Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

Tacirin, saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin ziyaına mesnetle talepte bulunabilmesi için; defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı gösterdiğini, ziyaa uğramanın iradesi dışında meydana gelmiş olduğunu kanıtlaması gerekir.
(Şerh No: 14465 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-04-2013 14:48)

Dava, sahte kimlik fotokopisine dayalı olarak çek karnesi veren bankaya karşı açılan tazminat davasıdır. Banka, çek hesabı açarken müşterisinin kimliği, ekonomik durumu ve ikameti ve sair konularında gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan hayali bir kişi adına hesap açarak çek karnesi vermek suretiyle TTK'da öngörülen basiret ve itinayı göstermediğinden; çekin hamili de, ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurması gerekirk...
(Şerh No: 14463 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-04-2013 14:47)

Otobüs firmasının yetkili acentesi tarafından davalı hakkında, anılan otobüs firmasının acentesi olmadığı halde otobüs firması adına bilet satışı yaparak haksız rekabette bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat davası açılmış ise de; davalının bilet satışı yapmasının dava dışı otobüs firmasının izni ve bilgisi ile olup olmadığı araştırılmadan ve davalı ile dava dışı otobüs firması arasında akdedilen 1996 tarihli sözleşmenin de halen geçerli olup olmadığı değerlendirilmeden mahkemece, d...
(Şerh No: 14464 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-04-2013 14:46)

Lehdar tarafından, bonoların kaybedildiği ileri sürülerek ikame olunan bonoların iptaline dair davada görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi ve ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesidir.
(Şerh No: 14462 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 05-04-2013 14:46)

Hakim manevi tazminat miktarı için takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik durumu, zararın boyutu ve tarafların maddi güçleriyle birlikte; gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir etmelidir. Bu sebeple ölen işçinin yakınları için takdir edilen toplam 40.000,00 TL. manevi tazminat azdır.
(Şerh No: 14461 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 05-04-2013 14:10)

 Türkçe  [BiyotıpS. 2] İnsanın yararları ve gönenci, bilim ya da toplumun katıksız yararlarının üstünde tutulacaktır.
(Şerh No: 14457 - Türkçeleştiren: Zeliha İlknur DENİZER - Tarih : 02-04-2013 12:27)

 Türkçe  [BiyotıpS. 9] İşlem anında isteğini açıklayabilecek durumda bulunmayan bir hastanın, tıp işlemlerinde, önceden açıklamış olduğu istekleri göz önüne alınmalıdır.
(Şerh No: 14455 - Türkçeleştiren: Zeliha İlknur DENİZER - Tarih : 02-04-2013 12:23)

İşçinin kıdem tazminatı hesaplanırken; işçinin aldığını iddia ettiği ücret daha fazla ise, sadece bordroda gösterilen ücret esas alınmamalı, işin gerçek ücreti araştırılarak bulunan rakam üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır.
(Şerh No: 14459 - Ekleyen: Av.Gül KÜLCÜ - Tarih : 02-04-2013 08:46)

 Bilgi  [BiyotıpS. 9] Organ Bağışı, Yeniden Canlandırma
Operasyon esnasında hastanın onayı alınamayacağı durumlarda, işlemle ilgili onay yakınından alınabilmeli. Ancak; bu onay öncesinde hastanın resüstasyon reddi ya da organ bağışı gibi istekleri mutlaka yapılmalıdır.
(Şerh No: 14456 - Ekleyen: Zeliha İlknur DENİZER - Tarih : 01-04-2013 21:52)

 Bilgi  [BiyotıpS. 2] Kişisel yorum
Toplum mu birey mi sorusunun kesin yanıtı olan bu madde, insan yaşam kalitesinin bile bilimin üzerinde olduğunu vurgulayan çok güzel bir maddedir.
(Şerh No: 14458 - Ekleyen: Zeliha İlknur DENİZER - Tarih : 01-04-2013 21:42)

Taşınmazın el atılan bölüm bedelinin tamamına hükmedildiği halde, yasal faize karar verilmesi nedeniyle kısmen kabul kararı verilerek, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasından (KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE) kelimelerinin çıkartılmasına, yerine (KABULÜNE) kelimesinin yazılmasına, Hüküm düzeltilerek onanmalıdır.
(Şerh No: 14454 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 01-04-2013 20:56)

İmar Kanunu’nun 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...yapının sahibine,” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
(Şerh No: 14453 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 01-04-2013 09:35)

Gümrük Kanunu’nun 3. maddesinin (9) numaralı bendinin (a) alt bendinde yer alan “... ve mali yükleri,” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
(Şerh No: 14452 - Ekleyen: Av.Cengiz ALADAĞ - Tarih : 01-04-2013 09:28)

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen tedbir kararlarına aykırılık halinde, görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
(Şerh No: 14451 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 31-03-2013 11:25)

 Türkçe  [HastaYön. 51] Bu yönetmeliği Sağlık Bakanı yürütür.
(Şerh No: 14450 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:33)

 Türkçe  [HastaYön. 50] Bu yönetmelik, yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
(Şerh No: 14449 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:32)

 Türkçe  [HastaYön. 49] Ulusal güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla yasa ile getirilen özel düzenlemeler ve sınırlamalar saklıdır.
(Şerh No: 14448 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:32)

 Türkçe  [HastaYön. 48] Sağlık kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, bu yönetmelikte ve diğer yasal düzenlemelerde belirtilen hasta haklarının sözüne ve ruhuna uygun olarak kullanılabilmesine yardımcı olmak amacı ile bu yönetmelikte gösterilen hasta haklarını bir dizelge, tabela ya da kitapçığa dökerek, bunları sağlık kurum ve kuruluşunun hastalar, çalışanlar ve ziyaretçilerce kolayca ulaşılıp okunabilecek uygun yerlerinde bulundurmak da içinde olmak üzere, gerekli tüm önlemleri almakla yükümlü ve yetkilidir.
(Şerh No: 14447 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:29)

 Türkçe  [HastaYön. 47] Hasta haklarının devlet görevlisi ya da diğer kamu görevlisi olmayan çalışanlarca herhangi bir biçimde çiğnenmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar aşağıda gösterilmiştir: a) Kamu görevlisi olmayan çalışanlar, hakları çiğnenen hastanın doğrudan yakınması üzerine ya da bu eylemlerin başka biçimde belirlenmesi durumunda bakanlık ya da başka kurum ve kuruluşlarca yapılan bildirim üzerine, bunların özel yasalara göre kurulmuş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları onur kurullarınca disiplin cezaları ile cezalandırılabilir. b) Kamu görevlisi olmayan çalışanların hasta haklarını çiğnemelerinden doğan tüzel sorumlulukları, genel düzenlemelere göre doğrudan doğruya kendilerine ya da bunları çalıştıran kurum ve kuruluşlara karşı ya da hem kendilerine hem de çalıştıranlara karşı birlikte dava açılarak ileri sürülebilir. c) Kamu görevlisi olmayan çalışanlara yönelik olarak, ceza hukukuna göre suç oluşturan eylemleri nedeniyle ceza yaptırımlarının uygulanması, genel düzenlemelere göre doğrudan doğruya cumhuriyet savcılıklarına yapılacak bildirim ya da yakınma yoluyla gerçekleştirilebilir.
(Şerh No: 14446 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:24)

