Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [SigortaK 5] SİGORTA BRANŞLARINA İLİŞKİN TEBLİĞ
Resmi Gazete Tarih-Sayı: 11.07.2007-26579 TEBLİĞ NO: (2007/1) MADDE 1 – (1) 14/6/2007 tarihli ve 26552 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 5 inci Maddesi kapsamındaki sigorta branşları ekli listedeki şekilde belirlenmiştir. Yürürlük MADDE2 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE3 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yürütür....
(Şerh No: 15499 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-05-2014 11:22)

Sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminatı haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili istemli davada; sigorta şirketi sigortalısına halefen dava açtığına göre; görevli mahkeme sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınarak tayin edilmelidir. Dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira sözleşmesi ilişkisi olmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
(Şerh No: 15498 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-05-2014 11:10)

Sanık, maktul ve arkadaşlarının hırsızlık suçunu işlemek amacıyla marketin kepengini açmalarından itibaren, bu suçun gerçekleşmemesi ve vazgeçmeleri için çabalamış, fakat saldırıyı defedememiştir; sanığın, kendisine ait malları korumak amacıyla, olay yerinden malları ile kaçan maktulün bulunduğu araca ateş etmesinde yasal savunma koşullarının gerçekleştiğinin ve yasal savunmada aşırıya kaçılmadığının ve bu suçtan sorumlu tutulamayacağının kabulü gerekir.
(Şerh No: 15497 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-05-2014 10:23)

Karara konu olayda iki taraf da tacirdir; tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadıyla yapılacak ihbar veya ihtarların noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması lazımdır. Poliçeyi sigortalıya götürdüğünü, imzalamasını istediği halde imzalamadığını ve primi veya ilk taksidi sigortalının ödemediğini iddia eden sigorta şirketi, işbu iddiasını, resmi bir ihtarname keşide etmiş olmakla veya taahhütlü mektup g...
(Şerh No: 15496 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-05-2014 14:02)

Arsa sahipleri tarafından yükleniciye karşı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi talepli dava ikame edilmiştir. Sözleşmede imzası bulunan paydaşların bu davaya taraf olmaları veya muvafakatlerinin sağlanması zorunludur. Bu sebeple davada taraf olmayan paydaşın davaya muvafakatinin sağlanması, bu mümkün olmadığı takdirde davaya davalı sıfatıyla dahil edilmesi zorunludur.
(Şerh No: 15495 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-05-2014 11:17)

Mahkemece; davalının kendi isteği ile kredi kullandığı, kredi sözleşmesinin müzakere edildiği, sözleşmenin usulüne uygun olarak düzenlendiği, haksız şart niteliğinde olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, Erenler Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 27/07/2012 tarih ve 157 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir. Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözeti...
(Şerh No: 15494 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 30-04-2014 22:22)

Davalının ilk kredi sözleşmesinde ve ikinci limit arttırım sözleşemsinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzası vardır. Dava ve takibe konu alacağın dayanağı olan 27.12.2007 tarihli genel kredi sözleşmesi önceki sözleşmelerden bağımsızdır. Bu sözleşmede ve gerekse ödeme planında imzası bulunmayan davalının kefil olarak takip konusu alacaktan sorumluluğundan söz edilemez. Mahkemece bu yön gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmemiştir.
(Şerh No: 15493 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 22-04-2014 14:00)

Mahkemece talep edilen kredi alacağının hangi sözleşme veya sözleşmelerden kaynaklandığı araştırılarak, şayet davalının imzasını taşımayan sözleşmelerden doğmuş ise davalının kefalet sorumluluğunun olmayacağı, aksi durumda yani kullandırılan kredinin davalının imzasının bulunduğu sözleşmelerle ilgisi var ise davalının sorumluluğunun doğacağı ve davalının sorumluluğunun kendi limiti ve temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olacağı dikkate alınarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmes...
(Şerh No: 15492 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 22-04-2014 13:51)

FATURANIN İSPAT GÜCÜNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER İÇERMEKTEDİR. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğuna göre, bedelin ispatına yönelik olarak faturaya dayanılması olanaklıdır. Davacı/alacaklı da iş bedelinin tahsili için giriştiği takibi faturaya dayandırmıştır. Davalı/borçlu gerek icra takibine itiraz, gerekse eldeki davaya cevap dilekçesinde fatura münderecatına yasal sürede itiraz ettikleri yönünde bir savunma getirmediği gibi; faturanın davacının yaptığı işin karşılığı olmadığına ...
(Şerh No: 15491 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-04-2014 13:48)

İlk derece mahkemelerince verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi veya bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilen kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır.
(Şerh No: 15490 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-04-2014 08:29)

Davacı, davaya konu taşınmazları harici satış sözleşmesi ile davalılardan aldığını; davalılara ihtarname keşide etmesine rağmen taşınmazların tapu devrinin yapılmadığından bahisle taşınmazların rayiç değerinin tahsilini talep etmektedir. Davadaki somut olayın özelliği, toplanan delil ve belgeler, sav, savunma, öncelikle MK m.2 açısından ve davanın her iki yanları yönünden incelenmeli; haksız iktisabın denkleştirici adalet fonksiyonu ve işlevi ile hakkaniyet kuralları çerçevesinde adalet sağ...
(Şerh No: 15489 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-04-2014 15:29)

Davacılar, murisleri ile davalı arasında yasa dışı ilişki olduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazı davalıya bağışladığı halde tapuda satış göstermek suretiyle temlik yapıldığını ileri sürerek kaydın iptalini istemişlerdir. BK m.65 uyarınca haksız veya ahlaka aykırı bir amacın elde edilmesi için verilen şeyin geri alınması olanağı yoktur.
(Şerh No: 15488 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-04-2014 13:15)

