Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2009/4-471 E.-2009/578 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Hastahane tarafından ihalede öngörülen alım süresi dolduktan sonra alınan medikal malzeme bedelinin tahsili için başlatılan takip ve davada,davalı Hazinenin dile getirdiği savunmaya karşın, malzemelerin hastahane personelince teslim alındığının kanıtlanmış olması nedeniyle, davaya konu takip ve mahkeme masraflarının davacı(hazine) tarafından, davalılardan(hastahane personeli)rucüen tazmin istemine ilişkin uyuşmazlıkta;
1-Sağlık hakkı temel bir insan hakkı olup, sağlıklı yaşam hakkının herhangi bir şarta tabi kılınmaksızın gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu nedenle özellikle insan yaşamının söz konusu olduğu acil hallerde sağlık hizmetlerinden yararlanılmasının bir takım yasal prosedürlerin gerçekleşmesine bağlanması doğru değildir.
2-Alınan malzemenin hastalarda kullanıldığı ve buna hastahanenin bir itirazının olmaması nedeniyle, BK.38 kapsamında, hastahane personeli ile medikal firması arasında acil durumda ihtiyaç duyulan malzemenin alımı konusunda bir sözlü sözleşme yapıldığının kabülü gerekir.
3-Hal böyleyken Davacı idarenin takip aşamasında borcu kabul ederek yargılama giderlerine engel olabilecek iken, borcu inkar etmekle haksız ve kusurlu olduğu itirazın iptali davasında kesinleşmiş olup, yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulmaları yasal değildir.
4-Kaldı ki; malzeme bedeli bir önceki sene yapılan aynı ihale bedeli üzerinden yapılmış olup,malzeme fiyatları piyasa rayiçlerine uygun bulunduğundan, idarenin bir zararının bulunmadığı da belirgindir.Oysa 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 12/2. maddesine göre, personelin sorumluluğuna gidilebilmesi için yapılan eylem ve işlemden kamunun zarar görmüş olması gereklidir ve bu şart gerçekleşmemiştir.

Açıklanan gerekçelerle, hastahane ve davacı Hazine'nin kusuru ile oluşan zarardan davalıların sorumlu tutulması doğru bulunmadığı gibi, BK.38 yerine, 43.ve 44. maddelerde açıklanan tazminattan indirim nedenlerinin uygulanması isabetsizdir.
(Karar Tarihi : 23.12.2009)
Taraflar arasındaki "Rücuan Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.12.2007 gün ve 393-736 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.11.2008 gün ve 3365-13745 sayılı ilamı ile; "Dava, kurum zararının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir. Karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Davacı Hazine, davalıların görev yaptığı hastanede bir hastanın ameliyatında kullanılmak üzere, malzeme alım sözleşmesi biten firmadan malzeme almaları sonucu, firmanın açtığı dava neticesi hazinenin yargılama gideri ödemesine neden olduklarını iddia ederek zararın tahsilini istemiştir.

Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının takip aşamasında borcu kabul ederek yargılama giderlerine engel olabilecekken borcu inkar ettiği, davalıların borcun ödenmemesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının yasal olamayacağı gerekçeleriyle istemin tümden reddine karar verilmiştir.

Davalılar malzemenin alındığı hastanede görev yapan personeldir. Davalıların imzasının yer aldığı sevk irsaliyesiyle dava dışı firmadan malzeme alınıp kullanılmıştır. Adı geçen firma ile malzeme alım sözleşmesi 31/12/2002 tarihinde sona ermişken fatura tarihi 08/01/2003 tarihidir. Dava dışı firma faturadan kaynaklanan alacağının tahsili istemi ile icra takibi başlatmış ve itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sonucu davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karar onanarak kesinleşmiştir. Davacı hazine asıl alacak, faiz ve bir kısım yargılama giderlerini icra dosyasına ödemiştir. Olay sonucu düzenlenen soruşturma raporunda, firma ile hastane arasında yapılan malzeme alım sözleşmesinin 31/12/2002'de sona erdiğinin bilinmesine rağmen firmaya 06/01/2003'de sipariş verilerek alınan malzeme nedeniyle sevk irsaliyesinde imzası bulunan davalıların sorumlu olacakları belirtilmiştir.

Aksi iddia edilmeyen soruşturma raporunda açıklandığı gibi kamuda hizmet veren personelin her ihtiyaç duyduğu malzemeyi doğrudan satış yapan firmayı arayarak talepte bulunmasının kabulü mümkün değildir. Dava konusu zarara neden olan malzeme için, görevleri gereği firma ile sözleşmenin bittiğini bilmeleri gerekirken davalılar herhangi bir "Muayene Komisyon Raporu" veya "İhale" kararı olmadan malzeme alımını gerçekleştirmişlerdir. Davacı hazine, yasal prosedür çerçevesinde alımı yapılmayan malzeme bedelinin tahsili için başlatılan takip ve dava aşamasında savunmalarını dile getirmiştir.

