Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 5728 Sayılı Kanun İle Humk’da Değiştirilen Maddeler Ve Değişiklikler Üzerine Açıklamalar

Yazan : Ali Göktürk Özdoğan [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
5728 sayılı Kanun ile yapılan 577 değişiklik arasında HUMK'da 12 değişiklik yapılmıştır. Bu yazıda bu değişiklikler gösterilerek değişiklikler hakkında açıklamalar yapılmıştır.
Yazarın Notu
http://www.gokturkozdogan.com dan tam metni düzenli bir şekilde görüntüleyebilirsiniz.

Temel Ceza Kanunlarina Uyum Amaciyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapilmasina Dair Kanun ile HUMK’da Değiştirilen Maddeler ve Değişiklikler Üzerine Açıklamalar


Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tarafından onaylanan 5728 sayılı kanun ile 577 değişiklik yapılmış ve 58 madde yürürlükten kaldırılmıştır. Bu değişiklikler içinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ise 12 maddede değişiklik yapılmıştır.

Kanunların bu kadar hızlı değişmesi, hukukçuların yürürlükteki maddelere alışıp mevzuatın çeşitli noktalarıyla bağdaştırmasını zorlaştırmaktadır. Ancak değiştirilen bir
kanun maddesi, bağlı olduğu diğer kanun düzenlemelerinin anlamını değiştirmekte ve uygulamayı zorlaştırmaktadır.

Bu nedenle uyumlaştırma değişikliklerinin makul bir süre içerisinde gerçekleşti-rilmesi de en az kanun değişiklikleri kadar önem taşımaktadır.

Bu yazıda HUMK’da yapılan bu değişiklikler gösterilerek sonuçları hakkında değerlendirmeler yapılacaktır.
5728 sayılı Kanun ile HUMK’da yapılan değişiklikler 10 ve 21’nci maddeler arasında düzenlenmiştir.



1-) Hakimin Reddi Talebinin Kötüniyetli Kullanılmasına Karşı Uygulanacak Müeyyide İle İlgili Değişiklik

m.10 – 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 36 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her birine mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça tekrar ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek idarî para cezası, daha önce verilen idarî para cezasının iki katından az ola-maz.”

Bu iki fıkranın değişmeden önceki haline bakacak olursak:

m.36/E.4 Hâkimin reddi isteğinin merci tarafından usul veya esas veya esas yö-nünden kabul edilmemesi halinde istekte bulunanların her birinden bin liradan onbin lira-ya kadar para cezası alınmasına hükmolunur. Birden çok hâkim bir arada reddedilmişse para cezasının üst sınırı uygulanır.

m.36/E.5 Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret isteğinin reddi halinde verilecek para cezası bir önceki para cezasının iki katından az olamaz.


Görüldüğü gibi 10. Madde ile HUMK m.36/4-5 değişikliğinde:

a) m.36/E.4’te, “merci tarafından usul ve esas yönünden kabul edilmemesi” hali öngörülmüştür. Yeni düzenlemede ise “kötüniyet ve esas yönünden reddi” hali düzen-lenmiştir.
Bu düzenleme gayet yerindedir. Çünkü 5. fıkradaki eski düzenleme, usul açısın-dan ret edilme halinde ret talebinde bulunan kişinin üzerine 2 kat ceza yüklemektedir.

b) m.36/E.4’te ise, eski fıkrada “bin liradan onbin liraya” hükmü “beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar” olarak değiştirilmiştir.


2-) Davayı Islah İle İlgili Düzenleme

m.11– 1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca, mahkemece kötüniyetle ıslaha başvurana, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarının tazmininin yanı sıra ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.90 Islah hakkının, mücerret hasmı izaç ve dâvayı sürüncemede bırakmak gibi fena bir maksatla kullanıldığı karinei haliye ile anlaşılırsa, hâkim ıslah talebinde bulunan kimseyi diğer tarafın bilûmum zarar ve ziyanını tazmin ile mahkûm ettikten başka yüz liraya kadar cezayı nakdiye de mahkûm edebilir.

Görüldüğü gibi 11. Madde ile HUMK m.90 değişikliğinde:

A) E.m.90’da ıslah talebinin karşı tarafı rahatsız edici şekilde, dava süresini uzatmak amacıyla veya kötüniyetle yapılması halleri işlenmiştir. Değişiklik ile de aynı haller işlenmiş, maddenin devamında verilecek islah talebinde bulunan tarafı idari ve tazminat cezaları aynı usule tabii kılınmıştır. Islah talebi bilindiği gibi ancak bir kere kullanılmakta ve ikinci bir kullanım ancak karşı tarafın kabulüne bağlanmıştır.
Değişiklikte önceki madde ile anlam bakımında sadece miktar farkı görülmek-tedir. Eski düzenlemede “yüz liraya kadar” hükmü “ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına” olarak değiştirilmiştir.


3-) İhtiyati Tedbir Kararına Muhalefet Hali İle İlgili Düzenleme

m.12– 1086 sayılı Kanunun 113/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 113/A- İhtiyati tedbir kararının uygulanması dolayısıyla verilen emre uymayan veya o yolda alınmış tedbire aykırı davranışta bulunan kimse fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.113/A İhtiyatî tedbir kararının uygulanması dalayısiyle verilen emre uymayan veya o yolda alınmış tedbire aykırı davranışta bulunan kimse eylemi T.C.K.'na göre daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, aidolduğu ceza mahkemesince bir aydan altı aya kadar hapisle cezalandırılır.

Görüldüğü gibi 12. Madde ile HUMK m.113/A değişikliğinde:

a) Eski maddede “daha ağır cezayı gerektirmediği haller” lafzından önce “TCK’ya göre” ibaresi yer almaktaydı. Bu değişiklik ile kaldırılmıştır. Suç açısından TCK ile sınırla-ma yapılmamıştır ve ileri görüşlülükle yapılan bu değişiklik yerindedir.

b) İhtiyati tedbir kararına karşı fiilde bulunanlara karşı verilecek ceza için öngörü-len yetki sınırlandırması değişiklikle ortadan kaldırılmıştır. Bu düzenleme, ihtiyati tedbirin konulduğu yerde ikamet etmeyen davalı veya davacı için sceza davası sınırlandırmasını ortadan kaldırmaktadır. Ne de olsa tedbir kararına muhalefet ile tedbirin verilmesi davası arasında yargılama açısından herhangi bir bağlantı yoktur. Yerinde bir düzenlemedir.


4-) Kapalı Duruşmalar Hakkında Uygulanan Kanun İle İlgili Düzenleme


m.13– 1086 sayılı Kanunun 149 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.”

Bu fıkranın değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.149/4 Kapalý yapýlan duruþmalar hakkýnda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanýr.

Görüldüğü gibi 13.madde ile HUMK m.150/3 değişikliğinde:
a) Önceki düzenlemede bulunan 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhake-meleri Usul Kanunu 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle 1/6/2005 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış ve yerine kabul tarihi 4.12.2004 olan 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girmiştir. Madde bu değişikliğe göre yeni-den düzenlenmiştir.


5–) Mahkeme Huzurunda Uygun Olmaya Fiil ve Sözler İle İlgili Düzenleme

m.14– 1086 sayılı Kanunun 150 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Bir kimse, ihtara rağmen mahkemenin düzenini bozar veya mahkeme huzurunda müna-sip olmayan bir söz söylemeye veya davranışta bulunmaya devam ederse derhâl yaka-lanması emredilerek hakkında dört güne kadar disiplin hapsi uygulanır. Ancak, avukatlar ve çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.”

“Mahkemenin düzenini bozan fiilin veya mahkeme huzurunda söylenen sözün suç oluş-turması halinde, durum bir tutanakla Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir ve gerekiyorsa fiili işleyenin yakalanması emredilerek Cumhuriyet başsavcılığında hazır bulundurulması sağlanır. Ancak bu durum üçüncü fıkra hükmüne göre disiplin hapsi uygulanmasını en-gellemez.”

Bu fıkranın değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.150/3 Bir kimse mahkeme huzurunda münasip olmıyan bir kavil veya fiilde bulunursa derhal reis tarafından mahkeme karariyle tevkifhaneye gönderilir ve yirmi dört saat zarafında isticvap olunarak bir haftaya kadar hafif hapis veya yirmi beş liraya kadar hafif cezayı nakdi ile mücazat olunmasına mahkemece karar verilir. Bu kimse derhal tutulamadığı takdirde yukardaki ceza gıyabında hükmolunur. Ancak bu husustaki ilâmın tebliği tarihinden itibaren on gün müruruna kadar hapis olunmak üzere kendiliğinden gelirse def'i dâvaya hakkı olur. Münasip olmıyan kavil veya fiil daha ağır cezayı müstel-zim ise derhal tutulacak zabıt varakasiyle ait olduğu ceza mahkemesine verilir.


Görüldüğü gibi 14.madde ile HUMK m.150/3 değişikliğinde:
a) Eski düzenlemede sözlerin sarfedilmesi ve fillerin gerçekleşmesi ihtar olmak-sızın cezaya tabi tutuluyordu. Yeni düzenleme ile fiil gerçekleştiği anda kişinin fiili sona erdirmesi gerektiği ihtar edildikten sonra devamı halinde disiplin suçu oluşmaktadır.
b) Önceki düzenlemede “reis” yani hakim tarafından mahkeme kararıyla” ibaresi yeni düzenlemede kaldırılmıştır. Maddenin lafzından bu cümle olmasa da aynı anlam çı-karılmaktadır.
c) Eski düzenlemede disiplin cezasına tabi kişiler için bir sınırlandırma yapılma-mıştır. Yeni düzenlemede ise avukatlar ve çocuklar, disiplin cezasından muhaf tutulmuş-tur; meğer ki daha ağır bir suçun konusunu oluştursun.
d) Önceki düzenlemede disiplin cezası için farklı bir usul öngörülmüştür:
– İlk olarak kişi tutulduktan sonra yirmidört saat içerisinde sorgusu yapılmalı ve daha sonra bir haftaya kadar hafif hapis cezasına çarptırılabiliyordu veya;
– İdari para cezasına çarptırılabiliyordu.
Yeni düzenlemede, mahkeme huzurunda işlenen fiil olması nedeniyle, sorgu aşaması kaldırılmış ve tutulduktan sonra dört güne kadar disiplin hapsi uygulanabileceği belirtilmiştir. Sürenin kısaltılması ve sorgu aşamasının kaldırılması yerindedir.
e) E.m.150/3’te, fiili işleyen kişinin derhal tutulamaması halinde uygulanacak iş-lem ve usulü açıklanmıştır. Ancak yeni düzenlemede, pratikte gerçekleşmesi çok zor olan bu hal ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Düzenleme ile kanun met-ni anlam olarak değiştirilmemiş, mantıklı olarak kısaltılmıştır.
f) Önceki düzenlemeye göre “daha ağır cezayı gerektiren fiil” şeklinde belirtilen fiil yeni düzenlemede “suç” olarak belirtilmelidir. Değişiklik yerindedir çünkü kanunun lafzına göre değerlendirdiğimizde daha ağır cezayı gerektiren fiil yine disiplin cezası kapsamın-da sayılması gerekiyordu. Ancak bu düzenleme ile fiilin adı suç olarak belirlenmiş ve TCK normuna tabi kılınmıştır.
g) Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’ndaki değişikliklerin bir yansıması görülmek-tedir. Hakim suçun işlendiğini doğrudan tatbik etmiş olsa bile sanığı doğrudan ceza mah-kemesine gönderememektedir. Sanık öncelikli olarak Cumhuriyet Savcısının karşısına çıkacak, daha sonra kovuşturma aşamasına geçilmesi için takip talebinde bulunacaktır. Bu düzenlemenin ayrıca disiplin suçuna etki etmediği görülmektedir.


