Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 6360 Sayılı Kanunla Mahalleye Dönüşen Köylerin Durumu

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
İller ve Belediyeler Dergisi (2014), Şubat Sayı: 790

6360 SAYILI KANUNLA MAHALLEYE DÖNÜŞEN KÖYLERİN DURUMU


Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı


Köy, sayıca en yaygın olan yerel yönetim biçimidir.Türkiye’de halen 34.283 köy vardır. Ancak, yetersiz teşkilat yapıları, yeterli gelir kaynaklarının olmayışı gibi nedenlerden dolayı köyler en etkisiz yerel yönetim birimi haline gelmişlerdir. 1924 tarihli Köy Kanunu Köy’ün en belli başlı geliri olarak imece ve salmayı saymıştır. Ancak toplumda meydana gelen toplumsal değişim ve kente hızlı göç gibi nedenler imeceyi bir bütçe geliri olmaktan çıkarmıştır.1939 tarih ve 3664 sayılı yasa ile üst tavanı 20 TL olarak belirlenen salma’nın günümüzde bir değeri kalmamıştır. Köyler, belde belediyelerinden daha zor durumda olup kaynakları olmadığı için hizmet sunma imkanları da kalmamıştı. 6360 sayılı “On dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile büyükşehir olan 30 ildeki tüm köy tüzel kişilikleri kaldırılmıştır. Mevcut tüm köyler ilçe belediyelerine mahalle olarak bağlanacaktır. 6360 sayılı Kanunla il özel idarelerinin % 37'si, belediyelerin % 55'ü, köylerin % 49'ü kaldırılmaktadır. Bu Kanun kapsamında 1.591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği sona ermektedir. Bu açıdan bakıldığında, 6360 sayılı Kanun ülkemizin yerel yönetim sistemi bakımından önemli bir değişim anlamına gelmektedir.

6360 sayılı Kanun kapsamında büyükşehir olan kentler arasında en fazla köye sahip olan kent Şanlıurfa'dır. Şanlıurfa'da 1.155 adet köy bulunmaktadır. 1.155 adet köyden 235'inde içme suyu yetersizdir. 50 köyde ise içme suyu olmakla birlikte suyun debisi yeterli değildir. Yalnızca 187 köyde kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Tüm köylerin yolu olmakla birlikte; bu yolun 3.700 km'lik bölümü asfalt, 3.600 km'lik bölümü ise stabilize yoldur (sanliurfa.gov.tr., 6.6.2013). Şanlıurfa'da aşiretler ya da aileler arası kavgalar nedeniyle köyler kendi içinde bölünmüştür. Bu bölünmüşlüğün sonucu olarak Şanlıurfa'da 1.155 köyün yanında 1.582 adet mezra bulunmaktadır (sanliurfa.gov.tr., 6.6.2013) Her bir mezra için ayrı ayrı yol, su, elektrik gibi temel kamu hizmetlerinin götürülmesi gerekmektedir. Şanlıurfa'da köyü ile kent merkezi arasının 150 km olduğu yerleşim yerleri bulunmaktadır. Şanlıurfa ile Ceylanpınar ilçesi arası 140 km'dir. Karacadağ belde belediyesi ile kent merkezi arası 127 km'dir. Benzer bir durum, Antalya ve Konya gibi kentler için de geçerlidir. Kemal Gözler’e göre “Birkaç yıl uygulamadan sonra bu Kanunu yapanlar, köylerin 60 km uzaktan idare edilmesinin pahalıya patladığını anlayacak ve köylere de tüzel kişiliklerini geri verecektir. “

1.6360 sayılı yasa ile getirilen il sınırında büyükşehir belediye modelinin gerekçesi nedir?

