|
THS Şerhine Son Eklenen Şerhler |
Aile konutu olan taşınmazı, diğer eşin açık rızası olmadan, hak sahibi eşten devralan kişinin iyi niyetli olması halinde kazanımı korunur, kötü niyetli ise kazanımı korunmaz ve üzerindeki tescil, yolsuz tescil niteliğini alır. Taşınmazı ilk devralanın, bir başka kişiye taşınmazı devrinde TMK m.194 koşulları artık aranmaz. Bu durumda taşınmazı en son devralan, kendisine bu taşınmazı devreden üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu tescile dayanamaz.
(Şerh No: 16323 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-07-2015 10:34)
Dava; avukat olan davacının, yanında çalıştığı davalı avukattan, takip etmiş olduğu dava ve takipler dolayısıyla ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili taleplidir.
Davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olabilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Davacı, tüketici vasfını taşımadığından davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait değildir.
(Şerh No: 16322 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-07-2015 14:59)
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden sonra açılan davada; 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu m.44/2'nin uygulanma imkanı kalmamakla; bankanın, kredi kartı hamili olan tüketiciye karşı açtığı davaya bakma görevi tüketici mahkemesine aittir.
(Şerh No: 16321 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-07-2015 14:45)
Dava dilekçesinde davacının, salt araçtaki arızanın ücretsiz onarımını talep etmiş olması; aksi yönde açık bir irade beyanı bulunmadığından, 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinde öngörülen diğer seçimlik haklarını terk ettiği sonucunu doğurmaz.
Yenisi ile değiştirilmesini isteme koşulları gerçekleşen araca ilişkin olarak; dava dilekçesinde tercih hakkını ücretsiz onarım yönünde kullanan davacının, ıslaha gerek olmaksızın aracın misliyle değiştirilmesi şeklinde değiştirebileceği kuşkusuzdur.
(Şerh No: 16320 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 09-07-2015 22:04)
Dava; katılma alacağı taleplidir.
Davacı, feragati nedeniyle reddedilen birinci boşanma davasında; dava dilekçesi ile birlikte aynı zamanda aynı gerekçelerle katılma alacağı da talep etmiş; işbu boşanma davasının görüldüğü mahkemeye hitaben yazdığı 24.01.2007 havale tarihli dilekçesiyle "... açmış olduğu davadan ve boşanma isteğinden feragat ettiğini, yine davalının banka hesabında bulunan paranın davalıya ait olduğunu, aracın davalının kendi parasıyla alındığını, ev için ödenen bedelin de b...
(Şerh No: 16319 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2015 17:59)
Davalı kocaya babası tarafından 30.5.2002 tarihinde bağışlandığı anlaşılan arsanın, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmesi sonucu edinilen 2 numaralı daire, 4721 S.K. m.220/1-b.4 gereğince kişisel mal yerine geçen değer olup; bu taşınmaz üzerinde davacı kadının katılma alacağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16318 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2015 14:02)
Davacı, bankada davalı eşi ile müşterek hesaplarındaki paranın tamamının davalı tarafından çekildiğini ileri sürerek, 1/2'sinin tahsilini talep etmiştir. Mal rejimi dışındaki akdi ilişkiye dayanan bu talep, aile mahkemesinin değil asliye mahkemesinin görevi kapsamındadır.
(Şerh No: 16317 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-07-2015 19:04)
Annenin bebeğini bakma yükümlülüğünü yerine getirmemek suretiyle ölümüne neden olma eylemi nedeniyle suçun işleniş şekli ve özelikleri sanığın suç kasti ve saiki dikkate alınarak TCKm.83/3 hükmü göz önüne alınmıştır.
(Şerh No: 16316 - Ekleyen: Stj.Av.Yakup Gökhan DOĞRAMACI - Tarih : 03-07-2015 21:18)
Dava konusu taşınmaz, davacı kadının her yıl Almanya'dan izne geldiğinde eşi ile beraber tarafların birlikte acı ve tatlı günlerini yaşadıkları, anılarını taşıyan, böylece yaşamsal faaliyetlerinin odağı haline getirdikleri Türkiye'deki tek konutları olup aile konutu niteliğinde olmakla taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması gerekir.
(Şerh No: 16315 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:57)
TMK m.194'e istinaden ikame edilen ipoteğin kaldırılması davasının yargılaması devam ederken davacı eş vefat ettiğinden dava konusuz kalmıştır.
(Şerh No: 16314 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:52)
TMK m.194'e istinaden ikame edilen ipoteğin kaldırılması davasında; ipotek veren davalı, yargılama devam ederken vefat etmiştir. Evlilik birliği ölümle sona erdiğinden, TMK m.194'ün uygulanma olanağı kalmamıştır ve bu sebeple ipoteğin kaldırılması davasının, konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16313 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2015 14:49)
Dava; terekenin borca batık olduğunun tespiti istemidir.
Değerlendirilen husus; davacı mirasçıların, murisin bankaya olan kredi borcu sebebiyle yaptıkları ödemenin TMK m.610/2 anlamında mirası sahiplenme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.
HGK; davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borcun cüz'i bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödenmiş olmasının olağan işlemlerden olduğu, murisin öldüğü tarih itibariyle borca batık olduğu anlaşılan t...
