Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kaçak Su Kullanımı

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]
Avukat

KAÇAK SU KULLANIMI


Av.M.Lamih ÇELİK

Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müd.V.

Belediyelerin, belediye sınırı içinde bulunan içme sularının sağlık koşullarına uygun olarak korunmasını sağlamak ve bunun halka dağıtımını denetlemek görev ve yetkisi bulunmaktadır.831 sayılı Sular Hakkındaki kanuna göre şehir ve kasabalarda kamunun içme suyu ihtiyacını karşılamak için suyun bağlanması ve yönetimini yapmak belediyeye aittir.[1] Ayrıca 5393 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinin e)bendi ile “ içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmek.” Gibi görevler ile belediyeler yetkili kılınmıştır.[2] Günümüzde belediye kurulu olan yerde yaşayan nüfusun %93 ‘ü içme suyu tesislerine sahip durumdadır.[3]

2002 yılında Birleşmiş Milletler sağlıklı bir içme suyuna kavuşmayı bir insan hakkı olarak kabul etmiştir.[4] Belediyelerin sağladığı içme suyundan vatandaşlar abonman sözleşmesi ile faydalanılır. Bu sözleşmeler belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirler.Abonman sözleşmelerinin konusu ve kapsamı tarafların serbest iradelerinin ürünü değildir. Karşı tarafın sözleşme koşullarına bırakın başka koşulları ileri sürmesi, bu koşullarda değişiklik yapma olanağı dahi bulunmamaktadır. Bu bakımdan idare, sözleşmenin tamamen güçlü tarafıdır.Bu nedenle, doktrinde ve yargı kararlarında, bu tür sözleşmelerde sözleşme özgürlüğünün bulunmadığı, sözleşme özgürlüğünün ayrıcalık halini aldığı ifade edilmektedir.[5] Bu su abonman sözleşmesi idare tarafından yazılı şekilde hizmetten faydalanmak isteyenlere sunulmakta ve onlar da sözleşmeyi kabul ve imza ederek akde katılmaktadırlar.[6]

Tekel durumunda bulunan belediye haklı bir neden olmadıkça sözleşme yapmaktan kaçınamaz.Belediye söz konusu koşulları kabule hazır kişilerle sözleşme yapmak ve bu çerçevede hizmet sunmak zorundadır.[7] Ancak,belediyenin sözleşme yapma zorunluluğu,hizmetten yararlanmak isteyen kişinin gerekli şartlara sahip olması ve hizmetin götürülmesinde yasal ve teknik imkansızlıkların bulunmaması şartlarına bağlıdır.Örneğin; Kural olarak abonelik sözleşmesi kimin adına ise su tüketim bedellerinden o şahıs sorumludur. Yeni abonelik talep edenden eski abonenin borçları talep edilemez. Borcu bulunmayan kişilerle belediye abonelik sözleşmesi yapması zorunludur.Bu nedenle eski malikinin borçları nedeniyle yeni malikle abone sözleşmesi yapılmamasının hukuka aykırı olacağı ve belediyenin Borçlar Kanunu 41/2 maddesine göre sorumlu tutulacağı yargı kararlarında ifade edilmiştir.[8] Ancak Belediye 3194 sayılı İmar kanunun 30.ve 31.maddesinde[9] Yapı Kullanma izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamayacakları belirtilmiş olduğundan yapı kullanma izin belgesi(iskan) olmayan konuta su abonesi yapma zorunluluğu yoktur.[10]Aksine abone vermesi halinde Türk Ceza kanunun 184.maddesinde aboneyi veren görevliler için hapis cezası öngörülmüştür.[11]

Abone sözleşmesi iptal edilmediği sürece sözleşme ayakta olduğundan yapılan harcamalardan abone sorumludur. [12] Abone sahibi evini satarsa veya kiracı ise evi tahliye ettikten sonra belediyeye başvurup abone sözleşmesini iptal etmesi gerekir.Aksi halde kullanılan su bedelinden sorumlu olur.[13]Abone sözleşmedeki şartların yerine getirilmemesi halinde Belediyede kendi yükümlülüklerinden ( kamu hizmetinin ifasından ) kaçınabilir yani suyu kesebilir.Gerekirse sözleşmenin cezai şart hükümlerini de uygulayabilir.( Danıştay 8.D. E. 1998/2595 K. 1998/4026 T.3.12.1998 -Danıştay 8. D E. 1998/1941 K. 2000/4827 T.20.6.2000 - Danıştay 8. D E. 1994/5437 K. 1995/4391 T.14.12.1995)[14]

Her şeyde olduğu gibi içme suyunda da hukuka aykırı davranan kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler abone olmaksızın Belediyeye ait su taşıyan borulardan veya idareye ait kuyu veya kaynaktan delerek, boru döşeyerek, motor bağlayarak vb .surette su temin etmekte veya abone iken sayaçsız veya sayacı işletmeyecek her hangi bir yolla su temin etme yoluna gitmektedirler.Uygulamada bu eyleme kaçak su denilmektedir.[15]

Abone sözleşmesi yapılmadan içme suyunu kaçak kullanılması halinde 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Kanunun 2 ve 3. maddeleri ile 5393 sayılı Belediye Kanununun 15. maddesinin (b) bendi hükmü gereğince; belediye meclislerince kaçak su kullananlarla ilgili olarak tembihname düzenlenip para cezası uygulamasına gidilebilir. Çünkü,Belediyelerin, belediye sınırı içinde bulunan içme sularının sağlık koşullarına uygun olarak korunmasını sağlamak ve bunun halka dağıtımını denetlemek görev ve yetkisi bulunmaktadır. Buna ilişkin emir ve yasaklamaları içeren çeşitli düzenlemeleri yapma yetkisi de belediyelerindir.[16]Abonesi olduğu halde İçme suyu sayaçlarını ters bağlantı yaparak veya bir şekilde sayacı kullanılamaz hale getirmesi halinde eğer belediye bu konuda abone sözleşmesine cezai hükümler koymuş ise bunlar uygulanır.

Eğer kişiler kaçak su kullanımı için içme suyu şebekesine/boru ve kanallara zarar vermiş ise 486 sayılı Umumu Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Yasanın 2. maddesine, göre belediyece hasarın onarım bedeli belirlenir ve %10 fazlası ile kişilerden 6183 sayılı yasaya göre tahsil edilir.[17]

Belediyece Kaçak ve usulsüz su kullanımı olayı en az iki İdare personeli tarafından mahallinde yapılacak araştırma ve soruşturma sonucu bir tutanakla tespit edilmeli ve mühürlenmelidir. Kişinin mühürü bozarak ve suyu sayaçtan geçirmeden kaçak su kullanması hırsızlık suçunu oluşturacaktır.[18]Hırsızlık suçunun cezası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 141.maddesinde belirtilmiştir. Bu 141.maddeye göre kaçak su kullanılmasının cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.[19]Kişinin mühürü bozarak ancak suyu sayaçtan geçirmek suretiyle kullanmaya devam etmesi halinde hırsızlık suçu değil 5237 Türk Ceza Kanunu 203.maddesine maddesine göre mühür fekki (bozma) suçu oluşacaktır. Mühür bozmanın cezası ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.[20]


Kaçak su kullanımına ilişkin Yargı Kararları

“Kaçak su kullanması haksız fiil niteliğindedir. Kaçak su bedelinden de ev sahibi değil kaçak su kullanan kişi yani kiracı sorumludur. (Yargıtay 13. HD E. 2002/2684 K. 2002/4736 T. 29.4.2002)”

“Kiracının haksız fiili nedeniyle oluşan kaçak su borcu abone adına olan kişiden değil kaçak su kullanan kişiden tahsil edilmesi gerekir.(Yargıtay 13. HD E. 1994/10290 K. 1994/11052 T.8.12.1994 )”

“İdareyle abonelik sözleşmesi yapmayan ve kayden abone olmayan bir kimsenin, fiilen idarenin verdiği suyu kullandığının saptanması halinde, o kimsenin kullanmış olduğu suyun bedelini ödemekle yükümlüdür.( Yargıtay 4. HD E. 2005/4899 K. 2006/3452 T.29.3.2006 -Yargıtay 13. HD E. 1999/524 K. 1999/975 T.18.2.1999 )”

