Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Türk Ceza Kanunu’nda Ve Bankacılık Kanunu’nda Etkin Pişmanlık

Yazan : Cevat Özel [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Etkin pişmanlıkla ilgili olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki düzenlemelerle 5411 sayılı Bankacılık Yasası'ndaki etkin pişmanlık halinin irdelenmesi






TÜRK CEZA KANUNU’NDA VE BANKACILIK KANUNU’NDA


ETKİN PİŞMANLIK



I- ETKİN PİŞMANLIK NEDİR?

“Etkin pişmanlık” kavramını açıklayabilmek için bu kavram içerisinde yer alan “Etkin”, “Pişmanlık” ve “Pişman” kelimelerinin sözlük anlamlarına bakmakta yarar vardır.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu tarafından neşredilen Türkçe Sözlükte;
“Etkin” kelimesi; (Hareketli, işleyen, çalışan, faal, aktif),
“Pişmanlık” kelimesi; ( Pişman olma durumu, nedamet),
“Pişman” kelimesi; (Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim olan) şeklinde açıklanmaktadır.
Bu açıklamalardan hareketle “Etkin Pişmanlık” kavramı; kişinin yaptığı kötü bir işten, işlediği hoş karşılanmayan bir fiilinden dolayı hiçbir zorlama ve baskı olmaksızın kendiliğinden nedamet duyması, pişman olması ve bu pişmanlığını iç aleminde muhafaza etmekle iktifa etmemesi, dışa vurması, dış aleme bazı hareketleriyle yansıtması olarak tarif edilebilir.
5237 sayılı Yasa’nın aşağıda verilen çeşitli maddelerinde bu hareketler; gönüllü olarak”, “kendiliğinden”, “bizzat pişmanlık göstererek”, “pişmanlık duyarak”, “etkin pişmanlık göstererek” şeklinde ifade edilmektedir.

II- TÜRK CEZA KANUNU’NDAKİ ETKİN PİŞMANLIK

5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun “Genel hükümler” başlıklı 1 inci kitabındaki maddeler arasında “Etkin pişmanlık” kavramıyla ilgili genel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yasa koyucu, “Etkin pişmanlık” halini sınırlı sayıdaki bazı suç tipleri bakımından kabul etmiş, genel bir düzenleme yapmaktan kaçınmış, bazı maddelerin üst tarafına “Etkin pişmanlık” başlığını koyduğu halde diğer bazı maddelerde bu başlığı koymaktan nedense kaçınmış ve etkin pişmanlıkla ilgili düzenlemeyi maddelerin içindeki fıkralarda yapmayı tercih etmiştir.

A) 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun “Etkin pişmanlık” başlığını taşıyan maddeleri aşağıda gösterilmiştir:

1) Madde 93 - (1) Organ veya dokularını satan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suç haber alındıktan sonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse; hakkında verilecek cezanın, yardımın niteliğine göre, dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
2) Madde 110 - (1) Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
3) Madde 168 - (1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, taksirli iflas ve karşılıksız yararlanma suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın,
birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.
(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
4) Madde 192 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz.
5) Madde 201 - (1) Sahte olarak para veya kıymetli damga üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya kabul eden kişi, bu para veya kıymetli damgaları tedavüle koymadan ve resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların üretildiği veya saklandığı yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Sahte para veya kıymetli damga üretiminde kullanılan alet ve malzemeyi izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve bu malzemenin üretildiği veya saklandığı yerleri ilgili makama haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve bu malzemenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
6) Madde 221 - (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.
7) Madde 248 - (1) Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
(2) Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
8) Madde 254 - (1) Rüşvet alan kişinin, soruşturma başlamadan önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin soruşturma başlamadan önce durumu yetkili makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
(2) Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, soruşturma başlamadan önce, pişmanlık duyarak durumdan soruşturma makamlarını haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz; verdiği rüşvet de kamu görevlisinden alınarak kendisine iade edilir.
(3) Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, soruşturma başlamadan önce, pişmanlık duyarak durumdan soruşturma makamlarını haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
9) Madde 269 - (1) İftira edenin, mağdur hakkında adli veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.
(3) Etkin pişmanlığın;
a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,
b) Mağdurun mahkumiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,
c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri,
İndirilebilir.
(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;
a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,
b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri,
İndirilebilir.
(5) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.
10) Madde 274 - (1) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.
(2) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir.
(3) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkumiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.
11) Madde 293 - (1) Tutuklu veya hükümlünün, kaçtıktan sonra etkin pişmanlık göstererek kendiliğinden teslim olması halinde, kaçtığı günden itibaren teslimin gerçekleştiği güne kadar geçen süre dikkate alınarak, verilecek cezanın altıda beşinden altıda birine kadarı indirilir. Ancak, kaçma süresinin altı ayı geçmesi halinde cezada indirim yapılmaz.
Suç faillerinin, yukarıdaki maddelerde öngörülen cezasızlık hallerinden, indirimlerden yararlanabilmeleri için; serbest iradeleri ile bizzat kendileri isteyerek, hiçbir zorlama olmadan faal nedamet getirmelerinin, pişman olmalarının arandığı görülmektedir.
Bu zorunluluğun; 93 üncü maddenin 2 nci, 192 nci maddenin 3 üncü, 221 maddenin 2 ve 4 üncü, 248 inci maddenin 2 nci fıkralarında (gönüllü olarak), 110 ve 293 üncü maddelerde (kendiliğinden), 168 inci maddenin 1 inci fıkrasında (bizzat pişmanlık göstererek), 221 inci maddenin 3 üncü, 254 üncü maddenin 2 nci ve 3 üncü fıkralarında (pişmanlık duyarak) sözcükleri ile vurgulandığı görülmektedir.

