Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Su Abonesi Ve İşyeri Açılış Ruhsatı Verilmesi Açısından Tahlili

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Su Abonesi Verme ve İşyeri Açılış Ruhsatı verme Açısından Tahlili

Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müd.V.

Belediyelerin, belediye sınırı içinde bulunan içme sularının sağlık koşullarına uygun olarak korunmasını sağlamak ve bunun halka dağıtımını denetlemek görev ve yetkisi bulunmaktadır.831 sayılı Sular Hakkındaki kanuna göre şehir ve kasabalarda kamunun içme suyu ihtiyacını karşılamak için suyun bağlanması ve yönetimini yapmak belediyeye aittir.1 Ayrıca 5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinin e)bendi ile “ içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmek.” Gibi görevler ile belediyeler yetkili kılınmıştır.22002 yılında Birleşmiş Milletler sağlıklı bir içme suyuna kavuşmayı bir insan hakkı olarak kabul etmiştir. 3

Belediyelerin sağladığı içme suyundan vatandaşlar abonman sözleşmesi ile faydalanılır. Tekel durumunda bulunan belediye haklı bir neden olmadıkça sözleşme yapmaktan kaçınamaz.Belediye söz konusu koşulları kabule hazır kişilerle sözleşme yapmak ve bu çerçevede hizmet sunmak zorundadır.4 Ancak,belediyenin sözleşme yapma zorunluluğu,hizmetten yararlanmak isteyen kişinin gerekli şartlara sahip olması ve hizmetin götürülmesinde yasal ve teknik imkansızlıkların bulunmaması şartlarına bağlıdır.5

Örneğin;Belediye 3194 sayılı İmar kanunun 30.ve 31.maddesinde6 Yapı Kullanma izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamayacakları belirtilmiş olduğundan yapı kullanma izin belgesi(iskan) olmayan konuta su abonesi yapma zorunluluğu yoktur. Aksine abone vermesi halinde Türk Ceza kanunun 184.maddesinde aboneyi veren görevliler için hapis cezası öngörülmüştür.7

A-Bu çalışmamızda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “İmar Kirliliğine neden olma” suçunu düzenleyen 184.maddesini 8 önce su aboneliği verme açısından inceleyeceğiz;

a-184.maddenin 2.fıkrasında;”Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü yer almaktadır.

“Yapı ruhsatı” yeni bir yapı yapılmasına veya mevcut bir yapının esaslı onarım ve tadilatı ve ilavesine,yetkili makamlarca izin verilmesidir.9 İmar mevzuatına göre bir binanın bitme günü yapı kullanma izninin verildiği gündür10 ve bu izin alınıncaya kadar elektrik,su ve kanalizasyon hizmetlerinden yararlandırılamaz.11 Bu 2.fıkra ile ruhsatsız olarak başlatılan inşaatlara ait şantiyelere su bağlantısı yapılmasına müsaade etme suç olarak tanımlanmıştır. Ancak bağlantının yani su borusu bağlantısı yapılması yetmez ayrıca bu bağlantıdan su verilmesi yani kişinin sudan yararlanması gerekir.Bu suçun faili, su bağlantısı yapılmasına izin verme işlemlerinde imza,onay ve kontrol yetkisi olanlardır.12

Şantiye,ihtiyaca göre inşaatın devamı süresinde kullanılıp yıkılmak üzere yapılacak binalar biçiminde tanımlanabilir.13“Ruhsatsız inşaata ait şantiyeye su bağlantısı yapılması suçu oluşturur ancak yapının tamamlanıp,şantiyenin yıkılmasından sonra,binaya su bağlantısı yapılırsa bu kanunda tanımlanmadığı için suç oluşmayacaktır.”14

Kanunda sadece su bağlantısından bahsedilmiştir bu nedenle Yapı ruhsatı olmayan binalara, yol yapmak, kanalizasyon yapmak,doğalgaz bağlantısı yapmak maddenin kapsamı dışındadır.sonuç olarak,Yapı kullanma izin belgesi alınmamış binalara alt yapı hizmeti götürmek suç olmaktan çıkarılmıştır diyebiliriz.

b-184.maddenin 4.fıkrasında;” …………bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.”Hükmü yer almaktadır.

Belediye sınırı,5393 sayılı Belediye Kanunun 5.maddesinde15 belirtilen usul ve esaslara göre çizilen ve 6.maddeye16 göre vali tarafından onaylandıktan sonra kesinleşen idari sınırdır. Bu fıkraya göre ;bu suçun oluşabilmesi için inşaatın belediye sınırları içinde (mücavir alan dahil)17 veya özel imar rejimine tabi yerde (örneğin organize sanayi bölgesi,sit alanında vb) yapılması gerekir.Yani eğer inşaat köyde ise bu maddeye göre suç oluşmayacaktır.

c-184.maddenin 5.fıkrasında;” Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, ……ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” Hükmüne yer verilmiştir.

“Ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina imar planına uygun hale getirilebileceği gibi,imar planın değiştirilerek binaya uygun hale getirilmesi gibi bir idari uygulamada mümkündür.”18 Ruhsat alınmadan yapılan binanın yıkılarak ortadan kalkması halinde de 5.fıkra uygulanmalıdır.

d- 184.maddenin 6.fıkrasında (Ek fıkra: 5377 - 29.6.2005 / m.21) (6) İkinci …fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.”Hükmüne yer verilmiştir.19

Binanın yapılma tarihi nasıl tespit edilecektir.Eğer bina hakkında tutulmuş bir “yapı durdurma tutanağı” varsa bu tutanaktaki tarih esas alınabilir.”Belediye teknik elemanlarınca hazırlanan fenni raporda esas alınabilir.20”

Bilindiği gibi, 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184. maddesinde yer alan “imar kirliliğine neden olma” suçuna ilişkin 765 sayılı Türk Ceza Kanununda bir düzenleme bulunmamaktaydı.

Bu konuda daha önce sadece 3194 sayılı İmar Kanununun 31. maddesinde bulunan; kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları hükmüne göre işlem yapılmakta ve bu hükme aykırı davrananlar hakkında 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 230 (görevi ihmal) veya 240. madde (görevi kötüye kullanma) hükümleri uygulanmaktaydı.

Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184. maddesinde; imar kirliliğine neden olma ayrıca suç olarak tanımlandığından, 3194 sayılı Kanunun 31. maddesine aykırı davrananların, 5237 sayılı Kanunun 257. maddesine21 göre cezalandırılması söz konusu edilemez. “Çünkü 257.madde ceza kanunumuzdaki genel ve tamamlayıcı hükümlerdendir.Bu nedenledir ki,kamu görevlisinin,kanunun kendisine yüklediği görevin gereklerine aykırı hareket etmesi,ceza kanunun veya bir başka özel kanununda tanımlanan suçu oluşturuyorsa 257.maddeye göre ceza verilemez.”22

Dolayısıyla, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılara su bağlanması halinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı gibi Türk ceza kanunun 184.maddesine göre de ceza verilemez.

Yapı kullanma izin belgesi olmadığı için su abonesi yapılmayan vatandaşın hayatını sürdürmesi için bir şekilde sudan yararlanmak isteyecektir.bu durumda kaçak su kullanım söz konusu olacaktır.Bu kişiler abone olmaksızın Belediyeye ait su taşıyan borulardan veya idareye ait kuyu veya kaynaktan delerek, boru döşeyerek, motor bağlayarak vb .surette su temin etmekte veya abone iken sayaçsız veya sayacı işletmeyecek her hangi bir yolla su temin etme yoluna gitmektedirler.Uygulamada bu eyleme kaçak su denilmektedir.23

Abone sözleşmesi yapılmadan içme suyunu kaçak kullanılması halinde 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Kanunun 2 ve 3. maddeleri ile 5393 sayılı Belediye Kanununun 15. maddesinin (b) bendi hükmü gereğince; belediye meclislerince kaçak su kullananlarla ilgili olarak tembihname düzenlenip para cezası uygulamasına gidilebilir. Çünkü,Belediyelerin, belediye sınırı içinde bulunan içme sularının sağlık koşullarına uygun olarak korunmasını sağlamak ve bunun halka dağıtımını denetlemek görev ve yetkisi bulunmaktadır. Buna ilişkin emir ve yasaklamaları içeren çeşitli düzenlemeleri yapma yetkisi de belediyelerindir.24Abonesi olduğu halde İçme suyu sayaçlarını ters bağlantı yaparak veya bir şekilde sayacı kullanılamaz hale getirmesi halinde eğer belediye bu konuda abone sözleşmesine cezai hükümler koymuş ise bunlar uygulanır.

Eğer kişiler kaçak su kullanımı için içme suyu şebekesine/boru ve kanallara zarar vermiş ise 486 sayılı Umumu Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Yasanın 2. maddesine, göre belediyece hasarın onarım bedeli belirlenir ve %10 fazlası ile kişilerden 6183 sayılı yasaya göre tahsil edilir.25

Belediyece Kaçak ve usulsüz su kullanımı olayı en az iki İdare personeli tarafından mahallinde yapılacak araştırma ve soruşturma sonucu bir tutanakla tespit edilmeli ve mühürlenmelidir. Kişinin mühürü bozarak ve suyu sayaçtan geçirmeden kaçak su kullanması hırsızlık suçunu oluşturacaktır.26Hırsızlık suçunun cezası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 141.maddesinde belirtilmiştir. Bu 141.maddeye göre kaçak su kullanılmasının cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.27 Kişinin mühürü bozarak ancak suyu sayaçtan geçirmek suretiyle kullanmaya devam etmesi halinde hırsızlık suçu değil 5237 Türk Ceza Kanunu 203.maddesine maddesine göre mühür fekki (bozma) suçu oluşacaktır. Mühür bozmanın cezası ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.28

e- Türk Ceza kanunun 184.maddesinde yer alan imar kirliliğine neden olma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmayıp resen takibi gerekir.Birinci ve ikinci fıkralar yönünden eğer bina ruhsata veya imar planına uygun hale getirilirse kamu davası açılamaz;açılmış bulunan dava düşer;mahkum olunan ceza hükümleri bütün sonuçları ile ortadan kalkar.Belediye görevlileri açısından 4483 sayılı yasa hükümleri uygulanacağından bu yasa dikkate alınmalıdır.

f-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 12/1.maddesi uyarınca davaya bakmak yetkisi suça konu binanın bulunduğu yerdeki asliye ceza mahkemesine aittir.

B-5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “İmar Kirliliğine neden olma” suçunu düzenleyen 184.maddesini Belediyece işyeri açılış ruhsatı verilmesi açısından inceleyeceğiz;

a-184.maddenin 3.fıkrasında;” Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hükmü yer almaktadır

Yapı Kullanma izni:Yapının ruhsat ve eklerine uygun yapılması,yapının kullanılmasında fenni(teknik)bakamdan bir sakınca görülmemesi,gerekli harç ve vergilerin ödendiği tespit edilmesi durumunda ilgili idarece düzenlenen belgedir.29

Kanunda bina tabiri yerine yapı kullanılması daha uygun olacaktı.Çünkü imar kanununa göre yapı tabiri binayı da kapsar ve daha geniştir. Oysa her yapı bina değildir.Örneğin istinat duvarı,köprü,yol bunlar birer yapıdır ancak bina olmadığından ve kanunda bina tabiri kullanıldığından bunlar bu maddenin kapsamına girmez.

Bu madde hükmünden dolayı işyerlerine işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesinden dolayı belediyelerin bir sıkıntıya girmemesi için sınai faaliyetin ne olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 19.11.2004 tarihli 6248 sayılı yazısında belirtildiği üzere;Bir maddenin nitelik, şekil, özellik veya birleşimini makine, cihaz, tezgah, alet veya diğer araç ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerler,Madenlerin çıkarılıp işlendiği yerler ve buralarda yapılan işler,Devamlı ve seri halinde tamirat yapan müesseseler, Elektrik veya sair enerji istihsal eden santraller,Gemi inşaatı gibi büyük inşaat yerler, Sanayi tesisi sayılacaktır.El ve ev sanatları ile küçük tamirhaneler sanayi tesisi sayılmayacak, ancak bunlardan teşkilat, imal ve üretilen madde çeşidi ve miktarı bakımından sanayi tesisi sayılıp sayılmayacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığından sorulacaktır. Diğer taraftan, bu tür tesislerin değerlendirmesi yapılırken Devlet İstatistik Enstitüsünün sanayi üretim endeksi hesaplamalarında göz önüne alınan; madencilik sanayi, imalat sanayi, elektrik, gaz ve su alt ana sektörleri dikkate alınacaktır. 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 5 inci maddesi hükmü uyarınca;Tezgâh, cihaz, makine gibi muharrik kuvvet kullanarak ham madde, yarı ve tam mamulleri, özellik, içerik, bileşim veya şeklini kısmen veya tamamen değiştirmek amacıyla işleyerek, seri halde veya standart olarak yeni bir ürün üretmek suretiyle katma değer oluşturan işyerleri ile yer altı kaynaklarının çıkarılıp işlendiği yerleri işletenler ve bilişim teknolojisi ve yazılım üretenler en az on işçi çalıştırmak şartıyla 5174 sayılı Kanunun uygulanması bakımından sanayici sayılır.

