İHTİYATİ TEDBİRLER
İhtiyati tedbir, dava konusu ile ilgili olarak tarafların hukuki durumunda meydana gelecek zararları önlemek adına düzenlenen, geçici nitelikte bir hukuki korumadır. 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”), birçok alanda olduğu gibi, ihtiyati tedbir konusunda da yeni düzenlemeler getirmiştir. HMK ihtiyati tedbire ilişkin başlıca iki yenilik getirmektedir. Bu yenilikler ihtiyati tedbire karar verecek yetkili mahkemenin hangisi olduğu ve ihtiyati tedbir kararlarına karşı kanun yolları ile ilgilidir. Bununla birlikte ihtiyati tedbir kurumunu düzenleyen maddelerde de sorunları ve belirsizlikleri ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmıştır.
“İhtiyati Tedbir”, HMK’nın “Geçici Hukuki Korumalar” başlıklı 10. Kısmında ilk sırada yer almaktadır. Kanun’un 389. Maddesi, “İhtiyati tedbirin şartları”nı düzenlemektedir. Buna göre bir uyuşmazlık halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hali bulunmalıdır.
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ :
HMK.390. maddesinde, ihtiyati tedbir talebini düzenlemektedir. Buna göre ihtiyati tedbir; dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. Maddenin 2. Fıkrasında, tedbir talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakimin karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebileceği düzenlenmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı vazgeçilmesi mümkün olmayan temel bir yargısal haktır. Ancak bazı durumlarda acilen geçici hukuki korumalara başvurulması ihtiyacı ortaya çıkabilir ve karşı tarafa haber verildiğinde, geçici korumanın etkisinin ortadan kalkması sonucu doğabilir. Bu nedenle hakime, karşı taraf dinlenmeden de ihtiyati tedbire karar verebilme yetkisi tanınmıştır. Karşı tarafı dinleyip dinlememeyi hakim durumun özelliğine göre takdir eder.
Aynı maddede tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm ile tedbir talep edenin; talepten önce, talebinin konusu, dayanakları, tedbirin türü üzerinde düşünmesini ve talebini somutlaştırmasını sağlamak amaçlanmıştır.
TEMİNAT :
Kanun’un 392. Maddesi; tedbir talep edenin haksız çıkması halinde, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermesini emreder. Ancak bu kuralın istisnası bulunmaktadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına karar verebilir.
TEDBİR KARARI :
Talebin ardından mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilecektir. Kanun’un gerekçesinde, ihtiyati tedbir kararı verilirken, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette bir karar verilmemesi gerektiği önemle vurgulanmıştır.
Yürürlükten kalkan 1086 sayılı kanunda ihtiyati tedbirin uygulanması bakımından açık bir süre bulunmamaktaydı. Ancak HMK’nın 393. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde, kararın uygulanmasını talep etmek zorunludur. Aksi halde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkacaktır.
YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/8750
KARAR: 2013/11021
Davacı Tarım Kredi Koop. ...Bölge Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı M... aleyhine 24/08/2012 gününde verilen dilekçe ile kurum zararının tazmini ve ihtiyati tedbir istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ihtiyati tedbir kararına itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 11/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararının tazmini davasıdır. Mahkemece, ara karar ile ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkması nedeniyle ihtiyati tedbire itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 24-8-2012 tarihli tensip kararı ile ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilmiş ve gerekçeli karar yazılarak davacıya 7-9-2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı da tebliğden itibaren bir haftalık süre içinde teminatı yatırarak ihtiyati tedbirin uygulanmasını 13-9-2012 tarihli dilekçesi ile talep etmiştir.
