Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [EskiBK. 52] Borçlar Kanunu Tasarısı m.62-63 ve Gerekçeleri
VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller 1. Genel olarak MADDE 62- Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz. Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı s...
(Şerh No: 8800 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:08)

 Bilgi  [EskiBK. 51] Borçlar Kanunu Tasarısı m.61 ve Gerekçesi
b. İç ilişkide MADDE 61- Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. GEREKÇESİ: MADDE 61- 818 sayılı Borçlar Kanununun 50 nci mad...
(Şerh No: 8799 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:07)

 Bilgi  [EskiBK. 50] Borçlar Kanunu Tasarısı m.59-60 ve Gerekçeleri
V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu 1. Sebeplerin yarışması MADDE 59- Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa; hâkim, kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir. GEREKÇESİ: MADDE 59- 818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu / 1. Sebeplerin yarışması” kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının tek fıkradan oluşan 59 uncu maddesinde, sorumluluk sebep...
(Şerh No: 8798 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:06)

 Bilgi  [EskiBK. 54] Borçlar Kanunu Tasarısı m.58 ve Gerekçesi
4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı MADDE 58- Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur. GEREKÇESİ: MADDE 58- 818 sayılı Borçlar Kanununun 54 üncü maddesinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 58 inci maddesinde, ayırt etme gücünün geçici kaybı hâlinde verilen zarardan sorumluluk düzenlenmektedir. 818 ...
(Şerh No: 8797 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:05)

 Bilgi  [EskiBK. 49] Borçlar Kanunu Tasarısı m.57 ve Gerekçesi
3. Kişilik hakkının zedelenmesi MADDE 57- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevî zarara karşılık manevî tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. GEREKÇESİ: MADDE 57- 818 sayılı Borçlar Kanununun 49 uncu maddesini kısmen karşılamaktadır. ...
(Şerh No: 8796 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:04)

 Bilgi  [EskiBK. 48] Borçlar Kanunu Tasarısı m.56 ve Gerekçesi
2. Haksız rekabet MADDE 56- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilânların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticarî işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır. GEREKÇESİ: MADDE 56- 818 sayılı Borçlar Kanununun 48 inci maddesin...
(Şerh No: 8795 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:04)

 Bilgi  [EskiBK. 47] Borçlar Kanunu Tasarısı m.55 ve Gerekçesi
c. Manevî tazminat MADDE 55- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevî tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevî tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. GEREKÇESİ: MADDE 55- 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki ...
(Şerh No: 8794 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:03)

 Bilgi  [EskiBK. 46] Borçlar Kanunu Tasarısı m.54-74 ve Gerekçeleri
b. Bedensel zarar MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri, 2. Kazanç kaybı, 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar. GEREKÇESİ: MADDE 54- 818 sayılı Borçlar Kanununun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının tek fıkraya bağlı dört bentten oluşan 54 üncü maddesinde, bedensel zararlar düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 46 ncı...
(Şerh No: 8793 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:02)

 Bilgi  [EskiBK. 45] Borçlar Kanunu Tasarısı m.53 ve Gerekçesi
IV. Özel durumlar 1. Ölüm ve bedensel zarar a. Ölüm MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri, 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar. GEREKÇESİ: MADDE 53- 818 sayılı Borçlar Kanununun 45 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının tek fıkraya bağlı üç bentten oluşan 53 ün...
(Şerh No: 8792 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:01)

 Bilgi  [EskiBK. 44] Borçlar Kanunu Tasarısı m.52 ve Gerekçesi
2. İndirilmesi MADDE 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. GEREKÇESİ: MADDE 52- 818 sayılı Borçlar Kanununun 44 üncü maddesini karşılamaktadır. T...
(Şerh No: 8791 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:00)

 Bilgi  [EskiBK. 43] Borçlar Kanunu Tasarısı m.51 ve Gerekçesi
III. Tazminat 1. Belirlenmesi MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür. GEREKÇESİ: MADDE 51- 818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 51 inci maddesinde, tazminatın kapsamının ve ödenme biçiminin hâkim tarafından belirlenmesi düzenlenmektedir....
(Şerh No: 8790 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 20:00)

 Bilgi  [EskiBK. 42] Borçlar Kanunu Tasarısı m.50 ve Gerekçesi
II. Zararın ve kusurun ispatı MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. GEREKÇESİ: MADDE 50- 818 sayılı Borçlar Kanununun 42 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 50 nci maddesinde, zararın ve kusurun ispatı düzenlenmektedi...
(Şerh No: 8789 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:59)

 Bilgi  [EskiBK. 41] Borçlar Kanunu Tasarısı m.49-70-75 ve Gerekçeleri
İKİNCİ AYIRIM Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri A. Sorumluluk I. Genel olarak MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlâka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. GEREKÇESİ: İKİNCİ AYIRIM Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri 818 sayılı Borçlar Kanununun 41 inci maddesiyle başlayan “İkinci...
(Şerh No: 8788 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:58)

 Bilgi  [EskiBK. 40] Borçlar Kanunu Tasarısı m.48 ve Gerekçesi
III. Saklı hükümler MADDE 48- Ortaklık temsilcileri ile organlarının ve ticarî vekillerin yetkisine ilişkin hükümler saklıdır. GEREKÇESİ: MADDE 48- 818 sayılı Borçlar Kanununun 40 ıncı maddesini karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 48 inci maddesinde, temsil yetkisine ilişkin özel hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir. Bu sebeple, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanununda düzenlenen çeşitli ortaklıkların temsilcilerinin, organlarının ve Türk Borçlar Kanunund...
(Şerh No: 8787 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:57)

 Bilgi  [EskiBK. 39] Borçlar Kanunu Tasarısı m.47 ve Gerekçesi
2. Onamama hâlinde MADDE 47- Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukukî işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Ancak, yetkisiz temsilci, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesi istenemez. Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir. Sebepsiz z...
(Şerh No: 8786 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:56)

 Bilgi  [EskiBK. 38] Borçlar Kanunu Tasarısı m.46 ve Gerekçesi
II. Yetkisiz temsil 1. Onama hâlinde MADDE 46- Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukukî işlem yaparsa; bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukukî işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur. GEREKÇESİ: MADDE 46- 818 sayılı Borçlar Kanununun...
(Şerh No: 8785 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:55)

 Bilgi  [EskiBK. 37] Borçlar Kanunu Tasarısı m.45 ve Gerekçesi
d. Yetkinin sona erdiğinin ileri sürülememesi MADDE 45- Temsilci, yetkisinin sona ermiş olduğunu bilmediği sürece, temsil olunan veya halefleri, temsilcinin yapmış olduğu hukukî işlemlerin sonuçlarıyla bağlıdırlar. Bu kural, üçüncü kişilerin yetkinin sona ermiş olduğunu bildikleri durumlarda uygulanmaz. GEREKÇESİ: MADDE 45- 818 sayılı Borçlar Kanununun 37 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 45 inci maddesinde, yetkinin sona erme ânı düzenlenmektedir. ...
(Şerh No: 8784 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:55)

 Bilgi  [EskiBK. 36] Borçlar Kanunu Tasarısı m.44 ve Gerekçesi
c. Yetki belgesinin geri verilmesi MADDE 44- Temsilciye yetki belgesi verilmişse, yetkinin sona ermesi durumunda temsilci, bu belgeyi temsil olunana geri vermekle veya hâkimin belirleyeceği yere bırakmakla yükümlüdür. Temsil olunan veya halefleri, temsilcinin belgeyi geri vermesi için gerekeni yapmazlarsa, bundan dolayı iyiniyetli üçüncü kişilerin zararını gidermekle yükümlüdürler. GEREKÇESİ: MADDE 44- 818 sayılı Borçlar Kanununun 36 ncı maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki ...
(Şerh No: 8783 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:53)

 Bilgi  [EskiBK. 35] Borçlar Kanunu Tasarısı m.43 ve Gerekçesi
b. Ölüm, ehliyetsizlik ve diğer durumlar MADDE 43- Hukukî işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflâs etmesi durumlarında sona erer. Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır. Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır. GEREKÇESİ: MADDE 43- 818 sayılı Borçlar Kanununun 35 inci maddesini...
(Şerh No: 8782 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:53)

 Bilgi  [EskiBK. 34] Borçlar Kanunu Tasarısı m.42 ve Gerekçesi
2. Hukukî işlemden doğan yetki a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması MADDE 42- Temsil olunan, hukukî bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Ancak, taraflar arasındaki hizmet, vekâlet veya ortaklık sözleşmeleri gibi hukukî ilişkilerden doğabilecek haklar saklıdır. Temsil olunan, bu hakkından önceden feragat edemez. Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri ald...
(Şerh No: 8781 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:52)

 Bilgi  [EskiBK. 33] Borçlar Kanunu Tasarısı m.41 ve Gerekçesi
b. Temsil yetkisinin kapsamı MADDE 41- Temsil yetkisinin kapsamı; yetki kamu hukukundan doğmuşsa bu konudaki hükümlere, hukukî bir işlemden doğmuşsa o işleme göre belirlenir. Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse, yetkinin varlığının ve kapsamının belirlenmesinde bildirim esas alınır. GEREKÇESİ: MADDE 41- 818 sayılı Borçlar Kanununun 33 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 41 inci maddesinde, temsil yetkisinin kapsamı düzenlenmektedir. 818 sayı...
(Şerh No: 8780 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:51)

 Bilgi  [EskiBK. 32] Borçlar Kanunu Tasarısı m.40 ve Gerekçesi
H. Temsil I. Yetkili temsil 1. Genel olarak a. Temsilin hükmü MADDE 40- Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukukî işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Temsilci, hukukî işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukukî işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukukî işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız is...
(Şerh No: 8779 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:50)

 Bilgi  [EskiBK. 31] Borçlar Kanunu Tasarısı m.39 ve Gerekçesi
IV. İrade bozukluğunun giderilmesi MADDE 39- Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. GEREKÇESİ: MADDE 39- 818...
(Şerh No: 8778 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 19:49)

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşa o payı öncelikle satın alma hakkını veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve o payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması...
(Şerh No: 8732 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-12-2010 02:23)

1-BK.504 ve devamı maddede ki düzenlemeyle kanun koyucu,sosyal ve ahlaki yönlerden zararları olan kumar ve bahis için hükümsüzlük müeyyidesi öngörmemiş, kumar ve bahis borcuna ilişkin ifanın geçerli olması esasını benimsemiştir (Yavuz, C.: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Beta Yayınevi, 4.Bası, İstanbul 1996, s.831). 2-Kumar ve bahis sözleşmeleri geçerli olup, bunlardan borç doğar ise de; bu borçlara dayanarak borçluyu borcunu ifa etmek üzere zorlama imkanı yoktur. Bu borç, dava hakkından ...
(Şerh No: 8724 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 10-12-2010 22:58)

Yasal önalım hakkının kullanılması için gerekli süreyi başlatan olgu "öğrenme" değil "bildirim"'dir ve bu herhangi bir bildirim değil, noter vasıtasıyla yapılacak bildirimdir. Eş söyleyişle; yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, satışın, alıcı veya satıcı tarafından, noter aracılığıyla, önalım hakkı sahibine bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Önalım hakkı sahibinin,satışı başka bir şekilde öğrenmiş olması,hatta bu sebeple alıcı ve satıcıya iht...
(Şerh No: 8723 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 09-12-2010 16:21)

Cevap layihasını verememiş ve 197. madde uyarınca mühlet istememiş olan tarafın ilk oturumda esasa girmeden cevap süresinin uzatılmasını isteyebileceği...
(Şerh No: 8721 - Ekleyen: Av.İsmail İBİŞ - Tarih : 09-12-2010 13:41)

Tehditle alındığı ileri sürülen bono karşılığında,yine tehdit sonucu verilen bir kısım nakit ve yeni bonolara ilişkin istirdat ve menfi tespit isteminde, istirdata konu nakdi kısmın tehdit sonucu ödendiği mahkemenin kabulünde ve bu yön davalı yanca temyiz konusu edilmemiş ise,aynı anda düzenlendiği anlaşılan menfi tespit konusu senetlerinde tehdit altında alındığının kabulü gerekir. Bir başka ifadeyle, nakdin zorla,senetlerin ise rıza ile alındığı,hayatın olağan akışına uygun düşmez.
(Şerh No: 8722 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 08-12-2010 18:11)

TTK m.730 yollamasıyla çekler hakkında da uygulanması gerekli aynı Kanun'un 597/2. maddesi uyarınca keşideci, çekin ciro edilmesini yasak edebilir. Böylece keşideci, sonradan kendilerine senet(çek) ciro edilen kişilere(cirantalara)karşı mesul olmaz. Bir başka ifadeyle, çekin yüzünde bulunan ciro edilemez kaydı, kambiyo senedi niteliğini etkilemez ise de; lehdar dışındakilere devrini engeller nitelikte olup, cirantaların keşideciler hakkında takip yapma hakkı yoktur.
(Şerh No: 8720 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 08-12-2010 16:17)

Kendisi(davacı)adına bankaya(davalı)gelen havalenin,davalının kusuru ile 3.şahsa ödendiğine ve davalıdan tahsili istemine ilişkin uyuşmazlıkta; hesaptaki paranın pasaportu ibraz eden kişiye ödendiği savunulduğuna göre,paranın davacı tarafından çekilip çekilmediğinin HUMK.309. madde gereğince dekont üzerinde imza incelemesi suretiyle belirlenmesi, imzanın davacıya ait olmadığının belirlenmesi halinde ise,ibraz edilen pasaportun 3. şahsın eline geçişinde ve bu pasaport ile 3. şahsın tahsilat yapm...
(Şerh No: 8719 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 08-12-2010 13:33)

HUMK.201/ilk cümle uyarınca,cevap süresi içerisinde davaya cevap verilmemesi halinde,davacının dava dilekçesinde dayandığı vakıaların, davalı yanca inkar etmiş sayılacağı hususu,izahtan vareste(açıklanmasına gerek dahi bulunmayan) bir durumdur.
(Şerh No: 8718 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 08-12-2010 13:19)

Dava konusu, davacı idare tarafından, davalı yükleniciye yapılan fazla hakediş ödemesinin, yükelniciden istirdadı talebidir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesine dair işte, kesin kabul işlemi 10.06.1997 tarihinde yapılmıştır. Sözleşmenin eki Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesine göre kesin hakediş raporunun düzenlenmesi için kesin kabul tutanağının idarece onaylanması gerekir. Dosya münderecatına göre kesin hakediş raporu 30.01.1996 tarihinde düzenlenmiş ise de; anılan Şartname hükmü karşısı...
(Şerh No: 8717 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-12-2010 13:11)

5271 sayılı Kanun 04.12.2004 tarihinde kabul edilmiş olup 17.12.2004 tarih ve 25673 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış; 31.03.2005 tarih ve 25772 Mük. sayılı R.G.'de yayımlanan 31.03.2005 tarih ve 5328 Sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi ile, yürürlüğe ilişkin 334. maddede geçen "1 Nisan 2005" ibaresi "1 Haziran 2005" olarak değiştirilmekle bu tarihte yürürlüğe girmiştir. Eşyaya haksız el konulmasına ilişkin tazminat taleplerine ilişkin ne 466 Sayılı Kanunda, ne de eski Ceza Muhakemeleri Usulü K...
(Şerh No: 8716 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-12-2010 12:49)

Davacı, şüpheli sıfatı ile soruşturma aşamasında tutuklanmış ve hemen akabinde yukarıda ayrıntıları ile yazılı sağlık sorunları meydana gelmiştir. Sağlık heyeti raporlarında, -ani ölüm riski altında olduğu- ayrıca ve açıkça belirtilmiştir. Davacının sağlık sorunlarının, gözaltına alınması ile başlayan ve tutukluluğu ile devam eden süreçte meydana geldiği; en azından, bu sürecin davacıda mevcut olabilecek rahatsızlıklara olumsuz etkide bulunduğu ve yaşamsal tehlike boyutuna ulaştığı anlaşılmaktad...
(Şerh No: 8715 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-12-2010 22:31)