Ancak;Seri halinde hazır elbise üretmeyen terziler, fabrika halinde işletilmeyen fırınlar, lokantacı, elbise temizleyici ve benzerleriyle mamullerini toptan satmayıp perakende olarak doğrudan doğruya tüketiciye satan kunduracı, şekerci, tatlıcı gibi işletmeler, Şehir, kasaba ve köylerdeki su temizleme, arıtma, süzme ve dağıtma tesisleri,İşlemek üzere, üretimleri nevinden hariçten ham madde almamaları şartıyla, arazide ekim, dikim, bakım ve yetiştirme yollarıyla bitki, hayvan veya hayvan mahsullerinin, bizzat yetiştiricileri tarafından işlenip değerlendirilmesi işlerine tahsis edilen yerler, Üniversiteler, meslek liseleri ve benzeri okulların üretim yapan atölye ve lâboratuarları, meslek kursları ve cezaevlerindeki atölyeler gibi öğretim ve eğitim amacıyla işletilen yerler, Doğrudan doğruya Milli Savunma Bakanlığı teşkilâtına bağlı olarak çalıştırılan askerî sanayi müesseseleri, Sanayici sayılmazlar. Ayrıca 28.2.2004 tarih ve 25387 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren “Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik” ile, 4857 sayılı İş Kanununun uygulanması bakımından, hangi işlerin sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden sayılacağı belirlenmiştir.Anılan Yönetmeliğin 5 inci maddesi ile, söz konusu Yönetmeliğe ekli liste dışında kalan bir işin sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinin hangisinden sayılacağı konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Dolayısıyla, belediyelerce ruhsat verilirken, yukarıdaki düzenlemeler dikkate alınarak işlem yapılmalıdır.

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik 10 Ağustos 2005 tarih ve 25902 sayılı resim gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğinin 5.maddesinin c)bendinde,işyerlerinde aranacak genel şartlar sayılmış ve bun şartlar içerisinde Özel yapı şeklini gerektiren sinema, tiyatro, düğün salonu, otel, hamam, sauna; ekmek fırını ile akaryakıt, sıvılaştırılmış petrol gazı, sıvılaştırılmış doğal gaz ve sıkıştırılmış doğal gaz istasyonu için yapı kullanma izin belgesinin alınmış olması kuralı getirilmiştir.30

b-184.maddenin 4.fıkrasında;” Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.” Hükmü yer almaktadır.

Buna göre ister belediye sınırları içinde olsun ister özel imar rejimine tabi yerlerde isterse köy sınırları içinde bulunsun yapı kullanma izin belgesi bulunmayan binalarda sınai faaliyet icrasına izin verilmesi suçtur ve bu madde ile hiçbir istisna öngörülmemiştir.Buna göre açılış izin veren,bu konuda görevi,sorumluluğu ve yetkisi bulunan kişinin müsaade işlemini gerçekleştirmesi ile suç tamamlanmış olur.Ayrıca söz konusu işyeri faaliyete geçmesi şartı aranmaz,yani açılış iznin alıp faaliyet göstermese bile belediye görevlisi açısından suç oluşmuştur.31

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü 11.8.2005 tarih ve 7798-82137 Sayılı görüşüne göre; “Dereköy Beldesi Köy iken, yani belediye teşkilatı kurulmadan önce yapılan yapılar, 3194 sayılı İmar Kanununun 27 nci maddesi32 çerçevesinde fen ve sağlık kurallarına uygun olarak muhtarlıktan izin alınarak yapılmış ise inşaat ve iskan ruhsatından muaf olacaktır.

c-184.maddenin 5.fıkrasında;”Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.”Hükmü yer almaktadır.

Bu maddede üçüncü fıkra sayılmadığından söz konusu yer daha sonra imar planına uygun hale getirilse dahi açılış izni veren görevli ceza almaktan kurtulamayacaktır.İşyeri açılış ruhsatı verilen bina yıkılsa bile belediye görevlisi ceza almaktan kurtulamayacaktır.

d-184.maddenin 5.fıkrasında;” (Ek fıkra: 5377 - 29.6.2005 / m.21) (6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.”Hükmü yer almaktadır

Binanın yapılma tarihi nasıl tespit edilecektir.Eğer bina hakkında tutulmuş bir “yapı durdurma tutanağı” varsa bu tutanaktaki tarih esas alınabilir.”Belediye teknik elemanlarınca hazırlanan fenni raporda esas alınabilir. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 28.09.2005 tarih ve 9505-82498 sayılı görüşüne göre ; Yapının 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapıldığının, herhangi bir kamu kurumunca o binaya hizmet götürüldüğüne dair belgeden, o tarihlerde çekilmiş hava fotoğraflarından vb. işlemlerden anlaşılması mümkündür.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184. maddesinde; imar kirliliğine neden olma ayrıca suç olarak tanımlandığından, 3194 sayılı Kanunun 31. maddesine aykırı davrananların, 5237 sayılı Kanunun 257. maddesine33 göre cezalandırılması söz konusu edilemez. “Çünkü 257.madde ceza kanunumuzdaki genel ve tamamlayıcı hükümlerdendir.Bu nedenledir ki,kamu görevlisinin,kanunun kendisine yüklediği görevin gereklerine aykırı hareket etmesi,ceza kanunun veya bir başka özel kanununda tanımlanan suçu oluşturuyorsa 257.maddeye göre ceza verilemez.”34

Dolayısıyla, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılara işyeri açılış ruhsatı verilmesi halinde halinde; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı gibi Türk ceza kanunun 184.maddesine göre de ceza verilemez.

Konuya ilişkin görüşler;

1- İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 08.12.2005 tarih ve 13233-83014 sayılı görüşüne göre” 12.10.2004 tarihinden önce yapılan binalarda yürütülecek olan sınai faaliyetler için işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi halinde 184 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında gösterilen ceza uygulanmayacaktır. Buna göre, maddenin yürürlük tarihi olan 12.10.2004 tarihinden önce yapılan binalarda yürütülecek olan sınai faaliyetler için işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi halinde 184 üncü maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen ceza uygulanmayacaktır.( 30/06/2006 tarih ve 6129/81387 sayılı görüşü)

2-İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 14.10.2005 tarih ve 10374-82670 sayılı görüşüne göre;Yapı kullanma izin belgesinde fırın, sauna vb. tanımlama yapılmasına gerek bulunmamaktadır.35

3-İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 13.12.2005 tarih ve 13534-83092 sayılı görüşüne göre Türk ceza kanunun 184.maddesinin 6.fıkrası kişiye yapı kullanma izin belgesi verilmesi hakkı vermez,ancak yapı ruhsata veya imara uygun hale getirilir ise yapı kullanma izin belgesi verilebilir.

e- Türk Ceza kanunun 184.maddesinde yer alan imar kirliliğine neden olma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmayıp resen takibi gerekir.Birinci ve ikinci fıkralar yönünden eğer bina ruhsata veya imar planına uygun hale getirilirse kamu davası açılamaz;açılmış bulunan dava düşer;mahkum olunan ceza hükümleri bütün sonuçları ile ortadan kalkar.Belediye görevlileri açısından 4483 sayılı yasa hükümleri uygulanacağından bu yasa dikkate alınmalıdır.

f-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 12/1.maddesi uyarınca davaya bakmak yetkisi suça konu binanın bulunduğu yerdeki asliye ceza mahkemesine aittir.

Yararlanılan Kaynaklar:

Celal Karavelioğlu,Açıklamalı-uygulamalı-içtihatlı İmar kanunu,karavelioğlu Hukuk Yayınevi,Ankara,2007

İzzet Özgenç;Türk ceza Kanunu-gazi şerhi(genel hükümler),seçkin yayınevi ,Ankara 2005

Dr.Mustafa Tamer,Umuma Açık istirahat ve eğlence yerleri açma ve çalışma Ruhsatları,Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Ağustos 2006 cilt:11,sayı 8 sayfa7-15

Dr.Mustafa Tamer, İşyeri açma ve çalışma Ruhsatlarına ilişkin genel şartlar,Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Temmuz 2006 cilt:11, sayı 7 sayfa; 6-12

M.Arif Yordam,İşyeri açılmasında Yapı Kullanma izin belgesi gerekliliği, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Şubat 2007 cilt:12, sayı 2 sayfa; 34-35

Mine Arsoy,5237 sayılı Türk Ceza Kanununda İmar Kirliliğine neden olma suçu,Terazi aylık Hukuk Dergisi Eylül 2007 sayı: 13 sayfa;87-105

Av.Nezih Sütçü,İmar Kirliliğine neden olma suçunun tahlili(5237 sayılı TCK md.184),Legal Hukuk dergisi Mart 2005 sayı; 27 sayfa:979-995

http://www.danistay.gov.tr/bilgi bankası

http://www.kontder.org.tr/soru-cevap

http://www.kazancı.com.tr/bilgi bankası

DİPNOTLAR :

1 831 Sayılı Sular Hakkında Kanun (Resmi Gazete ilan tarihi -10 Mayıs 1926 - Sayı: 368)
MADDE 1 - Şehir ve kasabalarla köylerde ihtiyacı âmmeyi temine mahsus suların tedarik ve idaresi belediye teşkilâtı olan mahallerde belediyelere, olmayan yerlerde Köy Kanunu mucibince ihtiyar meclislerine aittir.
Danıştay sekizinci Daire Esas 1990/1375 Karar 1990/1090 Tarih 11.10.1990

2 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu
MADDE 7.- Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:
r) Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak.

3 Cenevre sözleşmelerine taraf olan devletler,silahlı bir çatışma sırasında sivil halkın ihtiyacı olan su ve sağlık koşullarını sağlamakla yükümlüdür.Yine 1982 yılında Rioda yapılan Dünya Çevre ve Kalkınma Zirvesinde kabul edilen bildirge ve gündem 21 başlıklı eylem planına göre:Su konusunda,devletlerin,tek başlarına veya işbirliği halinde,”yoksulların temiz su ve hijyen altyapısına erişimini sağlamak” yükümlülüğü vardır.Mecelle’nin 1234.maddesinde “suyun hiç kimsenin malı olmadığı,tüm insanların bunda ortak olduğu, 1235.maddesinde “yeraltında cereyan eden suların kimsenin mülkü olmadığı “yazılıdır. (Su hakkı- Av.Dr. Özden SAV-TBB Dergisi sayı 2007/68 sayfa.343-359)

“Dünya Sağlık Örgütü(WHO) tarafından 2003 yılında yayımlanan “Su Hakkı” başlıklı derlemede;Su hakkı,herkesin,kişisel kullanımı,ve meskenindeki gereksinimlerini karşılamak için,yeterli,güvenli,kabul edilebilir,fiziksel olarak ulaşılabilir ve bedeli ödenebilir suyun kullanılmasının bir hak olduğu biçiminde açıklanmıştır. (Su hakkı olmalı mı?- Av.Dr. Özden SAV-TBB Dergisi sayı 2007/72 sayfa136)

4Yargıtay on üçüncü Hukuk Dairesi Esas 2002/2684 Karar 2002/4736 Tarih 29.4.2002

5 Yargıtay on üçüncü Hukuk Dairesi Esas 2006/11648 Karar 2006/16248 Tarih 12.12.2006

6 3194 sayılı İmar Kanunu -YAPI KULLANMA İZNİ :
MADDE 30 - Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik (veya yeminli serbest mimarlık veya mühendislik bürolarından), 27 nci maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamen veya kısmen kullanılabilmesi için ise ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir. (*)
Belediyeler, valilikler (veya yeminli serbest mimarlık ve mühendislik büroları) mal sahiplerinin müracaatlarını en geç otuz gün içinde neticelendirmek mecburiyetindedir. Aksi halde bu müddetin sonunda yapının tamamının veya biten kısmının kullanılmasına izin verilmiş sayılır. (Ancak müracaat yeminli serbest mimarlık ve mühendislik bürosuna yapılmış ise bu hüküm uygulanmaz. Yeminli büro, müracaatı bu süre içerisinde müsbet veya menfi mutlaka sonuçlandırmak zorundadır.) (**)
_____
(*) 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında (....) içine alınan kısım Anayasa Mahkemesinin 11 Aralık 1986 tarih ve E.1985/11, K.1986/29 sayılı kararı ile iptal edilmekle hükmü kalmamıştır.
(**) 30 uncu maddenin ikinci fıkrasının iki yerinde (...) içine alınan kısımlar Anayasa Mahkemesinin 11 Aralık 1986 tarih ve E.1985/11, K.1986/29 sayılı Kararı ile iptal edilmekle hükmü kalmamıştır.
_____
Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtaramayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.

KULLANMA İZNİ ALINMAMIŞ YAPILAR
MADDE 31 - İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir.
7 Yargıtay on üçüncü Hukuk Dairesi Esas 2006/13231 Karar 2007/640 Tarih 25.01.2007-Legal Hukuk Dergisi Temmuz 2007 sayı 55 sayfa 2267-2268

8 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu -İmar Kirliliğine Neden Olma
MADDE 184 - (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(Ek fıkra: 5377 - 29.6.2005 / m.21) (6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.

Madde Gerekçesi:

Madde metninde imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmak, suç olarak tanımlanmıştır.
Birinci fıkradaki suç, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmakla oluşur. Böylece, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır.
İkinci fıkrada; yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılması ya da bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Üçüncü fıkrada ise, yapı ruhsatiyesine dayalı olarak yapılmış olsun veya olmasın, yapı kullanma izni alınmamış binalara elektrik, su, telefon veya gaz bağlantısı yapılması veya bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Dördüncü fıkraya göre, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai veya ticari faaliyetin icrasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Beşinci fıkrada bu madde hükümlerinin uygulanma alanı ile ilgili sınırlama getirilmiştir. Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir. Bu bakımdan, köy sınırları içinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından da bu madde hükümleri uygulanabilecektir.

9 Karavelioğlu,Celal;Açıklamalı-uygulamalı-İçtihatlı İmar Kanunu,Karavelioğlu Hukuk Yayınevi,yayın yeri Ankara 2007,sayfa 965

10 İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir." Bu hüküm hukuken doğacak ihtilafları önlemeye yönelik olup yapı kullanma izni alınmasından sonra hukuki sorumluluğun ve hakların doğacağına ilişkin bir düzenlemedir. Diğer bir anlatımla, yapı kullanma izin belgesi binanın hukuken en son bittiği tarihi gösteren bir belgedir. İlgililer tarafından yapının daha önceki bir tarihte bittiğinin maddi delillerle ispatı hukuken olanaklıdır. (Danıştay Altıncı Daire Esas 2004/2644 Karar 2006/3240 Tarih 19.6.2006 )

11 Karavelioğlu,Celal;Açıklamalı-uygulamalı-İçtihatlı İmar Kanunu,Karavelioğlu Hukuk Yayınevi,yayın yeri Ankara 2007,sayfa 1204

12 Av.Nezih Sütçü;İmar kirliliğine neden olma suçunun tahlili,Legal Hukuk dergisi sayı Mart 2005 sayfa985

13 “Şantiye binası esas bina için yapı kullanma izni verilmesinden sonra yıkılması gereken ruhsata tabi olmayan geçici yapıdır.”( Danıştay Altıncı Daire Esas 1996/1411 Karar 1997/1423 Tarih 18.3.1997)

14 Arısoy,Mine;5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ”İmar Kirliliğine neden olma suçu” Terazi Hukuk Dergisi sayı Eylül 2007/13 sayfa 87-103

15 5393 sayılı Belediye Kanunu -Sınırların tespiti
MADDE 5.- Yeni kurulan bir belediyenin sınırları, kuruluşu izleyen altı ay içinde aşağıdaki şekilde tespit edilir:
a) Eskiden beri o yerleşim yerine ait sayılan tarla, bağ, bahçe, çayır, mera, otlak, yaylak, zeytinlik, palamutluk, fundalık gibi yerler ile kumsal ve plajlar belediye sınırı içine alınır.
b) Belediye sınırlarını dere, tepe, yol gibi belirli ve sabit noktalardan geçirmek esastır. Bunun mümkün olmaması durumunda, sınır düz olarak çizilir ve işaretlerle belirtilir.
c) Belediyenin sınırları içinde kalan ve eskiden beri komşu belde veya köy halkı taraından yararlanılan yayla, çayır, mera, koru, kaynak ve mesirelik gibi yerlerden geleneksel yararlanma hakları devam eder. Bu haklar için sınır kağıdına şerh konulur.
d) Çizilen sınırların geçtiği yerlerin bilinen adları sınır kağıdına yazılır. Ayrıca yetkili fen elemanı tarafından düzenlenen kroki sınır tespit tutanağına eklenir.

16 5393 sayılı belediye Kanunu -Sınırların kesinleşmesi
MADDE 6.- Belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile kesinleşir.
Kesinleşen sınırlar, valilikçe yerinde uygulanmak suretiyle taraflara gösterilir ve durum bir tutanakla belirlenir. Kesinleşen sınır kararları ile dayanağı olan belgelerin birer örneği; beediyesine, mahalli tapu dairesine, il özel idaresine ve o yerin mülki idare amirine gönderilir.
Kesinleşen sınırlar zorunlu nedenler olmadıkça beş yıl süre ile değiştirilemez.

