Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [İİK. 206] 6103 S.K. m.41/2-j ile yürürlükten kaldırılan 3.fıkranın 2. cümlesi
(Ek cümle: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Alacakları gemi ipoteği ile temin edilmiş olan alacaklılarla gemi alacaklıları hakkında Türk Ticaret Kanununun bu cihetlere ait hususi hükümleri tatbik olunur.
(Şerh No: 14361 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 15:11)

 Bilgi  [İİK. 179] 6103 S.K. m.41/2-i değişikliği öncesi m.179/a
(Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./50. md.) İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır. Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebilir. İflasın ertelenme...
(Şerh No: 14360 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 13:27)

 Bilgi  [İİK. 153] 6103 S.K. m.41/2-l ile yürürlükten kaldırılan 3.fıkra
(Ek fırka: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Türk Ticaret Kanununun gemi ipoteği hakkındaki 930 ve 931 inci maddeleri mahfuzdur.
(Şerh No: 14359 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 13:22)

 Bilgi  [İİK. 144] 6103 S.K. m.41/2-l ile yürürlükten kaldırılan 5.fıkra
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Gemi siciline kayıtlı olan bir gemiyi paraya çeviren icra dairesi onun üzerindeki ipotek ve intifa haklarına ait kayıtların sicilden terkin ve nakillerini de yaptırır.
(Şerh No: 14358 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 13:17)

 Bilgi  [İİK. 136] 6103 S.K. m.41/2-ğ değişikliği öncesi madde başlığı ve madde
GEMİLER HAKKINDA: MADDE 136: (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Taşınmaz malların satışına ait olan hükümler, gemi siciline kayıtlı gemiler hakkında da tatbik olunur. Bu hükümlerde geçen (Tapu sicili) tabirleri, gemi sicilini ve (İrtifak hakkı) tabiri ise sicile kayıtlı gemiler üzerindeki intifa hakkını anlatır.
(Şerh No: 14357 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 13:14)

 Bilgi  [İİK. 31] 6103 S.K. m.41/2-d değişikliği öncesi
(Değişik: 29/6/1956 - 6763/42 md.) Bir irtifak hakkının veya gemi siciline kayıtlı olan bir gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına yahut böyle bir hakkın tahmiline mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde 7 günlük bir icra emri gönderir. Borçlu muhalefet ederse ilamın hükmü zorla icra olunur.
(Şerh No: 14356 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:44)

 Bilgi  [İİK. 29] 6103 S.K. m.41/2-ç değişikliği öncesi
(Değişik: 29/6/1956 - 6763/42 md.) Hükmün tapu veya gemi sicili dairesine bildirilmesinden sonraki tebeddüllerin icra muamelelerine tesiri olmaz. Hükümde gösterilen şey kimin elinde ise ondan alınıp alacaklıya teslim olunur. Şu kadar ki, o yer veya gemide bulunan üçüncü şahıs bu malı borçludan teslim almış olmayıp onu doğrudan doğruya işgal etmekte bulunduğunu bildiren bir tapu veya gemi sicili kaydı gösterirse mahkemeye müracaatla dava açması için kendisine yedi gün mühlet verilir. Bu müd...
(Şerh No: 14355 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:39)

 Bilgi  [İİK. 28] 6103 S.K. m.41/2-c değişikliği öncesi madde başlığı ve madde
TAŞINMAZ DAVALARINDA HÜKÜMLERİN TAPU VE GEMİ SİCİL DAİRELERİNE TEBLİĞİ: MADDE 28: (Değişik: 29/6/1956 - 6763/42 md.) Taşınmaz davalarında davacının lehine hüküm verildiği takdirde mahkeme davacının talebine hacet kalmaksızın hükmün tefhimi ile beraber hulasasını tapu ve gemi sicili dairelerine bildirir. İlgili daire bu ciheti hükmolunan taşınmaz veya geminin kaydına şerh verir. Bu şerh Medeni Kanunun 920 nci maddesinin ikinci fıkrası ve tescil edilmiş gemiler hakkında da Ticaret Kanununun ...
(Şerh No: 14354 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:35)

 Bilgi  [İİK. 27] 6103 S.K. m.41/2-l ile yürürlükten kaldırılan 2.fıkra
(Ek: 29/6/1956 - 6763/42 md.) Gemi siciline kayıtlı olan gemi, borçlunun elinde bulunmazsa alacaklı borçlunun gemiyi işgal etmekte olan şahsa karşı sahip olduğu hakları haiz olur. Şu kadar ki, gemi üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden önce gemi siciline geçirilmiş bir akit sebebiyle işgal edilmekte ise birinci fıkra hükmü tatbik olunur.
(Şerh No: 14353 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:31)

 Bilgi  [İİK. 26] 6103 S.K. m.41/2-b değişikliği öncesi
(Değişik: 3/7/1940 - 3890/1 md.) Bir taşınmaz veya bir geminin tahliye ve teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde hükmolunan şeyin teslimini emreder. Borçlu taşınmazı veya gemiyi işgal etmekte iken bu emri tutmazsa, ilamın hükmü zorla icra olunur. Alacaklıya teslim olunan taşınmaza veya gemiye haklı bir sebep olmaksızın tekrar giren borçlu ayrıca hükme hacet kalmadan zorla çı...
(Şerh No: 14352 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:26)

 Bilgi  [İİK. 24] 6103 S.K. m.41/2-l ile yürürlükten kaldırılan 7.fıkra
İcra ve İflas Kanunu'nun 24. maddesinin, 6103 S.K. m. 41/2-l hükmü gereğince 1/7/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılan, 7. fıkrası aşağıdaki şekildedir: "26 ncı maddenin 3 ve 4 üncü fıkraları, gemi siciline kayıtlı olmıyan gemiler hakkında da uygulanır."
(Şerh No: 14351 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:21)

 Bilgi  [İİK. 23] 6103 S.K. m.41/2-a değişikliği öncesi
(Değişik: 29/6/1956 - 6763/42 md.) Bu kanunun tatbikında:(ipotek) tabiri ipotekleri,ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklenti üzerine rehin muamelelerini, (Değişik ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/5 md.) (Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinler...
(Şerh No: 14350 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:15)

 Bilgi  [İİK. 257] 6103 S.K. m.41/2-l ile yürürlükten kaldırılan fıkralar
İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesinin, 6103 S.K. m. 41/2-l hükmü gereğince 1/7/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılan, 4. ve 5. fıkraları aşağıdaki şekildedir: "(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Gemi alacaklıları, donatanın yalnız mahdut aynı surette mesul olduğu haller de, ancak mesuliyete mevzu teşkil eden mal ve haklara ihtiyati haciz koydurabilirler. Donatanın aynı zamanda şahsan mesul olduğu haller bundan müstesnadır. Şu kadar ki, donatanın şahsi mesuli...
(Şerh No: 14349 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 12:06)

Harçlar Kanunu 1 Sayılı Tarife'nin “IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları” kısmının (f), (g) ve (h) fıkralarının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
(Şerh No: 14348 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 14-03-2013 11:05)

Dava konusu edilen ve satışına karar verilen taşınmazın aile konutu olarak ayrıldığı, böylece belli bir amaca özgülendiği, dosyada bulunan tapu kaydından anlaşılmaktadır. Taraflar aile konutu şerhine karşı da koymamışlardır. "Tapu kaydı üzerindeki bu şerhin terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesinin istenmesi mümkün değildir". Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde satış kararı verilmesi hatalı olmuştur.
(Şerh No: 14347 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2013 15:12)

Tarafların evlilik birliği devam ederken konulmuş bulunan "aile konutu şerhi" aile birlğinin sona ermesinden sonra hüküm ifade etmez. Mahkemece ortaklığın giderilmesi davasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 14346 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2013 15:08)

Borçlunun, üçüncü kişi nezdinde ileride doğması muhtemel alacaklarının haczi ise ancak İİK.nun 78. maddesi kapsamında gönderilecek haciz yazısı ile mümkündür. Somut olayda, alacaklı tarafından şikayetçi bankaya İİK.nun 78. maddesi uyarınca gönderilen haciz müzekkeresi ile borçlunun doğacak her türlü hak ve alacakları üzerine haciz konulduğu görülmüştür. Yukarıda açıkladığı üzere doğacak alacakların bu şekilde haczi mümkün olduğundan yasaya aykırılık yoktur.
(Şerh No: 14345 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2013 14:55)

 Bilgi  [TK. 880] Gerekçesi
Hükmün kaynakları CMR'nin 23-27 nci maddeleriyle Alm. TK 429 uncu paragrafıdır. Kanunun tazminata esas alınacak değeri çeşitli varsayımlara göre belirlemesi, önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Hüküm emredici nitelikte değildir. Taraflar tazminata esas olacak değerler için başka değerler öngörebilir veya bunun belirlenmesini üçüncü kişilere bırakabilirler. Birinci fıkra: Eşya kısmen veya tamamen zayi olmuşsa, tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değeridir. İki...
(Şerh No: 14344 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:32)

 Bilgi  [TK. 879] Gerekçesi
Yardımcıların kusurundan doğan sorumluluğu düzenleyen bu madde, CMR'nin 3 üncü maddesinden aynen alınmıştır; hükme tekabül eden bir düzenleme 1998 tarihli Reform Kanunu ile değişik Alm. TK'nın 428 inci paragrafında yer almaktadır. Bu hüküm, çağdaş taşıma hukukunu düzenleyen milletlerarası sözleşmelerde kabul edilen genel ilkelerle uyumludur ve Tasarının 929 uncu maddesinde, taşıma işleri yüklenicisinin sorumluluğu bakımından da aynen kabul edilmiştir.
(Şerh No: 14343 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:31)

 Bilgi  [TK. 878] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR'nin 17 (4) nci maddesi hükmü ile Alm. TK 427 nci paragrafıdır. Alman kanunu taşıyıcının sorumlu olmadığı altı sebep öngörmüşken, hükmümüz (g) bendine de yer vermiştir. Söz konusu sebep CMR'de de bulunmamaktadır. Taşınan eşyanın ziyaı, hasarı veya gecikmesi, hükümde öngörülen yedi sebepten birinin veya bir kaçının kapsamına giriyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Ancak, 876 ile 878 inci maddeler arasındaki fark, 878 inci maddede öngörülen sebeplerin taşıyıcı lehine kari...
(Şerh No: 14342 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:31)

 Bilgi  [TK. 877] Gerekçesi
Bu hükmün kaynağı CMR'nin 17 (3) nci maddesi hükmüdür. Madde taşıyıcının sorumluluktan kurtulamayacağı iki hali hükme bağlamıştır. Bunlardan birincisi taşıma aracındaki arızadır. Ziya, hasar veya gecikme, araç arızasından doğmuşsa, sorumlu olan taşıyıcıdır. Taşıyıcı araç arızasını kendisinin riziko alanı dışında sayamaz. Bunun sebebi 863 üncü maddede yer alan taşıyıcılık işletmesinin sahip olması gerekli ve önlemlerini almakla yükümlü bulunduğu taşıma güvenliği ("işletme güvenliği") ilkesidir. G...
(Şerh No: 14341 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:30)

