Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

MK. MADDE 166

     
 
4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 166
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Gerekçesi için Bkz.
 50  İçtihat    1 Bilgi    1  Değişiklik Önerisi    1  Çeviri    1  Ses Dosyası    (Madde son güncelleme Av.Ufuk Bozoğlu, 30-12-2009 ) [Bu madde güncel değil mi?]
 
     
[Bu Maddeye Yeni Şerh Ekleyin]
Bu Maddeye İçtihat Girin

MK. MADDE 166 İçtihatları

TMK. 166. maddesinin 4.fıkrası İptal edilmiştir. Karar 19.04.2024 tarihinden başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girecektir.
(Şerh No: 17329 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-04-2024)

Mahkemece dosya Yargıtay’da temyiz aşamasında bulunduğu esnada erkeğin instagram konuşmaları ile kadınla barışma çabası içerisinde olduğu, eşini çaya davet ettiği, “hiçbir şey için geç değil” diyerek tekrar görüşmek istediğini beyan ettiği, davadan sonra gönderildiği sabit olan mesajların kadına gönderilmesi, boşanma davasındaki olayları hoşgörü ile karşılama sayılabilecek davranışlardan olup af niteliğinde olduğu gerekçesiyle Dairemiz kararına direnerek erkeğin boşanma davasının reddine karar v...
(Şerh No: 17328 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-04-2024)

kadın eşin ilk davanın kesinleşmesinden sonraki fiili ayrılık süresi içinde evlilik birliğini kurtarmak amacıyla sunmuş olduğu barışma önerisi, ortak hayatın yeniden kurulması için iyi niyetli bir girişim olup, erkek eş tarafından kabul edilmemiştir. Kadın eşin iyi niyetli teklifi sonrasında taraflar arasında barışma gerçekleşerek ortak hayat yeniden kurulmadığı gibi erkek eş tarafından böyle bir iddianın ileri sürülmemiş olduğu gözetildiğinde kadın eşin bu eyleminin “af” olarak nitelendirilmesi...
(Şerh No: 17327 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-04-2024)

Koca, eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir.
(Şerh No: 17108 - Ekleyen: Av.Suat TOK - Tarih : 05-11-2021)

Davacı-davalı kadının da eşini, ölen eski eşi ile sürekli kıyaslayarak hakaret edip, aşağıladığı, eski eşine ait fotoğrafları evde görünür yerlerde bulundurduğu anlaşılmaktadır. Bu halde kadının da kusurlu davranışlarıyla taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü gerekirken,...
(Şerh No: 17091 - Ekleyen: Av.Ali TAYLAN - Tarih : 18-06-2021)

Davalı-karşı davacının, eşini başkalarının yanında azarladığı ve ona bağırdığı, eşi ve ailesine yönelik “şerefsizler” diyerek küfür ettiği, eşinin üzerine yürümek suretiyle fiziksel şiddete yönelik davranışlarda bulunduğu ve kızınızı alın gidin diyerek eşi ve ailesini kovduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı-karşı davalı ka...
(Şerh No: 16855 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018)

Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davalı-davacı kadının tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından davalı-davacı kadının tanıklarının kadın üzerinde şiddet emareleri gördüklerine dair beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir.
(Şerh No: 16853 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018)

Uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 16852 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-09-2018)

Koca tarafından Medeni Kanunun 166/son maddesine dayalı olarak 3.11.2003'te açılan dava, 5.4.2004'te feragat sebebiyle reddedilmiş, koca yeniden 23.02.2005 tarihinde, 17.11.1998'de reddedilen davayı esas alarak boşanma isteğinde bulunmuştur. Oysa 5.4.2004'teki feragatla 17.11.1998 gün 1998/348 sayılı dava ile doğan haklardan vazgeçilmiştir (Feragat edilmiştir). 5.4.2004 tarihinden itibaren yasanın aradığı üç yıllık fiili ayrılık süresi de dolmamıştır. Mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şe...
(Şerh No: 12413 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-02-2016)

Feragat kendiliğinden bu iradenin mahkemeye ulaştığı ve açıklandığı tarihte kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurur (HUMK m. 95). Feragat üzerine verilen kararın şeklen kesinleşmesinin beklenmesine gerek yoktur.
(Şerh No: 16440 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-02-2016)