Davalı tarafça ihtiyati tedbire itiraz edilmesi üzerine Mahkemece, ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde infazının talep edilmemesi nedeniyle ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığı gerekçesiyle ihtiyati tedbire itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı ihtiyati tedbir kararından tebliğ ile haberdar olmuş ve süresi içinde de infazını talep etmiştir. Bu durumda tedbirin kendiliğinden kalktığından bahsedilemez. Mahkemece tedbir kararına itiraz konusunda esasa girilerek bir karar verilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/06/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Tedbir kararı ister davadan önce isterse dava sırasında istenilmiş olsun, HMK 393/2 maddesi uyarınca, tedbir kararı, kural olarak, icra dairesince uygulanır. Gene aynı maddeye göre, mahkeme gerek görür ise, tedbirin uygulanması için yazı işleri müdürünü de görevlendirebilir.Bu başvuru için herhangi bir harç alınmaz.
Tedbir kararının uygulanmasında iki ayrı icra dairesi yetkilidir. Bunlardan biri tedbiri veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Diğeri ise, mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesidir.
İhtiyati tedbir kararının uygulanması aşamasında HMK 393/3 uyarınca zor kullanılabilinir. Eğer dava açılmadan ihtiyati tedbir kararı istenmiş ise, HMK 397/1 maddesi hükmü uyarınca, iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak zorundadır. Bu süre HMK 397/1 maddesi uyarınca, tedbir kararının uygulanması ile başlar. İhtiyati tedbir kararından sonra esas hakkındaki dava açıldığında, buna dair belge kararı uygulayan memura sunulmalı ve karşılığında belge alınmalıdır. HMK 397/1 maddesine göre bu işlemin yapılmamış olması tedbirin kalkmasına neden olur.
TEDBİRİN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA KALDIRILMASI :
Kanun’da, aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı uygulanan kişinin, mahkemece kabul edilecek bir teminat göstermesi halinde tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, teminat aranmaksızın talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına da karar verilebilir. Bu durumda mahkemenin kararına karşı itiraz yolu açık olup, yukarıda bahsettiğimiz şekilde bu karara itiraz etme imkanı bulunmaktadır. Kanun’un gerekçesinde de; ihtiyati tedbirin, karşı tarafı cezalandırmak ya da baskı altına almak için değil, hakkın korunması amacına hizmet ettiği ifade edilmiştir. Bu sebeple, tedbirin verildiği tarihten sonra, tedbirin verilmesini gerekli kılan şartlarda değişiklik olmuşsa, bu değişikliğe uygun olarak tedbirin de değiştirilmesi ya da kaldırılması gerekir. Aksi durumun kabulü tedbirin amacı ve tarafların menfaat dengesinin gözetilmesi ile bağdaşmayan sonuçlar doğuracaktır.
İHTİYATİ TEDBİRİ TAMAMLAYAN İŞLEMLER :
İhtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, dosyaya sunarak karşılığında bir belge almak zorundadır. Aksi halde tedbirin kendiliğinden kalkacağı düzenlenmiştir. İhtiyati tedbir geçici bir hukuki koruma olduğu için, asıl talep kısa süre içerisinde davaya dönüştürülerek yargı organına iletilmelidir.
Yürürlükten kalkan 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak, ihtiyati tedbir kararının etkisinin ne zamana kadar süreceği Kanun’da açık bir şekilde belirtilmiştir. Buna göre aksi belirtilmediği takdirde, ihtiyati tedbir nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edecektir.
Hukuk Mahkemeleri, sadece adli yargı alanında kalan uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararı verebilirler; idari yargı alanına giren uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararı vermez. Bu konularda, idari yargı yerlerince verilmiş, yürütmenin durdurulması kararları olması gerekmektedir. 21. Hukuk Dairesi, Teminat alınmak koşuluyla kamu alacağının tahsiline yönelik ödeme emrinin durdurulması şeklinde karar verilebileceği görüşündedir. (21. HUKUK DAİRESİ E. 2013/3045 K. 2013/4079 T. 6.3.2013)
Düzenlemeye göre “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” denmektedir.
Uygulamada ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir birbirine karıştırılmaktadır. İhtiyati haciz para alacakları için söz konusu iken, ihtiyati tedbir, ayni çekişmeli mallar için(Taşınır ve taşınmaz mallar için) söz konusu olur. (Aynı doğrultuda 11. Hukuk Dairesi 13.04.2004, 1820/4014)--------- Aynı doğrultuda (21. HD, 19.01.2012, 1008/511)-------Aynı yönde (23. HD, 11.6.2012, 2963/4071)------- aynı yönde (4. HD, 8.2.2012, 867/1672)------ aynı yönde 23. HUKUK DAİRESİ E. 2013/681 K. 2013/811 T. 14.2.2013-------------9. Hukuk Dairesi ise, para alacaklarında dahi ihtiyati tedbir kararı verebileceği görüşündedir. (9. HD, 25.12.2011, 47825/41222) 21. Hukuk Dairesi 9. Hukuk Dairesi ile aynı görüşte olup ihyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verilebileceği görüşündedir. (21. HUKUK DAİRESİ E. 2013/3708 K. 2013/4084 T. 06.03. 2013)----------------- 6. Hukuk Dairesi 9. Hukuk Dairesi ile aynı görüştedir. (6. HUKUK DAİRESİ E. 2012/18775 K. 2013/757 T. 23.1.2013)
Davanın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemez. 13. Hukuk Dairesi de uyarlama davalarında, davanın esasını çözer şekilde tedbir karar veremeyeceği görüşündedir. (13. HD, 1.6.2012, 12474/14232)
İhtiyati tedbir talebi dava açılmadan önce yapılıyorsa, uyuşmazlığın esasını çözmede yetkili ve görevli mahkemeye; dava açıldıktan sonra talep ediyorsa, davanın görülmekte olduğu mahkemeye yapılır. Dava açılmadan önce yapılan taleplerde, mahkemenin yetkisi kesin ise, bu talebi resen reddetmeli; mahkemenin yetkisi kesin değilse, itiraz üzerine, tedbir talebi hakkında karar verir.
Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunması hallerinde, karşı tarafı dinlemeden ihtiyati tedbir kararı verebilir. Karşı tarafın tedbirden haberi olunca, tedbir amacını ortadan kaldırmaya yönelik bir takım işlemlerde bulunmaya yöneldiği, yönelebileceği durumlarda, mahkeme
karşı tarafı dinlemeden tedbir kararı verir.
Tedbir talep eden tedbir sebebini ve türünü tedbir dilekçesinde açıkça belirtmek ve davanın esasını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 11. Hukuk Dairesi de, hakim kararında sebep ve sebeplerin ne şekilde gerçekleştiğini denetlemek zorundadır, demektedir. (11. HD, 24.4.2012, 15388/6651) 1. Hukuk Dairesi de tedbir kararı verilebilmesi tam bir ispat aranmamakta, hakim iddianın doğruluğunu ağırlıklı bir ihtimal olarak kabul etmektedir, demektedir. (1. HD, 10.1.2012, 2012/346 E ve 2012/7 K)
İhtiyati tedbir talebi reddedilirse, kanun yoluna gidilir. Burada kanun yolu istinaftır. Ancak, istinaf yolu yürürlüğe girmediğinden, temyiz yolu uygulanacaktır. Ancak uygulamada bazı daireler, ihtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulmaz, demektedirler. Örneğin 16. Hukuk Dairesinin 27.6.2013 tarih ve 2013/5462 E ve 2013/7453 K SAYILI İLAMI)
Mahkeme ihtiyati tedbir kararında;
Tedbirin açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandırıldığı, tereddüde yer bırakmayacak şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, talepte bulunanın ne tutarda ve ne tür teminat göstereceği yazılır.
Mahkeme ne tür bir tedbir kararı verebilir? Tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılmaması veya yapılması şeklinde tedbir kararı verebilir. Tedbir türü sınırlandırılmamıştır. Sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verilebilir. 19. Hukuk Dairesi, tedbir olarak uyuşmazlık konusu aracın davacıya verilebileceğine karar vermiştir. (19. HUKUK DAİRESİ E. 2013/2234 K. 2013/4768 T. 19.3.2013)
11. Hukuk Dairesinin 30.1.2012 tarih ve 2012/327 E ve 2012/ 1023 K sayılı ilamında belirtildiği ihtiyati tedbir kararı gerekçeli olarak yazılmak zorundadır. ------- Aynı doğrultuda (15. HUKUK DAİRESİ E. 2013/682 K. 2013/1379 T. 27.2.2013)
İhtiyati tedbir kararının etkisi aksi belirtilmiş olmadıkça nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
İhtiyati tedbir kararlarına ilişkin emirlere uyulmaması bir aydan altı aya kadar disiplin hapsini gerektirir.
Kendisi dinlenmeden aleyhine tedbir kararı verilen kişi verilen tedbir kararına itiraz edebilir. İtiraz süresi, kararın uygulanmasından;tedbirinin uygulanmasından haberi yoksa, tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağının kendisine tebliğinden itibaren bir hafta içinde tedbire itiraz edebilir. Üçüncü kişiler yönünden itiraz süresi öğrenme tarihinden itibaren başlar.11.Hukuk Dairesi Yüze karşı verilen ihtiyati Tedbir kararına karşı itiraz ve temyiz yoluna gidilemeyeceğine karar vermiştir.( 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/14392 K. 2013/597 T. 14.1.2013) Tedbire itiraz, tedbirin şartlarına, teminata ve yetkiye ilişkin olarak yapılabilir. Üçüncü kişi ise, yetkiye itiraz edemez. İtiraz tedbirin uygulanmasını durdurmaz ancak mahkeme geçici durdurma kararı verebilir.İtiraz üzerine verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.
İtiraz, dilekçeyle yapılmalıdır. İtiraz dilekçesinde itirazın sebepleri açıkça ve somut olarak gösterilmeli ve itirazın dayanağı deliller dilekçeye eklenmek zorundadır.
15. Hukuk dairesi itiraz üzerine itiraz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının zorunlu olduğuna karar vermiştir. ( 15. HD, 6.2.2012, 168/639) ------ aynı doğrultuda (6. HD, 26.11.2012, 2012/9519 E, 2012/15466 K)
Durum ve şartların değiştiği gerekçesiyle de tedbire itiraz edebilir. Ancak burada farklı olarak mahkemenin verdiği karara karşı kanun yoluna gidilemez. Kanun yoluna gidilemeyeceği hususu 11. Hukuk Dairesinin kararında açıkça ifade edilmiştir. (11. HD, 4.6.2012, 6529/9660) Aynı yönde (19. HD, 05.3.2013, 2013/1088 2013/4111 K)
Teminat gösterilerek de tedbirin kaldırılması ya da değiştirilmesi istenebilir. Burada da mahkemenin vereceği kararlara karşı kanun yoluna gidilemez.
İhtiyati tedbir talep eden de teminat göstermek zorundadır. İhtiyati tedbir masrafları, mahkeme masrafları arasında sayılmıştır. Bu kapsamda yediemin ücreti de mahkeme masrafı olup davayı kaybedenden bu ücret istenebilir.
İhtiyati tedbir kararlarına karşı tavzih yoluna başvurulabilir. (15. HUKUK DAİRESİ E. 2013/1151 K. 2013/1502 T. 5.3.2013
İhtiyati Tedbir kararı ile zamanaşımı kesilir.
Temyiz yoluna başvurulurken, ihtiyati tedbir talep edilemez. (aynı yönde 7. HD, 06.12.2011, 2011/3267 E ve 2011/7731 K)
Tedbir nafakası kararı, HMK.m.389 vd bahsedilen ihtiyati tedbir kararı değildir. (HGK. 12.9.2000, 12-1145/1159)
İcra mahkemesinde şikayet ile birlikte yapılan icranın durdurulması kararı, İhtiyati Tedbir hükümlerine tabi değildir. (HGK. 29.3.2006, 12-31/112)
İcra Müdürlüklerinde mahkemelerce farklı tedbir kararlarının uygulaması yapılmaktadır. Bunları örnekleri ile inceleyeceğiz.
1) Çocuk Teslimine İlişkin ara karar ile verilen tedbir kararları
Çocuk teslimi hakkındaki ilamın icraya konabilmesi için HUMK. mad. 343/IV gereğince kesinleşmesi gerekir. Ancak, ilamın kesinleşmesi beklendiği takdirde çocuğun belirsiz bir yere kaçırılmasının mümkün görüldüğü durumlarda ya da çocuğun hak ve çıkarlarının veya sıhhat veya hayatının bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğu durumlarda, ilamın kesinleşmeden uygulanmasının sağlanması için mahkemeden t e d b i r k a r a r ı alınabilir. Alacaklı MK. mad. 169 yoluyla HUMK. mad. 101/4’e dayanarak isteyebileceği böyle bir tedbir kararını aldıktan sonra, bunu icra dairesine vererek, hemen ilamın yerine getirilmesini sağlayabilir. Bunun üzerine, icra dairesi, karşı tarafa tebligat yapmadan mahkemeden verilen tedbir kararını uygular. Takibe konu ara karar, ihtiyati tedbir kararı olup, bu kararın infazı ile ilgili isteğin infazı gerekir
Yargıtay 12.Hukuk Dairesince "Asliye hukuk mahkemesince boşanma davası yargılaması sırasında, ara kararıyla çocukla “şahsi münasebet tesisine” karar verilmiştir. İcra müdürlüğünün bu tür işlemlerde görevi, “ara kararını infaz eden infaz memuru” niteliğinde olduğundan, bu husustaki şikayetin çözümlenmesi ara kararını veren asliye hukuk mahkemesine ait olacağı tartışmasızdır.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25/02/2010 Tarih ve 2009/22326 E.-2010/4360 K.sayılı kararı “...infaza konan şahsi münasebet tesisi işlemini şikayet etmiştir. Ara kararının uygulaması ile ilgili olarak İcra Müdürlüğünün infaz memuru olarak görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesinin ara kararının uygulanması icra takip işlemi sayılmayacağından, tedbir kararının uygulanmasından kaynaklanan şikayetleri inceleme görevi kararı verin Asliye Hukuk (Aile) mahkemesine aittir...”
U y g u l a m a d a; kimi icra müdürleri, “kendilerinin ancak haciz sırasında kilitli yerlere karşı zor kullanma yetkisine sahip olduğunu, çocuğun borçlu anne / baba tarafından kaçırılması halinde, çocuğun kaçırıldığı yere veya çocuğun sığındığı kişiye karşı zor kullanamayacaklarını” belirtmekte iseler de, bu düşünce yanlıştır. Çünkü İİK. mad. 25/I, c.2 ve 25/II’ de icra müdürünün bu konudaki zor kullanma yetkisi açıkça öngörülmüştür.
2) Menfi Tespit Davası sırasında verilen tedbir kararı :
İcra İflas Kanunu Madde 72
Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
İhtiyati hacizden sonra, henüz icra takibi başlamadan önce borçlunun açacağı menfi tespit davasının takipten önceki menfi tespit davası hükümlerine tabi tutulması uygun olur. Alacaklı ihtiyati haciz kararını almakla birlikte 72.madde uyarınca aleyhine açılacak menfi tespit davasında öncelikli durumda olmak istiyorsa, borçlunun menfi tespit davası açmasından önce icra takibine geçmiş olmalıdır
Kural olarak takip başlamasından sonra verilen tedbir kararı ile icra takibi durmaz isede;
Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 28/04/2015 tarih ve 2014/35131 E.2015/11540 K.sayılı kararında “... Borçlunun, mahkemece tayin edilen teminattan ayrı olarak, icra müdürlüğüne talep anına kadar ferileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılayacak şekilde nakit veya her an paraya çevrilebilir muteber kesin banka teminat mektubunu vermesi halinde alacaklı tarafından takibe devam edilemez. Öte yandan, İİK.nun 85.maddesi uyarınca borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya borcunun tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi, hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılmaları gerekir.”
Mahkemece verilecek ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmasına karar verilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı süresince zamanaşımı vs.süreler işlemez. (Yargıtay 12.H.D.08/09/2015 T. 2015/15827 E.-20222 K.)
3) İflas Erteleme Davası sırasında verilen tedbir kararı :
Borçlu tarafından açılan iflas erteleme davası sırasında talep edilmesi halinde verilen tedbir kararları ile sıkça karşılaşılmaktadır. Borca batık şirket yönetim kurulunun şirketin borca batık olduğunu mahkemeye bildirerek ve iflasın ertelenmesini istemektedir. Mahkemece yasal şartları taşıdığı görülmesi halinde iflasın ertelenmesine karar vermekte ve iflasın ertelenmesi kararı üzerine erteleme süresi içinde borçlu şirket aleyhine (6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere) hiç bir takip yapılmaması ve evvelce başlamış takiplerin durdurulmasına ilişkin karar verilmektedir.
Burada önemli olan tedbir kararının muhtevasıdır. Şöyleki; Tedbir kararı muhtevasında açık olarak ihtiyati hacizler hakkında tedbirden bahsedilmiyor ise ihtiyati haciz kararlarının uygulamasına devam olunur. Yine tedbir kararında sadece takibin durdurulması belirtilmiş ise yürütülmekte olan icra takibi durdurulmakla yetinilmeli, icra takibi yapılmaması ve yapılmış icra takiplerinin iptaline ilişkin ise bu takdirde icra takibinin iptali söz konusu olacaktır. İcra takibinin durdurulması halinde yine hacizlerin kaldırılmasına ilişkin açık bir hüküm yok ise tedbir kararının ibrazına kadar uygulanan hacizler kaldırılamaz. Erteleme süresince süreler işlemez.
Yargıtay 12.H.D. 2015/2610 E.-5405 K. “Tedbir kararında açıkca ihtiyati hacizlerin durdurulmasına karar verilmediğinden, ihtiyati haciz kararına dayalı olarak haciz uygulanmasında yasaya aykırılık yoktur.”
Yargıtay 12.H.D. 13/01/2015 T. 2014/26630 E.2015/511 K.sayılı kararı “...hiçbir takip yapılmamasına, evvelce yapılmış takiplerin durdurulmasına karar verilmiş olup, iptal istemine konu kambiyo takibi tedbir kararından sonra başlatılmıştır. Takip tarihi itibari ile Ticaret Mahkemesince verilmiş ve geçerli bulunan ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan, tedbir kararı gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken...”
4) İstihkak Davasında verilen tedbir kararı :
İstihkak iddiasına ilişkin dosyayı alan icra mahkemesi, üçüncü kişinin dayandığı delillerden istihkak iddiasının haklı olduğu kanısına varırsa, istihkak iddia edilen mal hakkında takibin ertelenmesine (talikine) yani o malın satışısının durdurulmasına karar verir. (İİK.97,I) İcra mahkemesi takibin ertelenmesine karar verirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşılık olmak üzere istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişiden, İİK.36.da gösterilen cinsten bir teminat alınmasına karar verir. Bu tedbir yalnız istihkak iddia edilen mala ilişkin ertelenmesine karar verebilir. (satılmamasına) Yoksa, bütün icra takibinin ertelenmesine karar veremez. Alacaklı istihkak iddia edilen malın satışı isteyemez, bu sebepten İİK.106.maddesindeki süreler işlemez. Temyiz sınırını geçmesi halinde bu karar alacaklı tarafından temyiz edilebilir. İcra takibinin ertelenmesi kararı, hukuki niteliği bakımından ihtiyati tedbir kararıdır. Bu nedenle lehine takibin ertelenmesi kararı verilen üçüncü kişi istihkak davasını kaybederse alacaklıya tazminat ödemeye mahkum edilir. Mahkemece takibin devamına karar (istihkak davasının reddine) veya davanın kabulüne karar verebilir.
İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa mahkemece iş bu bedelin yargılama sonuna kadar ödenmemesine karar verebilir.