 Bilgi  [TK. 876] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 17 (2)-(4) ile Alm. TK 426 ncı paragrafıdır. Hükmün ana kuralı, ziya, hasar veya gecikmenin kaçınılmaz veya umulmadık olması halinde sorumluluğun doğmayacağıdır. Her üç halde de özene bağlanabilecek bir aksaklık yoktur. Tedbirli bir taşıyıcının gösterebileceği özen gösterilmiş olsaydı bile ziya, hasar veya gecikme gene oluşacaksa, bu taşıyıcı tarafından kanıtlanırsa, sorumluluk doğmaz. Bu şart edilmiş bir sorumsuzluk değil, eşyanın doğasından kaynaklanan sorumsuzluk...
(Şerh No: 14340 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:29)

 Bilgi  [TK. 875] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 17 ve Alm. TK 425 inci paragrafıdır. Birinci fıkra: Birinci fıkra taşıyanın sorumluluğuna ilişkin ilkeyi koymaktadır. Taşıyanın sorumluluğu taşınmak için eşyanın teslim alınmasından başlar ve teslimine kadar devam eder. Sorumluluk ziya ve hasar ile gecikmeyi kapsar. Ziya veya hasar eşyaya verilen zararı ifade ettiği için koruyamamadan doğan zararı da içerir. Ziya veya hasar eşyaya bağlı olduğu için sebep zararları dikkate alınmaz. Gecikme ise teslim süresine göre be...
(Şerh No: 14339 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:23)

 Bilgi  [TK. 874] Gerekçesi
Maddenin kaynağı CMR m. 20 ve Alm. TK m. 424'dür. Birinci fıkra: Birinci fıkra ziya karinesini koymaktadır: Eşya taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse hak sahibi ona "zayi olmuş gözüyle bakabilir". Bu süre, sınır ötesi taşımalarda otuz gündür. İkinci ilâ dördüncü fıkralar: İkinci ilâ dördüncü fıkralar eşyanın bulunması halini çeşitli varsayımlara göre düzenlemektedir.
(Şerh No: 14338 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:23)

 Bilgi  [TK. 872] Gerekçesi
Hüküm ödemeli teslimi CMR m. 21'e uygun olarak ve Alm. TK m. 422'ye paralel olarak düzenlemiştir
(Şerh No: 14336 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:22)

 Bilgi  [TK. 871] Gerekçesi
Hükmün kaynakları CMR m. 13 ve Alm. TK 421 inci paragrafıdır. Birinci fıkra: Hüküm eşyanın teslim yerine varması halinde teslim yerinde gönderilenin haklarını ve ödeme borcunu düzenlemektedir. Söz konusu halde gönderilen taşıyıcıdan eşyayı kendisine teslim etmesini isteyebilir. Ancak taşıma sözleşmesinden doğan yükümlülükler Zug um Zug yerine getirmelidir. Bu yükümlülüklerin taşıma ücretine özgülenmediğine dikkat edilmelidir. Eşyanın teslimi, anılan yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlan...
(Şerh No: 14335 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:22)

 Bilgi  [TK. 870] Gerekçesi
Maddenin kaynağı Alm. TK 20 nci paragrafıdır. Birinci fıkra: Taşıma ücreti eşyanın tesliminde, yani Zug um Zug ödenir. Kanun taşıma ücretinden başka taşıyıcının eşya için yapılan durum ve şartlara göre gerekli olan giderleri de istemesine olanak sağlamıştır. İkinci fıkra: Hüküm mesafe navlununu düzenlemektedir. Bu hüküm anlamında mesafe navlunu, bir taşıma veya teslim engeli sebebiyle süresinden önce sona erdirilen taşımalarda tam mesafe ile alınan mesafeye oranla ödenen ücret anlamına gel...
(Şerh No: 14334 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:21)

 Bilgi  [TK. 873] Gerekçesi
Maddenin kaynağı, CMR m. 19 ve Alm. TK m. 423'dür
(Şerh No: 14337 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-03-2013 13:20)

Yediemin sanık, eşiyle tartışarak evi terkettiği dönemde eşinin hacizli malları satarak tasarruf ettiğini savunmuş ise de; sanığın, evi terkettiğinde hacizli mallar üzerinde gerekli muhafaza görevini yerine getiremeyeceğini icra müdürlüğüne bildirmemesi ve böylece eşi tarafından malların satılarak tasarruf edilmesine sebebiyet vermesi sebebiyle 5237 S.K. m.289/3'te düzenlenen suçu işlediği kabul edilmelidir.
(Şerh No: 14333 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-03-2013 18:06)

Yasal sürede yetkili hakim önüne çıkarılmayan kişinin tazminat hakkı vardır. Keza görüntülü duruşma yapmak varken yol tutuklaması yapılması ve kişinin makul sürenin üzerinde tutuklu bulundurulması da tazminat gerektiren bir husustur.
(Şerh No: 14328 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 11-03-2013 11:00)

Sanıklar hakkında "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçu nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alınmıştır. Bu kararlara dayanılarak dinlenen telefon görüşmeleri, ancak "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçu yönünden delil olarak kullanabilir. "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma" suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Öte yandan, CMK'nın 135. ...
(Şerh No: 14327 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 11-03-2013 10:55)

Karayolları Trafik Kanunu’nun 36. maddesinin üçüncü fıkrasının “Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.” biçimindeki 4. cümlesinin Anayasa’ya aykırıdır.
(Şerh No: 14330 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 11-03-2013 08:23)

Davacı vekili daha önce mahkemeye bildirdiği adresten taşınmış ve yeni adresini de mahkemeye bildirmemiştir. Bu durumda mahkemenin davacı vekiline 7201 S.K. m.10/2 hükmü uyarınca tebligat yapması gerekir. Davacı vekiline anılan şekilde davetiye tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 14329 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-03-2013 13:52)