6360 Sayılı Yasa, büyüyen kentlerde ortaya çıkan şu sorunlara çözüm üretmeyi hedeflemektedir:
1. Planlama ve koordinasyonun sağlanamayışı,
2. Kaynak israfının önlenerek etkin ve yerinde kullanımının sağlanması,
3. Küçük ölçekli belediye ya da köylerin beraberinde getirdikleri çevre, ulaşım ve benzer sorunların çözümünde kendi başlarına yeterince verimli olamamaları,
4. Yetersiz malî kaynakların olması

İl sınırında hizmet üretecek büyükşehir belediye modelinin aşağıda belirtilen olumlu gelişmeleri ortaya çıkaracağı beklenmektedir:

1.Geniş ölçekte hizmet üreten yerel yönetim birimleri gelişmiş teknolojilerle donatılabilecektir.
2. Geniş ölçekte hizmet üretecek bu yönetimlerde nitelikli teknik personel istihdam edilebilecek, ayrıca iş gücü uzmanlaşacağından verimlilik artışı sağlanacaktır.
3.Geniş ölçekli yerel birimlerden oluşan yerel yönetim sistemi, merkezden gönderilecek kaynakların etkin kullanımını sağlayacaktır.
4. İmar, planlama, ulaşım, itfaiye gibi geniş çerçevede eşgüdüm ve bütünlük içerisinde yürütülmesi gereken mahalli müşterek nitelikteki kamu hizmetlerinin sunumunda etkinlik sağlanabilecektir.
5.Düzenleyici üst imar planları çerçevesinde il çapında uyumlu imar uygulamaları gerçekleştirilebilecektir.

6360 sayılı yasa ile şu temel değişiklikler getirilmiştir:
1. 13 ilde yeni büyükşehir belediyesi kurulmuştur (daha sonra Ordu ili eklenerek sayı 14’e çıkarılmıştır). Toplam büyükşehir sayısı 30 olmuştur.
2. Bütün büyükşehir belediye sınırları il sınırı olmuştur;
3. 30 ildeki il özel idareleri kaldırılmıştır;
4. Yeni ilçeler kurulmuştur;
5. Büyükşehirlerdeki bütün ilçe belediyelerinin sınırı mülki sınır olmuştur;
6. Bu illerdeki bütün belde belediyeleri kaldırılmış ve bunlar bir belediyenin mahallesine dönüştürülmüştür;
7. Bu illerdeki bütün köy yönetimleri kaldırılmış ve bunlar mahalle yapılmıştır;
8. Büyükşehir belediyeleri dışındaki illerde nüfusu 2.000’den az olan belde belediyeleri köye dönüştürülmüştür;
9.Mülki idareye bağlı olarak 30 ilde, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kurulmuştur;
10. Belediyelere gelen merkezi yönetim payları yeniden düzenlenmiştir.
2.Mahalle ile Köy İdaresi Arasındaki Fark nedir?

Mahalle yönetimlerinin Anayasanın 127. maddesinde söz edilen mahalli idare birimlerinden biri olarak sayılmamış olması, yasa ile kurulmamaları, kamu tüzel kişiliklerinin olmayışı, kendilerine özgü bütçe ve personeli bulunmayışı nedeniyle yerel yönetim birimi değildirler . Mahalle muhtarlığı kurumunu düzenleyen 1944 tarih 4541 sayılı "Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun"un gerekçesinde mahalle yönetimi, belde hizmetlerinin görülmesinde idareye yardımcı bir kuruluş olarak öngörülmüştür. Oysa Köy muhtarlığı anayasa’nın 127. maddesine göre kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimdir. Bu nedenle kiralama, satış, vergi toplama, mahkemede temsil gibi birçok yetkisi bulunmaktadır.