(Şerh No: 16312 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-06-2015 12:38)
Dava; mirasın hükmen reddine ilişkindir. Bu durumda; murisin, ölüm tarihi itibarıyla borç miktarı tespit edilmeli, aynı tarih itibarıyla taşınır ve taşınmaz mal varlığı, varsa hak ve alacakları, tarafların bu hususta gösterecekleri delilleri toplanmak suretiyle saptanarak, murisin borcundan dolayı mirasçılar aleyhinde yürütülen takiplere ilişkin varsa icra dosyaları da getiritilip, davacının mirası kabul anlamına gelen davranışları bulunup bulunmadığı tespit edilerek, mirasın hükmen reddine enge...
(Şerh No: 16311 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2015 13:51)
İntifa hakkı, TMK m.795 uyarınca tapu kütüğüne tescil ile kurulur. TMK m.803 uyarınca da intifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma hakkına sahip olup, bu haklarını akidine karşı ileri sürebileceği gibi üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilir.
(Şerh No: 16310 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2015 13:34)
Davalı koca tarafından 15.4.2003 tarihinde açılan boşanma davası ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilerek kesinleşmiş, kocanın 3.10.2007 tarihinde açtığı ikinci boşanma davasında TMK m. 166/son gereği tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Davanın konusu; davacı kadının, 6.6.2006 tarihinde satın alınarak tapuda davalı koca adına tescil edilen taşınmazda, yasal mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan artık değer üzerinden katılma alacağı talebidir.
Fiili ayrıl...
(Şerh No: 16309 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2015 14:57)
Davacı, evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümüyle sona erdiğini, muris adına bankalarda bulunan hesaplardaki paranın 1/4'ünün kendisine, 3/4'ünün ise diğer mirasçı davalıya verildiğini; bankadaki paranın, 1.1.2002 tarihinden sonraki faiz gelirleri edinilmiş mal olmakla bu faiz gelirinin hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, muris dedesinin vefatı sonrasında davacı eş lehine, oturduğu bağımsız bölüm bakımından mahkeme kararıyla in...
(Şerh No: 16308 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 15:46)
Davacı, evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümüyle sona erdiğini, muris adına bankalarda bulunan hesaplardaki paranın 1/4'ünün kendisine, 3/4'ünün ise diğer mirasçı davalıya verildiğini; bankadaki paranın, 1.1.2002 tarihinden sonraki faiz gelirleri edinilmiş mal olmakla bu faiz gelirinin hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, muris dedesinin vefatı sonrasında davacı eş lehine, oturduğu bağımsız bölüm bakımından mahkeme kararıyla in...
(Şerh No: 16307 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 15:44)
TMK m.236/1'in son cümlesi alacakların takası yönünde emredici niteliktedir. Ne var ki, takasın yapılabilmesi için takas isteğinde bulunan kişinin de artık değeri istemesi gerekir. Davalı tarafından ileri sürülmüş böyle bir istek söz konusu değildir. Takasın olabilmesi için en azından yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle bir isteğin olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerekir. Sadece takas defi isteğinde bulunmak yeterli değildir.
...
(Şerh No: 16305 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 11:51)
TMK m.236/1'de her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağı ve alacakların takas edileceği düzenlenmiştir. Takas yapılabilmesi için davalının bunu ileri sürmesi ve davacı adına bulunan mal ve eşyaların takasa tabi tutulması konusunda isteği bulunması gerekir. Dosya kapsamında bu konuda istek bulunmamaktadır. Re'sen takasa ve külli tasfiyeye girilmesi isabetsiz bulunmaktadır. Külli ( tam ) tasfiyenin ve takasın yapılabilmesi için en azından bu konuda davalı tarafın da d...
(Şerh No: 16306 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-06-2015 11:50)
Davacı, bağlı kredi ile satın aldığı araç hakkında, satıcı, üretici firma ve bankaya karşı; aracın ayıplı olduğunu belirterek araç için ödediği bedellerin iadesi ile kalan kredi taksitlerinden borçlu olmadığının tespiti ile aracın davalılara iadesine karar verilmesini istemiştir.
Ancak önce ilk iki davalıya açtığı davada, 26.03.2007 tarihli dilekçe ile de, Vakıflar Bankasını davaya dahil etmiş, bu şekilde Vakıfbank davada taraf haline getirilmiştir. Dahili dava dilekçesi ile, taraf teşkili ya...
(Şerh No: 16304 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-06-2015 10:49)
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davalı ve bir kısım mirasçılar tarafından açılan Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1083 E. 2005/225 K. sayılı davada A____ G____ mirasçılarının tamamının taraf gösterilmedikleri sabittir. Kayıt maliklerinin tamamı davada yer almadıklarına göre elde edilen hükmün bu kişileri bağlamayacağı açıktır.
O halde, davacılar bakımından böylesi bir karara dayalı olarak yapılan cebri satışın ve buna bağlı tescili...
(Şerh No: 16303 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2015 21:44)
Ortalığın giderilmesi davasında taşınmaz maliklerinden biri veya birkaçının davaya dahil edilmeden karar verilip, kararın kesinleşmesi halinde.
Dava dışı paydaş kararı TEMYİZ EDEBİLİR.