 Türkçe  [HastaYön. 46] Hasta haklarının devlet görevlileri ya da diğer kamu görevlilerince ve görevleri sırasında herhangi bir biçimde çiğnenmesi durumunda uygulanacak yaptırımlar aşağıda gösterilmiştir: a) Kamu görevlisinin eyleminin niteliğine göre, soruşturmacı disiplin cezası önermişse, yasal düzenlemelerin öngördüğü disiplin cezaları yetkili üst ya da kurullarca yöntemine göre biçilir. b) Hakkın çiğnenmesi aynı zamanda ceza hukukuna göre suç oluşturuyorsa, devlet görevlisi için, Devlet Görevlisinin Yargılanmasına İlişkin Geçici Yasa uyarınca yapılan soruşturma sonucunda yargılanmasının gerekli olduğu kararı verilir ise, dosya cumhuriyet başsavcılığına gönderilerek ceza davası açılması ve böylece görevli hakkında eylemine uygun bulunan ceza yaptırımının uygulanması sağlanır. c) Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci bölümcesi, 129. maddesinin beşinci bölümcesi ve 657 sayılı Devlet Görevlileri Yasası'nın 13. maddesi ve ilgili diğer yasal düzenlemeler uyarınca, devlet görevlilerinin ve diğer kamu görevlilerinin tüzel sorumluluğu, doğrudan doğruya görevliye karşı açılacak dava yolu ile gerçekleştirilemez. Dava, 43. maddede gösterilen yönteme göre, ancak yönetime karşı açılabilir. Bu görevlinin tüzel sorumluluğunun doğması, yönetime karşı açılacak dava sonucunda tazminat kararı verilmesine bağlıdır. Kamu görevlisinin verdiği zarar, mahkeme kararı üzerine yönetimce karşılandıktan sonra, buna yol açan görevliden istenir. d) Kamu görevlisi çalışanın mesleğini kurumsal görevi dışında bağımsız...
(Şerh No: 14445 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:18)

 Türkçe  [HastaYön. 45] Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli çalışanların hasta haklarını çiğneyen eylem ve tavırları, yakınma durumunda ya da yönetimce kendiliğinden belirlendiğinde, olayın izlenmesi, soruşturulması ve gerekirse yaptırıma bağlanması için doğrudan valiliklerce ya da bakanlık ya da çalışanın görevli olduğu kurumlarca denetçi ya da soruşturmacı görevlendirilir.
(Şerh No: 14444 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:07)

 Türkçe  [HastaYön. 44] Bu yönetmelikte gösterilen hasta haklarının eylemli olarak kullanılmasına engel olan ya da bu hakları başka bir biçimde çiğneyen çalışan ceza, para ve disiplin sorumluluklarının tümü ya da bunlardan birkısmı ile sorumlu olabilir. Birinci bölümcede belirtilen sorumluluklar dışında, hak çiğnemenin durumuna göre, görevliyi çalıştıran kurum ve kuruluşun görevli için uygulayacağı yönetsel önlem ve yaptırımlar saklıdır.
(Şerh No: 14443 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 14:04)

 Türkçe  [HastaYön. 43] Hasta hakları çiğnendiğinde, çalışan kişileri çalıştıran kurum ve kuruluşa karşı maddi ya da manevi tazminat davası açılabilir. Ancak kendisine karşı dava açılacak başvuru yerinin kamu kurum ve kuruluşu olması durumunda; a) 2577 sayılı Yönetsel Yargılama Yöntemi Yasası'nın 12. maddesine göre, hakkın bir yönetsel işlem dolayısıyla çiğnenmesi durumunda ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası ya da iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilir. b) Aynı yasanın 13. maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat tutarı ayrı ayrı gösterilerek yönetime başvurulması ve istemin açıkça ya da örtülü geri çevrilmesi durumunda yasal süresi içinde yönetsel yargı yerlerinde dava açılması gerekir.
(Şerh No: 14442 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:59)

 Türkçe  [HastaYön. 42] Hasta ve hasta yakınları, hasta haklarının çiğnenmesi durumunda, yasal düzenlemeler çerçevesinde her türlü başvuru, yakınma ve dava hakkını elinde bulundurur.
(Şerh No: 14441 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:54)

 Türkçe  [HastaYön. 40] İnceleme ve sağaltım sırasında hastaya yardımcı olmak üzere, yasal düzenlemelerin ve kurum olanaklarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, sağaltımdan sorumlu hekimin uygun görmesine bağlı olarak, eşlikçi bulundurulması istenebilir. Bu hakkın nasıl, ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak önlemler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma yöntem ve temellerini gösteren yasal düzenlemelerde ayrıca belirlenir.
(Şerh No: 14440 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:51)

 Türkçe  [HastaYön. 39] Hasta, kişilik değerlerine uygun bir biçimde ve ortamda sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına iyedir. Sağlık hizmetlerinde görev alan çalışanların tümü, hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güleryüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili yasal düzenlemelere ve bu yönetmeliğe uygun davranmak zorundadır. Sağlık hizmetlerinin her aşamasında, hastalara, onların bedensel ve ruhsal durumları göz önüne alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletildiklerinde bekletilmenin nedenleri konusunda gerekli ve yeterli bilgi verilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan onuruna yakışır, her tür temizliğin sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin giderilmesi temeldir. Gerektiğinde, hasta bunları kendisi isteyebilir. Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşça belirlenen yöntem ve temellere uygun olarak ve hastaların dirlik ve dinginliğini bozacak eylem ve tutumlara yol açmayacak biçimde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken önlemler alınır.
(Şerh No: 14439 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:49)

 Türkçe  [HastaYön. 38] Sağlık kurum ve kuruluşlarının olanakları ölçüsünde hastalara din ödevlerini özgürce yerine getirebilmeleri için gereken önlemler alınır. Kurum hizmetlerinde aksamalara yol açmamak, başkalarını rahatsız etmemek ve çalışanlarca düzenlenip yürütülen sağaltıma hiçbir biçimde karışılmaması koşulu ile hastalara dinsel aşılamada bulunmak ve onları ruhsal yönden desteklemek üzere, istemeleri durumunda, dinsel inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır. Bunun için sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve yer belirlenir. İfade gücü bulunmayıp da dinsel inancı bilinen ve kimsesiz olan can çekişen hastalar için de istem koşulu aranmaksızın dinsel inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır. Bu hakların nasıl, ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak önlemler, sağlık kuruluşunun çalışma yöntem ve temellerini gösteren yasal düzenlemelerde ayrıca belirlenir.
(Şerh No: 14438 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:41)

