|
THS Şerhine Son Eklenen Şerhler |
Eldeki dava, davacı tarafça HUMK yürürlükte iken kısmi dava şeklinde ikame edilmiştir. 6100 sayılı HMK hükümleri, aynı Kanunun 448. maddesine göre tamamlanmış usul işlemlerini etkilemeyeceğinden mahkemece davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın belirsiz alacak ve kısmi davaya imkan vermediğinden bahisle hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15712 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-09-2014 16:30)
Davacının, tam dava açması gerekirken kısmi dava ikamesi halinde; dava ve usul ekonomisi bakımından HMK m.115/2 uyarınca davacıya, davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlaması konusunda kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, davanın doğrudan usulden reddi isabetsizdir.
(Şerh No: 15711 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-09-2014 12:21)
Talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belli olduğundan somut olay bakımından kısmi dava açılamaz. Bu durumda mahkemece anılan bu husus dava şartı noksanlığı bağlamında ele alınarak HMK m.115/2-c.2 uyarınca işlem yapılması gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilmesi doğru olmamıştır.
(Şerh No: 15710 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-09-2014 11:59)
Dava konusu olayda, talep konusunun miktarı açıkça belli olup, taraflar arasında bu konuda herhangi bir tartışma bulunmadığından, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı yoktur. Hukuki yarar; dava açıldığı anda var olmadığından, sonradan harcın tamamlatılması suretiyle bu eksiklik giderilemez ve davanın, dava şartı eksikliğinden, usulden reddi gerekir.
(Şerh No: 15709 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-09-2014 11:59)
Dava ve mesnedi takip kira sözleşmesine dayalıdır. Kira sözleşmesinin tarafları kiralayan sıfatı ile davacı ve kiracı sıfatıyla davalıdır. Kira sözleşmesini kiralayan sıfatı ile imzalayan davacının kendi akidi olan davalıya karşı kira sözleşmesine dayanarak takibe girişmesi ve itiraz üzerine de eldeki itirazın kaldırılması ve tahliye konulu davayı açması olanaklıdır ve davacının aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Kiralanan taşınmazın paylı mülkiyete konu olması, paydaşlar arasındaki iç ilişkide ...
(Şerh No: 15708 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 09-09-2014 11:03)
6100 sayılı HMK.'nun 26. maddesi uyarınca hakim taleple bağlıdır. Talep edilmeyen bir konuda inceleme yapıp, karar vermesi mümkün değildir.
(Şerh No: 15707 - Ekleyen: Av.Murat ÇETİN - Tarih : 07-09-2014 11:50)
Kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştir...
(Şerh No: 15706 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-09-2014 22:37)
Davacı, apartmanın en üst katındaki bağımsız bölümün maliki olup, apartman çatısının akması ve bacaların tıkanık olması nedeniyle dairesinin tavan ve duvarlarının rutubetlenip hasar gördüğünü, bu sebeple çatı izolasyonu ve baca onarım işini yaptırdığını, ortak yerlerin onarım giderine diğer kat malikleri katılmak zorunda olduğu halde katılmadıklarını, bu sebeple apartman yönetimi aleyhine yaptıkları icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Anagayrimenkulün gayesine uygun ol...
(Şerh No: 15705 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-09-2014 22:18)
Davacı, davalı üniversitede öğrenci olduğunu, yıllık eğitim ücretini ödediği halde başarısız olduğu dersler için yeniden ücret ödemek zorunda kaldığını, davalı üniversitenin eğitim öğretim yılı için alınan ücret dışında öğrencilerden başarısız ders ve alt sınıf ders ücretlerinin yeniden alınmasının uygun olmadığını belirterek davalı tarafça yapılan fazla tahsilatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Yerel mahkemenin haksız tahsil edilen tutarın davalı üniversite yönünden sebep...
(Şerh No: 15704 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-09-2014 12:46)
Ödeme emri, borçlunun, takip dayanağı kredi sözleşmesindeki adresine, işbu adresin, adrese dayalı kayıt sistemindeki adres olduğu şerhi verilmek suretiyle tebliğe çıkarılmış; tebligat, muhatap borçlunun tanınmadığı şerhi düşülmek suretiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre yapılmıştır.
Yargıtay, borçluya, önce adresin muhatabın adrese dayalı kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilmeksizin bir tebligat çıkarılması gerektiğine, ancak bu tebligatın yapılamaması halinde bu kez ...
(Şerh No: 15703 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-09-2014 13:35)
Görüş Değişkliği: Yargıtay 12. HD, bu kararında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte; borçlu sahtecilik iddiasını imza dışındaki bir unsura yönelik olarak yaparsa HMK 209'un uygulanacağı ve böylece takibin durması gerektiği yönündeki görüşünü değiştirerek, sahtecilik iddiasını borca itiraz olarak kabul edeceğini belirtmiştir.