Hastahane tarafından ihalede öngörülen alım süresi dolduktan sonra alınan medikal malzeme bedelinin tahsili için başlatılan takip ve davada,davalı Hazinenin dile getirdiği savunmaya karşın, malzemelerin hastahane personelince teslim alındığının kanıtlanmış olması nedeniyle, davaya konu takip ve mahkeme masraflarının davacı(hazine) tarafından, davalılardan(hastahane personeli)rucüen tazmin istemine ilişkin uyuşmazlıkta; 1-Sağlık hakkı temel bir insan hakkı olup, sağlıklı yaşam hakkının herhang...
(Şerh No: 8713 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 07-12-2010 17:47)

Yeniden kiralama için yapılan masraflar da zarar kapsamına girer.
(Şerh No: 8681 - Ekleyen: Av.Ali KARAÇUHA - Tarih : 07-12-2010 16:58)

1-İlke olarak, müeccel (vadesi gelmemiş) alacaklar için eda davası açılmasında hukuki yarar yok ise de;borçlunun borcunu zamanında yerine getirmeyeceği endişesini haklı gösteren durumların varlığı halinde, gelecekteki bir edimin yerine getirilmesi için, eda davası açılabilir. 2-Diğer taraftan alacaklı,alacağını vadesinde alabilmesinin ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğü/düşmekte olduğundan bahisle,müeccel (vadesi gelmemiş) bir borçtan dolayı ihtiyati haciz isteyebilir, buna ilişkin olaylar mev...
(Şerh No: 8714 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 07-12-2010 14:29)

Zamanaşımının, müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesinin, diğerlerine karşı da kesilmiş sayılacağını öngören Borçlar Kanununun 134/1. maddesi hükmü, tam teselsül hali için söz konusu olup eksik teselsülde uygulanmaz.
(Şerh No: 8712 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 23:09)

Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan; sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılır. Sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı davada zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhinde açabileceği davanın zamanaşımına tabidir ve aynı tarihte başlar. İcra takibinden mütevellit ...
(Şerh No: 8711 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 20:44)

Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan; sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılır. Sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı davada zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhinde açabileceği davanın zamanaşımına tabidir ve aynı tarihte başlar. İcra takibinden mütevellit ...
(Şerh No: 8710 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 20:42)

Taraflar arasında 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, davaya konu taşınmazın bu tarihten sonra 09.09.2003 tarihinde edinildiği, tarafların boşanmaya ilişkin dava dilekçesi ile mahkemece uygun bulunan protokolde boşanmanın mali sonuçlarını da düzenledikleri, bu şekilde taraflar arasında tasfiyeye konu bir malvarlığı değerinin bulunmadığı, bilerek ve isteyerek protokolle karşı tarafa bir takım maddi olanaklar sağlayan ...
(Şerh No: 8709 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-12-2010 20:07)

Dava,"katkı alacağına" ilişkindir. Taraflar anlaşmalı biçimde, hazırladıkları protokol eşliğinde boşanmışlardır. Davacı, dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü sunduğuna ve bunun dava dilekçenin eki olduğunu açıkça belirttiğine, yargılamada aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya karar verilmesini istediğine ve davalı kadının da bu anlaşmadaki düzenlemeye güvenerek boşanmayı kabul ettiğine göre; bundan sonra davacının bu protokol hükümlerine aykırı olarak, boşanma davasındaki beyan ve ...
(Şerh No: 8708 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-12-2010 19:58)

İhtarname ile temerrüdün oluşması Borçlar Kanunun 133. maddesinde düzenlenen zamanaşımını kesen sebeplerden değildir.
(Şerh No: 8707 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 19:45)

Mahkemece, davanın ihbar edildiği sigorta şirketi yönünden davanın, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İhbar edilen sorumlu şirkete yönelik usulen açılmış ve harcı yatırılmış bir dava bulunmadığından, hakkında karar verilemez. Lakin sonucu itibariyle hüküm doğru olduğundan, bu husus BOZMA nedeni sayılmamıştır.
(Şerh No: 8706 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 18:59)

Adam kullanan kimse, kullandığı adamına yanlış talimat veya bozuk araç ve gereç vermek veya tevdi ettiği işin haksızlığını kendisinden saklamak suretiyle; kullandığı adamına karşı bir kusur işlemiş olduğu takdirde, rücu hakkını kısmen ya da tamamen kaybedebilir.
(Şerh No: 8705 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 18:20)

Birden ziyade kişinin, müşterek kusurlarıyla sebebiyet vermedikleri bir zarardan, aynı zamanda mesul olmaları; diğer bir deyimle muhtelif sebepler dolayısıyla sorumluluk, BK m.51'de düzenlenmiştir. BK m.51'de noksan teselsül hali öngörülmüştür. Zira, müşterek kusur yoktur ve kişilerden biri haksız eylemi, biri kanun, bir diğeri akde aykırılık nedeniyle sorumludur. Müteaddit kişilerin birbirinden habersiz olduğu kusurlu müşterek illiyet veya müterafik illiyet hallerinde de nakıs teselsül söz k...
(Şerh No: 8704 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-12-2010 17:08)

1-Hapis hakkı,kanundan doğan bir tür rehin hakkıdır. 2- Taşınır rehni tabiri, teslime bağlı rehinleri, MK m.940'ta öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri de kapsar. Bu nedenle hapis hakkına sahip alacaklı, kendisine tanınan hakkı kullanarak taşınır rehnin paraya çevrilmesine ilişkin yolla İİK m.145 ve devamı maddeleri uyarınca takip yapabilir.
(Şerh No: 8683 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-12-2010 14:18)