Davalının davacı ile ikinci kez evlenmesi ve anlaşmalı olarak boşanması ilk boşanma kararında hükmedilen alacaklarla ilgili davacıyı ibra ettiğini göstermez.
(Şerh No: 16439 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-02-2016)

Feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder (HUMK. md.95). Feragat beyan tarihinde hukuki sonucunu doğurur (H.G.K. 1991/2-550630, 2H.D. 5235/1993). Feragat üzerine verilen kararın taraflara tebliği suretiyle şekli kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur.
(Şerh No: 16438 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-02-2016)

Kocanın açtığı ilk boşanma davası reddedilmiş ve hükmün kesinleşmesinin üzerinden 3(üç) yıl geçmiştir.Her ne kadar davalı tanığı, eşlerin 304 gün beraber kaldığını ifade etmişse de, bu beraberlik evlilik birliğini" yeniden kurulduğu şeklinde yorumlanamaz. Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinin aradığı koşullar oluşmuştur. Davacı kocanın, davasının kabulüne karar vermek gerekir.
(Şerh No: 16423 - Ekleyen: Av.Tuğba GÖKTEPE - Tarih : 01-02-2016)

Davacı-karşı davalı erkeğin de güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşini istemediğini, sevmediğini söylediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylar göz önüne alındığında; evlilik birliği temelinden sarsılmıştır.Bu sonucun gerçekleşmesinde her iki taraf da kusurludur.
(Şerh No: 16329 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 13-08-2015)

Davacı kadın, ANLAŞMALI BOŞANMA kararı kesinleşmeden ölmüştür. Böylece evlilik birliği boşanmayla değil, ölümle son bulur. Sonradan hatalı olarak boşanma kararına kesinleşme şerhi verilmesi, evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği sonucunu doğurmaz.
(Şerh No: 16202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-04-2015)

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4; TBK. md. 50, 51, 52, 58)dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16160 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 06-04-2015)

-ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ MEDENİ HAKLARI KULLANMAYA ENGEL MADDELER İÇEREMEZ.- Protokolde yer alan velayetin kaldırılması ve kişisel ilişkinin genişletilmesi davası açılamayacağına ilişkin medeni hakları kullanmaktan feragate ilişkin taahhütler, medeni hakları kullanma ehliyetinden önceden vazgeçme niteliğinde olup, Medeni Kanununun 23. maddesine ve çocukların yüksek yararlarına açıkça aykırıdır. Bu hükümler olmaksızın ortak irade ile boşanmanın gerçekleşmeyeceği açıkça belli olduğuna göre,...
(Şerh No: 16157 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2015)

Davacı, evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile internet ortamında birlikte olup aşk içerikli sözler söyleyen davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tahsilini istemiştir. Davacının anlaşmalı boşanma davasındaki tazminat istemediğine dair beyanı, genel hükümlere dayalı tazminat isteminden açık bir şekilde vazgeçtiği anlamını taşımayacağı gibi tazminat isteminden feragat edildiği şeklinde de değerlendirilemez. Şu halde davacı ...
(Şerh No: 16035 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-01-2015)

Kadının kocaya hakaret ettiği, kocanın ailesini istemediği, ayrılmalarından önce vuku bulan tartışmaları sırasında kocanın ailesini evden kovduğu anlaşılmakla; kocanın tam kusurlu kabul edilerek açtığı boşanma davasının reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
(Şerh No: 15905 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-10-2014)

Davacının TMK m.166/3'e mesnetle anlaşmalı boşanma şeklinde ikame ettiği dava, davalının karşı çıkması sebebiyle TMK m.166/1'e istinaden çekişmeli boşanma davasına dönüştüğünden; davacının, dava dilekçesinde anlaşmalı boşanma çerçevesinde beyan ettiği ifade ve taleplere göre hüküm kurulamaz.
(Şerh No: 15691 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014)

TERKE DAYALI İHTAR ÇEKEN EŞ, İHTARDAN ÖNCEKİ KUSURLU DAVRANIŞLARI AFFETMİŞ SAYILIR. İhtar sonrası kadına kusur olarak atfedilebilecek bir davranış da ispat edilemediğinden tarafların eşit kusurlu sayılmaları yanlıştır.
(Şerh No: 15587 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 20-06-2014)

Davalının mali sebeplerle dahi olsa bağımsız ev temin etmediği ve evde bulunan annesi ile kızkardeşinin davacıya olan baskılarına engel olmadığı doğramacı olduğu atölyesinin bulunduğu bağımsız eve çıkmamasının maddi olanaklara bağlı olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte ...
(Şerh No: 15228 - Ekleyen: Derya AKBAY - Tarih : 17-12-2013)

HGK; boşanma davasına ilişkin olarak, birleşen davaya yönelik olup, temyiz aşamasında ileri sürülen yeni bir delilin bozma nedeni yapılabileceğine hükmetmiştir. Somut olayda; kocanın temyiz aşamasında verdiği dilekçesine eklediği evrak içeriğine göre, davacı-davalı kadının kolluktaki beyanından bir başka erkekle yaşadığı anlaşılmaktadır. O halde, sadakat yükümlüğünün ihlali sebebiyle taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede...
(Şerh No: 15058 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-11-2013)

Nafaka talep etme hakkı saklı tutularak "anlaşmalı boşanma" mümkündür.
(Şerh No: 15015 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-10-2013)

Tarafların boşanmasına ilişkin dava dosyasında nafaka isteminden açıkça vazgeçildiği yönünde bir dilekçe veya tutanağa aktarılmış usulüne uygun feragat bulunmamaktadır. Buna karşın boşanma hükmüne esas alınan protokolün 2. maddesinde "...her iki tarafında nafaka ve tazminat hakları boşanma kararında saklı tutulacaktır..." yönünde sözleşme bulunmaktadır. Yoksulluk nafakası talepli davanın; tarafların boşanmasına ilişkin ilamda, yoksulluk nafakası istenmediği ve böylece nafaka takdirine ye...
(Şerh No: 15014 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-10-2013)

Tarafların evli oldukları 1992 senesinde koca penil protez taktırmıştır. Tarafların penil protezli birliktelikleri 2001 senesine dek devam etmiş ise de; davacı kadının 2002 senesinde ikame ettiği boşanma davasında yargıtay, kocanın penil protez taktırmış olmasını, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olarak değerlendirmiştir.
(Şerh No: 14916 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-07-2013)

Mahkemece tapu kaydı celp edilip anlaşmaya uygun olarak gayrimenkul davacı adına kayıtlı ise ½ hissesinin iptali ile davalı kadın adına tesciline de karar verilerek boşanmaya hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 14235 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-01-2013)

Davalının Davaya İtirazı Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir: Mevcut olaylara göre, bu sonuca ulaşılmasında davacı daha fazla olmakla birlikte davalı da kusurludur. Tarafların iki yılı aşkın süreden beri fiilen ayrı yaşadıkları dikkate alındığında davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanununun 166/2 nci maddesi koşulları oluşmuştur. Bu şartlar altında eşleri b...
(Şerh No: 14056 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-10-2012)

Davalının Davaya İtirazı Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir: Mahkemece "evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığı" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacının eşine müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve birliğe dair görevlerini yerine getirmediği, davalının ise kocasına mütemadi olarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen...
(Şerh No: 14057 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-10-2012)

Anlaşmalı boşanma koşullarının oluştuğu ve karar vermeye bir engelin bulunmadığı anlaşılan oturumda, herhangi bir sebeple karar verilememiş ve duruşma başka bir güne bırakılmışsa tarafların (asılların) bizzat sonraki oturumlarda da hazır bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır.
(Şerh No: 14020 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-09-2012)

Toplanan delillerden davacının akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır. Hakim huzurunda vasinin iradesini boşanma doğrultusunda açıklamış olması, boşanma isteğinin şahsa bağlı haklardan olması sebebiyle sonuç doğurmaz. Asilin dinlenme olanağı da yoktur. Bu gibi hallerde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre değerlendirme yapılmalıdır.
(Şerh No: 13792 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012)

Mahkemece, tarafların anlaşmaları üzerine Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Hakim huzurunda vasinin iradesini boşanma doğrultusunda açıklamış olması, boşanma isteğinin şahsa bağlı haklardan olması sebebiyle sonuç doğurmaz. Asilin dinlenme olanağı da yoktur. Akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı boşanma talebi de olmadığına göre davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 13789 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2012)

Davacının anlaşmalı boşanma hükmünün davalıya geç tebliğ ettirmesi, boşanma iradesinin samimi olmadığını göstermektedir. Davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 12194 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-10-2011)

Anlaşmalı boşanma protokolüne hakimin müdahalesi halinde (Mahkemece üçüncü kişileri ilgilendirdiği gerekçesi ile 3.3. ve 3.4. maddelerde belirtilen hususlar dışında protokolün tasdikine karar verilerek, protokolde gösterilen diğer hususlara uygun boşanma hükmü kurulmuştur); bu değişiklik hakkında tarafların kabul beyanları alınarak boşanma kararı verilebilir.
(Şerh No: 12107 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-10-2011)

Tarafların anlaşma protokolüne , mülkiyeti üçüncü kişiye ait bulunan taşınmazın tapuda tescilini amaçlayan madde koymaları, mülkiyet sahibi üçüncü kişiyi infaza zorlama olanağı bulunmadığından doğru değildir. Davacı da yargılama sırasında bu nedenle davaya “alacak ve ecrimisil” davası olarak devam edilmesini istemiştir. Boşanma protokolüne uygulama açısından duraksama yaratacak, yeni davaların açılmasına neden olabilecek hükümlerin konulmaması asıldır. Ancak infaz imkansızlığı nedeniyle uygula...
(Şerh No: 12105 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-10-2011)

Kısıtlanmış eş, evlilik birlikteliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak boşanma davası açabilir.
(Şerh No: 12094 - Ekleyen: Av.Engin EKİCİ - Tarih : 28-09-2011)

Medeni Kanunun 166/son maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarında, davalının az da olsa bir kusurunun varlığını aramaya gerek görülmeyecek, 3 yıl boyunca taraflar bir araya gelmediyse, davalının hiç kusuru olmasa da boşanmaya karar verilecektir... Yeni yasanın 166/son maddesiyle paralel olan eski yasanın 134/son maddesine dayalı olarak açılan boşanma davasında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu noktayı vurgulamıştır...
(Şerh No: 12086 - Ekleyen: Av.Caner ARICI - Tarih : 12-09-2011)

Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ...
(Şerh No: 11714 - Ekleyen: Av.Barış TİRYAKİ - Tarih : 26-06-2011)

Boşanma davasından sonra da tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Bu hal, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın sürdürülmesinin fiilen mümkün olduğunu göstermektedir. Davanın reddi gerekir.
(Şerh No: 11474 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-05-2011)

İkame olunan boşanma davasının açıldığı tarihte, tarafların evliliğinde bir yıllık süre henüz dolmamıştır. Bu durumda tarafların gösterdikleri delillerin toplanarak, Medeni Kanununun 166/1-2. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Medeni Kanununun 166/3. maddesinde öngörülen bir yıllık süre şartı gerçekleşmeden tarafların kabulüne dayanarak boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 9195 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-12-2010)

Dava,"katkı alacağına" ilişkindir. Taraflar anlaşmalı biçimde, hazırladıkları protokol eşliğinde boşanmışlardır. Davacı, dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü sunduğuna ve bunun dava dilekçenin eki olduğunu açıkça belirttiğine, yargılamada aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya karar verilmesini istediğine ve davalı kadının da bu anlaşmadaki düzenlemeye güvenerek boşanmayı kabul ettiğine göre; bundan sonra davacının bu protokol hükümlerine aykırı olarak, boşanma davasındaki beyan ve ...
(Şerh No: 8708 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-12-2010)

Anlaşmalı boşanma davasında davacı ve davalı asil dinlenilmeksizin taraf vekillerinin beyanları ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz başvurusu üzerine hüküm bozulmuştur.Mahkemelerin anlaşmalı boşanmaya karar verebilmeleri için asilleri dinlemeleri şarttır.
(Şerh No: 3850 - Ekleyen: Av.Özlem BAYRAKTAR - Tarih : 05-02-2010)