6-) Tanıkların Çağrıya Riayet Etmemesi ve Müeyyidesi İle İlgili Düzenleme

m.15– 1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla geti-rilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili u-sulüne göre ödettirilir. Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebep-leri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.253 Yukardaki maddelerde gösterilen hükümler mahfuz kalmak şartiyle şa-hadet için çağrılan herkes gelmeğe mecburdur. Meşru sebep olmaksızın davete icabet etmiyen şahit on beş liraya kadar cezayi nakdiye mahkûm edilir ve gelmemesi mahke-menin talikını mucip olmuş ise talikten mütevellit masarifi muhakeme ile de mahkûm e-dilebilir.
Hâkim gelmiyen şahidin kuvvei cebriye ile ihzar edilmesine dahi karar verebilir.

Görüldüğü gibi 15.madde ile HUMK m.253 değişikliğinde:
a) Eski düzenlemede usulüne uygun çağrı ile çağrılan tanığın gelmemesi duru-munda öngörülen müeyyide idari para cezası ve erteleme halinde masrafların tazmin e-dilmesi idi. Yeni düzenlemede ise ertelenme hali öngörülmemiş, gelmemelerinden kay-naklanan zararların Amme Alacakları Tahsil Usulü Kanununa göre tahsil edileceği dü-zenlenmiştir.
b) Önceki maddede usulüne ugun olarak çağrılıp da gelemeyen ve mazeretini bildirmeyen tanığın daha sonra başvurabileceği bir yol düzenlenmemişti. Yeni düzenle-mede ise tanığın, gelememesini haklı çıkaracak nedenleri sonradan bildirmesi halinde aleyhine hükmedilen masraflar geri alınacaktır.


7-) Haklı Neden Olmaksızın Tanıklıktan Çekinen Kişiye Uygulanacak Müeyyide İle İlgili Düzenleme

m.16– 1086 sayılı Kanunun 271 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Tanık, kanuni bir sebep göstermeden veya göstermiş olduğu sebep mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık yapmaktan çekinir, kendisine sorulan sorulara cevap ver-mekten kaçınır ya da yemin etmemekte direnirse, bu yüzden doğan giderler takdir edile-rek, hakkında kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilmesine karar verilir. Ayrıca, tanıklığının veya yemininin gerçekleştirilmesi için, dava hakkında hüküm verilinceye ka-dar ve her hâlde onbeş günü geçmemek üzere disiplin hapsine karar verilebilir. Kişi, ta-nıklığa ve yemine ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl serbest bıra-kılır.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.271 Şahadet mecburi olan hallerde cevaptan veya yeminden imtina eden şa-hit derhal on beş liraya kadar cezayi nakdiye mahkûm edilerek yeniden istima olunmak üzere dâva talik olunur ve bu celse masrafına mahkûm edilir. Yine cevaptan veya yemin-den imtina ederse o mahkemece on beş günü tecavüz etmemek üzere hapsedilir
İşbu hapis cezai neticeleri tevlit etmez.

Görüldüğü gibi 16.madde ile HUMK m.271 değişikliğinde:
a) Yeni düzenleme eski düzenlemeye göre açık hale getirilmiştir. Tanıklığın mec-buri olması hali, “Kanuni bir sebep göstermeme” ve “Gösterilen sebebin mahkemece ka-bul edilmemesi” sonucuna bağlanarak açıklanmıştır.
b) Eski düzenleme tanıklıktan imtina eden kişinin sabit bir para cezasına çarptırı-lacağını öngörmekteydi. Yeni düzenleme bunun yerine, tanığın imtina etmesinden kay-naklanan giderleri tanığa Amme Alacakları Usulüne göre tazmin ettirmeyi öngörmektedir. Tanıklıktan kaçınmayı önlemek ve hakkaniyeti sağlamak adına yararlı bir düzenlemedir.


