Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Polisin Ayağı Kaydı

Yazan : Münip Ermiş [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Mayıs/2008 PVSK 16.madde değişikliği ile polise genişletilen silah kullanma yetkisi, Anayasa Mahkemesinin 1996 yılındaki kararına ve AHİS: 2.maddesine açıkça aykırıdır. Bu nedenle son dönemde polis kurşunu ile ölümlerin artması, tesadüf değildir.Bu yasa şiddet kullanma konusunda polisin çekinmemesi için ona cesaret vermektir.
Yazarın Notu
HUKUK ve TOPLUM- KIŞ/2008 sayısı (ÇHD-İstanbul şube yayın organı)

Avukat Münip Ermiş

“POLİSİN AYAĞI KAYDI”


PVSK 2007/Mayıs değişikliğinden sonra, söylenenlerin tümü bir bir gerçekleşmektedir. Bu yasanın değiştirilen 16.maddesinin, polis şiddetini meşrulaştırma amacıyla kaleme alındığını, bundan sonra polisin silahını kullanmaktan çekinmeyeceğini, defalarca söylenmiştir.
Terörü önleme” bahanesi ile polise verilen olağanüstü yetkiler, ülkeyi kan gölüne çevirirken , tüm bu ölümlerin polisin” kişisel hatası” “eğitim noksanlığı” gibi gösterme çabalarının tabi ki hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü bizler bu yasanın toplumu polis kurşunuyla hizaya geçirmeyi hedefleyen siyasi programın bir parçası olduğunu biliyoruz. Bu nedenle doğabilecek olası sonuçları bile bile değişiklikler gerçekleştirilmiş ve mayıs/2007'den bu tarafa 18 insan bu yasanın kurbanı olmuştur.

Öncelikle şu açıkça bilinmelidir. Bu yasa açıkça hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, hemde Anayasa’ya aykırıdır. Yine bilinmelidir. Bu aykırılık yalnızca kişisel bir görüş değil, Anayasa Mahkemesinin bir tespitidir.
Anayasa Mahkemesi , 29.8.1996 tarihinde TMK’da yapılan değişiklikle … operasyonlarda teslim ol emrine itaat edilmeyerek silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk kuvveti görevlileri, failleri etkisiz kılmak amacıyla doğruca ve duraksamadan hedefe karşı ateşli silah kullanmaya yetkilidirler. …şeklindeki düzenlemeyi 1996/68 es 1999/1 k.sayılı kararında iptal ederken “Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi ile güvence altına alınan yaşama hakkını korumak için her türlü alınan yaşama hakkını korumak için devlet her türlü önlemi almak yükümlülüğünde olduğunu, . Yasa ile ancak zorunlu durumlarda silah kullanma yetkisi verilebilir. Silah kullanmaya yetki verilebilmesi için son fıkrada sayılan durumlarda yetkililerin silah kullanma dışında başka olanaklarının bulunmaması geretiğini, kuralda faillerin sadece “silah” kullanmaya teşebbüslerinden söz edilirken kolluk kuvveti görevlilerinin hedefe karşı “ateşli silah” kullanmalarından söz edilmiş; böylece faillerin kullanmaya teşebbüs ettikleri silahın ateşli silah olup olmadığına bakılmaksızın ve başka türlü etkisiz hale getirilmeleri olanağı gözetilmeksizin küçük bir müdahale ile önlenebilecek olaylarda dahi görevlilere ateşli silahlar kullanma yetkisi verilmiştir. Buna göre, dava konusu kuraldaki teslim ol emrine uyulmaması ve silâh kullanmaya teşebbüs edilmesi, görevlilerin her zaman doğruca ve duraksamadan hedefe karşı ateşli silâh kullanmalarını zorunlu kılacak nitelikte bir durum değildir. Kimi olaylarda faillerin, can güvenliğini daha az tehlikeye sokan yöntemlerle de etkisiz hale getirilmeleri olanaklı olabilir. Olayların özelliğine göre, bu yöntemlere başvurulmaksızın doğruca ve duraksamadan hedefe karşı “ateşli silâh” kullanılması yaşama hakkının zedelenmesi sonucunu doğurur.Bu nedenle kural, Anayasa’nın 17. maddesine aykırıdır. ” demişti.
Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen, hem 2006/temmuz T. M. K. değişikliği ile hemde 2007 mayıs PVSK değişikliği ile polisin silah kullanma yetkisi üstelik daha da genişletilerek yasallaştı.