(Şerh No: 15702 - Ekleyen: Doğukan Bora SAVAŞ - Tarih : 29-08-2014 22:05)
Bilgi [BK. 347]
Gerekçe
818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, ancak. 6570 sayılı Kanunun 11 inci maddesini kısmen karşılayan, "F. Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin sona ermesi / I. Bildirim yoluyla / 1. Genel olarak" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının üç fıkradan oluşan 346 ncı maddesinde, genel olarak bildirim yoluyla kira sözleşmesinin sona ermesi düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasına göre, belirli süreli konut ve çatılı işyeri kiralarında, 6570 sayılı Kanunun 11 inci maddes... (Şerh No: 10849 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 28-08-2014 14:30)
Bilgi [TüketiciK. 5]
Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik
Resmi Gazete Tarihi ve Sayı: 17.06.2014 - 29033 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tüketici ile kurulan sözleşmelerde yer alan haksız şartların tespitine ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, tüketici ile kurulan sözleşmelerde yer alan her türlü haksız şartı kapsar. (2) Faaliyetlerini, kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi veya k... (Şerh No: 15701 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-08-2014 10:29)
Tescilli markalar aleyhine hükümsüzlük davası açılarak mahkeme kararıyla bir marka sicilden terkin edilmediği sürece, marka sahibi marka tescilinin sağladığı hukuki korumadan yararlanacaktır.
Somut olayda; davacı ve davalı markalarının 14. ve 42. sınıftaki emtiaları kapsar şekilde tescilli olmaları ve markalarında yer alan "Diamond" ibaresinin taraf markalarının esaslı unsurunu oluşturması nedeniyle, markaları oluşturan işaretlerin benzer oldukları ve markaların halk tarafından karıştırılma ...
(Şerh No: 15698 - Ekleyen: Av.Mustafa GÖNÜLAL - Tarih : 25-08-2014 21:52)
Özel faaliyetler için söz konusu olmayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı tarafından, kamu hizmetinin yürütülmesini teminen tek yanlı olarak tesis edilen, ilgilinin hukukunda değişiklik yapan ve idari işlem niteliğinde bulunan işleminin yargısal denetimi idari yargıda yapılmalıdır.
Öte yandan, elektrik, su ve doğalga...
(Şerh No: 15697 - Ekleyen: Av.Mustafa GÖNÜLAL - Tarih : 25-08-2014 21:25)
Hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebep ile 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
(Şerh No: 15699 - Ekleyen: Efe Cüneyt ÖZGÜR - Tarih : 20-08-2014 13:34)
Dava, muris muvazaasına dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis istemlidir.
Murisin, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaayla illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan malvarlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünd...
(Şerh No: 15696 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 14:42)
Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil; mümkün olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Dinlenen mahalli bilirkişiler ile tanıklar, çekişmeli taşınmazın davalının annesine (murisin ikinci eşine) mehir olarak verildiğini belirtmişlerdir. Mehir sözleşmeleri bugün için de geçerli ve temlikin gerçekleştirilme sebebinin mehir olduğu kanıtlanmış olmakla; muvazaa ve tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15695 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 13:01)
Muvazaaya mesnetle tapu iptal ve tescil talepli ikame edilen davada; yargılama aşamasında dava konusu bir kısım taşınmazların toplululaştırma işlemine tabi tutulduğu belirlendiği halde, toplulaştırma sonucu oluşan parsel kayıtları getirtilmeyerek infazda sorun çıkaracak biçimde kaydı kapatılan parseller yönünden iptal tescil hükmü kurulmuş olması doğru değildir.
(Şerh No: 15694 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:53)
Davacının, davalı eski eşin evlilik devam ederken kendisine ve müşterek çocuklarına şiddet uyguladığını ve bu sebeple psikolojik bakımdan yıprandığını belirterek talep ettiği manevi tazminat, TMK m.174'teki boşanmanın eki niteliğindeki hükümlere değil TBK'da düzenlenen haksız fiile mesnetle olmakla; davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesindedir.
(Şerh No: 15693 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:27)
Eşini rahatsız edecek şekilde eski erkek arkadaşından bahseden ve eşinin yüzüne tüküren davalı kadın, dava dosya içeriğine göre, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olmakla; lehine manevi tazminata hükmedilemez.
(Şerh No: 15692 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:27)
Davacının TMK m.166/3'e mesnetle anlaşmalı boşanma şeklinde ikame ettiği dava, davalının karşı çıkması sebebiyle TMK m.166/1'e istinaden çekişmeli boşanma davasına dönüştüğünden; davacının, dava dilekçesinde anlaşmalı boşanma çerçevesinde beyan ettiği ifade ve taleplere göre hüküm kurulamaz.
(Şerh No: 15691 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 24-07-2014 11:26)
Eser sözleşmesinde yüklenicinin imal ettiği şey, iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi o şeyi kabulden imtina edebilir. Şayet iş sahibi eseri kabulden kaçınmakta haklı ise kuşkusuz eser bedeli ödemesi de gerekmez.
(Şerh No: 15690 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-07-2014 12:17)
DEVAMLILIK ARZ EDEN TALEPLERDE KARARIN KESİN OLDUĞUNDAN SÖZEDİLEMEZ:
Kayıp kaçak bedelinin başvuru tarihinden sonraki faturaların düzenleme biçimine de etkisi olacağı, bir başka deyişle kararın ileriye yönelik uygulaması bulunduğu ve bu yöndeki talebin de devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu, yine Dairemizce de benimsenen Hukuk Genel Kurulu'nun aynı doğrultudaki uygulaması da gözetildiğinde yerel mahkemece verilen kararın kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Hal böyle olunca m...
(Şerh No: 15688 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-07-2014 17:28)
KAYIP+KAÇAK BEDELİNİN İADESİ GEREKİR:
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriğ...
(Şerh No: 15687 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-07-2014 17:23)
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi vardır. İş sahibi, yükleniciden, ayıplı işlerin sökülüp yeniden yapılmasını isteyebilir.
Bkz: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.15
[url] http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=13242 [/url]
(Şerh No: 15686 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-07-2014 13:13)
Temyize konu dava; taraf muvazaasına mesnetle ikame edilen tapu iptal ve tescil istemlidir.