Davacıya sonuçları anlatılarak verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücreti, gecikmeli olarak yatırılmış ise de; bu durum o tarihte yürürlükte bulunan enerji affı ile ilgili, tarafların yaptığı sulh müzakereleri nedeniyle meydana geldiğinden ve bu gecikmenin, duruşmanın ertelenmesi, davanın sürüncemede bırakılması kastıyla yapılmadığı anlaşıldığından; salt bilirkişi ücretinin kesin süre içinde yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
(Şerh No: 8687 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-12-2010 14:18)

İİK m.83/a gereğince, haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair, borçlunun hacizden önceki bir dönemde alacaklı ile yapmış olduğu anlaşma geçersizdir. Zira, muvafakat ettiği gelirinden yoksun kalmanın kendisine ne gibi sakıncalar getireceği,yaşamını bu gelir olmaksızın sürdürüp sürdüremeyeceği hususları, ancak yaşadıktan sonra anlaşılabilir nitelikte olup; böyle bir muvafakat yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca geçersizdir.
(Şerh No: 8696 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-12-2010 14:17)

HUMK.95.maddesine göre, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olan feragattan dönülmesi ve ıslah yolu ile hükümsüz kılınması olanaksız ise de; davacı feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir (Ayrıca Bknz:Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü,6.Baskı,Cilt V,S.3646 vd.). Somut olayda, feragat beyanlarında iradeyi sakatlayan nedenlerin etkili olduğu iddia edilmiş olduğuna göre, bu konudaki iddia ve kanıtlar değerlendirilmeksizin, salt feraga...
(Şerh No: 8702 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-12-2010 14:17)

BK.117. maddesi "Borçluya yüklenemeyecek sebeplerden dolayı, borcun ifası mümkün olmazsa borç hükümsüz kalır" hükmünü içermektedir.Doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında zorunlu neden; taraflar arasında sözleşmenin yapıldığı sırada yok iken, sonradan ansızın gerçekleşen ve önlenmesine imkan olmayan ve borcun yerine getirilmesine engel bulunan neden olarak tanımlanmaktadır.O halde; kira sözleşmesinin temelini oluşturan binanın, deprem nedeniyle yıkılması,kira konusunu ortadan kaldıran,borçluya yükl...
(Şerh No: 8703 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 05-12-2010 14:17)

Doğal yapıyı ve ekolojik dengeyi bozacak nitelikte olan eylemler Ceza Hukuku açısından suç oluşturmasa bile; haksız eylem niteliğindeki davranışlardan kaynaklanan zarardan, söz konusu zararı veren sorumludur.
(Şerh No: 8701 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 04-12-2010 17:24)

Adi kiraya ve hasılat kirasına ait takiplerde hangi aylar kirasının ve ne kadar eksik yatırıldığının açıklanması gerekmez.
(Şerh No: 8700 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-12-2010 15:41)

Adi kiraya ve hasılat kiralarına ait takiplerde, kira sözleşmesi örneğinin, ödeme emri ekinde, borçluya tebliği gerekmez.
(Şerh No: 8699 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-12-2010 15:37)

Taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesi 15.09.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Sözleşmenin özel 4. maddesinde yıllık kira artış oranı %65 olarak kararlaştırılmıştır. Borçlular, Eylül 2002 tarihinden itibaren on ay süreyle aylık kirayı 185.000.000 TL olarak konutta ödemeli posta havalesi ile göndermiş ve bu kira parası alacaklı tarafından hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmiştir. Uzun süre aylık 185.000.000 TL olarak ödenen kira parasını itirazsız kabul ede...
(Şerh No: 8698 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-12-2010 15:19)

15.10.1996 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira parasının 900 DM olduğu kararlaştırılmıştır. 01.01.2002 tarihinden itibaren DM'nin yürürlükten kaldırılarak Euro'ya geçilmesi üzerine davalı aylık kira paralarını 440 Euro üzerinden ödemeye başlamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 2002 yılı başından itibaren 440 Euro üzerinden yapılan ödemeleri kabul eden davacının icra takibi yaptığı 21.11.2007 tari...
(Şerh No: 8697 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-12-2010 15:08)

Birden çok keşidecisi olan senette, keşidecilerden birinin,borcun tamamının senet lehtarına kendisince ödendiğinden bahisle,diğer keşideciler aleyhine rücuen tahsil istemiyle başlattığı bir takipte; BK.146.maddesine göre,herbir borçlu alacaklıya karşı birer eşit payı(somut olayda % 50) üzerlerine almak zorunda olup, TTK.621.maddesi gereğince senetlerin keşidecilerden birinin elinde bulunması,bedelin bu keşideci tarafından ödendiğine karine teşkil eder.
(Şerh No: 8684 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 03-12-2010 09:44)

BK.159.maddesine göre,cezai şart öngörülmüş ise,alacaklı zarara uğramamasa dahi bunu talep edebilir.Ancak aynı maddenin 2. fıkrasına göre cezai şartı aşan bir zarar söz konusu olduğu takdirde alacaklı, borçlunun kusuru olduğunu ispat ettiği takdirde cezai şartı aşan zararını da isteyebilecektir. Bir başka ifadeyle,BK.159/2. maddesi hükmünce alacaklı, cezai şart ile birlikte ayrıca zararın tazminini isteyemez,ancak bunlardan birini(lehine yüksek olanı)talep etme konusunda seçimlik hakka sahiptir...
(Şerh No: 8695 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 03-12-2010 09:41)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8694 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 03-12-2010 00:59)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8693 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 03-12-2010 00:54)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8692 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 03-12-2010 00:49)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8691 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 03-12-2010 00:44)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8690 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 02-12-2010 23:57)

