Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Avans Tapu İçtihadındaki Değişikliğin Değerlendirilmesi

Yazan : Av. Dr. Nezih Sütçü [Yazarla İletişim]
Avukat

AVANS TAPU İÇTİHADINDAKİ DEĞİŞİKLİĞİN DEĞERLENDİRİLMESİ1

1. YARGITAY’IN AVANS TAPU UYGULAMASI

Bilindiği üzere, yerleşik Yargıtay uygulamasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı arsa sahibi sözleşmeyi geriye etkili biçimde feshettiğinde (sözleşmeden döndüğünde) veya sözleşme geçersiz (özellikle tüm arsa sahipleriyle yapılmadığı için) olduğunda2, yükleniciden tapuda bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişilerin üzerindeki tapu kaydı arsa sahibine geri dönmektedir. Diğer sınırlı ayni haklar ve özellikle de ipotekler bakımından aynı durum söz konusudur.

Yargıtay’ın kararlılık kazanan görüşüne göre; arsa sahipleri teslimden evvel işin finansında kolaylık sağlamak üzere yükleniciye bir kısım pay devri yapmışsa, bu devir “avans“ niteliğindedir. Bu payın devredilmiş olması ne yükleniciye, ne de yükleniciden bu payları satın alan 3. kişilere eser bedeline hak kazanılmadığından ayni bir hak sağlamaz. Üçüncü kişiler burada, TMK’nın 3. maddesi hükmünce iyiniyet iddiasında bulunamaz. Daha açık bir anlatımla yükleniciye devri yapılan payların devir sebebi ortadan kalkınca avans niteliğindeki bu payların geri verilmesi arsa sahipleri tarafından her zaman istenebilir.3 O nedenle uygulamada bu görüşe “avans tapu” ismi verilmiştir.4

Avans tapu uygulaması bir çok hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurmuştur. Örneğin yüklenici binayı bitirip arsa sahibine teslim etmiş, arsa sahibi de yükleniciye kalan bağımsız bölümlerin arsa payını kendisine devretmiş ve aradan 8-9 yıl geçmiştir. Bu arada yüklenici kendisine kalan bağımsız bölümlerin tamamını üçüncü kişilere, üçüncü kişilerin de birçoğu diğer kişilere bağımsız bölümleri tapuda devretmiştir. Bir deprem sonucu bina tamamen yıkılmıştır. Yıkılmaya da yüklenicinin projeye uymaması neden olmuştur. Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, gizli ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumluluğunun devam ettiği dikkate alınarak, arsa sahibinin sözleşmeden dönme ile arsanın tamamının tapusunu geri alabileceği kabul edilmiştir. Oysa tapuda taşınmazı iktisap edenlerin, hele de yüklenicinin devirlerinden sonraki devirler bakımından üçüncü kişilerin, ayni haklarının bertarafı nedeniyle hukuki güvenlik ortadan kalkmış ve adaletsiz sonuçlar ortaya çıkmıştır.
• “Davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici M. T. arasında Gaziosmanpaşa 3. Noterliği’nin 09.05.1996 gün 14816 yevmiye no.lu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedilmiş, yüklenici bu sözleşmeyle 3209 ada 11 parsel numarasıyla davacı adına tapuya kayıtlı taşınmaza sözleşmeyle kararlaştırılan koşullarda inşaat yapımını üstlenmiştir. Davaya konu 79/157 arsa paylı 1 no.lu bağımsız bölümün sözleşme kapsamında davalı yüklenici M. T.’a düşen bağımsız bölüm olduğu, M. tarafından arsa sahibi davacıdan alınan vekâletle 22.11.1998 gün 9246 yevmiye ile davalı S. B.’e, S’nin de 25.12.1998 gün 9394 yevmiye ile 30/157 hisseyi davalı S Y’ye, 49/157 hissesi ise 19.10.1999 gün 6640 yevmiye ile davalı B. G.’ye sattığı, dava konusu bağımsız bölümün belirtilen paylarla S. ve B. adına kayıtlı olduğu ihtilafsızdır. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillerden, davaya konu inşaatın komşu 1 no.lu parselle tevhid edilmeksizin her iki parseli de kapsayacak şekilde yapıldığı, İstanbul Gaziosmanpaşa Belediye Encümeni’nin 21.08.2003 gün 524 sayılı kararıyla ruhsata bağlanmasının imkansız olduğu hakkında yıkım kararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu gerekçeyle mahkemece sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verilmiş, ancak imara aykırılığın yasallaştırılması anlamına geleceğinden bahisle sadece kâl talep edilebileceği belirtilerek tapu iptal tescil talebi reddedilmiştir. Yüklenicinin sözleşme gereği bağımsız bölümlere hak kazanabilmesi inşaatı kusursuz ve eksiksiz tamamlayıp teslim etmesine bağlıdır. Sözleşmeden sonra ve inşaat süresince yükleniciye bir kısım payların devri avans niteliğindedir. Sözleşmenin geriye etkili feshi halinde bu arsa payları talep halinde arsa sahibine geri döner. (BK. 108/1). Somut olayda, davaya konu inşaatın yasal hale getirilmesinin imkansız olduğu, hakkında yıkım kararı bulunduğu sabit olmakla, sözleşmenin geriye etkili feshiyle, yüklenici tarafından sözleşme gereği kendisine düşen, davalı S.’ye, S. tarafından da diğer davalılar S. ve B.’ye yapılan pay devirleri ile oluşan dava konusu 1 no.lu bağımsız bölüme ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.”5