Ceza Mahkemesi'nin maddi olayla ilgili tespitleri ve tapuda davalı adına hareket eden vekilin yalan tanıklık yaptığından bahisle verilen hükmün esastan onanması, özel evrakta sahtecilikle ilgili tespiti, ceza yargılamasında maddi olayla ilgili yapılan tespit ve kabuller karşısında eldeki davanın dayanağını teşkil eden protokolün hukuken geçerli olmadığı, gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği sabit olduğu...
(Şerh No: 15685 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-07-2014 16:16)
Davacı avukat, davalıya vekaleten ortaklığın giderilmesi davası ve satış işlemlerini yürüttüğünü, davalının kendisini haksız olarak azlettiğini ileri sürerek, ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili amacıyla eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmamaktadır. Ortaklığın giderilmesi davası ve satış işlemleri değeri para ile ölçülebilen dava ve iş türlerinden olmadığından davacının isteyebileceği akdi vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde düzenlenen maktu ve...
(Şerh No: 15684 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-07-2014 11:52)
Yüklenici tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ileri sürerek, kendisine aidiyeti çekişme konusu bulunmayan 8 numaralı bağımsız bölümün tapusunun adına tescilini veya bedelini istemiştir.
Ne var ki, söz konusu bağımsız bölüm arsa sahiplerinin yükleniciye devretmesi gereken son bağımsız bölüm olup, sözleşmenin tarafı olan tüm arsa sahiplerinin teminatını oluşturulduğundan, sadece davalının tapu kaydına dayalı olarak açılan davanın bu haliyle sonuçlandırılması mümkün değildir. Yüklenicinin söz...
(Şerh No: 15683 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-07-2014 21:00)
Bilgi [MK. 1027]
5150 Sayılı Tapu Sicili TÜZÜĞÜ / 17.08.2013
Tapu Sicili TÜZÜĞÜ Kabul Tarihi: 22.07.2013 RGT: 17.08.2013 RG NO: 28738 Ekli “Tapu Sicili Tüzüğü”nün yürürlüğe konulması; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 22/1/2013 tarihli ve 400 sayılı yazısı üzerine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 913 üncü, 997 nci, 998 inci, 1000 inci, 1012 nci ve 1017 nci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/7/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM: Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Tüzüğün amacı, 22/11/2001 tarih ... (Şerh No: 15682 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 17-07-2014 10:01)
Davalı, jandarmada alınan ifadesinde davacının 24.500 TL'sini kısım kısım ödediğini belirtmek sureti beyanda bulunmuştur. Her ne kadar HUMK 236. maddesinde bu beyan mahkeme dışı ikrar olarak kabul edilmekte ise de HMK'da mahkeme dışı ikrar yer almamaktadır. Bunun yerine HMK199. Maddede belge olarak kabul edilen delil getirtilmiştir. Jandarma önünde yapılan beyan altındaki imza inkar edilmediğine göre, bu beyanın belge olarak kabul edilerek davalının 24.500 TL aldığının kabulü ile sonucuna göre k...
(Şerh No: 15681 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 16-07-2014 11:24)
Arsa sahipleriyle yüklenici arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden sonra; sözleşme tarafları arasında akdedilen, ortaklığın giderilmesi davası açılmasının ve inşaat süresinin ortaklığın giderilmesi davasının açılmasından ve arsanın yükleniciye tesliminden başlayacağının düzenlendiği ek sözleşme resmi şekilde yapılmamış ise de, anılan husus BK m.12'de (TBK m.13) yer alan istisnalar kapsamında bulunduğundan, işbu ek sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 15680 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 16-07-2014 11:17)
818 sayılı Borçlar Kanununda, ayrıca özel olarak bir zamanaşımı öngörülmediğinden, rücuen tazminat davalarında aynı Kanunun 125.maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
(Şerh No: 15679 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-07-2014 13:24)
Evlilik içinde doğan; diğer bir deyişle annesi ile babası evli olan bir çocuk erginliğe erişinceye kadar babanın soyadını taşımakla yükümlüdür; erginliğe eriştikten sonra haklı sebep varsa soyadını değiştirmek üzere dava açma yoluna gidebilir.
Somut olayda da, taraflar sonradan boşanmış olsalar da soyadı değiştirilmek istenilen küçük, evlilik içinde doğmuştur. Bu nedenle küçük, ergin oluncaya kadar babanın soyadını taşıması gerekir.
(Şerh No: 15678 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-07-2014 12:18)
Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince en kısa ve ekonomik yerden geçit kurulması gerektiği gibi yüzölçümü küçük olan parseller yerine daha büyük olan parsellerden geçit kurulmalıdır. Ayrıca kurulacak geçidin kesintisiz oluşturulması gerekir. Mahkemece 1 sayılı parsel aleyhine dereden geçilmek suretiyle geçit kurulmuş ise de bu parselin yüzölçümü küçük olduğu gibi DSİ tarafından dere üzerinden köprü kurulmasının uygun görülmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda...
(Şerh No: 15677 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:10)
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesiyle husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124 üncü maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasın...
(Şerh No: 15676 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:07)
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanaklarıyla birlikte gösterilmelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca geçit ihtiyacı davacının sübj...
(Şerh No: 15675 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 12:01)
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesiyle husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124 üncü maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin "harçsız olarak" "davaya katılmalarını sağlama...
