Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Delillerin Araştırılması Ve Tartışılması

Yazan : Hüseyin Cimşit [Yazarla İletişim]
AVUKAT (MAK.MÜH., İŞLETMECİ)

Makale Özeti
TCK, CMK, HUMK ve MK da deliller konusu
Yazarın Notu
İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi

İÇİNDEKİLER
KAYNAKÇALAR

BAŞLIKLAR SAYFA
GİRİŞ VE ÖNSÖZ 1
I. TANIMLAR 2
II. MEDENİ HUKUKTA DELİLLER 3
III. A. TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DELİLLER 3
IV. B. BORÇLAR KANUNUNDA DELİLLER 4
V. C. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DELİLLER 4-13
VI. CEZA HUKUKUNDA DELİLLER 13
VII. A. TÜRK CEZA KANUNUNDA DELİLLER 13-15
VIII. B. CEZA MAHKEMESİ KANUNUNDA DELİLLER 15-24
IX. DELİLLERİ ARAŞTIRMA YETKİSİ VE GÖREVİ 25
X. SONUÇ 25

GİRİŞ VE ÖNSÖZ

Avukatın görevleri arasında önem derecesi en önde gelen konu, önüne gelen hukuki sorunda, delillerinin; sağlam, güvenilir, anlaşılır, sonuca götüren niteliklere sahip olmasıdır.

Hukuki olayı analiz ederken, yasaların ve doktrinin öngördüğü çerçeveler içinde kalmakla beraber, son derece geniş kapsamlı bilimsel ve sosyal çalışmaların ürünlerinden de yararlanmak zorunlu hale gelmiştir.

Şöyle ki; 21. Yüzyılın başlangıcında olunmasına rağmen, her yıl bir önceki yıldan daha kapsamlı teknolojik ve de kavramsal değişimler ve ilerlemeler hayatın her alanında etkin hale gelmektedir. Cep telefonları ile, kullanıcıların attığı her adım, hatta konuştuğu her kelime, an be an izlenebilmekte ve de otomatik olarak kayıt altına alınabilmektedir. Bu durumun son 15 yıldır ortaya çıkması ve de önümüzdeki yıllarda daha da detaylı olarak gelişebilmesi, delillerin araştırılmasındaki imkan artışını getirirken, hukuk uygulamalarının da sorgulanmasını ve de düzenlenmesini kaçınılmaz olarak hayata geçirmektedir.

Delillerin araştırılmasının her safhasında, her kişi ve kurumun hukuk kurallarına uyması ve de delilleri bu kurallar çerçevesinde elde etmesi gerekmekle beraber, hangi yöntemlerin hukuka uygun ve hangi yöntemlerin hukuka aykırı olduğu tartışması ise gelecek yıllarda da sürecektir. Tartışmaların sürmesinin sağlıklı sonuçlar ortaya çıkaracağı şüphesizdir. Ancak, hukukun temel kavramlarının içeriği, tartışmalar esnasında ve sonucunda boşaltılmamalıdır.

Hemen her kişi ve kurum, “Hukukun üstünlüğü” kavramını dilinden düşürmezken, bu kavramdan her kesimin aynı konuyu anladığında esaslı endişeler vardır. Anayasa’nın dilediği maddesine uymak, dilediği maddesine uymamak şeklinde ortaya çıkan tutum ve davranışlar, hiçbir şekilde “Hukukun üstünlüğü” ile bağdaşamaz.

Avukat; her hal ve şartta, meslek vakarı çerçevesinde ve en üst seviyedeki medeni cesareti ile her türlü görevinin tarihsel olacağı bilinci ile tüm delilleri hukukun çerçevesinde değerlendirecektir. Delillerin elde edilişinden sunuluşuna ve de muhafazasına kadar en ince detaya vakıf olacaktır.

Delillerin araştırılması, tüm hukuki uygulamaların en temel konusudur. Hiç umulmayan son derece küçük bir detay, başarının veya başarısızlığın en baş nedeni olabilir. Bu yüzden, tanımlar ve de kavramlar birbiri ile çelişmeden ve de sonuca yönelik olarak delillerin tam olarak değerlendirilmesini sağlamalıdır.

Bu konuda çalışma fırsatını veren İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi yönetimine bu vesile ile saygılarımı sunuyorum.

Hüseyin CİMŞİT




I. TANIMLAR

“Hukuk; hayatın ilmidir. Hukuk şerefli yaşamaktır. Hukuk insanlık içindir.”(1) Haklar ve yükümlülükler, hukuk kavramının sadece unsurlarıdır. Hakları olduğu halde yükümlülüğü olmayan, yükümlülüğü olduğu halde hakkı olmayan, her ikisi de olan veya her ikisi de olmayan kişiler için de, “Hukuk” var olmaya devam edecektir. Orta Afrika’ da yaşayan Zulu kabilesi ile, Kuzey Kutbu’nda yaşayan Eskimo kabilesinin hayat koşulları, yaşam anlayışları ve dolayısı ile hukuk kavramları farklı olabilecektir. Zulu kabilesindeki fertler giyinik dolaşırlarsa ölürken, Eskimo kabilesindeki fertler ise soyunarak dolaşırlarsa öleceklerdir.

Delil(Kanıt); bir hukuki olayın tanımlanmasında, ispatında, anlatılmasında kullanılabilecek, her türlü görsel, işitsel, maddesel, belgesel, tanıksal, bilimsel dayanak unsurlardır. Velev ki bu unsurlar, hukuka uygun olarak elde edilmiş olsunlar. Hukuka uygun olmayan yollarla elde edilen unsurlar, delil olarak değerlendirilemezler. Hangi yolların hukuka uygun olduğu konusu her dönemde tartışılmıştır, tartışılmaya da devam edecektir. Sonuç olarak, deliller iddianın ispatı için asli araçtırlar.