Taraflar arasında farklı tarihlerde düzenlenmiş iki ayrı sözleşme olması karşısında, tebligatın tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresi olan sonra ki tarihi taşıyan sözleşmede kayıtlı adresine çıkarılması, ancak bila tebliğ geri dönmesi halinde 35.maddeye göre işlem yapılması gerekir.Aksi durum savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan esaslı bir usul hatasıdır.
(Şerh No: 6367 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 09-03-2013 11:48)

Davacı, işyerinde 30.01.2008 tarihinde hırsızlık meydana gelmesi üzerine davalı sigorta şirketine başvurmuş; davalı sigorta şirketi, ekspertiz incelemesi sonrasında 28.150,00 TL’lik ibraname düzenleyerek imzasız şekilde davacıya göndermiş; davacı da, zararının daha fazla olduğundan bahisle bu belgeyi imzalamamış ve temyize konu davayı ikame etmiştir. Davalı sigorta şirketince davacıya gönderilen 28.150,00 TL ödeneceğine dair imzasız ibraname; davalının, anılan miktar itibariyle BK m. 133 k...
(Şerh No: 14326 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-03-2013 15:46)

Dava, yaralamalı trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı meydana gelen trafik kazasında yaralanması sebebiyle, 2918 sayılı kanun uyarınca davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 2918 sayılı kanunun 110. maddesi uyarınca bu tür davalar adli yargıda görülür.
(Şerh No: 14322 - Ekleyen: Av.Selim HARTAVİ - Tarih : 03-03-2013 15:37)

Zamanaşımına uğramış, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki çeklere mesnetle ve taraflar arasındaki temel ilişkiye dayalı ikame edilen davada alacak, her türlü delille ispatlanabilir. Davada dinlenen tanıkların görgüye değil duyuma dayalı bilgileri olmakla, tanık beyanları, alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değilse de; davacı, delil listesinde "her türlü yasal kanıt" demek suretiyle yemin deliline de dayandığından davacıya, bedele ilişkin yemin teklif hakkı hatırlatılarak sonuca uygun ka...
(Şerh No: 14325 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-03-2013 11:40)

İnançlı işleme mesnetle ikame olunan davada; davacı iddiasını yazılı delille kanıtlayamamışsa da dava dilekçesinde "ve sair" demek suretiyle yemin deliline de dayandığından; davacıya yemin önerme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 14324 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-03-2013 11:32)

İnançlı işleme mesnetle ikame olunan davada; davacı iddiasını yazılı delille kanıtlayamamışsa da dava dilekçesinde "ve sair" demek suretiyle yemin deliline de dayandığından; davacıya yemin önerme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 14323 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-03-2013 11:26)

Davada davacılar birden çok olup, davayı birlikte açmış olmakla birlikte, dava konusu uyuşmazlık tüm davacılar için ortak olup, her bir davacı için hukuki sebebin aynı olmasına; ayrıca farklı bir hukuki sebebe dayalı talep ve davanın olmamasına dayanılarak, davacılar aleyhine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece her bir davacı aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 14319 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:33)

El yazısı ile yapılan vasiyetnamede, vasiyetnamenin murisin eli ürünü olmadığının iddia edilmesi halinde; davalının beyanından başka görgüye dayalı bir beyen yoktur. Adli Tıp Kurumundan rapor alınmak zorundadır
(Şerh No: 14318 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:30)

Saklı pay oranının zedelenmesi vasiyetnamenin iptali sebebi değildir. Tenkis davasına konu olabilir. Mahkemece saklı pay oranının zedelendiğinden bahisle vasiyetnamenin iptali yolunda hüküm kurmak yerine tenkis incelemesi yapılarak dava neticelendirilmelidir.
(Şerh No: 14317 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:20)

Açılan vasiyetnamenin iptali davasında, davacı dava dilekçesinde mahfuz hissenin ihlal edildiğini de iddia etmektedir. Davacı davasında vasiyetnamenin iptalini talep etmiş ise de bu iddiasını ispatlayamamıştır. Davayı vasiyetname için iptal şartları oluşmadığından reddetmek yerine tenkise ilişkin talep de göz önünde bulundurularak inceleme ve araştırma yapılmalıdır.
(Şerh No: 14316 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-03-2013 14:12)

HUSUMET : Her ne kadar taşınmaz üzerine yapılan cami davalı belediye tarafından yapılmamış olsa da dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında dini tesis alanı olarak ayrıldığı ve planın uygulanmasından Bafra Belediye Başkanlığı'nın sorumlu olduğu gözetilerek taşınmaz bedelinin Bafra Belediye Başkanlığı'ndan tahsiline,diğer davalılar Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin hüküm kurulması gerekir iken yazılı şekilde...
(Şerh No: 14315 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-02-2013 10:09)

Kamulaştırma Kanunun 11/1-g maddesi uyarınca arsalara değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.Bilirkişi raporunda ,emsal karşılaştırması yapılmadan taşınmazın bulunduğu mevki ve konumu göz önüne alınıp piyasa araştırmasından söz edilerek soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
(Şerh No: 14313 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 28-02-2013 09:58)

İdarenin yazılı beyanına karşı sözlü beyanın yeterli olmaması, yazılı beyan zorunluluğu.
(Şerh No: 14308 - Ekleyen: Av.Faruk SINIR - Tarih : 27-02-2013 20:40)

Sanık hakkında tehdit suçundan TCK.nun 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası yapılması suretiyle sonuç hapis cezasının 25 gün yerine 20 gün olarak belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 14312 - Ekleyen: Alahattin ŞİMŞEK - Tarih : 27-02-2013 20:11)

 Bilgi  [HMK. 32] HUMK.78 ile farkı
HUMK.78. maddeye karşılık gelen bu hükmün HUMK.78'e nazaran en bariz farkı, HUMK.78. maddede münasebetsiz evrak kapsamına giren dilekçe (ve ekleri) dosyadan çıkarılıp, sahibine iade edilirken, HMK.32/2'de sahibine iade edilmeden münasebetsiz evrakın dosyada kalması ve verilecek süre içinde yeni bir dilekçe sunulmaması halinde dikkate alınmaması şeklinde düzenlenmesinde yatmaktadır.
(Şerh No: 14314 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 27-02-2013 07:39)

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre tapuda mesken olarak gözüken bağımsız bölümlerin Avukatlık Bürosu olarak kullanılabilmesi KatMülkiyetiK. md.24'de belirtilen yasak işlerden görülmemekteyse de,Yönetim Planında "bağımsız bölümlerin münhasıran mesken olarak kullanılacağı hükmü" yer alması durumunda, Yönetim Planı Kat Mülkiyeti Kanununa göre öncelikli olarak uygulanacağından, bu tür bağımsız bölümlerde Avukatlık Bürosu açılamaz.
(Şerh No: 14310 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 26-02-2013 11:23)

İYUK m.28/2 değişikliğinin adlî yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 14311 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-02-2013 21:53)

Davalı idarenin, davacının ailesiyle birlikte ikamet ettiği taşınmaz üzerinde haciz uygulayabilmesi için taşınmazın, davacının haline münasip bir yerden daha fazla değere sahip olduğu ve satılması halinde artan para ile münasip bir yer alabileceği hususunu tespit etmiş olması gerekir.
(Şerh No: 14309 - Ekleyen: Av.Kamil Nadir SARILKAN - Tarih : 25-02-2013 17:27)

Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinde; inşaatın anahtar teslimi suretiyle ve iskan ruhsatı alınarak teslim edileceği kabul edilmiştir. Tapuların inşaatın aşamasına göre devredileceği öngörülmediğinden arsa sahiplerinin tapu devri borçları, inşaatın iskan ruhsatı alınmak suretiyle tesliminden sonra muaccel olur.
(Şerh No: 14307 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-02-2013 16:53)

Borçlunun maaş ve ücret haczi İİK m.355 vd. maddeleri hükümlerine göre yapılmalıdır; İİK m.89 uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmek suretiyle maaş haczi yapılamaz.
(Şerh No: 14306 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-02-2013 13:35)

Yasada 89/1 haciz ihbarnamesine itirazın kaldırılmasına dair bir başvuru yolu düzenlenmemiştir. Takip borçlusu 3.kişi sayılamayacağından, bu kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi hukuki sonuç doğurmaz.
(Şerh No: 14305 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-02-2013 12:08)

Uyuşmazlık konusu takibe konu edilen alacak; mahkemenin ara kararıyla hükmedilen, birikmiş tedbir nafakasına ilişkindir. Mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir ve yetkiye dair İİK m.50 hükmü uygulanmaz.
(Şerh No: 14304 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-02-2013 11:07)

1- A sentence of imprisonment for a term of two years or less may be suspended . The upper limit of this term is three years for those under eighteen of age or above sixty five years old at the time of the commission of the offence . However in order to decide to suspend the sentence ; a-the person should not have been sentenced to a penalty for a term of more than three month imprisonment for an intentional offence b-the court should be convinced as a result of hearing the remorse he expressed during trial that the offender will not commit further offences in the future 2- The suspension of the penalty may depend upon the condition that compensation is provided to the victim or public which returns or restores matters to their previous condition or which indemnifies such in respect of all damage caused . In such case the enforcement of the penalty shall continue at the institution of enforcement until this condition is met . Once the condition is met the offender shall be released immediately upon a decision of a judge . 3- A probation period which is not less then one year and not more then three years shall be imposed for an offender whose sentence has been suspended . The lower limit of this period shall not be less than the term of sentence . 4- Within the probation period the court may decide that ; a- an offender who does not have a profession or trade shall attend an educational program for educational purposes b- an offender who possesses a profession ...
(Şerh No: 14303 - Çeviren: Av.M.Serdar DEMİRTAŞ - Tarih : 23-02-2013 19:45)

İcra takibine dayanak alacak "bina dış cephe yalıtımı bedeline ilişkin verilen bonolar " olmakla alacaklı, 634 S.K. m.35'e mesnetle apartman yönetimi hakkında veya 634 S.K. m. 20'ye mesnetle takibe konu borcun yasal sorumlusu olan kat malikleri hakkında takip yapma konusunda seçimlik hakkı haizdir. Yalnız alacaklı, seçimlik hakkını kullanarak apartman yönetimi hakkında takip başlatmışsa; kat maliklerine ödeme emri tebliğ edilmeden veya kat malikleri takipte taraf olarak gösterilmeden; kat m...
(Şerh No: 14302 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 14:19)

Belediye Encümenince 26.01.2010 tarihinde kira sözleşmesinin 31.07.2010 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğine ve 2886 sayılı Yasa'nın 75. maddesi gereğince işlem yapılacağına dair alınan karar davacı kiracıya bildirilmekle kira süresi sona erdiğinden; dava tarihi itibariyle davacı fuzuli şagildir. Dolayısıyla davalı Belediye'nin Ağustos 2010 ayına ait tahsil ettiği para, kira bedeli değil ecrimisil niteliğindedir. Bu sebeple Belediye'nin tahsil ettiği bu para ile kira ilişkisinin devam ettiği in...
(Şerh No: 14301 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 13:06)

