Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY 19.HD. 2005/2031 E.-2005/10768 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Havale tarihleri bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekmektedir. Başka bir ifade ile somut olayda ispat yükü davalı taraftadır. Bu durumda mahkemece davalıya savunmasını ispat olanağı tanınarak tüm deliller birlikte toplandıktan sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
(Karar Tarihi : 27.10.2005)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan aldığı mal bedelleri karşılığında 7.500.000.000.-TL tutarlı bonoyu verdiğini, bu bonoya karşılık banka havalesiyle 7.000.000.000.-TL ödediği halde senedin tamamı üzerinden icra takibine girişildiğini, oysa senet nedeniyle 500.000.000.-TL anapara ve bunun faiz borcu olduğunu belirterek bono nedeniyle davalıya 7.000.000.000.-TL borçlu bulunulmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının açık hesabı olduğunu, davacının H... Köyü Muhtarlığına alınan malzemelerin bedelini de ödemeyi yüklendiğini, ödemelerin bono ile ilgisi olmayıp, açık hesaba mahsuben olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, dava konusu bono bedelini muhtelif tarihlerde gönderdiği banka havaleleriyle kısmen ödediğini iddia etmiş, davalı ise yapılan ödemelerin bonoyla ilgili olmadığını açık hesap borcuna yönelik bulunduğunu savunmuştur. Havale tarihleri bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekmektedir. Başka bir ifade ile somut olayda ispat yükü davalı taraftadır. Bu durumda mahkemece davalıya savunmasını ispat olanağı tanınarak tüm deliller birlikte toplandıktan sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 27.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 72 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/43 md.)

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmiden" aşağı tayin edilemez.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmisinden" aşağı olamaz.

Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 15-07-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03035808 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.