B) Türk Ceza Kanunu’nun, “Etkin pişmanlık” başlığını taşımayan ancak fıkralarında bu anlama gelecek düzenlemeler yapılan maddeleri şunlardır:
Azmettirme
1) Madde 38 - (1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hallerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.
İmar kirliliğine neden olma
2) Madde 184 - (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.
Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören
3) Madde 230 - (1) Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(5) Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medeni nikah yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.
Yalan yere yemin
4) Madde 275 - (1) Hukuk davalarında yalan yere yemin eden davacı veya davalıya bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Dava hakkında hüküm verilmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.
(3) Hükmün icraya konulmasından veya kesinleşmesinden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir.
Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme
5) Madde 281 - (1) Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.
(2) Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) İlişkin olduğu suç nedeniyle hüküm verilmeden önce gizlenen delilleri mahkemeye teslim eden kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
6) Madde 282 - (1) Alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz.
Muhafaza görevini kötüye kullanma
7) Madde 289 - (1) Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle el konulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin bu malın sahibi olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan suçun konusunu oluşturan eşyayı kovuşturma başlamadan önce geri veren veya bunun mümkün olmaması halinde bedelini ödeyen kişi hakkında verilecek cezaların beşte dördü indirilir.
(3) Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle el konulmuş olan malın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle kaybolmasına veya bozulmasına neden olan kişi, adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bir suça ilişkin soruşturma veya kovuşturma kapsamında el konulan eşyayı amacı dışında kullanan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak
8) Madde 297 - (1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Silahlı örgüt
9) Madde 314 - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
Suç için anlaşma
10) Madde 316 - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez.

Dikkat edilirse bu bölümdeki düzenlemelerde (A) bölümündeki maddelerde olduğu gibi gönüllü olmak, pişmanlık duymak aranmamakta, belirli davranışları yerine getirmek cezasızlık halinden ya da cezada indirimden yararlanmak için kafi sayılmaktadır.
Her iki halde de yasa koyucunun faillerden suç tiplerine göre belirli şekillerde davranmalarını beklediği görülmektedir.
Bu davranış biçimleri;
a) “Resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vermek”,
b) “Suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına yardım etmek”,
c) “Soruşturmaya başlanmadan önce mağduru güvenli bir yerde serbest bırakmak”,
d) “Malı aynen geri vermek veya zararı tazmin etmek”,
e) “Yasalara aykırı olarak temin ettiği menfaati iade etmek”,
f) “Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu kabul etmek”,
g) “Teslim olmak”,
h) “Azmettirenin kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlamak”,
ı) “İmar planına ve ruhsatına uygun hale getirmek”,
i) “Medeni nikah yapmak”,
j) “Gerçeği söylemek”,
k) “Gizlenen delilleri teslim etmek”,
l) “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlamak veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vermek”,
m) “Suç ittifakından çekilmek” şeklinde özetlenebilir.