Anayasa; ülkedeki tüm kişi ve kurumların uymak zorunda oldukları esas hukuk kurallarının bütününün toplandığı referans yasadır.

Avukat; adaleti arayan insandır. Kendisine başvurulan hukuki olayda veya resen takip etmeye karar verdiği hukuki olayda, bütün mesleki bilgi ve becerisini kullanarak adaleti arayan kişidir. Avukat için en önemli konu, adaleti ararken asla ve asla hukuk usulünden ayrılmamaktır. Zira usül hakikate götüren yoldur.







(1)DOMITIUS ULPIANUS: Romalı hukuk adamı. M.S.(160-228)


II. MEDENİ HUKUKTA DELİLLER (KANITLAR)
Öncelikle; delil kavramının konu edildiği Medeni Kanun ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Borçlar Kanunu maddelerine bakmamız gerekmektedir.


III. A. TÜRK MEDENİ KANUNU(2)’NDA DELİLLERİN ARAŞTIRILMASI:
“Madde 7 - Resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.
Madde 30 - Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir.
Madde 184 - Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:
1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
Madde 284 - Soy bağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır:
1. Hâkim maddi olguları resen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.

Madde 288 - Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.

(2)TÜRK MEDENİ KANUNUKanun Numarası: 4721Kabul Tarihi: 22/11/2001Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/12/2001Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 24607
Madde 299 - Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.”
IV. B. BORÇLAR KANUNU(3)’NDA DELİLLERİN ARAŞTIRILMASI
“Madde 34- Temsil olunan kimse gerek sarahaten gerek delaleten verdiği salahiyeti diğer kimselere bildirdiği halde bu salahiyeti tamamen veya kısmen ref ettiğini bildirmemiş olursa salahiyetin bu suretle ref'ini üçüncü şahıslara karşı dermeyan edemez.
Madde 156 - Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanı rücu olarak değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermiş addolunur.
Madde 411- İş sahibinin sarahaten veya delaleten men'i var iken o kimse, bu işi yapmış ve sahibinin men'i de kanuna ve adaba muhalif bulunmamış ise kazadan dahi mesul olur. Meğerki o kimse, müdahalesi olmasa bile kazanın vukua geleceğini ispat etsin.”
V. C. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(4)’NDA DELİLLER:
“Madde 9- …. Davalının ikametgâhı belli değilse, davaya Türkiye'de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır. Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 34- … Hâkimin reddi dilekçe ile olur. Bu dilekçede, ret isteğinin dayandığı durum ve olaylarla delillerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. ………. Ret sebepleri yazılı delillere dayanmıyorsa merci, isteği reddetmekte veya gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbesttir.
Madde 75 - Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hallerde hâkim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re'sen nazarı dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz. Ancak müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında izahat istiyebilir. Hakim davanın her safhasında iki tarafın iddiaları hududu dahilinde olmak üzere kendilerini istima ve lazım olan delillerin ibraz ve ikamesini emredebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
(3)BORÇLAR KANUNUKanun Numarası: 818Kabul Tarihi: 22/04/1926Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 29/04/1926 Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 359
(4)HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU[FONT='Times New Roman','serif'] Kanun Numarası: 1086[FONT='Times New Roman','serif'] Kanun Kabul Tarihi: 18/06/1927[FONT='Times New Roman','serif'] Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 02, 03, 04/07/1927[FONT='Times New Roman','serif'] Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 622, 623, 624[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 81 - Günlük muhakeme listesinde yazılı işlerle keşif ve delillerin tesbiti gibi yapılması zaruri veya müstacel görülen işler müstesna olmak üzere mahkemeler, resmi çalışma saati dışında ve resmi ve adli tatil günlerinde, hiç bir adli muamele yapamazlar.
Madde 90-Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötü niyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca, mahkemece kötü niyetle ıslaha başvurana, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarının tazmininin yanı sıra ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Madde 176 - Adli ara vermede ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:[FONT='Times New Roman','serif']
1. İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti, deniz raporlarının alınması ve dispeççi tayini istekleri ve bunlara karşı yapılacak itirazlar hakkında karar verilmesi,
Madde 179 - Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:[FONT='Times New Roman','serif']
1. Tarafların ve varsa kanuni temsilci veya vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,[FONT='Times New Roman','serif']
2. Açık bir şekilde dava konusu,[FONT='Times New Roman','serif']
3. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu,
Madde 195 - Davalı, ilk itirazları ile birlikte esas dava hakkındaki cevabını ve varsa karşı delillerini, dava dilekçesinin kendisine tebliği tarihinden itibaren on gün veya hâkim tarafından bir süre tayin edilmiş ise o süre içinde mahkeme kalemine bildirmek ve bir örneğini de davacıya tebliğ ettirmek zorundadır.
Madde 217 - Yukarıdaki maddelerde gösterilen muamelelerden sonra tahkikat hâkimi davanın muhakeme ve hüküm için kafi derecede tavazzuh eylediğine kani olursa tahkikatın bittiğini tefhim eder.[FONT='Times New Roman','serif'] Davanın ispatı için delil ikamesi lazım ise bunları tafsilen yekdiğerine tebliğ etmek üzere iki tarafa münasip bir mühlet verir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 218 - Tahkikat hâkimi ikame edilmek istenilen delillerden hangisinin kabule şayan olduğunu ve hangisinin olmadığını esbabı mucibe dermeyanı suretiyle takdir ve karara rapteder. Karar aleyhine esas davanın muhakemesinde itiraz olunabilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 219 - İkame edilmek istenilen deliller hakkında tahkikat hâkimi (218) inci madde mucibince karar vermezden evvel re'sen veya iki taraftan birinin talebine binaen murafaa icrası için iki tarafı huzuruna celp ve davet edebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 220 - Delillerin, kabul veya reddi hakkında tahkikat icra edildiği celsede ibraz ve ikamesi caizdir. Bu mümkün olmazsa hâkim delili istima ve tetkik için ayrıca bir gün tayin eder.
Madde 224 - Kaide olarak tahkikat hâkimi hadise hakkında bir celsede iki tarafı istima ve delailini tetkik ve kararını ita eder. İktizasına göre delillerin diğer celsede ikame ve tetkikına da karar verebilir.
Madde 226 - Hesap görülmesine veya kalem kalem tetkika muhtaç davalarda hâkim re'sen veyahut iki taraftan birinin talebiyle delillerin ikamesinden evvel ihzari muamele icrasını emredebilir.
Madde 236 - Dava evrakında veya hâkim huzurunda iki taraftan birinin veya vekilinin sebkeden ikrarı muteberdir. Ve mukir olan taraf aleyhine delil teşkil eder. Mahkeme haricindeki ikrarı teyit edecek delail ve emare mevcut ise hâkim buna binaen hüküm verebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 238 - Delil davanın halline tesir edebilecek münazaalı hususları ispat için ikame olunur.[FONT='Times New Roman','serif'] Maruf ve meşhur olan veya ikrar olunan hususlar münazaalı sayılmaz.
Madde 239 - Delil ikamesiyle mükellef olan veya meşhur ve maruf bir vakaya istinat eden tarafın iddiası hilafını ispat için hasmı delil ikame edebilir. Fakat mücerret bu talebiyle beyyinenin kendisine müteveccih olduğunu kabul etmiş addolunamaz.
Madde 240 - Bu Kanunun tayin ettiği haller müstesna olmak üzere hâkim ikame olunan delilleri serbestçe takdir eder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 241 - Kanunun tayin ettiği istisnalardan maada hallerde deliller hâkim huzurunda istima ve tetkik olunur ve mahkemede veya haricinde icra olunan tetkikler ve muameleler tafsilen zabıt varakasına yazılır.
Madde 243 - İki taraftan her birinin beyan eylediği deliller mümkün olduğu kadar aleni celsede tetkik olunur.[FONT='Times New Roman','serif'] Bu suretle tetkikatın ikmali kabil olmazsa ikmali için icap eden celseleri hakim tayin eder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 244 - İkame ve beyan olunan delillerin tamamen istima ve tetkikından sonra iki yüz yirmi birinci madde hükmüne tevfikan ayrıca tahkikat icrasına karar verilmiyen meselelerde iki taraftan her biri yeni delil ibraz ve ikamesini isteyebilir. Hakim muvafık görürse bu talebi kabul eder.
Madde 250 - Şahadetten imtina eden kimse imtina sebebini ve delilini istima edileceği günden evvel, katibe zaptettirmek suretiyle şifahen veya tahriren mahkemeye bildirmeğe mecburdur.[FONT='Times New Roman','serif'] İmtina sebeplerini tahriren beyan eden veya katibe zaptettiren şahit muayyen günde mahkemede hazır bulunmayabilir.[FONT='Times New Roman','serif'] Mahkeme başkatibi, gerek tahriri olsun gerek zaptedilmiş bulunsun şahidin imtina hakkındaki beyanını iki tarafa tebliğ eder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 251 - Şahidin imtina sebebi hakkında hâkim iki tarafı dinleyip bu baptaki delili tetkik ettikten sonra kararını verir.
Madde 273 - Hâkim şahadet esnasında şahidin yalan söylediği veya Menfaat temin ederek şahadet ettiği hakkında kavi delil ve emareye destres olursa derhal bir zabıt varakası tanzim ve müddeiumumiye tevdi eder.
Madde 287 - Kanunun muayyen bir delil ile ispatını emreylediği hususlar başka suretle ispat olunamaz. İki tarafça muayyen deliller ile ispatı tahriren kabul edilmiş olan veya muhakeme esnasında olveçhile beyinlerinde karar verildiği ikrar olunan maddeler hakkında başka delil kabul olunmaz.
Madde 294 - Nagehani bir hadise veya mücbir bir sebep ile senedin sahibi yedinde veyahut her ne suretle olursa olsun alelüsul tevdi olunan resmi memur nezdinde zayi olduğu hakkında kanaatbahş delil ve emareler mevcut olduğu takdirde şahadetle dava ispat olunabilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 295 - Mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re'sen tanzim olunan senetler sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri dahilinde usulüne tevfikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikalar hilafı ispat olununcaya kadar delili kati teşkil eder.[FONT='Times New Roman','serif'] Şu kadar ki mahkeme işbu evrak hakkında şüpheyi davet eden haller görürse bunları tanzim ve tasdik eden daireden izahat itasını istiyebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
MADDE 295/A- [FONT='Times New Roman','serif'] Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Bu veriler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılırlar. Dava sırasında bir taraf kendisine karşı ileri sürülen ve güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş veriyi inkâr ederse, bu Kanunun 308 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 296 - Ecnebi memlekette usulüne tevfikan salahiyettar memurları tarafından tanzim veya tasdik kılınmış olan senetlerin mahallinde mer'i kanunlara mutabık olduğu mahalli Türkiye şehbenderi veya Türk siyasi memurları tarafından tasdik kılınmış ise resmi senet hüküm ve kuvvetinde addolunur. Bu suretle tasdik kılınmamış senetlerin delil teşkil edip etmeyeceği mahkemece takdir olunur. Mahkeme huzurunda ikrar olunan senetler resmi hükmündedir.
Madde 302 - Telgrafnameler keşide için telgrafhaneye verilen asıllarına mutabakatı ihtilaflı olmadıkça delil teşkil eder. İhtilaf halinde sahibi tarafından yazılmış veyahut imza edilmiş olan aslına itibar olunur.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 304 - Bir kimsenin hususi evrak veya defterine bir hakkın istifa veya ibrasını mutazammın yazdığı kayıtlarla yedindeki eşya üzerine yazıp münderecatından senet makamına ikame eylediği anlaşılan kuyudat ve taahüdat o kimse makamına kaim olanlar aleyhine delil teşkil eder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 306 - Mahkemece muayyen bir hususun ispatına karar verildikten sonra o husus hakkında üçüncü şahıs veya memuru resmi nezdinde diğer bir delil bulunduğundan bahisle ibrazı için mühlet talep olunursa davayı uzatmak maksadiyle veya ihmali fahiş neticesi olarak vaktiyle dermeyan olunmadığına hâkim kani olur ve hasım dahi talep ederse beyan olunan delilin ademi tetkik ve istimaına karar verebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 307 - Delili ibraz eden taraf hasmın muvafakati olmadıkça ana istinatten sarfınazar edemez.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 308 - Davanın esnayı tahkikında bir taraf kendisine nispet olunan senette muharrer yazı ve imzayı inkar veya tanımadığını beyan ederse iki tarafın ifadatı ve olbapta serdolunan deliller üzerine hâkim kafi derece kanaat hasıl eylediği takdirde senedi kabul veya hükümden ıskat ederek esas hakkında karar verir. Kanaat hasıl olmazsa hakim iki tarafın tayin olunacak günde bizzat ispati vücut etmelerine karar verir. Her iki taraf muayyen günde mütekabilen senet hakkında izahat ita ve medarı tatbik olacak evrakı irae ve tayin ve yazı ve imzanın mevsukiyetini ne şekilde ve ne vasıta ile ispat edebileceklerini beyan ederler.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 309 - Muayyen günde hakim iki tarafı isticvap ve ledelhace senedi imza ettiği iddia olunan şahsı istiktap eder. Hakim iki tarafın ita ettikleri izahattan ve ibraz ve irae ettikleri delillerden veya imza kendisine isnat olunan şahsın istiktabından senedin vüsuk ve ademi vüsuku hakkında istihsali kanaat edemediği surette ehlihibre vasıtasiyle senedin imzasının tahkikına veyahut yazıldığını görenlerin istimaına veya senedin münkiri tarafından yazıldığına sureti katiyede delalet eden vakayiin şuhut ile ispatına karar verir.
Madde 334 - Üçüncü şahsın yedinde bulunan vesikanın ibrazını talep eden kimsenin delaili sübütiyesini beyan ettiği sırada işbu vesikalar münderecatını tayin ve tasrih etmesi lazımdır.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 350 - Yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu beyan ettikten sonra diğer taraf teklifinden sarfınazar ile başka delil ikame edemez.
Madde 351 - Yemin, ancak icra eden ve teklif edilen kimsenin ve mirasçılarının leh ve aleyhlerinde delil teşkil eder diğerleri için delil teşkil edemez.
Madde 354 - Davasını ispat için yemin teklifinden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.[FONT='Times New Roman','serif'] Şu kadar ki işbu deliller kabule şayan görüldüğü veya bu delillerin serd ve istimali mümkün olduğu takdirde yemin teklif olunamaz.
Madde 356 - Mahkeme ancak aşağıdaki iki şartın tahakkuku halinde re'sen yemin teklif edebilir:[FONT='Times New Roman','serif']
1 - İddia olunan hususun kati deliller ile ispat edilmemiş olması.[FONT='Times New Roman','serif']
2 - İddia olunan hususu ispat için irae olunan delillerin hüküm verilecek derecede kanaat hasıl etmemesi.
Madde 368 - İki taraftan her biri, derdesti rüyet bulunan davada henüz tahkik ve tetkikına sıra gelmemiş bulunan veyahut ileride ikame edeceği davada dermeyan edilecek olan hususun şahit, keşif, ehlihibre veya diğer deliller ile tesbitini talep edebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 369 - Kanunu Medeni hükmü mahfuz kalmak şartiyle ancak şimdiden zabıt ve tesbit olunmazsa ileride zayi olacağı veya ikamesinde çok müşkülat çıkacağı melhuz olan deliller bu fasıl hükmüne tevfikan tesbit olunabilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 370 - Delillerin tesbiti için salahiyettar olan mahkeme, davanın rüyet edildiği veyahut dava ikame olunmamış ise en seri ve en az masrafla delilin tesbiti kabil bulunduğu mahkeme veya sulh hâkimidir.
Madde 371 - Delillerin tesbiti, ispat olunacak vaka ile şahitlere ve ehlihibreye sorulacak sualleri muhtevi ve üç nüshadan ibaret, arzuhal ile talep olunur. Arzuhal mahkemece şayanı kabul görülürse delillerin tesbiti için bir gün tayin edilir.
Madde 372 - Arzuhal ve mahkemenin kararı sureti diğer tarafa tebliğ olunur. Bu taraf da sorulacak diğer sualleri hakime göndermek ve muamele esnasında hazır bulunmak salahiyetini haizdir. Müstedinin hukukunu muhafaza için zaruri görüldüğü veyahut müstacel esbap bulunduğu surette istisnaen tebligattan sarfınazar olunabilir.[FONT='Times New Roman','serif'] Ancak bu suretle mahkeme tesbit eylediği delaili mutazammın tanzim edeceği zabıt varakası suretini derhal diğer tarafa tebliğe mecburdur.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 373 - Delillerin tesbiti hakkında sebkeden itirazlar delilleri tesbit eden hâkim tarafından hallolunur. Delillerin tesbiti hususunda bu faslın 2, 3, 4 üncü kısımları hükümlerine riayet olunur.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 374 - Delillerin tesbiti için ifa ve tanzim edilmiş bilümum muamelat ve evrak esas dava dosyasının merbutu addolunur.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 375 - Tahkikat hâkimi, iki tarafın iddia ve müdaafalariyle delillerini ve dava dosyasını tetkik eder ve talep vukuunda neticei müddealarını mübeyyin birer layiha verebilmeleri için de bir müddet tayin eder. Bu müddet içinde hâkim verilen layihaları dosya ile birleştirir ve tahkikatın hitamını tefhim eder ve dosyayı mahkeme reisine takdim eyler. Tahkikatın hitamından sonra da mahkeme iki tarafa layiha vermelerini emredebilir.
