Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2009/6886 Esas 2010/1050 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Mahkemece, çalışan her iki tarafın çalışma ve gelir durumları irdelenmeden salt tanık anlatımları ve diğer bazı bilgiler esas alınarak davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

O halde öncelikle, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, evlenme tarihi olan 23.01.1978 tarihinden bağımsız bölüm ile ortak alanların tapu kaydına göre edinildiği 1996, 1999 ve aynı şekilde aracın alındığı 05.02.1996 tarihlerine kadar eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirleri saptanmalı, ondan sonra tarafların kişisel harcamaları ile davacı kocanın 743 sayılı TMK.nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü de göz önünde bulundurularak her eşin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarı tespit edilmeli, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının yapabileceği tasarruf oranı belirlenmeli, bulunan bu katkı (tasarruf) oranı taşınmazların ve aracın dava tarihindeki değerleriyle çarpılarak katkı payı alacağı saptanmalıdır.

Dinlenen hukukçu bilirkişinin tarafların çalışmalarına ait gelir durumları göz ardı edilerek hesaplama yaptığı anlaşılmıştır. Bu nedenle de iddianın kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi yönünde görüş bildirmiştir. Hukukçu bilirkişinin 14.10.2008 tarihli raporu bu bakımdan sonuca ulaşmak açısından yetersiz bulunmaktadır. Bu nedenle az yukarıda belirtilen deliller de toplandıktan sonra dosya tomarıyla birlikte bir inşaat mühendisi, bir muhasebeci veya mali müşavir ile uzman bir hukukçu bilirkişiye verilerek yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın çözümüne esas olacak biçimde açıklamalı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
(Karar Tarihi : 16.03.2010)
Dava ve Karar: M____ ile S____ aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Diyarbakır Aile Mahkemesinden verilen 26.02.2009 gün ve 10/129 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 25 yıllık evli olduklarını, vekil edeninin çocuklarının geleceğini düşünerek ve sağladığı mali yardımla davalı adına kayıtlı bulunan ev ve eklentileri ile otomobilin satın alındığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla vekil edeninin yaptığı 50.000 TL mali yardımın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, davacının daha öğrenci iken vekil edeniyle evlendiğini, bu nedenle evin geçiminin öğretmen olan vekil edeni tarafından sağlandığını, davacının mezun olduktan sonra da uzun bir süre çalışmadığını, evin geçimine herhangi bir katkı sunmadığını, davacının tüm ihtiyaçlarının dahi davalı tarafından karşılandığını, davacının 5-6 yıl kadar T____ Bölge Müdürlüğünde çalıştığını, askerlik borçlanmasını da yaparak malulen emekli olduğunu, vekil edenine göre daha az maaş aldığını, evlilik süresi göz önüne alındığında çok az bir süre çalışmasının olduğunu, çalıştığı süre içinde kazandığı parayı içki ve kumar gibi özel zevklerine harcadığını, adı geçen taşınmaz ve eklentileriyle arabanın davalının kendi geliri ve ablası E____'ın desteğiyle satın alındığını, davacının dava konusu yapılan taşınmazlar ile arabada bir katkısının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, katkı payı alacağının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 1328 ada 2 sayılı parselde bulunan 1 nolu bağımsız bölüm ile eklentileri ve ____ plakalı araç 743 sayılı TMK. nun 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde alındığına göre dava; katkı payı alacağına ilişkindir.

Bu durumda olayın Borçlar Kanunu genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Katkıda bulunan eşin katkısını kanıtlaması durumunda lehine alacak hakkı doğar. Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık konusu 1 nolu bağımsız bölüm kooperatif üyeliğinden edinilmiş olup, ferdi mülkiyete geçilmesi ile 1996, ortak alanlardan sayılan bodrum ve dükkanın ise, aynı şekilde ferdi mülkiyete geçilmesiyle 1999 yılında davalı adına tapu kaydı oluşmuştur. _____ plakalı araç 1996 yılında alınmış olup, trafikte davalı adına kayıtlı iken 18.12.2002 tarihinde davalı tarafından üçüncü kişiye satılmıştır. Davacı davalı adına kayıtlı bulunan bağımsız bölüm ve ortak alanlar ile aracın alımına kendisinin de mali yardımda bulunmasıyla davalı tarafından alındığını ve onun adına kayıtlı bulunduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacının 05.08.1985 - 20.12.1996 tarihleri arasında ____ Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş.'de çalıştığı anılan şirketten gelen 07.03.2005 tarihli yazıdan anlaşılmıştır. Bunun dışında dosya kapsamına göre davacının aynı zamanda T____ Bölge Müdürlüğünde çalıştığı ileri sürülmüş ancak, buna ilişkin bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı saptanmıştır. Görüldüğü gibi davacı, kısmi istekte bulunmuştur. Davalı S____ ise, 1974 yılından bu yana öğretmen olarak çalıştığı ve halen öğretmenlik görevini sürdürdüğü belirlenmiştir. Mahkemece, çalışan her iki tarafın çalışma ve gelir durumları irdelenmeden salt tanık anlatımları ve diğer bazı bilgiler esas alınarak davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

O halde öncelikle, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, evlenme tarihi olan 23.01.1978 tarihinden bağımsız bölüm ile ortak alanların tapu kaydına göre edinildiği 1996, 1999 ve aynı şekilde aracın alındığı 05.02.1996 tarihlerine kadar eşlerin her birinin ayrı ayrı toplam gelirleri saptanmalı, ondan sonra tarafların kişisel harcamaları ile davacı kocanın 743 sayılı TMK.nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü de göz önünde bulundurularak her eşin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarı tespit edilmeli, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının yapabileceği tasarruf oranı belirlenmeli, bulunan bu katkı (tasarruf) oranı taşınmazların ve aracın dava tarihindeki değerleriyle çarpılarak katkı payı alacağı saptanmalıdır.

Dinlenen hukukçu bilirkişinin tarafların çalışmalarına ait gelir durumları göz ardı edilerek hesaplama yaptığı anlaşılmıştır. Bu nedenle de iddianın kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi yönünde görüş bildirmiştir. Hukukçu bilirkişinin 14.10.2008 tarihli raporu bu bakımdan sonuca ulaşmak açısından yetersiz bulunmaktadır. Bu nedenle az yukarıda belirtilen deliller de toplandıktan sonra dosya tomarıyla birlikte bir inşaat mühendisi, bir muhasebeci veya mali müşavir ile uzman bir hukukçu bilirkişiye verilerek yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın çözümüne esas olacak biçimde açıklamalı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 227 :Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 27-03-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01905107 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.