(Şerh No: 15674 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 11:50)
A- 18.6.2010 günlü, 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle, 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici Madde 6’nın:
1- İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Altıncı fıkrasının;
a- Birinci cümlesinde yer alan “…sadece…” sözcüğünün A...
(Şerh No: 15673 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-07-2014 08:42)
KAMULAŞTIRMASIZ FİİLİ EL ATMA/ KISMİ FİİLİ EL ATMA/ PARSEL BAZINDA PROJE BÜTÜNLÜĞÜ İLKESİ UYGULANMAKTADIR:
Dava konusu taşınmazların imar planında yol ve park alanında kaldığı, "4 parsel sayılı taşınmazın toplam 57,43 m2'lik kısmına tretuvar olarak fiilen el atıldığı" ancak, 3 nolu parsel yönünden ise herhangi inceleme ve tespit yapılmadığı anlaşılmıştır.
İmar planında park ve yolda kalan 4 parsel sayılı taşınmaza kısmen el atıldığından, proje bütünlüğü ilkesi gereği bu taşınmazın tamamın...
(Şerh No: 15672 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-07-2014 18:30)
(Şerh No: 15671 - Ekleyen: Av.Nurgül ARAL - Tarih : 13-07-2014 13:12)
Somut olay itibariyle, dava dışı eşin eylemi ile davalının eylemleri ayrı olup boşanma davasında davalının taraf olarak yer alamayacağı da gözetildiğinde müteselsil sorumlu durumundaki davalıdan da manevi tazminat istenmesi mümkündür. Dava dışı eşin tazmin yükümlülüğünün sadakat hükümlerine aykırılık olmasına karşın davalının davacıya karşı bir sadakat yükümlülüğü bulunmaması, eyleminin davacının sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olması da davalının bu eylemi nedeniyle tazminat soru...
(Şerh No: 15670 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 12-07-2014 19:16)
Anlaşmalı boşanma davasında protokol uyarınca iştirak nafakasına hükmedilmemesi ve kısa süre sonra açılan iştirak nafakası davası; Türk Medeni Kanunun ikinci maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği şeklinde yorumlanamaz.
Açılan iştirak nafakası davasında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla küçüğün ihtiyaçları dikkate alınıp uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
(Şerh No: 15669 - Ekleyen: Av.Nurgül ARAL - Tarih : 12-07-2014 14:35)
Davacının, eşine karşı açtığı boşanma davasında boşanmalarına ve eşin zina ve evlilik birliğini temelinden sarsıcı hareketleri nedeni ile 12.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir.
Davacı, temyize konu davada; davalının, evli olduğunu bilerek, eşi ile evlilik dışı birlikteliğinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan bahisle manevi tazminat talep etmektedir.
Yargıtay, isteme konu manevi tazminattan, davacının eşi ile davalının müteselsil sorumlu olduğunu kabul etmiş...
(Şerh No: 15668 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-07-2014 10:48)
Somut olayda görevli İstanbul Barosu Hakem Kurulunca itirazın iptali kararı verilmedikçe takibin devamına olanak bulunmadığından haciz işleminin iptaline karar vermek gerekir.
(Şerh No: 15667 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 10-07-2014 09:59)
Vade farkının istenebilmesi, taraflar arasında mevcut yazılı sözleşme bulunması ile yanlar arasında vade farkı ödeneceğine dair ticari teamülün olması koşullarına bağlıdır.
(Şerh No: 15666 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-07-2014 11:19)
Faturaya vade farkı ödeneceğine dair ibarenin yazılması ve karşı tarafın faturaya sekiz gün içinde itiraz etmemesi sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurur, vade farkının karşı tarafça kabul edildiği anlamına gelmez.
Tek bir vade farkı faturasının karşı tarafça ödenmiş olması da taraflar arasında vade farkı hususunda ticari teamül oluştuğunu kabule yeterli değildir.
(Şerh No: 15665 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 08-07-2014 11:19)
Davacının 2+1 olarak görüp beğenerek davalı arsa sahibi vekilinden kayden satın aldığı, dairenin tapuda ve projesinde 1+1 olduğu ve ortak yerlerden olan sığınaktan eklenmesi suretiyle 2+1 haline getirildiği, hile ile çekişmeli bağımsız bölümün vasfında ve miktarında esaslı hataya düşürülerek iradesinin fesada uğratıldığı iddiasıyla satış akdinin ve tapunun iptaliyle davalı arsa sahibi adına tescilini ve ödediği abonelik ile komisyon ücretleri dahil edilerek satış bedelinin arsa sahibinden tahsil...
(Şerh No: 15664 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 06-07-2014 17:46)
Somut olayda, davalı işveren, işe iade davasını kazanan davacı işçiyi işe başlatmayıp iş güvencesi tazminatını ödediğinden; davacı işçinin ayrımcılık tazminatı talebinin reddi gerekir.
(Şerh No: 15663 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)
Aynı fesih sebebine bağlı olarak hem kötüniyet tazminatına hem de eşit davranma borcuna aykırılık tazminatına hükmedilemez. Aynı olay sebebiyle birden fazla tazminat koşullarının gerçekleşmesi halinde, işçi lehine olan tazminata hükmedilir.
(Şerh No: 15662 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)
İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil günleri ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil günleri çalışma karşılığı ücret alacaklarının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız ...
(Şerh No: 15661 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)
Davalının ihale makamı mı asıl işveren mi olduğu araştırılmalı; ihale makamı olduğunun anlaşılması halinde sorumluluğunun her hakediş dönemi için işçinin 3'er aylık ücreti ile sınırlı olduğu, diğer alacaklardan (fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları) sorumlu olmadığı dikkate alınarak karar verilmelidir.