3.Mahalleye dönüşen Köylerin devam eden davaları ne olacak?
6360 s. Kanunun geçici 1. maddesinde; “Tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. Bu açık hüküm karşısında, davaların tarafları kanunen değişecek, başka kurumlar yerlerine ikame olacaktır. Bu durumu, mahkemeler resen gözetecek ya da tarafların talebiyle hasımı düzeltecektir. Tüzel kişiliği sona eren köylere ait alacaklar dava konusu olmak şartıyla katıldığı belediye tarafından sulh yoluyla çözülebilir. Dava konusunun miktarına göre belediye meclisi veya encümeni (bu konudaki düzenleme 5393 sayılı Kanunun 18/h ve 34/f maddelerinde düzenlenmiştir) karar verecektir. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 27/09/2010 tarih ve 26705-45151 sayılı görüşü“ ……..Belediyesi köy iken muhtarlıkça 442 sayılı Kanun kapsamında dağıtılan arsa bedellerinin tahsili belediyenin sorumluluğunda olup, bu alacaklar dava konusu olması kaydıyla miktarına göre belediye encümeni veya meclisince sulhen halline karar verilebileceği değerlendirilmektedir. “ şeklindedir
4.Mahalleye Dönüşen Köylerden Hemen Vergi Alınmaya Başlanacak mı?

Bu Kanuna göre tüzel kişiliği kaldırılan köylerde, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisi ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım payları beş yıl süreyle alınmaz . Buna göre köylü yurttaş 5 yıl sonra %100 artırımlı emlak vergisini ödeyecektir. Hâlen emlâk vergisinden muaf olan, köylere ve köy birliklerine ait tarım işletme binaları, soğuk hava depoları, içmeler ve kaplıcalar ile köylünün hamam, çamaşırhane, değirmenler ve köy odaları için de artık emlâk vergisi ödenecektir. Köylü 5 yıl sonra büyükşehir tarifesi üzerinden, yani yüzde 25 artırımlı olarak çevre temizlik vergisi ödemek durumunda kalacaktır.Yol, kanalizasyon ve su tesislerinin harcamalarına katılma payı ödenecektir. Belediyece yapılan, onarılan ve genişletilen yolların iki tarafında bulunan gayrimenkul sahiplerinden yol harcamalarına katılma payı, kanalizasyon ve su tesisleri yapımında bundan faydalanan gayrimenkul sahiplerinden kanalizasyon harcamalarına katılma payı ve su tesisleri harcamalarına katılma payı alınacaktır. Bu uygulamaya da 5 yıl sonra başlanılacaktır.Köylüye bunların dışında da ilâve vergi ve harç ödeme yükümlülüğü gelmektedir.
Emlak vergisinden muafiyetin 6360 sayılı yasa ile yapıldığı oysa değişikliğin Emlak Vergisi kanununda yapılmasının şart olduğu yönündeki itirazlara gelince;
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1610 sayılı Kanunun 14. Maddesiyle değişik 22. maddesinde, bina ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin bu kanuna eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği hükme yer verilmiş bulunmaktadır.
Söz konusu 22. maddenin düzenleniş amacı, maddenin gerekçesinde, "Bu Kanun, muafiyet ve istisna konularını çok geniş olarak kapsamına altmıştır. Ayrıca özel kanunlarla tanınmış muaflık ve istisna hükümlerinin saklı tutulması vergide eşitlik ilkesini bozmaktadır.
Diğer taraftan mahalli idarelerin başlıca gelir kaynağı olan emlak vergisinde bazı kuruluşlara muaflık ve istisnalar tanınması verginin verimliliğine menfi yönde etki yapmakta ve mahalli idarelerin finansman kaynaklarını azaltmaktadır.
Bu nedenle Emlak Vergisi Kanununda yer alan muafiyet ve istisnalar yeter görülmüş ve arsa ve arazi vergileriyle ilgili muaflık ve istisna hükümlerinin Emlak Vergisi Kanununa eklenmek veya bu kanun hükümlerinde değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenmesi esası getirilmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
Bu hükmün Anayasa`nın emredici bir hükmüne dayanılarak korunmuş bir hüküm olmadığı, başka deyişle, kanun koyucunun takdir hakkına dayanarak koyduğu bir hüküm olduğu bilahare başka bir kanunla değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği hususları tartışmasızdır. Ancak bu kanundan sonra düzenlenmiş bulunan diğer kanunlarda, yasa koyucunun bu iradesini değiştirdiğini belirlemek zorunludur. (Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Daire T: 11.02.1988 E:1987/3 - K:1988/1 )Sonuç itibariyle 6360 sayılı yasa ile getirilen Emlak Vergisi muafiyeti uygulanacaktır.
5.Köyden mahalleye dönüşen yerlerle ilgili olarak Büyükşehir tip mimari projeler yapabilir mi?

İlçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin talep etmeleri hâlinde büyükşehir belediyeleri bu Kanuna göre tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüşen köylerde yapılacak ticari amaç taşımayan yapılar için yürürlükteki imar mevzuatı doğrultusunda yörenin geleneksel, kültürel ve mimari özelliklerine uygun tip mimari projeler yapar veya yaptırır. Tip mimari projenin uygulanacağı alan sınırını belirlemeye ilgili ilçe belediyesi yetkilidir. Tip mimari projeler doğrultusunda ilgili belediyesince gerekli mühendislik projeleri yapılır ya da yaptırılır. Bu projeler ilgili belediyesince başvuru sahiplerine ücretsiz verilir ve uygulaması denetlenir. Yapılacak inşaatlarda tip projeler dışında özel proje uygulanmak istenmesi durumunda bu projeler yürürlükteki mevzuat uyarınca ilçe belediyesi tarafından onaylanır.(m3/1) Tip projelerle kentlerde görülen tekdüze yapılaşmanın köylerde de olacağı endişesi bulunmaktadır.
6.Köylerde Görev Yapan Geçici ve Gönüllü Köy Korucularının Görevi Sona Erecek mi?

Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde görev yapan geçici ve gönüllü köy korucuları hâlen görev yaptıkları yerlerde görev yapmaya devam ederler. Bunlar 18/3/1924 tarihli ve 442 s. Köy Kanunu ve diğer mevzuatta kendileri için öngörülen haklardan aynı şekilde yararlanmaya devam ederler.Bu yerler için ihtiyaç olması hâlinde aynı usulle yeni görevlendirmeler yapılabilir. Geçici köy Korucuları yönetmeliği, milli emniyet ve milli güvenlikle ilgili olan ve gizlilik derecesi taşıdığından resmi gazetede yayınlanmamıştır. Geçici ve gönüllü köy korucularının memur veya kamu görevlisi olmadığına dair Danıştay 1. dairesi,19.12.1996/131-242 sayılı istişari kararı mevcuttur. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi de 10.12.1985 tarih ve E.1985/5, K.1985/23 sayılı kararı ile de geçici köy korucularının Anayasanın 128. maddesi kapsamına girmediği yani memur veya diğer kamu görevlilerinden sayılamayacakları sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre bunların devri söz konusu olmayacaktır.

7.Köy tüzel kişiliği kaldırıldığından meraya yapılan müdahalelerde TCK 154.maddesindeki suç oluşacak mı?

5393 sayılı Kanunun 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Mevzuatla orman köyleri ve orman köylüsüne tanınan hak, sorumluluk ve imtiyazlar orman köyü iken mahalleye dönüşen yerler için devam eder. Bir belediyeye katılarak mahalleye dönüşen köy, köy bağlısı ve belediyelerce kullanılan mera, yaylak, kışlak gibi yerlerden bu mahalle sakinleri ve varsa diğer hak sahipleri 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri çerçevesinde yararlanmaya devam eder.” Köy tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallar veya eklentilerinin malikmiş gibi tamamen veya kısmen tecavüz edilmesi halinde hak sahibini işgalciye karşı korumayı ön gören bir düzenleme Hakkı olmayan yere tecavüz suçunu düzenleyen,5237 sayılı TCK’nin 154’üncü maddesinde yer almaktadır.