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 8689 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 02-12-2010 23:56)

Davacı şirket tarafından 75.000.000 TL'ye kadar çek keşide etme yetkisi verilen şirket muhasebecisi, görev yaptığı süre içinde 250 adet çek keşide etmiştir ve bu çeklerden 195 adedi davacı şirket tarafından benimsenmiştir. Bu sebeple davacı şirketin, ticari mümessili konumundaki (vekaletnamesindeki kısıtlamanın ticaret sicilinde kayıt ve ilan edilmemiş olması da göz önünde bulundurularak)muhasebecisinin keşide ettiği çeklerin geçersizliğini ileri sürmesi MK m.2 ile bağdaşmaz.
(Şerh No: 8688 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-12-2010 16:38)

Gerekçeli karar başlığında, suçun işlendiği yer ve zaman diliminin gösterilmemesi bozma nedenidir.
(Şerh No: 8686 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-12-2010 12:39)

Davacı şirket tarafından 75.000.000 TL'ye kadar çek keşide etme yetkisi verilen şirket muhasebecisi, görev yaptığı süre içinde 250 adet çek keşide etmiştir ve bu çeklerden 195 adedi davacı şirket tarafından benimsenmiştir. Bu sebeple davacı şirketin, ticari mümessili konumundaki (vekaletnamesindeki kısıtlamanın ticaret sicilinde kayıt ve ilan edilmemiş olması da göz önünde bulundurularak)muhasebecisinin keşide ettiği çeklerin geçersizliğini ileri sürmesi MK m.2 ile bağdaşmaz.
(Şerh No: 8685 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-12-2010 12:20)

Davacı şirket tarafından 75.000.000 TL'ye kadar çek keşide etme yetkisi verilen şirket muhasebecisi, görev yaptığı süre içinde 250 adet çek keşide etmiştir ve bu çeklerden 195 adedi davacı şirket tarafından benimsenmiştir. Bu sebeple davacı şirketin, ticari mümessili konumundaki (vekaletnamesindeki kısıtlamanın ticaret sicilinde kayıt ve ilan edilmemiş olması da göz önünde bulundurularak)muhasebecisinin keşide ettiği çeklerin geçersizliğini ileri sürmesi MK m.2 ile bağdaşmaz.
(Şerh No: 8646 - Ekleyen: Av.Akın TÜRKOĞLU - Tarih : 02-12-2010 12:20)

Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verilmişse, kredi veren tarafça önce asıl borçluya başvurulmalı, ancak takip semeresiz kalmışsa kefilden borcun ifası istenmelidir.
(Şerh No: 8682 - Ekleyen: Mücevher ÖZKAN - Tarih : 01-12-2010 22:47)

TMK.612.maddesinin; "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir." hükmüne göre, miras reddedilmiş olmakla tasfiyeye tabi tutulur. Yoksa 2. derece mirasçılarına yönlendirilemez.
(Şerh No: 8678 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-12-2010 18:57)

Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibi taraflarının(alacaklı/borçlunun) da,taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir.Bununla birlikte, gerçek kişilerin kişiliği ve medeni haklardan istifade ehliyeti ölüm ile son bulduğundan,ölmüş bir kişinin taraf ehliyeti yoktur ve ölü kişi aleyhine dava açılamaz.(Ayrıca Bknz:04.05.1978 gün ve 4-5 sayılı İBK.kararı)
(Şerh No: 8679 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-12-2010 18:55)

Bir ticaret şirketi başka bir şirket tarafından devralınırsa (TTK.451), eski şirketin tüzel kişiliği sona erer. Keza bir ticari şirket diğer bir ticari şirketle birleşmesi halinde de birleşen şirketin hükmi şahsiyeti sona ermektedir. Tüzel kişiliğin son bulması ile, artık eski tüzel kişinin (ölü bir şahıs gibi) taraf ehliyetinin son bulduğunun kabulüyle, ölü kişiye karşı dava açılması hakkındaki uygulamaların,kıyasen burada da uygulanması gerekir.(Prof.Dr.Baki Kuru, HUMK. CİLT-1, S-930) Takip...
(Şerh No: 8680 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-12-2010 16:08)

 Bilgi  [KooperatifK. 81] 1163 sa. Kooperatifler Kanununun 81. maddesine, 5983 sa. yasayla eklenen yeni hüküm
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81. maddesine, 5983 sayılı Kanunun 2. maddesi ile eklenen yeni hüküm nedeniyle kooperatiften çıkarılan kişilerin konutunun kendisine verilmesi istemli 5983 sayılı Kanunla yapılan değişik 81. madde: “…Konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. (Ek cümle: 5983 - 3.6.2010 / m.2) “Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan...
(Şerh No: 8676 - Ekleyen: Av.Esra ULUS - Tarih : 01-12-2010 13:16)

Borçlu gerçek kişi,takip konusu çeklerdeki imzalarını inkar etmeyip, şirket adına atıldığını ileri sürmektedir. Dosyada yer alan imza sirkülerinde ise, adına imza atılan tüzel kişinin(şirketin) ancak iki yetkilinin müşterek imzasıyla sorumluluk altına gireceği hüküm altına alınmıştır. İlgili tüzel kişi(şirketin) bu yöne ilişkin itirazı olduğu alacaklı tarafından ileri sürüldüğüne göre bu hususun Ticaret Sicil Memurluğundan sorulup davacının borçlu sıfatına haiz olup olmadığı araştırılmalıdır; du...
(Şerh No: 8677 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 01-12-2010 13:12)