Türk Medeni Kanunu 166/3 uyarınca açılan davalarda, boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda tarafların yaptıkları protokolü, aile mahkemesi hakiminin onaylaması gerekir. Hakim gerekli gördüğü takdirde, bu protokolde uygun gördüğü değişiklikleri yapabilir. Hakimin protokole müdahale ederek yaptığı değişikliklerde, bu değişiklik doğrudan tarafları ilgilendirdiğinden, taraf görüşlerini de alması gereklidir. Taraf görüşlerini almaksızın hüküm kurması bozma sebebi sayılır.
(Şerh No: 3828 - Ekleyen: Av.Neslihan MEMİŞOĞLU - Tarih : 04-02-2010)

Davacı ve davalının müşterek çocukları tanık beyanlarından, ilk boşanma davasının reddinden sonra tarafların müşterek ev de bir araya geldikleri, karı koca hayatı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
(Şerh No: 2623 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 19-12-2009)

Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını söyleyebilmek için tarafların fiilen bir araya geldiği düğünden sonraki döneme bakılmalıdır Dosya kapsamından taraflar arasında cinsel birlikteliğin gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmakla birlikte, hangi nedenle gerçekleşmediği anlaşılamamaktadır. O halde bu durumun da gerekirse tarafların hastaneye sevki ile uzman bilirkişiden rapor alınarak aydınlatılması gerekir
(Şerh No: 2622 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 19-12-2009)

Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi...
(Şerh No: 2621 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 19-12-2009)

Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde o...
(Şerh No: 2620 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 19-12-2009)

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin üçüncü fıkrasının "Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz." biçimindeki son tümcesi Anayasa'ya aykırı değildir.
(Şerh No: 2244 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-12-2009)

Ekonomik şidddete dayanarak verilen boşanma kararının gerekçelerinde ve delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik yoktur, direnme kararı yerindedir.
(Şerh No: 840 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009)

Ekonomik şiddet de bir şiddet türüdür ve bu, taraflar arasındaki evlilik birliğini temelden sarsan kusurlu bir davranıştır.
(Şerh No: 839 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-11-2009)

Bu Maddeye Not Girin

MK. MADDE 166 Şerhler, Notlar, Yorumlar

Gerekçe; Yürürlükteki Kanunun 134 üncü maddesini karşılamaktadır. Madde yürürlükteki Kanunun 134 üncü maddesinden 3444 sayılı Kanunla yapılmış olan değişikliklerle birlikte aynen alınmış, herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
(Şerh No: 388 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-11-2009)

Bu Maddeye Değişiklik Önerisi Girin

MK. MADDE 166 Değişiklik Önerileri

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın açıldığı tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve derdest veya yeni açılacak bir davada eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
(Şerh No: 17066 - Ekleyen: Mehmet KARAUSTA - Tarih : 17-02-2021)

Bu Maddeye Çeviri Girin

MK. MADDE 166 Yabancı Dil Çevirileri

If union of marriage has been shaken off its foundation on a level that it can not be expected from spouses to keep leading joint life, either of spouses may file petition for divorce. In cases mentioned in the paragraph above, if the fault of plaintiff is heavier, defendant has the right to raise objection to that lawsuit. Nevertheless, if that objection has the characteristics of abuse of a right and if there has not been any use in continuation of union of marriage in respect of defendant and children, it may be decided to divorcement. If marriage has lasted at least one year, in cases where the spouses applied together or one of the spouses accepted the lawsuit of the other, union of marriage is deemed shaken off its foundation. In this case in order to decide to divorcement, it is essential for judge to hear the parties personally and be convinced that their wills have been declared freely and approve the arrangement to be accepted by parties concerning financial consequences of divorce and status of children. Judge, may make any alterations considered necessary in that arrangement regarding interests of parties and children. In case these alterations have been accepted by parties either, it is resolved to divorcement. In this case, the provision concerning admittance of parties is not binding for judge shall not be applied. In case where has been decided rejection of the petition filed for any one of grounds for divorce and elapsed three years commencing from...
(Şerh No: 12504 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 01-12-2011)

Bu Maddeye Türkçeleştirme Önerisi Girin

MK. MADDE 166 Türkçeleştirme Önerileri

Bu Maddeye Ses Dosyası Ekleyin

MK. MADDE 166 Ses Dosyaları

Görme engelli meslektaşlarımız için ses dosyası
(Şerh No: 6665 - Ekleyen: Av.Nur Hayat BURAN - Tarih : 04-09-2010)

[Bu Maddeye Yeni Şerh Ekleyin]
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05521894 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.