|
THS Şerhine Son Eklenen Şerhler |
"Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" düzenlemesi ile zayıf durumda bulunan davacıyı koruma amacı taşıyan genel yetki hükmü getirmekle davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre davacı (nafaka alacaklısı); isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HUMK'nın 9. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir.
Kamu düzenine ilişkin bulunmayan bu yetki kuralı için davalının yetki itirazında (HUMK m. 18...
(Şerh No: 6222 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-07-2010 21:44)
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar HUMK. nun 9. maddesindeki genel yetki kuralı gereğince davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi varsa yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan yer mahkemesinde veya HUMK'nun 10. maddesi uyarınca akdin ifa yeri mahkemesinde açılabilir.
(Şerh No: 6221 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-07-2010 21:39)
Bilgi [TTK. 1264]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1450-1451-1452 ve Gerekçeleri
B) Kanun hükümlerinin uygulama alanı Madde 1450 - (1) Sosyal güvenlik kurumları ile yapılan sözleşmeler hakkında, kendi kanunlarında aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanun hükümleri uygulanmaz. Madde Gerekçesi: Madde kanun hükümlerinin uygulama alanı ile ilgilidir. En geniş anlamıyla sigorta, sosyal güvenliğin bir parçasını oluşturan sosyal sigortaları ve özel sigortaları ifade eder. Ancak, özel sigortalar ile toplumun kendisine özel bir önem bağladığı ve kişilere sosyal riskler karşısında ... (Şerh No: 6220 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1292]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1449 ve Gerekçesi
e) Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin ihlali Madde 1449 - (1) Sigortacıya karşı yerine getirilmesi gereken ve sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlâli hâlinde, bu kanunda ve diğer kanunlarda yer alan özel düzenlemeler hariç olmak üzere, sigortacının sözleşmeyi kısmen veya tamamen feshederek ifadan kurtulabileceğine ilişkin hükümler, ihlâlde kusur bulunmaması hâlinde sonuç doğurmaz. (2) İhlâl kusura dayandığı takdirde, durumun öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde kullanılmayan fesih... (Şerh No: 6219 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1293]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1448 ve Gerekçesi
d) Zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğü Madde 1448 - (1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme olasılığının yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, olanaklar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Birden çok sigortacının varlığı ve bun... (Şerh No: 6218 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1292]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1446-1447 ve Gerekçeleri
dd) Riziko gerçekleştiğinde Madde 1446 - (1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. (2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. (3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz. Madde Gerekçesi: Rizikonun gerçe... (Şerh No: 6217 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1291]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1444-1445 ve Gerekçeleri
cc) Sözleşme süresi içinde aaa) Genel olarak Madde 1444 - (1) Sigorta ettiren, sözleşmenin kurulmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz. (2) Sigorta ettiren veya onun izniyle başkası, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut şartların ağırlaşması olasılığını etkileyici işlemlerde bulunursa yahut sözleşme kurulurken açıkça riziko ağırlaşması olarak kabul edilmiş bulunan hususla... (Şerh No: 6216 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1290]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1443 ve Gerekçesi
bb) Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikleri beyan yükümlülüğü Madde 1443 - (1) Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikler hakkında sözleşmenin kurulmasındaki beyan yükümlülüğüne ilişkin madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Madde Gerekçesi: Teklifin yapılması ile kabulü arasındaki değişikliklere ilişkin olarak 6762 sayılı Kanununda herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Ancak, teklif de bulunan kimse tarafından beyanda bulunulduktan, ancak söz konusu tekl... (Şerh No: 6215 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1290]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1440-1441-1442 ve Gerekçeleri
fff) Caymanın şekli ve süresi Madde 1440 - (1) Caymanın, sigorta ettirene bir beyanla yöneltilmesi şarttır. (2) Cayma, yedi gün içinde sigorta ettirene bildirilir. Bu süre sigortacının bildirim yükümlülüğünün ihlâl edilmiş olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar. Madde Gerekçesi: Cayma, bozucu bir inşai hak olduğundan, caymanın da sigorta ettirene bir beyanla yöneltilmesi gerekir. Cayma beyanı, sözleşmeyi sona erdiren bir durum olduğundan bu hakkın belli bir süre içinde kullanılması ... (Şerh No: 6214 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bilgi [TTK. 1290]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1437-1438-1439 ve Gerekçeleri
ccc) Bağlantı Madde 1437 - (1) Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır. Madde Gerekçesi: 6762 sayılı Kanunda beyan yükümlülüğünün ihlali bakımından mal sigortalarında, gerçekleşen riziko ile beyan yükümlülüğü arasında illiyet aranmamışken, denizcilik rizikolarında aranmıştır. Öncelikle illiyet konusunda tek bir sistemin benimsenmesi gerekir... (Şerh No: 6213 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-07-2010 21:33)
Bir davanın görülmesi sırasında birden fazla mahkemenin yetkili olması durumunda seçim hakkı davacıya ait olup, HUMK'nın 27. maddesi gereğince davacı bu hakkını yanlış kullanarak yetkisiz mahkemede dava açtığı takdirde, doğal olarak seçim hakkı ilk itiraz olarak davalıya geçecektir. Davalı, yetki itirazında yalnızca bir mahkemeyi göstererek seçim hakkını kullanabilir. Bu durumda, mahkemece dosyanın yetkili yer mahkemesine gönderilmesi gerekir. Buna karşılık, davalı yetki ilk itirazında birden fa...
(Şerh No: 6212 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-07-2010 21:24)
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesi gereğince iş mahkemelerinde açılacak her dava açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Söz konusu bu hüküm kamu düzenindendir. Davalı bir Anonim Şirkettir. Türk Ticaret Kanununa göre şirketlerin yasal ikametgâhı şirketin merkezinin bulunduğu yerdir.
(Şerh No: 6211 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-07-2010 21:10)
sanık S____ hakkında elde edilen delillerin bu sanığın maktuleyi öldürmesi için diğer sanık A____'yı azmettirdiğini eylemine doğrudan ya da fer'an katıldığını kabule ve mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gözetilmeden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi
(Şerh No: 6210 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 19-07-2010 22:48)
Evlilik birliği süresince eşlerin birbirlerine sadakat yükümlülüğü devam eder (TMK. md. 185/son). Bir eşin sadakatsiz tutum ve davranışlarda bulunması diğerine de bu hakkı vermez.
(Şerh No: 6209 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-07-2010 22:17)
Dosya kapsamında ki tüm delillere göre diğer sanığında eyleme katıldığının anlaşılmasına rağmen beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 6207 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 22:04)
Hüküm fıkrasının mahsus bölümüne,
(Şerh No: 6206 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:47)
Sanığın, yan yana yürüdükleri sırada bıçak ile mağdurun göğüs bölgesini hedef alarak kuvvetli bir şekilde vurduğu, göğüs sağ boşluğundan girip göğüs içi kanama yaptıktan sonra diyafragmayı katederek batın boşluğunda karaciğer yaralanmasına neden olan yaralanmanın mağdurun yaşamsal tehlike geçirmesine, 45 gün iş ve gücünden kalmasına neden olduğu olayda; hedef alınan vücut bölgesi, darbenin şiddeti, kullanılan aletin özelliği, yaraların niteliği, tanık Ö____'nün bağırarak çevreden yardım istemesi...
(Şerh No: 6205 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:42)
Sanık savunmalarında; suç tarihinde ruhsal tedavi gördüğünü, yeşil reçeteli ilaç kullandığını, ,böyle bir psikoloji içerisinde atılı suçu işlemiş olabileceğini ve ne yaptığını bilmediğini ileri sürmüş olması karşısında, eylemi gerçekleştirdiği sırada şuurunu veya harekatının serbestisini tamamen veya kısmen kaldıracak surette akıl hastalığına düçar olup olmadığı tıbben tespit edilmeden hükümlülüğüne karar verilmesi,BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6204 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:34)
Sanığın uzun yıllar alkol aldığı ve kronik alkol bağımlısı olduğu iddia edilmiş olmakla, CMK. nun 74. maddesindeki usule uygun olarak gözlem altına alınarak suç işlediği tarihte mevcut bir hastalığının bulunup bulunmadığı, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde bir azalma olup olmadığı, 5237 sayılı yasanın 32/1-2 maddeleri kapsamında akıl hastalığı bulup bulunmadığı saptanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şe...
(Şerh No: 6203 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:25)
Hükümden sonra Z____ Devlet Hastanesi Baştabipliğince düzenlenen 06.08.2007 gün ve 641 sayılı raporda, sanıkta hafif derecede zeka geriliğinin mevcut olduğunun belirlenmiş olması karşısında, sanığın Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesine sevk edilerek 5237 Sayılı TCK'nun 32. maddesi hükmüne nazaran olay tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya varsa bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğindeki azalmanın önemli derecede olup olma...
(Şerh No: 6202 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:17)
Sanığın işlediği suçun farik ve mümeyyizi olup olmadığının mahkemece tartışılmaması,BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6201 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:13)
(Şerh No: 6200 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 21:05)
Sanığın resmi nikahlı eşini yaralamak için salladığı bıçağın araya giren kızına isabet etmesi sonucu öz kızı mağdur Y____'yi yaraladığı olayda, sanığın öz kızını yaralama kastı olmadığından TCK'nun 52. maddesi hükmü nazara alındığında mağdur Yasemin' i bıçakla yaralama suçundan verilen cezasında TCK'nun 457/2. maddesi uyarınca artırım yapılamayacağının gözetilmemesi,BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6199 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 20:59)
mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyan sanığın, aynı yasanın 109. maddesi anlamında hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyeceği, rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiği ve 7/1. madde dikkate alınarak sanığın alıkoyma suçundan beraatı yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, BOZMA nedenidir.
(Şerh No: 6198 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 18-07-2010 20:49)
Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir. Vesayet kararı verilmekle, vesayet altına alınan kısıtlının, yerleşim yeri artık karan veren vesayet makamının bulunduğu yer olmuştur. Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez.
(Şerh No: 6197 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-07-2010 17:43)
Sanığın maktuldeki kalp rahatsızlığını önceden bildiği anlaşılmakla, eylemi bilinçli taksirle adam öldürme suçunu oluşturduğu halde, 5237 sayılı TCK. nun 22/3, 23 ve 86/2. maddeleri delaleti ile 85. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerektiği düşünülmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi, BOZMA nedenidir.