B.K. ‘nun 31. maddesine göre hileye dayalı iptal isteğinde , hile iddiası her türlü delille ispat edilebileceğinden davacının gösterdiği tanıkların dinlenilmesi gerekir. Hile nedenine dayanılıyorsa, işlemin tapu memuru huzurunda yapılması tanık dinlenmesine engel olmaz.
(Şerh No: 8675 - Ekleyen: Av.Ufuk KARA - Tarih : 30-11-2010 16:46)

Birden fazla boçlu/davalı olması halinde; borçlulardan/davalılardan birinin aldığı tehir-i icra kararının, mehil talebinde bulunmayan borçlular/davalılar yönünden bağlayıcılığı yoktur.
(Şerh No: 8674 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-11-2010 16:20)

Birden fazla borçlu/davalı olması halinde; borçlulardan/davalılardan birinin aldığı tehir-i icra kararının, kararı temyiz etmeyen ve mehil talebinde bulunmayan borçlular/davalılar yönünden bağlayıcılığı yoktur.
(Şerh No: 8673 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-11-2010 16:10)

Eser sözleşmelerinde akdin en önemli unsuru işin bedelidir. Taraflarca akit serbestisi ilkesine uygun olarak kararlaştırılan ve kabul edilen bedelin, sözleşmenin imzalanmasından sonra aynen uygulanması zorunludur. Davacı ile idare arasındaki ihale sözleşmesi veya eklerinde fiyat farkı verilmeyeceği ve bedelin hiçbir şekilde artırılmayacağı yazılı hallerde; hükümetçe çıkartılan fiyat farkı kararnameleri, sözleşmeye uygulanamaz. Mevcut sözleşmelere kamu düzenine ilişkin sebepler haricinde ...
(Şerh No: 8672 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 16:48)

Eser sözleşmelerinde akdin en önemli unsuru işin bedelidir. Taraflarca akit serbestisi ilkesine uygun olarak kararlaştırılan ve kabul edilen bedelin, sözleşmenin imzalanmasından sonra aynen uygulanması zorunludur. Davacı ile idare arasındaki ihale sözleşmesi veya eklerinde fiyat farkı verilmeyeceği ve bedelin hiçbir şekilde artırılmayacağı yazılı hallerde; hükümetçe çıkartılan fiyat farkı kararnameleri, sözleşmeye uygulanamaz. Mevcut sözleşmelere kamu düzenine ilişkin sebepler haricinde ...
(Şerh No: 8671 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 16:48)

Sanık, sabit olan tali kusuru nedeniyle taksirle ölüme neden olmak eylemi nedeniyle yerel mahkemece, 5237 S.K. m.85/1 ve 62 uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Sanığın "ekonomik durumu" dikkate alınarak, verilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın 5237 S.K. m.50 uyarınca adli para cezasına veya tedbire çevrilmesine yer olmadığına, sabıkasız olması nedeniyle verilen cezanın 5237 S.K. m.51 uyarınca ertelenmesine karar verilmiştir. Verilen ceza, 5237 S.K. m.49/1 uyarınca uzun süreli ...
(Şerh No: 8670 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 15:05)

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan" davalar olarak tanımlanmakta; yargı kararlarında "menfaat" kavramının davacı ile iptalini istediği idari işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idari işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddi bir...
(Şerh No: 8669 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 11:52)

Dava konusu; davacıyı, 6570 sayılı Yasanın 7/c maddesine mesnetle tahliye ettirdikten sonra 6570 S.K. m.15/1'e aykırı hareket eden davalı aleyhine ikame olunan kira farkından doğan zararın, taşınma giderlerinin, kâr yoksunluğunun ve tadilat giderlerinin talep edildiği davadır. Anılan durumda tazminatın hesaplanması için zararın kapsamının belirlenmesi gerekir ve tazminat miktarı da hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Bu meyanda somut olayda yapılması gereken; tahliye edilen işyerinin...
(Şerh No: 8668 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 11:51)

 Bilgi  [SGvGSSK. 90] 17.12.2009 Tarihli 27435 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3194 S.K. m.28/10 değişikliği
3194 S.K. m.28/10: "Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi olmayan yapı sahibinin talebi...
(Şerh No: 8666 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 01:53)

 Bilgi  [SGvGSSK. 90] 22.10.2008 Tarih, 27032 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Tebliğ
TEBLİĞ Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından: RUHSAT VERMEYE YETKİLİ MERCİLERCE VERİLEN RUHSATLARIN SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA GÖNDERİLMESİ İLE GEÇİCİ İSKAN VEYA YAPI KULLANMA İZİN BELGESİNİN VERİLMESİNDE İLİŞİKSİZLİK BELGESİNİN ARANILMASI HAKKINDA TEBLİĞ Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, valilikler, belediyeler, il özel idareleri ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin; a) Yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine...
(Şerh No: 8665 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-11-2010 00:14)

Fatura, İİK m.68'deki borç ikrarını içeren bir belge değildir; lakin borçlu, borç ilişkisini kabul ederek fatura bedelini ödediğini ileri sürdüğünde dayanak belge, `mücerret borç ikrarını` içerdiğinden; alacaklı, belirtilen kabul nedeniyle borçlunun itirazının kaldırılmasını icra mahkemesinden talep edebilir.
(Şerh No: 8664 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 17:10)