8-) Senedin Aidiyetinin Belirlenmesinden Sonra İnkar Edenin Sorumluluğu İle İlgili Değişiklik

m.17– 1086 sayılı Kanunun 313 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Hâkim, senedin münkire aidiyetine karar verdiği takdirde münkiri talep vukuunda davanın teahhuru sebebiyle diğer tarafın maruz kaldığı zararı tazmine mahkûm eder.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.313 Hâkim senedin münkire aidiyetine karar verdiği takdirde münkiri on beş liradan elli liraya kadar cezayi nakdiye ve talep vukuunda dâvanın teahhuru sebebiyle diğer tarafın mâruz kaldığı zararı tazmine mahkûm eder.

Görüldüğü gibi 17.madde ile HUMK m.313 değişikliğinde:
a) Senedin inkar eden leyhine aidiyetinin belirlenmesinden sonra inkarı haklı çı-kan kişinin zararının, senedin kendine ait olduğunu ileri süren diğer tarafça karşılanacağı düzenlenmektedir. Eski düzenlemede bulunan idari para cezası ise maddeden çıkartıl-mıştır.


9-) Sahtelik İddiasının Reddi Halinde Uygulanacak Müeyyide İle İlgili Düzenleme

m.18– 1086 sayılı Kanunun 319 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Mahkemece sahtelik iddiasının reddi hâlinde talep vukuunda diğer tarafın maddi ve ma-nevi zararları mahkemece takdir edilerek tazminine hükmolunur.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.319 Mahkemece sahtelik iddiasının reddi halinde sahteliği iddia eden taraf-tan yirmi liradan yüz liraya kadar cezayi nakdi alınmakla beraber talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları da mahkemece başkaca takdir ve hükmolunur.

Görüldüğü gibi 18.madde ile HUMK m.319 değişikliğinde:
a) Eski düzenlemede bulunan idari para cezası kaldırılmış ve sahtelik iddiasının reddi halinde, iddiada bulunana uygulanacak müeyyide, karşı tarafın mahkemece belirle-necek zararlarını karşılamak olarak düzenlenmiştir.


10-) Feragat ve Mahkemenin Bu Talebi Kabulü Hali İle İlgili Düzenleme

m.19– 1086 sayılı Kanunun 320 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Sahtelik iddiasından feragat olunabilir ise de feragatı vakıayı kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır. Mahkeme feragatı kabul ettiği takdirde 319 uncu madde hükmü uyarınca talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları mahkemece takdir edilerek tazminine hükmolunur.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.320 Sahtelik iddiasından feregat olunabilir ise de feragatı vâkıayı kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır. Mahkeme feragat iddiasını kabul ettiği takdirde 319 un-cu madde mucibince icap eden cezayi nakdiyi hükmeder.

Bu maddede kanunun anlamı değişmemiş lafzı değiştirilmekle yetinilmiştir. “Fera-gat iddiası” olarak addedilen talep yeni düzenlemede doğru olarak “feragat” olarak düzel-tilmiştir. Feragat bir taleptir, iddia değildir.


11-) Hukuki Dayanak Olmaksızın veya Kötüniyetle Dava Açan Kişi Hakkında Uygulanacak Müeyyide İle İlgili Düzenleme

m.20– 1086 sayılı Kanunun 422 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderle-rinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı ve-ya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmaz-lık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.
Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafa ayrıca mahke-mece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu hâl-lere vekil sebebiyet vermiş ise idarî para cezası vekil hakkında uygulanır.”

Bu maddenin değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.422 Suiniyet sahibi olan müddealeyh yahut bir gûna hakkı olmadığı halde dâva etmiş olan taraf bundan maada yüz liraya kadar cezayi nakdiye mahkûm edilebilir. Bu haller vekilden sâdır olmuş ise cezayi nakdî vekil hakkında tâyin olunur.

Görüldüğü gibi 20.madde ile HUMK m.422 değişikliğinde:
a) Eski düzenlemede kötüniyetli olarak ve hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan kişi için idari para cezası öngörülmüştü. Yeni düzenlemede ise bu ceza miktar olarak değiştirilmiştir. Buna ek olarak, bu davranışta bulunan kişinin (dava açılırken) ödenen yargılama giderleri ve karşı tarafın vekiliyle kararlaştırdığı vekalet ücretinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkum edileceği düzenlenmeştir.
b) Önceki düzenlemede bu halin vekil eliyle gerçekleştiği hallerle ilgili olarak sa-dece vekilin sorumluluğuna gidileceği düzenlenmekteydi. Yeni düzenlemede vekalet üc-retinin miktarı ve tarafla vekil arasında kararlaştırılan miktarın fahiş olması konusunda hakimin uygun bir miktarı kendi belirleyeceği düzenlenmiştir. Son olarak uygulanacak idari para cezasından, duruma vekilin sebep olması halinde, vekilin de sorumlu tutulabileceği düzenlenmiştir.

12-) Hakim Aleyhine Açılan Davanın Yerinde Bulunmaması Halinde Davacıya Uygulanacak Müeyyide İle İlgili Düzenleme

M.21– 1086 sayılı Kanunun 576 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Dava sabit olmadığı takdirde müddeiden, kendisinden dava olunan hâkimin duçar olduğu maddi ve manevi zarar ve ziyan için takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur. Ayrıca davacıya, mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”

Bu fıkranın değişmeden önceki haline bakacak olursak:

E.m.576/2 Dâva sabit olmadığı takdirde müddeiden yirmi beş liradan dun olmamak üzere cezayı nakdi ile, kendisinden dâva olunan hâkimin duçar olduğu maddi ve mânevi zarar ve ziyan için takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur.

Görüldüğü gibi 21.madde ile HUMK m.576/2 değişikliğinde:
a) Yeni düzenleme, eski düzenlemeyi içermekle birlikte buna ek olarak davacı aleyhine beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilmesi öngörülmüştür.




Ali Göktürk ÖZDOĞAN
10 Şubat 2008

Not: http://www.gokturkozdogan.com dan tam metni düzenli bir şekilde görüntüleyebilirsiniz.


Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tarafından onaylanan 5728 sayılı kanun ile 577 değişiklik yapılmış ve 58 madde yürürlükten kaldırılmıştır. Bu değişiklikler içinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ise 11 maddede değişiklik yapılmıştır.

Kanunların bu kadar hızlı değişmesi, hukukçuların yürürlükteki maddelere alışıp mevzuatın çeşitli noktalarıyla bağdaştırmasını zorlaştırmaktadır. Ancak değiştirilen bir
kanun maddesi, bağlı olduğu diğer kanun düzenlemelerinin anlamını değiştirmekte ve uygulamayı zorlaştırmaktadır.

Bu nedenle uyumlaştırma değişikliklerinin makul bir süre içerisinde gerçekleşti-rilmesi de en az kanun değişiklikleri kadar önem taşımaktadır.

Bu yazıda HUMK’da yapılan bu değişiklikler gösterilerek sonuçları hakkında değerlendirmeler yapılacaktır.
5728 sayılı Kanun ile HUMK’da yapılan değişiklikler 10 ve 21’nci maddeler arasında düzenlenmiştir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"5728 Sayılı Kanun İle Humk’da Değiştirilen Maddeler Ve Değişiklikler Üzerine Açıklamalar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ali Göktürk Özdoğan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
12-02-2008 - 03:46
(5919 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 19 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 18 okuyucu (95%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (5%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
42440
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 15 saat 18 dakika 33 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,17 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 21460, Kelime Sayısı : 2647, Boyut : 20,96 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 7 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 759
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07927608 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.