Şu halde, ret gerekçesinde belirtilen nedenler BK.nun 43. maddesi gereğince tazminat miktarından indirim sebepleri kabul edilerek davalıların sorumlulukları yönünde hüküm tesis edilmesi gerekirken istemin tümden reddi doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeninde yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dosya kapsamına göre, 2003 yılı Ocak ayı içerisinde davalı doktorların yatan hastaların ameliyatı için gerekli olduğu anlaşılan bir kısım tıbbi malzemeleri, bir önceki yılda bu tür malzemelerin ihale yoluyla alındığı medikal firmasına sipariş verdikleri, anılan firmanın da bu siparişleri teslim ettiği ve bu malzemelerin hastalarda kullanıldığı anlaşılmıştır.

Hastalar için kullanılan söz konusu malzemelerin bedellerinin firmaca talep edilmesi üzerine, 2003 yılında bu tür malzemelerin alımı için ihale yapılmadığından ve satın alma komisyon kararı olmadığından bahisle idarenin ödemeden kaçındığı, bu nedenle söz konusu alacağın tahsili için firma yetkilileri tarafından icra yoluyla takibine geçildiği, sonuçta anapara, faiz, icra-inkar tazminatı ve masraflar olarak tahsil edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı idare, bu şekilde ödediği anapara (malzeme bedeli) ve faiz dışındaki icra inkar tazminatı, avukatlık ücreti, mahkeme masrafı, vekalet ücreti, harç v.b giderler toplamı olan 7.368.341.280.- (Eski) liralık, bu fazla ödemenin davalı kurum çalışanlarının kusurundan kaynaklandığı yolundaki inceleme raporunu da dikkate alarak rücuan davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Mahkemece, davacı idarenin takip aşamasında borcu kabul ederek yargılama giderlerine engel olabilecek iken borcu inkar ettiği, davalıların borcun ödenmemesi nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarının yasal olamayacağı gerekçeleriyle istemin tümden reddine karar verilmiştir.

Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yasal prosedür çerçevesinde alımı yapılmayan malzeme bedelinin tahsili için başlatılan takip ve dava aşamasında davacı Hazinenin savunmalarını dile getirmiş olması ve bu nedenle de davaya konu takip ve mahkeme masraflarının oluşmuş olması karşısında, davalıların sorumlulukları yönünden, mahkemenin ret gerekçesinde belirtilen nedenlerin davanın reddi gerekçesi yapılmasının mı, yoksa BK.nun 43. maddesi gereğince tazminat miktarından indirim sebepleri olarak kabul edilmesinin mi daha uygun olacağı noktasında toplanmaktadır.

2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu ile bu kanuna paralel olarak düzenlenmiş 84/8213 sayılı Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale Yönetmeliği 01.01.2003 tarihinden itibaren uygulamadan kaldırılmış, yerine ise 4734 sayılı Kamu İhale Kanununu yürürlüğe girmiştir.

10.04.2002 tarihinde hastanece yapılan ihalede; firmaların hastaneye belirlenen birim fiyattan malzeme verme işleminin 31.12.2002 tarihinde sona ereceği kararlaştırılmıştır.

2886 Sayılı Kanun uyarınca yapılan ihale ile 31.12.2002 tarihine kadar ilgili medikal firmasından malzeme alımı yapılmıştır. İhale ile alım süresi 31.12.2002 tarihinde dolmuştur. 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı yeni Kamu İhale Kanununa göre acil ihtiyaç durumunda, bu ihtiyaçların temini için nasıl bir yol izleneceği yasanın yeni uygulanması nedeniyle idarece bilinmediğinden ve ayrıca malzeme alımı için gerekli yasal prosedüre uyulmadığı gerekçesi ile ödeme yapılmaması nedeniyle mevcut zararın ortaya çıktığı anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere, sağlık hakkı temel bir insan hakkıdır. Sağlık hizmetlerinin devlet tarafından sunulması Anayasada açıkça ifade edildiği üzere sosyal devlet niteliğinin bir gereğidir. Sağlıklı yaşam hakkının herhangi bir şarta tabi kılınmaksızın gerçekleştirilmesi gereklidir. Her birey sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. Bu nedenle özellikle insan yaşamının söz konusu olduğu acil hallerde sağlık hizmetlerinden yararlanılmasının bir takım yasal prosedürlerin gerçekleşmesine bağlanması doğru değildir.