Borçlu tarafından alacaklı aleyhine (daha önce) açılan menfi tespit ve tazminat davasında verilen 27.04.1994 tarihli red kararının içeriğinde açıkça gerçekte alacaklının alacağı bulunduğu, borçlunun borç miktarı tespit edilmiştir. Bu hükmün borçlu tarafından temyizine ilişkin dilekçeye davacı/alacaklı tarafından verilen 27.09.1994 tarihli cevapta da alacak ileri sürülmüş ve özel dairece mahkemenin kararı 05.04.1996 tarihinde onanmıştır. Son olarak borçlunun karar düzeltme talebi (ki bu talebe ka...
(Şerh No: 8658 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:27)

İkame edilen istihkak davasında tedbiren satışın durdurulması kararı TTK m.662'de açıklanan zamanaşımını kesen nedenlerden değildir.
(Şerh No: 8663 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:20)

Açılma koşulu ve inceleme yöntemleri İİK'da düzenlenen ve İcra Mahkemesine sunulan itiraz, TTK m.662'de öngörülen niteliği içermeyip zamanaşımı kesmez.
(Şerh No: 8662 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:20)

Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurarak imzaya ve borca itiraz etmesi TTK m.662'deki müruruzamanın kesilmesi nedenlerinden değildir.
(Şerh No: 8661 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:20)

İhtiyati haciz kararı bir icra işlemi olmadığından ve (TTK m.730 göndermesiyle) TTK 662. maddesinde yazılı zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmadığından, zamanaşımını kesmez.
(Şerh No: 8660 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:20)

Karşılıksız çekten dolayı açılan ceza davası zamanaşımını kesen sebeplerden değildir.
(Şerh No: 8659 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 15:20)

HUMK m.91 hükmüne göre, davadan feragat kesin hüküm sonucunu doğurduğundan kararın kesinleşmesine kadar bu yönde vaki beyanın dikkate alınması zorunludur.
(Şerh No: 8657 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır. Dava tarihinden sonra doğacak haklar için görülmekte olan davada karar verilmesi mümkün değildir. Bu ahvalde somut olayda, davanın açıldığı tarihte, davacının yaptığı ödeme tutarları dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekir, yargılama sırasında oluşan ve infazda dikkate alınabilecek olan ödemelerin de hüküm altına alınması doğru değildir.
(Şerh No: 8656 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

Davacı, dava dilekçesinde alacağın, ticari faizi ile tahsilini talep etmiştir. Dava konusu olayın niteliğine göre bu talebin avans faizi anlamına geleceği dikkate alınmak suretiyle, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 8655 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

Davacılar, kooperatif ortakları olduklarının ve tasfiye tarihinde kooperatifteki paylarının güncel değerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 02.05.1999 tarihli kooperatif genel kurulunda, ortaklık paylarını tamamlama süresi 31.12.1999 tarihine kadar uzatılmış ve ödemeyenlerin ihraç edileceği yönünde karar alınmıştır. Davacılar bu sürede pay farkını ödememişler ve 27.01.2000 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraçlarına karar verilmiştir. Bu ihraç kararı davacılara tebliğ e...
(Şerh No: 8654 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

Hüküm kurulduktan sonra, ancak henüz kesinlik kazanmadan davadan feragat edildiğinde; vaki feragatin mahkemece değerlendirilmesi gerekir.
(Şerh No: 8653 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

Davacı şirket 1987 yılında Irak'ta bulunan dava dışı şirket ile alım-satım sözleşmesi akdetmiş ve bu sebeple dava dışı şirketin çalıştığı banka aracılığı ile Türkiye'de muhabir banka olarak davalı bankada akreditif açmış, bu alış-verişin teminatı olarak istenen teminat mektubunu davalıdan alarak Irak'ta bulunan firmaya vermiştir. İhraç konusu mal tam olarak gönderilip bedeli de davacı şirket tarafından tahsil edilmiş, alıcı ve satıcı arasında herhangi bir sorun kalmamış; ancak Irak, Körfez Savaş...
(Şerh No: 8652 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 13:20)

Yargıtay bozma ilamının taraflara tebliğinden sonra icra mahkemesince tensiple duruşma günü verilmiş ancak tensiple karar altına alınmasına rağmen taraflara duruşma davetiyesi tebliğe çıkarılmamıştır. Bu eksikliğe rağmen HUMK m.409 mucibince işlem yapılması hukuki değildir ve kararın bozulması sebebidir.
(Şerh No: 8651 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 12:15)

Taraflar arasında 12.05.2000 başlangıç tarihli, noterde düzenleme şeklinde akdedilen 10 yıl süreli kira sözleşmesi vardır. Davacı, 15.05.2000 düzenleme tarihli, 01.04.2008 tahliye tarihli adi yazılı şekilde düzenlenen tahliye taahhüdüne mesnetle 04.04.2008 tarihinde icra takibi başlatmıştır. Tahliye taahhüdünün, kira ilişkisi devam ederken verildiği sabittir. Davalı, tahliye taahhüdündeki imzayı inkar etmemiş; sözleşmenin yenilendiğine dair bir belge de ibraz etmemiştir. Bu durumda kir...
(Şerh No: 8650 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 11:52)

Taahhüt nedeniyle tahliye davası kiralayan tarafından ikame edilir; kiralayan olmayan malikin işbu davayı ikame hakkı yoktur. Meğer ki; yeni malik, önceki malik ve kiralayanın halefi olarak dava ikame etmiş olsun. Tahliye taahhütnamesi sebebiyle açılan davalarda tahliye kararı verilebilmesi için taahhütnamenin, sözleşmenin yapılmasından sonra, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilmesi gerekir. Dava konusu; 18.02.2009 tarihinde eski malikten satın alınan kiralayana ilişkin, aynı t...
(Şerh No: 8649 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-11-2010 11:52)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,83826804 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.