2. ANAYASA MAHKEMESİNİN YARGITAY UYGULAMASINI BENİMSEMESİ
Adaletsizlik, yapılan bireysel başvurular sonucu Anayasa Mahkemesince de giderilmemiştir. Bir başka anlatımla avans tapu olarak adlandırılan bu uygulama ile ilgili Anayasa Mahkemesi de Yargıtay ile benzer görüşte olmuştur.6 2014/12321 sayılı başvuru sonucu üçe karşı iki oyla (bir oy farkı ile) verilen kararın karşı oy gerekçesinden, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 1985 yılında yapıldığı; başvurucuların, yüklenicinin devrettiği üçüncü kişilerden 1992 ve 1998 yılında tapuda hisse (arsa payı) devir aldıkları, inşaatın sözleşmeye uygun yapılmadığı, yapı kullanma izni alınmaksızın bitirildiği ve inşaatta oturulduğu, arsa sahiplerinin sözleşme tarihinden 24 yıl sonra 5.3.2009 tarihinde sözleşmenin feshi ve tapu iptal tescile yönelik açtıkları davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi Kararında, başvurucuların borçlar hukuku kurallarına göre yükleniciye dava açma ve zararlarını tazmin etme imkanlarının bulunduğu; ayrıca yüklenicinin halefi sıfatıyla sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde arsa sahiplerinden tazminat talep edebilecekleri belirtilmekteyse de, genelde inşaatı tamamlamayan yüklenicinin acz içinde olması ve hiçbir malvarlığının bulunmaması söz konusu olmaktadır. Ayrıca, yükleniciden bağımsız bölüm satın alanların, yapılan imalatın bedeline yönelik olarak yüklenicinin halefi sıfatıyla sebepsiz zenginleşme hükümlerine istinaden doğrudan arsa sahiplerine başvurmaları mümkün değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin tespitleri gerçeklerle örtüşmemektedir.
Yargıtay uygulaması temel hak niteliğindeki mülkiyet hakkına yargı kararıyla müdahale edilmesi ve yasama yetkisinin gaspı niteliğindedir. Yargıtay, içtihat yoluyla, arsa sahibine, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilen tescile tabi olmayan, bedelsiz ve süresiz geri alım hakkı tanımaktadır. Nitekim doktrinde bu uygulama oybirliğine yakın şekilde eleştirilmiştir.7

3. YARGITAY DAİRESİNİN YERLEŞİK İÇTİHADINDAN DÖNME SÜRECİ

Hiç alışık olmadığımız biçimde, Yargıtay Birinci Başkanlığı’nın 16.5.2025 tarih ve 4847 sayılı Bilgilendirme Notu ve 28.2.2025 tarihli İçtihadı Birleştirme Raporu sosyal medyada paylaşılmıştır. Söz konusu belgeler incelendiğinde;
-21.05.2024 tarihinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesi avans tapu içtihadından dönmek için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna başvurmuştur. Çünkü, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu m 15 uyarınca Yargıtay Hukuk Dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse, bunları içtihatların birleştirilmesi yoluyla kesin olarak karara bağlamak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun görevidir.
-05.12.2024 tarih ve 274 sayılı Birinci Başkanlık Kurulu Kararı ile raportör üye görevlendirmesi yapılmıştır.
-28.02.2025 tarihli İçtihadı Birleştirme Raporu düzenlenmiştir. Raporda, avans tapu uygulamasının alacak hakkının nispiliği, tapu sicilinin açıklığı, tapu siciline güven ve iyi niyetin korunması ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
-16.05.2025 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu toplantısında; Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesinden sonra, yüklenicinin arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili feshedilmesi halinde, üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak ayni hak edindikleri iddialarının dinlenip dinlenmeyeceği, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunup korunmayacağı konusunda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığının görüşünden dönmesine karar verilmiştir.

4. ÖNCEKİ MAĞDURİYETLERİN GİDERİLME YOLLARI

Avans tapu uygulaması nedeniyle, TMK m 1007 hükmü yerine, genel hükümlere (İYUK hükümlerine) göre devletin sorumluluğuna gidilebilmesi gerektiğini savunmaktaydım. Çünkü idarenin hizmet kusuru bulunmaktadır. Yargıtay’ın kat karşılığı sözleşmeden dönme sonucu her durumda tapuların arsa sahibine döneceğine dair kararları istikrar kazanmış ve bu kararlar nedeniyle bir çok mağduriyetler oluşmuş ve oluşmaktadır. Devlet tapu sicilini tutarken, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa edilmemesi halinde tescilin yolsuz hale geleceğine dair bir uyarı mekanizması geliştirmemiştir. Örneğin noterlerce yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin resen tapuya gönderilerek şerhine yönelik bir düzenleme ile sorunun aşılması mümkündür. Dolayısıyla tapu hizmeti kötü işlemiştir. Hizmet kusuru nedeniyle idari yargıda Devlet aleyhine tam yargı davası açılmasının mümkün olduğunu savunmaktaydım.8
• “…Dava dosyasının incelenmesinden; Edirne ili, Merkez İlçe, Kavgaz mevkiinde 220/11 pafta, 1800 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının 6 no.lu bağımsız bölümünün, tapu sicili müdürlüğü tarafından düzenlenen 4.9.1998 tarihli resmi senet ile davacı tarafından satın alındığı, ancak satın alınmadan önce, Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.6.1998 tarih ve E: 1998/106, K: 1998/88 sayılı kararıyla, sözü edilen taşınmaz hakkında, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiği, anılan tedbir kararına rağmen davacıya satış işleminin gerçekleştirildiği; Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.5.2000 tarih ve E: 1998/375, K: 2000/209 sayılı kararıyla, davacının anılan taşınmaza ait tapusunun iptal edildiği ve bu kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 29.3.2001 tarih ve E: 2000/5323, K: 2001/1598 sayılı kararı ile onandığı, mahkemenin tedbir şerhine rağmen taşınmazın satılarak davacı adına tescilinin yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle davalı idareye yapılan 30.1.2002 tarihli başvurunun zımnen reddi üzerine bu davanın açıldığı, ayrıca davacı tarafından uğradığı zararın tazmini istemiyle müteahhit firma aleyhine de Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, bu mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının zararının 34.272 TL olarak tespit edildiği ve 24.4.2006 tarih ve E: 2002/342, K: 2006/152 sayılı kararla davanın kabul edilerek, davacının uğradığı 34.272 TL zararın müteahhit firma tarafından tazmin edilmesine karar verildiği, buna karşılık müteahhit firmanın iflası ve sahibinin malvarlığı üzerindeki haciz şerhleri nedeniyle davacının hükmedilen bu tutarı tahsil edemediği anlaşılmaktadır. Olayda, Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.6.1998 tarih E: 1998/106 K: 1998/88 sayılı kararıyla, dava konusu taşınmaz hakkında, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla: ihtiyati tedbir kararı verilmesine rağmen, tapu sicilinin tutulmasından sorumlu davalı idarece düzenlenen 4.9.1998 tarihli resmi senet ile taşınmazın davacı tarafından satın alındığı, fakat tapu kaydının iptal edilmesi, dolayısıyla idarenin hizmet kusuru nedeniyle davacının zarara uğradığı açıktır. İdarenin hizmet kusuru sebebine dayalı sorumluluğu, ikincil derecede sorumluluk olmayıp, asli bir sorumluluktur. Dolayısıyla, davacının, müteahhit firma aleyhine adli yargıda dava açmış olması, idari yargıda tam yargı davası açılmasına, idarenin, adli yargıda aleyhine dava açılıp sorumlu görülen gerçek veya tüzel kişiyle birlikte aynı zarardan dolayı müteselsilen sorumlu sayılmasına engel oluşturmamaktadır. Davacının uğradığı zarardan müteahhit firma ile birlikte davalı idare müteselsilen sorumlu olduğundan, adli yargıda açılan davada firma aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, olayda hizmet kusuru bulunan davalı idare aleyhine tazminata hükmedilmesine engel oluşturmadığından, davacının uğradığı zararın davalı idareden tazminine hükmedilmesi gerekmektedir…”9
Yukarıdaki Karara konu olayda, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yükleniciye kalan bağımsız bölümün üçüncü kişiye satıldığı ve tapuda devredildiği; ancak satım tarihinden önce arsa sahibinin açtığı geriye etkili fesih davasında taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiği; daha sonra tapunun iptali ile arsa sahibi adına tescile hükmedildiği; hükmün kesinleşmesi üzerine de yüklenici aleyhine adli yargıda açılan davada tazminata hükmedildiği; ancak yüklenicinin iflası nedeniyle alacağın tahsil edilemediği; bunun üzerine idari yargıda hizmet kusuru nedeniyle tapu idaresi aleyhine tam yargı (tazminat) davası açıldığı; idari yargıda açılan davada yüklenici ile Devletin doğrudan ve Kanun gereği müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, dolayısıyla adli yargıda yüklenici aleyhine tazminata karar verilmesinin, idari yargıda tazminat istenmesini engellemediği sonucuna varılmaktadır.
Tazminat tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesi ile muaccel hale geldiğinden, taşınmazın bu kesinleşme tarihindeki değeri dikkate alınmalıdır.10 İYUK hükümlerine göre, üçüncü kişiye karşı açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesinden itibaren 60 gün içinde İdare Mahkemesinde dava açılması uyun olur (İYUK m 7/1). Ancak avans tapu uygulaması nedeniyle devlet aleyhine tazminat davası açılmasının yaygın olmadığı, bu hususta yerleşik içtihatların oluşmadığı görülmektedir.
Ülkemizde hatalı olarak verilen kararlardan dönülmesi üzerine mağdur olanların zararının tazminini öngören açık bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. İçtihat değişikliği yargılamanın iadesi nedeni (HMK m 375) olarak da kabul edilmemektedir. Fakat, hukuka aykırı içtihatlar nedeniyle adalet hizmetinin kötü işlemesine dayanarak, idari yargıda Adalet Bakanlığı aleyhine tazminat davası açılabileceğini düşünmekteyim. O nedenle içtihadı birleştirme kararının gerekçesiyle birlikte Resmi Gazetete yayımlanmasından (Yargıtay Kanunu m 58) sonraki 60 gün içinde dava açılarak bu konudaki haksız ve hukuka aykırı uygulamadan (avans tapu uygulamasından) zarar görenlerin tazminat davası açarak haklarını aramaları uygun olacaktır.


5. BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE, TAPUDA ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE YAPILAN DEVİRLER NEDENİYLE DÖNMENİN HUKUKİ SONUÇLARINA DAİR OLMASI GEREKEN

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı kesin ve bağlayıcı olduğundan, derdest davalarda da uygulanacaktır. Daha önceden arsa sahibi lehine verilen kararların usuli kazanılmış hak gerekçesiyle geçerli kalması mümkün değildir. Yeni hukuki duruma göre değerlendirme yapılması gerekir. Çünkü, YİBK 9.5.1960, 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, yeni çıkan İBK”nın usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası olduğu ifade edilmiştir. Bir başka anlatımla, sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararı; henüz mahkemede ya da Yargıtay'da olan bütün işlere uygulanır.

Peki, sözleşmenin geriye etkili feshi sonucu, iyi niyetli üçüncü kişiler üzerindeki tapuların akıbeti ne olacaktır?

Bilindiği üzere, Yargıtay uygulamasına göre, sözleşmenin, yüklenicinin temerrüdü nedeniyle arsa sahibi tarafından geriye etkili olarak feshi sonucu, yüklenici, dönme zamanına kadar yaptığı işin bedelini TBK m 77 vd. (BK m 61 vd.) uyarınca sebepsiz zenginleşme (iktisap) (nedensiz zenginleşme) (haksız iktisap) kurallarına göre tarafların fesih iradelerinin birleştiği, iradeleri birleşmezse, feshe dair davanın kesinleştiği tarih itibariyle arsa sahibinden talep edecektir. Çünkü aynen geri verme imkanının bulunmadığı durumlarda, eşyanın yerine para olarak belirlenen değeri verilmelidir.11

Yargıtay’a göre, iyi niyetli üçüncü kişilere tapudan devredilen bağımsız bölümler olması ve bunların maliklerinden iadenin talep edilmemesi durumunda, bu bağımsız bölümlerin, feshin hüküm ve sonuçlarını doğurduğu tarihteki seviyeleri dikkate alınarak, bulunacak bedeli de yüklenici alacağından mahsup edilmelidir.
• “Taraflar arasındaki uyuşmazlık; kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin arsa sahibince feshi nedeniyle yüklenicinin talep ettiği imalat bedelinden kaynaklanmaktadır. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre yüklenicinin hakettiği iş bedeli, akdin feshinde tarafların iradelerinin birleştiği veya feshin mahkemece hükme bağlandığı tarihteki mahalli rayiçlere göre saptanmaktadır. Dava konusu olayda akit, 12.5.1998’de feshedilmiş ve bu yıl içinde fesihte tarafların iradeleri birleşmiştir. Bu nedenle mahkemece, yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak inşaatın fesih tarihindeki mahalli rayiçlere göre değerinin saptanması, aynı tarih itibariyle yükleniciye tapuda devredilen üç adet dairenin bedelinin belirlenerek yüklenici alacağından tenzil olunması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Yine Harçlar Kanununa göre sadece hüküm altına alınan alacak miktarı baz alınarak karar harcının hesaplanması gerekirken reddedilen miktar üzerinden de harç alınıp davacıya yükletilmesi yerinde görülmemiştir.”12
• “Taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tamamen ifa edilmesi halinde davacı yüklenici 10 adet bağımsız bölüme hak kazanacak olup, inşaat %35 seviyelerinde iken feshedilmiştir. Bir an için bu seviyede yüklenicinin tapuya hak kazanacağı kabul edilse bile, bu aşamada davacının yaptığı iş bedeline karşılık elde edeceğinden daha fazla dairelerin arsa sahiplerince kendi adına sattığı kişilere tapuda devirlerinin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı yüklenicinin iş bedelinden dolayı bir alacağı kalmadığından davasının reddi yerine kabulü doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.”13
• “Davacı Yavuz’un yaptığı işin bedeli için açtığı dava, mahkemece ret edilmiştir. Dosyadaki delillere göre, inşaatın imara aykırı yapıldığı ve bu aykırılıklar giderilmeden inşaatın yasal hale gelip ruhsat alamayacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının yaptığı işten dolayı alacağa hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınarak, inşaatın bu haliyle bir değer ifade edip etmediği, yasal hale gelmesi için bir kısmının yıkılması ve tadili gerekiyorsa bunun için gerekli masrafların çıkartılmasından sonra davacının yaptığı işin değerinin bulunması ve davacı tarafından 3. kişilere satışı yapılan bağımsız bölümler varsa bunların değerinin de inşaat bedelinden tenzil olunması ve sonucuna göre davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken, davacının sebepsiz iktisap hükümlerine göre dava açabileceğinden bahisle davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.”14
Burada, üçüncü kişi üzerinde bırakılan bağımsız bölümlerin arsa payı dikkate alınarak belirlenecek arsa değerinin, yüklenicinin hakettiği imalat bedelinden mahsubu söz konusu değildir. Bir başka anlatımla, üçüncü kişiler üzerindeki sadece arsa değeri mahsup edilmez. Çünkü yüklenicinin alacağı, yaptığı tüm imalat üzerinden hesaplanmaktadır. Bu imalatın içinde üçüncü kişilere devredilen bağımsız bölümlerin imalat bedeli de vardır. Daha değişik bir anlatımla arsa sahibinin imalat nedeniyle zenginleşmesi, tüm imalat dikkate alınarak bulunmakta; ancak üçüncü kişilere devredilen bağımsız bölümlerin arsa payına karşılık gelen arsa ve imalat değeri mal varlığından çıkmaktadır.15 Örneğin değeri 5.000.000-TL olan arsa üzerine arsa payları ve yüzölçümleri eşit 10 daire yapımını konu alan kat karşılığı sözleşme, inşaat %50 seviyesinde iken geriye etkili olarak feshedildiğinde ve 2 daire de yüklenici tarafından tapuda iyi niyetli üçüncü kişilere devredilmiş olduğunda, %50 seviyesindeki tüm inşaat bedeli 3.000.000- TL den, 3.000.000/10 daire=300.000-TL (imalat) ve 5.000.000x(2/10)=1.000.000-TL (arsa) toplamı 1.300.000-TL mahsup edilerek yükleniciye 3.000.000-1.300.000=1.700.000-TL ödenecektir. Sadece arsa bedeli 1.000.000-TL nin mahsubu durumunda, yüklenici, birincisi tüm imalat değeri içinden (mahsuba konu bağımsız bölümlerin imalat bedeli olarak arsa sahibinden); ikincisi, arsa ve imalattan oluşan bağımsız bölümün satışından (üçüncü kişiye yaptığı satıştan) olmak üzere iki defa imalat bedeli tahsil etmiş olacaktır. Ancak, yüklenicinin sattığı bağımsız bölümün/bölümlerin henüz inşaa edilmemiş olması halinde (örneğin 8 katlı binanın en üstündeki dubleksin satılmasına rağmen, henüz 4 katının yapılması veya yükleniciye kalan bloğa başlanmaması gibi durumlarda) bu bağımsız bölümün/bölümlerin imalat bedeli dahil olmaksızın, sadece arsa payına karşı gelen arsa değerinin mahsubunun yapılması gerekeceği açıktır. Yüklenicinin tapuda devrettiği bağımsız bölümlerin değişik seviyelerde olması halinde ise, o seviyedeki inşaat değerinin mahsubu yapılacaktır.
Aynı şekilde, sözleşmenin geriye etkili feshinden sonra, arsa sahibinin yükleniciden tapuda bağımsız bölüm alan kişilerden bazılarına tapu iptal ve tescil veya müdahalenin önlenmesi davası açmaması durumunda, bu kişilere ait bağımsız bölüm değerinin, yüklenicinin imalat bedeli alacağından mahsubu gerekmektedir.
• “Daha önce kararı kesinleşen Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/1803 E-2003/14 K. sayılı dosyasının yargılaması sonucu yüklenici Mesut Atar ile arsa sahibi Ahmet Korkmaz arasındaki 05.05.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine karar verilmiştir. Dosyada bulunan Esenyurt. 1753 ada. 5 parsele ait tapu kaydının incelenmesinden, birleşen dosyanın davalılarından Yasin Yılmaz’ın 20/2400 pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Yasin Yılmaz tapuda pay sahibi olduğuna göre, arsa sahibi Ahmet Korkmaz tarafından aleyhine açılan müdahalenin men’i davasının reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak arsa sahibi Ahmet Korkmaz tarafından açılan men’i müdahale davasının diğer davalıları Remzi Karadaş, Necati Karadaş, Dursune Eroğlu, Zeki Dereli ve vefat eden Reşit Eroğlu mirasçıları (karardan sonra Reşit Eroğlu’nun vefat ettiği anlaşılmakla) tapu paydaşı olmadıklarına göre, bunlar hakkındaki müdahalenin önlenmesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu davalılar yönünden de müdahalenin önlemesi davasının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı yüklenici Mesut Atar sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle, yaptığı işe karşılık bedel isteminde bulunmaktadır. 20.01.2005 tarihli bilirkişi raporunda davacı yüklenici Mesut Atar’ın yaptığı işin bedeli 68.078,04 TL olarak hesaplanmıştır. Sözleşme geriye etkili olarak feshedildiğine göre, davacı yüklenici Mesut Atar bu imalat bedelini arsa sahibi Ahmet Korkmaz’dan istemekte haklıdır. Ancak tapu kaydına göre davanın tarafı olmayan ve arsa sahibi tarafından haklarında men’i müdahale davası açılmayan kişiler ile hakkındaki men’i müdahale davası reddedilen Yasin Yılmaz’ın tapu kaydına göre paydaş oldukları anlaşılmaktadır. Bu kişilerin ne şekilde paydaş oldukları tam olarak belirlenememektedir. Bu kişiler yüklenici Mesut Atar’ın satışı sonucu veya ondan intikal eden payları satın almaları nedeniyle taşınmaz paydaşı olmuşlarsa ve arsa sahibi tarafından sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle tapu paydaşları hakkında tapu iptali-tescil davası açılmamışsa, davacı yüklenicinin hakettiği iş bedelinden, devredilen tapu paylarına isabet eden miktarın düşülmesi gerekir. Mahkemece bu konularda araştırma yapılmadan ve bilirkişilerden rapor alınmadan yazılı gerekçeyle yüklenici Mesut Atar’ın iş bedeli isteminin reddine karar verilmesi de hatalı olmuştur. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.”16
Arsa sahibi, yüklenicinin sattığı bağımsız bölümlerin bedelinin yüklenici alacağından mahsubunu açıkça da talep edebilir.
• “…Dosyada mevcut delil ve alınan bilirkişi raporlarına göre; davacının işin devamı sırasında acze düştüğü, işi Candoğan Çakır isimli taşerona sözleşmeyle devrettiği, ancak Candoğan’ın dahi bu inşaatta hiçbir işlem yapmadığını ihtarında kabul ettiği bu haliyle dosyada mevcut 14.10.1997 günlü 1997/192 sayılı delil tespiti raporunda belirtilen işler dışında davacının başkaca imalat yapmadığı ortaya çıkmıştır. söz konusu tespit raporunda kısmen inşa olunan villaların tek tek seviye tespitleri belirlenmişse de tümünün yüzde kaç oranında tamamlandığı açıklanmamıştır. Buna rağmen rapor kapsamından inşaatın o tarih itibariyle ileriye etkili feshi haklı kılacak seviyeye getirilmediği de ortadadır. Bu nedenle akdin ileriye etkili feshi gerektiğine dair itirazların haklı tarafı yoktur. Arsa sahiplerinin akdi haklı nedenlerle bozduklarının kabulü zorunludur. Bu haliyle, davacı yüklenici aynen ifa yani tapu iptali talebinde bulunamaz ve ancak yaptığı işin bedelini talep edebilir ise de, davalı arsa sahipleri davacının sattığı 11 adet villa bedelinin alacaktan tenzilini istediklerinden bu villaların bedellerinin yüklenici alacağından düşülmesi icabetmektedir. Bu açıklamalar karşısında mahkemece akdin haklı nedenlerle feshedildiğinin kabul edilmesi, davacının yaptığı tüm imalatın 1997/192 sayılı delil tespiti raporunda belirlenen imalatların tümü dikkate alınarak ve “akdin feshi için açılan davanın tarihi itibariyle” 1998 yılı fiyatlarına endekslenerek bedelinin saptanması, bu miktardan davacıya verilen 11 adet villanın bedeli 1998 yılı rayiçlerinden belirlenerek davacı alacağından düşülmesi ve kalan bir miktar varsa davanın bu kısım için kabulüne karar verilmesi gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir.”17
Yukarıdaki kararda, arsa sahibinin dönmeye ilişkin açtığı davada, yüklenici işten el çekmiş olduğundan, dönmenin sonuçlarının dava tarihi itibariyle doğduğu kabul edilmiş ve bu tarih itibariyle üçüncü kişilere satılan bağımsız bölümlerin değeri mahsuplaştırılmıştır.
Yüklenici, kendisine kalan bağımsız bölümlerin tamamını üçüncü kişilere sattığında veya temlik ettiğinde, arsa sahibinden imalat bedeli isteyemeyecektir.18
Arsa sahibi, geriye etkili fesih davası açtıktan ve hatta davayı kesinleştirdikten sonra bazı bağımsız bölümleri yükleniciye devrederek yapılan kısmi imalatın bedelini ödemiş olabilir. Arsa sahibinin, geriye etkili fesih davasından sonra devrettiği tapuların kendisine iadesi için dava açması halinde hakkını kötüye kullandığı kabul edilmelidir. Bir olayda, 16.5.2006 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış; inşaat %28 seviyesindeyken yüklenicinin temerrüdü nedeniyle 22.1.2009 tarihinde geriye etkili fesih davası açılmış; 29.12.2009 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş; temyiz ve karar düzeltme aşamalarından sonra geriye etkili fesih kararı 14.2.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Bu arada, yükleniciye ve onun da üçüncü kişilere tapuda yaptığı devirlerin iptali ile arsa sahibi adına tapuların tescili için 11.8.2011 tarihinde ayrı bir dava açılmıştır. Bu davada Mahkeme, bir kısım devirlerin, geriye etkili fesih davasının açılmasından sonra yapıldığı için arsa sahibinin hakkını kötüye kullandığı gerekçesiyle, bu devirlere konu bağımsız bölümler bakımından davanın reddine, fesih davası açılmadan önce yükleniciye (ondan da üçüncü kişilere) yapılan devirler bakımından ise davanın kabulü ile tapu iptal ve tescile karar vermiştir.19 Bu karar aşağıdaki gerekçeyle Yargıtay tarafından onanmıştır.
• “… Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle sözleşmede aşamalı devir öngörülmüş olsa dahi yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranması ya da temerrüde düşmüş olması sebebi ile sözleşmeden dönme ve fesih davasının açılmasından sonra arsa sahibi TBK’nın 97. (BK 81) maddesi hükmünce aşamalı devir yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olmayıp bu yükümlülüğünün açtığı davanın reddedilmesi halinde devam edeceğine ve buna rağmen fesih-dönme davası açtıktan sonra yükleniciye arsa payı devreden arsa sahibinin fesih-dönme kararının kesinleşmesinden sonra devredilen payı yükleniciden devralan 3. kişiden tapu kaydının iptâlini istemekte iyiniyetli olduğunun kabul edilmesinin mümkün bulunmamasına göre … usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına…”20

Arsa sahibi, daha önceden yükleniciye bir kısım payı tapuda devretmiş, bu paya yüklenicinin borcu nedeniyle haciz konulmuş; hacizli pay satışa çıkarılmış ve arsa sahibi ya da üçüncü kişi payı icrada satın almışsa, geriye etkili fesihte hissenin rayiç bedeli (icradaki satım bedeli değil), yüklenicinin yaptığı kısmi imalat bedelinden mahsup edilebilir.

• “… Dava konusu somut olayda arsa maliklerince yüklenici kooperatife devredilen 54/1440 oranındaki pay kooperatifin üçüncü şahsa olan borcundan dolayı haczedilmiş, satışa çıkarılmış, davacı arsa maliklerinden Cuma Yılmaz bu yeri satın almıştır. İnşaat seviyesi itibarıyla davacı tarafın fesih isteminin yerinde olduğu, davalı yüklenici kooperatifçe birleşen dava dosyasında imalat bedeliyle ilgili alacak davasının açıldığı, 12.7.2006 tarihi itibarıyla fesih iradelerinin birleştiği açıklık kazanmıştır. Bilirkişi raporunda bu tarih itibarıyla mahalli serbest piyasa fiyatlarına göre yapılan imalat bedelinin 1.979.227,00-TL olduğu hesaplanmıştır. Mahkemece davacılar tarafından yaptırılan tespit sonucu belirlenen 1.951.003,00_TL bedele itibar edilip hüküm kurulmuştur. Ancak arsa maliklerince devredilen 54/1440 payın tapusunun iptali ile hisseleri oranında adlarına tescili istenmişse de davanın devamı sırasında bu yer icraca satılmış olup, davacılar seçimlik hakkını bedel tayini yönünde kullandıklarından ve belirlenecek bedelin yüklenici kooperatif tarafından açılan imalat bedeli ile ilgili alacak davasından hükmedilen imalat bedelinden mahsubunu istediklerinden bu hususun gözetilmemesi isabetli olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken iş arsa maliklerince tapuda devri yapılan 544/1440 oranındaki payın bedeli satış tarihi itibarıyla uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla saptanıp, yüklenici kooperatif tarafından açılan imalat bedeliyle ilgili alacak davasında mahsup edilmesi hususunun gözetilmesi ve sonucu dairesinde karar verilmesinden ibaret olmalıdır…”21

Yukarıdaki olayda imalat bedeli, feshin hüküm ve sonuçlarını doğurduğu tarih itibariyle belirlenirken, payın objektif değerinin de, satış tarihi yerine, feshin hüküm ve sonuçlarını doğurduğu tarih itibariyle belirlenmesi daha uygun olurdu.

SONUÇ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadı birleştirme kararına göre; kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapuya şerh verilmediği durumlarda;

1)Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı arsa sahibi sözleşmeyi geriye etkili biçimde feshettiğinde (sözleşmeden döndüğünde) veya sözleşme geçersiz (özellikle tüm arsa sahipleriyle yapılmadığı için) olduğunda, yükleniciden tapuda bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişilerin üzerindeki tapu kaydının arsa sahibine geri döneceğine, diğer sınırlı ayni haklar ve özellikle de ipotekler bakımından aynı durumun söz konusu olacağına dair Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, yükleniciden tapuda pay devralan veya ayni hak kazanan iyiniyetli hak sahiplerine uygulanmayacaktır.

2)Hukuka aykırı içtihatlar nedeniyle adalet hizmetinin kötü işlemesine dayanarak, idari yargıda Adalet Bakanlığı aleyhine tazminat davası açılabilmelidir. O nedenle içtihadı birleştime kararının gerekçesiyle birlikte Resmi Gazetete yayımlanmasından sonraki 60 gün içinde dava açılarak bu konudaki haksız ve hukuka aykırı uygulamadan (avans tapu uygulamasından) zarar görenlerin tazminat davası açarak haklarını aramaları uygun olacaktır.

3)Sözleşmeden dönülmesi üzerine yüklenicinin kısmi imalat bedeli alacağından, yükleniciye devredilen bağımsız bölümün yarım seviyedeki inşaat bedeli ile arsa payına karşı gelen arsa değerinin mahsubu yapılabilecektir. Eğer ortada bir imalat yoksa, sadece arsanın değeri yüklenici tarafından tazmin edilecektir.

1 Av. Dr. Nezih Sütçü (Bursa Barosu Avukatı).
2 Y. 15. HD. 13.7.2020, 2019/3306, 2240; Y. 6. HD. 28.9.2023, 2022/4121, 3055; Y. 6. HD. 3.10.2023, 2022/2186, 3100…
3 YHGK 25.10.2000, 1-1295/1563; Aynı doğrultuda, YHGK 25.10.2000, 1-1280/1554; YHGK 15.2.1995, 1-15/70; YHGK 30.11.1994, 15-552/779; Y. 1.HD. 24.12.1993, 15195/15902; Y. 15. HD. 27.5.2008, 1818/3391; Y. 15. HD. 24.3.2003, 620/1470; Y. 15. HD. 23.12.1999, 3754/4919. Y. 15. HD. 11.7.2011, 2010/6384, 4530; Y. 15. HD. 17.10.2002, 2314/4710; Y. 15. HD. 27.2.2001, 623/1073; Y. 15. HD. 27.4.1998, 176/1669; Y. 23. HD. 11.6.2012, 2482/4067; Y. 15. HD. 11.6.2012, 2706/4360; Y. 15. HD. 14.5.2012, 2011/6559, 3377; Y. 15. HD. 15.1.2004, 2003/3199, 126; Y. 15. HD. 5.11.1998, 3058/4073; Y. 15. HD. 7.4.1997, 1159/1866; Y. 15. HD. 7.2.2002, 191/560; Y. 15. HD. 30.4.1998, 1364/1746; Y. 15. HD. 13.1.2003, 2002/6085, 68; Y. 15. HD. 11.6.2012, 2706/4360; Y. 15. HD. 17.5.2012, 734/3568; Y. 15. HD. 24.3.2003, 4015/1657; Y. 23. HD. 31.5.2012, 1735/3875; Y. 23. HD. 15.10.2014, 6486/6291; Y. 23. HD. 7.4.2014, 2013/8856, 2679; Y. 23. HD. 18.1.2017, 2016/1280, 61; Y. 23. HD. 20.3.2017, 2015/9573, 866; Y. 23. HD. 25.1.2018, 2016, 7210, 222; YHGK 23.12.2021, 2018/23-1057, 1756; YHGK 21.12.2022, 21/15-493, 1803; YHGK 28.6.2022, 14-69/1050; Y. 6. HD. 1.2.2024, 2022/3990, 471; Y. 15. HD. 7.1.2019, 2018/1645, 43; Y. 15. HD. 13.7.2020, 2019/3306, 2240; Y. 15. HD. 1.3.2021, 2020/1271, 555. Y. 15. HD. 4.3.2005, 2004/3299, 1234; Y. 15. HD. 1.7.2010, 2009/1416, 3797; YHGK 9.3.2016, 2014/15-605, 293; Y. 15. HD. 1.6.2004, 6241/3055; Y. 15. HD. 15.9.2005, 2004/7533, 4701; Y. 15. HD. 10.3.2003, 492/1152; Y. 15. HD. 8.12.2003, 2679/6105; Y. 15. HD. 21.3.2002, 2001/5182, 1300; Y. 15. HD. 24.6.1998, 2147/2779; Y. 1. HD. 3.11.1999, 10974/10974; Y. 1.HD. 15.5.1998, 4285/6264; Y. 15. HD. 30.3.1998, 406/1209; Y.15.HD. 27.11.1989, 1899/4955…
4 Avans tapu uygulaması ile ilgili detaylar ve eleştiriler için bkz. SÜTÇÜ, Nezih, Uygulama ve Teoride Tüm Yönleriyle Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi, Ankara, 2024 (9. Baskı), Cilt 1, s. 1426-1433 ve Cilt 2, s. 1806-1825.
5 Y. 15. HD. 29.11.2010, 2009/6021, 6481; Benzer doğrultuda, Y. 15. HD. 19.4.2010, 281/2220; Y. 14. HD. 30.1.2006, 10188/286…
6 AYM 20.7.2017, Başvuru No: 2014/12321. Benzer doğrultuda, AYM 26.10.2017, Başvuru No: 2014/2085; AYM 7.2.2018, Başvuru No: 2014/6672; AYM 26.6.2014, Başvuru No: 2013/2263; AYM 13.9.2017, Başvuru No: 2014/10761; AYM 8.11.2017, Başvuru No: 2014/11114; AYM 22.6.2017, Başvuru No: 2014/11410; AYM 21.9.2017, Başvuru No: 2014/12026…
7 SÜTÇÜ, Cilt 1, s. 1426-1433.
8 SÜTÇÜ, Cilt 1, s. 1433-1438.
9 Dan. 10. D. 14.6.2010, 2008/643, 5353; Dan. 10. D. 13.2.2006, 2004/9120, 1220.
10 Y. 20.HD. 26.1.2017, 2015/3041, 490; Y. 20. HD. 2.6.2016, 7210/6253.
11 Y. 15. HD. 16.1.2009, 2008/69, 103; Aynı doğrultuda, Y. 15. HD. 17.1.2013, 2012/5568, 165; Y. 15. HD. 14.12.2005, 1933/6804; Y. 15. HD. 1.10.2012, 5360/5918, s. 643; Y. 23. HD. 15.12.2016, 2015/7779, 5413… Ancak Yargıtay başka bir yeni tarihli sayılabilecek kararında geriye etkili fesihte, imalat bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerektiği kabul edilmiştir, Y. 6. HD. 14.9.2022, 2021/5512, 4122.

12 Y. 15. HD. 13.3.2003, 2002/5078, 1266; Aynı doğrultuda, Y. 23. HD. 23.2.2016, 2015/5901, 1026; Y. 23. HD. 18.4.2017, 2015/8521, 1153; Y. 15. HD. 16.12.2019, 399/5161.
13 Y. 15. HD. 13.11.2002, 2705/5106; Y. 23. HD. 30.11.2017, 2015/9948, 3526.
14 Y. 15. HD. 18.3.2002, 5442/1168.
15 Ancak Yargıtay bir kararında, yüklenicinin sattığı bağımsız bölümlerin bitmiş haldeki serbest piyasa değerinin imalat bedelinden mahsup edilmesi gerektiğine hükmetmiştir, “…yüklenicinin yaptığı yasal imalât nedeniyle hakettiği iş bedelinin dava tarihi itibariyle hesaplattırılması, aynı tarih itibariyle yüklenici tarafından üçüncü kişilere satılan işyeri ve dairelerin tamamlanmış bedellerinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi, güçlendirme gerekiyorsa giderlerinin hesaplattırılması, yüklenicinin hakettiği iş bedeli bulunurken, yüklenici tarafından satılan dairelerin tamamlanmış haldeki bedelleriyle hesaplanacak güçlendirme giderleri düşülerek, kalan iş bedeli alacağı varsa bunun tahsiline karar verilmesi gerektiği …”, Y. 6. HD. 20.6.2022, 2021/4310, 3449 gerekçesinde belirtilen Y. 15. HD. 23.10.2009, 2008/7041, 5582 sayılı kararı.
16 Y. 15. HD. 1.7.2010, 2009/3039, 3814.
17 Y. 15. HD. 2.10.2003, 212/4511; Y. 23. HD. 16.5.2013, 2012/6302, 3240, COŞKUN, İnşaat, s. 749.
18 “… yüklenicinin sattığı 3.kişiler tapularını almış olup, eksik imalat bedelleri de bu dosyada depo edildiğine göre, yüklenicinin imalat bedelini, kendisine düşen bağımsız bölümleri satarak karşıladığı da dikkate alındığında asıl davanın reddi gerekirken…”, Y. 6. HD. 29.6.2022, 2021/4551, 3753.
19 İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13.3.2018, 2012/333, 134, Özel Arşiv. Mahkemenin gerekçeli kararında, arsa sahibinin hissesi ve %28 inşaat seviyesi dikkate alındığında, sorumlu olduğu imalat bedelinin 3.937.471,20-TL ve menfi zararının ise (yeni imar durumu nedeniyle arsa sahibi hissesine karşı gelen inşaat alan kaybı 3165,28 m2, iş bu eksik inşaat alanının dava tarihi itibariyle bedelinin de) 4.747.920,00-TL olduğu belirtilmesine (bir başka anlatımla arsa sahibinin menfi zararının, sorumlu olduğu imalat bedelinin üzerinde kalmasına) rağmen, neden ve niçin fesih davasından sonra tapuda devir yapıldığının gerekçesi karardan anlaşılamamıştır. Yukarıdaki olayda, arsa sahibinin dava açıldıktan sonra yükleniciye ne suretle bağımsız bölüm devri yaptığı konusu da kararda tartışılmamıştır. Her olayın özeli ve detayında değerlendirme yapılması gerekir. Örneğin, daha önceden yüklenicinin gösterdiği kişiye verilmiş bir vekaletnameye istinaden yükleniciye devir yapıldığında, arsa sahibinin hakkını kötüye kullandığı kabul edilmeyecektir.
20 Y. 15. HD. 5.2.2020, 2019/36, 293, Özel Arşiv.
21 Y. 15. HD. 13.9.2012, 4776/5776, DUMAN, 2013, s. 655-656.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------

2
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Avans Tapu İçtihadındaki Değişikliğin Değerlendirilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Dr. Nezih Sütçü'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
24-05-2025 - 22:50
(3 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
116
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 dakika 7 saniye önce.
* Ortalama Günde 29,00 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 37829, Kelime Sayısı : 4865, Boyut : 36,94 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2278
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04645491 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.