Nitekim, yeni yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre acil hallerde nasıl bir uygulama yapılması gerektiği yönünde Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 14 Ocak 2003 tarihinde 867 sayılı bir genelge yayımladığı anlaşılmaktadır. Bu genelgede, dava konusu somut olayda gerçekleşen şekilde ihale süreci sona erdiği ve acil durumlar ortaya çıktığında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği açıklanmıştır. Ne var ki, bu genelge malzeme alımının yapıldığı 02.01.2003 ila 10.01.2003 tarihleri arasında henüz yayınlanmadığından idarece bir ödeme yapılamamıştır.

Somut olayda, dava dışı medikal firmasının, sözü edilen tıbbi malzemelerin hastaneye teslim edilmesi sonucu oluşan alacağının tahsili istemi ile Mersin 8. İcra Müdürlüğü'nün 2003/1113 esas sayılı icra takip dosyasıyla, davacı hakkında düzenlenen faturalara dayalı olarak 21.3.2003 tarihinde masrafla birlikte toplam 22.067.635.616 TL'nin tahsili için Sağlık Bakanlığı Merkez Devlet Hastanesi Döner Saymanlığı-Mersin aleyhine ilamsız icra yoluyla takipte bulunduğu, takip borçlusu devlet hastanesine ödeme emrinin tebliği üzerine, hastane adına Hazine vekilinin aradaki ilişkiyi inkar ile tüm borca itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, bunun üzerine alacaklı firmanın itirazın iptali istemi ile Mersin Asliye Ticaret Mahkemesine dava açtığı anlaşılmaktadır. Mersin Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.12.2004 gün 2003/395 esas 2004/913 sayılı ilamla; "İlaçların alındığı ve hastanede kullanıldığı konusunda bir ihtilafın olmadığı, ilaçların teslim alınıp hastalarda kullanılmasına göre bedellerinin ödenmesinin gerektiği, aksi takdirde davalının sebepsiz zenginleşeceği, öte yandan ihale şartının ileri sürülmesinin, malların teslim alınıp kullanıldığından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2. maddesine aykırı düşeceği, bu nedenle davalının prosedüre uymayan alım nedeniyle ödeme yapılamadığı savunmasına itibar edilemeyeceği" gerekçeleri ile itirazın kısmen iptaline, 21.428.000.000 (Eski) TL üzerinden takibin devamına ve faize ve icra inkar tazminatına karar verildiği, verilen bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25.11.2005 gün ve 2005/4097 esas 2005/11675 karar sayılı ilamıyla onandığı ve masrafları ile birlikte toplam 54.441,52 (Yeni) TL'nin 5.1.2006 tarihinde icra müdürlüğünce borçludan tahsil edildiği anlaşılmıştır.

818 sayılı Borçlar Kanunun 38. maddesine göre; "Bir kimse salahiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermeyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz."

Ticaret mahkemesi kararı ve bu madde hükmü birlikte değerlendirildiğinde, hastane personeli ile medikal firması arasında acil durumda ihtiyaç duyulan malzemenin alımı konusunda bir sözlü sözleşme yapıldığı, alınan malzemenin kullanılması ve buna hastanenin bir itirazının olmaması nedeniyle artık yapılan sözlü sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği belirgindir.

Hal böyle olunca, Ticaret Mahkemesinin kararı ile hastalar için alınıp kullanılan malzeme bedellerinin takibin başında ödenmesi gerektiği ve ödeme yapılmaması ve itirazda bulunulmasında davacı idarenin haksız ve kusurlu olduğu hususları kesinleşmiş bulunmaktadır. Her ne kadar, davalılar o davada taraf değillerse de, idarenin aleyhine 2004 sayılı İİK.nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına da hükmedilmesi yönündeki bu karar ile davacı idarenin süresinde malzeme bedeli ödememede haksız olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca malzeme bedeli bir önceki sene yapılan ihale bedelleri üzerinden yapıldığından ve malzeme fiyatları piyasa rayiçlerine uygun bulunduğundan, idarenin bir zararının bulunmadığı da belirgindir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 12/2. maddesine göre, personelin sorumluluğuna gidilebilmesi için yapılan eylem ve işlemden kamunun zarar görmüş olması gerekir. O halde, hastane ve davacı Hazine'nin kusuru ile oluşan zarardan davalıların sorumlu tutulması doğru bulunmadığı gibi, somut olayda 818 sayılı Borçlar Kanunun 43, 44. maddelerinde açıklanan tazminattan indirim nedenlerinin de uygulama yeri bulunmamaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektiriri nedenlere ve özellikle, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

KARAR : Davacı vekili temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince harç alınmamasına, 23.12.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 38 :Bir kimse salahiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 07-12-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02990699 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.