(Şerh No: 16302 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2015 21:39)
Mahkemece, davacının temlik tarihinde mirasçı sıfatı taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, temlik tarihinden bir gün sonra miras bırakanla evlenmekle murisin ölüm tarihinde ve terekenin açılması ile davacının mirasçılık sıfatı kazandığı kuşkusuzdur.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan iptal ve tescil davalarında davacının yapacağı iş, kendisinden değil terekeden mal kaçırılmak için taşınmazın muvazaalı temlik edildiğini, murisin ölüm tarihinde ve...
(Şerh No: 16298 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-06-2015 21:23)
Somut olayda borçlu aleyhine yapılan takipte tahsili istenen birikmiş nafaka alacağıdır.
Mahkemece ihtilafın nafaka alacağı nedeniyle başlatılan icra takibinde yapılan hukuki yardımdan kaynaklı olduğu ve vekalet ücretinin tarifenin 11/1. maddesi atfıyla uygulanması gereken 3. kısmına göre belirleneceği nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, nafaka davalarında uygulanacak 9/1. maddesine göre icra vekalet ücretinin hesap edileceğinin kabulü ile şikayetin reddi yönünde hü...
(Şerh No: 16296 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 24-06-2015 09:50)
Davalı-karşı davacının adli yardım talebinin, 19.09.2013 tarihli celse kabulüne karar verildiği görülmektedir. Bu halde, adli yardım kararından dolayı tüm yargılama harç giderlerinden geçici olarak muaf olacaktır. Dolayısıyla ziynet eşyası alacağı talebini harçlandırması adli yardım kararı kaldırılmadığı sürece gerekli değildir.
(Şerh No: 16295 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 23-06-2015 20:17)
İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine EÜAŞ tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1.maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez.
Mahkemenin, yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sı...
(Şerh No: 16292 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 23-06-2015 20:11)
Dava; davacının, müteveffa eşinin diğer mirasçılarına yönelttiği, eşin ölümü ile son bulan edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde ve evlilik birliği içinde edinilip muris adına tescil olunan taşınmaza dair katılma alacağı istemidir.
Davaya konu taşınmazın tamamı banka kredisi ile edinilmiş olup, kredi borcunun bir kısmı evlilik birliği içinde ve ölüm tarihinden önce ödenmiş, kalan kredi borcu ise sigortacı tarafından, sigortalı murisin ölümü üzerine ödenmiştir.
Mal rejimini sona erdire...
(Şerh No: 16293 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-06-2015 16:20)
Davacı, muris eşinin çalıştığı şirket ( işvereni ) tarafından sigorta şirketine ferdi kaza sigortası yaptırıldığını; eşinin ölümü üzerine, sigorta şirketinin, murisin önceki evliliğinden olma davalı kızına yaptığı ödemenin de edinilmiş mal olduğunu açıklayarak, bu kısım üzerinden katılma alacağı talep etmiştir.
Ölüm sebebi ile ödenen ferdi kaza sigortası ödemesinin, mal rejiminin sona ermesinden önce (ölüm tarihinden önce) ödenmesi imkanı olmayıp, evlilik içinde bir karşılığı da bulunmamakla ...
(Şerh No: 16294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 23-06-2015 16:20)
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikayetlerinin KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Sendika hakkına yapılan müdahale nedeniyle Anayasa’nın 51. maddesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Tespit edilen ihlal yönünden, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekalet ücretinden oluşan to...
(Şerh No: 16291 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 22-06-2015 16:21)
(As amended: December 6,2006 – Act No.5560 Art.16)
(1) The file may not be sent to an inferior court during trial by rendering a decision of lack of subject-matter jurisdiction with the conviction of that the legal nature of the crime has changed.
(Şerh No: 16289 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 21-06-2015 14:09)
(1) Transactions conducted by a judge or a court that lacks of subject-matter jurisdiction, are void, except those which their renewal are not possible.
(Şerh No: 16290 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 21-06-2015 13:57)
(1) In case it is appeared after the approval of the indictment that the matter has been over subject-matter jurisdiction of the court hearing the case or has been outside of its subject-matter jurisdiction, the court sends the matter to the court having it, by a decision.
(2) There may be applied to the process of objection against the decisions of lack of subject-matter jurisdiction in respect to the courts within civil jurisdiction.
(Şerh No: 16288 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 21-06-2015 13:04)
(1) Subject- matter jurisdictions of the courts shall be regulated by law.
(2) (Paragraph added on June 26, 2009; Act No. 5918 Art.6) In case non military persons commit an offence included in the Military Penal Code or in other laws and subject to jursdiction of the military courts at the time of peace individually or with the participation of military persons, investigations of non military persons shall be carried out by public prosecutors, and prosecutions of them; by the civil courts.
(Şerh No: 16286 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 21-06-2015 12:54)
The court which hears the case may decide whether it has subject-matter jurisdiction or not at any stage of prosecution ex officio. The provision of the Article 6 is reserved.
(2) In case a conflict on the subject of subject-matter jurisdiction arisen between the courts, the court having subject-matter jurisdiction shall be determined by the joint superior court of jurisdiction.