(Şerh No: 6196 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 17-07-2010 20:22)
Bilgi [İİK. 18]
İİK 18 üzerine kişisel bir yorum
İİK 18.madde şikayetle ilgili olarak;şikayet konusu işlem hakkında duruşma yapılmasının takdiri icra mahkemesi hakimine aittir.İcra mahkemesi hakimi şikayet konusu uyuşmazlığın taraflarının beyanlarının uyuşmazlığın çözümlenmesinde yararlı olacağını görmekteyse mutlaka duruşma yapmalı,beyanlar doğrultusunda karar vermelidir.Duruşma yapılmasına karar verildiği andan itibaren taraflara bu keyfiyeti davetiye ile bildirmesi gereklidir.Uyuşmazlığın icra mahkemesi esas defterine kaydının yapılıp (har... (Şerh No: 6195 - Ekleyen: Şükrü GÖKMEN - Tarih : 17-07-2010 20:05)
Medeni Kanunun 851. maddesi hükmünce taşınmaz rehni ancak muayyen bir alacak için, miktarı Türk Parası ile gösterilerek kurulabilir.
(Şerh No: 6194 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 17-07-2010 10:39)
Taraflar arasında İİK' nun 150/ı maddesinde açıklanan şekilde herhangi bir cari hesap ve kredi ilişkisinin bulunmadığı hallerde, ödeme emri yerine 151 icra emri tebliği suretiyle takip yapılamaz.
(Şerh No: 6192 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 17-07-2010 10:29)
Borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine,borçlu ile birlikte icra takibinden önce ödeme istemi tebliğ edilmedikçe, ipotek borçlusu bakımından borç muaccel olmayacağından, muaccel olmayan bir alacak için icra takibi yapılamaz.
(Şerh No: 6193 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 17-07-2010 10:26)
İhale edilen taşınmaz,bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, ihalenin kesinleşmesi üzerine alıcı, icra dairesinden işgalci üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir. 3.kişi ancak ipotek tarihinden önce yapıldığı resmi belge ile sabit olan bir akde dayanarak aksini ispatlayabilir.Adi yazılı kira sözleşmesi, vergi kaydı, SSK belgesi, elektrik faturası, su faturası, telefon tesis belgesi, vergi dairesi yoklama fişi, sanayi sicil belgesi, marka tescil belgesi, kira ödeme makbuzla...
(Şerh No: 6191 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 17-07-2010 09:54)
Kumar için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen paralar alacak tevlit etmez ise de, bir ödeme aracı olma vasfı, mücerret borç ikrarını havi bir vesika olmaması sebebiyle, kumar borcu karşılığı düzenlenen çeke müsteniden hiçbir hak talep edilemez.
(Şerh No: 6190 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 22:10)
Avukat ücret sözleşmesinin "sözleşmede belirtilen günde ücretin ödenmemesi halinde gecikme gününden itibaren aylık %20 faiz uygulanacaktır" maddesinde kararlaştırılan faiz oranının, BK.nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında değerlendirilmesinde, bu kararlaştırmanın anılan yasa hükümlerine aykırı bulunduğu sabittir.
(Şerh No: 6189 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 22:07)
Bir mamelekin veya işletmenin devrinde, alacağın temliki ve borcun naklinden farklı olarak, mamelekin veya işletmenin bütün aktif ve pasifiyle devri söz konusu olduğundan, aralarında devirden sonraki işletme giderlerini devralanın yüklendiğine ilşkin sözleşme bulunsa dahi, uyuşmazlığın çözümünde BK.nun 173/1. maddesi değil, BK.nun 179. maddesi uygulanacağından, devirden itibaren iki yıl boyunca devreden müteselsil olarak borçtan sorumlu olacaktır.
(Şerh No: 6188 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 21:50)
Dava konusu senedin teminat amacı ile verildiğini iddiası karşısında, aynı husus davalı yanca da kabul edildiği taktirde, nakden ibaresi yazılı senede dayalı husumette çift taraflı talil söz konusudur. Çift taraflı tadilde ispat yükü yer değiştirmeyeceğinden, menfi tespit isteminde bulunan davacının ispat yükümlülüğü devam eder.
(Şerh No: 6186 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 17:50)
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 241. maddesine göre, iddia veya savunmasını tanıkla ispat etmek isteyen tarafın, ilk önce hangi hususlarda tanık dinleteceklerini mahkemeye bildirmeleri yeterli olup, taleple birlikte tanık adlarının bildirmek zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece, ispatı gereken hususun tanıkla ispat edilmesi mümkün olduğu sonucuna varılırsa, talepte bulunan tarafa uygun süre veya süreler verilerek tanıklarını bildirmeleri istenir. Tanık listesinin bilahare sunulması, yeni delil...
(Şerh No: 6187 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 17:42)
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının sebepleri ile miras bırakanın sağlığı sırasında ehliyetsiz olduğundan bahisle açılan ve kesinleşen dava sebepleri ayrı olduğundan, HUMK´nun 237. maddesi uyarınca maddi anlamda bir kesin hükümden söz etme olanağı yoktur.