Davacılar, murislerinin, davalı ile gayrimeşru bir ilişki içinde olduğunu, saklı paylarını bertaraf etmek amacıyla üç parça tapulu taşınmazın muvazaalı bir şekilde ve bedelsiz olarak davalıya devir ve temlik edildiğini ileri sürerek temliki tasarrufa ilişkin tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesini istemişlerdir. Özel daire, muris tarafından davalıya yapılan temlikin ahlaka aykırı bir amacın sağlanması için yapıldığından bahisle BK m. 65 gereğince artık geri alınamayacağına; yerel mahkeme...
(Şerh No: 15487 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-04-2014 13:15)

Mirasbırakanın yeğenleri (kardeşinin çocuklarının) saklı payı yoktur ve tenkis davası açamazlar.
(Şerh No: 15485 - Ekleyen: Av.Ali İhsan ÖZTÜRK - Tarih : 16-04-2014 10:54)

Mirasbırakanın yeğenlerinin (kardeş çocuklarının) saklı payı yoktur ve tenkis davası açamazlar.
(Şerh No: 15486 - Ekleyen: Av.Ali İhsan ÖZTÜRK - Tarih : 16-04-2014 10:52)

 Bilgi  [AKKŞÖDK. 9] İlgili Yönetmelik Maddesi
Mülki amir tarafından verilen kararlara itiraz MADDE 33 – (1) Kanun hükümlerine göre mülki amir tarafından verilen koruyucu tedbir kararına karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir. Aile mahkemesinin bulunmaması halinde 34 üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan usule göre işlem yapılır. (2) Hâkim, verilen tedbir kararının kaldırılmasına veya uygun görülecek başka bir tedbirle değiştirilmesine veya aynen devamı...
(Şerh No: 15484 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2014 11:38)

Şekil şartlarına uyulmaması sebebiyle kanunen geçersiz olan taşınmaz satış veya satış vaadi sözleşmelerinde alıcının, ödediği bedelin iadesi istemi BK m.125'te düzenlenen 10 senelik müruruzamana tâbidir. İşbu müruruzaman, satıcının birrıza ferağdan nükul ve imtina ettiği zamandan başlar.
(Şerh No: 15483 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-04-2014 10:23)

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı değildir.
(Şerh No: 15482 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-04-2014 20:46)

Davacının rücu hakkı BK m.51'den doğduğundan ve kanuna dayanan bu talep hakkı için özel herhangi bir zamanaşımı süresi belli edilmediğinden davada uygulanması gerekli zamanaşımı süresi BK m.125 gereği 10 yıldır.
(Şerh No: 15481 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-04-2014 15:40)

Murisin çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi muris tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denkleştirmeye tâbidir. Yapılan kazandırmanın miras payına mahsuben olmadığını kanıtlama yükümlülüğü kazandırmadan yararlanan altsoya düşer.
(Şerh No: 15480 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-04-2014 11:01)

Davacının, muris tarafından davalıya elden verilen paraya ilişkin davası mirasta denkleştirmeye ilişkin olmakla; davalıya bağışlanan bu para ile yasal miras payını aşan kazandırma yapılmış ise aşan kısmın denkleştirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
(Şerh No: 15479 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-04-2014 10:55)

Hükme dayanak bilirkişi raporunda fazla mesai tahakkuku bulunan bordroların dışlanması yönündeki görüş yerinde ise de dosyaya ibraz edilen bordroların tamamı imzalı olmayıp fazla mesai tahakkuku da içermemektedir. Dairemizin ilke kararı yanlış yorumlanmış olup fazla mesai tahakkuku olan bordroların davacı imzasını içerip içermediği, içermiyorsa banka aracılığı ile ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması ve ödeme yapılmış ise bu dönemlerin dışlanması gerekmektedir. Ayrıca fazla mesai sütunu ...
(Şerh No: 15477 - Ekleyen: Av.Yılmaz KAN - Tarih : 10-04-2014 10:25)

Sanıkların kaçak göçmenleri taşıdıkları sırada aracın tekerinin patlaması sebebiyle yakalandıkları olayda eylemin suç tarihinde yürürlükte olan TCK'nın 79/1-b maddesinde tanımlanan kaçak göçmenlerin yurt dışına çıkmalarına imkan sağlamaya teşebbüs suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, hükmedilen cezalardan TCK'nın 35. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 15476 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 09-04-2014 09:57)

Davacı kadının, ayrı yaşamada haklı olmadığının anlaşılmasına göre; mahkemece, kadının tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine, Ancak, Türk Medeni Kanununun 327/1. maddesi gereğince; ana babanın küçük çocuğun bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderlerini karşılamakla mükellef olmasına ve müşterek çocuk N____’in fiilen davacı anne yanında bulunduğunun anlaşılmasına göre; davacı anne yan...
(Şerh No: 15475 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 08-04-2014 14:16)

Dava konusu taşınmaza davalı banka tarafından ipoteğin tesis edildiği tarihte davacı yan bu taşınmazda oturmamakta ve taşınmaz aile konutu olarak kullanılmamaktadır. Davaya konu taşınmazın aile konutu olduğu şerhi, tapu kaydına, ipotek tesis tarihinden çok sonra konulmuştur. Bu durumda belgelerle çelişen tanık beyanlarına itibar edilemez. Dava konusu taşınmazın, ipotek tesisi tarihinde aile konutu niteliğinde olmaması nedeniyle, ipotek tesisi için davacı eşin rızasının alınması gerekmeyip, yerel...
(Şerh No: 15474 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2014 12:57)

Asıl davada davacılar, müştereken maliki oldukları taşınmazın üzerindeki binanın, taşınmazın paydaşlarından biri tarafından, muvafakatleri bulunmadığı halde davalı şirkete kiraya verildiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesini istemiştir. Çekişmeye konu yapı, paydaşlardan biri tarafından davalı ile akdedilen kira sözleşmesi ile kiraya verilmiştir ve diğer paydaşlar sözleşmede yer almamaktadır, bu dava ile de kiralamaya karşı koymuşlardır. Dava konusu taşınmaz TMK'nun 691/1.maddesindeki pay ve p...
(Şerh No: 15473 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2014 10:29)

Davacı, okuma yazma bilmediğini, bononun kendisine imzalattırılarak takip başlatıldığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacının, vekiline verdiği vekaletnamede de parmak basma şeklinde işaret olmakla; davacının okuma yazma bilip bilmediği konusunda deliller toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmelidir.
(Şerh No: 15472 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:35)

Davacı, okuma yazma bilmediğini, bononun kendisine imzalattırılarak takip başlatıldığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacının, vekiline verdiği vekaletnamede de parmak basma şeklinde işaret olmakla; davacının okuma yazma bilip bilmediği konusunda deliller toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmelidir.
(Şerh No: 15471 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:32)

Kefil ve ipotek veren davacı, okuma yazma bilmediğini ve ipoteğin kefalet limiti ile verildiğini düşünerek ipotek belgesini imzaladığından bahisle ipoteğin terkinini talep etmiştir. İpotek akdi tapu sicil müdürü huzurunda düzenlenip, tüm sayfaları davacı tarafından okunarak imzalanmıştır. Davacının sahtelik iddiası hata ve hileye dayalıdır ve bu tür davaların 1 yıl içinde açılması gerekir.
(Şerh No: 15470 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:32)

Genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan davalılar, sonrasında limit artırımı sözleşmesini de imzalamışlardır ve imzalarını inkar etmemişlerdir. Bu durumda davalı kefiller, limit artırımı sözleşmesinden de sorumludurlar.
(Şerh No: 15469 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:31)

Kredi sözleşmesindeki imza, okuma yazma bilmediğini iddia eden davalı kefilin eli ürünüdür ve davalı hile iddiasında bulunmamış, belgeleri okumadan imzaladığını beyan etmiştir. Bu durumda HUMK m.297’nin uygulama yeri olmadığından davalı kefil, eli ürünü olan imzasının sonuçlarından mesuldür.
(Şerh No: 15468 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:31)

Kredi sözleşmesine müteselsil kefil sıfatı ile imza atan davalı, okuma yazma bilmediğini ve kendi satın alacağı araba için imza attığını zannettiğini bildirmiştir. Davalı, imzayı kabul edip başka bir amaçla attığını beyan etmesine göre; davalı kefilin, borçtan sorumlu olduğu yönünde verilen karar yerindedir.
(Şerh No: 15467 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 15:30)

Karayolları Trafik Kanunu'nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmez; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de kaza, karayolunda meydana gelmiş kabul edilir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahası 2918 sayılı KTK m.2/a gereğince karayolu ile bağlantılıdır; bu yere özel izinle girilmesi, özel güvenliği olması KTK m.2'nin uygulanmasına engel değildir ve kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerle...
(Şerh No: 15466 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 12:28)

Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Davacı, zarar görenlere 13.06.2001 ve 14.03.2002 tarihlerinde ödeme yapmış ve davalı sigorta şirketine karşı 12.06.2002 tarihinde dava açmış olmakla; dava, zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır.
(Şerh No: 15465 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 07-04-2014 11:49)

Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edile...
(Şerh No: 15464 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 05-04-2014 17:43)

Davacı bankanın, davalının kredi kartı borcunu ödememesi sebebiyle ikame ettiği itirazın iptali davasında; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2. ve 7. maddeleri uyarınca görülmekte olan davalara da uygulanması gereken TBK'nın emredici nitelikteki 88 ve 120. maddeleri re'sen nazara alınarak hüküm ittihazına gidilmelidir.
(Şerh No: 14997 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-04-2014 11:00)

1) Any person who negligently endangers life, health or property of others in naval, airway or railway transportation shall be sentenced to a penalty of imprisonment for a term of three months to three years.
(Şerh No: 5876 - Çeviren: Av.Duygu ŞİMŞEK - Tarih : 03-04-2014 23:41)

1) A person who engages in sexual intercourse in public or who publicly exposes himself in a sexual manner shall be sentenced to a penalty of imprisonment for a term of six months to one year.
(Şerh No: 5885 - Çeviren: Av.Duygu ŞİMŞEK - Tarih : 03-04-2014 23:38)

Yargıtay C.Başsavcısının, Ceza Dairelerinin kararlarına karşı itirazı, olağanüstü bir yasa yolu olup, hangi hallerde bu yola başvurulacağı yasada açıklanmamakla beraber gerek yerleşmiş yargısal kararlarda, gerekse öğretide ancak sınırlı hallerde bu yola başvurulabileceği kabul edilmiştir. Örneğin: * eleştiriye dair düşüncelerin reddine dair daire kararlarının itiraz olunabilecek nitelikte kararlardan olmadıkları; * kabule göre yapılan bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının iti...
(Şerh No: 15463 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-04-2014 14:42)

Davacı kadın savcılık soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde dava dışı bir kişiyle birlikte olduğunu kabul ettiğinden her iki taraf da sadakatsiz olup boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu durumda eşit kusurlu davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca boşanma davası sırasında kendi isteğiyle işinden ayrılan taraf yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez.
(Şerh No: 15462 - Ekleyen: Av.Yılmaz KAN - Tarih : 03-04-2014 10:35)

Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında verilen mahkûmiyetin tecil edilmesinin sonuçları ile ilgili açık bir kanun hükmü mevcuttur. Bu hükme verilecek olağan anlam bellidir ve başvurucu buna göre kendisine muamele edileceğini beklemektedir. Ancak AYİM 2. Dairesi, açık olan kanun hükmüne olağanın dışında farklı bir anlam verip buna göre uygulama yapmıştır. Bu uygulama yönünde yerleşmiş içtihat olduğu ne derece mahkemesi kararında belirtilmiş ne de Bakanlık görüşünde ileri sürülmüştür. Dolayısıy...
(Şerh No: 15461 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 03-04-2014 09:28)

Özellikle büyük bir bölümü Kadastro Mahkemesinde geçen somut yargılama açısından dava malzemesinin taraflarca hazırlanması ilkesinin geçerli olmadığı nazara alındığında, yargılama makamlarının davayı gerekli süratle yürütme yükümlülüğünün daha dikkatli bir şekilde ele alınması gerekmektedir
(Şerh No: 15460 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 03-04-2014 09:04)

TİB tarafından twitter.com isimli internet sitesine erişimin engellenmesi yalnızca bu engellemeye dayanak gösterilen ve URL bazlı verilen kararların muhataplarını değil, twitter.com ağından yararlanan tüm kullanıcıların ifade özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde olduğu ve hukuki dayanağının olmaması nedeniyle başvurucuların Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15459 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 03-04-2014 08:25)

Taşınmaz haricen satılıp, bedeli satana ve taşınmaz da alanın intifasına terk ve teslim edildikten sonra taraflardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde; geçersiz satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdada hakkı var ise de, bir taraf vecibesini ifa etmedikçe diğer tarafı ifayı vecibeye davet edemeyeceğine binaen, aldığı bedeli iade etmeyen taraf, diğer tarafı, taşınmazı iadeye icbar ve intifadan men edemez, para iade olununcaya kadar gayrimenkulden intifaya izin mevcut ...
(Şerh No: 15458 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-04-2014 09:34)

Taşınmaz haricen satılıp, bedeli satana ve taşınmaz da alanın intifasına terk ve teslim edildikten sonra taraflardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde; geçersiz satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdada hakkı var ise de, bir taraf vecibesini ifa etmedikçe diğer tarafı ifayı vecibeye davet edemeyeceğine binaen, aldığı bedeli iade etmeyen taraf, diğer tarafı, taşınmazı iadeye icbar ve intifadan men edemez, para iade olununcaya kadar gayrimenkulden intifaya izin mevcut ...
(Şerh No: 15457 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-04-2014 09:27)

Taşınmazına el konulan malik her zaman mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir. 5999 sayılı Kanun'la getirilen uzlaşmaya gidilmesi hali kişinin dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.
(Şerh No: 15455 - Ekleyen: Av.Mert BEYDİLLİ - Tarih : 01-04-2014 16:52)

Davalı vekili kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içinde davaya karşı cevaplarını bildirmiş, savunma yapmış, aynı dilekçede deliller bölümünde tanık deliline dayanmış, tanıkların hangi konuda bilgisine başvurulacağını bildirmiş, tanıklarının isimlerini daha sonra vereceğini beyan etmiştir. Taraflar sulh olmadıklarından davalı vekili tanıklarının isimlerini bildirmesi için süre istemiş, mahkeme HMK'nun 318.maddesini gerekçe göstererek talebi reddetmiş, tanık dinlemeden davayı sürdürüp bitir...
(Şerh No: 15456 - Ekleyen: Av.Yılmaz KAN - Tarih : 01-04-2014 16:42)

İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini için öncelikle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuş ve itirazın iptali davası açılmıştır. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin istemlerde görevli yargı mercii idari yargı olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmiş ve karar onanmıştır. Karşı oy gerekçesi sorun haline gelen bu tür durumların çözümüne yönelik yerinde tespitler içermektedir.
(Şerh No: 15450 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 01-04-2014 13:26)

Davacı ile davalı arasında bayilik sözleşmesi ilişkisi kurulmuş; davalı, davacıya gönderdiği 21.6.2005 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş; davacı da 28.6.2005 tarihli ihtarnamesi ile davalıya, akde aykırılıktan dolayı sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Davacının gönderdiği ihtarname tarihinde sözleşme zaten davalı tarafça feshedilmiş olmakla; davacının fesih ihtarı hüküm ifade etmemektedir. Davacı, akdin davalı tarafça haksız feshedildiğine değil, davalının akde aykır...
(Şerh No: 15451 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-04-2014 12:53)

Yüklenicinin, sözleşmenin karşı yanca feshedilmesi nedeniyle kâr kaybı ve cezai şart isteyebilmesi için, sözleşmenin feshinde kusurunun bulunmaması gerekir.
(Şerh No: 15449 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-04-2014 12:25)

Davalı banka tarafından bir değerleme şirketine ya da dava dışı herhangi bir firmaya ekspertiz işlemine ilişkin olarak ödenen tutara ilişkin ispatlayıcı bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmış olmakla, "300.-TL." ekspertiz ücretinin zorunlu masraf olarak alındığı gerekçesiyle bu bedelin dava değerinden mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
(Şerh No: 15448 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-04-2014 11:08)

1-) Davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımı savunmasına davacılar süresi içerisinde karşı koymazsa davacıların, davalının savunmasını genişletmesine zımnen rıza gösterdikleri sonucuna varılır. 2-) Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için zarar veren eylemin Ceza Kanunu'nda ya da ceza hükmü taşıyan özel kanununda suç olarak düzenlenmiş olması gereklidir. Zarar doğuran eylem aynı zamanda cezayı gerektirir nitelikte ve ceza kanununda ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlarda...
(Şerh No: 15446 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-03-2014 10:23)

 Bilgi  [TüketiciK. 4] 4077 sayılı Kanun karşılık:
MADDE 6- (6) 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ve sözleşmede bulunması gereken şartlardan bir veya birkaçının bulunmaması durumunda eksiklik sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Bu eksiklik satıcı veya sağlayıcı tarafından derhal giderilir. MADDE 6/A- (3) Satıcı veya sağlayıcı, bu bilgilerin sözleşmede yer almasını sağlamak ve taraflar arasında akdedilen sözleşme...
(Şerh No: 15445 - Ekleyen: Sevgi LAÇIN - Tarih : 29-03-2014 14:16)

İhaleye fesat karıştırma suçunun oluşabilmesi için kanunlarda öngörülmüş ihale usullerinden biri ile usulüne uygun yapılmış ya da yapılacak bir ihalenin ve işin olması zorunludur. Doğrudan temin yöntemi bir ihale usulü olmayıp sadece Kanun'da belirtilen durumlarda idarelerce kullanılabilecek bir satın alma yöntemi olduğundan sanıklara atılı ihaleye fesat karıştırma suçu, unsurları itibariyle oluşmamıştır.
(Şerh No: 15444 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-03-2014 13:10)

Davalının, siteye ait yeri duvar ve tel çit ile çevirip içini de moloz ve taş yığmak suretiyle doldurduğundan bahisle ikame edilen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil talepli davada; kat malikleri, dava açan kişiye, işbu davayı açma yetkisi vermişlerse davanın, site bakımından sürdürülmesi gerekir.
(Şerh No: 15443 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-03-2014 12:25)

Apartman yönetimi, kat maliklerinin mülkiyet hakkı ile sıkı sıkıya bağlı davayı açma yetki ve görevini haiz olmadığından geçit hakkı terkini istemine ilişkin davada, geçit hakkı leh ve aleyhine kurulan taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
(Şerh No: 15442 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-03-2014 12:25)

Yönetici, kat malikleri tarafından yetki verilmiş olsa dahi; ana yapının aynını ilgilendiren, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal talepli dava açamaz.
(Şerh No: 15441 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-03-2014 12:25)

Kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak bedelin tahsiline dair davalar mülkiyet hakkına dayanılarak açılır. Yöneticinin, bu davayı, diğer kat malikleri adına açma yetki ve görevi bulunmamaktadır.
(Şerh No: 15440 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-03-2014 12:25)

Ceza, tacirin iktisaden mahvına neden olabilecek derecede ağır ise tamamen kaldırılabileceği gibi, tenkis yoluna da gidilebilir.
(Şerh No: 15439 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:17)

Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenicinin, gecikme halinde geçen her ay için ceza ödeyeceği, ancak bu cezalı sürenin 6 ayı geçmesi halinde arsa sahibinin sözleşmeyi tek taraflı fesih etme yetkisine haiz olduğu kararlaştırılmıştır. Fesih halinde ifaya ekli gecikme cezası ya da gecikme tazminatı talebi mümkün değilse de; sözleşmedeki cezai şart gecikme halinde fesih edilemeyen süreyle ilgili olarak kararlaştırılmış olduğundan, arsa sahibi daha sonra fesih hakkını ku...
(Şerh No: 15438 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:14)

Taraflar arasındaki sözleşmede gecikme halinde sözleşme bedelinin % 0,06 oranında günlük gecikme cezası kesileceği belirtilmiş ise de, aynı sözleşmenin ihale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sırasının belirlendiği maddede de Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne (YİGŞ) ilk sırada yer verilmiştir. YİGŞ m.42'de giderilecek eksikliklerin durumuna göre sözleşmesinde gecikme cezası olarak yazılı olan miktarın belli bir oranında günlük ceza uygulanacağı belirtilmiş olmakla; önceliği olan Yİ...
(Şerh No: 15437 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:11)

Davacı arsa sahiplerinin, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine mesnetle talep ettiği gecikme tazminatı, yerel mahkemece, zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir. Davacı arsa sahipleri sözleşmeyi feshetmemek sureti ile ifayı isteme ve bekleme iradesini sürdürdüklerine ve teslim de söz konusu olmadığına göre zamanaşımının dolduğundan söz edilemez.
(Şerh No: 15436 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:09)

Sözleşme feshedilip kesinleştiğinden müspet zarar kapsamında kalan kira kaybı istenemez ise de; davacı arsa sahiplerinin menfi zarar tazmini istemi de bulunmaktadır. Arsa sahiplerince fesihten sonra başka bir yüklenici ile sözleşme yapılmamış olsa dahi taşınmazın bulunduğu mahalde fesih tarihinden sonra yeniden aynı koşullarla inşaat yapma imkanı bulunup bulunmadığının emsallerine göre araştırılıp, varsa menfi zararın hesaplanması gerekir.
(Şerh No: 15435 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:07)

