Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

Yalan tanıklık suçunun nitelikli halinin, aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının süresine bağlı olarak, suçun temel şekline oranla daha hafif bir şekilde cezalandırılmasına yol açması, ceza adaletinin sağlanması bakımından adil olmayan sonuçlara sebep olduğundan 5237 S.K. m.272/6'daki "süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına" kuralının, kanun koyucunun ceza siyasetini belirleme konusunda sahip olduğu takdir ye...
(Şerh No: 16218 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:32)

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ek 2. maddesi 3. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...araç sahibine..." ibaresi ile ikinci cümlesinin "araç sahibi" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olması sebebiyle İPTALLERİNE karar verilmiştir.
(Şerh No: 16219 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:30)

6183 S.K. Mükerrer 35.maddesinin 5.fıkrasındaki düzenlemenin; vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren kanuni temsilcilerin, sonradan kendilerinin görevde olmadığı ve müdahale şanslarının bulunmadığı bir dönemde gerçekleşen bir eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları sonucunu doğurduğu; bireyin belirsiz ve güvencesiz bir biçimde kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle, başkalarının eylem veya ihmali sonucu oluşacak sorumluluğa ortak olmasının...
(Şerh No: 16217 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-05-2015 14:30)

VIII- SONUÇ A- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici Madde 6’nın: 1- İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- Altıncı fıkrasının; a- Birinci cümlesinde yer alan “…sadece...
(Şerh No: 16216 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 20:13)

KARAR; KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARINDA GEÇİCİ 6.MADDENİN YOL AÇTIĞI; ZAMAN, DAVA YOLU VE DAVA ŞARTI SORUNLARINA AÇIKLIK GETİRMEKTEDİR. 5999 ve 6487 saylı Yasalarda düzenlenen ve Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. madde, bir tasfiye yasasıdır. 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili olarak açılacak davalarda uygulanacak usul ve esaslara ilişkin hükümler içerdiğinden daha sonraki uyuşmazlıklara uygulanamayacaktır.
(Şerh No: 16214 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 19:55)

6487 saylı Yasanın 21. Maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16215 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-05-2015 13:23)

Dava,kira ve damga vergisi alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Taraflar arasında aynı tarihli aylık 4.000,00 TL bedelli ve aylık 8.000,00 TL iki kira sözleşmesi mevcuttur ve 4.000,00 TL bedelli olanın, 8.000,00 TL bedelli kira sözleşmesinden sonra imzalandığı tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; sözleşmelerden hangisine itibar edileceği noktasındadır. 4.000,00 TL bedelli ikinci sözleşmede ilk sözleşmenin feshedildiği ya ...
(Şerh No: 16213 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 13:01)

İlgililerin, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine, Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesine aykırı olarak verilen ret kararlarına karşı aynı tüzüğün 26. maddesine göre itiraz yoluna başvurmaları gerektiğinden bu prosedür işletilmeden mahkemeye müracaat edilmiş olmakla davanın usulden reddi gerekmektedir.
(Şerh No: 16212 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:51)

Tarafların, evlilikleri süresince sağlıklı bir cinsel ilişki kuramadıkları, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davacı kadında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanmamıştır ve cinsel ilişkiden kaçınanın davacı olduğuna ilişkin bir delil de mevcut değildir. Bu halde, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde davalı kocanın kusurlu olduğu kabul edilmelidir. O halde boşanmaya sebep olan olaylarda ağırlıklı olarak kusurlu o...
(Şerh No: 16211 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Saklı paylı mirasçılar, saklı paylarını alamadıkları takdirde, başka bir ifadeyle saklı paylarının ihlal edilmesi halinde mirasbırakanın, tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarrufları hakkında tek başlarına tenkis davası açma hakkına sahiptirler.
(Şerh No: 16210 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

Davacı hakkında davalı şirketin sahibi olduğu internet sitesinde 2011 yılı şubat ayından itibaren saldırgan ve aşağılayıcı ifadeler kullanılmış, 28.2.2011 tarihli ihtarnameyle uyarıda bulunulmasına rağmen uyar-kaldır sistemi işletilmemiş ve uzun bir süre yayına devam edilmiş, makul süre ilkesi de aşılmıştır. İnternet sitesi sahibi olan davalı, yorumların içeriğini denetlemekle yükümlüdür. Zira zararı doğuran saldırı eyleminin gerçekleşmesine elverişli ortamı hazırlayan-kullanıma sunan site sahib...
(Şerh No: 16209 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-04-2015 11:50)

HMK.nun 1.maddesine göre, mahkemelerin görevini düzenleyen kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin kuralların uygulanmasında aleyhe bozma yasağı uygulanmaz.
(Şerh No: 16208 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-04-2015 16:53)

Anlaşmalı boşanma talebiyle açılan davada, davalı verdiği cevapla protokolü kabul etmediğini ve evlilik birliğinin davacının kusurlu hareketleri ile sarsıldığını belirtmiş. Nafaka ve tazminat talep etmiştir. Bu halde; boşanma isteği, bir ıslaha veya yeniden dilekçe verilmesine lüzum bulunmaksızın kendiliğinden anlaşmalı olmaktan çıkar, çekişmeli davaya dönüşür. Dava çekişmeli boşanmaya dönüştükten sonra; mahkeme gerek görmesi halinde; davacıdan iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları öze...
(Şerh No: 16207 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 29-04-2015 16:45)

Dava; davalı taraflara zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücülerinin kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacının yaralandığından bahisle iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili taleplidir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş ...
(Şerh No: 16206 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:14)

Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeli olan 8.000 TL'nin (fazlaya dair haklar saklı tutularak) tahsili taleplidir. Dava, 11.10.2010 tarihinde ikame edildiğinden 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olup, 6100 sayılı HMK m.107'nin uygulanması imkanı olmamasına, dava dilekçesinde her ne kadar fazlaya dair hakların saklı tutulduğu belirtilmişse de dosya arasında ıslah talebini içerir yazılı bir dilekçe ya da duruşmada verilmiş sözlü bir beyan da bulunmamasına rağm...
(Şerh No: 16205 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:14)

Davacı, davalıya kasko poliçesi ile sigortalı aracının 14.9.2009'da meydana gelen tek taraflı kazada hasarlandığını, sigortaya başvuru yapılması üzerine ödeme yapılmadığını belirterek 14.12.2011 tarihindeki ıslahıyla artırılmış 31.000 TL.nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Islaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin kabulü gerekirken mülga 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde açılan davada, davanın HMK m.107'de düzenlenen belirsiz alacak dava...
(Şerh No: 16204 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-04-2015 14:13)

Taraflar Almanya'da boşandıktan sonra Türkiye'de henüz tenfizi yapılmadan kadın olan eş ölmüştür. Mirasçısı olan oğul Türkiye'de kararı tenfiz ettirebilir, hukuki yararı bulunmaktadır.
(Şerh No: 16203 - Ekleyen: Av.Suat ERGİN - Tarih : 28-04-2015 17:08)

Davacı kadın, ANLAŞMALI BOŞANMA kararı kesinleşmeden ölmüştür. Böylece evlilik birliği boşanmayla değil, ölümle son bulur. Sonradan hatalı olarak boşanma kararına kesinleşme şerhi verilmesi, evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği sonucunu doğurmaz.
(Şerh No: 16202 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-04-2015 12:38)

Taraflar arasında is sözlesmesinin davacı isçi tarafından "istifa" ile mi yoksa "davalı isveren" tarafından "fesihle" mi sona erdirildigi, davacı tarafça istifa varsa haklı sebebe dayanıp dayanmadıgı ve buna baglı olarak ta davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadıgı noktalarında uyusmazlık bulunmaktadır. Davacı is sözlesmesini 18/08/2012 tarihli dilekçe ile sonlandırmıs bulunmaktadır. Davacının ayrılıs dilekçesinde sebep yazılmamıs olmakla birlikte dosya içeriginden davacın...
(Şerh No: 16201 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-04-2015 13:16)

İŞÇİ ALACAKLARI/BELİRSİZ ALACAK/HUKUKİ YARAR Somut olayda, davacı bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, "kıdem tazminatı" ile "hafta tatili ücreti", "genel tatil ücreti" ve "izin ücreti" alacaklarını talep etmiştir. Davacının davanın açılması aşamasında talep ettiği "alacakların tamamını tam olarak" tespit etmesi mümkün değildir. Talep edilen alacaklar belirsizdir. Davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı vardı...
(Şerh No: 16200 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 22-04-2015 14:26)

Kasten öldürme suçu çocuğa karşı işlenmiş ise, sanığa karşı kendisini savunabilecek durumda olup olmadığına bakılmaksızın TCK'nun 82. maddesinde düzenlenen nitelikli hal uygulanacaktır. Maddedeki "çocuk" sözcüğü ile mağdurun ya da maktulün beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olup olmadığına bakılmaksızın yaşı nedeniyle bir nitelikli hal öngörüldüğünden, sanığın onsekiz yaşını doldurmamış olmasının veya fizik yapısı itibarıyla maktulden daha güçsüz durumda bulunmasının bu ni...
(Şerh No: 16199 - Ekleyen: Av.Pelin ATIGAN - Tarih : 22-04-2015 11:17)

Kasko sigorta poliçesi ile sigorta örtüsüne alınan araçta teminat kapsamında ciddi hasarlar meydana gelmiş, sigorta şirketi de araç bedelini tam olarak sigortalıya ödeyerek hasarlı aracı kendisi almış ve sigortalı, sigorta poliçe genel şartlarındaki hükümler nedeniyle hasarlı aracın mülkiyetini, sigorta şirketinin gösterdiği üçüncü kişilere devretmiş ise; araç maliki sigortalının son alıcıya aracın mülkiyetini devretmesi poliçe genel şartlarındaki hükümler nedeniyle bir zorunluluk olacağından ar...
(Şerh No: 16198 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-04-2015 10:53)

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde maktu olarak kararlaştırılan gecikme tazminatı miktarının uzun süreli gecikmelerde dahi taraflar için bağlayıcı olacağının kabul edilmesi sözleşmeyle beklenen yarara, tazminatın konuluş amacıyla iyiniyet kuralları ve hakkaniyete aykırı olacağından; kararlaştırılan tazminat süresiz uygulanamaz. Sözleşmede kararlaştırılan maktu tazminatın ne kadar süreyle tarafları bağlayacağı ve bu süreden sonra miktarın hangi yönteme göre hesaplanacağı hususuna gelince...
(Şerh No: 16196 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 16:34)

6101 sayılı Kanun'un 10.maddesi ile 1.7.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılan 6570 sayılı Kanun m.1'de Kanun’un kapsamına girecek taşınmazlar için belediye sınırları içerisinde olma ile belediye sınırları dışında kalmakla birlikte iskele, liman ve istasyonlarda bulunma şartı aranmakta iken; 6098 sayılı Kanun m.339'da kiralananın bulunduğu yer açısından bir ayrıma gidilmemiş ve tüm konut ve çatılı işyeri kiraları Türk Borçlar Kanunu’nun kapsamına alınmıştır. Somut olayda taraflar ara...
(Şerh No: 16195 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 15:17)

Arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden temlik alınan bağımsız bölümün tapudan üçüncü şahıslara devri nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak tazminat istemli davada ihtiyati tedbire değil, İİK m.257 şartlarının varlığı halinde ihtiyati hacze karar verilebilir.
(Şerh No: 16194 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-04-2015 14:36)

(1) The persons committing offense against the temporary or permanent representatives of foreign countries in Turkey, or the foreign personnel with diplomatic immunity, or agencies of international institutions subject to certain exceptions, are punished according to the provisions of this Law relating to the offenses committed against the public officers. (2) If the offense committed is in the nature aspiration or insult, commencement of investigation and prosecution is bound to complaint of the aggrieved party.
(Şerh No: 16193 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:49)

(1) In case of commission of offense of plunder; a) By use of a weapon, b) By concealing one’s identity, c) Jointly by more than one person, d) By intercepting a person in a residence or business place, e) Against a person who cannot protect himself due to corporal and spiritual disability, f) By taking advantage of terror action carried out by the existing and potential organized criminal groups, g) By securing benefit for criminal groups, h) During the night, the offender is sentenced to imprisonment from ten years to fifteen years. (2) The provisions relating to felonious injury are additionally applied in case of realization of aggravated form of felonious injury during commission of offense of plunder.
(Şerh No: 16192 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:48)

(1) Any person who avoids delivery of a property or forces a person to resist taking over the delivery by use of threat or violence and mentioning that he intends to hurt himself or one of his acquaintances, or to execute an act aimed to violation of one’s corporal and sexual immunity, or to give severe damage to his property, is punished with imprisonment from six years to ten years. (2) The same punishment is imposed if a person is forced to sign a bill which will put him under burden, or to issue a document declaring the bill in hand as void, or to resist delivery of such bill, or to sign a document which may be transformed to a bill in future, or to destroy a bill or to resist destruction of the same. (3) Injury of the victim by any means in such a way to cause loss of conscious and strength to defend oneself is also considered violence in offense of plunder.
(Şerh No: 16191 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:47)

(1) As legal consequences of sentence to imprisonment due to a felonious intent, a person may be disqualified from; a) Undertaking of a permanent or temporary public service; within this scope, such person is suspended from membership in Turkish Grand National Assembly, or office in any department of the State, province, municipality or employment in an institution and corporation controlled by these administrations, b) Use of right of voting or right to be elected, c) Use parental right; assignment in the status of guardian or curator, d) Employment as manager or auditor in the foundations, associations, unions, companies, cooperatives and political parties in the status of legal entity, e) To perform a profession or art as free-lancer or tradesman subject to consent of a professional organization in the status of public institution or public corporation. (2) A person may not use these rights until the punishment of imprisonment is fully executed. (3) The provisions of the above subsections may not be applied in cases where the sentence of the offender acting as guardian or curator is suspended or he is conditionally released. (4) The provisions of the first subsection may not be applicable for the persons whose short-term sentence is suspended or not attained the full age of eighteen on the commission date of the offense. (5) Where a person is sentenced to imprisonment due to misuse of any one of the rights and powers listed in the first subsection, the cou...
(Şerh No: 16190 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:46)

(1) The provisions of this Law relating to minors not attained the full age of twelve on the commission date of offense is also applicable for the deaf and dumb persons not attained the full age of fifteen; the provisions relating to those attained the full age of twelve but not yet completed the age of fifteen are applicable for the deaf and dumb persons who attained the full age of fifteen but not yet completed the age of eighteen; the provisions relating to those attained the full the age of fifteen but not yet completed the age of eighteen are applicable for the deaf and dumb persons who attained the full age of eighteen but not yet completed the age of twenty.
(Şerh No: 16189 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:45)

-(1) A person lacking ability to perceive the legal meaning and consequences of the offense, or having considerably lost the capacity to control his actions due to insanity may not be subject to any punishment. However, security precautions are imposed for such individuals. (2)Even if not to such an extent stated in the first subsection, a person lacking ability to control or direct his actions in respect of offense committed by him is sentenced to twenty five years imprisonment instead of heavy life imprisonment and to twenty years imprisonment instead of life imprisonment. In other cases, on sixth of the punishment to be imposed may be abated. The entire or part of penalty inflicted may be applied as security precaution specific to insane persons, provided that the sentence period remains the same.
(Şerh No: 16188 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:44)

-(1) The children having not attained the full age of twelve on the commission date of the offense, may not have criminal responsibility. Besides, no criminal prosecution may be commenced against such persons; but, it may be deemed necessary to take certain security precautions specific to children. (2) In case a person who attained the age of twelve but not yet completed the age of fifteen on the commission date of the offense does not have the ability to perceive the legal meaning and consequences of the offense, or to control his actions, he may not have criminal responsibility for such behavior. However, security precautions specific to children may be adopted for such individuals. If a person has the ability to apprehend the offense he has committed or to control his actions relating to this offense, then such person may be sentenced to imprisonment from nine years to twelve years if the offense requires heavy life imprisonment; from seven years to nine years if the offense requires life imprisonment. Two thirds of other punishments is abated and in this case, the imprisonment to be imposed for each offense may not be more than six years. (3) A person who attained the full age of fifteen but not yet completed the age of eighteen on the commission date of the offense is sentenced to imprisonment from fourteen years to twenty years if the offense requires heavy life imprisonment; and from nine years to twelve years if the offense requires life imprisonment. O...
(Şerh No: 16187 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:43)

(1) Ignorance of the criminal laws may not be an excuse. (2) However, a person who commits an offence through an inevitable mistake due to his ignorance of the law may not be kept criminally responsible from such offence.
(Şerh No: 16186 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:42)

(1) Offender may be subject to a punishment and imposition of security measures in proportion with the grossness of the illegal acts executed by him. (2) Neither discrimination can be made between the persons in respect of races, language, religion, sects, nationality, color, sex, political tendencies etc. nor a person can be subject to special and different treatment before the laws and courts.
(Şerh No: 16185 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:40)

(1) A person may neither be punished nor be imposed cautionary judgment for an act which does not explicitly constitute an offence within the definition of the Law. Furthermore, application of punishments and security precautions besides those stipulated in this Law is not allowed. (2) No criminal punishment may be imposed based on regulatory transactions of the Administration. (3) Application of provisions of the Laws relating to crimes and punishments by analogy is prohibited. The provisions relating to crimes and punishments may not be interpreted in way to lead to analogy
(Şerh No: 16184 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:40)

(1) The object of Criminal Code is to protect the individual rights and freedom , public order and security, state of justice, public health and environment, and communal peace, as well as to discourage commitment of offences. This Law defines the basic principles for criminal responsibility and types of crimes, punishments and security precautions to be taken in this respect.
(Şerh No: 16183 - Çeviren: Hasan ERDEM - Tarih : 20-04-2015 13:39)

22. maddesiyle 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, KARAR VERİLMİŞTİR.
(Şerh No: 16182 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 10:05)

Kamulaştırma Kanunu; GEÇİCİ ALTINCA MADDE; Onikinci ve onüçüncü fıkralarının Anayasa'ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLMİŞTİR.
(Şerh No: 16181 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:54)

 Bilgi  [Kamu.K GEÇİCİ MADDE 7] GEÇİCİ 7.MADDENİN İPTAL ÖNCESİ HALİ
GEÇİCİ MADDE 7 - (EKLENMİŞ MADDE RGT: 11.06.2013 RG NO: 28674 KANUN NO: 6487/22) Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlak Kanununun 16 ve 17 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanunun mülga 16 ve 17 nci maddeleri uyarınca mahkemelerce idare adına tescil kararı verilen kamulaştırmalarda tebligatlar ve diğer kamulaştırma işlemleri tamamlanmış sayılır. Bu kamulaştırma işlemleri sebebiyle hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamaz; kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz; açıl...
(Şerh No: 16180 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:45)

 Bilgi  [Kamu.K Geçici Madde 6] GEÇİCİ 6.MADDENİN İPTAL EDİLEN SON İKİ FIKRASI
24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca yapılacak ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. (İPTAL EDİLEN FIKRA RGT: 13...
(Şerh No: 16179 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 20-04-2015 09:42)

Hükmolunan cezadan TCK'nın 16. maddesi uyarınca yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürelerin mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden TCK'nın 16 ve 63. maddeleri gereğince Yunanistan mahkemeleri tarafından verilen cezanın tamamının mahsubuna karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
(Şerh No: 16174 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 19-04-2015 14:50)

meskun mahalde ateş edildiğinde para cezasıyla değil hapis cezasıyla etkin bir şekilde cezalandırılması yönünde karar
(Şerh No: 16177 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:55)

PARADA SAHTECİLİK SUÇUNDAN DOĞRUDAN ZARAR GÖRMEYEN VE BU SUÇU TAKİP ETME GÖREVİ DE BULUNMAYAN HAZİNENİN, KAMU DAVASINA KATILMA HAK VE YETKİSİNİN BULUNMAMASI
(Şerh No: 16176 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:42)

YABANCI MAHKEME KARARLARININ GEREKÇELI OLMA ZORUNLULUĞUNUN BULUNMAMASI
(Şerh No: 16175 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 18-04-2015 09:39)

Sanığın, gayri meşru amaç ile şikayetçinin evine girerek hırsızlık yaptığı ve şikayetçinin rızasını hile ile sakatlamış olduğunun anlaşılması karşısında, mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden ONANMASINA karar verilmiştir.
(Şerh No: 16173 - Ekleyen: Hasan ERDEM - Tarih : 17-04-2015 18:37)

Davacı; davalı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi olduğu ve davalının ortak olarak hakkı olan parayı kendisine vermediğini belirterek taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep etmiş; davalı adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir. Mahkemece dava, davacının adi ortaklık ilişkisinin delili olarak dayandığı, davalının soruşturma dosyasında verdiği ifadesinin ortaklığı ispata yeterli olmadığından bahisle reddedilmiş ise de; davalının, soruşturma dosyasındaki "sözde ortağım" be...
(Şerh No: 16172 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-04-2015 11:49)

İnanç ilişkisinin varlığı ispatlanmıştır. Tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle sözleşmenin nitelendirilmesine hataya düşülerek istemin reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16171 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:23)

Mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere bekletici mesele yapılarak (kesinleştirilmesi) ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Davanın reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16170 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 16:08)

Dosya kapsamından ve özellikle dava dilekçesinden davanın, davalının tasfiye halindeki kooperatifin muhasebecisi olduğu dönemde gerekli bildirimlerde bulunmadığı ve zarara neden olduğu iddiasına dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda zararın giderilmesi, haksız eylem faili olduğu iddia edilen davalıdan istenmiş olduğundan davanın husumetten reddi doğru değildir.
(Şerh No: 16169 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 15-04-2015 15:56)

 Bilgi  [MÖHUK. 54] Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması Ve Tenfizi İle Çocukların Velayetinin Yeniden Tesisine İlişkin Avrupa Sözleşmesi
Kabul Tarihi ve Yeri: 20/05/1980, Lüksemburg Türkiye'nin İmza Tarihi: 20.10.1997 İşbu Sözleşmede imzası bulunan Avrupa Konseyi Üyesi Devletler, Avrupa Konseyi Üyesi Devletlerde, çocuğun çıkarının gözönüne alınmasının, velayeti konusundaki kararlarda, hayatî önemi haiz olduğunu kabul ederek, Çocuğun velayeti konusundaki kararların tanınması ve tenfizini kolaylaştırmaya yönelik önlemlerin alınmasının, çocukların çıkarının daha iyi korunmasını sağlayacağını gözönüne alarak, Bu amaçla...
(Şerh No: 16168 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-04-2015 22:06)

 Bilgi  [TCK. 234] TCK. 234/3 (5560/10 md) Gerekçesi. (AYM 2007/85 E. 2009/42 K. 5.3.2009 T. sayılı kararından alıntıdır.)
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 339 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre, Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terk edemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Bu hükümle, yaşı ne olursa olsun, çocuğa ana ve babasının bilgisi veya rızası dışında evi terk etmeme hususunda bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu hükmü, ana ve babasının bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili makamları durumdan ha...
(Şerh No: 16038 - Ekleyen: Av.Burak GÜNEŞ - Tarih : 12-04-2015 16:57)

Dava, mirasçılar tarafından ikame edilen vekalet akdinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Muris, karısına 26.6.1987'de vekalet vermiş, vekil 29.6.1987'de 700.000 TL bedel ile diğer davalıya satış vaadinde bulunmuş, mirasçılardan N____'nin murisin vekalet verdiği sırada ehliyetsiz olduğundan bahisle satış vaadi sözleşmesinin iptalini istediği dava reddedilerek kesinleşmiş; vaad alacaklısının cebri tescil istemli açtığı ...
(Şerh No: 16167 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-04-2015 12:40)

YENİDEN YAPILANDIRMAYI KABUL EDEN BANKANIN TÜKETİCİNİN ELİ ÜRÜNÜ OLARAK TEMİN ETTİĞİ "yapılacak faiz indirimi neticesinde komisyon ödemesinin kabul edildiğine dair" ALEYHE KAYITLAR DA GEÇERLİ DEĞİLDİR.
(Şerh No: 16166 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-04-2015 14:59)

Davacıların eşi ve annesi olan davacı, davalının gerçekleştirmiş olduğu sezaryen ameliyatı sırasında gazlı bez unutulması sebebiyle 2. kez ameliyat edildiğini belirterek ve davalı doktoru hasım göstererek eldeki tazminat davasını açmıştır. Davacıların bu iddiası, içerikçe davalı doktorun görevi sırasında ve yetkisini kullanırken işlediği bir kusura ve bu kusurun niteliği itibariyle de kamu görevlisinin ihmaline dayanmaktadır. Hal böyle olunca, davalının görevi dışında kalan kişisel kusurun...
(Şerh No: 16165 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2015 17:14)

 Bilgi  [DMK. 207] 6637 S.K. m.23/a Öncesi 657 S.K m. 207
Devlet memurlarından çocuğu dünyaya gelenlere 2500 gösterge rakamının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu elde edilecek miktarda doğum yardımı ödeneği verilir. Ana ve babanın her ikisi de Devlet memuru iseler ödenek yalnız babaya verilir. Eşlerden birine iş akdi veya toplu sözleşme gereği yapılan doğum yardımı ödeneği daha yüksek ise, memur olan eşe ayrıca doğum yardımı ödeneği ödenmez, daha düşük ise yalnız aradaki fark ödenir. Mahkemelerce verilen ayrılık süresi içinde doğan çocuklar i...
(Şerh No: 16164 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2015 13:06)

 Bilgi  [SigortaK 22] 6637 S.K. m.10 Öncesi madde 22/18
Sigorta eksperleri, kendilerine teklif edilen işi herhangi bir sebep göstermeksizin reddedebilir; ancak, mücbir nedenler ve umulmayan haller hariç olmak üzere en geç üç iş günü içinde işi kabul edip etmediğini, işi teklif edene yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bildirimde bulunmayan sigorta eksperi, işi kabul etmiş sayılır.
(Şerh No: 16163 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2015 12:54)

Dava; davacının, davalı Üniversitenin Diş Hekimliği Fakültesinde gerçekleştirilen implant uygulaması sonucu kalıcı şekilde dişte estetik kusur ve yoğun miktarda diş eti kaybı oluştuğu gerekçesiyle hizmet kusuru iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır. Davacının, 2.9.2010 tarihinde implant uygulamasını yapan doktora karşı adli yargıda ikame ettiği dava 17.05.2012 tarihinde pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiş, bunun üzerine temyize konu dava 18.07.2012 tarihinde açılmış...
(Şerh No: 16162 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2015 11:53)

Davacılar murisi, davalı idare memuru tarafından görevi sırasında ateşli silahla yaralanmasına bağlı olarak 12.08.2000 tarihinde vefat etmiştir. Olay nedeniyle yapılan yargılama sonucunda kamu görevlisi failin, adam öldürmek suçundan mahkum edilmesine dair karar 10.12.2002 tarihinde kesinleşmiş ve şerhli karar örneği de davacıya 17.12.2003 tarihinde verilmiştir. Davacılar 24.12.2003 tarihinde davalı idare kaydına giren dilekçe ile başvuruda bulunmuş, idarece verilen cevap 06.02.2004 tarihinde te...
(Şerh No: 16161 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-04-2015 11:53)

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4; TBK. md. 50, 51, 52, 58)dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
(Şerh No: 16160 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 06-04-2015 12:22)

Davacının bu tür davranışları işverenin güvenini sarsıcı davranışlar olduğundan davacı iş sözleşmesinin işverence feshi yerine istifa ederek iş sözleşmesini sona erdirmiştir. Davacı istifa iradesinin fesada uğratıldığını istifa belgesinin baskı ile alındığını ispat edememiştir.
(Şerh No: 16159 - Ekleyen: Av.Ali EKMEKÇİ - Tarih : 30-03-2015 21:39)

Tahliye isteme hakkı alacak hakkından ayrı olarak temlik edilemez. Buna karşılık sadece alacağın temliki mümkündür. Somut olayda; temerrüt sebebiyle tahliye davası alacağa bağlı olarak açılan bir dava olup, satımdan sonra alacak yeni malike temlik edilmemiş, bilakis eski malik kiralayanlar tarafından tahsil edilmiştir. Davanın açılmasından sonra kiralananın satılmasıyla önceki malik ve kiralayanların kiralayan sıfatı kalmadığından tahliye davasının reddi gerekir.
(Şerh No: 16158 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2015 10:31)

-ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ MEDENİ HAKLARI KULLANMAYA ENGEL MADDELER İÇEREMEZ.- Protokolde yer alan velayetin kaldırılması ve kişisel ilişkinin genişletilmesi davası açılamayacağına ilişkin medeni hakları kullanmaktan feragate ilişkin taahhütler, medeni hakları kullanma ehliyetinden önceden vazgeçme niteliğinde olup, Medeni Kanununun 23. maddesine ve çocukların yüksek yararlarına açıkça aykırıdır. Bu hükümler olmaksızın ortak irade ile boşanmanın gerçekleşmeyeceği açıkça belli olduğuna göre,...
(Şerh No: 16157 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2015 15:52)

YERLEŞİM YERİ ADRESİ - MERKEZİ ADRES KAYIT SİSTEMİ ADRESİ Aksi kanıtlanıncaya kadar merkezi adres kayıt sisteminde kayıtlı olan yerleşim yerine ilişkin beyana geçerlilik tanınmalıdır. Davalı, davacının yerleşim yeriyle ilgili kayıttaki bilginin aksini gösteren bir delil getirememiş, karinenin aksini ispatlayamamıştır. Davacının yerleşim yeriyle ilgili beyanını kötü niyetli olarak sicile tescil ettirdiğine ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda dava davacının yerleşim yerinde ikame e...
(Şerh No: 16156 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2015 14:02)

FSEK m.25/1 anlamında bir yayıncı kuruluş olmayan ve sadece kablo TV işletmecisi olan davalı, iletimine aracılık ettiği yayın kuruluşlarının gerçekleştirdiği TV yayınlarının içeriğinin oluşturulmasına katkısının olmaması, söz konusu yayınların içeriğini değiştirme olanağının bulunmaması ve özellikle yayında eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini önceden bilebilecek durumda olmaması nedeniyle, kendisine bir ihtarnamenin tebliği ve buna rağmen ihlale devamı o...
(Şerh No: 16154 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-03-2015 13:58)

 Bilgi  [İİK. 331] İcra İflas Kanunundaa düzenlenen cezaların uygulanması ve İİK m 331
İİk m 331, borçluların kasten mal kaçırmalarına yönelik hareketlerinin cezalandırılmasının amaçlandığı bir ceza hükmüdür. Her ne kadar çeşitli tartışmalar yaşansa da davanın şikayet yoluyla (Savcılık kanalıyla) değil, icra takibinin yapıldığı yer İcra Ceza Mahkemesinde açılacağı Yargıtay'ın içtihatlarıyla yerleşmiştir (Bu görüşe esas olarak; İİK m 346/3.m hükmü temel alınmaktadır). Davacının kasıt unsurunu kanıtlaması gerekmekte olup; özel nitelikte "alacaklıları zarara uğratma kastı" nın...
(Şerh No: 16153 - Ekleyen: Av.Ozan Meriç ÇELİK - Tarih : 15-03-2015 14:33)

İlamda adı yazılı vekilin takip yapması için takip dosyasına vekaletname ibrazı gerekmez.
(Şerh No: 16152 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2015 17:44)

İcra Müdürü, İlamın kesinleşip kesinleşmediğini kendiliğinden gözetemez. İcra emrini borçluya göndermek zorundadır.
(Şerh No: 16151 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-03-2015 17:02)

Anılan yasa ve yönetmenliklerle getirilen kurullara göre aylık ücret karşılığı ders sayısını aşan fazla çalışmalar ek ders ücreti ile karşılandığından okullardaki yönetici ve öğretmenlerin günlük çalışma saatleri ileri sürülerek fazla mesai alacağı talep edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
(Şerh No: 16150 - Ekleyen: Av.Ali EKMEKÇİ - Tarih : 13-03-2015 11:28)

Görevsizlik kararı verilebilmesi için, öncelikle dava dilekçesinin davalıya tebliği şarttır. Taraf teşkili sağlanmadan davada görevsizlik kararı verilemez.
(Şerh No: 16149 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-03-2015 17:27)

Dava; davacının, davalı güzellik salonunda yaptırdığı lazer epilasyon sonucunda sırt, omuz, şakak ve alt karın bölgelerinde kalıcı yanık izleri ve lekeler oluştuğu iddiasıyla, uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini ile ödediği bedelin istirdadı talebidir. Somut olayda, taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. P.S: 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddes...
(Şerh No: 16148 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-03-2015 16:35)

Mahsup, itiraz niteliğinde olup taraflarca yargılamanın her aşamasında ileri sürebileceği gibi mahkemece de re'sen dikkate alınmak zorundadır. Bu itibarla öncelikle davalı yüklenicinin mahsup itirazı nazara alınarak bakiye iş bedelinin ödenip ödenmediği araştırılmalı, ödenmediği saptandığı takdirde bedeli ödenmeyen bir iş için eksik ve kusurlu iş bedeli istenemeyeceği gözetilerek mahkemece saptanan eksik ve kusurlu işler bedelinden fazla işler bedeline ilaveten ödenmeyen bakiye iş bedeli de indi...
(Şerh No: 16147 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-03-2015 12:58)

Mahkemece, uzun zamandır devam eden geçimsizliğin akabinde ve davalı tanığının beyanına göre darp edilmiş bir vaziyette davalı baba evine döndüğü, sonrasında davacının ailesinden ve ailenin müdahalelerinden uzak bir ikametgah belirlenmesi yönündeki iradesini defalarca dile getirdiği, bu nedenle Mahkemede terk ihtaratının samimi olduğu yönünde vicdani kanaat oluşmadığı, müşterek ikametgahta davacının ailesinin maddi ve manevi baskılarına imkan vermeyecek koşulları taşımaktan uzak olduğu, davayı i...
(Şerh No: 16146 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-03-2015 16:12)

Koca terke dayalı boşanma davası açmıştır. Davacı-davalı (kadın) ihtara rağmen dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamamıştır. Kocanın ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Kadın ise, ihtar tebliği üzerine 166/1'e dayanarak boşanma davası açmıştır. "İhtar süresi içinde" kadının dava açmasını haklı kılan başka sebep ve olgular bulunmadıkça, bu davanın açılmış olması, kadını ayrı yaşamakta haklı kılmaz. O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan ...
(Şerh No: 16145 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 04-03-2015 16:02)

 Bilgi  [TK. 1165] Gerekçesi
Birinci fıkra, Alm. TK.’nın 591 inci paragrafından iktibas edilmiş olan 6762 sayılı Kanunun 1049 uncu maddesinin birinci fıkrasından, dili güncelleştirilerek ve “yükleten” eklenerek alınmıştır. İkinci fıkra, 6762 sayılı Kanunun 1049 uncu maddesine Adliye Encümeni tarafından eklenmişti; verilen gerekçe, yeni düzenleme açısından da yerinde görüldüğünden, hükmün korunması yoluna gidilmiştir.
(Şerh No: 16144 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:01)

 Bilgi  [TK. 1164] Gerekçesi
Alm. TK.’nın 589 uncu paragrafından iktibas edilmiş olan 6762 sayılı Kanunun 1047 nci maddesinden, dili güncelleştirilerek ve ikinci fıkrada yapılan atfın yerine doğrudan uygulanacak kurallar bildirilerek alınmıştır.
(Şerh No: 16143 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:01)

 Bilgi  [TK. 1163] (Kanun Gerekçesinden) 1163 ilâ 1165 inci Maddelere İlişkin Genel Açıklamalar
6762 sayılı Kanunun kırkambar sözleşmesine ilişkin hükümlerinde değişiklik yapılmasını gerektirecek sorunlar tespit etmek mümkün olmamıştır. Bu yüzden, Tasarıya alınan hükümlerde, bu maddeler neredeyse aynen korunmuştur. Yalnız, 6762 sayılı Kanunun 1048 inci maddesi, çağdaş deniz işletmeciliği çerçevesinde bu hükme gerek kalmadığı için, kanundan çıkartılmıştır.
(Şerh No: 16142 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:00)

 Bilgi  [TK. 1163] Gerekçesi
Alm. TK.’nın 588 inci paragrafından iktibas edilmiş olan 6762 sayılı Kanunun 1046 ncı maddesinden, dili güncelleştirilerek alınmıştır. Birinci ve üçüncü fıkrada yapılan değişiklikler, Tasarının diğer hükümleriyle (1152 nci maddenin birinci fıkrası, 1159 uncu maddenin birinci cümlesi) uyum sağlanması amacıyla yapılmıştır.
(Şerh No: 16141 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:00)

 Bilgi  [TK. 1162] Gerekçesi
Taşıyanın, aynı yolculuk için birden çok navlun sözleşmesi yapmış olduğu (yani Tasarının 1138 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “geminin bir kısmının ya da belli bir yerinin tahsis” edildiği) hallerde, yükleme ve sürastarya süreleri ile fesih haklarına ilişkin kuralların nasıl uygulanacağı, Alm. TK.’nın 587 nci paragrafından iktibas edilmiş olan 6762 sayılı Kanunun 1045 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükmün sadeleştirilmesi ve Tasarıda kabul edilmiş olan yeni hükümlerle u...
(Şerh No: 16140 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:00)

 Bilgi  [TK. 1161] Gerekçesi
Tek bir navlun sözleşmesine istinaden eşyanın birden çok yükletenden teslim alınması halleriyle uygulamada, özellikle tanker taşımalarında karşılaşılmaktadır. Bu hallerde, yükleme ve sürastarya süreleri ile fesih haklarına ilişkin kuralların nasıl uygulanacağı sorunu hakkında, 6762 sayılı Kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu boşluğu doldurmak amacıyla 1161 inci madde sevk edilmiştir. Taşıyanın tek bir sözleşme uyarınca tek bir taşıma borcu bulunduğundan, birden çok yükletenin tayin edilmesi...
(Şerh No: 16139 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:00)

 Bilgi  [TK. 1160] Gerekçesi
Madde, yükleme ve sürastarya sürelerinin bitiminde, yüklemenin henüz tamamlanmadığı halleri düzenlemektedir. 6762 sayılı Kanunda çeşitli hükümlere dağılmış ve eksik ele alınmış olan ihtimallerin tümünün, Tasarının bu maddesinde çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Birinci fıkrada ele alınan varsayımda süreler dolmuştur ama taşıtan, taşıyana açık bir talimat vererek geminin bekletilmesini talep etmiştir. Taşıyan böyle bir talimata uyup uymamakta serbesttir; eğer beklemeye devam ederse birinci fık...
(Şerh No: 16138 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 15:00)

 Bilgi  [TK. 1159] (Kanun Gerekçesinden) 1159 ilâ 1160 ıncı Maddelere İlişkin Genel Açıklamalar
Yüklemenin, Borçlar Kanununun 96 ncı maddesi anlamında “hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi” halleri, 6762 sayılı Kanunda (1020, 1033, 1037, 1038, 1039 ve 1043 üncü maddelerde) dağınık bir biçimde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlerin uygulanması birçok zorluğun ve tereddütlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu dağınıklığı gidermek için, hukuken ve fiilen gündeme gelebilecek ihtimaller biraraya toplanmış ve Tasarının 1159 ilâ 1160 ıncı maddelerinde düzenlenmiştir. Maddelerin ilki, yüklem...
(Şerh No: 16137 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:59)

 Bilgi  [TK. 1159] Gerekçesi
Uygulamada, taşıyanlar için büyük önem taşıyan bir sorun, hazırlık ihbarında bulunulduktan sonra yükleme yerinin tayin edilmemesi veya yüklemenin başlamaması nedeniyle geminin bazen haftalarca demiryerinde beklemek zorunda kalmasıdır. Bu hallerde, yüklemenin yapılıp yapılmayacağı hususunda bile tereddütler ortaya çıkabilir. Onun için böyle hallerde, her iki taraf bakımından açık bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç vardır. Tasarının 1159 uncu maddesi ile bu ihtiyacın, Borçlar Kanununun 94 üncü madd...
(Şerh No: 16136 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:59)

 Bilgi  [TK. 1158] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1040 ilâ 1045 inci maddeleri, Alm. TK.’nın 580 ilâ 587 nci paragrafında yer alan “pişmanlık navlunu”na ilişkin düzenlemesinden iktibas edilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla bu düzenlemenin, Alman-Türk mevzuatı dışında başka bir ülkede uygulama alanı kalmamıştır. Gerçekten de, XIX. yüzyılın ortalarında taraf menfaatlerini dengelediği düşünülen bu düzenleme, günümüzün deniz ticareti uygulamasına tümüyle yabancıdır. Taşıtanın sözleşmeyi feshi sonucunda maktu tazminat veya dö...
(Şerh No: 16135 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:59)

 Bilgi  [TK. 1157] Gerekçesi
Uygulamada “dispatch money” olarak anılan para hakkında Alm. TK.’da ve 6762 sayılı Kanunda hüküm bulunmamaktadır. Yargıya intikal eden uyuşmazlıklar dikkate alınarak, bu alanda düzenleme yapılması gerekli görülmüştür. Bu tür ödemelere ilişkin anlaşmalar, birinci dünya savaşı sonrasında, resmi merciler tarafından tespit edilen navlun tarifelerini dolanmak için ortaya çıkmıştır. Taraflar, tümünün kullanılmayacağı baştan belli olan uzunlukta yükleme süreleri kararlaştırıp, taşıyanın, kullanılmayan ...
(Şerh No: 16134 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:58)

 Bilgi  [TK. 1156] Gerekçesi
Almanya’da, 1930’lu yıllardaki reform çalışmaları sırasında, yükleme süresinin hesabında yalnızca “iş günleri”nin esas alınması teklif edilmiştir. Ancak bu öneri kabul görmemiş ve Alm. TK.’nın 573 üncü paragrafının birinci fıkrasında yer alan “aralıksız hesap” ilkesi muhafaza edilmiştir. 6762 sayılı Kanuna ilişkin Hükûmet Tasarısı, Adliye Encümeni tarafından gözden geçirilirken, Almanya’da teklif edilmiş olan “iş günü” kuralı 1036 ncı maddenin birinci fıkrasına alınmıştır. Oysa bu düzenleme, den...
(Şerh No: 16133 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:58)

 Bilgi  [TK. 1155] Gerekçesi
Birinci fıkra, mehaz Alm. TK.’nın 567 nci paragrafının dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinden iktibas edilmiş olan 6762 sayılı Kanunun 1030 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının dördüncü cümlesinden bir değişiklik yapılarak alınmıştır. Sürastarya süresi için taşıyana yapılacak ödemenin hukukî niteliği tartışmalara yol açmıştır. İngiliz hukukunda bu ödemenin “tazminat” niteliğinde olduğu kabul edilirken, mehaz Alman ve yürürlükteki Türk hukukunda (6762 sayılı Kanunun 1030 uncu maddesinin üçüncü fıkra...
(Şerh No: 16132 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:58)

 Bilgi  [TK. 1154] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1030 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci ve ikinci cümlesi, 1031 inci maddenin ikinci fıkrası ve 1032 nci maddesi hükümleri, mehaz Alm. TK.’nın 567 nci paragrafının üçüncü fıkrası, 568 inci paragrafının ikinci ve üçüncü fıkraları ve 569 uncu paragrafı ile karşılaştırılmak ve uygulamanın ihtiyaçları gözönünde tutularak sadeleştirilmek suretiyle Tasarının 1154 üncü maddesine alınmıştır. Özellikle, Almanya’da 1930’lu yıllarda teklif edilen ama mehaz Kanuna alınmayan “yükle...
(Şerh No: 16131 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:57)

 Bilgi  [TK. 1153] Gerekçesi
Yükleme süresinin başlangıcı ile ilgili olarak, mehaz Alm. TK.’nın 567 nci paragrafının ikinci fıkrasından alınmış olan 6762 sayılı Kanunun 1030 uncu maddesinin ikinci fıkrasında konulmuş olan kural esas itibarıyla korunmuş, ancak uygulamada ortaya çıkan tereddütleri gidermek amacıyla, ihbarı izleyen günün tatil günü olup olmamasının önem taşımadığı ve ihbarı izleyen ilk takvim günü sürenin başlayacağı açıklanmıştır. Özellikle İngiliz mahkeme kararlarında çok tartışılmış olan bir sorun, birinci ...
(Şerh No: 16130 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:57)

 Bilgi  [TK. 1152] (Kanun Gerekçesinden) 1152 ilâ 1162 nci Maddelere İlişkin Genel Açıklamalar
Yükleme ve boşaltma sürelerine ilişkin düzenlemeler, mehaz Almanya’da, 1861 tarihli Alman Umumî Ticaret Kanunnâmesi’yle ilk kez federal bir düzenlemeye kavuşturulmuştur. Bu Kanunnâme’nin ilgili hükümleri, bir kaç önemsiz düzeltme ile 1897 tarihli yeni Alm. TK.’ya aynen geçmiştir. Bu hükümler, önce 13/05/1929 tarihli ve 1440 sayılı Ticaret Kanununun (2. Kitap-Deniz Ticareti) 1101 ve devamındaki maddelerine tercüme edilerek iktibas edilmişti. Öte yandan 1930’lu yıllarda Almanya’da, deniz hukukunun...
(Şerh No: 16129 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:57)

 Bilgi  [TK. 1152] Gerekçesi
Madde ile, Alm. TK.’nın 567 nci paragrafının birinci fıkrasından alınmış olan 6762 sayılı Kanunun 1030 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm, tümüyle yeniden düzenlenmiştir. Eğer yüklemenin başlayacağı gün taraflarca önceden kesin olarak kararlaştırılmışsa, hazırlık ihbarında bulunulmasına gerek olmayacaktır; kararlaştırılan günde hem gemi kararlaştırılan yerde bulunacak, hem de yükleten, yüklemeye hazır olacaktır, yani kesin vadeli bir işlemden söz edilmesi gerekecektir. Buna karşı...
(Şerh No: 16128 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:57)

 Bilgi  [TK. 1151] Gerekçesi
Bu maddenin birinci fıkrası, 6762 sayılı Kanunun 1029 inci maddesinden, mehaz Alm. TK.’nın 566 ncı paragrafının birinci fıkrası ile karşılaştırılmak ve sonraki fıkralarla uyumlaştırılmak suretiyle alınmıştır. Maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları 1978 tarihli Hamburg Kurallarının 9 uncu maddesinden aynen alınmıştır. 1924-1968 Brüksel-Visby Sözleşmesinde ve 6762 sayılı Kanunda, eşyanın güvertede taşınmasına ilişkin yasağın ihlali halinde uygulanacak müeyyideler açıkça belirlenmemiştir. 1978 tarih...
(Şerh No: 16127 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:57)

 Bilgi  [TK. 1150] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1028 inci maddesinden, mehaz Alm. TK.’nın 565 inci paragrafı ile karşılaştırılarak ve dili güncelleştirilerek alınmıştır. İkinci fıkrada “aktarma” düzenlendiği için, maddenin başlığına bu yönde bir ilave yapılmıştır.
(Şerh No: 16126 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:56)

 Bilgi  [TK. 1149] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1027 nci maddesinden, mehaz 1924 tarihli Brüksel Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve Alm. TK.’nın 564c paragrafı ile karşılaştırılarak ve dili güncelleştirilerek alınmıştır.
(Şerh No: 16125 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:56)

 Bilgi  [TK. 1148] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1026 ncı maddesinden, mehaz 1924 tarihli Brüksel Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve Alm. TK.’nın 564b paragrafı ile karşılaştırılarak ve dili güncelleştirilerek alınmıştır. Tasarının 932 nci maddesinin dördüncü fıkrası için bildirilen gerekçeyle denizde can ve mal koruma mevzuatına genel bir atıf ile yetinilmiştir.
(Şerh No: 16124 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:56)

 Bilgi  [TK. 1147] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1025 inci maddesinden, mehaz 1924 tarihli Brüksel Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve Alm. TK.’nın 564a paragrafı ile karşılaştırılarak ve dili güncelleştirilerek alınmıştır.
(Şerh No: 16123 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:56)

 Bilgi  [TK. 1146] Gerekçesi
Alm. TK.’nın 564 üncü paragrafının ikinci ilâ beşinci fıkralarından alınmış olan 6762 sayılı Kanunun 1024 üncü maddesinin ikinci ilâ beşinci fıkralarına tekabül etmektedir (aynı maddenin birinci fıkrası Tasarının 1145 inci maddesi ile birleştirilmiştir). Tasarının 1145 inci maddesinde bildirim yükümlülüğünün ihlali bakımından öngörülen garanti sorumluluğunun, yüklenmesi caiz olmayan eşya bakımından da kabulü uygun görülmüş ve birinci fıkranın birinci cümlesi bu doğrultuda düzenlenmiştir. Geri ka...
(Şerh No: 16122 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:56)

 Bilgi  [TK. 1145] Gerekçesi
Alm. TK.’nın 563 üncü paragrafı ve 564 üncü paragrafının birinci fıkrasından alınmış olan 6762 sayılı Kanunun 1023 üncü maddesiyle 1024 üncü maddesinin birinci fıkrası birleştirilerek yeniden düzenlenmiştir. Yükletenin beyanları hakkında garanti sorumluluğunu kabul eden 6762 sayılı Kanununun 1023 üncü maddesinin, 1924 tarihli Brüksel Sözleşmesinin 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasından, buna karşılık kusur sorumluluğunu öngören 1024 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1861 tarihli Alman Umumi Tica...
(Şerh No: 16121 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:55)

 Bilgi  [TK. 1144] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1022 nci maddesinden, mehaz Alm. TK.’nın 562 nci paragrafıyla karşılaştırılarak alınmıştır. Bu maddenin 1861 tarihli Alman Umumi Ticaret Kanunnamesinden gelmekte olduğu ve o tarihler itibarıyla “ferden tayin”in ayrıntılı tarif edilmesine ihtiyaç bulunduğu saptanmıştır. Buna karşılık, yürürlükteki Türk Medenî Kanununun hükümleri çerçevesinde buna gerek kalmadığı tespit edilmiştir. Bu sebeple, madde tek fıkra haline getirilmiş ve ikinci fıkra sadeleştirilerek ikinci cümle olara...
(Şerh No: 16120 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:55)

 Bilgi  [TK. 1143] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1021 nci maddesinden, mehaz Alm. TK.’nın 561 inci paragrafıyla karşılaştırılarak ve dili güncelleştirilerek alınmıştır.
(Şerh No: 16119 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:55)

 Bilgi  [TK. 1142] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 1020 nci maddesine tekabül eden bu madde, Tasarının 1152 ilâ 1162 nci maddelerine ilişkin gerekçeler de esas alınarak yeniden düzenlenmiştir. İngiliz mahkemelerinin içtihatlarında yerleşmiş ve Alman-Türk borçlar hukuku ile deniz ticareti hukuku bakımından da isabetli olan çözüme göre, yükleme limanı ve yeri hususunda bir ayırım yapılması gerekmektedir. Eğer sözleşmede, geminin yükleme yapacağı rıhtım veya başkaca bir yanaşma yeri belirlenmişse, ifaya hazırlık açısından, gemin...
(Şerh No: 16118 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-03-2015 14:54)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08982897 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.