(Şerh No: 6181 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 17:41)
Davalının davacıdan alacaklı bulunduğu iddiasına karşı, davacı tarafça bu konuda davalıya yapılan yemin teklifinin davalı tarafça kabul edilmediği ve karşı tarafa reddinin de yapılmadığının anlaşılmış olmasına göre,bu durum HUMK.nun 347. maddesi uyarınca davalının takas istemine konu alacak miktarının davacı tarafından davalıya ödendiğinin ikrar edildiği sonucunu doğurur.
(Şerh No: 6185 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 17:14)
HMUK. 344 ve devamı maddelerince kati yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır.
Bu tarafın Yemin deliline dayandığını kabule olanak verecek bir olgu bulunmaması halinde yemin teklif etme hakkı bulunmadığından, hakimin olmayan bir hakkın varlığını hatırlatması da düşünülemez.
(Şerh No: 6184 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 17:04)
Eda davası açma olanağı-davacının belirli bir miktar borcunun bulunmadığının İİK.nun 72. maddesi gereğince menfi tespit davasına konu etme hakkı- varken,HMUK. 368 hükmünce tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, yasal koşulları bulunmayan davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 6183 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 15:14)
HMUK 368. ve devamı kapsamında delil tespiti niteliğinde açılan,edaya yönelik bir talep içermeyen dava, HMUK.83 ve devamı hükmünce ıslah yolu ile eda davasına dönüşebilir.
(Şerh No: 6182 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 16-07-2010 14:54)
Bilgi [ÇekK. 5]
Çeklerde "karşılıksızdır" işleminin yapılmasına sebebiyet verme suçu-Tüzel Kişilerde Fail Konusu
Yeni Çek Kanununda suçun failinin belirlenmesinde "karşılıksızdır işleminin yapılmasına sebebiyet verme" ilkesi ile çek bedeli karşılığını bankada bulundurmaktan, sağlamaktan sorumlu kişinin fail olacağı vurgulanmaktadır. Buna göre tüzel kişilere ait çeklerde: 1- 5941 S.K. m. 2/8: "Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır." 2- 5941 S.K. m.5/2: "...tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi..." şeklinde ol... (Şerh No: 6180 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-07-2010 14:41)
Temyiz davasına konu olan olayda sanık, bilişim sistemine zarar verme veya verileri yok etme, bozma, erişilmez kılma amacıyla hareket etmemektedir. Hedefi bilişim sistemi olmayıp, amacı bilişim sistemini kullanarak şikayetçinin bankadaki parasını çalmak, ele geçirmektir. Tamamıyla malvarlığına yöneliktir. Bu amaçla yani şikayetçinin parasına ulaşmak için bankanın sistemine girmiş, banka sistemi ve verilere yönelik bir eylemde bulunmamış, hesaptaki parayı kendi hesabına havale etmiştir. Hırsızlık...
(Şerh No: 6165 - Ekleyen: Sevinç SAVAN - Tarih : 16-07-2010 10:09)
(Şerh No: 6179 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-07-2010 16:23)
Davalı borçlu ile 3.kişi, borcun doğumundan önce kesinleşen anlaşmalı boşanma ilamı ile boşanmış olsalar dahi taraflar boşanmaya karşın birlikte oturmaya devam ettiklerinden boşanma danışıklıdır. Diğer yandan haczi uygulayan memurun İİK.'nun 96 ve 97. maddelerine göre işlem yapması gerekirken İİK.'nun 99. maddesi uyarınca işlem yaparak alacaklıyı dava açmak zorunda bırakması ispat yükünün tersine çevrilmesine neden olamaz. Davalı durumunda da olsa 3.kişinin ispat yükü devam eder.
(Şerh No: 6176 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-07-2010 14:09)
Yalan beyanda bulunmak suçundan sanığın kimliğinin tespitini sağlayacak olan ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekir. Zira eğer istihkak iddiacısı borçlu olduğu halde kimliğini farklı bildirmiş ise hacze ilişkin İİK 97/A'nın uygulanma ihtimali doğacaktır.
(Şerh No: 6175 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-07-2010 14:08)
Salt borçlunun adres değişikliğini Ticaret Sicil Gazetesinde ilan etmiş olması İİK'nun 44.maddesinde öngörülen ilan niteliğini taşımaz. Bu durumda devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi devralan davacıda B.Knun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan davanın kabulü yerine reddi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 6172 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-07-2010 13:00)
İtirazın iptali davasına verilecek cevap layihasında,her ne kadar borçlu ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleriyle bağlı değil ise de, itiraz dilekçesinde borçla ilgili kabule yönelik beyanları kendisi için bağlayıcıdır. Bir başka ifadeyle ödeme emrine itirazda, borcun esasına yönelik ikrarlar, itirazın iptali davasında dahi bağlayıcıdır.
(Şerh No: 6171 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-07-2010 12:58)
Havale tarihleri bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekmektedir. Başka bir ifade ile somut olayda ispat yükü davalı taraftadır. Bu durumda mahkemece davalıya savunmasını ispat olanağı tanınarak tüm deliller birlikte toplandıktan sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 6177 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 15-07-2010 12:56)
İlama dayalı ilamlı icra takiplerinde borçlu, ilamın verildiği tarihten önceki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek istirdat veya menfi tespit davası açamaz. Buna karşılık, ilam niteliğindeki belge (Bu belgeler ya İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde veya özel kanunlarda belirtilmiştir.), maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip olmadığından belge tarihinden önceki itfa ve zamanaşımı iddialarına dayalı istirdat veya menfi tespit davaları açılabilir. Diğer ...