Etkin pişmanlık halinde yasa koyucunun suç failine “ cezaya hiç hükmolunmama” ve “ cezalarda indirim yapma” gibi iki tür atıfette bulunduğu görülmektedir.
a- Cezaya hiç hükmolunmamasını öngören düzenlemeleri içeren maddeler;
93/1, 184/5, 192/1-2-4, 201/1-2, 221/1-2-3-4.İlk cümle, 230/5, 254/1-2-3, 274/1, 275/2, 282/5, 316/2
b- Cezada muhtelif oranlarda indirim yapılmasını öngören düzenlemeleri içeren maddeler;
38/3, 93/2, 110, 168, 192/3, 221/4.İkinci cümle 248/1-2, 269/1-2-3-4, 274/2-3, 275/3, 281/3, 289/2, 293/1.Birinci cümle, 297/4

III- BANKACILIK KANUNU’NDA ETKİN PİŞMANLIK DÜZENLEMESİ VAR MI?

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun; “Yaptırımlar, Soruşturma ve Kovuşturma Hükümleri” başlıklı on dördüncü kısmının “İdari para cezaları” başlıklı birinci, “Suçlar” başlıklı ikinci, “Kovuşturma usulü” başlıklı üçüncü bölümünde ve diğer bölümlerinde yer alan maddelerin hiç birinde “Etkin pişmanlık” başlığını taşıyan ayrı bir düzenleme olmamakla birlikte 160 ıncı maddenin 5 inci fıkrasında zimmete geçirilen miktarın gönüllü olarak ödenmesi gereğinden bahsedilmektedir.
Bilindiği gibi yukarıda tam metni verilen 5237 sayılı Yasa’nın 248 inci maddesinin 2 nci fıkrasında da ödemenin “gönüllü olarak” yapılması indirim için şart koşulmaktadır.
Mukayeseye imkan vermek açısından her iki Yasanın ilgili düzenlemeleri aşağıya aynen alınmıştır:
5237 S.K. Madde 248/2 Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
5411 S.K.Madde 160/5 Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
Banka patronlarının TMSF ile aylarca süren müzakerelerden sonra ödemeyi kabul etmek zorunda kaldıkları miktarlar yönünden “gönüllü” olarak ödemede bulunduklarını kim söyleyebilir? Bu kişilerin hemen hepsinin, TMSF’nun; kendileri, aileleri, şirketleri üzerindeki baskılarından kurtulmak, tedbirleri ve yurtdışı çıkış yasaklarını kaldırtmak, yönetimlerine el konulan şirketlerine bir an önce kavuşmak, ceza indirimlerinden yararlanmak gibi saiklerle protokolleri imzalamak zorunda kaldıkları bilinen bir gerçektir.
Anılan kişiler kendilerini o kadar baskı altında hissetmektedirler ki ekonomik gidişattan kaynaklanan banka zararları dahi kendilerinden sanki zimmetlerine geçirmişler gibi talep edilmesine rağmen seslerini çıkartamamaktadırlar.
Oysa bu miktarlar belirlenirken YCGK.nun 31.05.2005 tarih, 2004/11-158 Esas, 2005/58 sayılı içtihadında da belirtildiği gibi ülkemizin geçmişte yaşadığı olağandışı para hareketleri ile Türk parasının döviz karşısındaki değer kayıpları, 2000 yılı Kasım ve 2001 yılı Şubat aylarında yaşanan büyük ekonomik krizlerin Banka malvarlıklarına yönelik menfi etkileri dikkate alınmalıdır.
Güngör Uras isimli ekonomi yazarının 07.07.2005 tarihinde habertürk.com isimli sitedeki yazısında isabetle vurguladığı gibi; batan bankaların çoğu hükümetin gözetiminde iken ve yönetimlerinde hükümetin temsilcileri bulunduğu sırada batmışlardır. Özel bankaların yanı sıra kamu bankaları da batmış ancak bunların zararları yöneticilerinin zimmeti olarak telakki edilmemiş, “görev zararı” adı altında kamufle edilmiştir. Aynı olumsuz ekonomik ortamda faaliyet gösteren bankaların bir kısmının zararını zimmet olarak değerlendirir ve yöneticilerini cezalandırırken kamuya ait diğer kısmının yöneticileri için hiçbir yaptırım uygulamamak adil bir davranış olmasa gerektir. Özel ya da kamuya ait bankaların batmasında olanı biteni sadece seyreden, hiçbir müdahalede bulunmayan hükümetlerle bürokratların sorumlulukları, ekonomiyi allak bullak eden, krize neden olan IMF’in ve hükümetin yanlış ekonomik politikalarının göz ardı edilmemesi şarttır.