 Türkçe  [HastaYön. 37] Herkes, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu isteme hakkını elinde bulundurur. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve eşlikçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması için gerekli önlemleri almak zorundadır. Tutuklu ve hükümlerin sağlık kurum ve kuruluşlarında korunmaları ile ilgili özel düzenlemeler saklıdır.
(Şerh No: 14437 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:34)

 Türkçe  [HastaYön. 36] İlgili yasal düzenlemelere göre izin ya da izin belgesi alınmış olsa dahi, sırf tıp araştırması amacı ile hasta üzerinde kendi onamı ve bakanlığın izni bulunmaksızın hiçbir ilaç ve bileşim kullanılamaz. İlaç ve bileşimlerin tıp araştırmasında kullanımı, 29.11.1993 tarihli ve 21480 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlaç Araştırmalarına İlişkin Yönetmelik'e bağlıdır.
(Şerh No: 14436 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:30)

 Türkçe  [HastaYön. 35] Ergin ve ayırt etme gücü olmayanlara, kendilerine yararı olmaksızın, sırf tıp araştırması amacı taşıyan tıpsal işlemler hiçbir biçimde uygulanamaz. Yararı bulunuyorsa ergin ve ayırt etme gücü olmayanlar üzerinde tıp araştırması yapılabilmesi, velilerinin ya da korumanlarının onamına bağlıdır. Yasal temsilcinin onam vermediği durumlarda 24. maddenin ikinci bölümcesi uygulanır.
(Şerh No: 14435 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:26)

 Türkçe  [HastaYön. 33] Araştırmalarda, gönüllünün sağlığına ve diğer kişilik haklarına zarar verilmemesi için gereken bütün önlemler alınır. Araştırmanın gönüllüye vereceği olası zararlar önceden belirlenemiyorsa gönüllü, onamı bulunsa bile, araştırma konusu yapılamaz. Gönüllü, araştırmanın amacına, yöntemine, olası yararları ve zararlarına ve araştırmaya katılmaktan vazgeçebileceğine ve araştırmanın her aşamasında başlangıçta verdiği onamı geri alabileceğine ilişkin olarak, önceden yeterince bilgilendirilir.
(Şerh No: 14434 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:22)

 Türkçe  [HastaYön. 32] Hiç kimse, ilgili bakanlığın izni ve kendi onamı bulunmaksızın, deneyim, araştırma ya da eğitim amaçlı hiçbir tıpsal işleme konu yapılamaz. Tıp araştırmalarından beklenen tıpsal yarar ve toplumsal çıkar, kendi üzerinde araştırma yapılmasına onam gösteren gönüllünün yaşamından ve beden bütünlüğünün korunmasından üstün tutulamaz. Tıp araştırmaları, sadece yasal düzenlemelere göre araştırmada bulunmaya yetkili ve yeterli tıp bilgisi ve deneyimi bulunan çalışanlarca, yasal düzenlemelerle belirlenmiş yerlerde yürütülür. Gönüllünün tıp araştırmasına onam vermiş olması, bu araştırmada görev alan çalışanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
(Şerh No: 14433 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:19)

 Türkçe  [HastaYön. 31] Onam alınırken hastanın ya da yasal temsilcisinin tıpsal işlemin konusu ve sonuçları ile ilgili olarak bilgilendirilip aydınlatılması temel koşuldur. Hastanın uygulanacak tıpsal işlem için verdiği onam, bu işlemin gerektirdiği diğer tıpsal işlemleri de kapsar. Ancak tıpsal işlemlerin uygulanmasında, bu yönetmelikte ve diğer yasal düzenlemelerde belirtilen hakların çiğnenmemesi için en üst düzeyde özen gösterilir.
(Şerh No: 14432 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:13)

 Türkçe  [HastaYön. 29] 18 yaşından küçük ve ayırt etme gücü yerinde olmayanlardan organ ve doku alınamaz. 18 yaşından küçük olmayan ve ayırt etme gücü yerinde olanlardan tanı, sağaltım ve bilimsel amaçlar ile organ ya da doku alınması, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Aktarılmasına İlişkin Yasa'nın 6. maddesinde öngörülen yazılı biçim koşuluna bağlıdır. Ölüden organ ve doku alınma koşulu ve ölü vücutların bilimsel araştırma için saklanması konusunda 2238 sayılı yasanın 14. maddesi saklıdır.
(Şerh No: 14431 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:10)

 Türkçe  [HastaYön. 27] Klinik ya da laboratuvar incelemeleri sonucunda bilinen, alışılmış sağaltım yöntemlerinin hastaya yarar getirmeyeceğinin kesinleşmesi ve daha önce deney hayvanları üzerinde yeterince denenerek yararlı etkilerinin anlaşılması ve hastanın onamının da bulunması durumunda, bilinen, alışılmış sağaltım yöntemleri yerine başka bir sağaltım yöntemi uygulanabilir. Ayrıca bilinen, alışılmış sağaltım yöntemi dışında bir yöntemin uygulanabilmesi için, hastaya yararlı olacağı ve bu sağaltımın bilinen, alışılmış sağaltım yöntemlerinden daha elverişsiz sonuç vermeyeceği umuluyor olmalıdır. Daha önce denenmemiş bir sağaltım ya da tıpsal işlem yöntemine, ancak zarar vermeyeceği ve hastayı kurtaracağı kesin olarak öngörüldüğünde başvurulabilir. Altıncı bölümde yer alan düzenlemeler saklıdır.
(Şerh No: 14430 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 13:06)

 Türkçe  [HastaYön. 25] Yasal açıdan zorunlu durumlar dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya yüklenmek üzere, hasta, kendisine uygulanması tasarlanan ya da uygulanmakta olan sağaltımı geri çevirmek ya da durdurulmasını istemek hakkına iyedir. Bu durumda, sağaltımın uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya, yasal temsilcilerine ya da yakınlarına anlatılması ve onlardan bunu gösteren yazılı bir belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna yeniden başvurusu durumunda hastaya karşı kullanılamaz.
(Şerh No: 14429 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 12:57)

 Türkçe  [HastaYön. 22] Yasada gösterilen ayrıklar dışında, kimse onamı olmaksızın ve verdiği onama uygun olmayan bir biçimde tıpsal işleme bağlı tutulamaz. Bir suç işlediği ya da buna katıldığı kuşkusu altında bulunan kişinin işlediği suçun olası kanıtlarının, kendisinin ya da zarar görenin bedeninde olduğu düşünülen durumlarda, bu kanıtların ortaya çıkarılması için sanığın ya da zarar görenin tıpsal işleme bağlı tutulması, yargıcın kararına bağlıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda bu işlem, cumhuriyet savcısının istemi üzerine yapılabilir.
(Şerh No: 14428 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 12:51)

 Türkçe  [HastaYön. 20] İlgili yasal düzenlemelere ve hastalığın niteliğine göre yetkili başvuru yerlerince alınacak önlemlerin gerektirdiği durumlar dışında, hasta, sağlık durumu ile ilgili olarak kendisine, ailesine ya da yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.
(Şerh No: 14427 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 12:45)

 Türkçe  [HastaYön. 24] Tıpsal işlemlerde hastanın onamı gerekir. Hasta küçük veya kısıtlı ise velisinden ya da korumanından izin alınır. Hastanın velisinin ya da korumanının olmadığı ya da hazır bulunamadığı ya da hastanın ifade gücünün olmadığı durumlarda, bu koşul aranmaz. Yasal temsilcinin izin vermediği durumlarda, hastaya işlemde bulunmak tıp açısından gerekli ise, velayet ya da korumanlık altındaki hastaya tıpsal işlemde bulunulabilmesi, Türk Yurttaşlar Yasası'nın 272. ve 431. maddeleri uyarınca mahkeme kararına bağlıdır. Yasal temsilciden ya da mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve hastaya hemen işlem yapılmadığında yaşamı ya da yaşamsal organlarından biri tehlikeye girecekse izin aranmaz. Üçüncü fıkrada belirtilen, yaşamı ya da yaşamsal organlardan birini tehlikeye sokan ivedi durumlar dışında, onamın her zaman geri alınması olanaklıdır. Onamın geri alınması, hastanın sağaltımı geri çevirmesi anlamına gelir. Onamın işlem başladıktan sonra geri alınması, ancak tıpsal yönden sakınca bulunmamasına bağlıdır.
(Şerh No: 14426 - Türkçeleştiren: Özge YÜCEL - Tarih : 30-03-2013 12:42)

 Önerge  [TCK. 235] (1)DEĞİŞİKLİĞİ:Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım ve satımlarına, kiralamalarına, yapım işlerine ilişkin işlemlere ve bu konulardaki ihalelere fesat karıştıran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)'ye EK: e- Alım, satım, yapım, kiralama işlemlerinin ve ihalelerinin hazırlık ve yürütümünde görevli olan kişilerce şartnamelerin bilerek ve kişilerle anlaşarak belli mal, hizmet ve yapıya yönelik olacak şekilde belirlenmesi
(Şerh No: 14425 - Ekleyen: Celal ÇALIŞ - Tarih : 30-03-2013 12:27)

Takip talebinde borçlu olarak gösterilmeyen kişiye tebliğ edilen ödeme emri yok hükmündedir ve her hangi bir sonuç doğurmaz. Bu şekilde tebliğ edilen ödeme emrine yönelik şikayet İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresizdir.
(Şerh No: 14424 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 30-03-2013 10:49)

Sanığa kolluk marifetiyle yapılan tebligatın usule aykırı olması sebebiyle eski hale getirme talebinin yerinde ve temyiz isteğinin süresinde olduğunun kabulü gerekir.
(Şerh No: 14421 - Ekleyen: Av.Ferhat ÇAKIROĞLU - Tarih : 29-03-2013 13:17)

5302 sayılı Kanun'da, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi hükümlerinin il özel idaresi taşınmazları hakkında da uygulanacağı düzenlemesi yapılmıştır. Davalı idare, kira sözleşmesinin uzatılmayacağını davacıya bildirmiş ve dava tarihi itibarıyla da kira süresi sona ermiştir. Bu sebeple kira ilişkisinin devam ettiği ve kira sözleşmesinin özel hukuk hükümlerine tâbi olduğunun tesbiti ile muaraazanın giderilmesine dair davanın reddi gerekirken; yazılı şekilde taşınmazın özel hukuk hükümle...
(Şerh No: 14402 - Ekleyen: Av.Fethullah ASLAN - Tarih : 29-03-2013 13:04)

Ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki çekişmeli hususların tespit edilmesi ve tahkikatın da çekişmeli hususlar esas alınarak yürütülmesi asıldır. Mahkemece taraflara, dilekçelerinde dayandıkları, ancak henüz sunmadıkları delilleri sunmaları için kesin süre verilmelidir (HMK m.140/5); tensiple verilmiş olan süre sonuç doğurmaz. Bu meyanda davacı vekiline, gösterdikleri tanıkların adı ve soyadı ile adreslerini, hangi tanığın hangi vakıaya ilişkin olduğunu içeren dilekçe vermesi için mehil v...
(Şerh No: 14422 - Ekleyen: Av.Gülsüm BİLGİN - Tarih : 29-03-2013 12:51)

Haczedilen şey hamiline ait veya cirosu kabil kıymetli evraka taalluk ediyorsa borçlunun 89 uncu madde uyarınca tebliğ edilen haciz mucibi vaki ödemeleri kendisini mesuliyetten kurtaramayacağından aynı meblağı senet hamiline karşı tekrar ödemek zorunluluğundadır.
(Şerh No: 14331 - Ekleyen: Av.Ferda ÇALGIN - Tarih : 29-03-2013 12:29)

İTİRAZIN KONUSU : 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 134. maddesinin 9.11.1988 günlü, 3494 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının “Talebin reddine karar verilmesi halinde tetkik mercii davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder.” biçimindeki dördüncü cümlesinin, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir. VI- SONUÇ 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu...
(Şerh No: 14419 - Ekleyen: Av.Hulusi METİN - Tarih : 28-03-2013 08:53)

Katkı payı hesaplanırken tarafların gelirlerinin birbirine yakın olduğu ve kredi borcunun da birlikte ödendiğinin kabul edildiğine göre, davalı koca tarafların evlilik birliği sırasında yürürlükte bulunan Medeni Kanun hükümleri gereği ailenin reisi olması nedeniyle, aileyi geçindirme yükümlülüğü de bulunduğu göz önüne alınarak bu takdirin yapılması, davalının daha fazla geliri olduğu ispat edilemediğine göre, davacının katkı payının daha fazla olduğunun kabulü gerekir. Buna rağmen mahkemece dava...
(Şerh No: 14416 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 19:15)

Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz.
(Şerh No: 14418 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:22)

Mahkemece, çalışan her iki tarafın çalışma ve gelir durumları irdelenmeden salt tanık anlatımları ve diğer bazı bilgiler esas alınarak davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. O halde öncelikle, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, evlenme tarihi olan 23.01.1978 tarihinden bağımsız bölüm ile ortak alanların tapu kaydına göre edinildiği 1996, 1999 ve aynı şekilde aracın a...
(Şerh No: 14417 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:19)