(Şerh No: 6178 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 14-07-2010 22:09)
İİK'nun 99. maddesi gereğince haczi uygulayan icra memurunca istihkak iddiasında bulunan 3.kişi hakkında 7 gün içinde istihkak davası açması için alacaklıya önel verilmediği durumda, hak düşürücü dava açma süresi başlamaz.
(Şerh No: 6174 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 14-07-2010 00:27)
Ticareti terk suçunun oluşabilmesi için, şirketin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu kayıtlı bulunduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi gerekir.Tüzel kişi ile birlikte şikayet edilen şirket temsilcisi bulunması karşısında, tüzel kişilik hakkında açılan davanın reddine karar verilmelidir.
(Şerh No: 6173 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 13-07-2010 23:52)
İcra ve İflas Kanunu'nun 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına itirazın koşulları açıkça hükme bağlanmış olup, borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği düzenlenmiştir. Bu itiraz sebepleri sınırlı ve şekli nitelikte olup, alacağın kesin olarak ispat edilmesi aranmamaktadır.Bu yönler gözetilmeden işin esasına girilerek hüküm verilemez.
(Şerh No: 6170 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 13-07-2010 21:13)
Borçluya tebligat yapılmadan haricen öğrenme halinde borca itirazın geçerliliği hakkında Yargıtay'ın yeni görüşüne uyan ve geçerli olduğunu belirtir kararı.
(Şerh No: 6169 - Ekleyen: Stj.Av.Göktürk ÖZDOĞAN - Tarih : 13-07-2010 18:04)
(Şerh No: 6168 - Ekleyen: Av.Engin ÖZOĞUL - Tarih : 13-07-2010 11:04)
Borcun doğumundan sonraki tarihi taşıyan fatura ve vergi levhası, istenilen her kişi adına her zaman temini mümkün belgelerden olup HUMK.nun 299. maddesi uyarınca adi nitelikteki kira sözleşmesi de mülkiyeti ispata yeterli belgelerden değildir.
(Şerh No: 6167 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 13-07-2010 08:48)
Alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı işyeri devrinde, bir an için işlemin danışıklı olmadığı varsayılsa dahi B.K.´nun 179 maddesi uyarınca 3. kişi devir aldığı işyeri borçlarından sorumlu olacaktır.
(Şerh No: 6166 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 13-07-2010 08:45)
(Şerh No: 6164 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 10-07-2010 18:17)
Bilgi [İİK. 10]
İİK 10 ve İİK 11.madde üzerine kişisel bir düşünce
İİK’nun 10.maddesi,madde başlığından da anlaşılacağı üzere icra ve iflas işlerine bakan memur ve müstahdemlerin yapamayacağı yasak işleri düzenlemektedir.Madde metninde sayılan kişilerle ilgili olan bütün işlemler bu madde kapsamına girer.Ancak kanun bu kişileri bentler halinde tahdidi olarak saymıştır.Bu bentte yer alan ilgili kişiler yorum yoluyla genişletilemez ve değiştirilemez.Madde metninde sayılan bu kişilerle ilgili icra ve iflas işlemleri ile karşılaşan memur ve müstahdemler bağlı bulun... (Şerh No: 6163 - Ekleyen: Şükrü GÖKMEN - Tarih : 09-07-2010 23:02)
Davalı (kadın) adına tapuda tescili yapılan ve ortak hayatın devam ettiği dönemde (02.03.2000 tarihinde), satın alınan taşınmaza katkı sağlandığı ileri sürüldüğüne göre, iddia olunan hak, katkı payı alacağıdır.
Bu alacak, eşler arasında B.K.'nun genel hükümlerine tabi akdi ilişkiye dayanır. Bu akdi ilişki nedeniyle,B.K.'nun 125.maddesine göre, aksine düzenleme bulunmayan hallerde, her dava (bütün alacaklar) on (10) senelik dava zamanaşımı süresine tabidir.
(Şerh No: 6161 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-07-2010 15:30)
Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm ise 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalı (kadın) adına tapuda tescili yapılan ve ortak hayatın devam ettiği dönemde (02.03.2000 tarihinde), satın alınan taşınmaza katkı sağlandığı ileri sürüldüğüne göre, iddia olunan hak, katkı payı alacağıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere, bu alacak, eşler arasında B.K.'nun genel hükümlerine tabi akdi ilişkiye dayanır. Bu akdi ilişki nedeniyle...
(Şerh No: 6162 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-07-2010 15:28)
1) If the act of intentional killing is committed;
a) With premeditation,
b) Brutally or through torment,
c) By causing fire, flood, destruction, sinking, bombing or by using nuclear, biological or chemical weapons,
d) Against a direct ascendant, direct descendant, spouse or sibling,
e) Against a child or against somebody who cannot protect himself physically or mentally,
f) Against a pregnant woman, in knowledge of such pregnancy,
g) Against a person because of the public service he performs,
h) In order to conceal an offence, destroy evidence, facilitate the commission of another offence or prevent apprehension,
i) Out of frustration for not being able to commit another offence,
j) With the motive of blood feud,
k) With the motive of tradition,
the offender shall be sentenced to aggravated life imprisonment.
(Şerh No: 5584 - Çeviren: Av.Duygu ŞİMŞEK - Tarih : 07-07-2010 16:58)
TMK'nın 118. maddesi hükmüne göre; "nişanlanma, evlenme vaadiyle olur". Gerçekte evli olan birisi bir başkası ile yeniden nişanlanma akdi yapamaz. Şayet yapılmış ise, yapılan bu akit geçersiz olup, yasal anlamda nişan akdi olarak kabulü olanaksızdır.
Bu durumda da Aile Mahkemesi tarafından yargılama yapılması mümkün değildir.
(Şerh No: 6160 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-07-2010 16:23)
Dava tapuda kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Bu tür davalarda görevli mahkeme 23.06.1943 gün ve 18/22 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca taşınmazın değeri esas alınmak suretiyle belirlenir.
(Şerh No: 6159 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-07-2010 16:19)
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile açılan davada, satış vaadi sözleşmesindeki değer esas alınarak Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmıştır.
Mahkemenin görevi belirlenirken sözleşmede yazılı değere bakmamak eldeki davanın gayrimenkulün aynına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğu düşünülerek dava konusunun davanın açıldığı gündeki değeri keşfen belirlenerek görevli mahkemeyi tayin etmek gerekir.
(Şerh No: 6158 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-07-2010 16:15)
Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde , reddedilen miktar üzerinden yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekir.
(Şerh No: 6155 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 06-07-2010 14:01)
Davacılar, çocuğun babaannesi ve dedesidir. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceğine ve davacıların bu haklarını amacına aykırı olarak kullanacaklarına dair dosyada delil yoktur. Davanın kabulü gerekir.
(Şerh No: 6157 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-07-2010 11:52)
Davacı, torunuyla kişisel ilişki kurulmasına izin verilmesi istemiyle davalı gelini aleyhine dava açmıştır. Ana baba evlidirler, velayeti birlikte kullanmaktadırlar. Babanın da davalı olarak gösterilmesi gereği gözetilmeden karar verilmesi yanlıştır.
(Şerh No: 6156 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 06-07-2010 11:48)
TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZDAN İMTİNA EDİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇLARI
Bir davada her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. İspat yükü kendisine düşen tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, dolayısıyla uyuşmazlığa TTK.nun 83/2. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda;karşı tarafın kendi defterlerini ibrazdan kaçınması HUMK.nun 330. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ait genel düzenlemelere ta...
(Şerh No: 6154 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-07-2010 16:17)
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 86. maddesi uyarınca, ıslah eden taraf, bu tarihe kadar olan dava masrafıyla diğer taraf için takdir olunacak zarar ve ziyanı, davada mahkum olmuş gibi derhal mahkeme veznesine vermeye mecburdur. Aksi halde ıslah yapılmamış sayılır, somut olayda, mahkemece, davalı vekilinin talepte bulunmasına rağmen bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 6153 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 02-07-2010 13:44)
Şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulunun uzun süre toplanamaması halinde; münasip bir müddet içinde durum düzeltilmezse Anonim Şirketin feshine karar verilebilir.
(Şerh No: 6150 - Ekleyen: Av.Mehmet Fahri AYDEN - Tarih : 01-07-2010 16:31)
Sanık aşamalardaki savunmalarında; "yakınana ait dükkanı Z___ ile ortak iş yapmak üzere kiraladıklarını, kira kontratının Z____ adına yapıldığını, adı geçen ortaklıktan ayrılınca Vergi Dairesine ibraz edip vergi levhası almak amacı ile suça konu kira sözleşmesini düzenlediğini" belirtmesi ve bu savunmanın Z____ ile K____ tarafından doğrulanması, müştekinin de kira paralarını eksiksiz ve düzenli olarak aldığını bildirmesi karşısında, TCK'nun 347. maddesinin uygulanması gerekip gerekmeyeceğinin t...
(Şerh No: 6152 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 29-06-2010 09:19)
Sahte olduğu iddia edilen senedin sanık tarafından ilk olarak hangi tarihte kullanıldığı belirlenmemiştir. Özel evrakta sahtecilik suçunun oluşması için, sahteciliğin yapılması yeterli olmayıp bu belgenin hukuki sonuç doğuracak biçimde kullanılması gerekir. Yargılamaya konu senedin ilk olarak hangi tarihte kullanıldığı, suç tarihinin hangi gün olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalı ve buna bağlı olarak dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği ya da hukuki sonuç doğuracak şekilde ...
(Şerh No: 6151 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 29-06-2010 09:10)
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte haciz aşaması bulunmadığından, işbu takip şeklinde borçlunun meskeniyet iddiasında bulunması mümkün değildir.
(Şerh No: 6149 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2010 15:35)
Konut kredisi veren banka, bu kredinin borcuna mesnetle borçlu hakkında genel haciz yoluyla takip başlatması ve meskenin haczini talep etmesi halinde; verilen kredi işbu meskenin bedelinden kaynaklanmakla İİK. m.82/son nedeniyle borçlunun, meskeniyet iddiası dinlenmez.