İnsan hakları literatüründe “yargısız infaz (summary execution)” , tümüyle hukuk dışı ve insan halklarına aykırı olarak insan yaşamının yargı kararı olmadan güvenlik güçlerince denetimsiz, hatta keyfi biçimde son verme uygulamasına verilen isimdir. Türkiye 1990’lı yıllarda, polisin ev baskınları ile yaptığı operasyonlar sonucu bu kavramla tanışmıştır. Ve bu operasyonlarda meydana gelen ölümlerin çoğundan Türkiye AHİM önünde mahkum olmuştur.
AİHS. 2. maddesi “yaşama hakkını düzenlemektedir. Maddenin II. fıkrasında istisnalar düzenlenmiştir. “II. fıkrada yer alan bir anlamda hukuka uygunluk hallerinden devletlerin yararlanabilmeleri için şiddet ve fiili kuvvete başvurunun ‘mutlak zorunlu’ olması gerekir 3(). Ayrıca burada tarif edilen istisnalar , bir kişiyi kasten öldürmeye izin veren koşulları tanımlamamakta, “başvurulan kuvvetin “ istenmeyen bir sonuç olarak ölüme neden olması durumlarını ele almaktadır. Ancak başvurulan kuvvet , a,b yada c bentlerinde anılan amaçlardan birine ulaşmak için “kesin zorunluluk” halleriyle sınırlı kalmalıdır. Aynı zamanda alınan önlem ile ulaşılmak istenen sonuç arasında ‘tam bir orantı’bulunması gerekir. Bu orantı koşulu aranırken, güdülen amacın niteliği, somut durumun insan hayatı ve beden bütünlüğü için oluşturduğu tehlike ve kuvvet kullanımından doğan ölüm riskinin derecesi gözönünde tutulacak; diğer bir deyimle başvurulan önlem somut durumun gerektirdiği yoğunluğu aşmayacaktır4
Anayasa Mahkemesi kararında açıkça belirtmiştir. Devlet yaşama hakkını koruma için her türlü önlemi almak yükümlülüğündedir. Silah kullanma ancak zorunlu durumlarda söz konusu olmalıdır. Zorunlu durumdan anlaşılanda, “failin silahlı olması , failini silah dışında başkaca bir yollan etkisiz hale getirme olanağının kalmaması” gibi hallerdir.
Oysa getirilen,PVSK ve TMK hükümleri kaçan şahsa - işlenen suçun niteliği dahi önem taşımaksızın – polis doğrudan ateş etmeye yetkili kılınmıştır. Yakalanacak şahsın can güvenliğini daha az tehlikeye düşürecek önlemlerin kullanılması gibi kıstaslar yasada yoktur. Düzenleme kutsal olan yaşama hakkını koruyan ve esas alan değil, “yakalayamadığın takdirde öldür” mantığını yansıtan bir anlayışı yansıtmaktadır.
Aslında Antalya’daki Çağdaş Gemik cinayeti , bu yetkiyi kullanırken polisin ne derece pervasızlaşabildiğinin somut bir örneği olarak önümüzde durmaktadır. Bu cinayetin diğer sokak infazlarından farkı, ehliyetsiz olduğu için mobileti ile kaçmaya çalışan mağdurun güpegündüz ensesinden ve yakın mesafeden (5-6 metre) vurulmasıydı. Bu olayda mağdur direndi” “ karşı koydu” aranıyordu” “ şüpheli davranışları vardı” gibi gerekçeler ileri sürülememiş, sadece “polisin ayağı kaydı, havaya ateş etti” gibi komik bir savunma yapılmıştır.
Aslında polise ait “zor kullanma yetkisinin” bu kadar ayrıntılı bir şekilde yasada tanımlanması normatif anlamda gerekli değildir. Polisin zor kullanma yetkisinin sınırlarının ne olabileceği , Polis Kolejinde ve Akademisindeki polis eğitiminin bir parçası olarak ders konusu olması gerekir. Kaldı ki; “Aşırı ve orantısız şiddetin” ölçüsünün ne olduğu veya ne olabileceğinin mevzuat hükümleri ile tespiti yargıyı zaten bağlamaması gerekir. Çünkü kolluk bir şahsa karşı aşırı ve orantısız şiddet uygulamışsa PVSK’ da ne yazarsa yazsın, TCK hükümlerine göre bu fiil suç oluşturmuşsa yargılama konusu olacaktır. Yargılamayı yapan hakimin de “şiddetin ölçüsü konusunda” PVSK hükümlerine değil “doktor raporlarına “ bakacak, her olayın oluş şekline ve toplanan delillere göre karar vermesi gerekir.
O zaman ceza sorumluluğu açısından hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan bu düzenlemenin yasa hükmü haline getirilmesindeki amaç nedir ? sorusu burada önemlidir.
Politik olarak bunun bir tek amacı olabilir. Oda, şiddet kullanma konusunda polisin çekinmemesi için ona cesaret vermektir. Düzenlemedeki vahamet noktası budur..Bunun adı suç işlemeyi teşvik etmektir. Şiddeti yasa hükümleri tarif etmeye kalkışmak, şiddeti meşrulaştırmak anlamına gelir.
Bu yasa Polisi insan haklarını ve hukuku koruyan bir kamu görevlisi olarak değil, bir şiddet aygıtı olarak konumlandırmakta, “ AYAĞI KAYDIĞI” zamanda “merak etme tüm devlet aygıtı ile arkadayız” demektedir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Polisin Ayağı Kaydı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Münip Ermiş'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
02-01-2009 - 11:53
(5594 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 5 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (80%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (20%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
6082
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 5 saat 41 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,09 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 8010, Kelime Sayısı : 1005, Boyut : 7,82 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 950
Yorumlar : 2
Kutluyorum: akılcı,inandırıcı,gerçekçi ve emek harcanmış; devamını dilerim.Saygılarımla.(...)
öncelikle kullanmış oldugunuz deyim düşündürücü ve yerinde değil, bir devlet kurumunun üyülerinin ayagını kaydırmak değimi bir hukukçuya yakışmaz, hukukun uygulatılmasını saglayan polislerin ayaga kay... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04850888 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.