17 Aksi yönde görüş için bkz.Av.Nezih Sütçü;İmar kirliliğine neden olma suçunun tahlili,Legal Hukuk dergisi sayı Mart 2005 sayfa 984 (Belediye sınırları dışında olsa bile ,mevzi imar planı kapsamında yapılan bina,özel bir imar rejimine tabi kabul edilmeli ve 5327 sayılı Türk ceza Kanunun 184.maddesi uygulanmalıdır.)

18 Arısoy,Mine;5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ”İmar Kirliliğine neden olma suçu” Terazi Hukuk Dergisi sayı Eylül 2007/13 sayfa 98

19 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu -Zaman Bakımından Uygulama
MADDE 7 - (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan Kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren Kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve Kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan Kanun ile sonradan yürürlüğe giren Kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan Kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan Kanun uygulanır. (Değişik 3. fıkra: 5377 - 29.6.2005 / m.2) (3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
(4) Geçici veya süreli Kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.

20 Dr.Mustafa TAMER,İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin genel şartlar,Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi sayı Temmuz 2006/7 sayfa 8

215327 sayılı Türk Ceza Kanunu- Görevi kötüye kullanma
MADDE 257 - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

22 Necati Meran,Yeni Türk Ceza Kanununda Görevi Kötüye Kullanma suçu,Terazi Hukuk Dergisi sayı Mayıs 2007/9 sayfa 98-99

23 Kiracının kaçak su veya elektrik tüketiminden ev sahibi abonenin sorumluluğu-Azmi Çağatay BİLGİN-Terazi hukuk dergisi şubat-2007 sayı:6 s.25-29

24 Danıştay 8. D E. 1990/1375 K. 1990/1090 T.11.10.1990

25 Danıştay 8. D E. 1995/3292 K. 1997/4323 T.30.12.1997

26 Yargıtay 2.CD. E.2007/2973 K.2007/6502 T.09.05.2007 –Legal Hukuk Dergisi Temmuz 2007 sayı 55 s. 2299

27Türk Ceza Kanunu ; Hırsızlık
MADDE 141 - (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.

28 Türk Ceza Kanunu Mühür bozma
MADDE 203 - (1) Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

29 Av.Nezih Sütçü;İmar kirliliğine neden olma suçunun tahlili,Legal Hukuk dergisi sayı Mart 2005 sayfa 980

30 Tüm işyerlerinde aranması gerektiği görüşü için bakınız.M.Arif YORDAM,İşyeri açılmasında yapı kullanma izin belgesi gerekliliği,Yerel Yönetim ve denetim dergisi sayı Şubat 2007 cilt 12 sayı 12 sayfa 34-35

31 Arısoy,Mine;5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ”İmar Kirliliğine neden olma suçu” Terazi Hukuk Dergisi sayı Eylül 2007/13 sayfa 93

32 3194 sayılı İmar Kanunu- RUHSATA TABİ OLMAYAN YAPILAR VE UYACAKLARI ESASLAR :
MADDE 27 - (...) (Maddenin 1., 2. ve 3 üncü fıkraları Anayasa Mahkemesinin 11 Aralık 1986 tarih ve E.1985/11, K.1986/29 sayılı Kararı ile iptal edilmekle hükmü kalmamıştır.)
Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskân ruhsatı aranmaz. Ancak yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir.

335327 sayılı Türk Ceza Kanunu- Görevi kötüye kullanma
MADDE 257 - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

34 Necati Meran,Yeni Türk Ceza Kanununda Görevi Kötüye Kullanma suçu,Terazi Hukuk Dergisi sayı; Mayıs 2007/9 sayfa; 98-99

35 http://www.mahalli-idareler.gov.tr internet adresinden 10.10.2007 tarihinde erişim sağlanarak bu görüşler yazıya eklenmiştir.

1
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Su Abonesi Ve İşyeri Açılış Ruhsatı Verilmesi Açısından Tahlili" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
10-10-2007 - 22:59
(6043 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 8 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (88%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (12%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
30690
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 22 saat 6 dakika 59 saniye önce.
* Ortalama Günde 5,08 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 36775, Kelime Sayısı : 4603, Boyut : 35,91 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 6 kez indirildi.
* 5 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 695
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06275797 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.