Üyemizin Notu:
Borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının kambiyo senetlerinde zamanaşımı süresine etkisinin olup olmadığı daha doğru deyişle TTK 662.maddesindeki dava açılması tabirine borçlunun açtığı menfi tespit davasının da dahil edilip edilemeyeceği doktrin hatta Yargıtay kararlarında tartışılan bir konudur.Bir görüşe göre borçlunun açtığı menfi tespit davası zamanaşımını kesmez.Bu görüşün dayanaklarından birisi BK 133.maddesine göre özel nitelikte olan TTK 662.maddede düzenlenen diğer nedenlerin alacaklı fiilleri olmasıdır.Kanun koyucu kambiyo senetlerinde sadece alacaklı fiillerine zamanaşımının kesilmesi sonucu bağlamıştır.Bu görüşte olan yazarlara göre kanun koyucunun BK 133.maddesinin aksine zamanaşımını kesen borçlu ve alacaklı fiilerini ayrı ayrı düzenlememiş olması bilinçli bir tercih olup burada borçlunun eylemlerine zamanaşımını kesme sonucu bağlamamaya yöneliktir(Bu görüşte olan yazarlardan bir bölümü:Öztan Fırat,Kıymetli Evrak Hukuku,Ders Kitabı,2007,s.198;A.Hıfzı Gözübüyük,TTK 662.Maddesine Göre Borçlunun Alacaklı Aleyhine Açtığı Dava Zamanaşımını Keser mi?,Ankara Barosu Dergisi,1965,sayı:4,s.439-443.)
Aksi fikir ise yine TTK 662.maddesinin BK 133.maddeye göre özel bir hüküm olduğundan hareketle farklı bir sonuca ulaşır.Bu görüşte olanlar,sadece dava açılması demekle yetinilmesinin,alacaklının açtığı davadan söz edilmemiş olmasının,borçlunun alacaklı aleyhine açtığı davanın da süreyi kesmesi gerekeceği olarak kabul ederler.Bu yazarlara göre kanun koyucu sadece alacaklının açtığı davanın süreyi kesmesini amaçlasaydı bunu BK 133.maddesinde olduğu gibi vurgulardı.(Bu görüşte olanlardan bir bölümü:Öktemer,Semih,Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu,III,Şubat 1986,s.28-30;Doğanay,İsmail,Aynı Sempozyum,s.23-25;Poroy/Tekinalp,kıymetli Evrak Hukuku Esasları,17.Bası,s.221;Kendigelen,Abuzer,Çek Hukuku,3.Bası,2006,s.284 dipnot 110).
İkinci görüşte olan yazarlar yanında borçlunun açtığı menfi tespit davasında zamanaşımının kesilmesinin alacaklının defi yoluyla alacağını ileri sürmesi şartına bağlı olduğu da ileri sürülmüştür(Bu yönde:Domaniç,Hayri,Kıymetli Evrak Hukuku Uygulaması,TTK Şerhi,C:IV,1990,s.413;Kuru Baki,Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu,III,Şubat 1986,s.35.
Önceleri ilk görüşü kabul eden Yargıtay'ın içtihadının ikinci görüş doğrultusunda değiştiğini ve istikrar kazanmaya başladığını söylemek mümkündür(Borçlunun açtığı menfi tespit davasının zamanaşımı süresini kesmeyeceği yönünde:Yarg.12.HD.22.9.1987 tarihli,E.8420,K.9145 sayılı kararı,Eriş Gönen,Açıklamalı-İçtihatlı Çek Hukuku,1993,s.164'de;,sürenin sadece alacaklının bu davada alacağını defi yoluyla ileri sürmesi halinde kesileceği yönünde:Yarg.H.G.K 20.11.1996,E:12-654,K:805,Uyar,İçtihatlı-Açıklamalı İİK Şerhi,2006,c.IV,s.5985-5986,böyle bir ayrım yapmadan borçlunun açtığı menfi tespit davasının TTK 662.maddesi anlamında kambiyo senedinin tabi olduğu zamanaşımı süresini keseceği yönünde:Yarg.12.H.D E:14465,K:14789 sayılı 8.7.2002 tarihli ve Yarg.12.H.D. E:25823,K:1807 sayılı ve 31.1.2006 tarihli kararları. Son kararda açıkça 'gerek alacaklı gerek borçlu tarafından genel mahkemelerde açılan davaların zamanaşımını keseceği konusunda bir tereddüt mevcut değildir...'denilerek kesin bir ifade kullanılmıştır.
Şahsi fikrim ise borçlunun açtığı menfi tespit davasının kambiyo senetlerindeki zamanaşımı süresini kesmemesi gerektiği yönündedir.Kambiyo senetlerinde oldukça kısa denebilecek zamanaşımı süreleri kabul eden kanun koyucu bununla ticari hayattta güven ve istikrarı amaçlamıştır.Alacaklı bu güven ve istikrar amacı çerçevesinde öngörülen sürelerde harekete geçmelidir,aksi halde sonucuna katlanacaktır.Borçlunun açtığı davaya sürenin kesilmesi sonucunu bağlamak,alacaklıya yasada öngörülmeyen bir korumayı sağlamak olacak ayrıca borçlunun hareketine kendi aleyhine bir sonuç bağlamak anlamına gelecektir.Elbette bu davada mahkemece alacaklının takibe devamını engelleyici nitelikte bir tedbir kararı verilmişse bu halde süre, karar kalkana kadar durmalı-işlememelidir.
|