(Şerh No: 15660 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)
İşçi, Ağustos ayı ücreti muaccel olmadan işverene ihtar çekerek ihalenin 31.08.2011 tarihinde sona ereceğini, kendisine yeni çalışma yeri gösterilmesini, aksi halde iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdireceğini belirtmiştir. İşveren, iş bitiminde, işçiye iş bulmak zorunda değildir; yapılacak işin bitmesi sonucu iş ilişkisinin sona ermesi işveren feshi olarak değerlendirilir. İşçinin, işverene iş bitimi sonrası yeni işyeri göstermesini istemesi, aksi halde iş sözleşmesini feshetmesi de işçinin ...
(Şerh No: 15659 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-07-2014 14:54)
Türk Medeni Kanunun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyor...
(Şerh No: 15658 - Ekleyen: Av.İsmail DUYGULU - Tarih : 05-07-2014 13:51)
Davacı, işe iade başvurusunda bulunup davalı işverence yasal süre içinde işe başlatılmaması üzerine 4 aylık boşta geçen süreye ilişkin ücret ile işe başlatmama tazminatı alacağını tahsil etmiş; temyize konu davada kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsilini istemiştir.
İhbar öneli verilerek iş sözleşmesi feshedilen ve fesih bildirimine itiraz davası kabul edildiği halde işe başlatılmayan işçiye ihbar tazminatının ödenmesi gerekmez.
(Şerh No: 15657 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 04-07-2014 10:35)
İcra mahkemesi İİK.'nun 68. maddesi uyarınca yapacağı inceleme sonucu itirazın kaldırılması isteminin reddine ya da kabulüne karar verir. Görevsizlik kararı ise veremez.
(Şerh No: 15656 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-07-2014 19:53)
Bilgi [TüketiciK. 54]
Fiyat Etiketi Yönetmeliği
Resmi Gazete Tarihi: 28.06.2014 Resmi Gazete Sayı: 29044 FİYAT ETİKETİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlerin etiket, tarife ve fiyat listelerinin şekli, içeriği, kullanılması ile indirimli satışlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, tüketicilere sunulan mal ve hizmetlere ilişkin etiket, tarife ve fiyat listelerini kapsa... (Şerh No: 15654 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 03-07-2014 15:03)
Özel ilişkiyi konuşup kayda alıp dinletmede aleniyet gerçekleşmediğinden haberleşmenin gizliliğini ihlal değil; özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşur.
(Şerh No: 15653 - Ekleyen: Tuğçe TUĞAL - Tarih : 03-07-2014 13:37)
Somut olayda sözleşmedeki artış oranının yasal TBK. 344/1.Maddesi (ÜFE) artış oranını geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece yukarıda açıklanan esas ve ilkeler doğrultusunda 01.09.2012 tarihinde başlayan kira dönemi için kira artışı üretici fiyat endeksindeki "12 aylık ortalama" artış oranına göre belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
(Şerh No: 15652 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 03-07-2014 11:23)
5275 sayılı Yasanın 105/A maddesinin (7) no.lu fıkrasının (a) bendi ile son paragrafının birinci cümlesi iptal edilmiştir.
(Karar 23.05.2014 tarih ve 29008 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.)
(Şerh No: 15643 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 03-07-2014 10:26)
Bilgi [KaçakçılıkK. 3]
Maddede Yapılan Değişiklikler
Bu madde başlığı “Suçlar ve kabahatler “ iken, 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanunun 54 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 89 uncu maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “sahte belge kullanmak suretiyle” ibaresi “aldatıcı işlem ve davranışlarla” şeklinde; “bir yıldan” ibaresi “iki yıldan” şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla” ibaresi “bir yıldan üç yıla” şeklinde değiştirilmiştir. 18/6/2014 ta... (Şerh No: 15642 - Ekleyen: Serkan KARABACAK - Tarih : 03-07-2014 09:50)
Davalının davaya süresinde cevap vermemiş olması, delil bildirme ve savunmasını ispat etme hakkını ortadan kaldırmaz.
Delil çekişmeli vakıalar için gösterilir (HMK. Md. 187/1).Taraflar arasındaki çekişmeli hususlar ise ön inceleme duruşmasında belirlenir (HMK. Md. 140/1). Tahkikat tespit edilen çekişmeli hususların çözümü için yürütülür. O halde davalıya tanıklarını göstermesi için süre verilmeli, gösterdiği takdirde, tanıkları savunması çerçevesinde dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerl...
(Şerh No: 15617 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 02-07-2014 21:07)
Delil, çekişmeli vakıaların ispatı için gösterileceğinden ön inceleme duruşması yapılmadan, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden, tarafların tanık listesi vermeleri de beklenemez.
(Şerh No: 15626 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 16:48)
Davacı işçinin iş sözleşmesi 31.12.2005 tarihinde feshedilmiş ve süresi içinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye dair dava açılmıştır. Kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı işçi usulüne uygun olarak işe başlama yönünde talepte bulunmuş, işverence süresi içinde işe başlatılmamıştır. Davacı işçi açmış olduğu bu davada ihbar tazminatı isteğinde bulunmuştur.
İşe iade davası sonunda feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye karar verilmiş ve işçi yasal süresi içinde başvurmuş olm...