Madde 378 - Mahkeme, hakikatin tezahürü için lüzum görürse tahkikat hâkimi canibinden istima olunan şahit ve ehlivukufu tekrar celp ve isticvaba ve iki tarafın tahkikat hâkimi huzurunda dermeyan ve ispat ettikleri hususatın yeni deliller ile ispat olunmasına karar verebilir. Şu kadar ki şahit hakkında 274 üncü madde hükmü mahfuzdur.
ONUNCU FASIL: HÜKÜM
Madde 388 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/16 md.)[FONT='Times New Roman','serif']
Karar aşağıdaki hususları kapsar:[FONT='Times New Roman','serif']
1. Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,[FONT='Times New Roman','serif']
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,[FONT='Times New Roman','serif']
3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,[FONT='Times New Roman','serif']
DURUŞMA YAPILMADAN VERİLECEK KARARLAR[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 426/M - (Ek madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./15.mad) *1*[FONT='Times New Roman','serif']
Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
I. Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir;
6. Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
Madde 426/R - (Ek madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./15.mad) *1*[FONT='Times New Roman','serif']
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşılık dava açılamaz, davaya katılma isteminde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 45 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince re'sen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz.[FONT='Times New Roman','serif'] İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir. [FONT='Times New Roman','serif']
KARAR[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 426/T - (Ek madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./15.mad) *1*[FONT='Times New Roman','serif']
Karar aşağıdaki hususları içerir:
6. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen olaylarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep.
BOZMA SEBEPLERİ[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 437 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/29 md.;Değişik madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./16.mad) *1* *2*[FONT='Times New Roman','serif']
Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:
3. Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanunî bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi.[FONT='Times New Roman','serif']
4. Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.
ÜÇÜNCÜ FASIL: İADEİ MUHAKEME[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 445 - Katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan kararlar hakkında aşağıdaki sebeplere binaen iadei muhakeme talep olunabilir:
11 - (Ek bend: 23/01/2003 - 4793 S.K./1. md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.[FONT='Times New Roman','serif']
(Ek fıkra: 16/07/1981 - 2494/33 md.) Birinci fıkranın 4, 5 ve 6 ncı bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkümiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş ise, ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
BEŞİNCİ BAP : MÜZAHERETİ ADLİYE[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 465 - Kendisiyle ailesini meişetçe ehemmiyetli zarurete düşürmeksizin masarifi lazimeyi kısmen veya tamamen ifadan aciz olan kimselerle müessesatı hayriye iddia ve müdafaalarında veya icraya ve ihtiyati tedbirlere müracaatlarında haklı olduklarına dair delil gösterirlerse müzahereti adliyeye nail olabilirler.[FONT='Times New Roman','serif']
Ecnebilerin müzahereti adliyeye nail olabilmeleri muamelei mütekabilenin cari olduğunun ispat edilmesine mütevakkıftır.
Madde 474 - İki taraf rızalariyle her vakit davalarının faslı zımnında sulh mahkemesine şifahen müracaat edebilir. Bu takdirde iddia ve müdafaatını ve esbap ve delailini muhtevi kendileri tarafından yazılmış bir dava zaptı vermeleri lazımdır. Yalnız müddei dahi sulh mahkemesine şifahen müracaat edebilir. Bu surette bir nüshası diğer tarafa tebliğ olunmak üzere iki nüsha dava zabıtnamesi vermesi lazımdır. Yazı bilmedikleri halde hakim iki tarafın müddeiyat ve müdafaatını ve esbap ve delailinin neden ibaret olduğunu katibe yazdırır. İki taraf gelmişlerse davete lüzum yoktur.
Madde 477 - Müddeaaleyhin hakiki veya müntahap ikametgahı mahkemenin bulunduğu şehir dahilinde ise davetiye muhakeme gününden laakal iki gün evvel tebellüğ olunmak lazımdır.[FONT='Times New Roman','serif'] Müstacel hallerde mahkeme reisi bu müddeti azaltabilir. Müddeaaleyhin ikametgahı mahkemenin bulunduğu şehir haricinde ise müddeti bu'du mesafeye göre reis tayin eder.[FONT='Times New Roman','serif']
İki taraf iddia ve müdafaatını ve esbap ve delailini muhtevi zabıt varakasiyle beraber masarifi muhakemeyi bizzat veya bilvasıta hakime gönderebilir. Bu takdirde iki taraf veya birisi muayyen günde mahkemede hazır bulunmadıkları halde hakim evrak üzerine tetkikat icrasiyle hüküm verebilir. Hakim işbu evrakın sahiplerine ait olunduğunda şüphe ederse alelüsul iki tarafa davetname göndererek bizzat mahkemede ispatı vücut etmelerini emreder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 484 - Hadiseler derhal ve şifahen tahkik ve hükme raptolunur. Hâkim hadise hakkında bir delil ibrazına lüzum görür ve bu delilin hemen ibrazı kabil olmazsa tetkikatın ikmali başka güne talik olunur. Hâkim sahtelik hadisesini de aynı şekilde tahkik ve karara rapteder.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 486 - İki taraf neticei iddialarını beyan ettikten sonra esbabı sübutiyelerini söylemeğe davet olunurlar. İki tarafın esbabı sübutiyeleri hâkim tarafından kabul veya reddolunur. Kabulüne karar verilen delil hemen tetkik olunur.[FONT='Times New Roman','serif']
Hâkim esbabı sübutiyenin ibrazı zımnında bir mühlet verebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Hâkim iki tarafın dermeyan ettikleri iddia ve müdafaa hududu dahilinde kendilerini istima ve lüzum gördüğü delillerin ibraz ve ikamesini emredebilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 487 - Deliller, diğer tarafa tebliğe hacet olmaksızın tetkik olunur. İki tarafın ifadeleri ve şahitlerin şahadeti ve ehlihibrenin beyanatı ve keşif muamelatı ve 367 nci maddede mevzuubahis muamelat hulasa veçhile zapta geçirilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 488 - Delillerin tetkiki bittikten sonra hâkim her iki tarafın veya birinin vekili olduğu takdirde iddia ve müdafaalarını kısa bir müddet içinde tahriren bildirmelerini emir veya buna müsaade edebilir.
Madde 510 - İbraz ve irae olunacak delailin murafaa esnasında derhal iraesi mecburidir.[FONT='Times New Roman','serif'] İcabında neticei iddia ve müdafaaların yazılarak verilmesi emrolunabilir.[FONT='Times New Roman','serif']
Madde 511 - Basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu kanunun mevaddı sabıka ahkâmına muhalif olmıyan alelade usulü muhakeme kaideleri de tatbik olunur.[FONT='Times New Roman','serif']
Delillerin ikmali daima emrolunabilir.
Madde 526 - Deliller hakkında kanunen tayin olunan kaideler hakemler huzurundaki tahkikatta dahi tatbik olunur.
Madde 575 - Mesuliyet ve tazminat davaları arzuhal itasiyle ikame olunur. İşbu arzuhalde iki tarafın isim ve şöhret ve sıfat ve mahalli ikameti ve sebebi şikayet olan davanın hulasasiyle cereyan eden muhakemenin ve verilen hüküm ve kararlarla ifa olunan muamelenin hulasaları ve tazminat davasının müstenidi olan esbap ile bunların delaili sübutiyesinin ve talep ve dava olunan zarar ve ziyanın neden ibaret olduğu yazılmak ve sebebi şikayet olan dava zabıtnamesiyle evrakı sübutiyesi ve şuhut pusulası işbu arzuhale merbuten verilmek lazımdır. Şeraiti mezkureden birini cami olmıyan arzuhal müddei isticvap olunmaksızın mahkeme karariyle reddolunur.[FONT='Times New Roman','serif']
(Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./18.mad) *1* *2* İlk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler hakkında tazminat davaları bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi, bölge adliye mahkemesi hâkimleri hakkında ise Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi tarafından incelenerek karara bağlanır.”

VI. CEZA HUKUKUNDA DELİLLER:
Ceza hukukunda, deliller; yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden, delillerin araştırılması ve hukuki sonuçları her açıdan çok önemlidir.
VII. A. TÜRK CEZA KANUNU’(5)NDA DELİLLER:
DAVA ZAMANAŞIMI
Madde 66 - (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
(5)TÜRK CEZA KANUNU Kanun Numarası: 5237 Kabul Tarihi: 26/09/2004 Yayımladığı Resmi Gazete Tarih: 12/10/2004 Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 25611
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
NİTELİKLİ HÂLLER
Madde 82 - (1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,

c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
…..İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Madde 267 - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
SUÇ UYDURMA
Madde 271 - (1) İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.
SUÇ DELİLLERİNİ YOK ETME, GİZLEME VEYA DEĞİŞTİRME
Madde 281 - (1) Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.
(2) Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) İlişkin olduğu suç nedeniyle hüküm verilmeden önce gizlenen delilleri mahkemeye teslim eden kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
TUTUKLU, HÜKÜMLÜ VEYA SUÇ DELİLLERİNİ BİLDİRMEME
Madde 284 - (1) Hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yeri bildiği hâlde yetkili makamlara bildirmeyen kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İşlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yeri bildiği hâlde yetkili makamlara bildirmeyen kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”