(Şerh No: 16287 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 21-06-2015 12:52)
(1) In the application of this Code;
a) "Suspect" means the person, who is under suspicion of having committed a crime, at the stage of investigation,
b) "Accused" means the person, who is under suspicion of having committed a crime, from the beginning of the prosecution until the final judgment,
c) "Defense counsel" means the lawyer, who defends the suspect or the accused during the penal proceedings,
d) "Representative" means the lawyer, who represents the intervener, the person injured by crime or the person, who is liable financially,
e) "Investigation" means the stage which passes starting from being informed of a suspicion of commitment of crime by competent authorities pursuant to the Code, and until the approval of the indictment,
f) "Prosecution" means the stage which passes from the approval of the indictment and until finalization of judgment,
g) "Taking statements" means being heard of the suspect by the law enforcement officers or public prosecutor about the crime, which is subject of the investigation,
h) "Interrogation" means being heard of the suspect or the accused by the judge or the court about the crime, which is subject of investigation or prosecution,
i) "Liable financially" means the person, who will be affected from consequences of the court’s judgement and will suffer them by bearing the material and financial liability, after adjudication of the matter which is subject of trial and finalization of it.
j) "Offense in the ...
(Şerh No: 16285 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 20-06-2015 11:57)
(1) This Code, regulates the rules concerning how penal proceedings to be conducted and rights, powers and obligations of the persons who are involved in this process.
(Şerh No: 16284 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 20-06-2015 11:30)
Değişen koşullara göre, kişisel ilişkinin her zaman düzenlenmesi mümkün olup, dosya içerisinde bulunan tüm raporlar ve çocuğun üstün menfaati gereği çocuk ile baba arasında "bu aşamada yatılı kişisel ilişki" kurulması doğru değil ise de, bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
(Şerh No: 16283 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-06-2015 16:28)
"Başvurucunun, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE" OYBİRLİĞİ İLE KARAR VERİLMİŞTİR.
Başvurucunun, müvekkillerini söz konusu sözleri söylemeden de temsil etmesi ve savunmasının mümkün olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Başvurucunun yargılanmasına neden olan sözler, fikirlerin tartışıldığı bir ortamda veya gazete yazısı gibi bir basın faaliyetinin gerçekleştirilmesi sırasında söylenmiş sözler değildi...
(Şerh No: 16282 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-06-2015 11:06)
Önerge [HMK. 4]
Sulh hukuk mahkemelerinin görevi
MADDE 4. (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, alacak davaları da dâhil olmak üzere kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları,
görürler.
(Şerh No: 16281 - Ekleyen: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 17-06-2015 06:11)
Dava, üstün bir yararı bulunduğu hukuki sebebine dayalı olarak TMK m.226/2 gereğince açılan paylı mülkiyete konu taşınmazdaki 1/2 payın, bedeli karşılığında iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı diş hekimi olup, paylı olarak taraflar adına kayıtlı dava konusu meskeni, diş hekimliği faaliyetini sürdürmek için muayenehane olarak kullanmakta olup üstün hakkının varlığının kabulü gerekir.
Davacının, davalıya ödemesi gereken pay bedeli; taşınmazın, mahkemenin karar tarihine en yakın tar...
(Şerh No: 16280 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2015 17:09)
TTK m.5/4 uyarınca yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
(Şerh No: 16279 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-06-2015 09:40)
(1) Inheritance, is subject to the national law of the deceased. Turkish law is applied to immovable properties located in Turkey.
(2) Provisions relating to the reasons of opening, acquisition and partition of inheritance are subject to the law of the country where the estate is located.
(3) The estate without heirs, located in Turkey, is inherited by the State.
(4) Provision of the Article 6 is applied to the form of testamentary disposition. Testamentary dispositions drawn up consistent with the national law of the deceased are also valid.
(5) Testamentary capacity, is subject to the national law of the person who disposes at the time of disposition.
(Şerh No: 16278 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 23:41)
(Şerh No: 16277 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 23:39)
(1)The capacity and conditions of adoption, are subject to respective national law that is at the time of adoption of each one of the parties.
(2) The national laws of the spouses are applied jointly with respect to the consent of the other spouse to adopt or being adopted.
(3) Effects of adoption are subject to the national law of the adoptive parent, in case of a joint adoption of spouses, to the law specified general provisions of marriage.
(Şerh No: 16276 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 23:37)
1) Effects of lineage, are subject to the law that established lineage. However, if there is a joint national law of the father, mother and child, that law is applied, if there is not, the law of joint habitual residence is applied to the effects of lineage.
(Şerh No: 16275 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 23:34)
(1) The establishment of lineage is subject to the national law of the child that is at the time of birth, in case can not be established, to the law of the child’s habitual residence. If the lineage can not be established according to those laws, it is established subject to the law of habitual residence of mother of father at the time of the child’s birth moment. If it can not be established according to that either, it is established subject to the law of the child’s birth place.
(2) According to whatever law lineage was established, its annulment is subject to that law.
(Şerh No: 16274 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 23:29)
(1) Spouses may choose expressly either the law of domicile or one of their national laws that is at the time of marriage for matrimonial properties; in case such a choice has not been made, joint national law at the time of marriage related to matrimonial properties, in the absence of that the law of habitual residence, if that is absent either, Turkish law is applied.
(2) In liquidation of the properties, for immovables, the law of the country that they are located in is applied.
(3) The spouses who acquire a new joint law after marriage, may be subject to that new law provided that the rights of third persons are reserved.
(Şerh No: 16273 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:21)
(1) The grounds for divorce and separation and effects of them, are subject to the joint national law of the spouses. In case the spouses are of different nationalities, the law of their joint habitual residence, in case that is absent Turkish law is applied.
(2) The provision of the first paragraph is applied for alimony claims between divorced spouses. This provision is also valid in cases of separation and annulment of marriage.
(3) Custody in divorce and problems related to custody are also subject to the provision of the first paragraph.
(4) Turkish law is applied for claims of temporary measures.
(Şerh No: 16272 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:15)
(1) The capacity and conditions of marriage are subject to respective national law that is at the time of marriage of each one of the parties.
(2) To the form of marriage, it is applied the law of the country where the marriage is solemnized.
(3) General provisions of marriage, are subject to the joint national law of the spouses. In case the spouses are of different nationalities, the law of their joint habitual residence, in the absence of that, Turkish law is applied.
(Şerh No: 16271 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:14)
(1) The capacity and conditions of engagement are subject to respective national law that is at the time of engagement of each one of the parties.
(2) As to the effects and consequences of the engagement the joint national law, if the parties are of different citizenship, Turkish law is applied.
(Şerh No: 16270 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:11)
(1) The decision of absence or presumption of death, is subject to national law of the person about whom rendered decision. In case properties of the person are located in Turkey, about whom decision of absence or presumption of death could not be rendered according to the national law of him/her, or in case where his/her spouse or one of his/her heirs is a Turkish citizen, the decision of absence or presumption of death is rendered according to Turkish law.
(Şerh No: 16269 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 20:10)
(1) The reasons of rendering the decision of guardianship or interdiction or terminating of them is subject to the national law of the person about whom the decision of guardianship or interdiction or termination of them is required.
(2) In cases where it is not possible to render a decision of guardianship or interdiction according to the national law of the foreign person, such a decision may be rendered pursuant to Turkish law, provided that the habitual residence of that foreign person is present in Turkey. In cases where the person is in Turkey compulsorily, Turkish law is applied.
(3) All issues regarding interdiction or guardianship and curatorship other than the reasons of rendering the decision of guardianship or interdiction or terminating of them are subject to Turkish law.
(Şerh No: 16268 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:39)
(1) Capacity to have rights and capacity to act are subject to the national law of the person concerned.
(2) If a person lacking legal capacity pursuant to his/her national law has capacity according to the law of the country in which transaction has been carried out, is bound by the transaction he/she has carried out. Transactions regarding to family and inheritance law and those pertaining real rights on immovable properties that are located in foreign countries are excluded from the scope of this provision.
(3) Majority acquired by one’s own national law, does not terminate by changing of citizenship.
(4) Capacity to have rights and capacity to act of legal entities or communities of persons or assets are subject the law of their administration centers specified in their statutes. However, in case where the actual administration center is located in Turkey, Turkish law may be applied.
(5) The legal capacity of the legal entities lacking statute and the communities of persons and assets lacking legal entity is subject to the law of the actual administration center.
(Şerh No: 16267 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:35)
(1) Period of limitation, is subject to the law applied to the substance of the legal transaction and relationship.
(Şerh No: 16266 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:33)
(1) Legal transactions may be carried out in accordance with the form stipulated by the law of the country in which they have been made or provisions related to substantive law of the law competent as to substance of that transaction.
(Şerh No: 16265 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:30)
(1) In situations where the competent foreign law is applied and in cases where included in the scope of directly applied rules of Turkish law in respect to purpose of regulation and field of application, that rule is applied.
(Şerh No: 16264 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:28)
(1) In case the provision of a competent foreign law to be applied for a specific event is evidently contrary to public order of Turkey, that provision is not applied. Turkish law is applied in cases where deemed necessary.
(Şerh No: 16263 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:25)
(1) In cases where the competent law is designated according to nationality pursuant to the provisions of this Law, unless provided otherwise in this Law;
a) With respect to a stateless persons and refugees; domicile law, in the absence of that; law of habitual residence, if that is absent either; the law of the place where they are situated on the date of filing lawsuit,
b) With respect to persons having citizenship of more than one state and in case that they are Turkish citizen at the same time; Turkish law,
c) With respect to persons who have citizenship of more than one state and who are not Turkish citizen at the same time; the law of the state which they have closer relationship with,
is applied.
(Şerh No: 16262 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:22)
(1) In cases where competent law is determined according to the basis of nationality, domicile, or habitual residence, unless provided otherwise, the nationality, domicile, or habitual residence that is on the date of filing lawsuit is taken as basis.
(Şerh No: 16261 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:19)
(1) The judge applies the rules of Turkish conflict of laws and the foreign law which is competent according to these rules ex officio. The judge may seek assistance of the parties for determination of the content of the competent foreign law.
(2) If the provisions of the foreign law to be applied to the event cannot be ascertained despite all researches, it is applied Turkish law.
(3) Authorisation by the rules of conflict of laws of foreign law to be applied, of another foreign law, is only taken into consideration in conflicts related to law of persons and family law and substantive law provisions of this law are applied.