TCK’nin 154. maddesinin ikinci fıkrasında köy tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları kısmen veya tamamen zapt eden, bunlar üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp eken kimse hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.

154.madenin 2.Fıkrasında meraya yapılan müdahalelerde suçun oluşması için bu yerlerin yalnızca “köy tüzel kişiliğine ait olan” veya “öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş yerlerden” olması gerekir.

Dolayısıyla belediye sınırları içerisinde kalan bu tarz mera, harman yeri, yol ve sulak gibi yerlere yapılan tecavüzler bakımından TCK’nin 154/2’nci maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

7.1.Belediye Sınırları içindeki mera ile köy merası aynı nitelikte değil midir? Yasa koyucunun köy merası için suç ve ceza ihdas ederken belediye sınırları içinde kalan meralar için suç ve ceza öngörmemesi Anayasaya aykırı olmaz mı?

Anayasa Mahkemesinin 17.04.2004 tarih ve 25495 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2000/83 esas ve 2004/26 karar sayılı Mülga Türk Ceza Kanunun 513.maddesinin 2.fıkrasıyla ilgili verdiği kararında belirttiği üzere idari yapılanma ve buna dayalı olarak aldıkları hizmet bakımından köylerde yaşayanlarla, belediyenin bulunduğu yerlerde yaşayanların aynı hukuksal konuma sahip olmadıkları bu bağlamda belediye sınırları içerisinde yer alan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi yerler ile köy sınırları içerisinde yer alan köy tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmazların aynı nitelikte olamaz.Belediye sınırları içerisinde yer alan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi yerler normal kamu arazisi olarak değerlendirilmektedir. Anayasa Mahkemesi ne yazık ki Anayasa'nın "Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması" başlıklı 45. maddesinde, "Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için gereken tedbirleri alır" hükmüne yer verilmiş olmasına rağmen bu tedbirlerin türü ile uygulanma yöntemi yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır diyerek yasa koyucunun köy merası için ayrı koruma belediye sınırları içindeki meralara farklı bir koruma getirebileceğine ve bununda anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.

8.Bütçede ,mahalleye dönüşen köylerin alt yapı hizmetleri için en az ne kadar pay ayrılacaktır ?

İstanbul ve Kocaeli hariç, büyükşehir, büyükşehir ilçe belediyeleri ve bağlı idareler yatırım bütçelerinin en az %10’unu 10 yıl süre ile bu kanun kapsamında belediye sınırlarına dâhil olan yerleşim yerlerinin altyapı hizmetleri için ayırır ve kullanırlar. Bu düzenlemenin köylerin altyapı hizmetlerinin tamamlanması bakımından önemli bir güvence sağlayacağı açıktır.

9.Mahalleye dönüşen köylerdeki mevcut yapılar için belediyeden yapı ruhsatı/yapı kullanma izin belgesi alınacak mı?
Bu Kanunla mahalleye dönüşen köylerde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Ulusal Adres Bilgi Sistemine kayıtlı veya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uydu fotoğraflarıyla tespit edilen, entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler ile bu yerlerde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, fırın, kahve, lokanta, pansiyon, tanıtım ve teşhir büfeleri, yerleşim yeri halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatifler işletme ruhsatı almış sayılır. Bu işletmelerin bulunduğu binalar ile konutlardan, bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar bitirilmiş olanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediye ya da üniversiteler tarafından fen ve sanat kuralları ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun yapıldığı tespit edilenler ruhsatlandırılmış sayılır. Ayrıca bu yapılar elektrik, su ve bunun gibi kamu hizmetlerinden yararlandırılır. Ancak; bu fıkranın öngördüğü uygulamaların özel kanun hükümlerine aykırı olması durumunda, özel kanun hükümleri geçerlidir.
9.1.Mahalleye dönüşen köylerde seçimlerden sonra hangi koşullarda yapı yapılabilecektir?
Yeni büyükşehir belediye modeliyle köylerin mahalleye dönüşmesiyle artık imar kanununun 27.maddesinden yararlanmaması dolaysıyla Türk Ceza kanunun 184. Maddesindeki imar kirliliğine neden olma suçuna muhatap olmaları an meselesiyken yapılan yasal düzenlemeyle büyükşehirler adı mahallede olsa kırsal yerleşim özelliği devam eden yerlerde imar mevzuatı açısından köye ait düzenlemelerden yararlanması sağlanmış oldu. 3194 sayılı İmar kanunun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8.maddesinde 6495 sayılı torba yasa ile eklenen (ğ) fıkrasına göre; (“Ek: 12/7/2013-6495/73 md.) Büyükşehir belediyesi sınırının il sınırı olması nedeniyle mahalleye dönüşen, nüfusu 5.000’in altında kalan ve kırsal yerleşim özelliği devam eden yerlerdeki uygulamalar, büyükşehir belediye meclisince aksine bir karar alınmadıkça, uygulama imar planı yapılıncaya kadar 27 nci madde hükümlerine göre yürütülür. Kırsal alanlarda iş yeri açma ve çalışma izni; kadimden kalan veya yapıldığı tarihteki mevzuat kapsamında yola cephesi olmaksızın inşa edilen yapılar ile köy yerleşik alanlarda kalan yapılara kırsal yapı belgesine, yerleşik alan sınırı dışındaki diğer yapılara ise yapı kullanma izin belgesine göre verilir. Köylerde bulunan konutlarda, iş yeri açma ve çalışma izni alınarak ev pansiyonculuğu yapılabilir. Kamuya ait bir yaya veya taşıt yoluna cephe sağlanmadan yapı inşa edilemez, parsel oluşturulamaz. Yerleşme ve yapılaşma özellikleri, mimari doku ve karakteri, gelişme düzey ve potansiyeli açısından önem arz eden köylerde bu özellikleri korumak, geliştirmek ve yaşatmak amacıyla muhtarlık katılımı ile ilgili idarelerce köy tasarım rehberleri hazırlanabilir. Köy tasarım rehberleri ilgili idare meclisi kararı ile onaylanır ve uygulanır. “ Bu yeni düzenlemeye göre büyükşehir olan illerde mahalleye dönüşen ve nüfusu 5.000’in altındaki köylerde uygulama imar planı yapılıncaya kadar-büyükşehir belediye meclisi aksine bir karar almadıkça- 27 inci madde hükümleri uygulanmaya devam edilecektir.

İmar para cezasının uygulanmasında yetkili belediye öncelikle büyükşehir ilçe belediyesidir. Ancak büyükşehir belediyesi yaptığı denetimler sonucunda belirlenen eksiklik ve aykırılıkların giderilmesi için ilgili belediyeye üç ayı geçmemek üzere süre verilir. Bu süre içinde eksiklik ve aykırılıklar giderilmediği takdirde, büyükşehir belediyesi imar kanununun 32. ve 42. maddesini uygulayacaktır. Bu hükme göre büyükşehir belediyeleri; belirledikleri ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıları ilgili ilçe belediyesine bildirdikten sonra söz konusu aykırılığın giderilmesi için 3 ay süre ile bekleyecekler ve ilgili ilçe belediyesi tarafından belirtilen aykırılığın giderilmemesi halinde yetkiyi kendiliğinde devralarak gerekli işlemi tesis etmeye yetkili konuma geleceklerdir. Görüldüğü üzere 5216 sayılı Kanun’un 11.maddesi büyükşehir belediyelerine doğrudan bir yıkım ve para cezası uygulama yetkisi vermemekte ancak ilçe belediyesi tarafından 3 ay içerisinde işlem tesis edilmemesi halinde yıkım ve para cezası yetkisinin kullanılmasına izin vermektedir. Kanunun genel manasından çıkarılacağı üzere belirtilen 3 aylık sürenin başlangıç tarihi büyükşehir belediyesi tarafından tespit edilen aykırılıkların ilçe belediyesine bildirildiği tarihtir.Bu tarihin çekişmesiz şekilde belirlenebilmesi için bildirimin tebligat esasına göre yapılması yararlı olacaktır. Burada büyükşehir belediyesi tarafından dikkat edilmesi gereken koşul öncelikle ilçe belediyesine bildirimde bulunmak ve sonrasında 3 ay süreyle beklemektir. Söz konusu süreye uyulmaması işlemi yetki açısından sakatlayacağı kuşkusuzdur.İmar Kanunu’na göre Belediye Encümeni tarafından alınması gereken yıkım ve para cezası kararının Belediye başkanı tarafından tek başına ya da belediye meclisi tarafından alınması hukuken mümkün değildir.