VIII. B. CEZA MAHKEMESİ KANUNU’(6)NDA DELİLLER:
“Madde 2 - (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
[FONT='Verdana','sans-serif'](6)CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [FONT='Verdana','sans-serif']Kanun Numarası :[FONT='Verdana','sans-serif'] 5271[FONT='Verdana','sans-serif']Kanun Kabul Tarihi :[FONT='Verdana','sans-serif'] 04/12/2004[FONT='Verdana','sans-serif']Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi :[FONT='Verdana','sans-serif']17/12/2004[FONT='Verdana','sans-serif']Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı :[FONT='Verdana','sans-serif'] 25673
j) Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu,
Madde 8 - (1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.
Madde 31 - (1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
Madde 50 - (1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.
Madde 75 - (Değişik madde: 25/05/2005-5353 S.K./2.mad)
(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re'sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.
Madde 76 - (Değişik madde: 25/05/2005-5353 S.K./3.mad)
(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla, mağdurun vücudu üzerinde dış veya iç beden muayenesi yapılabilmesine veya vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; sağlığını tehlikeye düşürmemek ve cerrahî bir müdahalede bulunmamak koşuluyla; Cumhuriyet savcısının istemiyle ya da re'sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.
(4) Tanıklıktan çekinme sebepleri ile muayeneden veya vücuttan örnek alınmasından kaçınılabilir. Çocuk ve akıl hastasının çekinmesi konusunda kanunî temsilcisi karar verir. Çocuk veya akıl hastasının, tanıklığın hukukî anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olması hâlinde, görüşü de alınır. Kanunî temsilci de şüpheli veya sanık ise bu konuda hâkim tarafından karar verilir. Ancak, bu hâlde elde edilen deliller davanın ileri aşamalarında şüpheli veya sanık olmayan kanunî temsilcinin izni olmadıkça kullanılamaz.
Madde 83 - (1) Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
(2) Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.
Madde 91 –
(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
Madde 100 –
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
Madde 116 - (1) Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
Madde 117- (1) Şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde edilebilmesi amacıyla, diğer bir kişinin de üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
(2) Bu hâllerde aramanın yapılması, aranılan kişinin veya suçun delillerinin belirtilen yerlerde bulunduğunun kabul edilebilmesine olanak sağlayan olayların varlığına bağlıdır.
Madde 129 - (1) Suçun delillerini oluşturduğundan şüphe edilen ve gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturma ve kovuşturmada adliyenin eli altında olması zorunlu sayılıp, posta hizmeti veren her türlü resmî veya özel kuruluşta bulunan gönderilere, hâkimin veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararı ile el konulabilir.
Madde 131 –
(2) 128 inci Madde hükümlerine göre el konulan eşya veya diğer malvarlığı değerleri, suçtan zarar gören mağdura ait olması ve bunlara delil olarak artık ihtiyaç bulunmaması halinde, sahibine iade edilir.
Madde 132 –
(6) El konulan eşya, delil olarak saklanmasına gerek kalmaması halinde, rayiç değerinin derhâl ödenmesi karşılığında, ilgiliye teslim edilebilir. Bu durumda müsadere kararının konusunu, ödenen rayiç değer oluşturur.
Madde 135 - (1) (Değişik cümle: 25/05/2005-5353 S.K./17.mad) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.
TESADÜFEN ELDE EDİLEN DELİLLER
Madde 138 - (1) Arama veya el koyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
(2) Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci Maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
GİZLİ SORUŞTURMACI GÖREVLENDİRİLMESİ
Madde 139 - (1) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı kararı ile kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir.
(4) Soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri toplamakla yükümlüdür.
Madde 140 - (1) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir:
(4) Elde edilen deliller, yukarıda sayılan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma dışında kullanılamaz; ceza kovuşturması bakımından gerekli olmadığı taktirde Cumhuriyet savcısının gözetiminde derhâl yok edilir.
(5) Bu Madde hükümleri, kişinin konutunda uygulanamaz.
Madde 147 - (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:
f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
Madde 148 –
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
Madde 153 –
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./23.mad) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
Madde 160 –
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
j) Suçun delilleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
Madde 172 - (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
Madde 173 –
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(6) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesi başkanının bu hususta karar vermesine bağlıdır.
Madde 174 - (Değişik madde: 25/05/2005-5353 S.K./27.mad)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci Maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
Madde 177 - (1) Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir.
Madde 192 - (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmayı yönetir ve sanığı sorguya çeker; delillerin ikame edilmesini sağlar.
Madde 193 –
(2) (Ek fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./28.mad) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.
DELİLLERİN ORTAYA KONULMASI VE REDDİ
Madde 206 - (1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. (Ek cümleler: 25/05/2005-5353 S.K./29.mad) Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.
(2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:
a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.
b) Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa.
c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.
(3) Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir.
Madde 207 - (1) Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.
Madde 209 - (1) Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada okunur.
Madde 210 - (1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.
Madde 217 - (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
HÜKMÜN GEREKÇESİNDE GÖSTERİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Madde 230 - (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.

Madde 234 - (1) Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:
a) Soruşturma evresinde;
1. Delillerin toplanmasını isteme,
Madde 244 - (1) Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır.
(2) Gaip hakkında duruşma açılmaz; mahkeme, delillerin ele geçirilmesi veya korunması amacıyla gerekli işlemleri yapar.
SORUŞTURMA
Madde 251 –
(3) Soruşturmanın gerekli kıldığı hâllerde suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabilir. Suç, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmiş ise Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın yapılmasını isteyebilir.
Madde 253 - (Değişik madde: 06/12/2006 - 5560 S.K.24.md)
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
Madde 278 - (1) Dava dosyası, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına geldiğinde incelenerek, varsa tebligat eksikliklerinin giderilmesi sağlandıktan ve sunulması gereken belge ve deliller de eklendikten sonra, yazılı düşünceyi içeren bir tebliğname ile birlikte bölge adliye mahkemesi ceza dairesine verilir. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname ilgililere de tebliğ olunur.
Madde 280 - (1) Bölge adliye mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesini, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine,
Karar verir.
İSTİSNALAR
Madde 282 - (1) Duruşma açıldığında aşağıda gösterilen istisnalar dışında bu Kanunun duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanır:
c) İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların ifadelerini içeren tutanaklar ile keşif tutanakları, bilirkişi raporu, bölge adliye mahkemesi duruşma hazırlığı aşamasında toplanan delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin tutanak ve raporlar okunur.
HUKUKA KESİN AYKIRILIK HÂLLERİ
Madde 289 –(1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
i)Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.