Burada iki zimmet suçu arasındaki farklılıklara bir nebze dikkat çekmek isteriz. Yasa koyucu; 5237 sayılı Yasada zimmet suçu faillerine öngördüğü hapis cezasından daha fazlasının banka zimmeti faillerine uygulanmasını istemiş, ayrıca adli para cezası öngörmüş, daha da ileri giderek zararı tazmin etmedikleri sürece faillerin koşullu salıverilme hükümlerinden yararlandırılmamasını uygun görmüştür.
Son yıllarda ardı ardına gelen ekonomik krizlerin de etkisiyle batan bankaların bir kısmının, “hortumcu” tabir edilen hakim ortakları veya yöneticileri tarafından içlerinin boşaltıldığı iddialarına tepki olarak Bankacılık Yasasının çıkartıldığını, tepki yasası olduğunu söyleyenlere hak vermek gerekmektedir.
Banka zimmeti gibi gerçek zimmet/zarar miktarının ortaya çıkarılmasının uzun zaman aldığı, bu maksatla banka sahipleri ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu arasında yapılan uzun görüşmeler ve pazarlıklardan sonra belli bir rakamda uzlaşıldığı bilinmektedir. Banka zimmetinden sorumlu kişilerin ödeme iradesini çok önceden ortaya koymalarına rağmen uzlaşma sağlanan rakamın aylar sonra belirlenebildiği durumlarda ceza tahkikatı aşama kaydetmiş, soruşturma safhasından kovuşturma aşamasına geçilmiş olabilir. Bu durumda ödeme iradesinin ortaya konulduğu tarihin mi yoksa rakamda uzlaşıldığı tarihin mi dikkate alınması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır.
Doç. Dr. Adem Sözüer’in Hukuki Perspektifler Dergisi’nin 5 inci sayısında yayımlanan YENİ BANKACILIK KANUNU’NDA SUÇLAR VE YAPTIRIMLAR başlıklı makalesindeki görüşe göre; burada hakkaniyete uygun olan çözüm, ödeme iradesinin ilk defa ortaya konulduğu tarihin esas alınmasıdır. Bu görüşe katılmamak mümkün değildir.
Bir öneri olarak; bankalarındaki zimmetten sorumlu olan banka sahiplerinin veya hakim ortaklarının TMSF ile ödeme takvimi konusunda anlaşmaya varmaları, buna uymaları ve gerekli teminatları göstermeleri durumunda “suçlarını ikrar etmiş kabul edilmeleri” yerine ödemenin tümüyle yapılmış kabul edilmesi ve indirimlerin tüm sanıklar yönünden buna göre hesaplanmasının hakkaniyete uygun olacağı düşünülmektedir.
Anlaşma şartlarının ihlal edilmesi, taksitlerin zamanında ödenmemesi durumunda protokolü imzalamış olan banka sahipleri veya hakim ortaklarına yapılmış indirimler geri alınabilir; diğer sanıkların cezalarının infazı ise indirimli hale göre yapılabilir. Böylece protokollerde taraf olmayan, protokol şartlarına uyup uymama konusunda hiç bir inisiyatifleri bulunmayan, esasen protokollerdeki ağır ödemeleri yapmaları da kendilerinden beklenmeyen ve hasbelkader banka patronu veya hakim ortağı ile yargılanıp mahkum edilen banka mensupları ve diğer kişilerden oluşan sanıklar daha fazla mağdur edilmemiş olur. Bu sanıklar genellikle bankalarda çalışıp emeklerinin karşılığı olan ücretlerini alan, banka malvarlığından hiçbir şekilde nemalanmayan, işlerini kaybetme korkusuyla banka sahiplerinin talimatlarını yerine getirmek zorunluluğunda olan insanlardır. Banka sahipleri gibi cezalandırılmalarının hakkaniyete aykırı olacağı aşikardır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Türk Ceza Kanunu’nda Ve Bankacılık Kanunu’nda Etkin Pişmanlık" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Cevat Özel'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
12-12-2006 - 08:16
(6346 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
37108
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 8 saat 29 dakika 20 saniye önce.
* Ortalama Günde 5,85 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 36572, Kelime Sayısı : 3455, Boyut : 35,71 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 2 kez arkadaşa gönderildi.
* 5 kez indirildi.
* 9 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 430
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,10136795 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.