nitelikleri vardır. Maddede emredici nitelikte "ibraza mecburiyet" şartı; emre yazılı ticari senetlerdeki borcun "aranılacak borçlar"dan olduğunu vurgulamaktadır. Nedeni: Kambiyo senetlerinin tedavül niteliği gereği senet borçlusunun, senedin nerede ve kimde olduğunu bilmesine (çoğunlukla) olanak bulunmamasıdır. Yasal düzenlemeler çerçevesinde senet borçlusunun, senedin nerede ve kimde olduğ...
(Şerh No: 125 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-10-2009 19:02)

Denizcilik İhtisas Mahkemesinin Kuruluş Yasasında zaman bakımından faaliyete geçme günü yönünden özel bir düzenleme bulunmamaktadır. HUMK. 1. ve 9. maddelerde "Davanın açılma tarihine" göre işlem tesis edilmesi genel bir kural olarak benimsenmiş olmakla, Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görevinin belirlenmesinde davanın açıldığı tarihin esas alınması gerekir.
(Şerh No: 120 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 19-10-2009 11:04)

Özü: Ticaret Kanunu'nda bazı hukuki işlemlerle ilgili açık hüküm olmaması ticari teamülün gözardı edilerek doğrudan Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirmez.
(Şerh No: 107 - Ekleyen: Av.Bülent Sabri AKPUNAR - Tarih : 18-10-2009 18:33)

Özü: Genel Olarak, serbest meslek sahiplerinin yaptığı muameleler ticari muamele sayılmaz.
(Şerh No: 108 - Ekleyen: Av.Bülent Sabri AKPUNAR - Tarih : 18-10-2009 18:32)

Özü itibariyle TTK.4. madde kapsamına girmediği için ticari mahiyette olmayan ve ticaret kanununda da düzenlenmemiş bulunan haksız fiil tazminat alacağının Ticaret kanununda düzenlenmiş bir husus olan (sigorta sözleşmesi) vasıtasıyla Kanuni halefiyet yolu ile bir ticaret şirketine intikal etmiş bulunması, özünde ticari niteliği bulunmayan (haksız fiilden kaynaklanan) hakkı, ticari hak ve/veya ticari dava haline getirmez. İntikal eden hak, mevcut hukuki durumu ile kanuni halefine geçer ve normal ...
(Şerh No: 113 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 18-10-2009 12:09)

TTK. 3. maddedeki "fiil" ibaresinden hareketle lafzi bir yorum ile, tüm haksız fiillerin ticari iş sayılması gerekeceği sonucuna varmak pek mümkün görülmemektedir. Türk Hukuku bakımından da Alman ve İsviçre Hukuklarında kabul edildiği gibi haksız fiillerden dolayı reeskont faizi yürütülmesi İçin bu haksız fiillerin Ticaret Kanununda düzenlenmesi , veya fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından (yani iki taraf içinde) ticari iş niteliğinde olması gerekmektedir.
(Şerh No: 102 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 18-10-2009 08:18)

Faturanın altları faturayı düzenleyen tarafından imza edilmek suretiyle kapatılmıştır. Bu şekilde düzenlenen kapalı fatura ticari örf ve adete göre bedelinin ödendiğine karinedir.
(Şerh No: 104 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 18-10-2009 08:17)

Kararın özü : Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. Buna yönelik düzenlemeye TTK. hükümlerinde yer verilmemişse de, TTK.nun 1. maddesi yollaması ile Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, hataya dayalı bir hukuki işlemin düzeltilmesine olanak tanınması kaçınılmazdır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.01.1999 gün ve 1999/10-1-1 s...
(Şerh No: 89 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 18-10-2009 08:16)

 Bilgi  [TTK. 1] Türk Ticaret Kanununun 1. maddesine göre, ticari bir uyuşmazlığın çözümünde aşağıdaki şekilde hareket edilir: İhtilaflarda öncelikle Emredici (amir) hükümler nazara alınır. Amir hükümler, taraflarca ileri sürülmemiş bulunsa bile mahkemece HUMK.76 dairesinde re'sen tatbik edilir. İkinci olarak tarafları bağlayan bir özel hukuk sözleşmesi varsa, bu sözleşme hükümleri nazara alınır. Üçüncü olarak, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen konu ile ilgili hükümlere bakılır. Dördüncü olarak, hakk...
(Şerh No: 91 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 16-10-2009 19:54)

 Bilgi  [TTK. 707] BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN Kanun No. 5838 Kabul Tarihi: 18/2/2009 28.02.2009 Tarihli 27155 sayılı R.G. MADDE 18- 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 2- 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”
(Şerh No: 106 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-10-2009 15:11)

 Bilgi  [TTK. 589] "İmzaların bağımsızlığı" olarak anılan düzenlemeye göre varolmayan bir kişiye ait imza olması halinde dahi her imza, kendi sahibini bağlamaktadır. Çünkü senet üzerindeki her imza birbirinden bağımsız borçları ihtiva eder. Keşidecinin imzası da bu kurala dahil olmakla birlikte; senede Fatih Sultan Mehmet, Nasrettin Hoca şeklinde bir imza atılmış olması halinde bu durum, "senette asli borçlu yok" anlamına geleceğinden senet geçersiz sayılacaktır.
(Şerh No: 105 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-10-2009 14:37)

 Bilgi  [TTK. 2] Teamül, kavram olarak Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğünde aynen: teamül Ar. te¤¥mul a. (tea:mül) 1. Bir yerde öteden beri olagelen davranış:" olarak tanımlanmaktadır. Ticari Örf ve Adet ise, aynı sözlükte aynen: örf ve âdet görenek. ~ hukuku; görenek töresi." olarak açıklanmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 2. maddesinde, aynı kanunun 1. maddesinin son fıkrasının atfına uygun olarak hakkında yazılı bir hüküm bulunmayan ticari konularda Ticari Örf ve Adetler, ticaret kanununda düzenlenmem...
(Şerh No: 103 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 16-10-2009 14:14)

 Bilgi  [TTK. 3] Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde Ticari İş'in sınırları çizilmiştir. Bunun şu önemi vardır: Mahkemeler önüne gelen ihtilafı çözerken ihtilaf konusu olaya ticari hükümlerin mi yoksa genel hükümlerin mi uygulanacağını, ihtilaf konusu olayın ticari iş olup olmamasına göre değerlendirecektir. TTK.3. maddeye göre; Türk Ticaret Kanununda düzenlenen her konu peşinen "Ticari İş" sayılır ve o konu hakkında ticari hükümler uygulanır. Mesela,TTK.583-735'de düzenlenen Kambiyo senetlerinin tanzimi...
(Şerh No: 101 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 16-10-2009 13:06)

 Önerge  [TTK. 1] "Türk Ticaret Kanunu, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir cüz'üdür. Bu kanundaki hükümlerle, ticari işletmeyi ilgilendiren ticari işlere dair diğer kanunlarda yazılı hususi hükümler, ticari hükümlerdir. Hakkında ticari bir hüküm bulunmıyan ticari işlerde mahkeme, ticari örf ve adete, bu dahi yoksa umumi hükümlere göre karar verir."
(Şerh No: 97 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-10-2009 16:05)

 Bilgi  [TTK. 6] TTK m.25/4 te olduğu gibi Kanunun izin verdiği haller dışında zamanaşımı sürelerinde değişiklik yapılması yasaklanmıştır. Fakat sözleşme taraflarının "alacağın muaccel olacağı tarihi" serbestçe kararlaştırmasına ve/veya "muaccel olmuş bir alacağın muacceliyet tarihini daha sonraya erteleme konusunda anlaşmaları"na engel bulunmamaktadır.
(Şerh No: 96 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-10-2009 15:54)

 Bilgi  [TTK. 8] Maddedeki istisnalar dışında "bileşik faiz (faize faiz yürütülmesi)" yasaktır. Bu durum 818 Sayılı Borçlar Kanunu madde 104/3 ün emredici hükmü (Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez) ile paraleldir. Ancak TTK da özellikli bir istisna daha mevcuttur. TTK m. 637/1 gereği poliçe veya bono; TTK 722-730 gereği de çek hamili, müracaat borçlusundan talepte bulunurken, vadenin gelmesinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizini de talep eder. Bu durumda "hamil" e öd...
(Şerh No: 94 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-10-2009 15:41)

Borçlar Kanununun 486.maddesi ticari olmayan kefaletlerde caridir. Ticari kefalette (Bu konuda ticaret kanununda bir hüküm olmadığı halde)asil ve kefilin mutlak iştiraki mesuliyeti hakkında memlekette umumi bir teamül cari olduğundan kefil ve asilin aynı zamanda mutalep olmaları icap eder.
(Şerh No: 93 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 15-10-2009 15:34)

 Bilgi  [TTK. 667] Karşılaştırma: Kanunun 690. maddesi gereği bonolarda ve 730. maddesi gereği çeklerde de uygulanan 667. madde gereğince kambiyo senetlerine bağlı borç "aranılacak borçlardan" olmasına karşılık 818 Sayılı Borçlar Kanunun 73. maddesi, adi borcu "götürülecek borçlar" olarak düzenlemiştir.
(Şerh No: 76 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-10-2009 23:39)

 Bilgi  [TTK. 644] Madde gereği; Kambiyo senetlerinde "zamanaşımı def'i" nin ileri sürülmesi halinde "alacaklı"; "temel ilişkiye" veya "sebepsiz zenginleşme" ye dayalı olarak talepte bulunabilmesine rağmen; adi senetlerde "zamanaşımı def'i"nin ileri sürülmesi halinde (818 S.K. m.140)"alacaklı"nın istemi zamanaşımı nedeniyle reddedilir ve söz konusu borç bu halde "tabii borç" haline gelir.
(Şerh No: 77 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-10-2009 22:23)

 Bilgi  [TTK. 621] Karşılaştırma: Kanunun 690. maddesi atfıyla bonolarda ve 730. maddesi atfıyla çeklerde de uygulanan maddenin 2. fıkrası uyarınca "kısmi ödeme" halinde "hamil" bu ödemeyi reddedemeyecektir; oysa 818 Sayılı Borçlar Kanununun 68. maddesi uyarınca "borcun miktarı belli ve istenebilir nitelikte" ise "Alacaklı" kısmi ödemeyi reddetme hakkını haizdir; Borçlar Kanununda alacaklıya "kısmi ödeme hali için" -red veya kabul konusunda- seçimlik hak tanınmıştır.
(Şerh No: 75 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-10-2009 21:58)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,25049901 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.