Madde 311 - (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
Madde 316 - (1) Bir suç iddiasına dayandırılan yenileme istemi, ancak bu fiilden dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü verilmiş veya mahkûmiyeti gerektirecek nitelikte kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle ceza soruşturmasına başlanamamış veya sürdürülememişse kabul edilebilir. Bu Madde, 311 inci Maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı hâlde uygulanmaz.
Madde 317 - (1) Kanun yollarına başvurma hakkındaki genel hükümler, yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında da uygulanır.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi, bunun yasal nedenleri ile dayandığı delilleri içerir.
DELİLLERİN TOPLANMASI
Madde 320 - (1) Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir.
(2) Delillerin mahkemece veya naip hâkim tarafından veya istinabe suretiyle toplanması sırasında, soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir.”
Madde 322 - (1) Hükümlü ölmüşse mahkeme yeniden duruşma yapmaksızın gerekli delilleri topladıktan sonra hükümlünün beraatine veya yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verir.
(2) Diğer hâllerde de mahkeme, bu hususta yeterli delil varsa Cumhuriyet savcısının uygun görüşünü aldıktan sonra duruşma yapmaksızın hükümlünün derhâl beraatine karar verir.”



IX. DELİLLERİ ARAŞTIRMA YETKİSİ VE GÖREVİ
Medeni Hukuk alanında delilleri taraf ve karşı taraf hukuk kuralları çerçevesinde araştırabilir ve sunabilirler. Kanunun gösterdiği durumlarda ise hâkim delilleri res’en toplama yetkisinde ve görevindedir.
Ceza Hukuku alanında, soruşturma evresinde delilleri toplama görev ve yetkisi Cumhuriyet Savcısına aittir. Kovuşturma evresinde ise, Cumhuriyet Savcısı kendi yetkisi ve görevi çerçevesinde, hâkim res’en, sanık ve müdafiler ise kendi hukuki hakları çerçevesinde delil araştırma yetkisine haizdir. Kovuşturma evresinde olayın önemine binaen keşif yapılarak delil elde edilmesi (TCK 83) hâkimin görev ve yetkileri içinde olmakla birlikte, bu görevi koşullar gerektirdiğinde Cumhuriyet Savcısı da yerine getirebilir.
Gerek Medeni Hukuk ve gerekse Ceza Hukuku alanında delillerin araştırılmasında, Adli Tıp Kurumunun referans aldığı teknikleri ve de uluslar arası adli kurumların kullandıkları teknolojik imkanları araştırmak, istenilen sonuca ulaşmada çok önemli bir unsurdur.

X. SONUÇ
Adaletin gerçekleşmesi, hukukun üstünlüğü ile mümkündür. Her türlü sonuca; Anayasa gereği, tüm kişi ve kurumlar gerekçeli olarak ulaşmak zorundadır. Gerekçeler ise, öncelikle hukuka uygun delillere ve bu delillere uygun yasalara dayanmak zorundadır.
Delillere dayanılarak suçlama yapılması gerekirken, önceden suç ortaya atılması ve bu suça göre delil uydurulması yönüne gidilmesi, hukukun yok edilmesidir.
Ünlü Fransız başbakanı Georges Clemenceau(1841-1929), “Adalet Vatandır” veciz sözünü söylerken, Alman filozof Immanuel Kant(1724-1804) da, “Bir ülkede adalet güneşi batarsa, o ülke karanlığa gömülür” demiştir. Uydurma delil ile mahkûm edilen Dreyfuss, ancak gerçek deliller ile beraat ettirilmiştir. Gerçek delillere ulaşmak ise hem araştırmayı hem de tartışmayı gerektirir.
Anayasa(7)’mızda;
“MADDE 10.- ……. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
MADDE 11. – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
(7)Anayasa, Kanun No. : 2709 Resmî Gazete Tarihi: 9.11.1982-17863 Mükerrer
MADDE 38. – … Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
MADDE 40. – Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
MADDE 141. –…… Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
denilmektedir.
Delillerin şekil şartlarına uyması gerekliliğinin yanı sıra, zaman boyutunun da özellikle medeni hukuk alanında önemle göz önünde bulundurulması gerekir.
Bir cinayet olayında, ölüm nedeninin bıçakla yaralamadan mı, yoksa yaralıya doğru tedavi uygulanmamasından mı olduğunu anlamak için, eldeki delillerin sadece görünen unsurlarını değil, tıbbi açıklamalarını da tartışmak gereklidir.
Bir kira kontratının geçerliliği araştırılırken, evrakın geçerliliğinin yanı sıra, imzalayanlarının da yetkili ve ehliyetli olup olmadıklarının mutlaka tartışılması ve araştırılması gereklidir.
Delillerin özelliklerinde hatalar olabilir. Bu hataların esaslı ya da esaslı olmayan vasıf hatası olması konusu yüzyıllardır tartışıla gelen bir konudur(8). Hukuk, olayların ve kavramların tartışılması ile gelişmektedir ve bu tartışmalar da yüz yıllarca sürecektir.
Sonuç olarak, adaletin gerçekleşmesine en çok yardımcı olacak husus, delillerin gereği gibi araştırılması ve hukuka uygun şekilde, kararların gerekçelerine dayanak oluşturmasıdır. Kararda, delillerin tartışılarak gerekçeye dayanak oluşturması, yasanın (CMK 230) emredici hükmüdür.


(8) http://archiv.jura.uni-saarland.de/t...Bueyuekay.html
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Delillerin Araştırılması Ve Tartışılması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Hüseyin Cimşit'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-07-2009 - 18:32
(5389 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
10874
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 36 dakika 41 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,02 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 58770, Kelime Sayısı : 7394, Boyut : 57,39 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 9 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1068
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,38058209 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.