İstihkak davası reddolunan 3.şahıs bu karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. İİK.36.maddesine göre mühlet isteyebilir.
5) Bir işin yapılmasına ilişkin verilen tedbir kararı :
Mahkemece bir işin yapılmasına ilişkin ara kararı ile tedbir kararı verilebilir. Bu durumda tedbir kararının ibrazından itibaren (1 hafta içerisinde icra dairesine ibraz edilmiş olması gerekir) ara kararında yazılı iş veya işlem icra müdürlüğünce yerine getirilir. Örnek olarak; akaryakıt istasyonlarında bulunan akaryakıt pompaları akaryakıt şirketlerine ait olup, firma alacağını tahsil edemediğinden açtığı bir alacak davası sırasında borçlunun firmasına ait olan pompaları kaçırmasından endişe ederek tedbiren kendisine teslimini talep ederek akaryakıt pompalarının yediemin olarak davacıya teslimine dair bir tedbir kararı alarak icra dairesine ibraz edebilir. Bu durumda tedbir kararında yazılı olan akaryakıt pompasının davalı (borçlu) dan alınarak davacıya yediemin olarak teslimi sağlanır. Yine markasının haksız olarak kullanıldığı iddiası ile dava açan davacı, markası kullanılarak üretilen malın imhası ve markasının basımını sağlayan ekipmanın imhasını talep ederek tedbir kararı alır ise kararda yazılı işlem icra müdürlüğünce infaz edilir. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Bu tür tedbir kararlarında İcra Müdürlüğünce herhangi bir tebligat yapılmaksızın ve başvurma harcı dahil (haciz harcı hariç) hiç bir harç alınmaksızın tedbir kararı gereği yerine getirilmelidir.
6) Kiracı tarafından açılan menfi tespit davasında verilen tedbir kararı :
Borçlu (kiracı) ilamsız tahliye takibinden sonra menfi tespit davası açarak icra mahkemesinin vermiş olduğu tahliye kararının icrasının durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alabilir. Bu durumda tahliye işlemi tedbiren durdurulur.
7) Sahtelik İddiası hakkında verilen tedbir kararları
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine konu edilen senedin imza inkarı nedeni ile sahteliğinin iddia edilmesi halinde İİK.nun 170/1 maddesi uyarınca satış dışında hicbir takip işlemi durmaz. Yargıtay 12.Hukuk Dairesince bu tür bir sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması halinde ise 6100 sayılı HMK.nun 209/1.maddesinin amir hükmü gereği icra takibinin olduğu yerde duracağı, bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü Cumhuriyet Savcılığı yada mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesinin gerekmeyeceği belirtilmekte isede; (Yargıtay 12.H.D.13/03/2013 T. 2012/32859 E.-2013/9084 K.) Yargıtay bu görüşünü değiştirerek sahtelik iddiasının imza dışında bir nedene (yazıda sahtecilik) dayanması halinde İcra ve İflas Kanununda bir düzenleme bulunmadığından HMK.'nun 209.maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek senet üzerinde bulunan yazıdaki sehtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu konunun da İİK.'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle HMK.'nun 209.maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir. (Yargıtay 12.H.D.20/04/2015 T. 2015/1965 E.-10281 K.)
taşınmaz mal ve motorlu nakil vasıtaları üzerine konulan tedbirler ilgili sicile işlenir.
İhtiyati tedbir kararında belirtilen tedbir giderleri ve vekalet ücreti için ayrı ilamlı icra takibi yapılamaz.
Nafaka ödenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararlarının uygulaması da icra müdürlüğünce yürütülür. Tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erer.(Yargıtay 12.H.D. 2015/12852 E.-19043 K.) Yine her ne kadar ara karar ile verilmiş olsa dahi, mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsada; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilim niteliğindedir (Yargıtay 12.H.D.2011/19435 E.-2012/1797 K.) şeklindeki kararı ara karar ile verilen tedbir nafakasının ilam hükmünde olduğu belirtildiğinden ilamlı takibe konu edilebileceği görüşündeyim.