Davacı, bu taşınmazın evlenmelerinden sonrasına sarkan borcunun ödemelerine geliri ile katkıda bulunmuş ise bu katkısını veya evlendikten sonra bu taşınmazın iyileştirilmesine hiç ya da uygun karşılık almaksızın katkı sağlamış ise, sağladığı katkı sebebiyle değer artışı husule gelmesi halinde, katkısı oranında değer artış payı alacağı (TMK. m. 227) talep edebilir. Bunlar yoksa taşınmazdan dolayı davacının herhangi bir hakkı doğmaz.
(Şerh No: 14415 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 11:00)

Davalı adına yurtdışından kesin dönüş öncesinde Ziraat Bankasına 31.1.2001 tarihinde havale edilen 170.000 ABD dolarının edinilmesinde davacının gelir getiren herhangi bir işte çalıştığı, eş anlatımla, varsa gelirleri, somut olarak ne şekilde katkıda bulunduğu belirlenip ispatlanamadığına, paranın havale tarihi itibarıyla davalının kişisel malı olup 1.1.2002’den sonra edinilmiş mallara katılma rejimine davalının kişisel malı olarak gireceğine göre bu para üzerinde davacının gerek katkı payı gere...
(Şerh No: 14414 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 27-03-2013 10:57)

İntihar eyleminin işçilerin ikametine ayrılan ve işyerinin eklentisi konumunda bulunan bu nedenle de işyerinden sayılan işçi yatakhanesinde (sigortalının "işyerinde bulunduğu sırada") meydana geldiğinde ve iş kazası olduğunda kuşku yoktur. Yalnız husule gelen intihar olayı ile işveren arasında nedensellik bağı yoksa işveren ve onun halefi olanlar SGK'ya karşı sorumlu tutulamaz.
(Şerh No: 14413 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2013 01:02)

İdarenin para cezası ile ilgili işleminin iptaline dair istemde; idarî işlemin esası incelenmeden, Anayasa Mahkemesi iptal kararı dikkate alınarak ve haklılık saptanmadan karar verildiğinden; idare aleyhine vekalet ücretine hükmedilemez.
(Şerh No: 14412 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 27-03-2013 00:42)

İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait b...
(Şerh No: 14411 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 26-03-2013 16:27)

Yapılan kambiyo senetlerine mahsus takibin aynı borç için daha önce açılmış ve derdest olan "ipoteğin paraya çevrilmesi" yolu ile takibin bulunması nedeniyle mükerrer olduğundan bahisle iptaline karar vermesi isabetsizdir. Ayrı borç ilişkisi nedeniyle hem kambiyo senedi, hem de rehin hakkı olan alacaklının aynı zaman da borçlu aleyhine hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine mahsus yol ile takibe geçmesinde yasal bir engel yoktur.
(Şerh No: 14410 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 25-03-2013 21:48)

The Customs Zone of Republic of Turkey, includes territories of Republic of Turkey. Coastal waters, inland waters and air space of Turkey are included in customs zone. Concepts of Customs Zone of Turkey and Customs Zone which have taken place in this Law mean the Customs Zone of Republic of Turkey.
(Şerh No: 14409 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 25-03-2013 18:54)

The purpose of this Law, is to determine customs rules that will be applied to the properties and the means of transportation entering to and going out of the Customs Zone of Republic of Turkey.
(Şerh No: 14408 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 25-03-2013 18:37)

This Constitution, establishing the everlasting existance of Turkish Land and Nation, and indivisible unity of the Honorable Turkish State, in line with the reforms, principles and understanding of nationalizm of founder of the Republic of Turkey, immortal hero and unequaled leader Atatürk; Towards the determination of reaching the everlasting existence, wealth, material and spiritual happiness of the Republic of Turkey and the level of contemporary civilizations, as an equal and dignified member of the World Nations family; For the purpose of being understood by the IDEAS, BELIEFS AND DECISIONS of, Absolute supremacy of Will of the Nation, sovereignty beloging to Turkish Nation without condition and reserve and that no person or entity authorized to use this sovereignty in the name of the Nation could act outside the independent democracy stated in this Constitution and the legal order established by the requirements of such; Division of Powers shall not be understood as a ranking between bodies of State, but a civil distribution and collaboration of work, consisting of and limited to use of certain State powers and duties, and the supremacy belongs only to the Constitution and laws; The recognition that no protection shall be accorded to an activity contrary to Turkish national interests, the principle of the indivisibility of the existence of Turkey with its state and territory, Turkish historical and moral values or the nationalism, principles, reforms and ...
(Şerh No: 14407 - Çeviren: Av.Ece NALBANTOĞLU - Tarih : 25-03-2013 15:57)

State of Turkey is an indivisible unity together with its country and nation. Language of the State is Turkish. Flag of the State is red, with white crescent and star, shape of which is stated in the law. Its National anthem is "İstiklal Marşı". Its capital is Ankara.
(Şerh No: 14406 - Çeviren: Av.Ece NALBANTOĞLU - Tarih : 25-03-2013 14:43)

Temyize konu olayda sigortalı, işveren tarafından toptancıya gönderilmiş; sigortalının öldürülmesi olayı, toptancıya gitme görevinin yerine getirilmesi sırasında değil, sigortalının görev dışında başka bir işyerine uğrayıp, orada çay içerken meydana gelmiştir. Sigortalının ölümüne neden olan olay, sigortalı işçiden yapılması istenilen işin kapsamı itibariyle tamamlanması için geçmesi gerekecek normal sürenin dışında, ancak hoşgörü sınırları içerisinde kabul edilebilecek bir zaman kesiti içind...
(Şerh No: 14405 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-03-2013 11:45)

Ekli Dosya
(Şerh No: 14404 - Ekleyen: Cavit BÜYÜKCENGİZ - Tarih : 25-03-2013 10:31)

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi varsa altsoyuna, yoksa diğer mirasçılara geçer.
(Şerh No: 14403 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 25-03-2013 00:24)

Davalıya ilanen tebligat yapımştır; Tebligat Kanunu’nun 29 ve tüzüğün 47/2 maddesi gereğince yeterli adres araştırması yapılmadığı gibi tebliğ olunacak evrak suretinin mahkeme divanhanesinde bir ay süreyle asıldığına dair belgeye de dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Bu durumda tebligatın usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Öte yandan gelen nüfus kayıtlarında davalıların yerleşim yerinin Almanya olduğu bildirilmiş olup mahkemece davalıların yurt dışı adresi araştırılmamıştır. Öncelikli usulü...
(Şerh No: 14401 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2013 12:46)

Nafakanın hakimin takdirine bağlı olduğundan karar tarihinde muayyen ve muaccel hale geleceğinden, faizin "karar tarihinden" itibaren hükmolunması gerekirken dava tarihinden hükmolunması doğru değildir.
(Şerh No: 14400 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 24-03-2013 12:39)

İş kazasının unsurları: kazaya uğrayanın 5510 S.K. (506 S.K.) anlamında sigortalı sayılması, bu sigortalının bir kazaya uğramış olması, uğranılan kazanın 5510 S.K. m.13 (506 S.K. m.11)'te sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi ve sigortalının hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmesi ile husule gelen olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmasıdır.
(Şerh No: 14399 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-03-2013 14:43)

 Bilgi  [GümrükK 242] Gümrük Yönetmeliği m.585
(1) Yükümlüler, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama sunulmak üzere ilgili gümrük idaresine, üst makam yoksa aynı makama verecekleri, gerekçelerini de açıkça gösteren bir dilekçeyle itiraz edebilirler. (2) İtiraz dilekçesini alan gümrük idaresi, itiraza ilişkin dilekçeyi öncelikle şekil yönünden inceler. Bu incelemede, başvurunun süresi içinde yapılıp yapılmadığı ile dilekçeyi verenin yükümlü v...
(Şerh No: 14398 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 22-03-2013 10:46)

 Bilgi  [CMK. 135] İletişimin Tespiti Artık Mümkün Olmayacak
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 06.02.2012 tarihli 2012/578 Esas nolu Yürütmeyi Durdurmaya İtiraz kararı ile; Danıştay 10. Dairenin 09.05.2012 tarihli 2012/1001 Esas sayılı kararı ile, 14.02.2007 tarih 26434 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik"in iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada; ...
(Şerh No: 14397 - Ekleyen: Av.Mine ALTINBAŞ - Tarih : 21-03-2013 14:00)

 Bilgi  [MK. 194] Aile Konutu Şerhi taleple de işlenebilecek
Danıştay 10.Dairesinin 13.6.2011 tarih, 2010/11873 Esas sayılı kararı ile Tapu Sicil tüzüğünün 57 maddesinin 1.fıkrasının ve ilgili genelgenin ‘’Aile konutu şerhi’’ başlıklı bölümünün 1. Maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmişti. Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararını kaldırdı. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU YD İTİRAZ NO : 2011/801 12.11.2012 Tarih. Böylelikle halen mahkeme kararı olmadan, tapu maliki olmayan eş, ikametgah belgesi ve...
(Şerh No: 14205 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-03-2013 13:46)

Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle tapuda aile konutu şerhi konulabilmesi için malik olan diğer eşin rızasının aranıp aranmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. TMK. 194.maddenin 1. fıkrasında aile konutu ile ilgili olarak eşlerden birinin diğer eşin açık rızası olmadan yapamayacağı işlemler gösterilmiş; 2.fıkrada rıza sağlayamayan ve haklı bir sebep olmadan rıza verilmeyen eşin hakimin müdahalesini isteyebileceği belirtilmiştir. Maddenin 3.fıkrasında da ...
(Şerh No: 14396 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 21-03-2013 13:44)

Ekli Dosya
(Şerh No: 14395 - Ekleyen: Av.Habibe YILMAZ KAYAR - Tarih : 20-03-2013 23:23)

Her ne kadar 6183 S.K. m.26'nın madde başlığında zamanaşımından söz edilmekte ise de; burada sözü edilen beş yıllık süre zamanaşımı olmayıp hak düşürücü süredir. Bu itibarla mahkemece re’sen gözetilmesi icap eder. Anılan madde gereğince iptal davaları tasarrufun vukuu tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu için davacı idare henüz vergi alacağı kesinleşmeden iptal davasını açmak zorundadır. Aksi halde; yani vergi alacağının kesinleşmesi tarihinden sonra dava açmak zorunda bı...
(Şerh No: 14394 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-03-2013 18:27)

 Bilgi  [AATHK. 26] 5 Yıllık Süre Zamanaşımı Değil Hak Düşürücü Süredir
Maddede belirtilen süre zamanaşımı değil hak düşürücü süredir. Madde başlığında her ne kadar zamanaşımından söz edilmekte ise de bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir.Bu sürenin hak düşürücü süre olmasından mütevellit ilgili idarenin iptal davasını vergi alacağı kesinleşmeden açması gerekmektedir. Aksi halde vergi alacağının kesinleşmesi tarihinden sonra dava açmak zorunda bırakılacak olursa tasarruf tarihinden itibaren dava hakkı düşmüş olacaktır.
(Şerh No: 14393 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 17:45)

ARTICLE 197- 1. As soon as it has been entered in the accounts, the amount of duty shall be communicated to the debtor in accordance with the declaration or any equivalent document. 2. Having been demonstrated that it has not been received or has been received deficient, or has not been communicated in the same manner as in paragraph 1, communication to the debtor shall take place within a period of three years from the date on which the customs debt was incurred. However, filing a suit regarding the act that incurred customs debt, shall suspend the prescription. 3. Where the amount of duty indicated by the debtor in the customs declaration and the amount calculated by the customs administrations are equal, the release of goods by customs administrations shall mean the communication to the debtor of the amount of duty owed. 4. Provided that the amount of duty owed concerns a penal act and a criminal case has been filed due to this act whose prescription period is longer, these debts shall be investigated and collected within the prescription periods of prosecution and penalty referred to in the Turkish Penal Code. 5. In case no appeal is lodged within the durations referred to in Article 242 or no appeal is lodged against the administrative judiciary body within the period prescribed, customs duties communicated hereunder shall be finalized on the date such durations end; and may be collectible on the date the decision taken by the court against the debtor was ...
(Şerh No: 14392 - Çeviren: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 16:52)

 Bilgi  [GümrükK 242] Maddenin değişiklikten önceki hali
Madde 242-1. Yükümlüler, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilirler. 2. Düzeltme talepleri ilgili gümrük müdürlüğü tarafından otuz gün içinde karara bağlanarak yükümlüye tebliğ edilir. 3. Kişiler, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulu...
(Şerh No: 14391 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 16:48)

 Bilgi  [GümrükK 197] 3 Yıllık Zamanaşımı Kapsamı
Zamanaşımı incelemesinde öncelikle gümrük yükümlülüğünün ne zaman başladığını tespit etmek gerekir. Gümrük Yükümlülüğü beyannamenin serbest dolaşıma girdiği anda başlar. Bu tarihten itibaren 3 yıl içinde tahakkuk ettirilmeyen vergiler daha sonra istenemez. Ne var ki gümrük idareleri 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 20/3 bendi gereğince sekiz yıllık zamanaşımını baz alarak ceza kesebilmektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken; para cezasının kaynaklandığı ek tahakkukun zamanaşımına uğrayıp uğr...
(Şerh No: 14390 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 16:43)

 Bilgi  [GümrükK 242] İtirazın Ne zaman Yapılmış Sayılacağı Hakkında
İtirazın 15 gün içinde yapılmış olduğu nasıl ispatlanacaktır? Birinci ve ihtilaf bulunmayan olasılık itiraz dilekçesinin bizzat idareye götürülerek 15 gün içinde kayıt altına alınmasıdır. İtirazın posta ile gönderildiği durumlarda kayıtlı posta taşımacılığı ile yapılan itirazlarda itiraz dilekçesinin postaya iadeli taahhütlü, APS ya da kargoya verildiği tarih esas alınacaktır.
(Şerh No: 14389 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 16:34)

ARTICLE 242-1. Within 15 days from the notification, the debtors may appeal against the customs duties, fines and administrative decisions under a petition addressed to a superior authority or to the same authority if such a superior authority does not exist. 2. Appeals submitted to the administration shall be decided within 30 days and notified to the relevant person. 3. Where the appeal petitions are submitted to the wrong authorities within the period prescribed, the appeal shall be deemed to be submitted within the prescribed period and shall be conveyed by the administration to the relevant authorities. 4. Any person shall have the right to appeal before the administrative judiciary bodies located where the formalities relating to the decisions on the rejection of the appeal are carried out.
(Şerh No: 14388 - Çeviren: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 16:28)

SGK tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine dair davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Temyize konu davaya ilişkin olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılacak iş: davacılara, iş kazasını SGK'ya ihbar etmeleri ve olay SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmezse Sosyal Güvenlik Kurumu ve (hak alanını etkileyeceğin...
(Şerh No: 14387 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-03-2013 16:12)

Meskeniyet şikayetine konu yerde borçlunun bizzat oturması zorunlu değildir.
(Şerh No: 14386 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-03-2013 15:07)

Meskeniyet şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlunun adına kayıtlı meskende bizzat oturması şart olmadığı gibi burayı kiraya vermesi de bu talepte bulunmasına engel değildir. Ayrıca borçlunun birden çok taşınmazı olması halinde de bunlardan biri hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir.
(Şerh No: 14385 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 20-03-2013 15:07)

 Bilgi  [Av.Mes.Kur. 27] Baroya Yazılı Bildirimin Süresi
Her ne kadar maddede "dava" terimi kullanılsa da icra takibi, suç duyurusu gibi hukuki işlemlerde de yazılı bildirim aranmaktadır. Bildirim ise mümkünse davaya vekaletname konmadan ya da yapılacak hukuk işlem başlatılmadan yapılmalıdır. Şikayetlerin nevine göre Barolar vekaletname konulsa dahi duruşmaya girilmeden yahut duruşma ile aynı gün yazılı bildirimi kabul edebilmektedirler. Fakat bu durum Baroların ve itiraz halinde Türkiye Barolar Birliği'nin takdirindedir.
(Şerh No: 14384 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 14:38)

 Bilgi  [İYUK. 10] Gümrük Vergileri ve Cezaları
Her ne kadar İYUK m. 10/2'de zımnen red süresi 60 gün olarak belirtilse ve bu süreden sonra nevi'ne göre 60 gün içerisinde dava açılabileceği belirtilmişse de Gümrük Kanunu'na göre tahakkuk ettirilen vergi; para cezaları, ek mali yükümlülük fon vb yükümlülükler için yapılan itirazlara idare tarafından 30 gün içerisinde cevap verilmesi gerekmektedir. Bu gibi cezalarda 60 gün değil 30 günü esas almak ve vergi davasını bu sürede açmak gerekir. Aksi takdirde açılan dava süre yönünden reddolunur.
(Şerh No: 14383 - Ekleyen: Av.Feyza ALTUN - Tarih : 20-03-2013 11:40)

 Bilgi  [MK. 51] Maddenin değişiklikten önceki hali
D. İKAMETGAH: Madde 49 - Hükmi şahsın ikametgahı, nizamnamesinde hilafına hükümler bulunmadıkça muamelelerinin tedvir olunduğu mahaldir.
(Şerh No: 14378 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 18-03-2013 17:03)

Ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin de ticareti terk suçunu işlemeleri mümkündür. Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için; tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi, bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesi gereklidir.
(Şerh No: 14377 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-03-2013 14:15)

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, ödeme emri ekinde senet suretinin gönderilmesi zorunludur.
(Şerh No: 14376 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 18-03-2013 13:01)

 Bilgi  [TK. 893] Gerekçesi
893 üncü madde birden çok hapis hakkının varlığında hapis hakları arasındaki sırayı düzenlemektedir. Aynı eşya üzerinde 891 ve 892 nci maddede öngörüldüğü üzere eşyanın taşınması ile ilgili olarak birden çok hapis hakkı varsa, bunlardan, eşyanın doğrudan doğruya taşınması ile ilgili olanlar diğerlerinden önce gelir. Eşyanın doğrudan doğruya taşınması ile ilgili olmayan alacaklar arasındaki sırada tarihe göre belirlenir. Bunlar arasında, sonradan doğanların öncekilerden evvel gelmesi kuralı uygul...
(Şerh No: 14375 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:59)

 Bilgi  [TK. 892] Gerekçesi
Birden çok taşıyıcının hapis haklarını düzenleyen bu maddenin kaynağı Alm TK 442 nci paragrafıdır. 891 inci maddenin bir anlamda tamamlayıcısıdır.Birinci fıkra: Eşya birden çok taşıyıcı tarafından taşınmışsa, taşıyıcı hapis hakkını sadece kendisinin söz konusu taşımadan doğan alacaklarının elde edilmesi için kullanamaz. Önceki taşıyıcıların haklarını da, özellikle hapis haklarını kullanır. Başka bir deyişle, son taşıyıcının uyguladığı hapis hakkı ne önceki taşıyıcının katıldıkları söz konusu taş...
(Şerh No: 14374 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:58)

 Bilgi  [TK. 891] Gerekçesi
Tasarının Dördüncü ve Beşinci kitapları hazırlanırken, esas alınan temel ilkelerden birisi de, olanaklar ölçüsünde, Türk Medeni Kanunu ile uyum sağlanmasıdır. Bu ilke doğrultusunda, Taşıma Hukuku ve Deniz Ticareti hükümlerinde, alacakların güvence altına alınabilmesi için tanınmış olan şahsi ve aynî nitelikteki teminatlar incelenmiştir. Alman hukukunda hapis hakkı, Alm. MK 273 üncü paragrafında bir defi olarak, Alm TK 369 uncu paragrafında "ticarî alıkoyma hakkı" adı altında bir rehin hakkı olar...
(Şerh No: 14373 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:57)

 Bilgi  [TK. 890] Gerekçesi
Maddenin kaynakları Alm TK 440 ıncı paragrafı ile CMR m. 31'dir. Birinci fıkra: Taşımadan doğan ihtilaflarda HUMK'da öngörülen yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin (HUMK m. 9 vd.) uygulanacağı şüphesizdir. Hüküm, HUMK'da öngörülen yetkili mahkemelere ek olarak yetkili mahkemeleri göstermiştir. Bunlar ifa yeri yani malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemeleridir. İkinci fıkra: İkinci fıkra, fiili taşıyıcıya karşı açılacak davalarda ek olarak diğer yetkili mahkemeleri gös...
(Şerh No: 14372 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:56)

 Bilgi  [TK. 888] Gerekçesi
Maddenin kaynağı, Alm. TK 437 nci paragrafıdır. Ayrıca CMR m. 34'e de bakınız. Birinci fıkra: Tasarının 888 inci maddesinde taşımanın kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi tarafından yapılması hakkında da kurallar öngörmüştür. Taşımanın bu şekilde üçüncü kişi tarafından yerine getirilmesi taşıyıcı yanında bu üçüncü kişiyi de sorumluluk altına sokar. Taşıma, bir taşıyıcı bulunmasına rağmen kısmen veya tamamen söz konusu üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilmişse, mezkûr kişi "fiili taşıyıcı"dır....
(Şerh No: 14370 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:56)

 Bilgi  [TK. 887] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 28 (2) ile Alm. TK 436 ncı paragrafıdır. Madde kaleme alınırken, aynı kusur derecelerini düzenleyen Tasarının 855 inci maddesinin beşinci fıkrası, 886 ncı maddesi, 930 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 1187 ve 1267 nci maddelerinin terimleriyle birlik sağlanmasına özen gösterilmiştir. Kanun bu İkinci Kısımda yer alan sorumluluktan kurtulma ve sınırlamalara ilişkin hükümlere, eşyanın ziyaı, hasarı veya geç teslimi sebebiyle taşıyıcının yardımcılarından birine sözleşme ...
(Şerh No: 14369 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:55)

 Bilgi  [TK. 886] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 29 (1), (2) cümle 1 ile Alm. TK 435 inci paragrafıdır. Madde kaleme alınırken, aynı kusur derecelerini düzenleyen Tasarının 855 inci maddesinin beşinci fıkrası, 887 nci maddesi, 930 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 1187 nci ve 1267 nci maddelerinin terimleriyle birlik sağlanmasına özen gösterilmiştir. Zarar taşıyıcının veya 879 uncu maddede belirtilmiş bulunan yardımcılarının kastından veya pervasızlığı ve zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinciyle hareket etmi...
(Şerh No: 14368 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:55)

 Bilgi  [TK. 885] Gerekçesi
Düzenlemenin kaynakları CMR m. 28 (1) ile Alm. TK 434 üncü paragrafıdır. Birinci fıkra sözleşme dışı talepler hakkındadır. Hüküm uyarınca Tasarının dördüncü kitabının eşya taşımayı konu alan ikinci kısmında yer alan sorumluluktan kurtuluşa ve sınırlamalara ilişkin hükümleri, gönderenin veya gönderilenin ziya, hasar ve gecikme nedeniyle taşıyıcıya yöneltebileceği sözleşme dışı taleplerde de uygulanır. İkinci fıkra ise taşıyıcının üçüncü kişilerin sözleşme dışı talepleriyle ilgili olup, kura...
(Şerh No: 14367 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:54)

 Bilgi  [TK. 884] Gerekçesi
Maddenin kaynağı Alm. TK 433 üncü paragrafıdır. Taşıma dolayısıyla, eşyanın ziya ve hasarı veya gecikme dolayısıyla meydana gelen zararlardan başka taşıma sözleşmesinin bazı ana veya yan edimlerinin ihlâli dolayısıyla zarar doğmuş olabilir. Meselâ, taşıyıcı taşıma yanında gene taşıma ile ilgili olmak üzere taşıma sözleşmesiyle yüklemeyi, boşaltmayı, istifi, sabitlemeyi de üstlenmiş olabilir ve zarar bu edimler dolayısıyla oluşmuş olabilir. İşte 884 üncü madde taşıyıcının bu tür sözleşme ihlâl...
(Şerh No: 14366 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:53)

 Bilgi  [TK. 883] Gerekçesi
Bu maddenin kaynakları CMR m. 23 (4) ile Alm. TK 432 nci paragrafıdır. Hüküm taşıyıcının iade borcunu düzenlemektedir. Taşıyıcı, ziya ve hasardan sorumlu ise 880 ilâ 882 nci maddelere göre ödeyeceği tazminat dışında aldığı taşıma ücretini iade eder, taşıma ile ilgili vergi ve resimleri ve taşıma nedeniyle doğan diğer giderleri de tazmin eder. Hüküm, taşıma süresinin aşılması, yani gecikme halinde uygulanmaz. Bu hükümde öngörülen tazmin yükümlülüğü 882 nci maddede düzenlenen sınırla bağlı d...
(Şerh No: 14365 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:53)

 Bilgi  [TK. 882] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 23 (3), m. 23 (5), m. 23 (7) ve m. 25 (2) hükmü ile Alm. TK 431(2) paragrafıdır. Madde kaleme alınırken, aynı hususları taşınma eşyası taşıması ve deniz ticareti için düzenleyen Tasarının 899 uncu ve 1186 ncı maddelerinin terimleriyle birlik sağlanmasına özen gösterilmiştir. Taşıyıcının sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Buna temel veren düşünce taşıyıcının taşıma ile bir iş yaptığı, bu işin olumlu bir amaç taşıdığı, buna rağmen bir zarar doğmuşsa, taşıyıcının sınırsı...
(Şerh No: 14364 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:52)

 Bilgi  [TK. 881] Gerekçesi
Maddenin kaynağı Alm. TK 430 uncu paragrafıdır. Taşıyıcı eşyanın ziya veya hasara uğraması halinde, 880 inci maddede öngörülen tazminattan başka zararın belirlenmesi giderlerini de öder. Taşımada eşyanın ziya ve hasarının belirlenmesi, zararın meydana geldiği yere bilirkişi, tartma, ölçme vs. götürülmesini gerektirdiğinden önemli tutarlara varabilir. Bunları zarar kapsamında kabul etmek güç olacağından bu hüküm öngörülmüştür. Bu giderler de 882 nci madde sınırına bağlıdır.
(Şerh No: 14363 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:51)

 Bilgi  [TK. 889] Gerekçesi
Maddenin kaynakları CMR m. 30 ile Alm TK 438 inci paragrafıdır. Hüküm eşya taşıma sözleşmesine ilişkin ihbar yükümlülüğünü özel olarak düzenlemektedir.
(Şerh No: 14371 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-03-2013 16:50)

Somut olayda henüz davacıya haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden davacının üç adet çek keşide ederek borçlu üçüncü şahsa verdiği bilirkişi raporunda belirtilmiştir. O hâlde mahkemece kanun hükmünün somut olaya uygulanabilirliği araştırılıp, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Şerh No: 14332 - Ekleyen: Av.Ferda ÇALGIN - Tarih : 15-03-2013 11:46)

 Bilgi  [İİK. 288] 6103 S.K. m.41/2-k ile yürürlükten kaldırılan 1.fıkranın 4. cümlesi
Bu şerh Türk Ticaret Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukuki neticesini meydana getirir.
(Şerh No: 14362 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-03-2013 15:21)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09375811 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.