9.1.1.Mahalleye dönüşen Köylerde İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı verilmesi şartları nelerdir?
6360 sayılı Kanunla mahalleye dönüşen köylerde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Ulusal Adres Bilgi Sistemine kayıtlı veya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uydu fotoğraflarıyla tespit edilen, entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapılardaki işletmeler ile bu yerlerde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, fırın, kahve, lokanta, pansiyon, tanıtım ve teşhir büfeleri, yerleşim yeri halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatifler işletme ruhsatı almış sayılır. Bu işletmelerin bulunduğu binalar ile konutlardan, bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar bitirilmiş olanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya belediye ya da üniversiteler tarafından fen ve sanat kuralları ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun yapıldığı tespit edilenler ruhsatlandırılmış sayılır.
3194 sayılı İmar kanunun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8.maddesinde 6495 sayılı torba yasa ile eklenen (ğ) fıkrasına göre; (Ek: 12/7/2013-6495/73 md.) Köylerde bulunan konutlarda, iş yeri açma ve çalışma izni alınarak ev pansiyonculuğu yapılabilir. “

3194 sayılı İmar kanunun “Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar “başlıklı 8.maddesinde 6495 sayılı torba yasa ile yapılan değişiklik ile (Değişik: 12/7/2013-6495/73 md.)”Belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda yapılacak konut, entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile köyde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, köy fırını, köy kahvesi, köy lokantası, tanıtım ve teşhir büfeleri ve köy halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatiflerin işletme binası gibi yapılar için yapı ruhsatı aranmaz. Ancak etüt ve projelerinin valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan yazılı izin alınması ve bu yapıların yöresel doku ve mimari özelliklere, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olması zorunludur. “

Sonuç olarak,2004 yılı itibariyle İstanbul ve Kocaeli’de uygulanan il mülki sınırı uygulaması, 2014’te yapılacak mahalli idareler genel seçimiyle birlikte yeni ve eski toplam otuz büyükşehir belediyesini kapsayacaktır. Dünyadaki yerel yönetim örnekleri, nüfusun yoğun yaşadığı sınırlı bir coğrafi alanda belediyelerin faaliyet gösterdiğini ortaya koyar. Ancak Türkiye’deki yasal değişikliklerle beraber, kentsel alana hizmet sunmak amacıyla kurgulanan belediyelerin hizmet alanına, dağınık halde bulunan ve nüfus oranının çok az olduğu kırsal alanlar da dâhil edildi. Kırsal alanda bulunan ve hizmetten yararlanan vatandaşların kolayca ulaşabileceği ilçe belediyelerinin yetkilendirilmesi gerekirken vatandaşın ulaşmakta güçlük çekebileceği büyükşehir belediyesinin yetkilendirilmesinin isabetli olmadığını düşünüyorum.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"6360 Sayılı Kanunla Mahalleye Dönüşen Köylerin Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-10-2017 - 14:51
(2390 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 5 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
20962
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 saat 33 dakika 14 saniye önce.
* Ortalama Günde 8,77 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 24179, Kelime Sayısı : 3102, Boyut : 23,61 Kb.
* 6 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 4 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1993
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04849505 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.