![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 27.01.1977)
"Davacı avukatı; davalının sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu müvekkilinin adam kullanan sıfatıyla üçüncü kişiye tazminat ödeyip, çeşitli giderler yaptığını ileri sürerek zararı olan 31.733 lira 80 kuruşun rücuan davalıdan alınmasını istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda; 28.067,67 lira rücu tazminatının faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve fazla isteğin reddine karar verildiğine ilişkindir. Temyiz eden: Taraflar avukatları. Temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu: ...Davacı araç sahibi ve işleticisi olması nedeniyle Trafik Yasasının 50. maddesi hükmünce kesin bir hükümle ödemek zorunluğunda kaldığı tazminatın, davalı şoföründen rücuan ödetilmesini istemektedir. BK'nun 55/2. maddesi, iş sahibine (adam kullanana), zarara neden olan müstahdeme karşı (bunların üçüncü kişiye karşı bizzat zarar ve ziyan ile yükümlü oldukları oranda) bir rücu hakkı vermektedir. V. Tuhr belirttiği gibi; ekseri hallerde, rücu hakkı esasen sözleşme ilişkisinden ve özellikle adam kullanan kimse ile yardımcı şahısları arasında mevcut olan hizmet sözleşmesinden doğar. Bu itibarla hizmet sözleşmesine dayanarak rücu hakkının kullanılması yasa hükümlerince mümkündür. Nitekim bu nitelikteki rücu davalarında kullanılan kişi (müstahdem) BK m. 96`ya göre "kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat ettikte zarardan sorumlu tutulamayacaktır. (V. Tuhr-Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı-Cevad Edege çevirisi-İstanbul 1952- Sayfa 423 vd.). Davalı şoför, ağır vasıta ehliyeti bulunmamasına rağmen davacının kendisini ağır aracı sürmeye zorladığını ileri sürerek, bu davranışın davacı adam kullanan için birlikte kusur sayılacağını ve tazminatın bu nedenle indirilmesini savunmuştur. Gerçekten, adam kullanan kimse, örneğin; kullandığı adamına yanlış talimat veya bozuk araç ve gereç vermek veya tevdi ettiği işin haksızlığını kendisinden saklamak suretiyle kullandığı adamına karşı bir kusur işlemiş olduğu takdirde, rücu hakkını kısmen ya da tamamen kaybedebilir (V.Tuhr-age- Sayfa 424 ve Tuhr`a atfen Becker-Mad. 51, mü. 7). O halde, davalının bu yoldaki savunması gerçekleştiğine göre, davacının anılan konudaki birlikte kusurunun olayın meydana gelmesinde ne oranda etkili olacağı bu işlerden anlayan yeterli ve yetenekli bir bilirkişi eliyle incelettirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, anılan savunmanın tartışmasız bırakılması bozmayı gerektirir. KARAR : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ve davacının bütün davalının sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenle reddine, 27.01.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 51 :Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.
Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur. |
|
Şerh Son Güncelleme: 05-12-2010
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |