![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 10.02.2014)
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil,tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi M____D____ nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü,
KARAR Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden toplanan delillerden; mirasbırakan İ____ B____'nin maliki olduğu 392 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını ve 547 parsel sayılı taşınmazın tamamını 23.05.2001 tarihinde,davalıya ölünceye kadar bakma aktiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar,mirasbırakanlarının davalıya yapmış olduğu temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibari ile nisbi(mevsuf-vasıflı)muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak sureti ile devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı içtihadı birleştirme kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu 213.) ve tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi için davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince, miras bırakan maliki olduğu 392 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını ve 547 parsel sayılı taşınmazın tamamını ölünceye kadar bakma akdiyle davalı gelinine devretmiş olup, taraflarca murisin başka mal varlığı bulunduğunun belirtilmemiş olması karşısında, davaya konu edilen taşınmazların mirasbırakanın tüm mal varlığını oluşturduğu görülmektedir. Öyle ise ölünceye kadar bakma akti iki taraflı ivazlı bir akit olduğundan bakım borcunun temini için bununla orantılı ve makul düzeyde bir temlik yapılmış olması gerekir. Ne var ki davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle devredilen taşınmazların murisin tüm mal varlığına oranının makul bir seviyede kaldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Hal böyle olunca da, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir iken yazılı olduğu üzere reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Kanunun geçici 3.maddesi yollaması ile)1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,10.02.2014 tarihide oybirliği ile karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 706 :Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.
Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tabidir. Gerekçesi için Bkz. |
|
Şerh Son Güncelleme: 04-06-2014
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |