Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Bir Örnek Olay Ve İçtihat Işığında Ev Başkanının Gözetim Sorumluluğu

Yazan : Yrd. Doç. Dr. Yahya Deryal [Yazarla İletişim]
KTÜ-İİBF Ticaret Hukuku AD.

Makale Özeti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, mümeyyiz küçüğün okulda arkadaşları ile oynarken verebileceği zararlardan da ev başkanının gözetim sorumluluğu bulunduğuna ilişkin 2004 tarihli bir içtihadı hakkında kısa bir değerlendirme

BİR ÖRNEK OLAY VE İÇTİHAT IŞIĞINDA EV BAŞKANININ GÖZETİM SORUMLULUĞU

Yrd. Doç. Dr. Yahya DERYAL
KTÜ-İİBF Ticaret Hukuku AD.
yderyal@ktu.edu.tr

Yıl: 1997. Yer: Sarıkamış.
İlköğretim 4. sınıfta okuyan yaramaz kızımız (L), okulun bahçesinde arkadaşları ile oyun oynarken 5. sınıfta okuyan arkadaşı (Ş) ile kavga eder ve bu sırada fırlattığı cam nedeniyle (Ş)’nin sol gözü kör olur.
(Ş)’nin babası (N), bu olay sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Erzurum İdare Mahkemesi'nde “hizmet kusuru” nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açar ve davayı kazanır.
Mahkeme, kazanın meydana gelmesinde okul idaresinin “hizmet kusuru” bulunduğunu kabul ederek faiziyle birlikte toplam 54.306.660.000.-TL’nin tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verir.
Olay tarihinde (L) 11 yaşını doldurmuş durumdadır ve alınan sağlık kurulu raporuna göre mağdur (Ş) % 32 oranında işgücü kaybına ve uzuv tatiline maruz kalmıştır.
Suçu sabit gören Asliye Ceza Mahkemesi, doktor raporuna göre “farık ve mümeyyiz” olmayan (L)’yi tedbir olarak babasına teslim eder.
55 milyara yakın tazminat ödemek zorunda kalan Bakanlık, kazaya (dolayısıyla tazminata) sebep olayın küçük (L)'nin, “aile başkanı” sıfatıyla ve kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumlu babası aleyhine, veli olarak objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek rücu davası açar ve ödediği tazminatı talep eder.
Yerel mahkeme, zarar verici olayın okulların açık olduğu bir zamanda ve davacı Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğu altındaki bir yerde meydana geldiği; çocuğunu okula gönderip idareye teslim eden davalının okul saatleri içinde başka bir tedbir almasının mümkün bulunmadığı, Medeni Kanun'un 369/1. maddesi gereğince alışılmış şekilde çocuğunu gözetim altında tuttuğu açıkça anlaşılan “ev başkanı” davalının bir kusurundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Karar temyiz edilir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin red kararını bozar. Fakat mahkeme kararında direnince konu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun önüne gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 08.12.2004 tarih ve 4-642/648 sayılı içtihadında, Yargıtay Dairesinin bozma kararını yerinde bulur.
Gerekçe şu şekildedir:
“Zarara neden olan olay, öğrenim saatleri içerisinde ve okul alanı içerisinde meydana gelmiştir. Söz konusu okul, yatılı olmayan, öğrencilerin günün belirli saatlerinde gördükleri, öğrenimin bitiminden sonra da evlerine döndükleri bir ilköğretim okuludur.
Zarar verenin eylemli olarak evin mensubu olmaktan çıktığı, başka bir ifadeyle ev başkanı ile aralarındaki bağımlılık ilişkisinin kesildiği durumlarda, ev başkanının sorumluluğu bu durumun sona erdiği ve zarar verenin tekrar evin mensubu haline geldiği ana kadar ortadan kalkar.
Ev başkanı ve baba durumundaki davalının, küçüğün öğrenci velisi sıfatını da birlikte taşısa bile, teneffüs dâhil, okul saatleri içerisinde fiilen küçüğün yanında olmasının mümkün olmaması karşısında, bağımlılık ilişkisinin kesildiği ve küçüğün, öğrencilik sıfatıyla tamamen okul idaresinin gözetimi altına girdiği, ona bağımlı halde bulunduğu kabul edilmelidir.
Ancak, ev başkanı salt bu sıfatından dolayı, eğer somut olayın özellikleri onu gerektiriyorsa, küçüğün kendisiyle aralarındaki bağımlılık ilişkisinin kesildiği yer ve zamanlardaki davranışlarının sonuçlarından dahi sorumlu tutulabilir.
Eğer, küçüğü zarar verici eylemde bulunmaya götüren süreçte ev başkanına yüklenebilecek bir kusur varsa, onun sonuçlarından sorumlu olacaktır.
Küçük çocuklar, zarar verici olabileceği konusunda yeterli muhakeme yeteneğine henüz sahip olmadıkları için eylemlerinde kontrolsüz, ölçüsüz ve aşırı olabilir, üçüncü kişilere zarar verici davranışlarda bulunabilirler.
Kendisi şiddete maruz kalan çocuklar, başkalarına aynı davranışları yansıtma eğiliminde olabilirler. O halde, kavga ettiği bir arkadaşının gözüne cam parçası fırlatarak görme yeteneğini yitirmesine neden olan bir küçüğün bu davranışının, salt okul ortamında ve dolayısıyla kendisiyle fiili bağımlılık ilişkisinin kesildiği bir yer ve zamanda gerçekleşmiş olmasına bakılarak, aile başkanının doğan zarardan hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağı düşünülemez.
Yasanın ev başkanına yüklediği "gözetim altında bulundurma" görevi, sadece bağımlılık ilişkisinin söz konusu olduğu zamanlardaki eylemli bir gözetimle sınırlı olmayıp küçüğün eğitim sürecinde aile başkanı sıfatıyla kendisine düşen görevleri tam olarak yerine getirmeyi de kapsar.
Küçüğün, bu görevin yerine getirilmesindeki bir eksiklik nedeniyle, aralarındaki bağımlılık ilişkisinin kesildiği anlarda dahi olsa, başkasına zarar verici davranışta bulunması halinde, ev başkanı sorumlu olacaktır.”
Uygulamaya yön verecek düzeydeki bu içtihat, değişik yönleriyle eleştirilebilir.
Özellikle MK.m.369/I hükmü hatırlanmalıdır: "Ev baş¬kanı, ….alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur".
Acaba söze konu davada bu “kurtuluş kanıtı” gerçekleşmiş sayılamaz mı?
Gerekçede yaramaz (L)’nin aile içinde maruz kaldığı şiddeti arkadaşına yansıttığından ve babasının bu nedenle sorumluluğundan söz ediliyor.
Eleştiriye açık da olsa Türk yargısının yorumu budur.
Saygıdeğer anne-babalar (ev başkanları) dikkat!!! Çocuklarınıza sahip çıkın! Onları gözetmede ihmal ve tedbirsizlik göstermeyin. Yoksa faturası ağır olabilir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Bir Örnek Olay Ve İçtihat Işığında Ev Başkanının Gözetim Sorumluluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Yrd. Doç. Dr. Yahya Deryal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
28-08-2006 - 17:31
(6451 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (71%) makaleyi yararlı bulurken, 2 okuyucu (29%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
19104
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 8 saat 27 dakika 53 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,96 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 5457, Kelime Sayısı : 677, Boyut : 5,33 Kb.
* 14 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 14 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 352
Yorumlar : 1
Türk toplumunda aile içi şiddetin yoğun bir şekilde yaşandığı acı bir gerçektir.12 yıl liselerde öğretmenlik yapmış bir avukat olarak buna onlarca defa tanık oldum.Ancak bana göre İçtihat Kurulu da zo... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03266692 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.