(4) In cases where an opportunity of choosing the law to be applied given, the substantive provisions of the chosen law are applied, unless stipulated otherwise by the parties.
(5) If the country whose law will be applied has two or more regional units and if these units have different legal systems, of which regional law to be applied is determined according to the law of that country. In case there is not a determining provision in the law of that country, the regional law which has the closest relationship with the conflict is applied.
(Şerh No: 16260 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:17)
Scope
(1) The law to be applied to private law transactions and relationships that contain a foreign element, international jurisdiction of Turkish courts, and recognition and enforcement of foreign judgments, are regulated by this Law.
(2) Provisions of international conventions to which the Republic of Turkey is a party are reserved.
(Şerh No: 16259 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 14-06-2015 17:13)
Sigortalı babanın yaşamını yitirdiği gün itibarıyla evli olan davacının aylığa hak kazanmadığı belirgin olduğu gibi, eşin ölüm tarihi 08.07.2008 tarihinde yürürlükte olan 1479 sayılı Kanunun 46/2. maddesine göre kendisine çift aylık bağlanamayacağı ve eşi üzerinden bağlanan aylığın daha fazla olduğu da ortadadır. Giderek 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında da aynı değerlendirme geçerli olmaktadır ve sonuç olarak 1479 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, eşi üze...
(Şerh No: 16258 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 11-06-2015 14:52)
İhalenin feshi davasının reddine dair verilen karara karşı kanun yoluna başvurulduğu belirtildiğinden ihale alacaklısı, şikayetçiye, İİK m.135'e mesnetle tahliye emri gönderemez.
(Şerh No: 16257 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-06-2015 13:19)
Somut olayda, uyuşmazlık konusu asıl alacak 850 TL olduğuna göre, davalının icra takibi yapmadan önce tüketici sorunları hakem heyetine müracaatı zorunludur.
Buna rağmen icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat edilemez.
Tüketici hakem heyetinin, itirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 16256 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-06-2015 15:15)
4721 S.K. m.185/3'te düzenlenen sadakat yükümlülüğü, evliliğin yasal olarak son bulmasına kadar devam eder. Başka bir deyişle, mahkemelerce boşanma kararı verilmiş olmasına rağmen bu karar henüz kesinleşmediği sürece evlilik birliği devam ettiğinden bu aşamada eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının dikkate alınması gerekir.
(Şerh No: 16255 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-06-2015 15:31)
Davacı, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bir kısım mallar için davalıya sipariş verip bedellerini davalı şirkete ödediğini, ancak bedeli ödenen malların kendilerine teslim edilmediğini belirterek, davalıya ödenen bedelin faiziyle iadesini talep ve dava etmiş; davalı, alacak tutarı kadar fatura kesildiğini ve bu kadar mal çıkışı, teslimi yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı mal tesliminin kendisine yapılmadığını belirterek itirazda bulunmuş; dava...
(Şerh No: 16254 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-06-2015 14:47)
Davacı, yaptıkları sözleşme ile davalı şirketin yüklendiği genel onarım işi içindeki iç-dış boya, badana ve izolasyon işinin kendisi tarafından yapıldığını iddia ederek bakiye iş bedelini talep etmiştir. Davalı, dava dışı kişinin şirketi temsile yetkili olmadığından bu kişi tarafından imzalanan sözleşmenin davalı şirketi bağlayıcı olmadığını savunmuştur.
Dosya kapsamına göre davacı tarafından yapılan iş, davalı şirket tarafından kabul edilmiş olduğundan BK m.415 hükmü gereğince vekillik kura...
(Şerh No: 16253 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-05-2015 15:49)
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece; sigorta şirketi hakkında açılan dava tefrik edilerek araç işletenine yöneltilen davanın, ticari dava niteliğinde olmaması sebebiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsü olan davalıya karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini e...
(Şerh No: 16252 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-05-2015 14:09)
Davacının, davalıdan satın aldığı araç, davalı tarafından dava dışı 3.kişiden satın alındığı tarihten önce geçirdiği kaza sonucu pert olmuş; davacı, davalının sözleşme yapılırken aracın pert olduğunu gizlediğini belirterek satış sözleşmesini feshedip tazminat talep etmektedir.
Davacı, aracı satın alırken Trafik Şube Müdürlüğü kayıtlarını ve aracın sigorta kayıtlarını incelemekle yükümlü değildir; satışa konu araç hukuki ayıplıdır ve satıcı da ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlud...
(Şerh No: 16251 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-05-2015 14:09)
Davacı, 2003 yılında yaptığı sözleşmeye istinaden kendisine 2005 yılında devredilen dairenin satış ilanlarında, reklam ve tanıtım broşürlerinde, satış maketlerinde, mahal listesi ve krokide; kapalı otopark, futbol, voleybol, basket sahaları, tenis kortları, çocuk oyun parkı, büfe, lokal gibi sosyal tesis ve alanların, etrafı çevrili site içinde bulunacağının belirtildiğini, ancak bu sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi'nin mülkiyetinde olan arazi üzerine inşa edildiğini belirterek, davalının ek...