Tedbir kararları kural olarak sadece malikin taşınmazı (taşınırı) üçüncü kişilere rızai devrini ve tasarrufunu engeller. Üçüncü kişilere cebri icra yolu ile satışını engellemez. (Yargıtay 12.H.D. 05/04/2011 T. 2010/22335 E.2011/5578 K.) Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 18/06/2014 tarih ve 82084579/3839/20585 sayılı satışlarda ihtiyati tedbir terkini konulu yazısında “Mahkemeler tarafından HMK.gereğince kayıtlarına ihtiyati tedbir konulan araçların icra ve iflas daireleri tarafından satılması sonucu ihale alıcısı adına tescil edilmesi aşamasında, ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılması için tedbiri koyan mahkeme ile uygulayan birim arasında yazışma yapılmak suretiyle verilecek cevaba göre işlem yapılmasının uygun olacağı şeklindeki Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 30/10/2009 tarih ve 23808 sayılı yazısında belirtilen yöntemin şahısların mağduruyetine neden olacağından bahisle, bu mağduriyetin giderilmesi için yazışmaların icra müdürlüğü tarafından yapılması hususu Emniyet Genel Müdürlüğünün 07/04/2014 tarihli 8173 sayılı yazısı ile istenilmiştir.
... İhtiyati tedbir kararı ile dava konusu alacağın teminat altına alınması amacının yanı sıra, mülkiyet hakkından kaynaklanan ayni hakkın korunması amacıyla da verilebilmektedir. Mahkeme kararının kapsamına göre farklı hukuki sonuçlar doğuran tedbir kararı, mülkiyetin intikali sonucunu doğuran cebri satışlar dahil tüm temliki tasarrufları önleyebileceği gibi dava konusu alacağın teminat altına alınması için satış bedelinden pay ayrılması veya sıra cetvelinde yer verilmesini de kapsayabilmektedir.
Mevzuat ve Yargıtay kararlarına göre yapılan uygulamalarda ise ihtiyati tedbire konu mahcuzun cebri icra sonucu satılarak mülkiyetinin üçüncü kişilere devrine engel olup olmadığı hususu, davanın konusuna ve tedbirin kapsamına göre satış hazırlıkları aşamasında icra ve iflas dairesi tarafından mahkeme ile yapılan yazışma sonucu tespit edilerek, tedbirin alıcıya intikal edecek mükellefiyet yada mülkiyetin nakline engel bir takyidat olup olmadığı hususu kesin olarak belirlendikten sonra satış kararı verilmesi, bu tespitten sonra takyidatın alıcıya intikal etmesi gereken mükellefiyet olduğunun kabulü halinde bu hususun ilanda ve şartnamede gösterilmesi gerektiği... tedbirin satışa ve tescile engel olup olmadığı hususunun satış hazırlıkları aşamasında kesin olarak nihai sonuca bağlanması gerektiği düşünülmektedir.” şeklindedir. “...tedbir kararında açıkca cebri icrayı kapsadığı belirtilmediği sürece, ihtiyati tedbir kararı cebri icra yolu ile satışa engel teşkil etmez” Yargıtay 12.H.D. 03/10/2011 T. 2011/1945 E.-17855 K.”, “...verilmiş olan tedbir kararı, satışı da engeller mahiyette olduğundan, mahkemece verilecek karara kadar tedbirin devam ettiğini... ihalenin yapılması halinde mahkemesinden ihalenin feshini isteyebileceği. Yargıtay 12.H.D. 15/03/2012 T. 2012/5481 E.-7988 K.)” , “...ihtiyati tedbir kararının etkisi aksi belirtilmediği takdirde nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder... tedbir kararı devam ettiği ve karar kesinleşmediği sürece satış işlemi yapılamaz, tedbir nihai karar kesinleşinceye kadar devam eder. Yargıtay 12.H.D. 12/12/2013 T.2013/32104 E.-39700 K.”
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"İhtiyati Tedbir Uygulamaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Sedat Baysal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|