4875 SAYILI DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU UYARINCA YABANCILARIN MÜLK EDİNİMİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
I- GİRİŞ:
Avrupa Birliği müzakereleri doğrultusunda, siyasi ve ekonomik gündemi en çok
meşgul eden konuların başında, Avrupa Birliği müzakere konularına ilişkin olarak
yapılan yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelere ilişkin yapılan tartışmalar
oluşturmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, uyum süreci doğrultusunda düzenlenen Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Kanunu[1] uyarınca yabancıların Türkiye’de mülk edinimini, yine uyum
sürecine paralel olarak düzenlenen Tapu Kanunun’nu 35.maddesi’nin[2] değişikliği ile
bağlantılı kuracak şekilde ele almak olacaktır.
Çalışma genel olarak Doğrudan Yabancı Yatırımcılar Kanunu çerçevesinde ele
alınacak ve bu kanunun yabancıların mülk edinimiyle ilgili kısımlarıyla bağlantı
kurularak, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’na göre daha yakın zamanda
yürürlüğe girmiş olan, Tapu Kanunu’nu 35.maddesinin değişikliği ile
değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Genel olarak çalışmanın temel noktaları, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun
temel ilkeleri ve getirdiği yenilikler, Tapu Kanunu’nun 35 maddesi ve bu iki kanun
arasındaki ilişkileri içeren son bölüm olmak üzere üç ana kıstastan oluşacaktır.
II- DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU:
A- TARİHİ GELİŞİM
Geçmiş dönemdeki yabancı yatırımlar için çıkarılmış olan 6224 sayılı Yabancı
Sermayeyi Teşvik Kanunu[3] dönemin yabancı yatırım altyapısı için başarılı bir
mevzuattı. Ancak bu kanun yürürlükte kaldığı yarım yüzyıl içerisinde eskimiş,
uluslararası standartlarda yatırımcının haklarını korumada eksik kalması ve ortaya
çıkan yeni kavram ve uygulamaları karşılamadığı gerekçesiyle Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Kanunu hazırlanmıştır.[4]
Kanunun doğrudan yabancı yatırımcılara ilişkin bütün sorunları çözmek amacıyla
hazırlanmadığı, asıl hedefin ilk aşamada yabancı yatırımcıya başvuru kaynağı olduğu,
bu kanunun tamamlayıcı yeni kanunun hazırlıklarının devam ettiği ve bunun bir
çerçeve kanun olarak düşünüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda da
belirtilmiştir.[5]
Çağımıza damgasını vuran küreselleşme sürecinde, doğrudan yabancı sermaye
yatırımları önemli bir yer tumaktadır.Dışa açılan gelişme sürecindeki ülke, dış
pazarlarda rekabet gücü olacak kalite ve fiyatta yaşanan sermaye sorununun
çözümüne de katkıda bulunacağı umulur.[6] Ülkemizde de benzer amaçlar
doğrultusunda 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu uygulamaya
konulmuştur.
B-4875 SAYILI DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU
Kanun’un amaç maddesinde ‘Bu kanun’un amacı, doğrudan yabancı yatırımların
özendirilmesine, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve
yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulmasına, doğrudan yabancı
yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme
sistemine dönüştürülmesine ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan
yabancı yatırımların artırılmasına ilişkin esasları düzenlemektir.Bu kanun,
doğrudan yabancı yatırımlara uygulanacak muameleyi kapsar.’[7]hükmü
bulunmaktadır. Amaç maddesindeki bu açıklamalardan görüldüğü üzere, Kanun’un
ana esası yabancı sermayenin ülke içerisine girmesi için, yabancı yatırımcıya ilişkin
birçok düzenlemenin açık olarak belirtildiği görülmektedir.[8]Bu açıklamalarla
birlikte Kanun’un yabancı yatırımcı için getirmiş olduğu bir çok yenilik ve kolaylık
bulunmaktadır. Kanunda göze çarpan en önemli yenilikler şu şekildedir:
- İzin ve onay sisteminden bilgilendirme sistemine geçiş,
- Yabancı yatırımları arttırma amacının esas olması,
- Yabancı yatırım ve yatırımcı tanımının geniş bir biçimde ele alınmış olması,
- Kar ve hisseler için yurt dışına transfer serbesitisinin oluşturulması,
- Taşınmaz ediniminde serbesiteti sağlanması,
- Uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülebilecek olması,
- Kamulaştırma ve devletleştirme yapılmayacağının belirtilmesi,
- Yabancı personel istihdamı,
- İrtibat büroları açma serbestisi.
Kanunla birlikte ortaya çıkan bu kıstaslardan, yabancıların taşınmaz edinimine ilişkin
bölümü, Tapu Kanunu 35.madde ile bağlantılı olacak şekilde daha detaylı
incelemeye çalışılacaktır.
III- 4875 SAYILI KANUN UYARINCA YABANCI YATIRIMCILARIN TAŞINMAZ EDİNME İMKANI VE TAPU KANUNU’NUN 35.MADDESİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
DYYK m. 3\d’ye göre ‘Yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya
iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine
açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinmeleri
serbesttir.’ açıklamasına yer verilmiştir.Bu açıklama ile Kanunda tanımlanan yabancı
yatırımcı şartlarını yada özelliklerini taşıyan kişilerin doğrudan taşınmaz edinimini
yansıtmamaktadır.Burada belirtilmek istenen yabancı bir yatırımcının, ülke içerisinde
kurduğu yada ortak olduğu bir şirketin taşınmaz edinme durumudur.
Bu hüküm uyarınca, yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurmuş oldukları yada iştirak
ettikleri şirketler yoluyla, taşınmaz edinimi konusunda bir sınırlama getirmemiştir.Bu
hususta tek sınırlayıcı nokta, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgeler
şartının yer almasıdır.Yani sermayesi yabancı olan bir şirket, Türkiye’de kurulması
durumunda askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri dışında bir Türk vatandaşı
gibi taşınmaz elde edebilecektir.Bu kıstasla birlikte ortaya çıkan, yabancı bir
yatırımcının Türkiye’de diğer Türk vatandaşları için de alınması yasak olan yerler
dışındaki yerlerden, şirket kurarak istediği oranda, serbestçe taşınmaz edinebileceği
gerçeğidir.
Kanaatimizce, Kanun’un bu hükme sahip olmasında fayda ve gerek yoktur. Zira, yabancı
gerçek veya tüzel kişilerin Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri şirketler, Türk şirketi
niteliğindedir. Gerek yerel hukuk kuralları, gerekse milletlerarası özel hukuk prensipler
ışığında, bir şirket merkezinin bulunduğu devletin vatandaşlığına tabidir. Bu sebeple,
Türkiye’de bir ticaret siciline kayıtlı bulunan şirketler, ortaklarının tabiyetine bakılmaksızın,
Türk vatandaşlığını haizdir. Anayasamızın eşitlik ilkesi çerçevesinde, Türk vatandaşlığını
haiz şirkete, sırf ortaklarının yabancı olması sebebiyle, farklı bir uygulama
getirilemeyecektir. Onlar da diğer Türki şirketleri gibi hak ve fiil ehliyetleri çerçevesinde her
türlü hukuki işlemi gerçekleştirebilecektirler.Bu sebeple, Kanun’un söz konusu hükmü
olmasa dahi, yabancı ortaklı Türk şirketleri diğer Türk şirketleri gibi taşınmaz
edinebileceklerdir.Görüldüğü gibi, Kanun’un getirdiği bu kural, esasında genel hukuk
prensipleri yorumlanarak rahat bir biçimde elde edilebilmektedir.Kısacası, Kanun’un söz
konusu hükmü fuzulidir.
Yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri şirket dışında
taşınmaz edinebilmeleri birkaç açıdan söz konusu olabilir.Yabancı yatırımcı
Türkiye’de açmış olduğu şube yada irtibat bürosu’nun bulunduğu yerdeki taşınmazın
mülkiyetini kazanmak isteyebileceği gibi, bunun dışında da getirmiş olduğu sermaye
nedeniyle de taşınmaz mal edinmek isteyebilir.[9]
Yabancıların taşınmaz edinimine ilişkin olarak değinilmesi gereken diğer bir
nokta, Tapu Kanunu’nun 5444 sayılı kanun ile düzenlenen 35.maddesidir.Bu madde
hükmüne göre yabancı tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin de Türkiye’de
taşınmaz elde etmesine ilişkin ilkeler de belirlenmiştir.
Bu maddeye göre karşılıklı olmak, kanuni sınırlamalara uyulmak kaydı ile yabancı
gerçek kişiler ile yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş olan şirketler, Türkiye
sınırları içerisinde karşılıklılık ilkesi uyarınca taşınmaz edinebilirler.Bununla birlikte
yabancı bir ülkenin hukukuna göre kurulmuş bir şirketin taşınmaz edinimine ilişkin
alabilecekleri yerler, sulama, enerji, tarım, maden alanları gibi alanlar dışındaki
bölgeler şeklinde sınırlandırılmış ve bu sınırın arttırılmasının Bakanlar Kurulu
Kararı’nın yetkisinde olduğu belirtilmiştir.
Tapu Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca karşılıklılık ilkesinden ortaya çıkan durum,
yabancı bir ülkede kurulmuş olan şirketin, Türkiye’de taşınmaz elde edebilmesinin
aynı eşit şartları kendi ülkesindeki Türk şirketlerine sağlaması diye
değerlendirilebilir.Diğer bir şekil olarak da tam tersi durumu düşünebiliriz.DYY[10]
kanunu ile böyle bir karşılıklılık esası durumundan söz edemeyiz çünkü, TTK[11]
hükümlerine göre Türkiye’de kurulmuş olan bir şirket, kuruluş yeri esasına göre Türk
şirketidir.Bu durumda yabancı ortaklı yada yabancı sermayeli bir şirket, Türk şirketi
olarak değerlendirilecek ve bu durumda karşılıklılık durumu gibi bir durum söz
konusu olmayacaktır.Yabancıların Türkiye’de edinebilecekleri taşınmazlar için getirilen
kısıtlamalar, DYY kanununda yer almamaktadır.Öyle ki yukarıda DYY
kanunundaki açıklamada belirtilen hususa göre, askeri yasak bölgeler ve stratejik
noktalar dışında hiç bir kısıtlama bulunmamaktadır.
IV- SONUÇ
Avrupa Birliği süreci çerçevesinde gerçekleştirilen yasal düzenlemelerden birisi de
yabancıların mülk edinimini içeren, yeniden düzenlenmiş yasalardır.Ülke
ekonomilerinin gelişimine paralel olarak yabancı yatırımların ülkeye girişi kaçınılmaz
bir gerekliliktir ve buna ilişkin olarak yabancı yatırımların, çeşitli yöntemler
kullanılarak ülkeye girişinin sağlanması da buna mukabil ayrı bir önem arz
etmektedir. Burada üzerinde tartışılması gereken ise, yabancılara ülkede taşınmaz
edinme hususunda olması gerekenden daha fazla bir imtiyaz tanıyıp tanımadığız
sorusunun cevabıdır.Benim kanaatimce DYY kanunu ile ileride büyük sorunlar ortaya
çıkabilme ihtimali söz konusudur. Bu yüzden çok zaman kaybetmeden, mevzuatımızda bu
konuyla ilgili yeniden düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Ahmet Ersin Özkaya
Kadir Has Üniversitesi – Sermaye Şirketleri Hukuku Y.Lisans
[1] RG. 17.06.2003-25141
[2] RG. 07.01.2006-26046
[3] RG.23.1.1954-8615
[4] Sibel ÖZEL, ‘Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Üzerine Bir Değerlendirme’ , Prof.Dr.Gülören Tekinalp’e armağan, s.600’dan Bkz. Genel Gerekçe.www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil101/ss142m.htm (25.7.2003)
[5] ÖZEL, Prof.Dr.Gülören Tekinalp’e armağan, , s.600’dan Bkz.Plan ve Bütçe Komisyon Raporu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Esas no: 1\327 Karar no:30
[6] Mustafa SÖNMEZ, ‘Yabancı sermaye:1980-1995 Bilançosu’ , Yüzyıl Biterken Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, C.12, İletişim Yayınları, İstanbul, s.334
[7] RG. 17.06.2003-25141 md.1
[8] Doğan Alantar, ‘Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve 4875 Sayılı Kanunun getirdiği yenilikler ‘ , Yaklaşım Dergisi, Sayı:128, Ağustos 2003 ,www.yaklasim.com.tr, ss. 3-4
[9] Rifat Erten, Doğrudan yabancı yatırımlar kanununun Türk yabancılar hukuku sistemi içindeki yeri ve rolü, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Aralık 2005 s.143
* Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu
[11]Türk Ticaret Kanunu RG. 09.07.1956-9353
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uyarınca Yabancıların Mülk Edinimine İişkin Genel Değerlendirme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ersin Özkaya'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|