(Şerh No: 16250 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-05-2015 14:08)
GECİKME TAZMİNATI:Davacıya işletme projesinin tebliğ edilmemiş olmasına rağmen istenen aidatların ödenip ödenmediğinin araştırılması, karar ya da proje tebliğ edilmemişse "takip öncesi toplu ödemenin yapıldığı tarihte davacının aidatları öğrendiği kabul edilerek", bilirkişiden bu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gecikme tazminatının hesaplanması gerekir.
(Şerh No: 16249 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-05-2015 16:15)
Borçlu, hakkında daha önce yapılan icra takibi ile işletme projesinde geçen aidat miktarını öğrenmiştir. Öğrenilme tarihinden sonra, aidat miktarına göre gecikme tazminatından sorumludur.
Bu miktarı aşan aidatlar nedeniyle gecikme tazminatından sorumlu olmayacağının ise gözetilmesi gerekir.
(Şerh No: 16248 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-05-2015 16:03)
Davacının cebri icra ( zorlayıcı yaptırım ) altında Hazineye ecrimisil ödemiş bulunması, ecrimisil öderken ihtirazı kayıt ileri sürmemesi Hazinenin üstün mülkiyet hakkını kabul ettiği anlamına gelmez. Üstelik, kazanım koşulları gerçekleşmiş olan mülkiyet hakkından vazgeçtiğini de göstermez. Bu durum bir kimse kendi aleyhinde beyanda bulunamaz ilkesine de aykırıdır.
Tescil isteminin kabulü gerekir.
(Şerh No: 16247 - Ekleyen: Av.Seyhan ŞAHİN - Tarih : 21-05-2015 15:40)
Taşınmaz mülkiyet nakli borcunu içeren sözleşme resmi biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersiz ise de; 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda ...
(Şerh No: 16246 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 21-05-2015 12:22)
Kaybedilmiş malda malik gibi tasarrufta bulunma suçunun şikayete bağlı olması nedeni ile müştekinin beyanının alınmasının şart olması bozma nedeni yapılmıştır.
(Şerh No: 16245 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 21-05-2015 08:23)
İİK'nun 264. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararına dayalı olarak icra takibi yapan alacaklı, borçlunun ödeme emrine itirazını gidermek için itirazın tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü sürede itirazın kaldırılmasını veya iptalini sağlamak üzere dava açmak zorundadır. Süresinde dava açılmaması halinde ihtiyati haciz hükümsüz kalır.
(Şerh No: 16243 - Ekleyen: Av.Murat BÖLÜKBAŞ - Tarih : 20-05-2015 16:11)
Çalıntı eşyayı tasarrufunda bulunduran kişi hakkında yeterli delil olmaması nedeni ile hırsızlıktan ceza verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 16244 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 20-05-2015 10:04)
Kambiyo senedi vasfını taşımayan senetlerdeki hakkın ciro yolu ile devri mümkün değildir; ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir.
(Şerh No: 16242 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-05-2015 12:37)
Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
(Şerh No: 16241 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-05-2015 22:20)
04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.[
13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı nedeniyle]
(Şerh No: 16240 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-05-2015 14:54)
Alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmek sureti ile ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşma imkanı bulunmaktadır. Buna rağmen yeni bir takip açılması yukarıda yer verilen yasal düzenlemeye bağlanmış usul ekonomisi ilkesine ters düştüğü gibi davetin ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilme imkanı bulunduğu halde yeni dosyalara açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere ko...
(Şerh No: 16239 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-05-2015 22:00)
Mahkemece ara kararla alacakların hesaplanması için dosyanın bilirkişiye tevdii ile davacı işçiye bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verilmiş; davacı işçi tarafından kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine de davanın reddine karar verilmiştir.
Talep edilen kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının niteliği göz önüne alındığında davanın, hakim tarafından genel hukuk bilgisiyle çözülmesi mümkün olmasına rağmen; bilirkişi ücreti yatırılmadığından ba...
(Şerh No: 16238 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-05-2015 12:30)
İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur.
(Şerh No: 16237 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-05-2015 22:16)
Davacı işçi şofördür. Trafik kurallarına göre şoförlerin bir günde 9 saatten fazla araç kullanmaları mümkün olmayıp; dosyaya takograf kaydı gibi bir belge de sunulmadığına göre davacının günde 9 saatten fazla araç kullanamayacağı dikkate alınmadan, husumetli tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilmesi hatalıdır.
(Şerh No: 16236 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 15:21)
Dosya kapsamına, tanık beyanlarına ve harcırah beyannamelerine göre davacı tır şoförüne ücreti dışında hak ettiği kilometre karşılığında prim ödenmiştir. Davacı tır şoförü, çalışmalarının karşılığında, ücreti dışında hak ettiği kilometre karşılığında prim almasından dolayı fazla çalışmış olsa bile ödenmemiş bir fazla çalışma alacağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16235 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 14:10)
Sağlık Bakanlığının birimi olan "Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu"nun tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti ve temsilci sıfatı olmamakla; temsilde hata sebebiyle davacıya, davasını Sağlık Bakanlığına yöneltmesi için süre verilip yargılama yapılması gerekir.
(Şerh No: 16234 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-05-2015 10:51)
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
Davacı işçinin imzasını havi, iş akdinin fesih tarihi olan 15.11.2012 tarihli “İbra ve Feragatname” başlıklı belgeden, hangi alacağın ne miktarda olduğu ve ne surette ödendiği belirtilmeden, davacının bazı işçilik alacakları yönünden davalı işvereni ibra ...