Davalının, sayaç yerine boru takarak su kullanması haksız eylem niteliğindedir. Sözleşme ilişkisi dışında, kaçak olarak kullanılan su bedeli dava konusu edildiğine göre 4077 sayılı Kanun'un uygulanacağından söz edilemez. Davacı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca davalının haksız eylemine dayandığından, davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir. (Yargıtay 4. HD E. 2004/9018 K. 2004/9103 T. 8.7.2004)”

“Kaçak su kullanımı niteliği itibarıyla haksız eylem olup, zarar miktarının önceden belirlenmesi mümkün değildir. Tazminat miktarı ancak yapılacak yargılama sonunda belirlenebilir. Bu nedenle icra takibine konu edilen kaçak su bedeli likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez. Davaya konu fiil haksız eylem niteliğinde bulunduğundan kaçak su bedeline yasal faiz uygulanması gerekir. (Yargıtay 4. HD E. 2001/10673 K. 2001/10662 T. 1.11.2001- Yargıtay 4. HD E. 2001/12259 K. 2002/3499 T. 25.3.2002- Yargıtay 4. H D E. 2001/5546 K. 2001/9570 T. 16.10.2001)”

Davalının kaçak su tüketilen evde oturduğu ve kaçak su tükettiği dönem sağlıklı biçimde belirlenmeli ve bu belirleme ile sınırlı olarak sorumlu tutulmalıdır. (Yargıtay 4. HD E. 1999/10749 K. 2000/1506 T. 21.2.2000)”

“Su borcu tahakkuk ettirilen su sayacı apartmanın ortak yerlerinde kullanılan suya ait bulunuyor ise, bu sayaçtan dolayı tahakkuk eden miktardan, arsa payı oranında tüm bağımsız bölüm malikleri birlikte sorumludur. (Yargıtay 13. HD E. 2002/14822 K. 2003/4059 T. 7.4.2003)”

“Kiracı su abonesini adına yapmış ancak o yerden taşınmasına rağmen eğer belediyeye başvurup sözleşmeyi iptal etmemiş ve kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması halinde sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gerekir. (HGK E. 2003/13-492 K. 2003/505 T. 24.9.2003)”

“Faturaların son ödeme tarihlerine rağmen ödenmediği halde,su hizmeti vermeye devam edip suyu kapatmayan idare gerekli denetim ve yaptırımı uygulamadığı,su hizmeti vermeye devam ettiği için kusurlu sayılamaz. (Yargıtay 13. HD E. 2001/5070 K. 2001/5632 T. 24.5.2001)”

“ Davacı, satın aldığı taşınmazın önceki maliklerinin su borcu nedeniyle sularının kesildiğini, önceki borçlardan sorumlu olmadığının tespitini için dava açmakta hukuki yararı vardır. (HGK E. 2001/13-582 K. 2001/601 T. 19.9.2001)”

“Uyuşmazlık, davacının kaçak su kullandığı nedeniyle adına kesilen kaçak su cezasının iptali isteminden doğmuştur.
Elektrik, su ve doğalgaz gibi kamu idarelerince bedeli karşılığı dağıtılan kamu hizmetinden abonman sözleşmesi ile yararlanılmakta olup, bu sözleşmeler belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirler, sözleşmedeki koşulların yerine getirilmemesi halinde tarafların edimlerini yerine getirmekten kaçınma hakları doğar ve gerekirse cezai şartlara ilişkin hükümler uygulanır. Bu sözleşmelerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların da adli yargı yerinde çözümleneceği de açıktır. Olayda ise, davacıya kaçak su kullandığı nedeniyle kaçak su cezası tahakkuk ettirilerek dava konusu işlemle istendiği, ortada taraflar arasında daha önceden belirlenmiş bir abonelik sözleşmesi bulunmadığı, bu haliyle işlemin idarece kamu gücüne dayanılarakhazırlanmış ve tek taraflı olarak uygulanan bir idari işlem olduğunun kabulü gerektiğinden idari yargının görev alanına girmektedir.”(Danıştay 8.D. E. 2004/1535 K. 2005/810 T.22.02.2005 )

486 sayılı Umumu Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkındaki Yasanın 2. maddesine, göre belediyece hasarın onarım bedeli belirlenir ve %10 fazlası ile kişilerden 6183 sayılı yasaya göre tahsil edilir. Bu yasa kuralı ile su yollarına verilen zararın tazmini hususunda idareye kamu gücünü kullanma yetkisi verilmiş olup,
uyuşmazlık konusu işlemler, bu maddeye dayanılarak tek yanlı olarak
tesis edilmiş işlemlerdir. Bu durumda, idare mahkemesi görevlidir.
(Danıştay 8. D E. 1995/3292 K. 1997/4323 T. 30.12.1997 )[21]-


Kaçak su kullanımı nedeniyle bazı belediyeler içme ve kullanma suyunun işletmesinin ( sayaç okuma, tahakkuk, tahsilat, bakım, onarım, kesme, açma ) tamamını ihale yoluyla özelleştirmek istemektedir bunun için 5393 sayılı Belediye Kanununun 15/e maddesine göre Danıştay’ın görüşü ve bakanlık onayı alınması gerekir mi?

5393 sayılı Belediye Kanununun "Belediyenin yetkileri ve imtiyazları" başlıklı 15 inci maddesinin birinci fıkrasının ( e ) bendinde, müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak, atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak, bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek, kaynak sularını işletmek veya işlettirmek belediyenin yetkileri arasında yer almakta, ikinci fıkrasında da belediyenin, ( e ), ( f ) ve ( g ) bentlerinde belirtilen hizmetlerin Danıştay’ın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla süresi kırkdokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebileceği;[22] toplu taşıma hizmetlerini imtiyaz veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerine getirebileceği gibi 67 inci maddedeki esaslara göre hizmet satın alma yoluyla yerine getirebileceği hükme bağlanmaktadır.

5393 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında, bu maddenin ( e ), ( f ) ve ( g ) bentlerinde belirtilen belediyeye ait hizmetlerin, belediyenin belirleyeceği şartlar, sağlayacağı yetkiler ve taahhüt edilen mali menfaatler karşılığında imtiyaz yoluyla özel bir şahıs eliyle yerine getirilmesi imkanı verilmiş, söz konusu hizmetlerin imtiyaz yoluyla devredilebilmesi için Danıştay’ın görüşünün, İçişleri Bakanlığının da kararının alınması gerektiği belirtilmiştir.

Görüldüğü gibi, anılan fıkranın ( e ) bendinde, içme ve kullanma suyu hizmetlerinin Danıştay’ın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla imtiyaz yoluyla devredilebilmesi yanında, bu hizmetleri imtiyaz veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek veya 67 inci maddedeki esaslara göre hizmet satın almak yoluyla da yerine getirebileceği hükme bağlanmış, belediyenin imtiyaz dışındaki usullerden birini tercih etmesi durumunda Danıştay’ın görüşünün alınacağına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.

Buna göre, Danıştay’ın görüşünün alınabilmesi için 5393 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ( e ) bendinde belirtilen hizmetlerin belediye tarafından imtiyaz yoluyla devrinin söz konusu olması gerekmektedir. Eğer belediye içme ve kullanma suyu hizmetlerinin işletilmesinin ihale ile kiraya vermek suretiyle yerine getirilmek istiyorsa Danıştaydan görüş alınmasına (ve içişleri bakanlığının onayının alınmasına) gerek yoktur. (Danıştay 1. D E. 2005/924 K. 2005/1073 T. 23.9.2005)

İçme suyuyla ilgili belediyelerin başka bir sorunu da belediye sınırları içerisinde bazı kamu kurumlarının veya bazı işletmelerce açılmış kuyulardır.

Kişiler kendi adlarına tapulu olan taşınmazlarında kuyu açmak suretiyle çıkarttığı sular yer altı sularıdır ve bu nedenle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan genel sulardan sayılır.[23]

Çünkü , 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 756/3 maddesinde "Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz." hükmü yer almıştır.
Ancak Yeraltı Suları Hakkındaki 167 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre; ilân edilmiş yeraltı suyu işletme sahaları dışında, her arazi sahibi, arazisinde yeraltı suyu aramak ve suyu bulduktan sonra bunun kendi faydalı ihtiyaçlarına yetecek miktarını kullanmak hakkına sahip olduğu açıklanmıştır.[24]

Özel mülkiyete konu teşkil etmeyip Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan genel sulardan olan yeraltı sularının aranması, kullanılması yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesinden vd. hususlarda, 167 sayılı Yasa ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili kılınmıştır.[25]

167 sayılı “Yeraltı suları Hakkında Kanun” esaslarına göre 10 m’den daha derinden yeraltı suyu temini için 9.maddeye göre arama belgesi[26] ve arama sonucunda yer altı suyu bulunduğunda 10.maddeye göre kullanma belgesini DSİ Genel Müdürlüğünden alınması gerekmektedir.

“Kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkartarak kullanan kişinin eylemi kaçak su olarak değerlendirilemez. Ancak bu kişinin kullandığı kuyu suyu kadar atıksu ürettiği kuşkusuzdur.Atık suların uzaklaştırılması konusunda belediye hizmetlerinden yaralandığı ve atıksuların kanalizasyon şebekesi vasıtasıyla taşınmazdan uzaklaştırıldığının tespiti halinde[27] kuyu suyunu kullanan tarife ile belirlenen atık su bedelini ödemek zorundadır.”(Yargıtay 7.HD. E.2006/3705 K. 2006/3626 T.9.11.2006 )[28](Yargıtay 7.HD. E.2007/549 K. 2007/658 T.27.02.2007 )[29]


* Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müd.V.

[1] 831 Sayılı Sular Hakkında Kanun (RG -10 Mayıs 1926 - Sayı: 368)

MADDE 1 - Şehir ve kasabalarla köylerde ihtiyacı âmmeyi temine mahsus suların tedarik ve idaresi belediye teşkilâtı olan mahallerde belediyelere, olmayan yerlerde Köy Kanunu mucibince ihtiyar meclislerine aittir.

Danıştay 8. D . E. 1990/1375 K. 1990/1090 T.11.10.1990


[2] 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu

MADDE 7.- Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:
r) Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak.


[3] Su yönetimi ve Belediyeler-Dr.Ahmet MUTLU-Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi ocak/2007 sayı:1 s.20-24
“Genellikle, bir insanın biyolojik ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için, günde en az 25 litre su tüketmesi gerektiği kabul edilir. Ancak, çağdaş bir insanın sağlıklı bir biçimde yaşaması için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır gibi amaçlarla kullanılacak su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Türkiye'de kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litredir. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000- 10.000 m3 arasında olmalıdır. Kişi başına düşen yıllık 1430 m3’lük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir. DSİ Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2030 yılında nüfusu 80 milyona ulaşacak olan Türkiye, kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir.”( http://www.wwf.org.tr/wwf-tuerkiye-hakkinda/ne-yapiyoruz/su-kaynaklari/ erişim tarihi 16/8/2007)


[4] Cenevre sözleşmelerine taraf olan devletler,silahlı bir çatışma sırasında sivil halkın ihtiyacı olan su ve sağlık koşullarını sağlamakla yükümlüdür.Yine 1982 yılında Rioda yapılan Dünya Çevre ve Kalkınma Zirvesinde kabul edilen bildirge ve gündem 21 başlıklı eylem planına göre:Su konusunda,devletlerin,tek başlarına veya işbirliği halinde,”yoksulların temiz su ve hijyen altyapısına erişimini sağlamak” yükümlülüğü vardır.Mecelle’nin 1234.maddesinde “suyun hiç kimsenin malı olmadığı,tüm insanların bunda ortak olduğu, 1235.maddesinde “yeraltında cereyan eden suların kimsenin mülkü olmadığı “yazılıdır. (Su hakkı- Av.Dr. Özden SAV-TBB Dergisi sayı 2007/68 s.343-359)

[5] Yargıtay 13. HD E. 2002/2684 K. 2002/4736 T.29.4.2002


[6] “Abonman sözleşmesi, daha çok “tip” sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle birlikte düzenlemesi yerine katılımı (iltihakı) söz konusudur. Ancak bu durum, idareyle kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, kamu hukuku ilişkisine dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla, tip sözleşmelerle ve kişilerin katılımıyla gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır.( Anayasa Mahkemesi 14/2/1991 gün E. 1990/18 K. 1991/4 sayılı kararı)

[7]Yargıtay 13. HD E. 2002/2684 K. 2002/4736 T.29.4.2002

[8] Danıştay 8. D. E. 1994/5437 K. 1995/4391 T. 14.12.1995
Danıştay 8. D E. 2005/4145 K. 2003/3056 T. 23.06.2003.
Danıştay 8. D . E. 1994/5437 K. 1995/4391 T.14 12.1995 (Danıştay Dergisi sayı:91)
Yargıtay 13. HD E. 2003/17444 K. 2004/7862 T. 24.5.2004

[9]3194 sayılı İMAR KANUNU
Kullanma İzni Alınmamış Yapılar
MADDE 31 - İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir.

[10] “Yapı kullanma izni bulunmayan kullanım yerlerine elektrik enerjisi verilmez.”(HGK E. 2000/19–146 K. 2000/145 T. 1.3.2000)


[11] Yargıtay 13.HD. E.2006/13231 K.2007/640 T. 25.01.2007-Legal Hukuk Dergisi Temmuz 2007 sayı 55s.2267-2268

[12] Yargıtay 13. HD E. 2002/11432 K. 2003/321 T. 20.1.2003

[13] HGK E. 2003/13-492 K. 2003/505 T. 24.9.2003


[14] “Elektrik,Su ve doğal gaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinden yararlanmak için öngörülen koşulları idare tek taraflı kamu gücüne dayanarak belirlediğinden abone olma ve sözleşme koşullarından doğan uyuşmazlıkta idari yargı yeri görevlidir. “(Danıştay 8. D E. 1998/2595 K. 1998/4026 T.3.12.1998 )


[15] Kiracının kaçak su veya elektrik tüketiminden ev sahibi abonenin sorumluluğu-Azmi Çağatay BİLGİN-Terazi hukuk dergisi şubat-2007 sayı:6 s.25-29

[16] Danıştay 8. D E. 1990/1375 K. 1990/1090 T.11.10.1990


[17] Danıştay 8. D E. 1995/3292 K. 1997/4323 T.30.12.1997

[18] Yargıtay 2.CD. E.2007/2973 K.2007/6502 T.09.05.2007 –Legal Hukuk Dergisi Temmuz 2007 sayı 55 s. 2299

[19]Türk Ceza Kanunu ; Hırsızlık
MADDE 141 - (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.


[20] Türk Ceza Kanunu Mühür bozma
MADDE 203 - (1) Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.


[21] Danıştay Dergisi Sayı 96


[22] Bakiniz Mahalli idareler genel müdürlüğünün 9.6.2005 tarih ve 4478/81392 sayılı görüşü

[23] Yargıtay 3. HD E. 1997/11576 K. 1997/12968 T. 16.12.1997 -3. HD E. 1981/1229 K. 1981/1312 T. 10.3.1981. Uyuşmazlık Mahkemesi (Hukuk Bölümü) E. 2004/95 K. 2005/9 T. 7.3.2005


[24] Yargıtay 3. HD E. 1981/1229 K. 1981/1312 T. 10.3.1981-Uyuşmazlık Mahkemesi (Hukuk Bölümü) E. 2004/95 K. 2005/9 T. 7.3.2005


[25] Uyuşmazlık Mahkemesi (Hukuk Bölümü) E. 2004/95 K. 2005/9 T. 7.3.2005


[26] “DSİ.nce verilen suyu arama belgesi, su tahsis kararı niteliğinde olmadığından, bu belgeye göre bulunan suya yapılan müdahalelerden doğan davalar, adli yargının görevine girer. (Yargıtay 3. HD E. 1993/13934 K. 1993/23332 T. 27.12.1993)

[27] 2872 sayılı ÇEVRE KANUNU

Madde 11. (Değişik madde ve başlığı: 5491 - 26.4.2006 / m.8) ….Atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacaklar, bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın, arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorundadırlar. Bu hizmetlerden yararlananlardan, belediye meclisince ve bu maddede sorumluluk verilen diğer idarelerce belirlenecek tarifeye göre atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınır.


[28] İstanbul Barosu Dergisi sayı 2007/2 s.769-771

[29] Legal Hukuk Dergisi temmuz 2007 sayı 55 s.2239-2240
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kaçak Su Kullanımı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
06-01-2007 - 14:15
(6321 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 10 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 9 okuyucu (90%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (10%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
51695
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 20 saat 54 dakika 21 saniye önce.
* Ortalama Günde 8,18 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 40158, Kelime Sayısı : 3294, Boyut : 39,22 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 16 kez indirildi.
* 16 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 453
Yorumlar : 1
Güzel bir çalışma olmuş,faydalandım.(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,39566493 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.