Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Türk Borçlar Kanunu'nda Ayıptan Sorumluluk

Yazan : Büşra Çakmak [Yazarla İletişim]
ÖĞRENCİ
TÜRK BORÇLAR KANUNU’NDA AYIPTAN SORUMLULUK
GİRİŞ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen satım sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme türüdür. Satım sözleşmesinde satıcı niteliğinde bulunan taraf, ilgili edimin zilyetliğini ve mülkiyetini devretme borcu altındadır. Bu borçlar yerine getirilirken, Türk Borçlar Kanunu’nda yerine getirilmesi gereken başka borçlar da düzenlenmiştir.
Düzenlenen bu borçlardan biri de satıcının ayıp sorumluluğudur. Söz konusu ayıp sorumluluğu TBK m 219 vd. düzenlenmiştir. Ayıp, kanun hükmünde yer alan şekliyle, bildirdiği niteliklerin bulunmaması, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplar, ifadeleriyle tanımlanmıştır. Bu tanımlamanın yer aldığı TBK m 219’un 2. fıkrasında “Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, ayıp sorumluluğu kusur aranmayan yani bir kusursuz sorumluluk halidir. Ancak bu duruma ilgili mevzuatın 220. maddesinde bir istisna getirilmiştir. İlgili hükümde “Hayvan satışında satıcı, yazılı olarak üstlenmedikçe veya ağır kusuru olmadıkça ayıptan sorumlu olmaz.” denilerek hayvan satışındaki ayıptan sorumluluk için ağır kusur veya üstlenme şartı aranmıştır.
1. AYIP SORUMLULUĞUNUN DOĞMASI İÇİN ARANAN ŞARTLAR
Ayıp sorumluluğunun doğması için öncelikle aranan şart, geçerli bir satım sözleşmesinin varlığıdır. Bu temel şart haricinde; ayıp önemli olmalıdır, gizli olmalıdır, satım sırasında var olmalıdır, sorumluluk sözleşmesiyle kaldırılmamış olmalıdır, gözden geçirme ve bildirme külfetleri yerine getirilmiş olmalıdır, şeklinde şartlar sıralanabilir.
1.1 Ayıp Önemli Olmalıdır
Bahsedildiği üzere satım sözleşmelerinde ayıp, kullanım amacı bakımından değerini ve beklenen faydaları azaltan veya ortadan kaldıran, ekonomik değerini azaltan kusur halleridir. Bu sonuçları doğurmayan, ticari hayatta olağan sayılabilecek nitelikte olan kusurlar, satıcı için ayıp sorumluluğu anlamına gelmemektedir.
1.2 Ayıp Gizli Olmalıdır
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 222. maddesinin 1. fıkrası “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir.” ifadesiyle, ayıptan sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için alıcının bunu bilmemesini öngörmüştür. Netice olarak satıcının ayıptan sorumluluğunun ortaya çıkması için alıcının bu durumu bilmemesi, ayıbın gizli olması gerekmektedir.
1.3 Ayıp Satım Sırasında Var Olmalıdır
Yukarıda bahsi geçen “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada…” şeklindeki düzenleme ile bu şart gündeme gelmektedir. İlgili madde lafzından da anlaşıldığı üzere kanun koyucu ayıp sorumluluğu için ayıbın sözleşme kurulduğu sırada var olmasını esas almıştır.
1.4 Ayıp, Sorumluluk Sözleşmesiyle Kaldırılmamış Olmalıdır
Satıcının ayıptan sorumluluğunu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu hükümleri emredici nitelikte olmadığından aksi kararlaştırılabilmektedir. Bu neticede satıcının ayıptan sorumlu olmayacağına dair bir anlaşma yapmak mümkündür. Ancak TBK m 221 ile bu anlaşmanın yapılamayacağı bir durum ortaya konmuştur. Şöyle ki “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” cümlelerinin yer aldığı hüküm, satıcının ağır kusurlu olduğu hallerde sorumsuzluk anlaşmasının kesin hükümsüz olduğunu ifade etmektedir.
1.5 Gözden Geçirme ve Satıcıya Bildirme
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ‘Gözden geçirme ve satıcıya bildirme’ yan başlıklı 223.
Maddesine göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”. Kanun koyucunun ifadelerinden anlaşılacağı üzere, alıcının ayıbı bildirmesi ve satın aldığı eşyayı gözden geçirmesi gerekmektedir. Aksi halde satıcının ayıptan sorumlu olmayacağı anlaşılmaktadır. Bu duruma, gözden geçirme ile anlaşılamayacak ayıplar noktasında bir esneklik getirilmiştir. Örneğin ekran kartında bir ayıp olan bilgisayarın bu kusurunun fark edilmesi için gözden geçirmek yeterli olmayacaktır. Bu gibi durumlarda satıcının ayıp sorumluluğunun devam edeceği de hükmün devamında düzenlenmiştir.
İlgili maddenin devamındaki madde ise gözden geçirme yükümlülüğünün hayvan satışı sözleşmeleri bağlamında değerlendirmesini yapmaktadır. TBK m 224 hükmünde yer alan “Hayvan satışında satıcının sorumlu olacağı süre yazılı olarak belirlenmemiş ve ayıp da hayvanın gebeliğine ilişkin değilse satıcı, ancak ayıbın devrin yapıldığı veya alıcının devralmada temerrüdünün gerçekleştiği günden başlayarak dokuz gün içinde kendisine bildirilmesi ve ayrıca, hayvanın bilirkişilerce gözden geçirilmesinin aynı süre içinde yetkili makamdan istenmesi hâlinde sorumlu olur.” ifadeleri ile hayvan satışında satıcının ayıptan sorumluluğu için bildirim süre ile kısıtlanmıştır. Hayvan satışı neticesinde canlı bir varlık edim haline geldiğinden ve buradaki ayıplar onun beslenmesi, sağlık kontrolleri gibi biyolojik faktörlerden kaynaklandığından bir süre kısıtlamasına gidilmiştir.
Satış sözleşmesine konu olan malın ayıplı olmasında satıcının ağır kusurlu olması da bildirim yükümlülüğünü düzenleyen hükümler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Türk Borçlar
Kanunu’nun 225. maddesi “Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” şeklindeki ifadeleriyle ağır kusur halinde süresinde bildirim yapılmamış olmasının ayıp sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını düzenlemiştir. Bu durumda ayıp sorumluluğu için aranan şartlardan olan bildirim yükümlülüğüne ilişkin bir istisna söz konusu olmaktadır. Aynı istisna hali, hükmün devamında da belirtildiği üzere satışı meslek edinen kişiler için de geçerlidir.
2. AYIP SORUMLULUĞUNU VE ALICININ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ ETKİLEYEN
BAZI DURUMLAR
2.1 Alıcının, Satılanın Başka Yerden Gönderilmesi Durumundaki Sorumluluğu
Günümüzde, satım sözleşmeleri yalnızca yüz yüze yapılmamakta ve internet üzerinden satım sağlanabilmektedir. Bu neticede yapılan satımlar ile söz konusu eşyanın gönderimi başka bir yerden sağlanmaktadır. Başka yerden gönderilen eşyanın alıcı tarafından incelenmesi mümkün olmayacağından bu konuya ilişkin bir düzenleme doğmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 226. Maddesi “Başka yerden gönderilen satılanın ayıplı olduğunu ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi yoksa satılanın korunması için gerekli önlemleri geçici olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü satılanın korunması için gerekli önlemleri almaksızın onu satıcıya geri gönderemez. Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyorsa sattırmakla yükümlüdür.
Alıcı, durumu satıcıya en kısa zamanda bildirmezse, bundan doğan zarardan sorumlu olur.” şeklindeki ifadelerle bu konuya bir aydınlatma sağlamıştır. Anlaşılacağı üzere başka yerden gönderilen mal, geri gönderilinceye kadar alıcı tarafından, satıcının hesabına olacak şekilde korunmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Hükümde belirtildiği üzere gerekli yükümlülüklerini yerine getirmeyen alıcı, durumun ispatını da yüklenmiş olacaktır. Alıcı aynı zamanda, yukarıda belirtildiği gibi bildirim yükümlülüğüne buradaki durumda da sahiptir.
Kanun maddesinin son fıkrasında da bu husustan söz edilmiştir.
2.2 Alıcının Seçimlik Hakları
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. Maddesinde alıcının bu hakları tek tek sayılmıştır.
Alıcının seçimlik haklarını kullanabilmesi için sözü edilen mevzuatın önceki hükümlerinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde veya bahsedilen mevzuata uygun olmayan şekilde yerine getiren alıcı, satılan edimin ayıplarını kabul etmiş olacaktır. Bu durumda ayıp sorumluluğu hükümleri yerine genel hükümler çerçevesinde hareket edilebilecektir. TBK m 227, “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yükümlülüklerini yerine getiren alıcı, hükümde sayılan haklara da sahip olacaktır.
2.3 Satılanın Yok Olması veya Ağır Biçimde Zarara Uğraması
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 228. Maddesi “Alıcıya ayıplı olarak devredilmiş olan satılanın ayıptan, beklenmedik hâlden veya mücbir sebepten dolayı yok olması veya ağır biçimde zarara uğraması, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasını engellemez. Bu durumda alıcı, satılandan elinde ne kalmışsa onu geri vermekle yükümlüdür. Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Hükümden anlaşılacağı üzere alıcının dönme hakkını muhafaza edebilmiş olması için söz konusu ayıplı malın mücbir sebep veya beklenmedik halden ağır zarara uğramış olması ya da yok olması gerekmektedir. Satılanın yok olması ya da ağır zarara uğraması, alıcının sorumlu tutulabileceği nedenlerle meydana gelmişse veya alıcı satılan eşyayı bir başkasına devretmişse, hükümde açıklandığı üzere sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacaktır.
3. SÖZLEŞMEDEN DÖNME
3.1 Alıcının Sözleşmeden Dönebileceği Hususlar
Yukarıda bahsedildiği üzere, satılan şeyin ayıplı olmasından satıcının sorumlu olduğu durumlarda TBK m 227 uyarınca alıcı sözleşmeden dönebilecektir. Bu durumun aksi olan durumlar, alıcının sözleşmeden dönme hakkının bulunmadığı durumlar yine yukarıda belirtilmiştir.
3.2 Sözleşmeden Dönmenin Sonuçları
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nu, ‘Dönmenin Sonuçları’ başlıklı 229. Maddesi ile bu hususu açıklamıştır. İlgili maddenin ilk cümlesinde “Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile satıcıya geri vermekle yükümlüdür.” İfadesiyle dönme sonucunda alıcının yükümlülüğünü dile getirmiştir. Hükmün devamında ise “Buna karşılık alıcı da satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1. Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
2. Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
3. Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.” ifadeleri de alıcının haklarını yani satıcının yükümlülüklerini belirtmektedir. Bu hüküm ile satılan şeyde ayıp olması neticesinde sözleşmeden dönülmesi durumunda sözleşmenin her iki tarafının da yükümlülükleri düzenlenmiştir.
3.3 Birden Çok Mal Satışında
Söz konusu satım sözleşmesinde edim tek bir eşya olabileceği gibi, birden çok eşya veya birden çok parçadan oluşan tek bir eşya olabilir. Bu gibi durumların var olması halinde ayıp sorumluluğunun neticesinde de farklılıklar bulunacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu’nun 230. maddesinde “Birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir. Ancak, alıcıya veya satıcıya önemli bir zarar vermeksizin ayıplı parçanın diğerinden ayrılmasına imkân yoksa dönme hakkının satılanın tamamını kapsaması zorunludur. Satılanın aslı için satıştan dönülmesi, ayrı satış bedeli gösterilerek satılmış olsalar bile, eklentilerini de kapsar; fakat eklentiler için dönme, satılanın aslını kapsamaz.” ifadeleriyle birden çok mal satışı düzenlenmiştir. Hükümde yer alan ifadelerden anlaşılacağı gibi, dönme hakkı yalnızca ayıbın ilgili olduğu eşyalar için kullanılabilecektir.
Birden çok parçadan oluşan mal satıma konu ise bu parçaların ayrılıp ayrılmaması durumu önemlidir. Birden çok parçadan oluşan mal, bu parçalara ayrılabiliyorsa ve ayıp da yalnızca parça üzerinde söz konusuysa, sözleşmeden dönme de parça neticesinde söz konusu olacaktır.
Ayrılması mümkün olmayan birden çok parçalı mal hususunda ise dönme hakkı edimin tamamı için söz konusu olacaktır.
4. ZAMANAŞIMI
4.1 İlgili Hüküm
TBK m 231 ile satım sözleşmesinde ayıp sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı düzenlenmiştir.
İlgili hükmün ilk fıkrasında yer alan “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.” ifadeleri ile zamanaşımının
2 yıl olduğu ancak daha uzun olarak satıcı tarafından üstlenilebileceği açıklanmaktadır.
Maddenin devamında ise zamanaşımı ile def’i hakkının ortadan kalkmayacağı da belirtilmektedir. Bu neticede bahsedilen 2 yıllık süre geçmiş olsa bile alıcı, bildirmiş bulunduğu ayıptan doğan def’i hakkını kullanabilecektir.
4.2 Satıcının Zamanaşımından Yararlanamayacağı Hal
Yukarıda bahsedilen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesinin 2. fıkrası “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Satıcının ağır kusurlu olduğu hallerde bu durumdan yararlanamayacağı açıklanmaktadır.
SONUÇ
Türk Borçlar Kanunu’nu ile yapılan satım sözleşmesi neticesinde bazı hukuki sorumluluklar doğmaktadır. Bunlardan biri de ayıp sorumluluğudur. Hangi kusurların ayıp sayılacağı, satım sözleşmesine konu olan eşyanın ayıplı olması durumunda alıcının neler yapması gerektiği, satıcının ayıp sorumluluğunun doğması için gereken şartlar, özel durumlar ve istisnalar, zamanaşımı incelenmiştir ve bu başlıklar 6098 sayılı kanun bağlamında değerlendirilmiştir.
Kaynakça
(https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/509559)
Aslı MAKARACI BAŞAK, Türk Borçlar Kanunu Madde 225/II Hükmünün Değerlendirilmesi, Dergipark,
Borçlar Kanunu’na Göre Güncellenmiş ve Yenilenmiş (10. Baskı).
Cilt: 22, Sayı:Geçirme ve Bildirim Külfetinin Yerine Getirilmesinin Tabi Olduğu Süreler”, Marmara Üniversitesi
Haziran 2019, 329-359. (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/746775)
Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 1, Haziran 2018, 296-335.
Külfetleri”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 1,
Mustafa ÜNLÜTEPE, “Taşınır Satış Sözleşmesinde Satıcının Ayıptan Sorumluluğu Bakımından Gözden
Semih YÜNLÜ, “Türk Borçlar Kanunu Hükümlerince Satıcının Ayıp Sorumluluğu Bakımından Alıcının
YAVUZ, C. , ACAR, F. ÖZEN, B. (2014), Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler 6098 Sayılı Türk
3, Aralık 2016, 1915-1930. (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/372729)
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Türk Borçlar Kanunu'nda Ayıptan Sorumluluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Büşra Çakmak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
03-07-2025 - 09:39
(1 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
9
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 12 dakika 50 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,50 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 16429, Kelime Sayısı : 1935, Boyut : 16,04 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2281
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
Forumumuzdaki İlgili Mesajlar
Erken Bitirme, Üstten Ders Alma Hakkında.
Meliha - 01-07-2018 - 08:26
Yeni Hukuk Fakültesi Öğrencilerine Tavsiyeler
sametcanaslan - 10-03-2018 - 00:39
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04145694 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.