(Şerh No: 16233 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 14:14)
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ikişer veya üçer yıllık süreler, atama tasarrufu ile ilgili olup, vakıf üniversitelerinde çalışacak yardımcı doçentlerle iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak yapılmasına engel bir durum teşkil etmemektedir.
(Şerh No: 16232 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 13:15)
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu m.32 uyarınca davalı işyerinde okutman olarak çalışan davacı ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılması mümkündür. Sözleşmenin süreli yapılabilmesi anılan kanuni düzenlemeye dayandığından zincirleme belirli süreli sözleşme yapılması sözleşmeyi belirsiz hale getirmez. Davacının belirli süreli sözleşmeyle çalışması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün değildir.
(Şerh No: 16231 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 13:15)
4857 S.K. m.18 uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması gerekir. 4857 S.K. m.11, belirli süreli iş akdini yapma serbestisini sınırlandırmış ve iş sözleşmelerinin belirsiz süreli olmasının asıl olması karşısında belirli süreli iş sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispatla yükümlüdür. Diğer taraftan; Türk Hukuk mevzuatında, belirli süreli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemel...
(Şerh No: 16230 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-05-2015 12:34)
Davacı vekili, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmamış, 24.10.2011 tarihli dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunmuştur.
Davalının, davacı tarafın icra inkar tazminatı yönünden iddiasını genişletmesine karşı açık muvafakatı bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddi gerekir.
(Şerh No: 16229 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 07-05-2015 19:52)
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Son kayıt maliklerinin iyiniyetli olduğu mahkemece de benimsendiğine göre TMK'nın 1023. maddesi hükmü gereğince edinimin anılan yasal düzenlemenin koruyuculuğunda olacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
(Şerh No: 16228 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)
Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacının temlik tarihlerinde ehliyetsiz olduğu belirlenmiş; çekişmeli taşınmazların bizzat davacı tarafından uzun süredir şoförlüğünü yapan kişiye gerçek değerin çok altında bir bedelle temlik edildiği; bu kişi tarafından da kısa aralıklarla tapu maliki diğer davalıya satış biçiminde devredildiği saptanmıştır.
Dava konusu taşınmazın ve tarafların bulunduğu çevrenin küçük ol...
(Şerh No: 16227 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-05-2015 14:50)
Mahkemece fotokopi olan belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunmadığından bahisle ( ve davalının yemini üzerine ) ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; fotokopisi sunulan belgenin aslının Cumhuriyet Savcılığı'nda olduğu anlaşılmakla mahkemenin, belge aslını dosyaya getirterek belgedeki yazının davalıya ait olup olmadığını araştırması ve sonucuna göre hüküm vermesi gerekir.
(Şerh No: 16226 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-05-2015 10:49)
İçtihat [Kamu.K Geçici Madde 6]
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, Esas: 1956/1, Karar: 1956/6
Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahıs, meni müdahale davası açabileceği gibi; dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün, mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedelinin tahsilini de dava edebilir.
(Şerh No: 16225 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:37)
Amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda, plan ve projelere uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle fertlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davalar idari davalardan olmakla bu davalara bakmaya idari yargı vazifelidir.
İstimlaksiz el atma halinde açılacak mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini; bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması s...
(Şerh No: 16224 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:37)
Davacı,taşınmazının İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği gereği imar planlarında su havzasında ve dere mutlak koruma alanında bırakılarak, tasarruf hakkı kullanılamayacak şekilde kısıtlandığından bahisle bedelinin ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlama, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlara yol açabilecek ise de; bu sonuç ya da sonuçlar, bir idari işlem olan Yönetmelik ve imar planlarından; başka bir deyişle idari işlemlerde...
(Şerh No: 16223 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:36)
Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazın ıslah imar planı ile yol yapıldığını, bu yere karşılık kendilerine hisse verilen taşınmazın ise imar planında ağaçlandırılacak alan olarak planlandığından kullanılmasının mümkün olmadığını, tahsis edilen yerin, yürürlükte olan imar planına göre özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu ileri sürerek kamulaştırmasız el atıldığı gerekçesi ile tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Somut olayda idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz...
(Şerh No: 16222 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2015 16:35)
TAM YARGI DAVASINDA - ÖN KARAR- ZORUNLU DEĞİLDİR.
Mahkemece; İdari eylemden doğan tazminat davalarının ön koşulu olan idari başvuru sonucunda tesis edilen ön kararın, anılan nitelikte bir idari işlem olmadığından, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlem olmaması nedeniyle işin esasının incelenebilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığa konu taşınmaza yönelik idarece yapılan bir...
(Şerh No: 16221 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-05-2015 22:00)
Bilgi [Kamu.K Geçici Madde 6]
Geçici 6.Maddenin İPTAL EDİLEN, 6111 Sayılı Kanunla getirilen Geçici 2.Madde Hükmü
(İPTAL EDİLEN MADDE RGT: 22.02.2013 RG NO: 28567 (YÜR. TAR.: 22.08.2013) GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemleri sebebiyle açılan tazminat davalarında verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden 2... (Şerh No: 16220 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-05-2015 21:25)
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |