Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Türk Hukukunda Bosanma Sebepleri

Yazan : Tugce Oral [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Genel olarak Avrupa’da, birbiriyle evli Türk vatandaslari yasamaktadir. Bu kisilerin bosanma isteklerini mahkemelere bildirmeleri sonucunda mahkemelerde uygulanacak hukuk, Türk Hukuku olacaktir. Bu calismada, Türk Medeni Kanunu isiginda Türk Hukukundaki Bosanma Sebepleri ele alinmistir.

I. BOSANMA VE AYRILIK SEBEPLERI
A. Genel Sebepler
Türk hukukunda genel bosanma sebepleri TMK’nin 166. maddesinden düzenlenmistir.
Bu madde kapsaminda genel bosanma sebeplerinin üc ana baslik altinda toplanmasi mümkündür:
- Evlilik Birliginin Temelden Sarsilmasi Gerekcesiyle Bosanma
- Anlasma li Bosanma
- Ortak Hayatin Tekrar Kurulamamasi Nedeniyle Bosanma
Asagida bu sebepler ve bu sebeplere dayanan bosanma davalari daha detayli bir sekilde incelenecektir.

1. Evlilik Birliginin Temelden Sarsilmasi Gerekcesiyle Bosanma
Genel bosanma sebeplerinden olan evlilik birliginin temelden sarsilmasi, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1,2 maddesinde su sekilde düyenlenmistir:
„Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
… “
Görüldügü üzere, söz konusu hükmün 1. fikrasinda evlilik birliginin temelden sarsilmasi deyimi, 2. fikrasinda da evlilik birliginin temelden sarsilmasi nedeniyle acilacak olan bosanma davasinda taraflarin kusuru ve buna bagli olarak izlenecek yol hüküm altina alinmistir.
Evlilik birliginin temelden sarsilmasi iddiasiyla bosanmaya karar verilebilmesi icin, objektif ve subjektif kosullarin birlikte gerceklesmis ve gerceklesiyor olmasi gerekmektedir. Bunlardan objektif kosul, evlilik birliginin temelinden sarsilmasi; subjektif kosul ise, evlilik birliginin temelinden sarsilmasi gerekcesiyle ortak hayatin sürdürülmesinin eslerden beklenemeyecek olmasidir. Hangi olaylarin evlilik birligini temelden sarstigi ve taraflardan ne zaman evlilik birligini devam ettirmelerinin beklenemeyecegi konusunda kanunda herhangi bir düzenlemeye gidilmemis, objektif ve subjektif kosullarin gerceklestigini tespit de hakimin takdir yetkisinin kapsami icinde birakilmistir.
Asagidaki satirlarda sözü gecen objektif ve subjektif kosullar, söz konusu hükme göre göz önüne alinmasi gereken kusur durumu ve buna bagli olarak davalinin itiraz hakki analiz edilecektir.

a. Kosullar
1. Objektif Kosul: Evlilik Birliginin Temelden Sarsilmasi
Evlilik birliginin temelden sarsilip sarsilmadiginin belirlenmesi, daha önce de belitildigi gibi, hakim görevi ve takdir yetkisi kapsamindadir.1 Hakimin evlilikbbirliginin temelden sarsildigini belirlemesi icin de taraflarin bu hususu her türlü delille ispat etmeleri gerekmektedir.
Evlilik birliginin temelden sarsilmasi, esler arasinda önemli fikir ve duygu ayriliginin bulunmasi ve bu fikir ve duygu ayriliginin esler arasimda ortak hayati cekil mez hale getirecek derecede siddetli gecimsizlik yaratmasi seklinde anlasilabilecektir.2
Ailede her gün birlikte yasanmasindan kaynaklanan ve her ailede görülebilecek gündelik, önemsiz gecimsizlikler, ufak tartismalar, anlik tepkiler, düsünülmeden ve kizginlikla söylenmis sözler ya da yapilmis davranislar, evlilik birliginin temelden sarsilmasi icin yeterli degildir.3
Davada ispat edilen vakialar, esler arasindaki evlilik iliskisini, bu iliskinin devamina imkan birakmayacak sekilde zedelemis ve etkilemis veya esler arasindaki önemli duygu ve fikir ayriligini ortaya cikarmis ve artik birligi devam ettirebilmeleri icin gerekli istek, sevgi ve saygi duygulari sönmüs ise siddetli bir gecimsizlik oldugunu ve evlilik birliginin temelden sarsildigini kabul etmek gerekir.4
Evlilik birligini temelden sarsan olaylara cinsel uyum ve doyumun saglanamamasi5 (Erkegin iktidarsiz olmasi, bir yildan beri cinsel iliskide bulunulmamis olmasi, kadinin cinsel iliskiden kacinmasi), eslerin birbirine hakaret etmesi6, karsilikli zina7, sadakatsizlik8, kocanin kumar aliskanligi9, evlenme tarihinden itibaren iki aylik sürede davacinin kizliginin bozulmamis olmasi10, karinin kocanin cebinden gizlice ve habersiz para almasi11, asiri kiskanclik12 gibi örnekler verilebilir.
2. Subjektif Kosul: Ortak Yasamin Cekilmez Hale Gelmesi
Yukaridaki kanun metninde de belirtildigi gibi, evlilik birligi, eslerden müsterek hayati sürdürmeleri beklenemeyecek kadar temelinden sarsilmissa, hakim bosanmaya karar verebilecektir.
Ortak yasamin ne zaman cekilmez hale geldigi, somut olayin özelliklerine göre belirlenmelidir. Bir cok olumsuz olayin bir arada bulunmasina ragmen, esler evlilik birliginin devamini arzulayabilecegi gibi, objektif olarak „olumsuz“ seklinde nitelendirilebilecek olaylarin yasanmamis olmasina ragmen, taraflar bu birligin devam etmesini istemiyor olabilir. Hangi olaylarin cekilmezlik unsuru tasidiginin tespiti konusunda da, kanun koyucu, hakime takdir yetkisi tanimistir.

b. Kusur
Bu konudaki sorun, evlilik birliginin temelinden sarsilmasina yol acan esin bosanma talebinde bulunup bulunamayacagi konusunda cikmaktadir.
TMK 166/2‘den de anlasilacagi gibi, evlilik birliginin temelden sarsilmasina yol acan olgularda daha fazla kusuru bulunan es de bosanma davasi acabilecektir. Buna karsilik, kusuru daha fazla olan es tarafindan acilan bosanma davasina, kusuru daha az olan esin itiraz hakki bulunmaktadir, meger ki bu itiraz hakkin kötüye kullanilmasi teskil etsin.
Bununla beraber, Yargitay’in yerlesmis ictihadina göre, tamamen kusurlu esin dava acma hakki yoktur. Zira, tamamen kusurlu esin böyle bir hakka sahip oldugunu kabul etmek, adeta tek tarafli bir irade ile bosanmaya izin vermek anlamina gelir. Bu da Türk aile hukuku sistemi ve felsefesi ile asla bagdasmayacaktir. Dolayisiyla bosanmaya karar verilebilmesi icin, evlilik birliginin temelden sarsilmasinda davali esin, az da olsa bir kusurunun bulunmasi sarttir.13
Evlilik birliginin temelden sarsilasinda eslerin kusuru esitse, bosanmaya karar verilmesi gerekecektir.14
Akil hastasi ve bundan dolayi temyiz kudreti bulunmayan kisiye kusur yüklenemez. Bu sebeple de akil hastasi kisiye evlilik birliginin temelden sarsilmasi sebebiyle acilan bosanma davasinin reddi gerekir.15

2. Anlasmali Bosanma Davasi
Anlasmali bosanma, TMK’nin 166/3. maddesinde su sekilde düzenlenmistir:
„Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birli?i temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı* hükmü uygulanmaz.“

a. Kosullar
i. Basvuru (Dava acilmasi)
Anlasmali bosanma yapilabilmesi icin, eslerin mahkemeye ya birlikte basvurmasi ya da bir esin diger esin davasini kabul etmesi gerekmektedir. Bu basvuru yazili dava dilekcesi ile yapilmalidir, sözlü olarak talep edilemez.
Basvuru dilekcesi taraflardan biri tarafindan verilebilecegi gibi, bu dilekce iki es tarafindan imzalanip mahkemeye sunulabilir.16

ii. Evliligin en az bir yil sürmüs olmasi
Eslerin anlasmali bosanabilmesi icin ikinci sart, evliligin en az bir yil sürmesidir. Bu kuralin konulmasindaki amac, yeni evlenen eslerin birbirini tanimalari icin firsat tanimak ve ani kizginlik veya öfke ile bosanmaya basvurulmasinin önüne gecilmesidir.
Maddede gecen bir yillik süre, dava sartidir. Kamu düzeninin bir geregi oldugundan da hakim tarafindan re’sen incelenmek gerekmektedir.

ii. Taraflarin (eslerin) Bizzat Dinlenmeleri
Taraflarin bizzat dinlenmeleri, davalinin durusmaya gelmeden yazili beyanda bulunmak suretiyle davayi kabul ettigini aciklamasinin, durusmada yasal veya iradi temsilcisi vasitasiyla temsil edilmesinin veya durusmaya gelip “bir diyecegim yoktur” seklinde aciklama yapmasinin yeterli olmadigi anlamina gelmektedir. Her iki es durusmada hakim önünde bosanma ve ferileri hakkinda beyan ve taleplerini acikca ortaya koyup tutanaga imza atmak zorundadir.17
Maddede gecen bu kosulun amaci, eslerin iradelerinin etki ve baskidan uzak, özgür bir sekilde ortaya konulmasini saglamaktir.

iii. Taraflarin Bosanmanin Fer’ileri Niteligindeki Konularda Uzlasmasi
Taraflarin anlasmali olarak bosanabilmeleri icin bir sart da eslerin bosanmanin mali sonuclari ve cocuklarin durumu hususlarinda anlasmis olmalaridir.
Eslerin bosanmanin mali sonuclari üzerinde anlasmaya varmalari, maddi ve manevi tazminat ve nafaka talepleri konularinda anlasmalaridir.
Taraflarin cocukarin durumu konusunda anlasmalari, velavet, istirak nafakasi ve kisisel iliski kurulmasi konularinda anlasmalaridir.
Taraflarin bosanmanin fer’ileri niteligindeki konularda da uzlasmaya varmak zorunda olmalari kamu düzeni düsüncesiyle konulmus emredici bir hükümdür.18
Anlasmanin mutlaka taraflarin önceden hazirladigi bir metin ya da anlasma seklinde olma zorunlulugu yoktur. Taraflar anlastiklarini hakim önünde de beyan edebilirler. Bu durumda taraflarin beyanlarinin durusma tutanagina gecirilip altina taraflarin imzalarinin alinmasi zorunludur. Durusma tutanagina gecen beyanin taraflardan birine imzalattirilmamis olmasi kararin bozulmasi sebebidir.19
Taraflar mali konularda birbirlerinden talepleri bulunmadigini bildirmis ve bu bildirim durusma tutanagina gecmis ise bu anlasma dogrultusunda karar verilir. Bu kesin hükümden sonra mali konularda taleplerin yapildigi yeni bir dava acilamaz.20

b. Anlasmali Bosanma Davasina Konu Olan Diger Bazi Sorunlar
i. Bosanma Talebinde Saik
Saik, esleri bosanmaya itan sebep, istek, etkendir. Anlasmali bosanma davalarinda saikin gözetilmesini zorunlu kilan bir hukuk söz konusu degildir. Bu nedenle de hakimin taraflari bosanma gerekcelerini söylemeleri icin zorlamaya yetkisi yoktur. Hakim yalnizca taraflarin bosanma ve bosanmanin fer’i sonuclari konusunda hic bir baski altinda kalmaksizin anlastiklarini belirler.21
Ancak taraflarin durusmadaki beyanlarinda veya dilekcelerinde bosanmayi kanuna karsi hile yapmak üzere kullanmalari; örnegin yetim ayligi alabilmek, alacaklilardan mal kacirmak, yurt disina gidebilmek; icin istemeleri durumunda, hakim taraflarin bosanma taleplerini reddetme hakki vardir.22

ii. Ispata gerek Olmadigi
TMK 166. Maddesinin 3. Fikrasina göre,“Evlilik en az bir y?l sürmü? ise, e?lerin birlikte ba?vurmas? ya da bir e?in di?erinin davas?n? kabul etmesi hâlinde, evlilik birli?i temelinden sars?lm?? say?l?r.”
Kanun koyucu, taraflarin bir yil evli kalmalarinin ardindan birlikte dava acmalarini ya da bir esin actigi bosanma davasinin diger es tarafindan kabul edilmesini evlilik birliginin temelinden sarsildigina dair karine olarak kabul etmistir. Bu karine kesin karinedir, cürütülmesi ve aksinin kanitlanmasi mümkün degildir.23
Bunun yaninda, yukarida incelenmis bulunan kosullarin gerceklesmesi durumunda, hakimin bosanmaya karar verme zorunlulugu vardir. Hakim, taraflarin bosanmamasina ya da ayriliga karar veremez. Bu durumda hakimin takdir yetkisi yoktur ve taraflarin iradeleri hakimi baglar.24

3. Ortak Hayatin Tekrar Kurulamamasi Nedeniyle Bosanma Davasi
Eylemli ayrilik nedeniyle bosanma davasi TMK nin 166/4. maddesinde
“Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
seklinde hükme baglanmistir.

a. Kosullari
i. Bosanmaya Iliskin Redle Sonuclanan ve Kesinlesen Bir Kararin Varligi
Eylemli ayrilik nedeniyle bosanmaya karar verilebilmesi icin ilk sart, önceden acilmis bulunan bir bosanma davasinin olmasi ve bu bosanma davasinda bosanma talebi reddilmis olmalidir.

ii. Kesinlesen Red Kararinin Üzerinden 3 Yil Gecmesi
Bu sartin gerceklesmesi icin öncelikle, bosanma davasi acilmis, talep reddedilmis ve bu kararin kesinlesmis olmasi gerekmektedir. Kararin kesinlesmesi, yargilamanin yapildigi ülkenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki prosedürlere tabidir. Kararin kesinlestigi tarihten itibaren 3 yillik ayrilik süresi islemeye baslar. Hakim 3 yillik sürenin gecip gecmedigini re’sen incelemelidir.

iii. Ortak Yasamin Kurulamamis Olmasi
Bosanma talebinin reddinin kesinlesmesinden itibaren 3 yillik sürede kesintisiz olarak fiili ayriligin devam etmesi ve ortak yasamin bir daha kurulamamis olmasi da bu yolla bosanmanin sartlarindandir.
Bosanma talebinin reddinin ardindan bir süre ayri yasamis olan taraflar, bir araya gelmis, ortak hayati kurmus ve ardindan tekrar ayrilmislarsa25 veya bu süre icinde ortak hayati yeniden kurmak amaciyla bir araya gelmislerse26, 3 yillik süre kesintiye ugradigindan, bosanma talebiyle mahkemeye basvuramayacaklardir.
Ortak hayatin kurulmasindaki amac, “Taraflarin müsterek hayati yeniden kurmak ve sürdürmek amaciyla bir araya gelmeleri”27 dir. Bu nedenle eslerin cocuklar icin veya baska nedenlerle bir araya gelmeleri ya da ayni konutta kalmalari ortak hayatin kuruldugu anlamina gelmez.28

b. Ortak Yasamin Tekrar Kurulamamais Olmasi Nedeniyle Bosanma Davasinda Bazi Sorunlar
i. Ispat Yükü
Ispat yükü, TMK’nin 6. maddesi geregi genel olarak davaciya aittir. Eylemli ayrilik nedeniyle bosanma davasindaki ispat yükü de genel kural uyarinca ele alinacak ve davaciya ait olacaktir.
Ancak istisnaen hakim, davacinin dayandigi önceki bosanma dosyalarini inceleyerek, ret kararinin kesinlesip kesinlesmedigini ve eldeki dava tarihine kadar eylemli ayrilik nedeniyle bosanma davasinin kosullarindan biri olan 3 yillik sürenin dolup dolmadigini re’sen incelemekle yükümlüdür.
Ancak bu 3 yillik süre icerisinde taraflarin, evlilik birligini yeniden kurmak amaciyla bir araya gelmedigini, ortak yasamin yeniden kurulmadigini ispat yükü davaciya aittir.

ii. Kusurun ispat ve tahkikat konusu olamayacagi
Yukarida incelendigi gibi, eylemli ayrilik nedeniyle bosanma davasinda taraflarin kusuru ve ayrilik sebepleri TMK 166/son hükmü cercevesinde kosul olarak degerlendirilmemistir. Bunun sebebi, kanun koyucunun, 3 yillik fiili ayrilik durumunu, evlilik birliginin temelden sarsilmasina bir kesin karine olarak kabul etmesi ve aksinin iddia ve ispat edilmesinin mümkün olmamasidir. Dolayisiyla davada bu hususlar tahkik edilmeyecektir ve ispati da zorunlu degildir.

iii. Ayriligin Sebebinin Önemli Olmamasi
Eylemli ayriliga dayanan bosanma davasinda ayriligin sebebi önemli degildir. Hakimin, taraflari, neden biraraya gelmedikleri ya da bosanma davasi actiklari konusunda sorgulama yetkisi yoktur. Zira kanun hükmünde “he ne sebeple olursa olsun” ibaresi yer almaktadir. Bu durum Yargitayca da kabul edilmektedir.29

iv. Hakimin Takdir Yetkisinin Bulunmamasi
TMK 166/sonda “bosanmaya karar verilir.” hükmü yer almistir. Bu hükümden de anlasilacagi üzere, kanun koyucu bu konuda hakime takdir yetkisi birakmamistir. Bu konuda hakime takdir yetkisinin birakilmamasinin sebebi, bosanma talebinin reddedilmesinden ve bu kararin kesinlesmesinden itibaren 3 yillik süre icerisinde, aile birliginin kurulmasi icin yeterli süreye ve imkana sahip olmalarina ragmen, taraflarin bi araya gelememis olmalari, evlilik birliginin fiilen bitmis olmasi ve hakimin takdir yetkisine dayanarak ayrilik süresini uzatip esler, cocuklar ve kamu düzeni acisindan olumsuz sonuclara yol acmasinin engellenmek istenmesidir.

B. Özel Sebepler
Türk Medeni Kanunu’na göre bosanma icin özel sebepler maddeler halionde sunlardir:
* Zina
* Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kirici Davranis
* Suc Isleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme
* Terk
* Akil Hastaligi


1. Zina
Zina sebebiyle bosanma davasi TMK 161. maddede su sekilde düzenlenmistir:
“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

a. Kavram
Zina, Arapca kökenli bir sözcük olup “nikahsiz cinsel iliski”30 olarak tanimlanmak mümkündür.
Hukuki acidan ise zina, evli bir erkegin karisindan baska bir kadinla veya evli bir kadinin kocasindan aska bir erkekle kurdugu cinsel iliski olarak tanimlanabilmektedir.31

b. Kosullari
1. Evli Olmak
Evlilik birligi icinde, eslerin birbirine karsi sadakat yükümlülükleri vardir. Zira, TMK m. 185’e göre de “Esler, ... birbirine sadik kalmak ... zorundadir.”. Görüldügü gibi, bu hüküm de esler arasi sadakat yükümlülügünü vurgulamaktadir. Cagdas hukukta zina, evlilik birliginin ihlali olarak nitelendirilmektedir. Bircok yazar tarafindan, evlilikten dogan sadakat yükümünün inkarinin mümkün olmadigi, bu görevin hukuki bir görev oldugu savunulmaktadir.
Yukaridaki aciklamalar dikkate alindiginda, zinanin ilk sarti, zina yapan kisinin evli olma zorunlulugudur.

2. Baskasiyla Cinsel Iliski
Zinadan bahsedilebilmesi icin, karinin kocasindan baska bir erkekle ya da kocanin karisindan baska bir kadinla cinsel iliskiye girmis olmasi gerekmektedir.
Türk hukukunda evlilik karsi cinsler arasinda kabul edilmis bir akit ve kurumdur. Cinsel sadakat yükümü de karsi cinsten kisilerle eslerden biri arasinda meydana gelen cinsel iliski sonucu ihlal edilmis olacaktir. Bunun dogal bir sonucu olarak, evli bir erkegin baska bir erkekle ya da evli bir kadinin baska bir kadinla kurmus oldugu cinsel yakinlasma ve diger eylemler, zina sayilmayacaktir.
Esin, hayvanlarla kurmus oldugu iliski de zina sayilmayacaktir. Bu tür davranislar, haysiyetsizlik ya da evlilik birliginin temelden sarsilmasi dolayisiyla bosanma sebeplerine maddi dayanak yapilabilir.32
3. Kusurlu Olma
Bu kosul ile anlatilmak istenen, eslerden birinin bilerek ve isteyerek karsi cinsten baska biriyle iliskiye girmesidir.
Esin karsi cinsten biriyle bilerek ve isteyerek cinsel iliskiye girebilmesi icin, temyiz kudretinesahip olmasi gerekmekedir. Temyiz kudretine sahip olmayan birinin karsi cinsten biriyle girdigi cinsel iliskide kusur sartinin gerceklestigi savunulamaz.
Kabakuvvet kullanilarak vuku bulan cinsel iliskide de kusur sarti gerceklesmemistir. Örnegin bir veya birkac erkegin tecavüzüne ugrayan evli kadinin bu konuda kusuru oldugundan bahsedilemez.33
Iradeyi sakatlayan hallerden tehdit olgusu üzerinde durulmasi gerekirse, tehditin esin veya kocasinin yada cocugunun yasamina yöneltilmesi durumunda ikrahin yöneltildigi degerler daha üstün oldugundan, böyle bir tehdite boyun egen esin kusurlu sayilamayacagi görüsü ögretide de cogunluktadir.Ancak tehdit, malvarligina yöneltilmisse, durum aksi yönde olacak, evli kadin kusurlu sayilacaktir.
Taraflardan birinin karsi cinsle cinsel iliskiye girmeksizin yakinlasmasi, mektuplasmasi, öpüsmesi zina degildir.
Cinsel iliskinin bir kez olmasi veya birden cok kez tekrarlanmasi zina sebebiyle bosanma davasi acisindan fark yaratmamaktadir.

c. Zinayi Ispat
Zina cogunlukla kapali ve gizli ortamlarda gerceklestirilen bir fiil oldugundan, ispatinin kolayca ve dogrudan gerceklestirilemeyecegi aciktir. Kanun koyucu da zinayi ispat icin dogrudan ispat sarti kosmamistir. Zinanin dogrudan ispat yerine, emarelere veya fiili karinelerle ispat edilmesi uygun görülmüs ve buna cevaz verilmistir.34
Bu noktada, emare ispatinin taniminin üzerinde durulmasi gerekmektedir. Emare, sözlük anlami olarak, iz, belirti anlamina gelmektedir. Hukuki anlamda emare ise, “Bir eylemin yapilmasi olasiligini ortaya koyan ve fakat basli basina bir delil ve nitelik kuvvetinde olmayan olgulari deyimlemektedir.”35
Emare ispati ise, “Bir fiilin ikaini, ihmalini teyid eden ve fakat basli basina bir delil mahiyet ve kuvvetinde olmayan vakiadir ki, diger delilleri tamamlamak icin hakim tarafindan nazara alinabilir.”36
Emare ispatinda ayrica su hususlar da önem tasimaktadir: Öncelikle, emare bir ispat vasitasi olmayip, ispatin konusunu olusturan bir müessesedir. Bunun yaninda, emare ispati ile, dava konusu vaka kanitlanmis olmaz, ayrica emare sonucuna da ulasilmasi zorunludur. Burada hakim, bilgi ve tecrübesiyle, ispat edilmis olan emare ile emare sonucuna ulasilip ulasilmayacagi konusunda bir fikir edinip, buna göre karar verecektir.
Zinada emare ispatina örnek olarak, davali esin karsi cinsten birisiyle ayni odada yari ciplak ya da ciplak görülmesi37, hastanenin özel odasinda yatan davalinin baska bir sahisla uygunsuz sekilde fotograf cektirmesi38 gösterilebilir.
Bunun disindaki ispat araclari, tanik anlatimlari, davali esin karsi cinsten biriyle cekilmis samimi fotograflari, karsi cinsten 3. kisiden davali ese gönderilmis mektuplar... örnek olarak verilebilir. Davali ikrari, tek basina delil teskil etmez; diger delillerle bu ikrarin desteklenmesi gerekmektedir.
Zinanin ispat edilmesi ve ispat ölcüsü konusunda doktrinde su görüsler ileri sürülmüstür:
Zinanin ispatinda, somut olayin özellikleri de dikkate alindiginda kuvvetli bir süphenin ispat edilmis olmasi, yeterli delil sayilmalidir.39
Bir diger görüse göre, zinanin ispatinda yalnizca kuvvetli süpheler yeterli olmayacak, zinanin varligi konusunda güclü bir karine yaratan ve kesinlige cok yakin bir kannati uyandiran olgular ispat edilmelidir.40
Bir baska görüs de zinanin kanitlanmas icvin cinsel iliskinin gerceklesmis olduguna dalalet edecek karinelerin hayat tecrübeleri ve somut olayin özelliklerine göre tespit edilmesinin yeterli oldugunu ileri sürmüstür.41
Diger bir görüse göre, zina isleyen esin tam zina fiili esnasinda yakalanmis olmasi gerekmektedir.42
Bizim görüsümüze göre, zina eyleminin dogrudan kendisinin degil, hayat tecrübelerine ve somut olayin özelliklerine göre söz konusu eylemin gerceklestigi kanaatini olusturan vakialarin ispat edilmis olmasi yeterli olmalidir. Bununla birlikte, zina sebebiyle bosanmaya karar verilebilmesi icin, hakimde zina fiilinin gerceklestigine dair tam bir kanaat olusmus olmalidir.

d. Dava Acma Süreleri
TMK 161/2 de zina sebebiyle bosanma davasinin acilmasi sürelere baglanmistir:
Zina eyleminin ögrenilmesinden itibaren baslayarak 6 ay,
Zina eyleminin yapildigi tarihten itibaren 5 yil icinde acilan davalar süre yönünden dinlenebilirlik kosulunu gerceklestirmis demektir.
Bu süreler, hak düsürücü sürelerdir.

e. Özel Durum- Dava Hakki Olan Esin Affetmesi Durumu
Türk Medeni Kanununun 161. maddesinin 3. fikrasi su sekildedir:
“Affeden tarafin dava hakki yoktur.”
Af aciklamasi, herhangi bir sekle bagli degildir, sözlü ya da yazili olabilir. Ancak af iradesinin aciklanmasi yetkisi sahsa siki sikiya bagli haklardan oldugundan, dogrudan dava hakki olan es tarafindan kullanilmalidir.
Iradeyi sakatlayan hallerde (hata, hile, ikrah) gecerli bir aftan söz edilemez.

2. Hayata Kast – Pek Kötü Muamele veya Onur Kirici Davranis Sebebiyle Bosanma Davasi
Hayata kast, pek fena muamele veya onur kirici davranis sebebiyle acilacak bosanma davasi, Medeni Kanunun 162. maddesinde su sekilde düzenlenmistir:
“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

a. Bosanma Sebeplerinin Detayli Olarak Incelenmesi
1. Hayata Kast
Hayat kast, insani yok etmeyi amaclayan her türlü eylemi ifade eden bosanma sebebidir. Yasama hakkina yapilan ve tesebbüs asamasinda her türlü saldiri, bu sebebin kapsamina girmektedir. Eslerden birinin, digerinin hayatina kast etmesi mutlak bosanma sebeplerinden oldugundan, hakim, hayati ortaya cikaran eylemlerin ispati halinde, evlilik birligini ne ölcüde etkiledigini arastirmayacak, bosanmaya karar verecektir.
Bosanma sebebi olarak aranan olgu, her ne kadar yasama yönelen kastin tespiti ise de, hayata kast sebebiyle taraflarin bosanmasina karar verilebilmesi icin, eylemde kullanilan aracin yasama hakkina yapilacak saldiriya elverisli olmasi gerekmektedir.43 Yasama hakkina yapilacak saldiriya elverissiz vasitalarla gerceklestirilmis fiillerin hayata kast sebebiyle acilacak bosanma davasina degil, evlilik birliginin temelden sarsilmasi sebebiyle acilacak bosanma davasina konu edilmesi gerekmektedir.
Intihara tesvigin hayata kast sayildigi durum ise, tesvik eden esin, tesvik edilen ese intihar edebilmesi icin gerekli araclari saglamasi durumunda söz konusu olacaktir.44
Taksirle, yani ihmal, tedbirsizlik veyahut dikkatsizlik sonucu ölüm tehlikesi yaratan esin eylemi, bosanma ve aile hukuku yönünden hayata kast ve bosanma sebebi degildir. Zira söz klonusu durumda, yaratilan ölüm tehlikesi taksirli bir fiil sonucudur; ancak TMK 162. maddesine giren fiillerde aranan manevi unsur, “kast”tir.
Ögretide genel olarak kabul edilen görüse göre, eslerin birbirlerine yönelen ölüm tehditleri, baska fiillerle desteklenmedikce, hayata kast sayilmayacaktir.45
Burada vurgulanmasi gereken bir diger husus, temyiz kudretinden yoksun esin, hasata kast teskil eden fiillerinin bu madde kapsaminda degerlendirilemeyecegidir. Zira kisinin ayiretme gücü yoktur ve dolayisiyla kusuru da bulunmayacaktir.


2. Pek Fena Muamele
Pek kötü muamele, esin fiziki veya ruhi yapisini zedeleyen vya zedelemeye yönelik olan agir hareketleri kapsayan bosanma sebebidir.
Pek kötü muameleye örnek olarak, esi dövmek, bir odaya kilitlemek, ac birakmak, ese iskence etmek gibi davranislar gösterilebilir.
Pek kötü davranistan söz edilebilmesi icin, eylemin kasitli olmasi ve niteligi itibariyla esin fiziki ve ruhi yapisi üzerinde aci verici yogunlukta olmasi gerekmektedir. Bu boyut ve yogunluga ulasmamis hareketler dolayisiyla pek fena muameleye dayanarak dava acilamayacaktir. Örnek verilmesi gerekirse, ese atilan bir tokat, her ne kadar esi yaralasa da, kanun koyucunun aradigi, “kötü muamele” degil, “pek kötü muamele”dir. Gayet tabii bu davranis yüzünden bosanma davasi acilabilecektir. Ancak pek kötü muamele sebebiyle degil, evlilik birliginin temelden sarsilmasi dolayisiyla bosanma davasi cercevesinde degerlendirilmesi gerekmektedir.46
Hayata kast fiilinde oldugu gibi, pek kötü muameleyi gerceklestiran kisinin de temyiz kudretinden yoksun olmamasi gerekmektedir.

3. Agir Surette Onur Kirici Davranis
Onur, kisinin kendisine duydugu öz saygi, haysiyet ve ayni zamanda toplumda bir kimseye gösterilen saygi ve bu sayginin dayandigi kisisel degerdir.47
Pek fena muamelede oldugu gibi, onur kirici davranista da kanun koyucu fiilin agir nitelikte olmasini aramistir. Bir eylemin agir derecede onur kirici nitelikte olup olmadiginin tespitinde; davali es tarafindan davaci ese yönelik kasitli bir eylemin bulunup bulunmadigi, eylemin gerceklestigi anda kisilerin bulundugu yer, zaman ve toplumun sosyal ve kültürel düzeyleri, davali esin kasitli hareket edip etmedigi ölcütleri göz önünde bulundurulmalidir.

b. Dava Acma Süreleri
TMK 162/3 de zina sebebiyle bosanma davasinin acilmasi sürelere baglanmistir:
Hayata Kast, pek fena muamele veya agir derecede onur kirici davranis eylemlerinin ögrenilmesinden itibaren baslayarak 6 ay,
Hayata Kast, pek fena muamele veya agir derecede onur kirici davranis eylemlerinin yapildigi tarihten itibaren 5 yil icinde acilan davalar süre yönünden dinlenebilirlik kosulunu gerceklestirmis demektir.
Bu süreler, hak düsürücü sürelerdir.

c. Özel Durum- Dava Hakki Olan Esin Affetmesi Durumu
TMK 162/3 su sekildedir: “Affeden tarafin dava hakki yoktur.”
Kanun koyucu zinada oldugu gibi, söz konusu fiillerin magdur es tarafindan bagislanmasini dava hakkini düsüren bir sebep olarak düzenlemistir.
Bosanma sebeplerinden zina incelenirken afla ilgili yapilan aciklamalar, bu hüküm icin de aynen gecerlidir.

d. Ispat Yükü
Hayata kast, pek kötü muamele ve agir derecede onur kirici davranis sebeplerine dayanilarak acilan bosanma davalarinda ispat yükü, TMK m. 6 geregi davacidadir. Ispat edilirken TMK 184. maddesi dolayisiyla her türlü delilin ileri sürülmesi mümkündür. Bu sebeplere dayanilarak acilan bosanma davalarinda tam ispat aranmaktadir.

3. Suc Isleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Bosanma Davasi
Türk Medeni Kanununun 163. maddesi, suc isleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle bosanma davasini,
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
seklinde hüküm altina almistir.

a. Bosanma Sebeplerinin Detayli Olarak Incelenmesi
1. Kücük Düsürücü Suc Isleme
Kücük düsürücü suclar, yüz kizartici suclar ve bunlara ek olarak ahlaka ve adaba aykiri diger suclardir.
Yargitay, bir kararinda yüz kizartici sucun tanimini yapmistir:
“Yüz kizartici suc deyimi, herhalde hirsizlik ve benzeri gibi belli suclara münhasir degildir. Ahlaki readet ve kötü bir karakter ürünü olan bütün eylemler, bu deyimin icine girer. Onun icin bu davalardasucun nev’i, sebebi ve saiki, islendigi sartlar da göz önünde tutulmalidir.”48
Kücük düsürücü suc deyimi, yüz kizartici suc deyimine göre daha hafif suclari da kapsar. Yani failin seref ve haysiyetini, toplumsal sayginligini zedeleyen, yasadigi sosyal cevrede onu kücük düsüren, kisilik imajindaki degeri azaltan, her türlü eylem, kücük düsürücü suc kapsaminda degerlendirilmelidir.49 Hakim, kisinin kücük düsürücü sucun faili olup olmadigini somut olayin özelliklerine göre tayin edecektir.
Doktrinde taksirle öldürmel, siyasi nitelikteki suclar, mesru savunma kapsamindaki adam öldürme suclari, kücük düsürücü suclar olarak nitelendirilmemektedir.50
Kücük düsürücü suc nedeniyle bosanma, nisbi bosanma sebebi olarak düyenlenmistir. Dolayisiyla bu sebebe dayanilarak acilan bosanma davasinda iddia olunan vakia tam olarak ispat edilmis olmasi, hakimin bosanmaya karar verebilmesi icin yeterli degildir. Ayni zamanda, hakimin, söz konusu durumun davaci es icin evlilik birligini cekilmez hale getirip getirmedigini arastirmasi ve evlilik birligini cekilmez hale getirdigi konusunda ikna olmasi gerekmektedir.

2. Haysiyetsiz Yasam Sürme
Haysiyet ve onur sözcükleri, ayni anlamdaki sözcüklerdir. Yukarida onur sözcügünün kelime anlaminin aciklanmis olmasi nedeniyle, bu bosanma sebebinde akla gelebilecek nedenleri aciklamakla yetiniyoruz. Kumar oynamak, randevu evi isletmek, uyusturucu madde bagimliligi, alkol bagimliligi, hayat kadinligi, cinsel sapiklik Türk toplumu acisindan haysiyetsiz hayat sürme sebebine verilecek örneklerdendir.
Kanun koyucu, yukarida verilen örnekler ve buna benzer davranislarin devamlilik arz etmesini bosanma sebebi olarak saymistir. Zira haysiyetsiz eylem veya davranisi bosanma sebebi yapmamis, haysiyetsiz hayat sürmeyi bosanma sebebi yapmistir. Dolayisiyla sayilan örneklerin bir kere yapilmasi, haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle bosanma davasina konu edilemez, zina ya da evlilik birliginin temelden sarsilmasi sebebiyle bosanma davasina, diger sartlarin gerceklesmesi durumunda elbette ki konu olabileceklerdir.
Burada vurguanmasi gereken bir husus, davaci esin evlenmeden önce dayandigi vakiayi bilmemesi gerektigidir. Bilmesi durumunda bu sebebe dayanarak bosanma isteginde bulunmasi dürüstlük kuralina aykirilik teskil edecektir.
Kücük düsürücü suc gibi, haysiyetsiz hayat sürme de mutlak degil, nisbi bosanma sebeplerindendir. Dolayisiyla haysiyetsiz hayat sürme iddiasinin kanitlanmis olmasi yetmeyecek, hakimin bu durumun davaci es icin evlilik birligini cekilmez hale getirpi getirmedigini arastiracak ve davaci es icin evlilik birliginin cekilmez hale geldigine ikna olmasi gerekecektir.

b. Davanin Süreye Bagli Olmamasi
Kanun koyucu, bu sebeplerle acilacak davalari herhangi bir süreye bagli tumamistir.

c. Ispat Yükü
Ispat yükü, TMK m. 6 geregi davacidadir.
Ispat ölcüsü acisindan ise diger sebeplerde de belirtildigi gibi, tam ispat aranacaktir.

4. Terk Nedeniyle Bosanma Davasi
Terk nedeniyle bosanma davasi Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde su sekilde düzenlenmistir:
“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.”
Evlilik birliginde temel kural, kari ve kocanin birlikte yasamasidir. Zira evlilik birliginin yüklemis oldugu edimlerin yerine getirilmesi, ortak yasam kurmayi ve bir arada yasamayi gerektirmektedir. Ancak gayet tabii, zorunlu nedenler ortaya ciktiginda ortak yasam eslerin rizasiyla ve gecici olarak kesintiye ugrayabilecektir. Terk sebebiyle bosanmada, eslerin rizasiyla meydana gelen ve gecici olan kesilen ortak yasami degil, esin evlilik birliginden vazgecme istegiyle ortak yasam alanindan –aile konutundan- gitmesi durumunu konu edinmektedir.
Terk, esin, evlilik birliginden dogan edimleri yerine getirmemek kasti ve amaciyla hakli bir sebep olmadan ve sürekli olarak ortak yasam mahallini kendi istegiyle terketmesi veya hakli bir sebep bulunmaksizin ayri yasamasidir.
Terk, bir mutlak bosanma sebebidir. Dolayisiyla terke dayali bosanma davasi acilmasi durumunda, gerekli sartlarin gerceklesmesiyle, hakim bosanmaya karar verecek, ayrica evlilik birliginin diger taraf icin cekilmez hale gelip gelmedigini incelemeyecektir.

a. Kosullar
1. Ortak Yasamin Sona Ermesi
Ortak yasamdan söz edilebilmesi icin, öncelikle bir ortak konut olmasi gerekmektedir. Eslerin evlilik birligi süresince oturduklari ve paylastiklari konuta aile konutu denir. Bu konut esler tarafindan birlikte secilecektir. Zira TMK’nin 186/1. maddesi de bunu öngörmektedir. Eger evlilik sonrasi oturulacak konut konusunda esler arasinda anlasmazlik cikmissa ve bu nedenle ortak yasam kurulamamissa, bu durum terk sebebiyle bosanma davasi cercevesinde degerlendirilemeyecektir. Ayni sekilde, esler evlilik birligini kurup ortak konutu sectikten sonra zorunlu sebeplerle(ör. tayin, mahkumiyet vs.) ortak konuttan ayrilirsa, bu durum terk sayilmayacak ve bu sebeple terk nedeniyle bosanma davasi acilamayacaktir.
Ancak yukarida da belirtildigi gibi, ortak konutun secilmesinin ardindan bu konuta hakli bir sebep olmaksizin gelmeyen esin bu eylemi terk sayilir. Bunun disinda, kanun hükmüne göre, terk sayilan bir fiil daha mevcuttur: Eslerden biri, diger esi ortak konutu terk etmeye zorlarsa ya da hakli bir sebep göstermeksizin ortak konuta dönmesini engellerse, terk etmis sayilir.

2. Evlilik birliginden dogan yükümlülükleri yerine getirmeme Amaci
Terk nedeniyle bosanma davasi acilabilmesi icin, ortak konutun terk edilmesi veya diger esin terke zorlanmasi fiilinin ortak yasami sona erdirmek amac ve iradesiyle yapilmasi gerekmektedir. Bu amac disindaki gecici ayrilmalar ve ortak konuttan uzaklasmalar terk kapsaminda degerlendirilemez. Örnegin, memuriyet sebebiyle baska yere atanma, hastanede uzun süre yatmis olma51, is nedeniyle baska bir ile veya ülkeye gidip orada gecici bir süre kalmak, askerlik görevinin yerine getirilmesi52, tutukluluk53 nedenlerine dayanarak terk sebebiyle bosanma davasi acilamaz.


3. Terkin Hakli Sebebe Dayanmamasi
Terk, ortak yasami sona erdirme saikiyle gerceklestirilmis olsa bile, hakli bir sebebe dayandigi takdirde, bosanma nedeni olarak kabul edilemeyecektir. Hakli sebep, hukuka uygun sebeptir. Örnegin, bosanma davasi sürecinde eslerin ayri yasama haklari bulunmaktadir(TMK 169) Dolayisiyla bosanma davasi esnasindaki ayrilik, terk sebebiyle bosanma davasina konu edilemeyecektir. Bir baska örnek olarak, mahkemenin ayrilik karari vermis olmasi(TMK 170 vd.) veya eslerin ortak hayat sebebiyle kisiliginin, ekonomik güvenliginin ya da aile huzurunun ciddi bicimde tehlikeye düsmesi(TMK 197/1) verilebilir.
Ayrica bu noktada bir Yargitay kararina konu olmus örnegin verilmesi yerinde olacaktir: Eslerin bagimsiz bir ortak konutu olmasindaki amac, kari, koca ve cocuklar disindaki kisilerle konutlarini paylasmamasi ve buna zorlanmamasidir. Ancak bu kisiler disindaki insanlar örnegin karinin veya kocanin annesi ya da babasi ya da diger akrabalari ortak konutta sürekli kaliyorsa, diger es evi terkedebilir. Zira, es, ortak konutu, aile disindaki insanlarla paylasmaya zorlanamaz. Dolayisiylaburada haksiz bir sebebe dayanan terk söz konusu olmayacak ve terk nedeniyle bosanma davasi acilamayacaktir.54
Burada belirtilmesi gereken önemli husus, terkin hakli sebebe dayandigi konusunda uyusmazlik cikmasi durumunda ispat yükü, davaliya ait olacaktir.55

4. Hükümde Gecen Süre Kosulu
Söz konusu hükme göre, terk eyleminden itibaren 4 ay gecmesi, 4. ayin bitimiyle birlikte mahkeme kanaliyla 2 ay icinde ortak konuta dönmesi gerektigi ve dönmemesi halinde dogacak sonuclar hakkinda uyarida bulunulmasi hususlarini iceren ihtarin terk eden ese teblig edilmesi ve ihtarin terk eden ese tebliginden itibaren 2 ay gecmesine ragmen esin eve dönmemesi üzerine bosanma davasi acilmasi gerekmektedir. Dolayisiyla terk nedeniyle bosanma davasi acilabilmesi icin toplam ayrilik süresinin terk fiilinden itibaren 6 ay olmasi gerekmektedir.
Bu süreler hak düsürücü niteliktedir ve sürelere uyulmus olup olmadigi, hakim tarafindan re’sen incelenmelidir.

5. Terk Eden Ese Mahkeme Kanaliyla Ihtar Cekilmesi
i. Ihtarin Niteligi ve Maksadi
Ihtar, evlilik birliginden dogan edimlerini ifa etmemek amaciyla ve hakli bir sebebe dayanmadan ortak konutu terk eden veya ortak konuta dönmeyen ese, diger es tarafindan yapilan son bir uyaridir.
Ihtarin amaci, bosanma davasi acilmasi öncesinde terk eden ese son bir sans vermek ve Türk aile hukukunun temel felsefesi olan “bosanmanin son care olmasi” ilkesinin yerine getirilmesidir.

ii. Ihtarda Samimi ve Dürüst Olunmasi Kosulu
Ihtarda samimi olmak deyiminden anlasilmasi gereken, ihtarin, yalnizca bosanma davasinin kosulunu yerine getirmis olmak icin degil, terk edene ortak yasama dönmesi ve evlilik birligini devam ettirmesi hususunda bir sans daha vermek amaciyla ve istegiyle yapilmis olmasi gerektigidir. Bu konudaki samimiyet, somut olayin özelliklerine göre degerlendirilecektir . Ihtar yalinizca formalite olarak cekilmisse, hukuki sonuc dogurmaz56, bu durumda da bosanma talebinin reddedilmesi gerekmektedir.57
Ihtarda belirtilen sürede (2 ay), diger es eve dönerse ve ihtar ceken es diger esi eve almazsa, bu durumda ohtar ceken es terk etmis sayilacaktir.58 Bunun yaninda ihtar ceken es, bir taraftan ihtar cekip, diger taraftan da taniklara esinin eve dönmemesi gerektigini söylerse59 ihtar samimi degildir. Ayni sekilde, ihtar döneminde ihtar cekilen esin kayinvalidesi ve kayinpederi tarafindan dövülmesi60 veya hakaret görmesi61 ya da ihtar ceken es tarafindan tehdit edilmesi62 de ihtarin samimi olmadiginin göstergesidir.

iii. Ihtarda Bulunmasi Gereken Unsurlar ve Ihtarin Icerigi
Mahkemece, terk edilen esin talebi üzerine gönderilecek ihtarda, cagrilan evin adresinin acikca yazilmasi63, evin anahtarinin nerede oldugunun belirtilmesi64, yol parasinin konutta ödemeli olarak gönderilmesi65 ve terk eden esin 2 ay icinde ortak konuta dönmesi gerektigi66, dönmemesi halinde davet eden esin bosanma davasi acmaya hak kazanacagi seklindeki bir uyarinin yer almasi zorunludur.
Bu noktada önemli olan husus, süre belirtilmeyen ihtarlar ve sürenin 2 ay yerine 60 gün olarak belirtildigi ihtarlar gecersizdir.67

5. Akil Hastaligi Sebebiyle Bosanma Davasi
Akil hastaligi sebebiyle bosanma davasi, TMK’nin 165. maddesinde su sekilde düzenlenmistir:
“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
Akil hastaligi ayni zamanda TMK 133. Madde kapsaminda evlenme engellerinden biri olarak kabul edilmistir:
“Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.”
Akil hastaliginin bircok türünün ve siddetinin oldugu aciktir. Bu nedenle yasa koyucu akil hastaliginin evlilik birligine etkisinin arastarilmasinin ve sakinca bulunmadiginin saglik raporuyla tespit edilmesinin ardindan taraflarin evlenmesine izin vermistir. Aksi durumda TMK’nin 145. Maddesi geregi evlilik mutlak butlanla batil olacaktir.
Her ne kadar esler evlenirken hastalikta ve saglik bir arada olacaklarini ve birbirlerine destek olacaklarini belirtseler de, iyilesmesi olanaksiz olan akil hastaligina, zaman gectikce saglikli olan es tarafindan katlanilmasi güclesir ve evlilik birligi onun icin cekilmez, dayanilmaz hale gelir. Bu durumda saglikli esi cekilmez bir evlilik birligine devam etmek zorunda birakmak, hakkaniyete aykiri olacaktir.68

a. Akil Hastaligi Nedeniyle Bosanmanin Kosullari
1. İyilesmesi Olanaksiz Bir akil Hastaliginin Bulunmasi
Bu sebeple bosanmaya karar verilebilmesi icin, davalida akil hastaliginin mevcut olmasi yetmez, ayni zamanda tip biliminin bütün olanaklarinin kulanilmasina karsin hastaligin iyilestirilememesi gerekmektedir. Paranoya ya da sizofreni bu hastaliklara örnek olarak verilebilir.

2. Hastaligin Resmi Saglik Kurulu Raporu ile Belgelenmesi
Kanunkoyucu, akil hastaliginin varligi ve iyilesmesine olanak bulunmadigi iddialarinin resmi saglik kurulu raporu ile tespit edilmesini sart kosmustur. Bu durumda, resmi olmayan saglik kurumundan alinan veya resmi bir görevi olsa bile, tek bir hekim tarafindan verilen raporlar, akil hastaligi nedeniyle bosanma davasi bakimindan yeterli olmayacaktir.
Dolayisiyla hakim, davaliyi, ruh ve sinir hastaliklari uzman hekimlerini kadrosunda barindiran bir resmi saglik kurumuna sevkederek; davalida akil hastaliginin bulunup bulunmadigi; bulunuyor ise türü, siddeti, iyilesme olanagi ve evlilik birligi üzerinde meydana getirebilecegi etkileri; hastaligin tedavisinin günün sartlarina göre mümkün olup olmadigi konularini da icine alan bir saglik kurulu raporunun düzenlenmesini istemelidir.

3. Ortak Hayatin Saglikli Es Acisindan Cekilmez Hale Gelmesi
Akil hastaligi, nisbi bosanma sebepleri arasindadir.69 Dolayisiyla hakimin söz konusu durumun evlilik birligini saglikli es icin cekilmez hale getirip getirmedigini arastirmasi ve cekilmez hale getirdigi konusunda ikna olmasi gerekmektedir.
Cekilmezlik sartini karsilayan örnekler arasinda akil hastasi esin, cinnet nöbetleri gecirmasi, saglikli esin ruhsal veya fiziksel yapisini olumsuz etkileyecek davranislarda bulunmasi, saldirgan davranmasi yer almaktadir.70
Hakim cekilmezlik unsurunun vuku bulup bulmadigi hususunda takdir yetkisine sahiptir. Söz konusu durumun saglikli es acisindan cekilmez hale gelip gelmedigini degerlendirirken, eslerin zor zamanlarda birbirlerine yardimci olmasi gerektigi ilkesi ve kisi özgürlügünün, ömür boyu sürecek bir katlanma ve aci cekme bicimindeki evlilik birligi icerisinde yok edilemeyecegi tezi bir arada degerlendirilmelidir. Bunun yaninda cocuklarin olmasi durumunda cocuklarin etkilenme olasiligi veya dogacak cocuklarin sihhati de göz önünde bulundurulmalidir.

4. Dava Acmanin Süreye Bagli Olmamasi
Akil hastaligi sebebiyle bosanma davasi, kanun koyucu tarafindan herhangi bir süreye baglanmamistir. Zira, akil hastaligi saglikli es icin evlilik birligini uzun süre sonra da cekilmez hale getirebilecektir. Dolayisiyla saglikli es diledigi zaman bosanma davasi acabilecektir.

1 Hatemi, Hüseyin, Serozan, Rona, Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, Istanbul, 1993, s.232
2 Oguzman, Kemal, Dural, Mustafa, Aile Hukuku, Istanbul, 1994, s. 124; Akintürk, Turgut, Yenilenmis 6. Basi, Istanbul, 2002, s.253; Köprülü, Bülent, Kaneti, Selim, Aile Hukuku, Istanbul, 1986, s. 168
3 Saymen, Ferit Hakki, Elbir, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku, c. III; Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1960; Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 4. Basi, Ankara, 2004; Velidedeoglu, Hifzi Veldet, Türk Medeni Hukuku, Cilt 2, Aile Hukuku, 4. Basi, Istanbul, 1960
4 Tutumlu, Mehmet Akif, Teorik ve Pratik Bosanma Yargilamasi Hukuku, Subat 2005, Cilt 2, s. 986
5 Yargitay HGK 07.05.1979 tarih ve -2441/3748 sayili karari; Yargitay 2. HD 25.01.1990 tarih ve 9839/405 sayili karari
6 Yargitay 2. HD 18.03.2002 tarih ve 2981/3838 sayili karari, Yargitay HGK 26.03.2003 tarih ve 12032/87 sayili karari
7 Yargitay 2. HD 31.03.1986 tarih ve 3050/3396 sayili karari
8 Yargitay 2. HD 25.01.1993 tarih ve 13134/340 sayili karari
9 Yargitay 2. HD 11.12.1984 tarih ve 10038/10268 sayili karari
10 Yargitay 2. HD 19.11.1985 tarih ve 9308/9645 sayili karari
11 Yargitay 2. HD. 12.04.1976 tarih ve 3033/3197 sayili karari
12 Yargitay 2. HD 07.04.1986 tarih ve 3601/3834 sayili karari
13 Yargitay 2. HD 14.01.2004 tarih ve 16488/256 sayili karari; Yargitay 2. HD 20.02.2003 tarih ve 790/2135 sayili karari.
14 Yargitay 2. HD 08.07.1986 tarih ve 6678/6950 sayili karari.
15 Yargitay 2. HD 05.06.2003 tarih ve 6627/8302 sayili karari; Yargitay 2. HD 12.01.2004 tarih ve 16606/46 sayili karari.
16 Tutumlu, age. S. 1035
17 Yargitay 2. HD 23.06.2003 tarih ve 8455/9327 sayili karari
18 Hatemi, Hüseyin, Aile Hukuku, Istanbul, 1999, s. 84; Öztan, Bilge, Türk Medeni Kanununa göre Evliligi Sona Erdiren Sebepler, Özellikle Bosanma, Prof. Dr. Turgut Kalpsüe’e Armagan, Ankara, 2003, s. 724; Akintürk, Türk Medeni Hukuku, C. 2, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmis Aile Hukuku, yenilenmis 6. Basi, Istanbul, 2002; Yargitay 2. HD 07.02.2002 tarih ve 595/1454 sayili karari; Yargitay 2. HD 01.03.2004 tarih ve 1717/2494 sayili karari
19 Yargitay 2. HD 03.10.1994 tarih ve 8139/8957 sayili karari
20 Yargitay 2. HD 21.06.1995 tarih ve 6497/1237 syili karari.
21 Yargitay 2. HD 25.6.1990 tarih ve 1721/6558 sayili karari.
22 Tutumlu, age, s. 1050
23 Kilicoglu, Ahmet, Bosanmayla ilgili olarak Medeni Kanunumuzda Yapilan Son Degisiklikler, ABD 1988, yil:45, sayi:3, s. 386
24 Yargitay 2. HD 21.05.1990 tarih ve 1315/5028 sayili karari; Yargitay 2. HD. 25.06.1990 tarih ve 1721/6558 sayili karari.
25 Yargitay 2. HD 27.09.1990 tarih ve 3050/8636 sayili karari
26 Yargitay 2. HD 12.02.1990 tarih ve 10488/11783 sayili karari
27 Yargitay HGK 18.10.1995 tarih ve 2-638/827 sayili karari
28 Yargitay 2. HD 11.12.1998 tarih ve 11778/3542 sayili karari
29 Yargitay HGK 14.10.1998 tarih ve 2-713/717 sayili karari
30 Develioglu, Ferit, Osmanlica Türkce Ansiklopedik Lugat, 10. Basi, Ankara, 1992, s.1429
31 Ögretideki diger tanim ve aciklamalar icin bkz. Akgün, Zerrin, Bosanma Hukuku, Ahmet Halit Kitabevi Istanbul 1949, s. 215-269; Gönensay, A. Samim, Medeni Hukuk, c. II, Aile Hukuku, IÜHF yayinlari, no:6, Istanbul, 1937, s. 74-75; Velidedeoglu, Hifzi Veldet, Türk Medeni Hukuku, c. II, Aile Hukuku, 4. Basi, Istanbul, 1960 s. 168-171; Oguzman, Kemal, Dural, Mustafa, Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1998, s. 113-116; Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 374-372; Tekinay, Selahattin Sulhi, Türk Aile Hukuku, 7. Baski, Istanbul, 1990, s. 198-206
32 Akipek, Ilhan, Mukayeseli Hukuk Bakimindan Bosanma Sebepleri, AÜHF Yayini, 1952, s. 37; Oguzman, Kemal, Dural, Mustafa, Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1998, s. 113-114
33 Berki, Sakir, Bosanma ve Ayrilik, AÜHFD, 1975, c. XXXII, sayi: 1-4, s. 138
34 Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 378; Oguzman, Kemal, Dural, Mustafa, Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1998, s. 114; Akintürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku, c. 2, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmis Aile Hukuku, yenilenmis 6. Basi, Istanbul, 2002, s. 237
35 Yilmaz, Ejder, Hukuk Sözlügü, 7. Baski, Ankara, 2002, s. 326
36 Türk Hukuk Lugati, 3. Baski, Ankara, 1991, s. 83
37 Yargitay 2. HD 20.07.1997 tarih ve 5323/6399 sayili karari
38 Yargitay 2. HD 26.06.1951 tarih ve 4514/4818 sayili karari
39 Saymen, Ferit Hakki, Elbir, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku, c. 3, Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1960, s. 244
40 Köprülü, Bülent, Kaneti, Selim, Aile Hukuku, Istanbul, 1989, s. 151; Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 378
41 Oguzoglu, H. Cahit, Medeni Hukuk 2, Aile Hukuku, 4. Basim, Güzel Sanatlar Matbaasi, Ankara, 1958, s. 94; Gönensay, A. Samim, Medeni Hukuku, Cilt 2, Aile Hukuku, IÜHF yay, Istanbul, 1937, s. 74
42 Akipek, Ilhan, Mukayeseli Hukuk Bakimindan Bosanma Sebepleri, AÜHF yayini, Ankara, 1952, s. 39
43 Karsit görüs icin bkz. Tutumlu, Mehmet Akif, Bosanma Yargilamasi Hukuku, Ankara, Subat 2005, s. 900
44 Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 286; Zevkliler, Aydin, Acabey, Mehmet Besir, Gökyayla, K. Emre, Medeni Hukuk, 6. Basi, Ankara, 2000, s. 892
45 Birsen, Kemaleddin, Medeni Hukuk Dersleri, Genel Ilkeler- Sahsin Hukuku, Aile Hukuku, 6. Basi, Istanbul, 1966, s. 321; Feyzioglu, Feyzi Necmettin, Aile Hukuku, 3. Baski, Istanbul, 1986, s. 270
46 Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 384; Feyzioglu, Feyzi Necmettin, Aile Hukuku, 3. Baski, Istanbul, 1986, s. 271; Tekinay, Selahaddin Sulhi, Türk Aile Hukuku, 7. Baski, Istanbul, 1990, s. 208
47 TDK Türkce Sözlük, c.2 Ankara, 1998, s. 1111; Yilmaz, Ejder, Hukuk Sözlügü, 7. Baski, Ankara, 2002, s. 1149
48 Yargitay 2. HD 31.05.1983 tarih ve 4692/4961 sayili karari
49 Tutumlu, Mehmet Akif, Bosanma Yagilamasi Hukuku, Ankara, Subat 2005, s. 911
50 Saymen, Ferit Hakki, Elbir, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku, c. 3, Aile Hukuku, 2. Basi, Istanbul, 1960, s. 248; Velidedeoglu, Hifzi Veldet, Türk Medeni Hukuku, Cilt 2, Aile Hukuku, 4. Basi, Istanbul, 1960, s. 101; Tekinay, Selahattin Sulhi, Türk Aile Hukuku, 7. Baski, Istanbul, 1990, s. 211
51 Yargitay HGK 19.03.1952 tarih ve 2-181/32 sayili karari.
52 Yargitay 2. HD 03.03.1989 tarih ve 233/1899 sayili karari
53 Yargitay 2. HD 14.09.1982 tarih ve 6073/6793 sayili karari
54 Yargitay 2. HD 11.06.1990 tarih ve 215/5924 sayili karari
55 Köprülü, Bülent, Kaneti, Selim, Aile Hukuku, Istanbul, 1989, s. 159
56 Yargitay 2. HD 2.12.1998 tarih ve 11248/13026 sayili karari
57 Yargitay 2. HD 27.01.1999 tarih ve 12895/194 sayili karari
58 Yargitay 2. HD 26.03.1998 tarih ve 2235/3684 sayili karari
59 Yargitay 2. HD 27.01.1999 tarih ve 12895/194 sayili karari
60 Yargitay 2. HD 16.09.1998 tarih ve 6283/7786 sayili karari
61 Yargitay 2. HD 01.06.1998 tarih ve 5262/6792 sayili karari
62 Yargitay 2. HD 01.06.1998 tarih ve 2533/4068 sayili karari
63 Yargitay 2. HD 29.05.1986 tarih ve 5314/5559 sayili karari
64 Yargitay 2. HD 06.12.1992 tarih ve 8655/9084 sayili karari
65 Yargitay 2. HD 20.11.1998 tarih ve 10847/12497 sayili karari, Yargitay 2. HD 07.11.1998 tarih ve 10521/11385 sayili karari
66 Yargitay 2. HD 04.10.1982 tarih ve 6352/7038 sayili karari
67 Yargitay 2. HD 24.01.2002 tarih ve 17022/429 sayili karari
68 Feyzioglu, Feyzi Necmettin, Aile Hukuku, 3. Baski, Istanbul, 1986, s. 295
69 Hatemi, Hüseyin, Aile Hukuku, Istanbul, Istanbul, 1999, s. 75; Akipek, Ilhan, Mukayeseli Hukuku Bakimindan Bosanma Sebepleri, Ankara, 1952, s. 52; Öztan, Bilge, Türk Medeni Kanununa göre Evliligi Sona Erdiren Sebepler, Özellikle Bosanma, Prof. Dr. Turgut Kalpsüz’e Armagan, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003, s. 717; Feyzioglu, Feyzi Necmettin, Aile Hukuku, 3. Baski, Istanbul, 1986, s. 295; Kuntalp, Erden, Mutlak Bosanma Nedenleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ellinci Yil Armagani, 1925-1975, c.2 Bosanma Hukuku Haftasi, Ankara, 1977, s. 116
70 Velidedeoglu, Hifzi Veldet, Türk Medeni Hukuku, Cilt 2, Aile Hukuku, 4. Basi, Istanbul, 1960, s. 213; Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. Basi, Ankara, 2004, s. 400-401; Tüysüz, Vahit, Türk Medeni Hukukunda Bosanma Sebepleri, Bosanma Davasi, Bosanma Davasinin Hukuki Sonuclari, AD Mart- Nisan 1988, yil: 79, Sayi:2, s. 40
---------------
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Türk Hukukunda Bosanma Sebepleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Tugce Oral'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
11-09-2010 - 16:41
(4978 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 10 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 10 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
5728
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 15 saat 33 dakika 11 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,15 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 53479, Kelime Sayısı : 7845, Boyut : 52,23 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 6 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1247
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04289007 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.