e-tüketicie-tüketici
1 GİRİŞ.. 3
2 Tüketici kavramı ve e-tüketici 4
3 e-tüketim... 5
3.1 Dünyada e-tüketimin yaygınlaşması 5
3.2 e-tüketimde ABD ve Avrupa ülkeleri ayrımı 6
3.3 Türkiyede e-tüketim... 6
3.4 Online alışverişte başarı oranı 7
4 Tüketici hukuku.. 9
4.1 Türkiyede tüketici hukuku.. 9
4.1.1 Kanunlar. 9
4.1.2 Yönetmelikler. 9
4.1.3 Tebliğler. 10
4.2 yabancı ülkelerde tüketici hukuku.. 11
4.2.1 ABD’de durum.. 11
4.2.2 Uluslararası kuruluşlar. 11
4.2.2.1 Birleşmiş Milletler 11
4.2.2.2 OECD.. 11
4.2.3 Avrupa Birliği 12
5 İnternette sözkonusu olabilecek tüketici sorunları 14
5.1.1 İnternette hileli ve aldatıcı davranışlara karşı tüketicinin korunması
14
5.1.2 Tüketiciye ait özel bilgilerin amaçlar dışında kullanılması 14
5.1.3 İnternette yapılan siparişlere ilişkin sorunlar. 15
5.1.4 İnternette yapılan ödemelere ilişkin sorunlar. 15
5.1.5 İnternette yapılan siparişlerin teslimine ilişkin sorunlar. 16
5.1.6 Teknik aksaklıklar nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunlar. 16
5.1.7 İnternet üzerinden yapılan alışverişlerin Türkiye dışındaki
firmalardan gerçekleşmesi halindeki olası sorunlar 16
5.1.8 İnternette yapılan satışlarda tüketicinin cayma hakkı 16
5.1.9 İnternette satışı yapılan malların niteliği 16
5.1.10 Aldatıcı ve yanıltıcı reklamlar. 17
5.1.11 Şirketler tarafından kitlelere e-posta gönderilmesi (spamming). 17
5.1.11.1 Avrupa Birliği’nde mevcut durum.. 18
5.1.11.2 Türk hukukunda mevcut durum.. 19
6 İnternette tüketici hukuku.. 20
6.1 Mesafeli satışlar.. 21
6.1.1 Genel olarak mesafeli satışlar. 21
6.1.2 AB’liğinde mesafeli satışlar ile ilgili düzenlemeler. 21
6.1.2.1 Tanımlamalar; 21
6.1.2.2 Uygulama alanı; 22
6.1.2.3 Tüketicinin aydınlatılması yükümlülüğü; 23
6.1.2.4 Tüketicinin sözleşmeden dönme ve malı geri verme hakkı; 23
6.1.2.5 Sipariş edilmeyen mal teslimi veya hizmet ifası 23
6.1.2.6 Ödeme Kartlarının Kötüye Kullanılması Halinde Tüketicinin
Sorumluluğunun Sınırlandırılması ve Tüketicinin Korunması 24
6.1.3 Türkiye’de mesafeli satışlar ile ilgili düzenlemeler. 24
6.2 KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE GİZLİLİĞİN SAĞLANMASI 27
6.2.1 Avrupa ülkelerinde konuya ilişkin düzenlemeler; 27
6.2.2 Türkiyede konuya ilişkin düzenlemeler. 28
6.3 E-ticaret.. 32
6.3.1 Yönerge hazırlıkları 32
6.3.2 Elektronik Ticaret Konusunda Direktif 36
6.3.2.1 Amaç ve Kapsam.. 36
6.3.2.2 Tanımlar 36
6.3.2.3 İç Pazar 36
6.3.2.4 Sunulacak bilgi 36
6.3.2.5 Sipariş verilmesi 37
6.3.2.6 Davranış Kuralları (Codes of Conduct) 38
6.3.2.7 Uyuşmazlığın Yargı Dışı Yollarla Çözülmesi (out of court) 38
6.3.2.8 Gözden Geçirme (inceleme) 39
6.4 E-imza.. 39
6.5 Elektronik ödeme araçları 40
7 İnternette satış yapacak sitelerde bulunması gereken asgari şartlar.. 42
8 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME. 43
1 GİRİŞ
İnternet kullanımının geniş kitlelere yayılmasıyla klasik tüketici işlemlerinde
ciddi değişimler olmuş ve dolayısıyla yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaya
başlanmıştır. Bu ihtiyaçlardan yola çıkılarak hazırlanan; 4077 sayılı
“Tüketicinin Korunması Hakkında” kanunundaki değişiklikleri öngören yeni
Tüketici Yasa Tasarısı mal ve hizmet üretenlere yeni sorumluluklar, tüketicilere
ise yeni haklar getirmektedir. Mevcut kanunda, tüketicilere Avrupa
standartlarında haklar getirecek değişiklikler yapılmıştır.
Tüketici yasa tasarısında internet ve benzeri teknolojilerle yapılacak tüketici
işlemleri md.8 ve mesafeli satışlar başlığı altında(9/a) düzenlenmiştir. Ancak
konu sadece mesafeli satışlar başlığı altında toplanamayacak kadar geniş bir
alana yayılmış durumdadır. Her ne kadar böyle bir maddenin Tüketici Yasa
tasarısına koyulması umut vericiyse de yeterli değildir. Aslında internet ve
benzeri teknolojiler vasıtasıyla yapılacak alışverişlerde tüketicinin korunması
sadece tüketici yasalarında yapılacak düzenlemelerle de sağlanamaz. E-imza,
e-ticaret, kişisel verilerin korunması vb. alanlardaki kanunlarla ceza ve usul
hukukunda gerekli düzenlemeler yapılmadıkça internete yönelik olarak tüketici
yasalarında hükümlerin yer alıyor olması başlı başına bir anlam ifade edemez.
Günümüz Türk hukuk sisteminde basit bir e-postanın bile delil olarak kabul
edilip edilemeyeceği tartışılırken tüketici yasasına konulan bir maddeyle
konunun çözümlenmiş olması beklenemez.
Tasarıda yer alan maddeye öncülük eden “Mesafeli Sözleşmelerde Tüketicinin
Korunması Hakkındaki 20 Mayıs 1997 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey
Direktifi” nin (97/7/EC – OJL 144 4.6.1997) teknik olarak bir maddeyle ifade
edilmekten ziyade başlı başına bir kanun olarak düzenlenmeyi gerektirmesi bu
durumun açık bir göstergesidir.
Sonuç olarak Tüketici yasa tasarısı Türk tüketici hukuku açısından adeta bir
devrim niteliğinde olmakla birlikte internet ve benzeri teknolojilerle yapılan
alışverişlerde tüketicinin korunmasının bir iki maddeyle değil ayrı bir kanunla
sağlanabilecek genişlikte olduğu gerçeği de ortadadır. Ancak ihtiyaç duyulan bu
yasanın başarısı da elbette interneti düzenleyecek diğer yasaların (e-imza,
kişisel verilerin korunması, ceza,usul vb.) Türk hukunda yer almasına ve
entegrasyonuna bağlıdır.
Bu çalışmada ilk olarak tüketici ve e-tüketici kavramlarının tanımlamalarına yer
verilmiş daha sonra dünyada ve ülkemizde e-tüketimin ne boyutta olduğu
açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde genel olarak ülkemizde
ve dünyada(özellikle Avrupa Birliği’nde) tüketiciyi korumaya yönelik mevzuat ana
başlıklar altında belirtilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde ise
internette söz konusu olabilecek ve halihazırda karşılaşılan tüketici
sorunlarına dikkat çekilerek bu konuda yapılacak yasal düzenlemelerin hangi
hususları içermesi gerektiğine işaret edilmek istenmiştir. Çalışmanın
“internette tüketici hukuku” başlığını taşıyan altıncı bölümünde ise mesafeli
satışlar, kişisel verilerin korunması, e-ticaret, e-imza ve elektronik ödeme
araçlarıyla ilgili bilgiler verilmiş konular özellikle AB direktifleri
doğrultusunda açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın yedinci bölümünde ise
internette satış yapacak firmaların sitesinde bulunması gereken asgari
bilgilerin ne olduğu ifade edilmeye çalışılmıştır.Bu çalışmanın sekizinci ve son
bölümünde ise tüketicinin korunmasına ilişkin politikalarda dikkat edilmesi
gereken hususlar hakkındaki değerlendirmelere yer verilmiştir.
2 Tüketici kavramı ve e-tüketici
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre “tüketici”; bir mal veya
hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek
veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Bu kanunun bazı maddelerinde değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısında ise tüketici bir mal veya hizmeti ticari veya
mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel
kişi olarak ifade edilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri Senatosu ve Temsilciler Meclisi tarafından yürürlüğe
konulan “Küresel ve Ulusal Ticarette Elektronik İmza Kanunu” nda ise “Tüketici”
terimi ile öncelikle şahsi amaçlar, aile veya hane halkı amaçları için
kullanılan ürün veya hizmetleri bir işlem aracılığıyla temin eden şahıs ve bu
şahsın hukuki temsilcisi ifade edilmektedir.[1]
e-tüketici ise tüketici tanımının bir alt kavramı olarak düşünülebilir. Tüketim
ilişkilerini; üreticiler, tüketiciler ve kamu kurumları ile diğer
organizasyonlar arasında internet faaliyetlerinin yürütülmesi için
yapılandırılmış elektronik araçlar (Elektronik posta ve mesajlar, elektronik
bülten panoları, WWW teknolojisi, akıllı kartlar, elektronik fon transferi,
elektronik veri değişimi vb.) üzerinden gerçekleştiren gerçek ya da tüzel
kişiler e-tüketici olarak kabul edilebilirler.
3 e-tüketim
3.1 Dünyada e-tüketimin yaygınlaşması
1990’lı yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla tüm tüketim ve ticari ilişkilerde
ciddi değişiklikler gözlemlenmeye başlanmıştır. İletişim altyapısının güçlenmesi
ve güvenlik konusundaki endişelerin büyük oranda ortadan kalkmasını sağlayan
güvenlik teknolojilerinin gelişmesi ile tüketicilerin, internet ve benzeri
teknolojileri kullanarak yaptıkları alışverişlerde ciddi artışlar
gözlemlenmiştir. Aşağıdaki tablo elektronik ticaretin tüm dünyada inanılmaz bir
hızla yaygınlaştığını açıkça ortaya koymaktadır.[2]
Online Satış Ciroları Tahminleri (milyar $)
Yılİşletmeden - Son KullanıcıyaToplam İnternet Satışları
1998850
19992080
200045190
200190330
2002180590
2003220900
20043001400
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere 2004 yılında toplam online satış
cirolarının 1.4 trilyon ABD dolarına ulaşacağı belirtilmektedir.
3.2 e-tüketimde ABD ve Avrupa ülkeleri ayrımı
Dünya geneline baktığımızda hemen her konuda ABD ve Avrupa Birliği olarak
adlandırılabilecek iki model bulunmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye Avrupa
Birliğine üye olmayı hedefleyen ve mevzuatını da bu yönde düzenleyen bir
ülkedir. Ancak özellikle e-tüketim ABD’de ve bu modele uygun ülkelerde Avrupa
Birliği ülkelerine göre çok fazla gelişmiştir. Örneğin e-ticaretin Avrupada en
yaygın olduğu Batı Avrupa’da e-ticaret miktarı 1999 yılında 2.9 milyar dolar
iken sadece Japonyada yine 1999 yılında gerçekleşen e-ticaret miktarı 350
milyar Yen (3.2 milyar dolar)’dır.
Avrupa Birligi’nde (AB) “e-tüketici” sayısının önümüzdeki 5 yıl içinde en az 4
kat artmasının öngörülmesi ve aynı dönemde internet üzerinde yapılan alışverişin
de 8 kat artış göstermesi beklense de bu durum Avrupa ülkelerinin bu alanda ABD
ve Japonyanın çok gerisinde kalmasını engelleyemeyecektir. Günümüzde e-ticaret
hacminin yarısından fazlasının ABD’ de gerçekleşiyor olması bu durumun en somut
göstergesidir. Bu duruma başka bir örnek olarak ABD’nin New York kentinde
internete bağlı bilgisayarların sayısının tüm Afrika ülkelerindeki internete
bağlı bilgisayarların sayısından fazla olduğu gösterilebilir.
3.3 Türkiyede e-tüketim
Türkiye de sanal alışverişin ne aşamada olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte
İntel'in Türkiye çapında 1000 kişi üzerinde yaptırdığı araştırmaya göre Türk
İnternet tüketicisinin yüzde 75'inin yaşları 15 ile 44 arasında değişmekte ve
bunların da yarısını (%50.4) kadınlar oluşturmaktadır. Yine bu araştırmaya göre
Türk tüketicisi, İnternet üzerinde en çok giysi, kitap ve kaset /CD, ev eşyası,
mobilya ile elektronik eşya alışverişi yapmaya meyillidir. İnternet
tüketicilerinin online alışverişe iten nedenlerin başında mağazalardan yapılan
alışverişte kalabalık ve bitmek bilmeyen sıra önemli bir rol oynamaktadır.
Tenzilatlı satış ve zaman da tüketicileri internet'te alışverişe iten önemli
sebeplerdendir. İnternet'ten alışveriş yapmaya niyeti olanlar ise en çok zaman
kazanmak ve son dakika alışveriş yapabilmeyi önemli bir avantaj olarak
görmektedir. Tüketiciler, İnternet üzerinden yapacakları alışverişlerde
uluslararası kalitede geniş ürün yelpazesinden yararlanabildikleri ve tenzilatlı
satışlar için bu yolu tercih edebileceklerini söylemektedirler. İnternet
tüketicilerinin önemli kısmı Marmara bölgesinde yoğunlaşırken Akdeniz ve
Karadeniz bölgesi de onu takip etmektedir. İç Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu
Anadolu ise İnternet tüketicisinin göreceli olarak daha az olduğu bölgeleri
oluşturmaktadır.[3]
3.4 Online alışverişte başarı oranı
E-ticaretteki tüm bu gelişmelerin aksine ilginçtir ki; tüketicilerin online
alışverişte çok da başarılı oldukları söylenemez. Öyle ki dünyaca ünlü
danışmanlık kuruluşu A.T. Kearney’in yönetim danışmanları tarafından
gerçekleştirilen ve dünya on-line perakende pazarının %89’unu oluşturan ABD,
İngiltere, Japonya, İsveç, Fransa ve Almanya’da internet üzerinden alışveriş
yapan 1264 kişiyi kapsayan ilk e-tüketici araştırmasına göre, her 10 on-line
satın alma girişiminden 8’i başarısızdır. A.T. Kearney tarafından yapılan bu ilk
global e-tüketici araştırmasında yer alan ilginç saptamalar şu şekildedir;[4]
Her 10 on-line satın alma girişiminin 8’i başarısızdır. Vazgeçilen satın alma
girişimlerinin nedenleri; özel bilgi talebinin fazla olması (%52), kredi kartı
detaylarının verilmek istenmemesi (%46), web-sitesinin düzensiz çalışması
(%42), istenilen ürünün bulunamaması (%40) olarak saptanmıştır.
Satın alma işlemini tamamlayabilmek için her 3 işlemden 1’i ilave bir telefon
görüşmesini gerektiriyor ki bu, tüketicilerin %60’ının hayal kırıklığına
uğramasına ve böyle bir deneyimden sonra söz konusu siteye bir daha
girmemesine neden olmaktadır.
On-line tüketiciler, alternatif kanallar sunulması durumunda, %21 oranında
daha fazla harcama yapmaya hazırdırlar. Araştırmaya katılan kişilerin %41’i
televizyon, %41’i mobil telefonlar, %28’i ise kişisel dijital ekipmanlar (PDA)
aracılığıyla alışveriş yapmak istediklerini ifade etmişlerdir.
On-line tüketicilerin %61’i sadece bir-iki siteden düzenli olarak alışveriş
yapmakta katılımcıların %69’u kişisel bilgilerin tekrar tekrar girilmesi
zahmetli olduğu için farklı siteleri kullanmayı tercih etmediklerini
belirtmektedirler.
On-line alıcıların %30’u internet üzerinden herhangi bir şey alarak alışveriş
yapmak istemektedirler. Japonlar ve İngilizler en maceracı grubu
oluşturmaktadırlar. Japonların %41’i ve İngilizlerin %39’u internet üzerinden
herşeyi alabileceklerini ifade etmektedirler.
İnternet kullanımı en yüksek olan ABD ve İsveç, %40’lık bir oranla on-line
alışverişe erken adapte olanlar grubundadır. Amerikalıların %47’si,
İsveçlilerin ise %41’i en az iki sene önce internet üzerinden alışveriş
yapmaya başlamıştırlar.
Araştırma kapsamında yer alan ülkeler arasında, ABD ve Almanya’daki on-line
tüketiciler en çok para harcayanlar grubundadır.
Fransızlar on-line alışverişte en az para harcayan ve en tutucu gruptur.
Almanlar en çok web-sitelerinin düzgün çalışmaması nedeniyle problem
yaşamaktadırlar. Tüketicilerin %67’si, on-line satın alma işlemlerini
tamamlayabilmek için telefon etmek zorunda olmalarından şikayetçidirler.
4 Tüketici hukuku
4.1 Türkiyede tüketici hukuku
Türkiye’de tüketicinin korunması ile ilgili mevzuat şu şekilde özetlenebilir;
4.1.1 Kanunlar
1982 AY md.172. “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır,
tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.”
23.02.1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun. (Bu
kanunun 08.09.1995 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce sadece Borçlar Kanunun
1 ile 66. maddeleri arasında yer alan sözleşmeler ile ilgili düzenlemeler ve
194 ile 207. maddelerindeki ayıp ve gizli hükümleri; Türk Ticaret Kanunu’nun
haksız rekabete ilişkin hükümleri; Ceza Kanunu’nun bazı maddeleri geçerliydi.
Ancak, 13.12.1994 tarihli 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve
Tüketici Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden itibaren, tüketici hukukunun
sınırları çizilmiştir.
13.12.1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin korunması hakkında kanun
01.02.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri(Md. 363,
Md. 394, Md. 395, Md. 396, Md. 397, Md. 398, Md. 401, Md. 402)
4.1.2 Yönetmelikler
Tüketici Konseyi Yönetmeliği
Reklam Kurulu Yönetmeliği
Etiket,Tarife ve Fiyat Listesi Yönetmeliği
Geleneksel Tüketici Ödülleri Yönetmeliği
4.1.3 Tebliğler
Tanıtma ve Kullanma Kılavuzu ile Birlikte Satılmak Zorunda Bulunan Sanayi
Malları Hakkında Tebliğ
Garanti Belgesi ile Tanıtma ve Kullanma Kılavuzunun Uygulama Esaslarına Dair
Tebliğ
Garanti Belgesi ile Satılmak Zorunda Olan Sanayi Malları ve Bu Malların
Arızalarının Tamiri için Gereken Azami Süreler Hakında Tebliğ
Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Tebliğ
Kapıdan Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esaslara Dair Tebliğ
Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ
Medya Ölçümü Araştırma Sonuçlarının Ticari Reklam ve İlanlarda Kullanılmasına
Dair Tebliğ
Kalite Denetimi Usul Ve Esasları Hakkında Tebliğ
Yazılı Basın Kuruluşları Tarafından Düzenlenen Promosyon Kampanyaları ile
ilgili Tebliğ
Ayakkabı Yapımında Kullanılan Malzemelere Ait Bilgilerin Tanıtma Kılavuzunda
Yer Almasına İlişkin Tebliğ
4.2 yabancı ülkelerde tüketici hukuku[5]
4.2.1 ABD’de durum
Dünyada tüketici hareketi ve tüketicinin korunması fikri, günümüzdeki anlayış
ile ilk kez ABD’de ortaya çıkmış, oradan tüm dünyaya yayılmıştır. Ancak konunun
genişliği nedeniyle tek bir yasa hazırlanmamış, tüketici hukukunu ilgilendiren
konular ayrı ayrı ve oldukça kapsamlı bir şekilde düzenleme altına alınmıştır.
4.2.2 Uluslararası kuruluşlar
4.2.2.1 Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler bünyesinde tüketicin korunması ilk kez ayrıntılı
olarak 1975 yılında ele alınmış ve bu alanda uluslararası boyutta araştırmalar
yapılması kararlaştırılmıştır. Ardından 9 Nisan 1985 tarihinde üye devletlerin
delegasyonlarının oybirliğiyle “Tüketicinin Korunmasına ilişkin temel esaslar”
isimli deklarasyon kabul edilmiştir. Bu deklarasyon ile hem 8 başlık altında
tüketicinin temel hakları ortaya konulmuş hem de tüketicinin korunmasına ilişkin
temel hedefler en genel anlamları ile belirlenmiştir. Güvenlik ve güven duyma
hakkı, bilgilenme hakkı, seçme hakkı, temsil edilme(sesini duyurma) hakkı, temel
ihtiyaçların karşılanması hakkı, tazmin edilme hakkı, eğitim hakkı, sağlıklı bir
çevreye sahip olma hakkı deklarasyon ile belirlenen en temel haklardır.
4.2.2.2 OECD
OECD, tüketicinin korunmasına ilişkin çalışmalar yapmaktadır. Eylül 1999
tarihinde tüm dünyada hızla gelişen ancak tüketicinin de büyük ölçüde
korunmasına ihtiyaç duyulan elektronik ticaret alanında,”Elektronik ticarette
tüketicinin korunmasına ilişkin temel ilkeler” isimli bir rapor taslağı
yayınlamıştır.
4.2.3 Avrupa Birliği
Avrupa Birliğinin gelecekteki ekonomik, sosyal ve siyasi politikalarının
oluşturulmasına yönelik olarak üye ülkeler tarafından imzalanan 2.10.1997
tarihli Amsterdam Anlaşması’nın 153. maddesi Tüketici Politikası hususunda şu
noktaların üzerinde durmuştur.
Tüketicilerin daha güçlü bir sese sahip olması,
Tüketiciler için yüksek seviyede sağlık ve güvenlik sağlanması,
Tüketicilerin ekonomik çıkarlarına saygı gösterilmesi,
Avrupa Birliği’nde tüketicinin korunması politikasına ilişkin olarak çıkarılan
direktifler şu ana başlıklar altında özetlenebilir;
“Yanıltıcı ve Mukayese Yaratan Reklamlar hakkında 84/450/AET sayılı ve 10
Eylül 1984 tarihli Konsey direktifi”;
“Tüketici Kredileriyle ilgili Üye Devlet Hukuk Düzenlemelerinin ve İdari
Düzenlemelerin Yakınlaştırılması hakkında 87/102/AET sayılı ve 22 Aralık 1986
tarihli Konsey direktifi”;
“Menkul Kıymetler Alanına Giren Yatırım Hizmetleri hakkında 93/22/AET sayılı
ve 10 Mayıs 1993 tarihli Konsey direktifi”;
“Paket Turlar, Seyahat Organizasyonları hakkında 90/314/AET sayılı ve 13
Haziran 1990 tarihli Konsey direktifi”;
“.Tüketiciye Sunulan Ürünlerin Fiyatlarının Belirtilmesiyle İlgili
Tüketicinin Korunması Düzenlemeleri hakkında 98/6/AT sayılı ve 16 Şubat 1998
tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey direktifi”;
“Mallarla ilgili Genel Emniyet Düzenlemeleri hakkında 92/59/AET sayılı ve 29
Haziran 1992 tarihli Konsey direktifi”;
“Devre Mülk Sözleşmelerinde Devre Mülk Sahibinin Korunması hakkında 94/47/AT
sayılı ve 26 Ekim 1994 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey direktifi”;
“Tüketici Haklarının Korunması hakkında 98/27/AT sayılı ve 19 Mayıs 1998
tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey direktifi”;
“Hatalı (Ayıplı) Mal Sorumluluğu hakkında 85/374/AET sayılı ve 25 Temmuz 1985
tarihli Konsey direktifi”;
“Tüketim Mallarının Garantisi ve Satışla ilgili bazı Yönleri hakkında
1999/44/AT sayılı ve 25 Mayıs 1999 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey
direktifi”;
“Tüketiciye Yönelik Uzak Mesafeli Finans Hizmetleri Satışı hakkında Avrupa
Parlamentosu ve Konsey direktif tasarısı”
“İlaçlarla ilgili Reklamlar hakkında 92/28/AET sayılı ve 31 Mart 1992 tarihli
Konsey direktifi”.
Mesafeli Sözleşmelerde Tüketicinin ,korunması Hakkında 20 Mayıs 1997 Avrupa
Parlamentosu ve Konsey Direktif 97/7/EC – OJL 144 4.6.1997
Elektronik Ödeme Araçları Aracılığıyla İşlemler ve Özellikle Elektronik Ödeme
Aracını Çıkaran ile Kullanan Arasındaki İlişkiler Hakkında 30 Temmuz 1997
tarihli Komisyon Tavsiye Kararı OJ L 080 18.3.1998
Tüketici Çıkarlarının Korunmasına Yönelik Yaptırımlar Hakkında 19 Mayıs 1998
tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi / OJ L 166 11.6.1998
Tüketici Mallarının Satımı ve Buna İlişkin Garantiler Hakkında 25 Mayıs 1999
tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi / OJ L 171 7.7.1999
1999 – 2001 Yılları Arasında Topluluğun Tüketici Politikalarına İlişkin
28.6.1999 Tarihli Kararı / OJ C 206, 21.7.1999
5 İnternette sözkonusu olabilecek tüketici sorunları
5.1.1 İnternette hileli ve aldatıcı davranışlara karşı tüketicinin
korunması
Mevcut elektronik ticaret uygulamalarında, hileli ve aldatıcı davranışların
oranı gittikçe artmaktadır. Tahminlere göre elektronik ticaret işlem hacminin %
10'u hileli davranış şeklinde gerçekleşmektedir. Bu da göstermektedir ki,
tüketicilerin elektronik ticaretle hayatları kolaylaştığı kadar, zarara uğrama
riskleri de o oranda artmaktadır.
İnternet aracılığı ile ticaretin kendine has özellikleri ve sınır-ötesi yapısı
nedeniyle tüketicileri hileli ve aldatıcı davranışlara karşı korumak da o derece
zorlaşmaktadır. Satıcının tüketicinin bulunduğu ülke dışında bulunması halinde,
tüketici satıcı hakkında sağlıklı bilgilere sahip olamamaktadır. Tüketici
satıcının ülkesindeki tüketiciyi koruyucu mekanizmaları bilse dahi, örneğin;
uluslararası telefon görüşmelerinin, dava açma ve takip etmenin maliyeti, dil
problemleri ve başka nedenlerden dolayı hak arama konusunda engellerle
karşılaşacaktır.
Sistemin özelliğinden dolayı, kimi zaman satıcının hangi ülkede olduğunu tespit
etmek veya tespit edilse bile satıcıyı bulabilmek mümkün olamayacak ve
dolayısıyla tüketiciler hileli ve aldatıcı davranışlar nedeniyle mağdur
olacaklardır.[6]
5.1.2 Tüketiciye ait özel bilgilerin amaçlar dışında kullanılması
Tüketicilerin elektronik ticaret yapabilmeleri için öncelikle kişisel bilgilerin
ve mahremiyetin korunması ve sistemin güvenli olması gerekmektedir. Kişisel
bilgilere rahatlıkla ulaşılması ve gizli kalması gerekenlerin açığa çıkması, hem
tüketicilerin ciddi zararlara uğramasına neden olur, hem de sisteme
güvensizliğin doğmasına, böylelikle de ulaşılması hedeflenen bilgi ve iletişim
toplumuna ulaşmayı engeller. Bu nedenle teknolojik olarak tüketici mahremiyetini
sağlayıcı araştırmaların yapılarak, hızla bu konudaki gelişmelerin takip
edilmesi gerekmektedir.[7]
5.1.3 İnternette yapılan siparişlere ilişkin sorunlar
a) Sipariş verenle ilgili sorunlar.
b) Siparişten vazgeçme halinde siparişi verenle, karşı firma arasındaki
ilişkilerin ve o ana kadar yapılan işlemlerin durumu.
c) Elektronik ortamda sipariş verileceğinden, düzenlenecek sözleşmenin şekli ve
imzalarla ilgili sorunlar,
d) Elektronik işlemin onaylanması söz konusu olduğunda onay makamları ile ilgili
hizmetler,
e) Elektronik ortamda tarafların karşılıklı vereceği bilgilerin taraflarca veya
üçüncü kişilerce izinsiz kullanılabilmesi sorunu ve buna karşı cezai
müeyyidelerin getirilmesi.[8]
5.1.4 İnternette yapılan ödemelere ilişkin sorunlar
a) Ödemenin nasıl yapılacağı sorunu (peşin veya kredi kartı),
b) Ödemenin malın tesliminden önce yapılması halinde karşı tarafça mal teslim
edilmediği takdirde doğacak sorunlar,
c) Ödemenin malın tesliminden sonra yapılması durumunda mal teslim edildiği
halde ödeme yapılmadığı takdirde doğacak sorunlar,
d) Vergilendirme ile ilgili sorunlar,
e) Gümrükleme ile ilgili sorunlar.[9]
5.1.5 İnternette yapılan siparişlerin teslimine ilişkin sorunlar
a) Sipariş dış piyasadan ise yurt dışından malın gönderilmesi ile ilgili hangi
kuralların geçerli olacağı hususu,
b) Ürün değiştirme veya ürün iadesine ilişkin sorunlar,
c) Malın sigortalanması sorunu,
d) Satış sonrası servis hizmetleri sorunu.[10]
5.1.6 Teknik aksaklıklar nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunlar
tüketicinin kendi sisteminde meydana gelebilecek teknik aksaklıklar(sipariş
verilirken bağlantının kopması gibi..)
alışveriş yapılan firmanın sisteminde meydana gelebilecek teknik aksaklıklar(
siparişten sonra cayma hakkı kullanılırken siteye ulaşılamaması gibi..)
5.1.7 İnternet üzerinden yapılan alışverişlerin Türkiye dışındaki
firmalardan gerçekleşmesi halindeki olası sorunlar
internette satış yapan firmanın Türkiyede faaliyet göstermesi halinde
internette satış yapan firmanın Türkiye dışında bir ülkede faaliyet göstermesi
halinde
5.1.8 İnternette yapılan satışlarda tüketicinin cayma hakkı
Bu hakkın hangi hükümlere tabii olacağının somut olarak kanunda yer alması bir
şey ifade etmez. E-ticaret, e-imza ve usul hukukundaki gerekli değişimler
yapılmadan satış yapan firmaya bir sorumluluk yüklenebileceğini ifade etmek pek
gerçekçi bir yaklaşım değildir.
5.1.9 İnternette satışı yapılan malların niteliği
Tüketiciler, internet yoluyla, toplu katalogdan alışveriş yapıyormuş gibi,
günlük alışverişlerini yapabilme ve maddi mal ya da hizmet sağlamanın yanı sıra
; gayri maddi malları da alabilirler. Dijital ürün olarak da adlandırılan bu
mallar ; veri, yazılım, müzik gibi fiziki varlığa sahip olmayan ve bilgisayardan
bilgisayara download yöntemi ile aktarılan mallardır. Ancak bu “gayri maddi”
malların hukukumuz açısından “eşya” olarak kabul edilip edilemeyeceği hususu
tartışmalıdır. Eşya hukuku ilkeleri bakımından, eşyanın mutlaka fiziki bir
varlığa sahip olması gerekir. Dolayısıyla dijital ürünlerin eşya kapsamında
değerlendirilmesi ve bir satım sözleşmesine konu olması pek mümkün
gözükmemektedir. Dijital ürünlerin tüketiciye iletilmesi, hizmet sağlama (sunma)
kapsamında değerlendirilebilir.[11]
5.1.10 Aldatıcı ve yanıltıcı reklamlar
Tüketicinin korunması alanında, internet dolayısıyla karşımıza çıkan
bir diğer sorun, internet yoluyla yapılan aldatıcı ve yanıltıcı reklamlardır.
Internet sisteminin özelliği nedeniyle ; yapılan reklam salt bir reklam olarak
kalmamakta, genellikle tüketicilere reklamı yapılan ürünü anında satın alma yada
hizmetten anında yararlanma olanağı sunulmakta ve tüketici reklamın cazibesine
kapılarak, düşünme fırsatı bile bulamadan kendisini sözleşmeyi akdetmiş
bulmaktadır. Böylece reklamın aldatıcı ve yanıltıcı etkisi de katlanarak
çoğalmaktadır.
5.1.11 Şirketler tarafından kitlelere e-posta gönderilmesi (spamming)[12]
İnternet yoluyla reklamın kullanıcılara ulaşması son derece
kolaylaşmış, ayrıca elektronik posta adreslerine gönderilen reklamlar ile
aracısız reklam imkanına kavuşulmuştur. E-posta ile yapılan reklamlar, klasik
usulde yapılan reklamlara göre daha ucuz,hızlı ve kolay ve güvenlidir. Bütün bu
avantajlı tarafları ile elektronik posta yoluyla reklam günümüzde bir sektör
haline gelmiştir.
Doğrudan müşteriye yapılan bu reklam türü, reklamı yapan ve reklamı yapılan
açısından faydalı olmakla birlikte; elektronik postasına reklam gönderilen
kimseler açısından faydalı görülmeyebilir. Posta kutusu dolan ve bu sebeple
kendisine gönderilen diğer e-postaları alamayan internet kullanıcıları bu
durumdan yakınmaktadır.
Birden fazla kimseye elektronik posta yolu ile gönderilen bu tür reklamlar
“spamming” olarak isimlendirilmektedir. Spamming’in değişik tanımlarını yapmak
mümkündür. Avusturya İnternet Kullanıcılarının sitesi olan VIBE’de spamming için
bir kanun kuralı öngörülmüş ve spam için “e-posta formunda rahatsız edici,
sıkıntı verici haberler” tanımı getirilmiştir
5.1.11.1 Avrupa Birliği’nde mevcut durum
Avrupa Birliğinde konu, 4.6.1997 tarihli “Mesafe Ötesi Sürüm Sözleşmelerinde
Tüketicinin Korunması Hakkında Direktif” ile ele alınmaktadır. Söz konusu
direkifin amacı, bir taraftan tüketicinin konumunu daha sağlamlaştırmak diğer
taraftan mesafe ötesi mal ve hizmet sürümlerini geliştirmektir. Alman hukukunda
bu direktif iç hukuka (Mesafe Ötesi Sürüm Kanunu /Fernabsatz Gesetz- FernAbG)
uyarlanmış olmasına rağmen bu kanun da spam hakkında bir hüküm içermemektedir.
Durum böyle olmakla beraber, Direktifin üye ülkelerin iç hukukuna
aktarılmaksızın da uygulama alanına sahip olduğunu burada belirtmek
gerekmektedir. Çünkü Avrupa Birliği Sözleşmesi m. 189/III’ e göre direktiflerin
uygulanması sadece kanun koyucuya değil, devlet gücünü kullanan bütün erklere
yüklenmiş bir görevdir. Alman Mahkeme kararlarında da direktiflerin iç hukuka
aktarılmasından önce de uygulama alanı bulduğu, mevcut kuralların direktifler
doğrultusunda yorumlandığı görülmektedir.
Direktifin reklamlarla ilgili 10. maddesi tartışmalıdır. Madde 10’da belirli
iletişim teknikleri hakkında kurallar bulunmaktadır. Madde 10/I, sadece sesli
mail (Voice Mail), telefax hakkında kurallar içermekte ve bu araçlarla reklam
yapılabilmesi için önceden tüketicinin izninin alınması kuralını getirmektedir.
Buradan hareketle Direktif, telefon ve e-posta ile reklama izin vermektedir.
Direktifte tamamlayıcı bir hüküm olarak tüketicinin diğer tekniklerle (e-posta
da buna dahildir) reklam yapılmasını açıkça yasaklamadığı hallerde bunlarla
reklam yapılabileceği belirtilmiştir (10/II)
Burada tek bir tüketici veya e-posta sahibi açısından bakıldığında durum
açıktır. Bu durumda kişi kendi e-postasına reklam gönderilmesini açıkça
yasakladığı, reddettiği takdirde e-posta yoluyla reklam yapılamayacaktır.
Tüketicinin kendisine açıkça e-posta yolu ile reklam yapılmasını nasıl
yasaklayacağı konusunda direktifte bir açıklık bulunmamaktadır. Burada
tüketicinin münferit bir yasaklaması veya genel listelerin içine girmeyi
reddetmesi şeklinde bir yasaklama da söz konusu olabilir. Örneğin ABD’de telefon
rehberi içinde kişiler reklam istemediklerini belirtebilmektedirler.
Avrupa Birliğinin 8 Haziran 2000 tarihli yeni Direktifinde de spammingle ilgili
hükümler bulunmaktadır. Bunlara göre üye devletler ticari iletişimle ilgili
olarak Direktifin 7’inci maddesindeki önlemleri aldıktan sonra istenmeyen ticari
içerikli reklamları gönderen kimselerin açık bir şekilde kimliklerinin tespit
edilmesini sağlamalıdırlar (m. 7/I). Yine üye devletler, bu tarz elektronik
posta yoluyla gönderilen raklamlara karşı, kişilerin kendilerine reklam
gelmemesi için kaydoldukları “robinson-liste (opt-out-Listen)” adıyla anılan
listelere sunucuların dikkat etmeleri için gerekli önlemleri alabileceklerdir
5.1.11.2 Türk hukukunda mevcut durum
Türk hukuku içinde spamı yasaklayan bir düzenleme olmamasına karşılık,
engelleyebilecek hükümlerin var olduğu görülmektedir. Haksız rekabet
hükümlerinin uygulama alanı(Borçlar Kanunu (m. 48) ve Türk Ticaret Kanununda (m.
65-65) ), faraziyelerle sınırlanmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
ise(md 16-17), sadece içeriği reklam olan e-postalara karşı bir yaptırıma
sahiptir. MK.m.24 ve devamı hükümleri, kitlelere gönderilen gayri ticari
e-postalara karşı en etkin korumayı sağlayan hükümler olarak görülmektedir.
E-posta sahiplerini spama karşı korumanın en etkin yolunun bir kanuni düzenleme
olduğu açıktır. Yapılacak kanuni düzenlemede iki yol tercih edilebilir.
Bunlardan birincisi kural olarak spam yapmanın caiz olduğu, ancak e-posta
sahibinin reddi halinde bir daha yapılmaması; aksi halde cezalandırma yoluna
gidilmesidir. Diğeri ise spam yapan kimsenin önceden e-posta sahibinden izin
almasıdır. Her iki kanuni düzenleme biçimi de Avrupa Birliği Direktifine
uygundur.
Burada teknik önlemlerin alınmasının yeterli olduğu da ileri sürülebilir. Ancak
her internet kullanıcısının bu önlemleri almak zorunda bırakılması doğru
değildir. Ayrıca getirilen filtre sistemlerinin spamı tamamen engellemediği, bu
filtrelerin aşılabildiği de bilinmektedir.
Bir kimsenin e-adresine onun açık rızası olmadıkça içeriği reklam mahiyetinde
olan, kitlelere gönderilen ve şahsi olmayan postalar gönderilmemelidir. Kişilere
gönderilecek spam mahiyetinde e-postalar için önceden rızası alınmalıdır ve kişi
bu rızasından her zaman vazgeçebilmelidir.
Spamın Avusturya hukukunda olduğu gibi tanımlanması ve sonra müeyyidelerin
getirilmesi gerekmektedir. Gerçekten spamı içeriğinden bağımsız olarak
tanımlamak ortaya çıkan problemlerin çözümlenmesinde kolaylık sağlayacaktır.
Böylece ticari amaç dışında, e-adreslere gönderilen istenmeyen postalara karşı
daha etkin bir koruma da sağlanabilir.
Spam sadece reklam olarak kabul edilmemeli, istenmeyen ve kitlelere gönderilen
e-posta olarak tanımlanmalı ve özellikle kimlik gizlenerek, yanlış adres
verilerek ve görünürde e-posta adreslerinden posta göndermek
cezalandırılmalıdır.
6 İnternette tüketici hukuku
İnternette gerçekleşecek tüketici ilişkileri her ne kadar mesafeli satışlar
olarak adlandırılmaktaysa da konunun e-imza, e-ticaret, elektronik ödeme
araçları ve kişisel verilerin korunması hususlarıyla da yakından ilgisi vardır.
Bu nedenle internette tüketici haklarını açıklamak için en azından aşağıda
belirtilen konuların da dikkate alınması gerekmektedir;
6.1 Mesafeli satışlar
6.1.1 Genel olarak mesafeli satışlar
Mesafeli satışlar,yazılı görsel telefon ve diğer iletişim araçları kullanılarak,
veya elektronik ortamda yapılan ve malın tüketiciye genellikle satıcıyla yüzyüze
gelmeksizin, posta ve diğer vasıtalarla teslimi kararlaştırılan sözleşmelerdir.
Esasen bu sözleşmenin her zaman satım sözleşmesi olması gerekmez. Bazen hizmetin
de mesafeli satış yöntemi ile saptanması özellikle gelişen elektronik imkanlar
karşısında mümkün olmaktadır. Örneğin bilgisayarınızda virüs taraması yapılması
için gerekli bir programı bir şirketten cd alarak veyahut belirli bir ücret
karşılığında download ederek bilgisayarınıza kurabileceğiniz gibi bu işi online
olarak virüs programı üretici firmasının sisteminden kendi bilgisayarınıza
bağlanarak bir virüs taraması yapılmasını isteyebilirsiniz. Böylesi bir durumda
bir satım sözleşmesinden ziyade ortada bir hizmet sözleşmesi vardır.
6.1.2 AB’liğinde mesafeli satışlar ile ilgili düzenlemeler[13]
AB’de mesafeli satışlar Mesafeli Sözleşmelerde Tüketicinin ,korunması Hakkında
20 Mayıs 1997 Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktif 97/7/EC – OJL 144 4.6.1997
ile düzenlenmiştir. Bu direktifte yer alan bazı önemli bölümler şu şekildedir;
6.1.2.1 Tanımlamalar;
Yönerge 1. maddesinde tanımlamalara yer vermiştir. Buna göre “mesafeli
sözleşme”, mal teslimi veya hizmet ifasına matuf, bir müteşebbis ile tüketici
arasında, haberleşme vasıtalarının kullanıldığı bir sistem dahilinde akdedilen
bir akittir.
Yönergede müteşebbis, ticari veya mesleki faaliyeti dahilinde sözleşme akdeden
gerçek veya tüzel kişiler, tüketici ise, sözleşmenin akdinde mesleki veya ticari
amaçlar gütmeyen gerçek kişiler olarak tanımlanmıştır.
Yönerge EK – I’de örnek babından sayılan haberleşme vasıtaları, tüketici ile
müteşebbis arasında yapılacak sözleşmenin hazırlık safhasında veya akdedilmesi
esnasında yararlanılan özellikle mektup, adresli adressiz matbuat, sipariş fişli
basın ilanları, katalog, faks, telefon aramaları, telekopya, e-posta, radyo
televizyon, videotekst, teleshopping, medya ve tele hizmetlerdir. Şu halde
yönerge e-ticaret olarak bilinen internet üzerinden veya e-posta ile yapılan
sözleşmeleri esas alsa da, geleneksel yollarla yapılan (faks reklamı, telefon
marketing gibi) sözleşmeleri de kapsamaktadır. Sayılan bu vasıtalar tahdidi
değildir, örnek babından sayılmıştır.
6.1.2.2 Uygulama alanı;
Bir başka husus ise tüketiciler arasında yapılan sözleşmeler kanunun uygulama
alanı dışındadır. Mesela gazetedeki seri ilanlar vasıtasıyla kurulan iki
tüketici arasındaki bir sözleşmeye bu yönerge/kanun hükümleri uygulanmayacaktır.
Yönergenin üçüncü, kanunun 1. maddesinin 3. fıkrasında bu yönergenin uygulama
alanı dışında tutulan haller sayılmıştır. Buna göre:
Açıköğretim kursları ile ilgili sözleşmeler
Devre mülk akitleri,
Finansal hizmetler hakkındaki sözleşmelere, özellikle, banka ve değerli kağıt
hizmetleri, sigorta sözleşmelerine, online – banking vb. işlemlerine,
Gayrimenkul satış ve inşaat sözleşmeleri ile kiralama hariç gayrimenkuller
üzerindeki diğer aynı haklarla ilgili sözleşmelere,
Gıda maddeleri ve günlük ihtiyaçlarla ilgili sözleşmelere,
Konaklama, taşıma ve yemek teslimi ile ilgili sözleşmelere,
Otomatik makinalar vasıtasıyla yapılan sözleşmelere ve konusu telekomünikasyon
hizmetleri olan sözleşmelere,
Yönerge/kanun hükümleri uygulanmaz. Günlük ihtiyaçlarla ilgili şeylerden ne
anlaşılması gerektiği gibi hususlar mahkeme içtihatlarına bırakılmıştır.
6.1.2.3 Tüketicinin aydınlatılması yükümlülüğü;
Haberleşme vasıtaları kullanılmak suretiyle yapılan mesafeli sözleşmelerin
hazırlık safhalarında veya akdedilmesinde tüketici için müteşebbisin kimliği
açıkça tanınabilir olmalı, telefon görüşmelerinde ise, görüşmeden önce bu
hususların açıklanması gereklidir.
6.1.2.4 Tüketicinin sözleşmeden dönme ve malı geri verme hakkı;
Yönergenin 6. maddesi göre tüketici yedi iş günü içinde herhangi bir sebep
bildirmeden akitten rücu edebilir. Yönergede akitten dönmenin ne şekilde
yapılacağı hususu üye devletlere bırakılmıştır.
6.1.2.5 Sipariş edilmeyen mal teslimi veya hizmet ifası
Yönergenin 9. maddesine göre, tüketiciye sipariş edilmeyen bir malın teslim
edilmesi veya hizmet ifası müteşebbis lehine herhangi bir kanuni hak doğurmaz.
Ancak ifanın alıcı için belirlenmemiş, veya malın hatalı olarak sipariş edilmiş
olduğu hallerde - alıcı bunu biliyor veya gerekli özeni gösterseydi bilebilecek
idiyse - kanuni talep hakları söz konusu olabilir. Tüketiciye sipariş edilen mal
yerine fiyat ve kalite bakımından denk bir mal teklif edilmiş ve bunu kabul ve
malı geri gönderme masraflarını yüklenmek mecburiyetinin olmadığı hususuna
dikkat çekilmiş olduğu hallerde “sipariş edilmemiş bir mal” söz konusu değildir.
6.1.2.6 Ödeme Kartlarının Kötüye Kullanılması Halinde Tüketicinin
Sorumluluğunun Sınırlandırılması ve Tüketicinin Korunması
Yönergenin 11. maddesine göre üye devletler, yönergenin kapsadığı sözleşmelerde
ödeme kartlarının hileli şekilde kullanılması neticesinde, tüketicinin oluşacak
zararlarının giderilmesi amacıyla gerekli tedbirleri almakla yükümlü
tutulmuştur. Yönergeye göre bu hallerde tüketici ödemenin iptalini veya hesaba
alacak olarak geçirilmesini talep edebilmelidir. Bu hükümler, internet ve diğer
haberleşme vasıtalarıyla yapılan, kredi kartı, ec- kartı ve diğer ödeme
kartlarının kullanıldığı sözleşmelerde ortaya çıkacak dolandırıcılık vakalarının
tüketicinin aleyhine olmasını önlemek gayesini gütmektedir. Telefonda veya
internette yapılan işlemlerde kartın ibraz edilmeden numarasının verildiği
haller bu tür olaylara örnek olarak sayılabilir. Yönergeye göre, müşterinin
verdiği ödeme talimatı ile örtüşmeyen, ödeme kartının her türlü kullanımı
hallerinde ödeme kartlarının hileli kullanımı söz konusudur. Şu halde, ödeme
kartının talimata aykırı olarak gerek üçüncü bir kişi gerekse sözleşmenin tarafı
vasıtasıyla kullanılması halleri de hileli kullanım içinde
değerlendirilmektedir.
Tüketicinin yapacağı ödeme talimatının iptali, veya hesaba alacak geçirilme
taleplerine kimin muhatab olacağı, hileli kullanım hallerinde ispat külfetinin
kime düşeceği, tüketicinin bu konudaki munzam kusurunun neticelerinin ne olacağı
Yönergede düzenlenmemiştir. Bu konuda üye devletlerin milli hukuklarının genel
hükümlerinin devreye gireceği kabul edilmelidir.
6.1.3 Türkiye’de mesafeli satışlar ile ilgili düzenlemeler
4077 sayılı "Tüketicinin korunması hakkında kanun" internet üzerinden alışveriş
yapanları başka bir ifadeyle e-tüketicileri yakından ilgilendirmektedir.
Bu tasarıya kadar Türk hukukunda e-tüketicilerin somut olarak
korunduğu hükümler bulunmamaktaydı. Yeni tasarıda internetteki tületici
işlemlerini düzenleyen iki madde göze çarpmaktadır.Ancak e-tüketiciler
internette yaptıkları işlemlerde sadece tasarıda yer alan bu yeni maddelerle
değil bu yasa ile birlikte diğer yasalar, yönetmelikler ve tebliğlerdeki çeşitli
maddeler ile de korunmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun'da Ve 4226 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının “mesafeli satışlar”
başlıklı 9/a meddesi şu şekildedir;
Mesafeli sözleşmeler
Madde 9/A - Mesafeli sözleşmeler, yazılı, görsel, telefon ve elektronik ortamda
veya diğer iletişim araçları kullanılarak ve tüketicilerle karşı karşıya
gelinmeksizin yapılan ve malın veya hizmetin tüketiciye anında veya sonradan
teslimi kararlaştırılan sözleşmelerdir.
Mesafeli satış sözleşmesinin aktinden önce, ayrıntıları Bakanlıkça çıkarılacak
tebliğle belirlenecek bilgilerin tüketiciye verilmesi zorunludur. Tüketici, bu
bilgileri edindiğini yazılı olarak teyit etmedikçe sözleşme aktedilemez.
Satıcı ve sağlayıcı, tüketicinin siparişini kendisine ulaştırdığı andan itibaren
otuz gün içerisinde edimini yerine getirmelidir. Bu süre, tüketiciye daha
önceden yazılı olarak bildirilmek koşuluyla en fazla on gün uzatılabilir.
Cayma hakkı süresince sözleşmeye konu olan mal veya hizmet karşılığında
tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasının veya borç altına sokan
herhangi bir belge vermesinin istenemeyeceğine ilişkin hükümler dışında kapıdan
satışlara ilişkin hükümler mesafeli sözleşmelere de uygulanır.
Satıcı veya sağlayıcı cayma bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on
gün içinde almış olduğu bedeli, kıymetli evrakı ve tüketiciyi bu hukuki işlemden
dolayı borç altına sokan her türlü belgeyi iade etmek ve yirmi gün içerisinde de
malı geri almakla yükümlüdür.
Bu maddede bazı istisnalar dışında kapıdan satışlara ilişkin hükümlerin mesafeli
sözleşmelere de uygulanacağı belirtilden tasarının 8 ve 9. maddeleri de
incelenmelidir. (Tasarıda eski kanundan farklı olan bölümler kalın harflerle
belirtilmiştir.)
Kapıdan satış
Madde 8 - Kapıdan satışlar; işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında
ve değeri 15.000.000 lirayı aşan satımlardır. Bu değer, her yılın Ekim ayı
sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana
gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artar. Bu durum, Bakanlıkça her yıl
Aralık ayı içinde Resmi Gazetede ilan edilir.
Bakanlık, kapıdan satış yapacaklarda aranılacak nitelikleri, bu Kanuna tabi olan
ve olmayan kapıdan satışları ve kapıdan satışlara ilişkin uygulama usul ve
esaslarını belirler.
Bu tür satışlarda; tüketici, teslim aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde
malı, kabul etmekte veya hiçbir gerekçe göstermeden ve hiçbir yükümlülük altına
girmeden reddetmekte serbesttir. Hizmetlerin satımında ise bu süre, sözleşmenin
imzalandığı ve cayma bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren başlar.
Bu süre dolmadan satıcı, kapıdan satış işlemine konu mal veya hizmet
karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya borç
altına sokan her hangi bir belge vermesini isteyemez. Satıcı, cayma/red
bildirimi kendisine ulaştığı andan itibaren yirmi gün içerisinde malı geri
almakla yükümlüdür.
Tüketici, malın mutad kullanımı sebebiyle meydana gelen değişiklik ve
bozulmalarından sorumlu değildir.
Taksitle yapılan kapıdan satışlarda 6/A maddesi, kampanyalı kapıdan satışlarda 7
nci madde hükümleri ayrıca uygulanır.
Bu hükümler kapıdan satışla hizmet sağlamaya yönelik her türlü tüketici
işleminde de uygulanır.
Kapıdan satışlarda satıcının yükümlülüğü
Madde 9 - Kapıdan satış sözleşmelerinde, sözleşmede bulunması gereken diğer
unsurlara ilave olarak mal veya hizmetin nitelik ve niceliğine ilişkin
açıklayıcı bilgiler, cayma/red bildirimin yapılacağı açık adres ve en az oniki
punto siyah koyu harflerle yazılmış aşağıdaki ibare yer almak zorundadır:
"Tüketicinin hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin ve hiçbir gerekçe
göstermeksizin teslim aldığı tarihten itibaren yedi gün içerisinde malı
reddederek satış sözleşmesinden cayma hakkının var olduğunu ve cayma
bildiriminin satıcıya ulaşması tarihinden itibaren malı geri almayı taahhüt
ederiz."
Tüketici, sahip olduğu haklarının da yazılı bulunduğu sözleşmeyi imzalar ve
kendi el yazısı ile tarihini yazar. Satıcı, bu bilgilerin sözleşmede yer
almasını sağlamak ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir nüshasını
tüketiciye vermekle yükümlüdür.
Bu madde hükümlerine göre düzenlenmiş bir sözleşmenin ve malın tüketiciye teslim
edildiğini ispat satıcıya aittir. Aksi takdirde, tüketici cayma hakkını
kullanmak için yedi günlük süre ile bağlı değildir.
6.2 KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE GİZLİLİĞİN SAĞLANMASI
Tüketiciler internet ve benzeri teknolojiler vasıtasıyla alışverişlerini
yaparlarken kişisel bilgilerini ve özellikle kredi kartı bilgilerini
kullanmaktadırlar. Durum böyle olunca bu önemli ve özel bilgileri haksız olarak
ele geçiren 3.kişiler tarafından tüketicilere zarar verilmesi söz konusudur. Bu
itibarla, kişilerle ilgili bilgilerin bilişim sistemlerine yerleştirilmesi ve
işlenmesiyle ilgili esas ve usullerin düzenlenmesi, bunlara uymayanlar hakkında
ceza yaptırımlarının getirilmesi, kişilik haklarının korunması ve yasal
güvencelerin sağlanması zorunlu bulunmaktadır.
6.2.1 Avrupa ülkelerinde konuya ilişkin düzenlemeler;[14]
Avrupa Konseyi 1970'li yıllarda, elektronik bilgi bankalarında işlenen veriler
dolayısıyla, bireylerin özel hayatının korunması için gereken ilkeleri
belirlemek üzere bir çalışma başlatmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi, 1973 ve 1974 yıllarında, özel sektör ve kamu
sektöründeki elektronik bilgi bankalarında uygulanacak ilkeleri gösteren 2
tavsiye kararı kabul etmiştir. Bunun üzerine, başta Almanya olmak üzere,
Avusturya, Fransa, Danimarka, Norveç gibi Konsey üyesi devletler daha 70'li
yılların sonunda "Verilerin Korunması" (Data Protection, Protection des donnees,
Datenschutz) konusunda özel yasalar kabul etmişlerdir.
Gelişmiş telekomunikasyon araçlarıyla gerçekleştirilen, ülkeler arasındaki hızlı
sınır ötesi bilgi akışı karşısında kişilik haklarının korunmasında üye devletler
milli mevzuatının yetersiz kalması, bu alanda bir uluslararası sözleşme
hazırlanmasını zorunlu kılmıştır. "Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi
Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması’na ilişkin 108 sayılı Sözleşme, 28
Ocak 1981 tarihinde imzaya açılmış ve aynı tarihte diğer Konsey üyeleriyle
birlikte (Avrupa Konseyi) Türkiye tarafından da imzalanmıştır.
Avrupa Birliği, konuya ilişkin çalışmalarını daha sonra da sürdürmüş ve
üyelerinin verilerin korunması mevzuatı arasındakı farklılık ve çelişkileri
gidererek uyum sağlamak üzere, 20 Temmuz 1995 tarih ve 95/EC sayılı Konsey
Direktifini kabul etmiştir. Taslak hazırlık çalışmalarında söz konusu Avrupa
Birliği Direktifi de göz önünde tutulmuştur.
6.2.2 Türkiyede konuya ilişkin düzenlemeler[15]
Ulusal mevzuatımızda kişilik hakkının korunmasına ilişkin hususlar Medeni
Kanunda düzenlenmektedir. Medeni Kanunun 24. maddesine göre, hukuka aykırı
olarak şahsiyet hakkına tecavüz edilen kişi, hakimden tecavüze karşı korunmasını
isteyebilir. Aynı şekilde, Türkiye'nin 1954 yılında onayladığı Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde, herkesin özel ve aile hayatına, meskenine
ve muhaberatına saygı gösterilmesi hükme bağlanmıştır.
Konuya ilişkin bu düzenlemelerin yetersiz kalması ve "Kişisel Verilerin Otomatik
İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması’na ilişkin 108 sayılı
Sözleşme, 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açılmış ve aynı tarihte diğer Konsey
üyeleriyle birlikte (Avrupa Konseyi) Türkiye tarafından da imzalanmış olması ile
bu konuda yeni bir süreç başlamıştır..
Devletler hukuku açısından bir sözleşmenin imzalanması, onun daha sonra
onaylanacağına dair bir karine oluşturmaktadır. Ancak, söz konusu Sözleşmenin 4.
maddesi gereğince Sözleşmenin onaylanabilmesi için, imzalayan devletin
sözleşmede öngörülen ilkeler çerçevesinde bir yasa kabul etmesi zorunludur. Bu
yasal zorunluluk nedeniyle Adalet Bakanlığınca “Kişisel Verilerin Korunması
Kanun Tasarısı Taslağı “ hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir.Ayrıca ,
kişilerle ilgili bilgilerin bilişim sistemlerine yerleştirilmesi ve işlenmesi
ile ilgili esas ve usullerin düzenlenmesi, bunlara uymayanlar hakkında ceza
yaptırımlarının getirilmesi amacıyla halen Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet
Komisyonunda bulunan Türk Ceza Kanunu Tasarısında da ilgili hükümlere yer
verilmektedir.
Hazırlanmakta olan Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı Taslağında göz
önünde bulundurulan ilke ve standartlar aşağıda belirtilmektedir:
Taslak, Avrupa Konseyinin 108 Sayılı Sözleşmesindeki ilke ve standartlar göz
önüne alınarak hazırlanmaktadır.
Öte yandan, Avrupa Konseyinin anılan Sözleşmesinin hazırlık çalışmalarına Avrupa
Birliği de kurum olarak aktif bir şekilde katılmış ve önemli katkılarda
bulunmuştur. Avrupa Birliği, konuya ilişkin çalışmalarını daha sonra da
sürdürmüş ve üyelerinin verilerin korunması mevzuatı arasındakı farklılık ve
çelişkileri gidererek uyum sağlamak üzere, 20 Temmuz 1995 tarih ve 95/EC sayılı
Konsey Direktifini kabul etmiştir. Taslak hazırlık çalışmalarında söz konusu
Avrupa Birliği Direktifi de gözönünde tutulmuştur.
Avrupa Konseyi Sözleşmesi kişisel verilerin dürüst ve yasal bir şekilde
toplanarak kullanılması konusunda bir dizi ilke ihtiva etmektedir. Sözleşmeyi
onaylayan devletlerin iç hukuk düzenlemelerinin bu ilkelere uygun olması zorunlu
olduğundan, Taslakta bu ilkelere yer verilmiştir; şöyle ki;
· Kişisel veriler ancak özel bir maksatla toplanabilir ve başka amaçlarla
kullanılamaz.
· Veriler güncel, amaca uygun olmalı ve ancak gerektiği sürece muhafaza
edilmelidir.
· Hakkında veri toplanan kişi bunları öğrenme ve gerektiğinde yanlış
olanlarını düzeltme hakkına sahiptir.
· Kişilerin dini, siyasi inancı, genetik ve tibbi özellikleri gibi özel
niteliği olan hassas veriler özel yöntemlerle korunmalıdır.
Avrupa Konseyi geçen sürede ayrıca, sözleşmede yer alan bu ilkeleri etkin bir
şekilde yaşama geçirmek için yoğun çalışmalar yapmış ve Bakanlar Konseyi bu
maksatla çeşitli sektörlerde uygulanacak ilkeleri belirleyen tavsiye kararlarını
da kabul etmiştir.
Konseye üye gelişmiş ülkelerden çoğu, bu tavsiye kararlarını takiben, özel
verilerin korunması yasaları bulunduğu halde, konuları bu kez sektör bazında
yeniden düzenlemişlerdir. Çalışmalarda söz konusu tavsiye kararları göz önüne
alınmakla beraber, sektörel bazda bir yaklaşımın Tasarının hacmini çok
genişleteceği düşünülmüş ve bundan sarfi nazar edilmiştir. Bu bağlamda, tavsiye
kararlarında yer alan ilkelerin, ileride Tasarıda öngörülen kurul tarafından,
sektörel bazda yayınlanacak tebliğlerle ilgililere duyurularak uygulamaya
konulmasının daha uygun olacağı düşünülmüştür.
Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı Taslağının kapsamı ise aşağıdaki
şekilde özetlenebilir.
Taslak, hem özel sektör hem de kamu sektörünü kapsamına almıştır. Dolayısıyla,
kişisel verilerin gerçek kişilerle tüzel kişiler ve kamu kurum ve kuruluşlarınca
işlenmesinde uygulama alanı bulacaktır. Söz konusu veriler geleneksel dosyalama
yöntemiyle işlenebileceği gibi, otomatik işleme de tabi tutulabilir. Her iki
yöntem de Taslak kapsamındadır.
Taslakta belirlenen kişisel veri işleme yöntem ve ilkeleri şunlardır:
· Kişisel veriler yasal ve dürüst olarak toplanacak ve işlenecektir.
· Veriler ancak belirli ve meşru amaçlarla muhafaza edilebilir.
· Veriler amaca aykırı olarak açığa vurulamaz.
· Veriler, güncel olarak ve kullanış amacına yeterli sürede muhafaza
edilecektir.
· Kişinin hakkındaki verileri öğrenme yanlışları düzeltme ve sildirme
hakkı vardır.
Taslakta ayrıca, kişilerin ırkları, siyasi düşünceleri dini ve diğer inançlarına
ilişkin hassas verilerle ilgili düzenlemeler getirilmektedir.
Taslakta, belirlenen görevleri yapmak üzere tüzel kişiliğe; idari ve mali
özerkliğe sahip ve doğrudan Başbakana bağlı "Kişisel Verileri Koruma Kurumu"nun
kurulması öngörülmektedir.
Uygulamada bir taraftan, hakkında veri toplanan kişi ile veri toplayan ve
işleyen kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları arasında, diğer taraftan
verileri işleyen kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları ile Verileri Koruma
Başkanlığı arasında uyuşmazlıklar çıkacağında kuşku yoktur. Uyuşmazlıkların
nasıl çözümleneceği hususu Taslak'ta düzenlenmiştir. Bu konuda özel sektör ve
kamu sektörü arasında ayırım yapılmış ve kamu görevlerinin daha iyi şekilde
gerçekleştirilebilmesi amacıyla kamu sektörü lehine bir yaklaşım benimsenmiştir.
Taslağa göre; hakkında veri toplanan veri süresi kişi ile bunları işleyen özel
sektöre mensup kişiler arasında uyuşmazlık çıktığı takdirde, bunun çözüm yeri
"Verileri Koruma Yüksek Kurulu"dur. Tarafların kurul kararlarına karşı adli
yargı nezdinde itiraz hakkı vardır. Her halde, kişilik hakları ihlal edilen
bireyin tazminat hakkı saklı tutulmuştur. Konu bir hususi hukuk sorunu, yani
kişilik haklarının korunması olduğu için, idari bir makam olmasına rağmen, kurul
kararlarına karşı adli yargının görevlendirilmesinin işin mahiyetine daha uygun
olacağı düşünülmüştür.
Tasarıda öngörülen ilkelerin kamu kurum ve kuruluşlarınca ihlal edilmesi halinde
ise, Verilerin Korunması Başkanlığı kendiliğinden veya ilgili kişinin başvurusu
üzerine konuyu inceleyecek ve gerekli ikazlarda bulunacaktır. Hukuka aykırılığın
giderilmemesi durumunda konu, verileri işleyen kamu kurum ve kuruluşunun bağlı
olduğu bakanlığa intikal ettirilecek ve ayrıca Başbakanlığa da bilgi
verilecektir. Ancak, bu halde de ilgilinin kamu kurum ve kuruluşundan tazminat
isteme hakkı saklı tutulmuştur.
Mevzuatı incelenen devletlerin tümünde, kişilik hakları ihlalinin ağırlık
derecesine göre, para veya hapis cezaları verildiği gözlenmiştir. Bu çerçevede,
Tasarıda ihlal keyfiyetinin ağırlık derecesine göre para veya hapis cezaları
öngörülmüştür.
6.3 E-ticaret[16]
Kişilerin, bilgisayarlar ile oluşturulan iletişim
ağları aracılığıyla birbirleriyle kurdukları ticari ilişkiler, elektronik
ticaret (kısaca e-ticaret) olarak adlandırılmaktadır. Daha ayrıntılı bir tanımla
e-ticaret, bireyler ve kurumların, açık ağ ortamında (internet) ya da sınırlı
sayıda kullanıcı tarafından ulaşılabilen kapalı ağ ortamlarında (intranet),
yazı, ses ve görüntü şeklindeki sayısal bilgilerin işlenmesi, iletilmesi ve
saklanması temeline dayanan ve bir değer yaratmayı amaçlayan ticari işlemlerin
tümünü ifade etmektedir. Ticari sonuçlar doğuran veya ticari faaliyetleri
destekleyecek eğitim, kamuoyunu bilgilendirme, tanıtım, reklam ve benzer amaçlar
için elektronik ortamlarda yapılan işlemler de e-ticaret kapsamında
sayılmaktadır.[17]
Günümüzün en çok tartışılan konularından bir olan e-ticaret ile ilgili
olarak ülkemizde şu ana kadar yasal anlamda bir düzenleme söz konusu değildir.
Ancak Bilgi Toplumu Hizmetlerinin Bazı Hukuki Yönleri ve Özellikle İç Pazarda
Elektronik Ticaret Konusunda 8 Haziran 2000 tarihli 2000/31/AT sayılı Avrupa
Parlamentosu ve Konsey Direktifi (“Elektronik Ticaret Konusunda Direktif veya
E-Ticaret Yönergesi” bu konuda yapılacak yasal düzenlemelere önemli bir dayanak
teşkil etmektedir. Söz konusu direktif özellikle Uzak mesafeli sözleşmelerde
tüketicinin korunması hakkında 97/7/AT sayılı ve 20 Mayıs 1997 tarihli Avrupa
Parlamentosu ve Konsey direktifinin öngördüğü bilgi verme gerekliliklerini
tamamlamaktadır. Aşağıda bu yönergenin tüketicileri ilgilendiren bölümlerine yer
verilmeye çalışılmıştır.
6.3.1 Yönerge hazırlıkları
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Topluluğunu kuran
Antlaşmayı ve özellikle bu Antlaşmanın 47/2, 55 ve 95. maddeleri ile birlikte
Ekonomik ve Sosyal Komitenin görüşünü göz önünde bulundurarak, Antlaşmanın 251.
Maddesinde öngörülen prosedür uyarınca hareket ederek konuya ilişkin olarak
komisyonun önerisini hazırlamıştır. Bu ilkeler ışığında hazırlanmış tasarıda
tüketicilerle ilgili olarak ana başlıklar altında şu ifadelere yer verilmiştir.
1. Bu direktifin hukuki güvence ve tüketicinin korunması amacıyla iç
pazarda elektronik ticaret konusunun bazı hukuki yönlerini kapsayacak açık ve
genel bir çerçeve oluşturması gerektiği ifade edilmiştir.
2. Orantılılık ilkesine uygun olarak, bu direktifde öngörülen önlemler,
sadece iç pazarın iyi işlemesi amacına ulaşılmasıyla sınırlı tutulmuştur.
Direktif, Topluluk düzeyinde müdahale edilmesi gerektiği durumlarda ve
elektronik ticaret için gerçek anlamda sınırların kalktığı bir iç alanın garanti
altına alınması için, küçüklerin, insan onurunun, tüketicinin ve halk sağlığının
korunması başta olmak üzere genel çıkarların korunmasını en üst düzeyde
sağlayacak düzenlemeler öngörmelidir. Antlaşmanın 152. maddesi uyarınca, kamu
sağlığının korunması diğer Topluluk politikalarının önemli bir tamamlayıcısıdır.
Bu direktifte yer alan hükümler Topluluk hukuk düzenlemeleri ile garanti
altına alınan özellikle kamu sağlığı ve tüketici hakları başta olmak üzere,
varolan koruma mekanizmalarına halel getirmeyecektir. Zaten “tüketicilerle
yapılan sözleşmelerde hakkaniyete uymayan hükümler hakkında 93/13/AET sayılı
ve 5 Nisan 1993 tarihli Konsey direktifi ve Uzak mesafeli sözleşmelerde
tüketicinin korunması hakkında 97/7/AT sayılı ve 20 Mayıs 1997 tarihli Avrupa
Parlamentosu ve Konsey direktifi, borçlar hukuku alanında tüketicinin
korunması için temel unsurları teşkil etmektedir. Söz konusu direktifler tüm
hükümleriyle, bilgi toplumu hizmetlerine de uygulanabilecektir.
Ticari iletişim, bilgi toplumu hizmetlerinin finansmanı ve yeni pek çok
ücretsiz hizmetin gelişimi için çok önemlidir. Tüketicinin korunması ve
anlaşmalara bağlılık açısından, indirimler, promosyona yönelik yarışma ve
oyunlar dahil olmak üzere ticari iletişim şeffaflık konusundaki pek çok
yükümlülüğe uygun olmak durumundadır. Bu yükümlülükler 97/7/AT sayılı direktife
halel getirmez. Bu direktif 98/43/AT sayılı direktif başta olmak üzere ticari
iletişimle ilgili mevcut yükümlülükleri etkilememektedir.
Bilgi toplumu hizmetlerine uygulanabilecek olan söz konusu Topluluk
müktesebatı kapsamında diğer Topluluk hukuku düzenlemeleri bu çalışmanın 4.2.3
bölümünde ayrıca belirtilmiştir.
Elektronik posta yoluyla talep olmaksızın ticari mesaj gönderilmesi,
tüketiciler ve bilgi toplumu hizmeti sunucuları için istenmeyen bir durum
olabilir ve interaktif ağın düzgün akışını engelleyebilir. Bazı talep
olmaksızın yapılan ticari mesaj biçimlerinin, alıcı tarafından onaylanması
konusu bu direktifle düzenlenmemiş, ancak özellikle 97/7/AT ve 97/66/AT sayılı
direktiflerle düzenlenmiştir. Talep olmaksızın yapılan ticari iletişime izin
veren Üye Devletlerde filtreleme süreçleri oluşturulması teşvik edilmeli ve
kolaylaştırılmalıdır. Buna ilave olarak talep olmaksızın iletişimi örgütleyen
ticari toplulukların her durumda saydamlığı artırmak ve bu girişimlerin
işleyişini kolaylaştırmak için açıkça tanımlanması gerekir. Elektronik posta
ile talep olmaksızın yapılan ticari haberleşme alıcı için ek haberleşme
maliyetleriyle sonuçlanmamalıdır.
Topluluk içinde sınır aşan hizmetlerin gelişiminin önündeki engelleri
kaldırmak ve Topluluk tarafından düzenlenmiş mesleklerin mensuplarının
Internet üzerinden arzda bulunabilmelerinin gerçekleştirilmesi için,
tüketicinin korunması ve kamu sağlığının, Topluluk düzeyinde garanti altına
alınması konusunda bu mesleklerle ilgili kurallara riayet edilmesi zorunludur.
Topluluk düzeyindeki işleyiş kuralları, ticari iletişime uygulanacak
deontolojik kuralların belirlenmesi için en güzel enstrümanları
oluşturmaktadır. Bu kuralların, mesleki örgütler ve derneklerin özerkliğine
halel getirilmeksizin, bu konuyla ilgili olarak düzenlenmesi, ya da gereken
durumlarda adaptasyonu gereklidir.
Bilgi toplumu hizmetlerine uygulanacak “Tüketici Haklarının Korunması
hakkında 98/27/AT sayılı ve 19 Mayıs 1998 tarihli Avrupa Parlamentosu ve
Konsey direktifi”; tüketicilerin toplu çıkarlarını korumayı hedefleyen askıya
alma mekanizmalarını öngörmektedir. Bu mekanizmalar, tüketicilerin oldukça
ileri bir düzeyde korunmasını sağlayarak bilgi toplumu hizmetlerinin serbest
dolaşımına katkıda bulunacaktır.
7. Bu direktif, tüketicilerin yaptığı sözleşmelerden doğan yükümlülüklerden
doğan hukuku etkilemez. Bu bağlamda söz konusu direktif, tüketicinin ikamet
adresinin bulunduğu Üye Devlet hukukundan kaynaklanan akdi yükümlülükler
konusundaki emredici hükümlerin sağladığı korunmadan mahrum bırakılması sonucunu
doğuramaz.
8. Bu direktifle getirilen düzenlemeler sonucunda, tüketiciler tarafından
akdedilen sözleşmelerden doğan yükümlülüklerden sapma teşkil edecek durumların
ortaya çıkmasında, söz konusu sapma hükümleri, söz konusu sözleşmeyi akdetme
konusundaki kararı esastan etkileyecek nitelikteki tüketici hakları da dahil
olmak üzere, sözleşmenin içeriğine ilişkin önemli unsurlar hakkındaki bilgileri
kapsayacak şekilde yorumlanmalıdır.
Konsey, bilgi toplumunun tüketici boyutu konusundaki 19 Ocak 1999 tarihli ilke
kararında, bu alanda tüketicilerin korunması konusuna özel bir dikkat
gösterilmesine ihtiyaç olduğunu dile getirmiştir. Komisyon mevcut tüketicinin
korunması kurallarının ne ölçüde bilgi toplumu bağlamında yeterli korunma
sağladığını inceleyecek ve gerekli görülmesi halinde, bu mevzuatın
eksikliklerini ve ek önlemler gerektiren konuları saptayacaktır. Ayrıca
Komisyon gerekirse söz konusu eksiklikleri gidermek için buna ek olarak
spesifik öneriler sunacaktır.
6.3.2 Elektronik Ticaret Konusunda Direktif
6.3.2.1 Amaç ve Kapsam
Bu direktifin Amaç ve Kapsam başlıklı 1. maddesinin 3. bendinde yer alan
tanımlamayla bu Direktifin, bilgi toplumu hizmetlerine uygulanan Topluluk
hukukunu, özellikle, kamu sağlığı ve tüketici çıkarları için Topluluk
tasarrufları ve bu tasarrufları uygulamaya yönelik ulusal mevzuat tarafından
öngörülen koruma düzeyine, söz konusu mevzuatın bilgi toplumu hizmetlerinin
serbest biçimde sunulmasını kısıtlamaması şartıyla, halel getirmeksizin,
geliştirici özellikte olduğu vurgulanmıştır.
6.3.2.2 Tanımlar
Direktifin tanımlar başlıklı 2.Maddesinin e bendinde ise tüketici kavramının
tanımına şu şekilde yer verilmiştir;
“tüketici” : kendi ticari, iş ve mesleki amaçları dışında hareket eden her türlü
gerçek kişi;
6.3.2.3 İç Pazar
Direktifin iç Pazar başlıklı 3.maddesinde bu pazarın işeyiş
tarzına ilişkin olarak alınması gereken önlemlerde yatırımcılar da dahil olmak
üzere tüketicilerin korunması gerektiği ifade edilmiştir.
6.3.2.4 Sunulacak bilgi
Direktifin sunulacak bilgi başlığının taşıyan 10. maddesinin 1.bendinde Topluluk
hukuku tarafından öngörülen diğer bilgi şartlarına ek olarak, üye devletler,
tüketici olmayan taraflarca aksine anlaşılmış olması hali dışında, en azından
aşağıdaki bilginin hizmet sunucu tarafından açıkça, kapsamlı olarak;
belirsizliğe yer bırakmayacak biçimde ve hizmetin alıcısı tarafından siparişte
(teklifte) bulunulmasından önce, sunulmasını temin etmeleri gerektiği ifade
edilmiştir.
(a) sözleşmenin yapılması için izlenecek farklı teknik adımlar;
(b) yapılan sözleşmenin hizmet sunucu tarafından dosyalanıp dosyalanmayacağı
ve erişiminin mümkün olup olmayacağı;
(c) Siparişin yapılmasından önce girdi hatalarının belirlenmesine ve
düzeltilmesine ilişkin teknik araçlar;
(d) Sözleşmenin yapılması için başvurulabilecek diller.
Aynı şekilde 10. maddenin 2.bendinde üye devletlerin, tüketici olmayan taraflar
arasında aksine anlaşılmış olması hali dışında, hizmet sunucunun kendisinin tabi
olduğu herhangi bir ilgili davranış kuralını ve bu kurallara elektronik olarak
ne şekilde başvurulabileceğini belirtmesini temin edecekleri ifade edilmiştir.
10.maddenin 3.bendinde ise alıcıya sunulan sözleşme hükümlerinin ve genel
şartların, bu alıcı tarafından saklanmasına ve yeniden üretilmesine imkan
verecek bir şekilde sağlanmasının gerekli olduğu ifade edilmektedir.
Son olarak 10.maddenin 4.bendinde yukarıda 1. ve 2. Paragraflarda belirtilen
hususların, münhasıran elektronik posta değişimi veya eşi bireysel iletişimle
yapılan sözleşmelere uygulanmayacağı ifade edilmiştir.
6.3.2.5 Sipariş verilmesi
Direktifin “Sipariş verilmesi” başlıklı 11.maddesinin 1.bendinde üye
devletlerin, tüketici olmayan taraflar arasında aksine anlaşılmış olması hali
dışında, hizmet alıcısının siparişini elektronik araçlarla vermiş olması halinde
aşağıdaki ilkelerin uygulanmasını temin etmesi gerektigi ifade edilmiştir:
· Hizmet sunucu, alıcının siparişini aldığını gecikmeden ve elektronik
araçlarla bildirmelidir.
· Sipariş ve alındığının bildirilmesi muhatapları olan tarafların
erişiminin mümkün olduğu anda gerçekleşmiş sayılır.
11.maddenin 2.bendinde ise üye devletlerin, tüketici olmayan taraflar arasında
aksinin kararlaştırılmış olması hali dışında, hizmet sunucunun hizmeti alıcısına
uygun, etkili ve erişilebilir teknik araçlar sunarak, sipariş verilmeden önce
girdi hatalarının tespiti ve düzeltilmesini mümkün kılmalarını temin etmeleri
gerektiği ifade edilmiştir.
Son olarak 11.maddenin 3.bendinde 1.paragrafın birinci benti ile 2.paragrafın
münhasıran elektronik posta değişimi veya eşi bireysel iletişimler aracılığıyla
yapılan sözleşmelere uygulanmayacağı belirtilmiştir.
6.3.2.6 Davranış Kuralları (Codes of Conduct)
Direktifin “Davranış Kuralları (Codes of Conduct)”başlıklı 16.maddesinin
1.bendinde üye devletler ve Komisyonun; Ticaret, meslek ve tüketici birlik ve
örgütlerinin,direktifin 5-15. Maddelerin gerektiği gibi uygulanmasını sağlamaya
yönelik Topluluk düzeyinde davranış kuralları belirlemelerini ve de ticaret,
meslek ve tüketici birlik ve örgütleri tarafından, davranış kurallarının
uygulanmasına ve elektronik ticarete ilişkin uygulama, alışkanlık ve gelenekleri
ne şekilde etkilediğine dair değerlendirmelerinin üye devletlere ve Komisyona
iletilmesini sağlaması gerektiği ifade edilmiştir.
16.maddenin 2.bendinde ise üye devletler ve Komisyonun, tüketicileri temsil eden
birlik ve örgütlerin kendi çıkarlarını etkileyen ve paragraf 1(a) uyarınca
saptanan davranış kurallarının hazırlanmasına ve uygulanmasına katılımını teşvik
etmesi gerektiği belirtilmiştir.
6.3.2.7 Uyuşmazlığın Yargı Dışı Yollarla Çözülmesi (out of court)
Direktifin “Uyuşmazlığın Yargı Dışı Yollarla Çözülmesi (out of court)” başlıklı
17.maddesinde üye devletlerin, yargı dışı çözümden sorumlu makamları, özellikle,
tüketici uyuşmazlıklarının ilgili taraflar için yeterli usul garantileri
öngörmesini sağlayacak şekilde işlemesi konusunda teşvik etmeleri gerektiği
belirtilmiştir.
6.3.2.8 Gözden Geçirme (inceleme)
Direktifin “Gözden Geçirme (inceleme)” başlıklı 21.maddesinde ise 17 Temmuz
2003’ten önce ve bu tarihten itibaren her iki yılda bir olmak üzere, Komisyonun,
Avrupa Parlamentosuna Konseye ve Ekonomik Sosyal Komiteye bu Direktifin
uygulanmasına yönelik bir raporu sunacağı ve bu raporun, gerekli olduğu takdirde
Direktifi bilgi toplumu hizmetleri alanındaki hukuki, teknik ve ekonomik
gelişmelere uyduracak, özellikle suçun önlenmesi, küçüklerin korunması,
tüketicinin korunması ve iç pazarın düzgün işleyişi ile ilgili önerileri de
içereceği ifade edilmiştir..
6.4 E-imza
E-ticaretin gelişebilmesi ve kullanıcılar tarafından
benimsenebilmesinin ilk şartı, açık ağ sistemine güven duyulmasının
sağlanmasıdır. Bu amaçla, e-ticaretin gerçekleştiği ortamda, taraflar arasında
iletilen bilginin gizliliği, bütünlüğü ve tarafların kimliklerinin doğruluğu,
kurulacak teknik ve hukuki bir altyapı ile garanti edilebilmesi ihtiyacı
duyulmaktadır. İşte e-imza, bu ihtiyacın karşılanması amacıyla kullanılan bir
teknolojidir. [18]
Avrupa Birliği'nin 13 Aralık 1999'da tarihinde kabul edilen ve 19.1.2000
tarihinde yürürlüğe giren "Directive 1999/93/EC of the European Parliament and
of the Council of 13 December 1999 on a Community framework for electronic
signatures (Elektronik İmzalar için Ortak Altyapıya Dair Avrupa Parlamentosu ve
Konseyi Direktifi)'nin 2. maddesinin 1. bendinde e-imza, eklendiği veya
mantıksal olarak ilişkili olduğu elektronik formdaki bilgiye, bir kimlik
belirleme (doğrulama) yöntemi olarak hizmet eden, (a) münhasıran imza sahibine
bağlanan, (b) imza sahibini tanımlayabilen, (c) imza sahibinin münhasır kontrolü
altında muhafaza edilen araçlarla yaratılan, (d) veride sonradan meydana gelen
değişiklikleri gösterecek (ortaya çıkaran) şekilde veriye eklenen elektronik
formdaki bilgi şeklinde tanımlanmıştır.
Ülkemizde Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı bünyesinde, e-ticarete ilişkin
temel kavramların ülkemiz hukuk sistemine dahil edilmesi amacıyla oluşturulan
Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK) Hukuk Grubu’nca AB, UNCITRAL ve
ABD tarafından hazırlanan e-imza düzenlemeleri de incelenerek yapılan çalışmalar
sonucunda, e-imzaların gerektirdiği teknik (güvenlikle ilgili standartların
kullanımı, bunların kullanım süresi vs.) ve idari (onay kurumları vs.)
gereklilikleri düzenleyen “Elektronik İmzanın Teknik ve İdari Yönleri Hakkında”
bir “Kanun Tasarısı” hazırlanarak, bu Tasarıda, sistemin işleyişinin hukuken
belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
6.5 Elektronik ödeme araçları[19]
Artık kişiler dünyanın neresinde olursa olsun, satın almak istedikleri malın
siparişini internet üzerinden vermekte ve malın bedelini de yine internet
üzerinden ödemektedirler. Dünya çapındaki bu yeni dijital mal alış verişi şekli,
aynı zamanda ödeme işlemlerinde de farklı, özel bir takım seçeneklerin
mevcudiyetini gündeme getirmektedir. Kredi kartı kullanılarak veya makbuz
karşılığında yapılan klasik ödeme şekilleri, hem satıcı hem de tüketici için
tehlikeli oluşları ve işlemde gecikmeye sebebiyet verdikleri için, artık bir
çözüm olmaktan çıkmıştır. Bu ödeme şekilleri çoğu kez ticari ve profesyonel
internet kullanımının gelişmesini engelleyen faktörler olarak
nitelendirilmektedir. Bu nedenle bir çok satıcı, web sayfalarında bugün için
kendisini sadece ücretsiz tekliflerle sınırlamış ve gerçek işlemlerin
başlamasını, elverişli internet ödeme sistemlerinin gelişmesine kadar
ertelemişlerdir.
Anonimlik işlem sırasında alıcının kimliği hakkında hiçbir tahminin yapılamaması
demektir. Nakit para anonimliği tam olarak sağlamaktadır. Alıcı, paraya
istinaden teşhis edilemez. Kredi kartlarında ise durum tersinedir. Satıcı, alıcı
hakkında bilgi elde etmektedir. Kredi kartı veren şirket, müşteri hakkındaki
bütün bilgileri toplar, değerlendirir ve müşteri profilini bu verilere göre
belirler. Bununla aslında müşterinin giz alanı ihlal edilmiş olmaktadır.
İnternette ise, işlemi yapan kimsenin tespit edilmesi zordur. Bilginin geliş
yolunu izlemek güçtür. Aynı şekilde hilenin yapılıp yapılmadığını da tespit
etmek de zordur. Bu yüzden bir elektronik ödeme sisteminin, kendini müşteri
olarak tanıtan kişinin, gerçekten o kişi olup olmadığını tespit edebilmesi
gerekir.
Sonuç olarak; internetteki bir ödeme sisteminin, aynen nakit para da olduğu
gibi, Tüketicinin Korunması Hukuku ve Bilginin Korunması Hukuku bakımından,
gerçek kişi kullanıcıların özel alanlarının korunmasını sağlamak için anonim
olması gerekmektedir.
Avrupa Topluluğu Komisyonu, 30.7.1997 tarihinde üye devletlere, internette
kullanılan elektronik ödeme araçlarının yasal olarak düzenlenmesi gerektiği
hakkında tavsiyede bulunmuştur. Avrupa Topluluğu Komisyonu, Eylül 1998 tarihinde
ise; elektronik para ile ilgili olarak iki yönerge teklifi hazırlamıştır.
Bunlar;
77/780/EWG numaralı ilk Yönerge, Avrupa Topluluğu Komisyonunun Kredi
Kurumlarının Faaliyetinin Kabulü ve Çalışma Şekline İlişkin Hukuki ve İdari
Hükümlerin Koordinasyonuna ilişkindir ve 17.12.1977 tarihlidir. Bu yönerge son
olarak 16.3.1996 tarihli, 96/13/EG-Abl.L 66 numaralı Yönerge ile
değiştirilmiştir.
89/646/EWG numaralı ikinci Yönerge, Avrupa Topluluğu Komisyonunun Kredi
Kurumlarının Faaliyetinin Kabulü ve Çalışma Şekline İlişkin Hukuki ve İdari
Hükümlerin Koordinasyonu ve 77/780/EWG numaralı Yönergede Değişiklik
Yapılmasına İlişkindir . Bu Yönerge son olarak 92/30/EWG-Abl.L 110 numaralı ve
28.4.1992 tarihli Yönerge ile değişikliğe uğratılmıştır.
Bundan başka, E-Para Kurumlarının Faaliyetlerinin Kabulü, İşleyişi ve Denetimi
Hakkında Avrupa Topluluğu Parlamentosunun ve Komisyonunun bir Yönerge Teklifi de
söz konusudur.
Bu Yönerge Teklifleri, elektronik para bakımından açık bir düzenleme çerçevesi
oluşturulmasını hedeflemektedir. E-Para ihraç eden kurumların dayanışmalarının
ve sağlamlıklarının, istikrarlarının sağlanması için gerekli olan asgari
hükümlerin uyarlanması, hem şirketlerin hem de tüketicilerin bu kurumlara olan
güvenlerini artıracak ve aynı zamanda normal kredi kurumları ile e-para
kurumları arasında eşit rekabet koşulları yaratılmasını temin edecektir.
7 İnternette satış yapacak sitelerde bulunması gereken asgari şartlar
Satıcının kimliğini ve iş merkezinin adresini telefonunu açıkça belli
olmalıdır.
Malın fiyatı,kdv dahil olup olmadığı,masraflar,yabancı para üzerinden fiyat
belirlemişse para değişiminin neye göre tespit edileceği, teslim şartları,
şikayetlerin nerde ve nasıl çözümleneceği,18 yaşından küçüklere yapılacak
satışların hangi şartlar altında geçerli olduğu belirtilmelidir.
Satıcının kullandığı dil anlaşılabilir ve sade bir dil olmalıdır.
Tüketiciye ödeme yöntemleri ve bunların güvenliği ve ödeme sırasında
uğratılacağı zararları için kullanabileceği yasal imkânlar hakkında açık bilgi
verilmelidir.
Tüketicinin şikayetlerini yapabileceği, hızlı işleyen ve etkin, dahili bir
şikayetleri alma ve çözümleme hizmeti sunulmalıdır.
Konu ile bağlantılı olarak web siteleri, kurabiye (cookies) (Kurabiye, web
sitesinden gönderilip kullanıcının sabit diskine kaydedilen bilgidir.) Bu
bilgi aracılığı ile web sitesi, kullanıcı hakkında pek çok kişisel veriyi
öğrenebilmektedir. Kullanmadan önce bu durumun bir uyarı ile tüketiciye
bildirilmesi gerekir.[20]
Teklifin ve fiyatın geçerlilik süresi belirtilmelidir.
Normal tarifeleri aşacaksa haberleşme vasıtasının tüketici tarafından
kullanılmasıyla oluşacak maliyetin belirtilmesi gerekmektedir.
Kalite ve fiyat bakımından denk sayılabilecek bir edimin ifa edilebileceği
veya malın mevcut olmaması halinde ifa edilmeyeceği hakkının saklı tutulduğuna
dair ibare bulunmalıdır.
Gönderme paketleme vb ekstra masrafların açık bir şekilde belirtilmesi
gerekmektedir.
8 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Türkiye’de etkin bir tüketiciyi koruma politikasının gerçekleştirilebilmesi için
son yıllarda yapılan çalışmalar umut vericidir. Her ne kadar internette yapılan
alışverişler yeni tasarıda mesafeli satışlar başlığı altında düzenlemişse de
internetin kendine has özelliği nedeniyle bu düzenleme yeterli değildir.
İnternette yapılan alışverişlerde elbette tüketiciyi koruyan tüm mevzuat geçerli
olacaktır. Ancak tüketicilerin internette yapmış olduğu işlemlerden zarar
görmemesi ve korunması için aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması
gerekmektedir;
1. Tüketici koruma derneklerinin çalışmalarının hızlandırılması ve
güçlendirilmesi,
ABD’de tüketiciyi koruma yasalarının çıkmasında en büyük pay tüketici
derneklerinindir. Yeni tasarının oluşumunda ülkemizdeki tüketici derneklerinin
katkısı büyük olmuştur. Tüketici derneklerinin bu çalışmalarını ve
etkinliklerini sürdürebilmeleri için gerekli desteklemeler sağlanmalıdır.
2. Tüketiciyi korumaya yönelik mevzuatın çağın gereklerine uygun olarak
düzenlenmesi,
Tüketiciyi korumaya yönelik mevzuat, AB direktifleri doğrultusunda
şekillendirilmeli özellikle Mesafeli Sözleşmelerde Tüketicinin Korunması
Hakkında 20 Mayıs 1997 Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi ve Elektronik
Ödeme Araçları Aracılığıyla İşlemler ve Özellikle Elektronik Ödeme Aracını
Çıkaran ile Kullanan Arasındaki İlişkiler Hakkında 30 Temmuz 1997 tarihli
Komisyon Tavsiye Kararı Türk hukukuna uyarlanmalıdır.
3. İnternetle ilgili genel nitelikte yasal düzenlemelerin çıkartılarak
birbirlerine entegrasyonunun sağlanması,
Tüketiciyi koruma politikasının etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve
internetteki tüketici işlemlerinin düzenli olması sadece tüketiciyi koruma
mevzuatıyla sağlanabilecek bir husus değildir. Bunun sağlanabilmesi için e-imza,
e-ticaret, kişisel verilerin korunması, elektronik ödeme sistemleri vb. gibi
konularda yasal düzenlemelerin yapılması ve bu yasaların birbirleriyle
entegrasyonlarının sağlanması şarttır.
4. Mevcut bulunan tüketiciyi korumaya yönelik mevzuatın uygulanabilirliğinin
sağlanması,
Yeni tasarı tüketicilerin lehine olan bir çok hükmü içermektedir. Bu hükümlerin
kağıt üzerinde kalması engellenmeli, etkinliği ve uygulanabilirliği konusunda
devletin ilgili makamları ve tüketici dernekleri üzerine düşeni yapmalıdır.
5. Tüketicinin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi,
Yukarıda sayılan tüm hususların gerçekleşmesi halinde dahi tüketiciyi koruma
politikasının hedeflerine ulaşabileceğini kabul etmek mümkün değildir. Tüketici
kendinden daha güçlü konumda olan firmalara karşı tavrını saptayabilmeli,
alışverişlerinde rasyonel hareket etmeyi öğrenebilmeli, hukuki haklarından
haberdar olabilmeli ve de şikayet mekanizmalarını kullanarak firmaları yasalara
uygun davranmaya zorlayabilmelidir. Ancak bu şekilde tüketiciyi koruma
politikasının hedefine ulaşılabilmesi sağlanabilir.
[1] Küresel ve Ulusal Ticarette Elektronik İmza Kanunu
[2] www.ntvmsnbc.com
[3] www.netpano.com
[4] www.ntvmsnbc.com
[5] Tüketicinin Korunması Özel İhtisas Komisyonu Raporu
[6] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[7] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[8] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[9] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[10] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[11] Elektronik ticarette sözleşme
[12] HUKUKİ AÇIDAN KİTLELERE E-POSTA GÖNDERİLMESİ (SPAMMING) - Yrd.Doç.Dr. Tekin
MEMİŞ
[13] İnternet Üzerinden Yapılan Hukuki İşlemler ve Bu Konudaki 97/7 Sayılı AB
Yönergesi ile Alman ve İsviçredeki Düzenlemeler- Savaş Bozbel
[14] [14] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[15] Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK)
[16] AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İNTERNET, TİCARET VE MALİ HİZMETLER- Gülçin Karadeniz
[17] ELEKTRONIK İMZA VE ELEKTRONIK KAYITLARIN MEDENI USUL HUKUKUNUN İSPAT
KURALLARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDIRILMESI
[18] ELEKTRONIK İMZA VE ELEKTRONIK KAYITLARIN MEDENI USUL HUKUKUNUN İSPAT
KURALLARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDIRILMESI
[19] Elektronik ödeme araçları- Yrd.Doç.Dr.Leyla Keser Berber
[20] Elektronik ticaret, noterler ve hukuk – A. Saadet Arıkan
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"E-Tüketici" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Özgür Eralp'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|