6570 S.K. m.7/e'de ihtar için herhangi bir şekil şartı öngörülmediğinden; iki haklı ihtara dayalı tahliye istemli davada, gönderilen ihtarlarda ödeme süresinin belirtilmesi ve fesih iradesinin bildirilmesi şartları aranmaz. İhtarların yazılı ve haklı olması yeterlidir.
(Şerh No: 14300 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 13:06)

BK m.256 uyarınca kiralayan, akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiracıya süreli bir ihtar tebliğ ettikten sonra, kiracı kendisine tanınan sürede akde aykırılığı gidermezse; kiralayan, akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesini isteyebilir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.
(Şerh No: 14299 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 13:06)

Kural olarak; kiracı kiralananı sözleşme süresi bitmeden önce tahliye ederse kira dönemi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumludur. Ancak, BK m.98 atfı ile BK. m.44 gereği, kiralayan zararın artmasına neden olmuşsa bunun sonuçlarına kiralayan katlanmalıdır.
(Şerh No: 14298 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 11:32)

Kamu kurumlarında, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davalarındaki bir yıllık zamanaşımı süresi, dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar.
(Şerh No: 14297 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 11:31)

Aile konutu sebebiyle tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerine sonradan konulan ipoteğin kaldırılması şeklinde iki bağımsız talebe ilişkin davada; her iki talep için ayrı ayrı nispi peşin harç yatırılmadan işin esasına girilerek karar verilemez.
(Şerh No: 14295 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 10:23)

Herhangi bir malvarlığı bulunmayan, kirada oturan, emekli maaşı onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmayan ve boşanmada tamamen kusursuz olan kadın yararına, karşı tarafın mali gücü oranı da gözetilerek uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmelidir. Davacının, bir başka kadına "ek kredi kartı" çıkartarak bu ek kart harcamalarının genellikle koltuk v.s. gibi eşyalara ilişkin olduğu anlaşılmakla ve davacının da bununla ilgili makul ve kabul edilebilir bir sebep göstermediği dikkate alını...
(Şerh No: 14296 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 10:22)

Boşanmaya neden olan olaylarda her iki taraf da kusurlu ise de; sadakatsiz davranan davacı kadının kusurunun daha ağır olduğu anlaşılmakla; kadın yararına yoksulluk nafakası ve maddi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 14294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-02-2013 10:22)

İstanbul İflas Dairesince, hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerinde müflis şirket lehine bulunan irtifak hakkı, yapılan ihale ile satılmış ve satışın kesinleşmesinden sonra, şikayetçi üçüncü şahsa İİK.nun 135.maddesi gereğince tahliye emri gönderilmiştir. Kendisine tahliye emri gönderilen üçüncü kişi, tahliye emrine karşı şikayette bulunmuştur. Şikayetçi üçüncü kişinin şikayetinin kabulü ile tahliye emrinin iptal edilebilmesi, icra mahkemesinde taşınmazı hacizden önceki bir tarihte yapıldığı r...
(Şerh No: 14293 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-02-2013 18:48)

Elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan tüketiciye yansıtılması veya dava dilekçesinde yer alan gerekçeye göre enerji nakli sırasında meydana gelen kaybın tüketiciden tahsil edilmesi açıkça hakkaniyete aykırı olup temel tüketici haklarını ihlal niteliğinde görüldüğünden, tüketicinin kullanımı dışındaki bu gibi ücretlerin, tüketiciye ödettirilmesi kabul edilemez.
(Şerh No: 14292 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-02-2013 13:47)

1-The court after taking into account the characteristics of the offence and personality , social and economic situation of the offender and any remorse he expresses during the trial process may substitute a short term imprisonment for the following ; a-A judicial fine b-Compensation to the victim or public which returns or restores matters to their previous condition or which indemnifies such in respect of all damage caused c-Admittance to an educational institution which provides accommodation when necessary for at least two years in order to acquire a profession or trade d-Restriction on freedom of movement in respect of certain places and restrictions in conducting certain activities for a duration of between one-half and twice the term of imprisonment e-Confiscation of a driving licence or any other certificate granting permission to perform specific acts , deprivation of the right to carry out a profession or to operate in a certain area of activity for a minumum term of between one-half and twice the term of imprisonment where an offence has been committed failing to discharge a duty of care and attention or by abusing authority or a right f-Publicly beneficial work for a minimum term of between half and two times the term of imprisonment , though only with the consent of the offender 2-Whenever a term of imprisonment and a judicial fine are precribed in law as alternative penalties for a particular offence once it has been determined that the penalty is to ...
(Şerh No: 14291 - Çeviren: Av.M.Serdar DEMİRTAŞ - Tarih : 20-02-2013 11:40)

1- A specific term of imprisonment shall not be less than one month or more than twenty years unless otherwise prescribed by law 2- A term of imprisonment of one year or less shall be defined as a short term penalty of imprisonment
(Şerh No: 14290 - Çeviren: Av.M.Serdar DEMİRTAŞ - Tarih : 20-02-2013 09:05)

Life imprisonment lasts until the death of the convict
(Şerh No: 14289 - Çeviren: Av.M.Serdar DEMİRTAŞ - Tarih : 20-02-2013 08:59)

"Mağaza güvenlik cihazının sinyal vermesi sebebiyle çanta aramasının yapılması ve çantada mağazaya ait ürünün bulunmamasının maddi ve manevi tazminatı gerektireceği"
(Şerh No: 14288 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 19-02-2013 15:06)

"1086 sayılı HUMK zamanında açılmış bir davada, sadece HMK’nun 324 maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak, kapsamı da belirtilmeden yazılı şekilde gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı; mahkemenin davanın reddine dayanak aldığı, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında “alınması gereken avansın ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi ve belirtilen sürede ara karar gereğinin yer...
(Şerh No: 14287 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 19-02-2013 12:20)

Harçlar Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrasının 6009 sayılı kanunla değiştirilen (a) bendinin birinci cümlesinde yer alan “…kararın verilmesinden itibaren…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE.
(Şerh No: 14285 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 18-02-2013 11:30)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan “…kesin süre…” ibaresi ile “Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.” biçimindeki ikinci cümlesi Anayasa’ya aykırı değildir.
(Şerh No: 14284 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 18-02-2013 11:24)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinin “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” biçimindeki (2) numaralı fıkrası Anayasa’ya aykırı değildir.
(Şerh No: 14283 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 18-02-2013 11:21)

Türk Ceza Kanunu’nun 233. maddesinin “Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” biçimindeki (1) numaralı fıkrası Anayasa’ya aykırı değildir.
(Şerh No: 14282 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 18-02-2013 11:17)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 317. maddesinin “Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler.” biçimindeki (3) numaralı fıkrası Anayasa’ya aykırı değildir.
(Şerh No: 14281 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 18-02-2013 11:14)

Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi(KKİS) öncesinde arsa sahibi, taşınmazını müteahhide satış göstermek suretiyle tapuda devretmiştir. Bu devir akabinde tarafların akdettikleri KKİS'de arsa sahibinin tapudaki bu devir için müteahhitten herhangi bir bedel almadığı, bu bedel yerine iki adet daire ile bir adet dükkan alacağı açıkça yazılıdır. Bu durumda arsa sahibinin tapuda satış olarak gösterilen devri taraflar arasındaki KKİS'den mütevellit gerçekleştirdiğinin ve KKİS'de ...
(Şerh No: 14280 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2013 21:53)

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldıktan sonra arsa sahibinin müteahhide yaptığı temlik, arsa sahibinin karşı ediminin ifası gereği olarak yapılmaktadır. Somut olayda yanlar arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi feshedilmiş değildir. Sözleşmeden sonra 10.06.1998 tarihinde arsa sahibi tarafından tapunun tamamen müteahhide devredilmesi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini ve taşınmazın bedeli karşılığında yükleniciye satıldığını göstermez. Aral...
(Şerh No: 14279 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2013 18:35)

Uygulamada sıkça karşılaşıldığı üzere taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildikten sonra arsa sahipleri, karşı ediminin ifası veya benzer amaçlarla inşaat yapılacak taşınmazı tamamen yahut kısmen, çoğu kez satış suretiyle ferağ şeklinde yükleniciye temlik etmektedirler. Bu şekilde yapılan işlemden yararlanmak isteyen yüklenici ise akdedilen sözleşmeden vazgeçerek arsanın kendisine, akit tablosunda gösterildiği gibi yazılı bedel karşılığı devredildiği iddiasında bulunmakt...
(Şerh No: 14278 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2013 18:20)

Boşanan kişinin, babasından kalan yetim maaşını almak maksadıyla hareket edip muvazaalı boşanma gerçekleştirdiği, böylece mevsuf dolandırıcılık yaptığından bahisle yapılan şikayete ilişkin somut olayda suçun yasal unsurları oluşmamıştır.
(Şerh No: 14277 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2013 10:25)

6284 sayılı Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen kişinin, verilen tedbir kararlarına aykırı davranması halinde şikayette görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
(Şerh No: 14276 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-02-2013 12:24)

6284 sayılı Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen kişinin, verilen tedbir kararlarına aykırı davranması halinde şikayette görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
(Şerh No: 14275 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-02-2013 12:22)

İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun 86 ncı maddesine göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanununa göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuk...
(Şerh No: 14274 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-02-2013 14:37)

İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ...
(Şerh No: 14273 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-02-2013 14:30)

Başlangıçta en çok iki yıl süre ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren neden olmakla birlikte, davacı öğretim görevlisi işçi ile daha sonra birbiri ardına ve birden fazla sayıda iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren esaslı bir neden bulunmamaktadır. Bu yönde davalı Üniversite esaslı bir neden sunamamıştır. Bu itibarla davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığının kabulü gerekir. Mahkemece aksine düşünceyle davanın reddi hatalı olmuştur.
(Şerh No: 14271 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-02-2013 11:09)

Davalı ile davacı arasındaki ilişki; davacı kamu görevi yapmasına rağmen, özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisidir. Öte yandan, örneği dosyada mevcut olup incelenen sözleşmede, tarafların işçi ve işveren olarak karşılıklı vecibeler yüklendikleri ve haklar sağladıkları, özellikle sözleşmenin 12. maddesinde; çalışmanın İş Kanunu kapsamında olduğunun belirtildiği açıkça görülmektedir. Esasen davacı, işçi statüsünde olduğundan, memur statüsüne geçirilmek istenmiş, bunun üzer...
(Şerh No: 14270 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-02-2013 11:02)

Davalı taraf, iddiaya konu ödemenin başka bir senede yönelik olduğunu savunmuş, ancak savunmasına dayanak yaptığı senedi dosyaya sunmamıştır. Kural olarak ödemelerin başka bir alacağa yönelik olduğu yolundaki savunmanın davalı alacaklı tarafından usulen kanıtlanması gerekir.
(Şerh No: 14269 - Ekleyen: Av.Mehmet Saim DİKİCİ - Tarih : 14-02-2013 19:06)

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa veya bu iş için yükleniciye arsa sahipleri tarafından vekalet verilmemişse; üzerinde inşaat yapılacak taşınmaz üzerinde bina ve bu binada kiracı varsa binanın yıkımı ve bundan evvel de kiracının tahliyesi arsa sahibinin yükümüdür. Bu işler yapılmadan da arsa sahibinin yükleniciye, inşaata elverişli bir arsa teslim ettiğinden söz edilemeyeceği gibi bu işlerden kaynaklanan gecikmeden yüklenici sorumlu tutulamaz.
(Şerh No: 14268 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2013 17:29)

İnşaata başlanabilmesi için öncelikle inşaat yapılması kararlaştırılan arsanın, arsa sahibince inşaata elverişli ve ayıpsız olarak yükleniciye teslimi gerekir. Davacı arsa sahibi arsayı inşaata elverişli ve boş olarak teslim şeklindeki öncelikli edimini yerine getirmediğinden, BK m.90 (TBK m.106) uyarınca temerrüde düşmüştür ve bu suretle, ruhsat alınıp inşaata başlanamamasında arsa sahibi kusurludur.
(Şerh No: 14267 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2013 16:45)

Karşılıklı edimleri içeren kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yer teslimi arsa sahibinin öncelikli edim borcu olduğundan; arsa sahibi, arsayı ayıpsız ve inşaata elverişli şekilde teslim etmedikçe müteahhitten inşaata başlamasını isteyemez.
(Şerh No: 14266 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2013 16:38)

5510 sayılı kanunun 81.maddesi gereği %5 lik SGK indirim payının hakedişlerden kesintisinin yasal olduğu hakkında
(Şerh No: 14265 - Ekleyen: Av.Faruk SINIR - Tarih : 13-02-2013 10:32)

Çeyiz eşyaları misli eşyalardan ise de davacının seçimlik hakkı olup, bu eşyaları aynen isteyebileceği gibi sadece bedelinin tahsilini veya terditli olarak eşyaların mevcut olması halinde aynen, olmaması halinde bedelinin tahsilini de isteyebilir. Hakim taleple bağlı olup, bu talep dışında karar veremez. Eldeki davada; davacı isteğini sonradan bedele hasretmiştir. "Davacı başkasının kullandığı ve kötü bir görüntü yaşatan eşyayı almak zorunda bırakılamaz." Davacı tercih hakkını kullanarak eşy...
(Şerh No: 14264 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-02-2013 18:15)

Ziynet alacağı davalarında davacının seçimlik hakkı vardır. Davacı dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsilini isteyebileceği gibi, bu isteklerden yalnız birini de dava konusu yapabilir.
(Şerh No: 14263 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-02-2013 18:10)

 Bilgi  [BK. 1] SÖZLEŞMENİN KURULMASI
Borçlar Kanunu md.1 de akdin tamam olması yani kurulması düzenlenmiştir. Akit; tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklaması(beyan etmeleri) ile kurulur."Karşılıklılık";sözleşmenin kurulması için en az iki tarafın(alacaklı ve borçlu olmak üzere) olmasını ifade eder."Birbirine uygunluk" ise sözleşmenin konusunda yani ifa konusunda tarafların iradelerinin uyuşmasını(iradelerin paralel ve birbirine uygun olması, iradelerin birbirinden farklı olmamasını)ifade eder. İradeler açıkça ...
(Şerh No: 14262 - Ekleyen: Şükrü GÖKMEN - Tarih : 09-02-2013 12:09)

Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinde; sözleşmeye konu 4 parsel no'lu yere inşaat yapımı için gerekli ruhsat alınamamış; yapım için komşu 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarla birleştirme sağlanıp yeni imar parseli oluşmasından sonra inşaat yapılabileceği ortaya çıkmıştır. Yapılan imar çalışmaları sonucunda ise 4-5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar tevhit edilmiş ve sonuçta 170 ada 13 nolu parsel meydana gelmiş; oluşan bu parsel itibariyle yapılaşma olanaklı hale gelebilmiştir...
(Şerh No: 14261 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-02-2013 19:36)

Öğreti ve uygulamada kabul edildiği gibi, davanın açılmasından sonra dava konusu malın veya hakkın kamulaştırılması, müddeabihin şûyuun giderilmesi yolu ile satılması, taşınmazın dava sırasında mahkeme ilamı ile üçüncü kişi tarafından iktisap edilmesi (MK 633), cebri icra yolu ile satılması, şuf'a hakkının kullanılması, imar mevzuatına göre şuyulandırılması hallerinde de HUMK m.186'nın uygulanacağı kabul edilmektedir. Mahkemeler dava görülmekte iken taraflardan birinin müddeabihi bir başkasın...
(Şerh No: 14259 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-02-2013 16:24)

 Bilgi  [VUK. 177] Bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadleri (2013-2012-2011-2010-2009 Yılları)
Bilanço hesabı esasına göre defter tutma hadleri : 2013 YILI ================== 1- Yıllık; - Alış tutarı 150.000 TL - Satış tutarı 200.000 TL 2- Yıllık gayrisafi iş hasılatı 80.000 TL 3- İş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 150.000 TL 2012 YILI ============ 1- Yıllık; - Alış tutarı 140.000 TL - Satış tutarı 190.000 TL 2- Yıllık gayrisafi iş hasılatı 77.000 TL 3- İş h...
(Şerh No: 14258 - Ekleyen: Sinan ÖZTÜRK - Tarih : 30-01-2013 12:51)

Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz.
(Şerh No: 14257 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-01-2013 18:01)

Davalının çalışmasına engel bedeni ve fikri bir maluliyeti bulunmamaktadır. Mali gücünün zayıflığı, yoksulluk nafakasıyla sorumluluğuna mani değildir. Nafaka yükümlüsünün mali gücü nafakanın miktarına etkilidir.
(Şerh No: 14256 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-01-2013 17:55)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09691310 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.