(Şerh No: 6148 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2010 15:48)
Mağdurların sorgularına katılan ve polis memuru olan sanıkların hangisinin hangi mağdura yönelik eylemde bulunduklarının ayrı ayrı ve açıkça belirlenecek atılı suçtan mahkumiyetleri yerine dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle yazılı biçimde beraat kararI verilmesi, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6147 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 21:39)
Sanığın üzerine atılı suçu kırık şişe ile işlemiş olmasına göre kırık şişenin TCK' nun 179. maddesi kapsamında silah sayıldığı ve suçun silahla işlenmiş olması nedeni ile ceza oranında arttırım yapılması gerektiği
(Şerh No: 6146 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 21:28)
Yakalanan göçmenlerin sanık ile aracı teşhis ettikleri anlaşılmakla, yasa dışı yollardan Türkiye'ye gelmiş göçmenlerin yurt dışına çıkmalarına imkan sağlamaya teşebbüs etmekten cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, hukuki dayanaktan yoksun ve eksik incelemeyle beraat hükmü kurulmasının yanlış olduğu.
(Şerh No: 6145 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 21:09)
Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; sanığın suçsuz olduğuna ilişkin savunmasının aksine, aynı suçtan mahkum olan diğer sanık H____'nin hazırlık aşamasındaki atfı cürüm niteliğinde olup sonradan değişen çelişkili anlatımları ile içerikleri tespit edilemediğinden suça katılımını gösterir kanıt niteliğinde sayılamayan cep telefonu görüşme kayıtları dışında, kuşkudan uzak kesin kanıt elde edilmediği gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi, BOZMAYI gerektirmişt...
(Şerh No: 6144 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 21:02)
Sanık hakkında hüküm kurulurken alt sınırdan uzaklaşılmasına gerek olmadığı belirtilmesine ve hapis cezası da alt sınırdan tayin edilmesine karşın temel adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak hükmolunması, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6143 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 20:54)
Mal rejiminin tasfiyesi istenmeden değer artış payının hesaplanmasına olanak yoktur. Mal rejiminin tasfiyesi ise, bunun talep edilmesi halinde söz konusu olur. Davacının yasal mal rejiminin tasfiyesi yönünde bir talebi bulunmamaktadır.
O halde davacının araçla ilgili talebi konusunda, mal rejiminin tasfiyesi istenmeden karar verilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilerek bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
(Şerh No: 6142 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2010 20:52)
Dosya içeriği, mağdure L____'nın sanık K_____'yi teşhisle kendisine zorla fuhuş yaptıranın sanık K____ olduğunu ifade etmesi, F____ tarafından kendisine fuhuş yaptırıldığına dair iddiasının da olmaması karşısında, sanık F____'nin bu mağdureye zorla fuhuş yaptırdığı yolunda delil bulunmadığı ve bu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
BOZMA nedenidir.
(Şerh No: 6141 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 20:49)
Mağdur-müşteki A____'nın yokluğunda verilen kararın kendisine tebliğ edilmesi üzerine, kanuni süresinde temyiz ettiği görülmekle; sanıktan şikayetçi olduğunu bildiren mağdur-müşteki Ayşe Kanbur'dan 5271 sayılı CMK. nun 234 ve devamı maddeleri uyarınca
(Şerh No: 6140 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 20:43)
Sanığın, yan yana yürüdükleri sırada bıçak ile mağdurun göğüs bölgesini hedef alarak kuvvetli bir şekilde vurduğu, göğüs sağ boşluğundan girip göğüs içi kanama yaptıktan sonra diyafragmayı katederek batın boşluğunda karaciğer yaralanmasına neden olan yaralanmanın mağdurun yaşamsal tehlike geçirmesine, kırk beş gün iş ve gücünden kalmasına neden olduğu olayda; hedef alınan vücut bölgesi, darbenin şiddeti, kullanılan aletin özelliği, yaraların niteliği, tanık Ö____'nün bağırarak çevreden yardım is...
(Şerh No: 6139 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 20:36)
Sanıkların ve tanıkların beyanları ile dosya içeriği deliller birlikte değerlendirildiğinde, maktulden kaynaklanan ve sanık lehine tahrik oluşturan davranışlarda nazara alındığında, sanığa verilen cezada tahrik nedeniyle makul bir düzeyde indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde indirim yapılarak eksik ceza tayini, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6138 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 25-06-2010 20:29)
Miras bırakan, yolsuz tescili bildiği halde askı ilanı aşamasında itiraz etmeyerek, sicil oluştuktan sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde de dava açmamak suretiyle taşınmazlarının korumak istediği kişiler üzerinde kalmasını sağlamak amacıyla muvazaalı temlik yapabilir
(Şerh No: 6006 - Ekleyen: Av.Selim HARTAVİ - Tarih : 25-06-2010 18:44)
Olay tarihinde evli ve reşit olan G____ ile maktul M_____'nin yaşam tarzlarının sanıklara yönelik haksız fiil oluşturmayacağı gibi, maktulden gelen ve haksız tahrik oluşturan herhangi bir söz ve davranış bulunmadığı, töre saikiyle öldürme olayında haksız tahrik hükümlerinin sanıklar hakkında uygulanamayacağı düşünülmeden, tahrik hükümleri uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini, bozma nedenidir.
(Şerh No: 6137 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 24-06-2010 21:44)
Bebeğin anne karnında öldüğü, sağ olarak doğmadığı, dolayısıyla kişi sıfatını kazanamadığı anlaşıldığından, sanığın eylemi taksirle ölüme neden olma suçunu değil, şartları bulunduğu takdirde başka bir suçu oluşturabileceği, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm tesisi, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 6136 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 24-06-2010 21:31)
sanığın eve girme hakkı bulunması nedeniyle üzerine atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla atılı suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin hatalı oluşu,
(Şerh No: 6135 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 24-06-2010 21:27)
Konut dokunulmazlığını bozmak suçunun genel kastla işlenen suçlardan olması nedeniyle suçun oluşması için özel kast aranmadığı gibi, failin kastının veya amacının niteliğinin de öneminin bulunmadığı kastın varlığı için ise failde bir konutun veya eklentilerinin başkasına ait olduğu, buraya girmesinin ve kalmasının sahibinin rızasına tabi bulunduğu ve rızanın olmadığı bilinciyle bu yere girmek ve orada kalmak iradesinin varlığının yeterli olduğu gözetilerek karar verilmelidir.
(Şerh No: 6134 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 24-06-2010 21:21)
Temel ceza belirlenip, silah ve hayati tehlike nedeniyle aynı Yasanın 86/3-e ve 87/1-d, son maddeleri uyarınca artırım yapıldıktan sonra, olası kast nedeniyle TCK 21/2 maddesi uyarınca cezadan indirim yapılması yerine, maddenin düzenleme amacına aykırı olarak yazılı şekilde 5237 sayılı TCK. nun 86/1. maddesi ile temel ceza belirlendikten sonra olası kast nedeniyle TCK 21/2. maddesi ile cezadan indirim yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 6133 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 23-06-2010 21:02)
Bilgi [TTK. 1290]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1435-1436 ve Gerekçeleri
b) Beyan yükümlülüğü aa) Sözleşmenin kurulmasında aaa) Genel olarak Madde 1435 - (1) Sigorta ettiren sözleşmenin kurulması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar öne... (Şerh No: 6131 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-06-2010 13:08)
(Şerh No: 6106 - Ekleyen: Av.Gökçen YILDIZ SÖNMEZ - Tarih : 21-06-2010 14:42)
Bilgi [TTK. 1297]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1434 ve Gerekçesi
ee) Temerrüt Madde 1434 - (1) 1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur. (2) İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur. (3) İzleyen primlerden herhangi biri zamanı... (Şerh No: 6130 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:11)
Bilgi [TTK. 1296]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1432 ve Gerekçesi
cc) Ödeme yeri Madde 1432 - (1) Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen, sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır. Madde Gerekçesi: Gereği gibi bir ifadan bahsedebilmek için edimin ifa yerinde yerine getirilmesi gerekir. Bu nedenle de prim ödeme yerinin tayini büyük önem arz eder. Tasarının 1294 üncü maddesi i... (Şerh No: 6129 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:11)
Bilgi [TTK. 1295]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1431-1433 ve Gerekçeleri
bb) Ödeme zamanı Madde 1431 - (1) Sigorta priminin tamamının taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa, ilk taksidin sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin kurulduğu anda ödenir. (2) İzleyen taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene bildirilir ve... (Şerh No: 6128 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:11)
Bilgi [TTK. 1294]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1430 ve Gerekçesi
2. Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri a) Prim ödeme borcu aa) Genel olarak Madde 1430 - (1) Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. (2) Sigorta primi nakden ödenir. İlk taksidin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir. (3) Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu başlam... (Şerh No: 6127 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:11)
Bilgi [TTK. 1278]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1429 ve Gerekçesi
cc) Rizikonun gerçekleşmesinde kusur Madde 1429 - (1) Sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta ettirenin, sigortalının, lehdarın ve bunların, hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin kusurlarından kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacıyla bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri g... (Şerh No: 6126 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:11)
Bilgi [TTK. 1299]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1426-1427-1428 ve Gerekçeleri
d) Giderleri ödeme borcu Madde 1426 - (1) Sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehdar tarafından, rizikonun, tazminatın yahut bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan akla yatkın giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır. (2) Eksik sigortanın yapıldığı hâllerde 1462 nci madde hükmü kıyas yolu ile uygulanır. Madde Gerekçesi: Sigortacı, sigortalının gerçek zararını ödeyeceğinden, sigorta ettirenin, sigortalı veya lehdarın bu amaçla riziko... (Şerh No: 6125 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:10)
Bilgi [TTK. 1266]
09.11.2005 Tarihli Türk Ticaret Kanunu Tasarısı madde 1425 ve Gerekçesi
bb) İçerik Madde 1425 - (1) Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenlenir. (2) Poliçenin ve zeyilnâmenin eklerinin içeriği teklifnâmeden veya kararlaştırılan hükümlerden farklıysa, anılan belgelerde yer alıp teklifnameden değişik olan ve sigorta ettirenin, sigortalının ve lehdarın aleyhine öngörülmüş bulunan hükümler geçersizdir. (3) Kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça, genel şartlard... (Şerh No: 6124 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-06-2010 15:10)
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |