Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/2-697Esas 2013/167 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz.

Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davalı-davacı kadının tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından davalı-davacı kadının tanıklarının kadın üzerinde şiddet emareleri gördüklerine dair beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 30.01.2013)
Dava: Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 13. Aile Mahkemesi'nce asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen 8.4.2010 gün ve 2009/458 E., 2010/335 K. sayılı kararın incelenmesi tarafların vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 10.10.2011 gün ve 2010/14245 E., 2011/15314 K. sayılı ilamı ile;

(... 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalı kocanın temyiz itirazları yersizdir.

2-Davalı-davacı kadının temyizinin incelenmesine gelince;

Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-davalı kocanın karısına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davalı-davacının boşanma davasının kabulüne (T.M.K. md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır...>,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

Karar: Asıl dava boşanma ve velayetle maddi ve manevi tazminat istemlerine; birleşen dava, boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminatla katkı payı alacağı istemlerine ilişkindir.

Davacı-davalı koca vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kadının ortak haneyi başka şehre taşımak istemesi ve ortak hayatın esaslı noktalarına dair kararları tek başına alması sebebiyle aile birliğini temelinden sarstığını, müşterek hayatın çekilmez hal almasına neden olduğunu belirterek tarafların boşanmalarıyla müşterek çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesini, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle, kocanın hakaretlerinin ağırlaşarak şiddete dönüştüğünü, evi haber vermeksizin başka şehre taşıdığını, her akşam alkol aldığını, kocanın bu ağır kusurlu davranışları sebebiyle evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını, ayrıca evlilik birliği içinde edinilen birikimlerin koca adına açılan hesapta bulunduğunu belirterek tarafların boşanmalarını, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesini, öncelikle tedbir, dava sonucunda ise yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, maddi ve manevi tazminatla ortak paranın yarısının kocadan tahsilini istemiştir.

Yerel mahkemece, kocaya atfedilen fiziki ve sözlü şiddetle kadına atfedilen ayrı yaşama ve hakaret iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce, davalı-davacı kadın tarafından açılan ve birleştirilen dava yönünden bozulmuş, Mahkemece, önceki gerekçe genişletilmek suretiyle birleşen dava yönünden direnilme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, davacı-davalı kocanın karısına fiziksel şiddet uyguladığının sabit olup olmadığıyla taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buna göre davalı-davacı kadının boşanma davası açmakta haklı olup olmadığı noktasında toplanmalıdır.

Bilindiği üzere, Mülga 1086 Sayılı H.U.M.K.'nun 254, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 255. maddeleri uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz.

Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davalı-davacı kadının tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından davalı-davacı kadının tanıklarının kadın üzerinde şiddet emareleri gördüklerine dair beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, davalı-davacı kadının kocasından şiddet gördüğü, bu sebeple taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunduğu kabul edilerek açtığı davanın 4721 Sayılı Kanunun 166. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekmektedir.

O halde: tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 166 :Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 12-09-2018

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02432489 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.