Davacı, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan gecikme halinde talep olunacak (ifaya ekli) cezai şartı akdi feshettiğinden talep edemez ise de; davacının, akdi fesih ihtarından sonra da akdin fiilen ayakta tutulmuş olduğu anlaşıldığından ve davacının, gerek akdi fesih ihtarında ve gerekse sonraki ihtarnamelerinde ceza isteme hakkını saklı tuttuğundan ifaya ekli cezai şartı talep hakkı vardır. Talep olunan gecikme haline münhasır kararlaştırılan ifaya ekli cezai şart, tüm sözleşme bedeli ...
(Şerh No: 15434 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:04)

Taraflar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, teslimde gecikme halinde yüklenici yapı kooperatifinin cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Yapı kooperatifi tacir olmadığından cezai şartta tenkis yapılması gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir. İşbu değerlendirme yapılırken, sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı arsa sahiplerinin uğradığı zararın tespiti zorunlu olduğundan; cezai şarta hükmedilen dönemde, ilgili taşınmazın bulunduğu mahalde arsa sahiplerine is...
(Şerh No: 15433 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-03-2014 15:01)

Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davacı banka tarafından 1250,00 TL masraf alındığı hususu ihtilaflı değildir. Uyuşmazlık, dava konusu alacağa avans faizi uygulanıp uygulanamayacağı hususundadır. Davalı tacir olup, dava konusu alacak davalının ticari işletmesi ile ilgili olduğundan davacı alacağın avans faizi ile tahsilini isteyebilir. Bu durumda mahkemece hükmedilen alacağa avans faizi yürütülecek şekilde karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15432 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2014 22:14)

Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde alacağı geçici önlemlere veya önlem alınması isteğinin reddedilmesine ilişkin kararlar, esas hükümle birlikte temyizi kabil olup, dava sırasında verilen bu çerçevedeki ara kararlarının tek başına temyizi mümkün değildir.
(Şerh No: 15431 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2014 21:59)

Yüklenicinin imal ettiği eserdeki ayıplar, eserin reddini gerektirir derecede ise; iş sahibince verilen malzemenin bedeli saptanarak bundan hurda bedeli düşülüp, hükme esas zarar miktarı hesaplanmalı, iş sahibince peşin ödenen tutar da dikkate alınarak hüküm kurulmalıdır. Eğer ayıplar, eserin reddini gerektirmiyor ve onarım yoluyla giderilmesi mümkünse onarım tutarı hesaplanmalıdır. Eserdeki ayıplar kabule engel teşkil etmiyorsa bedelde indirim gerekip gerekmediği belirlenmeli sonucu dairesi...
(Şerh No: 15430 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:10)

Taraflar arasında kurulan eser sözleşmesi ilişkisinde yüklenici, yapacağı standın en az sekiz fuar kullanımına uygun olacağını garanti etmiştir. Stand, garanti edilen bu vasfa uygun değilse veya eksik ve kusurlu imal edilmişse eser, sözleşme ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak yapılmış sayılamaz ve yüklenici de iş bedelinin tamamına hak kazanamaz. Bu sebeple mahkemece, iş sahibinin BK m. 360’a göre bedelde indirim ve tazminat hakkı olup olmadığı ile varsa miktarının saptanması içi...
(Şerh No: 15429 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:09)

Taraflar arasında bohçalama ve izolasyon işi konulu eser sözleşmesi ilişkisi vardır. Yapılan imalat, iş sahibinin eseri kabule icbar edilemeyeceği şekildedir. Bu durumda iş sahibi, BK m.360/1’e mesnetle eseri reddetmekte ve ödediğini geri istemekte haklıdır. BK m.360/II, eserdeki ayıbın, iş sahibinin eseri kabulden kaçınmayı haklı kılacak derecede önemli olmaması haline münhasırdır. Bu sebeple somut olayda, bedelden indirim yapılmak suretiyle hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
(Şerh No: 15428 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:08)

Taraflar, arsa sahiplerine ait taşınmazlar üzerine villa yapımı konusunda anlaşma yapmışlar, tapular davalı yükleniciye devredilmiş; ancak davalı inşaatı yapmadığı gibi arsaları da başkasına satmıştır. Dava, yüklenici tarafından üçüncü kişiye satılan arsa bedelinden kaynaklanan alacak istemidir. Dava, satış sözleşmesinde zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle reddedilmiş ise de; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi vardır ve eser sözleşmelerinde zamanaşımı, eserin sözleşmesine uygun biçimde...
(Şerh No: 15427 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:06)

Davacının işçisi, davalı ile aralarındaki eser sözleşmesi muvacehesinde yapılan işte, iş kazası sonucu vefat etmiş; davacı, işçisinin mirasçılarına ödediği tazminatın, rücuen davalıdan tahsilini talep etmiştir. Vefat eden işçinin mirasçılarının açtığı davada saptanan kusur oranı, temyize konu rücu davasında bağlayıcı değildir. Eldeki dava, yanlar arasındaki eser sözleşmesine dayanılarak açıldığından, yanların olaydaki kusuru eser sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmelidir.
(Şerh No: 15426 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:04)

Davacıların murisi, davalılarla arasındaki eser sözleşmesi ile üstlendiği kalıp demir beton işleri ile çatı yapımı sırasında inşaattan düşerek vefat etmiştir. Davacılar, iş sahibi davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Eser sözleşmelerinde yüklenici, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre işyerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altında olmakla beraber iş sahibinin böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi, İş Güvenliği Mevzuatı dışında kus...
(Şerh No: 15425 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 15:02)

Evlat edinen M____'e daha sonra vefat eden kendi murislerinden intikal edecek miras hakkı bunun evlatlığına geçmez. Davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur.
(Şerh No: 15424 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2014 12:25)

Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi vardır. Bu sebeple davacının, yüklenici davalı şirketten talep ettiği müspet zarar kapsamındaki kira kaybı talebi için haksız fillere ilişkin zamanaşımı değil eser sözleşmesine ilişkin zamanaşımının uygulanması gerekir.
(Şerh No: 15423 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2014 10:36)

Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmaması, kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmaz ve bu husus, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu m.54/c anlamında kamu düzenine aykırılık sayılmaz.
(Şerh No: 15421 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-03-2014 23:07)

Yerel mahkemede yapılan yargılamada mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarına göre meydana gelen sonuç malpraktis değil komplikasyondur. Fakat yerel mahkeme hekimin hastayı bu komplikasyon hakkında aydınlatıp aydınlatmadığını ve hastadan alınan rızanın aydınlatılmış olup olmadığını araştırmadan karar vermiş olduğu için karar usule ve hukuka aykırıdır.
(Şerh No: 15420 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 26-03-2014 22:45)

Tapuda isim düzeltilmesi davalarında amaç tapudaki kayıtların nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesidir. Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kayıt düzeltilmesi istenen M____ kızı S____'nin doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; isabetsiz teşhis ve yanılgılı değerlendirme sonucu bağlantı ve dayanak oluşturacak bir nüfus kaydı b...
(Şerh No: 15419 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-03-2014 13:10)

TMK m.600'e mesnetle açılan vasiyetname hükümlerinin yerine getirilmesi istemini havi eda davasına bakmakla görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.
(Şerh No: 15418 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 26-03-2014 12:56)

Sözleşmedeki 1.9.1993 tarihi, eserin bir bütün olarak teslimi gereken tarihtir. Yüklenici, geniş anlamda borcunu ifa yönünden, bu tarihte temerrüde düşmüştür. Yüklenicinin bu tarihten sonra, dar anlamda birtakım borçları da muaccel hale gelir. Muaccel hale gelen her bir borca temerrüt faizinin yürütülebilmesi, o borcun miktarı gösterilmek ve talep edilmek suretiyle, borçlunun temerrüde düşürülmesine bağlıdır.
(Şerh No: 15417 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-03-2014 13:11)

Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtar ile borçlunun, usulen temerrüde düşürülmüş olması zorunludur. Taraflar arasındaki sözleşmede kesin vade olmadığı gibi davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte ihtar da bulunmadığından kabul edilen alacaklara dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülebilir.
(Şerh No: 15416 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-03-2014 11:27)

HMK 320/1 maddesinin uygulama alanı ön inceleme aşaması ve mümkün olan haller ile sınırlıdır. İlk derece mahkemesinde duruşma yapılması kural olup, tarafların iddia ve savunmaları toplanarak duruşma açılmadan ve tarafların açıklamaları dinlenmeden karar verilemez.
(Şerh No: 15414 - Ekleyen: Av.Metin ÖZSOY - Tarih : 20-03-2014 11:07)

Davacı, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı itirazın iptali davası olduğunu ileri sürmüş ise de, dava ve icra takibine konu çekte davalı çekin keşidecisi, davacı ise lehdarı olduğuna göre taraflar arasında temel ilişki vardır. O halde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ispat yükünün davalıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabul edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15415 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-03-2014 17:31)

Dava dilekçesinin davalıya tebliği sağlanmadan dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturur.
(Şerh No: 15413 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-03-2014 16:59)

Taraflar arasında solaryum cihazı satış ve montajı konulu eser sözleşmesi ilişkisi vardır. Davacı, sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep etmiştir. Yerel Mahkeme; davaya konu solaryum cihazının sipariş sözleşmesindeki niteliklere uygun olduğunu, tespit olunan eksikliğin cihazın reddini gerektirecek boyutta ayıp olmadığını belirterek davayı reddetmiştir. Yargıtay; yerel mahkemece alınan bilirkişi raporlarında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi; her ne kadar bedel iadesini gerektir...
(Şerh No: 15412 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-03-2014 15:40)

İtirazın iptali davasını gören mahkemece öncelikle takip dosyasındaki icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın olup olmaması bu incelemenin yapılmasına etkili değildir.
(Şerh No: 15411 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-03-2014 11:29)

İnfazı istenilen ilamın hüküm kısmında "dava konusu aracın iadesi ile bedelin davacıdan tahsiline" karar verilmiş olup, aracın tesliminin, bedelin ödenmesinden önce gerçekleşmesi gerektiği veya araç teslimi ile bedelin ödenmesinin eş zamanlı yapılması gerektiği hususlarında bir ifade bulunmadığı gibi; aracın bizzat davacı tarafından icra müdürlüğüne teslim edilmesi yolunda da bir hüküm kurulmamıştır. Hal böyle olunca, icra müdürlüğünün, araç teslim edilmediğinden bahisle dosyadaki meblağı hukuka...
(Şerh No: 15410 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-03-2014 21:44)

Takip konusu ilamda araç bedelinin tahsili, açılan davada ayıplı olduğu iddia edilen otomobilin davacı ( takip alacaklısı ) tarafından iadesi koşuluna bağlanmıştır. Alacaklı bu koşulu gerçekleştirdiğini ispat etmedikçe lehine hükmedilen alacak için takip başlatamaz.
(Şerh No: 15409 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-03-2014 21:44)

Davalı banka, basiretli davranarak genel kredi sözleşmesini huzurda imzalatması gerekirken bu yöndeki yükümlülüklerine uymayarak davacının imzasını taşımayan genel kredi sözleşmesine mesnetle davacı aleyhine icra takibi başlattığından kötüniyetli olduğu kabul edilmeli ve davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmelidir.
(Şerh No: 15408 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-03-2014 20:24)

 Önerge  [MK. 40] Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin on sekiz yaşını doldurmuş bulunması ve transseksüel veya interseks yapıda olması gerekir. Tıbbi yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması halinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.
(Şerh No: 15407 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 15-03-2014 17:03)

Davacılar, murislerinin, davalı nezdinde hayat sigorta poliçesiyle sigortalandığını, ani gelişen rahatsızlığı sonucu öldüğünü, hastalığın gizlendiği gerekçesiyle davalının tazminat ödemediğini ileri sürerek tazminat talep etmiş; davalı, davacıların murisi sigortalının beyannameye hastalık geçirmediği ve tedavi görmediği yönünde cevaplar verdiğini, önceki hastalığını gizlediğini, kasten gizleme nedeniyle poliçe tazminatının ödenmediğini, müvekkilinin fesih hakkını kullandığını savunarak, davanın ...
(Şerh No: 15406 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2014 15:39)

Sigortalı, sözleşme yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, form doldurulmamış olması sigortalının sağlığına dair konularda sigortacıya bildirimde bulunma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur. TTK m.1290/1'deki ihbar yükümlülüğüne aykırı davranışın...
(Şerh No: 15405 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2014 15:38)

TTK m.1290'da cayma hakkının bir ay içerisinde sigorta ettirene "bildiriminden" değil "kullanılmasından" söz edilmektedir. Bu sebeple cayma hakkı, ilgili hususun öğrenildiği tarihten bir ay içerisinde kullanılmalı, yani muhatabın bilgisine ulaştırılmak üzere dışa vurulmalıdır. Somut olayda davalı sigorta şirketi, davacılar murisinin sigorta sözleşmesinin kurulma aşamasında doğru bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak ödeme yapmamıştır. Muris 18.04.2005 tarihinde silahla sal...
(Şerh No: 15404 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2014 15:38)

Borçlu hakkındaki icra takibi, iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararından sonra başlatılmıştır. Söz konusu bu tedbir kararı, bu karardan sonra alacaklının takip yapmasına engel teşkil eder.
(Şerh No: 15402 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-03-2014 16:08)

İflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararında, tedbirin, ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediğine göre, geçerliliğini sürdüren ihtiyati haciz kararına dayalı olarak hacizler uygulanmasında yasaya aykırılık yoktur.
(Şerh No: 15401 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-03-2014 15:51)

Bir kimsenin, başkasına ait olduğunu bildiği veya bilebilecek durumda bulunduğu bir gayrimenkulü, kendi malıymış gibi kiraya verip kiraları toplamış olması sebebiyle hak sahibinin o kimseden kiraların alınması için açacağı davanın; gerek BK m.414'e dayanan, gerekse MK m.908'e dayanan bir dava olarak tavsifi mümkün ise de; tereddüt halinde bu davanın BK m.414'e dayanan menfaatlerin devri davası sayılacağına ve bundan dolayı on yıllık müruruzamana tabi olacağına, karar verilmiştir.
(Şerh No: 15400 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-03-2014 15:25)

Dava, ihtiyaç nedeniyle tahliye istemlidir ve taraflar arasında sözlü kira sözleşmesi bulunmaktadır. Davacının kira başlangıç tarihi olarak belirttiği tarihe davalı karşı çıktığından öncelikle davanın süresinde olup olmadığının belirlenebilmesi için bu uyuşmazlığın çözümü gerekir. Davacılar iddia ettikleri kira başlangıç tarihini ve süresini kanıtlamak zorundadırlar.
(Şerh No: 15399 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-03-2014 13:25)

Esaslı tamir, tadil nedenine dayalı davada paydaşlardan birinin keşide ettiği ihtarnamenin kira sözleşmesini feshedici niteliği bulunmamaktadır. İhtarname bir bildirimden ibaret olup süre koruyucu özelliktedir. Bu sebeple davacı tarafından sözleşme sona ermeden önce sözleşmenin yenilenmeyeceğine dair tahliye iradesi kiracıya bildirildiğinden, bu bildirimi takip eden dönem sonuna kadar dava açılabilir. İhtarnamenin paydaşlar tarafından birlikte keşide edilmemesi sebebiyle davanın reddine karar ve...
(Şerh No: 15398 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-03-2014 13:24)

Kesinleşen takip üzerine borçlu tarafından icra veznesine yatan paranın, açılan menfi tespit davasında İİK m.72/3 gereğince alınan tedbir kararı nedeniyle ödenmemesi durumunda, paranın icra veznesine yatış tarihi ile tedbir kararının kaldırılması tarihine kadar icra müdürlüğünce faiz yürütüleceğine dair verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
(Şerh No: 15397 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-03-2014 12:45)

Kesinleşen takip üzerine borçlu tarafından icra veznesine yatan paranın, açılan menfi tespit davasında İİK m.72/3 gereğince alınan tedbir kararı nedeniyle ödenmemesi durumunda, paranın icra veznesine yatış tarihi ile tedbir kararının kaldırılması tarihine kadar icra müdürlüğünce faiz yürütüleceğine dair verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
(Şerh No: 15396 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-03-2014 12:40)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,10762596 saniyede 9 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.