(Şerh No: 15625 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
Davacı işçinin iş sözleşmesi, kendisine yapılan son uyarıdan 4 ay sonraki bildirimle kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca feshedilmiştir. Son uyarıdan sonraki 4 aylık süreçte, davacının aynı davranışlarda bulunduğu kanıtlanmadığı gibi bu davranışları nedeni ile fesihten önce savunması da alınmamıştır. Uyarı cezası verildikten sonra iş sözleşmesinin 4 ay geçtikten sonra savunması alınmadan feshedilmesi, 4857 sayılı iş Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca fe...
(Şerh No: 15624 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
Mahkemece, davacının, süresinde işe başlatma talebini içerir başvurusu üzerine, işverenin işe başlatacağını ifade ettiği bildirimde 1 gün süre tanıması konusunda işverenin kötüniyetini kanıtlayamadığı gerekçesiyle işe başlamama tazminatı isteğinin reddi dosya içeriğine uygundur. Aynı sebeple boşta geçen süre ücreti talebinin de reddedilmesi gerekir.
(Şerh No: 15623 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
Uzmanlık gerektiren işler alt işverene verildiğinden işyerinde istihdam fazlalığı oluşması, davalı işverence feshin son çare olması ilkesine aykırı davranıldığı konusunda somut bir belge ve bilgi bulunmaması ve davacının kısa bir eğitimle davalı işyerinde çalıştırılabileceği bir bölüm bulunmaması, davalı işverence yapılan feshin geçerli nedene dayandığını göstermektedir.
(Şerh No: 15622 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
Ağır ve tehlikeli işler kategorisinde olan yeraltı işlerinin kuvvet, çeviklik ve dayanıklılık gerektirdiği açıktır. İşin niteliğine bağlı olarak olası iş kazalarının ortaya çıkaracağı yüksek maliyetler, verimlilik ve kârlılık gibi nedenlerle işverenin tüm işyeri ve işçiler açısından objektif olarak uyguladığı, belli bir yaşın üzerindeki işçileri çalıştırmaması işletme gereklerinden kaynaklanan geçerli fesih nedeni kabul edilmelidir.
(Şerh No: 15621 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
5 yılı aşan kıdeme sahip işçinin gereksiz istifası hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca davacı işçi, istifa dilekçesinden sonra da fiilen çalışmış olmakla istifa dilekçesine hukuki değer yüklenemez. Davalı işverence haklı fesih savunmasında bulunulup, kanıtlanmadığı anlaşıldığından davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmelidir.
(Şerh No: 15620 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
İşverenin fesih iradesi açık ve kesin olarak ortaya konmalıdır. Kullanılan ifade o kadar açık ve seçik olmalı ki, işçi açısından, iş sözleşmesinin sona erdirildiği açıkça anlaşılır olmalıdır. Fesih bildiriminde, sözleşmeyi sona erdirme iradesi yanında ayrıca, sona erme zamanı da yeteri kadar açık ve yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermeyecek şekilde ifade edilmiş olmalıdır.
(Şerh No: 15619 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:50)
(Şerh No: 15618 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 02-07-2014 15:49)
Dava, işe iade istemidir.
İşveren, işçinin iş sözleşmesini "yetersizliğiyle, işlerinde takındığı tavır ve davranışlarından kaynaklanan sebeplerle" feshettiğinden savunma alınması zorunludur ve işçi, yazılı ya da sözlü olarak savunma talep edilmediğini belirtmiştir. Savunma alınması zorunlu olduğundan işçinin savunma vermeyeceğine dair mahkemeye sunulan tutanak altında imzası bulunan kişi re'sen çağrılıp dinlenmeli, savunma isteminin işçiye tebliğ edilip edilmediği belirlenmeli; böylece feshin ...
(Şerh No: 15616 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 01-07-2014 16:27)
Dosyadaki deliller, mevcut tutanaklar ve davacı işçi tanığının anlatımlarından; davacının üst üste iki gün işe gelmediği anlaşılmıştır. İspat yükü üzerinde olan davacı bu tarihlerdeki devamsızlığının haklı bir nedene dayandığını kanıtlayamamıştır. İş Kanunu m.25/II-g uyarınca izin almaksızın ve haklı bir nedene dayanmadan iki gün üst üste işe devamsızlık yapılması işverene haklı fesih imkânı tanımakta olup, işverence fesih bu nedene dayandırıldığından mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı talepleri...
(Şerh No: 15611 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 16:00)
Yapılan yargılama esnasında feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasında işverenin 02,03,05/09/2011 tarihleri için tutmuş olduğu devamsızlık tutanaklarının zabıt mümzileri tanık olarak dinlenmemiştir. Mahkemece yapılması gereken, devamsızlık tutanakları altında imzası bulunan zabıt mümzilerini tanık olarak dinleyip beyanlarını aldıktan sonra oluşacak sonuca göre fesih işleminin haklı olup olmadığı ve davacının kıdem ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı hususunda karar vermektir. Ma...
(Şerh No: 15615 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:55)
Mahkemece, davalı işveren tarafından davacının 11.10.2011- 12.10.2011 -13.10.2011 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak mesaisine gelmediği gerekçesiyle iş akdini haklı olarak feshettiği kabul edilmiş ise de; davanın 17.10.2011 tarihinde açıldığı, davacının avukata verdiği vekaletname tarihinin 12.10.2011 olduğu dikkate alındığında iş akdinin 11.10.2011 tarihinde feshedildiği, işveren tarafından düzenlenen devamsızlık tutanaklarının da fesih sonrası dönemde düzenlendiği sonucuna ulaşıl...
(Şerh No: 15614 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:55)
Kanuni tanımdaki işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü işine devam etmemesi eyleminde olaydaki cumartesi ve pazartesi günleri arasına denk gelen hafta tatili gününün bulunması hukuki kesinti yaratmaz. Bu sebeple İş Kanununun 25/II-g maddesindeki işverenin haklı feshi nedeni tahakkuk etmiştir.
(Şerh No: 15613 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
Davacı işçinin 18 ve 19 Mayıs 2010 tarihlerinde devamsızlık yaptığı sabit olup, izin aldığını veya haklı bir mazeretinin bulunduğunu da ispatlamış değildir. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Ayrıca işveren, fesih hakkını, altı iş günlük hak düşürücü süre içerisinde kullanmıştır. Davacı işçi, 19 Mayıs'ın resmi tatil olduğundan işe gitmek zorunluluğu olmadığını ileri sürmüş ise de; davacıya ait iş sözleşmesinin 10. maddesinde davacının bayram ve genel tatille...
(Şerh No: 15612 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
Davacı işçinin, davalı şirkette şube müdürü olarak görev yaptığı; iş sözleşmesinin, alacaklısını kendi babası ve borçlusunu davalı işveren şirket göstererek senet düzenleyip işvereni hakkında icra takibi başlatılmasına sebep olarak hileli davranışları ile şirketi zarara uğratması gerekçesi ile feshedildiği; davacı işçi ve işçinin babası hakkında Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesi'ne hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmaktan dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davacının kı...
(Şerh No: 15610 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
Hizmet akdinin feshi tarihinden sonra tutulan devamsızlık tutanaklarına itibar edilemez. Ayrıca işyerinde 8 yıldan daha uzun bir süredir çalışan işçinin tazminat haklarını yok edecek şekilde, nedensiz yere işi terk etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Hukuki sonuç doğurmayacak devamsızlık tutanaklarına dayanarak davacının kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddi bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15609 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
Davacı işçinin izinsiz ve mazeretsiz olarak 14.4.2009 tarihinden itibaren 3 iş günü iş yerine gitmediği; noter tespiti, ihtarname ve tüm dosya içeriğiyle sabit olmakla; bu durumun işverene haklı fesih imkanı verdiği dikkate alınmaksızın, mahkemece kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15608 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
Davalı işveren, iş sözleşmesini devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshettiği savunmasında bulunmuş ise de; işveren tarafından işçiye işe gelmemesinin söylenmesinden sonra tutulan devamsızlık tutanaklarına itibar edilemeyeceğinden işverenin, akdi haksız feshettiğinin kabulü gerekir.
(Şerh No: 15607 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 15:54)
İşyerinde müdür yardımcısı olarak çalışan ve ana kasadan sorumlu olup kasadan avans çekme yetkisi olmayan davacı, ihtiyacı nedeniyle kasadan bir miktar para aldığını, ücretini aldığında geri ödeyeceğini kendi savunması ile de doğrulamıştır. Davacının eylemi doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış olduğundan kıdem, ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekir.
(Şerh No: 15605 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:41)
Davalı işveren tanığı 14.04.2007 tarihli tutanakta davacı işçiyi evi önünde depodan motorin çekerken yakaladığını belirtmiş, mahkemedeki beyanında da bu tutanağı doğrulamıştır. Davacı işçi ile koordinatör olan davalı tanığı arasında daha önce bir husumetin de olmadığı sabittir. Bu nedenle sözü edilen tanıklığın inandırıcı olduğu anlaşıldığından tutanağa, tanık beyanına değer verilerek kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiş...
(Şerh No: 15606 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)
Davacı işçi, davacının ön muhasebe elemanı olarak çalışmaktadır. Davacı, aynı işyerinde plasiyer olarak çalışan işçinin müşterilerden tahsil ettiği paraların bir kısmını zimmetine geçirdiğini bildiği halde söz konusu paranın yerine konulması için bu kişiye müsamaha göstermiş ve durumu işverene bildirmemiştir. Davacı, savunmasında da bu hususu kabul etmiştir. Söz konusu eylem, işveren adına muhasebe işlemlerini idare eden kişi tarafından yapıldığından doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteli...
(Şerh No: 15604 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)
Davacı işçi, çalıştığı tenis kortunda üye olmayan misafirden aldığı ücret için fiş kesmemiş, aldığı ücreti kasaya koymamış, olay ortaya çıktıktan sonra alınan savunmasında da bu hususu doğrulamıştır. Dolayısıyla işverenin, iş sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilerek ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 15603 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)
İşçinin, işverene verdiği zararın otuz günlük ücretini aşması halinde işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin, verdiği zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması veya işverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması işverenin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
(Şerh No: 15602 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)
4857 S.K. m.25/II'ye dayalı derhal fesih hakkı, anılan Kanun m.26 uyarınca fesih nedeninin öğrenildiği tarihten itibaren altı işgünü içerisinde kullanılmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacının korumakla yükümlü olduğu ormanda yaptığı kulübenin fesihten en az bir ay önce yapılması ve bu durumun davalı işveren tarafından en az bir aydır bilinmesine rağmen işlem yapılmaması nedeniyle derhal fesih hakkının hak düşürücü süre geçtikten sonra kullanıldığı açıktır.
O halde, gerek işverenin fesih bildi...
(Şerh No: 15601 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 29-06-2014 00:37)
Davacı arsa sahibi, davalı yüklenici firma ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; sözleşmeye konu taşınmazları yükleniciye tapuda devrettiğini; davalı yüklenicinin, çeşitli tarihlerde sözleşmeye konu arsa niteliğindeki taşınmazları diğer davalılara sattığını, satılan bu taşınmazlar üzerine davalı bankalar lehine ipotek tesis edildiğini; yüklenicinin halen inşaatlara dahi başlamadığını; diğer davalılar adına yapılan tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, yüklenici ile arasınd...
(Şerh No: 15600 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 28-06-2014 23:09)
Zorunlu müdafilik görevini yerine getirmeyen Avukatın TCK m.257/2 maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeyle beraat hükmü kurulması, BOZMAYI gerektirmiştir.
(Şerh No: 15599 - Ekleyen: Av.Bülent AKÇADAĞ - Tarih : 27-06-2014 16:47)
İLK AÇILAN NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASI KESİNLEŞMEDEN İKİNCİ NAFAKANIN ARTTIRILMASI DAVASININ AÇILMASI
Eldeki dava ile önceki davada nafakanın artırılması istemine konu edilen dönemler aynı olmayıp, iki dava arasında şartların değiştiğini kabule yeterli -bir yıldan fazla- süre de geçmiştir.
Mahkeme her ne kadar red kararını, eldeki davanın, daha önce açılan nafakanın artırılması istemli dava nedeniyle verilen 11.04.2007 tarihli kararın kesinleşmesinden önce açıldığı, yeniden nafaka bağlanma...
(Şerh No: 15598 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:40)
Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Önceki nafaka davasının kesinleşmemiş olması yeni dava açılmasına engel değildir. Nitekim iki dava arasında 1 yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Mahkemece derdestlik koşullarının oluşmadığı, sonradan açılan bu davanın önceki nafakanın tezyidi davası olmasına göre, önceki davada verilen kararın kesinleşmesi beklenerek küçüğün yaşı...
(Şerh No: 15597 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 12:10)
Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir. Boşanma davasının derdest olması, tedbir nafakasının artırılması talebine engel değildir.
Mahkemece davacının talepleri ayrı ayrı değerlendirilerek esastan inceleme ve araştırma yapılıp ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozm...
(Şerh No: 15596 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:55)
Kadın önce açtığı tedbir nafakası davasındaki, "boşanırlarsa yoksulluk nafakası olarak devamına ilişkin" isteğini geri almamıştır. Bu durumda önce açılan tedbir nafakası davası ile birleştirilen karşılıklı açılan boşanma davalarının içinde davalı-davacı (kadın)'ın yoksulluk nafakası talebinin bulunduğu kabul edilmelidir. Ve Bu istek hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu talebin nazara alınmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
(Şerh No: 15595 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 11:22)
TEDBİR NAFAKASI / İCRA TAKİBİ / BORÇLU AVUKATINA TEBLİGAT YAPILMASI GEREĞİ
Derdest boşanma davası nedeni ile alacaklı, borçlunun bir vekil ile kendini temsil ettirdiğini öğrenmiş olup tebligatın vekile yapılması için icra dosyasında borçlu vekiline ait vekaletnamenin bulunmaması sonuca etkili değildir. Kaldı ki vekaletnamenin icra dosyasına ibraz edilmemesi, tebligatın vekile yapılması hususundaki yasal zorunluluğun artık ortadan kalktığı şeklinde yorumlanamaz.
(Şerh No: 15594 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-06-2014 10:41)
Davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, 11.07.2005 tarihinde ilk bilirkişi raporundan sonra, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 27.07.2005 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiş; aynı gün ve yargılama esnasında verdiği diğer dilekçelerde de açıkça fazlaya ilişkin haklarından vazgeçtiği veya talebini daralttığı yönünde bir beyanı olmamıştır.
Bu durumda, davacılar vekilinin gerek 27.07.2005 tarihli ıslah dilekçesinde ve gerekse 11.07.200...
(Şerh No: 15593 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:48)
Kural olarak tarafların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmak hakları vardır. Yasakoyucu sadece noksan ve müphem olan hususlar hakkında bilgi almak üzere tarafların bir hafta zarfında istemde bulunmalarını kabul etmiş, bunun dışında bilirkişi görüşüne karşı çıkılmasını engellememiştir.
(Şerh No: 15592 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:48)
(Şerh No: 15591 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-06-2014 12:47)
TERKE DAYALI İHTAR ÇEKEN EŞ, İHTARDAN ÖNCEKİ KUSURLU DAVRANIŞLARI AFFETMİŞ SAYILIR.
İhtar sonrası kadına kusur olarak atfedilebilecek bir davranış da ispat edilemediğinden tarafların eşit kusurlu sayılmaları yanlıştır.
(Şerh No: 15587 - Ekleyen: Av.Özlem AY BİLGİN - Tarih : 20-06-2014 08:57)
TMK madde 303/4'ün aynı maddenin ikinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle çocuğun dava hakkı yönünden uygulanmasının anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu fıkranın çocuk yönünden iptaline karar vermiştir.
(Şerh No: 15590 - Ekleyen: Özge YÜCEL - Tarih : 19-06-2014 13:17)
Bilgi [BK. 347]
Yürürlük ve Uygulama
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 2. maddesi gereğince; 01/07/2012 tarihi itibarı ile, bu maddede belirtilen 10 yıllını doldurmuş kira sözleşmeleri için fesih hakkı 01.07.2014 tarihinden sonra,10 yılını doldurmamış ve fakat 5 yılını geçmiş sözleşmeler için ise 01.07.2017 tarihinden sonra kullanılabilecektir. (Şerh No: 15589 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 19-06-2014 10:28)
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |