Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Gemi Satış Sözleşmeleri

Yazan : Av. Hakan Tokbaş [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Gemi mülkiyeti kavramı, Medeni Kanun’un 683. maddesindeki mülkiyet kavramıyla aynıdır. MK. m. 683’ e göre ise: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” Her malik gibi gemi malikinin de yetkileri mutlak değildir; mevzuat hükümleri ile kayıtlıdır. Bu sebeple, bütün mevzuatı ve özellikle deniz hukuku kurallarını gözönünde bulundurmak gerekir
Yazarın Notu
PDF için bkz: http://www.prizmahukuk.com/files/Gemi-Satis-Sozlesmesi.pdf

GEMİ SATIŞ SÖZLEŞMELERİ[1]
Av. Hakan TOKBAŞ[2]



İÇİNDEKİLER


İÇİNDEKİLER.. 1
Kısaltmalar1
I-Giriş. 2
II-Gemi Satışında Ehliyetli Kişiler ve Ehliyetlerinin Muhtevası2
III-Gemi Satım Sözleşmesi Unsurları ve Şekli3
Kaynakça. 7


Kısaltmalar


dp. = dipnot

BK. = Borçlar Kanunu

MK. = Medeni Kanun

s = sayfa

TTK. = Türk Ticaret Kanunu














I-Giriş


Gemi mülkiyeti kavramı, Medeni Kanun’un 683. maddesindeki mülkiyet kavramıyla aynıdır[3]. MK. m. 683’ e göre ise:“Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” Her malik gibi gemi malikinin de yetkileri mutlak değildir; mevzuat hükümleri ile kayıtlıdır. Bu sebeple, bütün mevzuatı ve özellikle deniz hukuku kurallarını gözönünde bulundurmak gerekir.

Gemi mülkiyeti iki yolla kazanılabilir: Özel hukuka ve kamu hukukuna göre.

Çalışmamız itibariyle, gemi mülkiyetini özel hukuka göre kazanma yollarından satış sözleşmesi ile devir konusuna değinilecektir.

Çalışmamızda, gemi mülkiyetinin intikalinde hukuki dayanak, bir satış sözleşmesidir. Geminin maliki, muayyen bir bedel karşılığında gemi mülkiyetinin intikal edeceğine dair, satıcı sıfatıyla alıcı ile bir anlaşma akdeder. Bu anlaşmanın geçerli olabilmesi için, ilk şart; M.K. m. 10 anlamında, tarafların tasarruf, muamele ehliyetini haiz olmaları gerekir. Ayrıca genel olarak B.K m. 1-10 arası hükümleri gemi satışına da tatbik olunacaktır. Bundan başka, B.K. m.21 ile m. 23-31 hükümleri de gemi satışı için göz önünde bulundurulacak hükümlerdir.

Her şeyden evvel, gemi satışı sözleşmesi ticari bir işlem ve ticari bir satıştır. Alman Kanunu’na göre Deniz Ticaret Kanununun hükümlerini esas itibariyle yalnız deniz gemileri hakkında uygularken temlik işinde buna dair hükümleri her çeşit deniz gemisine genişletmiştir. Türkiye’de Deniz Ticaret Kanunu bütün deniz gemilerine uygulanır. Bu sebeple, uygulayacağımız hükümler bir deniz gemisi kadar bir yat veya bir fen gemisi hakkında da geçerlidir[4].




II-Gemi Satışında Ehliyetli Kişiler ve Ehliyetlerinin Muhtevası



Gemiyi temlik hakkı herkesten evvel malike aittir. Malikten temlik sahasında aranacak ehliyet medeni ehliyettir. Kişi gemi alım ve satımı ile uğraşıyorsa bu kişi tacir addedileceğinden kendisinde ticari ehliyet şartı da aranır. Deniz Ticaret Hukukunda gemiyi satma hakkı evvela donatana, vekiline yahut donatma iştirakine aittir. Çünkü donatan, bizim mevzuatımıza göre gemiye malik olan kimsedir. Geminin tamamına sahip olan donatanın bu hakkı mutlaktır. Hiçbir sınırlamaya tabi değildir. Müşterek donatan sıfatıyla geminin bir veya bir kaç hissesine sahip olan hakkında ise TTK m. 965’ de sınırlama vardır. Şöyle ki, İştirak payının temliki neticesinde gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedecekse[5], temlik yalnız bütün müşterek donatanların muvafakatiyle hüküm ifade eder.

Kaptan ise TTK m. 990 uyarınca gemi satışını yapabilecektir. Bu maddeye göre: “Geminin bulunduğu yerin mahkemesi bilirkişi dinliyerek ve varsa Türk Konsolosunun mütalaasını alarak satışta kati zaruret bulunduğuna karar vermedikçe kaptan gemiyi satamaz.Geminin bulunduğu yerde mahkeme veya tahkikat yapabilecek başka bir makam yoksa kaptan hareketini haklı gösterecek bilirkişi raporu almak, buna da imkan yoksa başka deliller toplamak mecburiyetindedir.Satış açık artırma ile yapılır.” Kaptanın bu yetkisi geminin yolcuğa başlamasıyla başlar, yolculuğun bitmesiyle biter.

III-Gemi Satım Sözleşmesi Unsurları ve Şekli


Alım satım sözleşmesi borç doğuran bir sözleşme olup, bununla satıcı alıcıya sözleşme konusu şeyin mülkiyetini devir borcu altına girer. Sözleşme ile mülkiyet hemen alıcıya geçmez. Mülkiyetin alıcıya geömesi ayrı bir hukuki muamele ( tasarruf muamelesi ) ile olur. Gemilerin, satış sözleşmesi ile devir ve temliki İngiliz Hukukunda[6] yazılı şekle tabi iken, Türk ve Alman hukukunda hiç bir şekle tabi değildir[7]. Bu sebeple kanunun gemi mülkiyetine dair hükümleri, konusu mülkiyeti devir olan sözleşme yapıldıktan sonra ( borç doğuran muamele ) sadece mülkiyetin nasıl devredileceğini ( tasarruf muamelesi ) düzenlemiş bulunmaktadır[8]. Kanuna göre gemi mülkiyetinin devri şu üç ayrı duruma bağlı olarak değişiklik göstermektedir: gemi siciline bağlı gemiler, gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler, sicile kayıtlı gemi payı.
Gemi siciline kayıtlı gemiler : TTK.m.868’ e göre: “Gemi siciline kayıtlı bulunan bir geminin temliki için malik ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap edene intikal edeceğine dair anlaşmaları lazım ve kafidir. Taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle kendisine temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini istiyebilir.”
TTK. m.868 hükmüne göre tarafalar arasında esas olan “anlaşma” dır[9]. Söleşme herhangi bir şekle tabi değildir. Ancak bir ispat vasıtası olarak, taraflardan her biri, temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini isteyebilirler. Masrafları da bu ispat vasıtasını elde etmek isteyen çekecektir.
Gemi mülkiyetinin, tarafların tamamen anlaşması ile devredilebilmesi, tescil işleminin kurucu değil, açıklayıcı nitelikte bir kayıt olduğunu gösterir. Hak tescilden önce ve fakat anlaşmanın yapıldığı sırada alıcıya geçmektedir.
Kanunun, gemi mülkiyetinin intikalinde her türlü formaliteden kaçınması, intikalde sürati sağlamak içindir; zira, gemi maliki, ağır hasar, yakın harp tehlikesi gibi durumlarda, gemisini hemen elden çıkarmak isteyebilir[10].
Müseccel gemilerde malik, gayrimenkullerden farklı olarak sicil kaydını adına çevirtmeden de temliki tasarrufta bulunabilir; ancak, ipotek tesisi ve gemi payı üzerinde tasarrufta durum, gayrimenkullerde olduğu gibidir[11].
Gemi mülkiyetinin sicil dışında devredilebilmesi, iyiniyetle iktisap meselesini ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki: Gemi mülkiyetinin, sicilde kendi adına kayıtlı gözüktüğü kişi, gemisini anlaşma ile başka bir şahsa devrettiği halde, bu kayıttan istifade ederek gemisini yeniden üçüncü bir şahsa devredebilir. Devralan şahıs MK.m.3 anlamında iyiniyetli olmak şartiyle sicildeki kayda güvenerek geminin mülkiyetini kazanır. Bu sebeple gemiyi anlaşma ile iktisab eden malikin kendisini süratle sicile kaydettirmesinde büyük menfaati olacaktır[12].
Türk gemilerinin tescili hakkındaki nizamnameye göre, gemiyi anlaşma ile iktisab eden malikin kendisini sicile kaydettirmesi için kazanıma dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir belgeye yahut devredenin sicil memuru huzurunda yazılı bir beyanına ihtiyacı olacaktır. Böylelikle mülkiyetin intikali bir şekle tâbi olmasa da tescilin bir şartı olarak şekil zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu suretle, nizamname akdin iki taraf arasında devir unsurlarını ve dolayısiyle Deniz Ticareti Hukukumuzda ki şekil serbestisi sistemini değiştirmeğe kalkışmıştır[13]. Bundan dolayı, hukuk kuralları hiyerarşisi ilkesini gözönünde bulundurarak nizamnamenin bu aşkın hükmünü yok saymak gerekecektir[14].
Gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler : TTK. m. 867’ye göre: “ Bir Türk gemi siciline kayıtlı bulunmıyan gemiler üzerindeki mülkiyet ve sair ayni haklar hususunda, Medeni Kanunun menkullere mütaallik hükümleri tatbik olunur. Şu kadar ki; böyle bir geminin veya gemi payının temlikinde akıdlar mülkiyetin sadece akitle intikal edeceğini kararlaştırmışlarsa zilyedliğin devrine hacet kalmaksızın mülkiyet temellük edene geçer. Bu şekildeki temliklerde hüsnüniyetle iktisabın muteber olması temellük edenin zilyedliği devraldığı sırada dahi hüsnüniyet sahibi olmasına bağlıdır.”
TTK. m.867 hükmüne göre, mülkiyet, teslim veya zilyedliğin hükmen devri ile geçer. Ancak madde lafzında bu dahi kolaylaştırılmak istenerek; taraflar, mülkiyetin sadece akitle intikal edeceğini kararlaştırmışlarsa, zilyedliğin devrine hacet kalmaksızın mülkiyetin anlaşma ile temellük edene geçeceği hükme bağlanmıştır. Burada tarafların, sicile kayıtlı gemilerden farklı olarak, mülkiyetin devrine ve bunun için zilyedliğin devrine lüzum olmadığı hususlarında anlaşmaları gerekmektedir. Zilyedliğin devri yapılmadan mülkiyetin geçmesi, iyiniyet meselesini ortaya çıkarmaktadır. Mükiyet ancak zilyed sahibi olandan iyiniyetle sahip olunabilir. Madde lafzı, iyiniyetli malikin sadece anlaşma anında değil, zilyedliği devraldığı anda da iyiniyeti arayarak iyiniyetle iktisabı zorlaştırmış olmaktadır.
Sicile kayıtlı gemi payı: TTK. m.868/2’ye göre: “ Gemi payının temliki hakkında 965. madde hükmü tatbik olunur.” TTK. m. 965’ e göre ise: “Müşterek donatanlardan her biri iştirak payını dilediği anda ötekilerin muvafakati olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına temlik edebilir. Temlik için gemi siciline tescil şarttır. İştirak payının temliki neticesinde gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedecekse, temlik yalnız bütün müşterek donatanların muvafakatiyle hüküm ifade eder. İştirak payının temliki, gemi üzerindeki müşterek mülkiyet hissesinin temlik ve sicile tescili ile olur. İştirak payının rehnedilmesi imzası noterce tasdikli bir mukavelenin yapılması ve rehnin gemi siciline tescili ile olur. Sadece gemi payının ipotek edilmesi hakkındaki hükümler mahfuzdur.”
TTK. m.965 hükmü donatma iştiraki hakkında olup, bu madde hükmünden sicile kayıtlı gemi payı hakkında çıkan sonuç ise sicile kayıtlı gemi payının temliki için tarafaların bu hususta ve devrin gemi siciline tescili gerekir. Kanunda, payın temlikinin geminin temlikinden farklı şekilde düzenlenmesi, bayrak hakkının takibi içindir. Bayrak çekme hakkının ne zaman kaybolduğunun tespiti önemlidir. Gemi eğer Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedecekse, gemi payının temliki ancak bütün müşterek donatanların muvafakatiyle hüküm ifade eder.
Genel olarak, gemi mülkiyetinin satış sözleşmesi ile intikalinde, bu devir ve temlikin neleri kapsadığı hususu büyük bir önemi haizdir. Bütünleyici parçalar üzerinde ayrı bir mülkiyet hakkı olamayacağına göre bu devir ve temlikin, geminin bütünleyici parçalarını ( kazan, makine, uskur, ilah vs. )[15] da kapsadığı tabiidir. Buna karşılık; geminin teferruatı için mesele bu kadar basit değildir. Zira, teferruat, esas eşyadan ayrı özel bir mülkiyet konusu olabilir ve esas eşyadan ayrı olarak devir ve temlik edilebilir. Ticaret Kanunumuz’a göre: “ Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça iktisab eden, geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisab anında mevcut ve temlik edene ait olan teferruatın mülkiyetini de iktisab eder[16].” Bu hükme göre, taraflar, teferruatın, gemi ile birlikte geçip geçmemesi hususunda, genel hükümlerle bağdaşır bir şekilde, anlaşma yapabilmektedirler.
TTK m.870’e göre: “Nefi ve hasar hakkında Borçlar Kanununun 183 üncü maddesi hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; gemi veya gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada temlik edilirse temlik edenle iktisapeden arasındaki münasebetlerde bu yolculuğun kar veya zararı, aksine anlaşma olmadıkça iktisap edenindir. Geminin iktisap eden tarafından teslim alınması için muayyen bir gün kararlaştırılmışsa, mukavelede aksine hüküm olmadıkça, nefi ve hasar ancak işbu günden itibaren iktisap edene intikal eder.” Bu maddeye hükmüne göre, aksi kararlaştırılmamışsa, satış sözleşmesinin kurulması anından itibaren gemi üzerindeki yarar ve hasaryeni malike aittir[17]. Satış sözleşmesi taliki bir şarta bağlı ise, gemi üzerindeki yarar ve hasar ancak bu şartın tahakkuku anından itibaren iktisab eden yeni malike geçer[18]. Gemi yolculukta olsa dahi aksine bir anlaşma mevcut olmadıkça yarar ve hasar gemin,n mülkiyetini iktisab eden yeni malike geçer. Geminin teslimi için muayyen bir gün kararlaştırılmışsa sözleşmede aksine bir hüküm olmadıkça yarar ve hasar ancak bu günden itibaren yeni malike geçer.








Kaynakça


1) ÇAĞA Tahir / KENDER Reyegan , Deniz Tiacareti Hukuku 1, 14. Bası, İstanbul 2005

2) GÖKNİL Mazhar Nedim , Deniz Ticareti Hukuku, 3. bası, İstanbul 1946

3) KENDER Reyegan / ÇETİNGİL Ergun , Deniz Ticaret Hukuku Temel Bilgiler ( Takip Hukuku ve Deniz Sigortası ile Birlikte ), 7. Bası, İstanbul 2003

4) İZVEREN Adil, Deniz Ticaret Hukuku, Ankara 1960

5) http://www.prizmahukuk.com






[1] Bkz: http://www.prizmahukuk.com/files/Gem...Sozlesmesi.pdf

[2] Makale yazarı hakkında geniş bilgi için bkz: http://www.prizmahukuk.com/HakanTOKBAS.html

[3] http://www.prizmahukuk.com/HukukiMetinler.html

[4] Mazhar Nedim Göknil, Deniz Ticareti Hukuku, 3. bası, İstanbul 1946, s.58

[5] Bayrak çekme hakkını giderebilecek kanuni oran 1/3 dir.

[6] Adil İzveren, Deniz Ticaret Hukuku, Ankara 1960, s.58; Tahir Çağa/ Reyegan Kender, Deniz Tiacareti Hukuku 1, 14. Bası, İstanbul 2005, s.97

[7] İzveren, s.58; Çağa/ Kender, s.97

[8] Reyegan Kender/ Ergun Çetingil, Deniz Ticaret Hukuku Temel Bilgiler ( Takip Hukuku ve Deniz Sigortası ile Birlikte ), 7. Bası, İstanbul 2003, s.48

[9] Mülkiyetin nakli husunda Türk- Alman Hukuku karşılaştırması için bkz. Göknil, s.61

[10] Çağa/ Kender, s.98

[11] Çağa/ Kender, s.97, dp.4

[12] “Gemi satım sözleşmesinin üçüncü şahıslara karşı etkisi konusunda dünya mevzuatı muhtelif sistemler kabul etmiştir. Bir kısmına göre gemi mülkiyeti sicile tescil olunmağa muhtaç olmadan üçüncü şahıslara karşı da iktisab olunur. Bu memleketlerse tescilin sadece kamu hukuku bakımından bir kıymet ve ehemmiyeti vardır. İsveç, Norveç, Finlandiya ve eski Rusyada olduğu gibi... Bir kısmına göre gemi temlikine dair sözleşmenin gemi siciline tescili, müseccel iyiniyet sahibi iktisab edenin üçüncü şahıslara karşı malik sıfatını korumasını temin eder. İngiltere, Faransa, İtalya, Belçika, ve kısmen Almanyada olduğu gibi... Bir kısmına göre de sicile tescil mülkiyetin geçmesi için şart koşulmuştur. Hollanda, Danimarka ve eski Türk hukukunda olduğu gibi... Bu tasnife dayanarak Türk Hukukunu da ikinci sistemin içine katarak denilebilir ki temlikin üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade edebilmesi için sicile tescili lazımdır.” ( Göknil, s.62 )

[13] Göknil, s.64

[14] Göknil, s.64

[15] İzveren, s.58

[16] TTK. m.869/1

[17] BK. m.183/1

[18] BK. m.183/3
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Gemi Satış Sözleşmeleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Hakan Tokbaş'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
05-06-2011 - 06:43
(4711 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
8917
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 4 saat 41 dakika 33 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,89 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 18484, Kelime Sayısı : 2194, Boyut : 18,05 Kb.
* 7 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1348
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09035206 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.