Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Katılma Alacağı

Yazan : Yusuf Güleşci [Yazarla İletişim]
Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Araştırma Görevlisi

Makale Özeti
Katılma alacağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 236 ile 241’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Biz bu çalışmamızda, katılma alacağının niteliği ve belirlenmesi üzerinde duracağız. Edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliği içerisinde edinilen mallar bakımından tek tek katkı alacağı talep edilmesi sistemi yerine, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle evlilik birliğinde bulunan tüm aktifleri üzerinde eşlerin birer katılma payı alacağının olmasını öngörmüştür. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle edinilmiş malların sürüm değerleri (bazı hallerde gelir değeri) belirlenip, bu değerlere belli başlı bazı aktifler eklendikten ve bazı pasifler ile borçlar çıkartıldıktan sonra ortaya çıkan artı bakiyeden her bir eşin eşit oranda faydalandırılması sağlanmıştır. Bunun yanında eşlere bu eşit paylaşımdan vazgeçerek mal rejimi sözleşmesi yapmak suretiyle farklı bir esas belirleme imkânı da verilmiştir. Çalışmamızda öncelikle katılma alacağının tanımı üzerinde durulacak. Daha sonra katılma alacağının niteliği ve katılma alacağına hak kazanabilmenin şartları üzerinde durulacaktır. Daha sonra katılma alacağının miktarının belirlenmesinde hem Kanuna göre hem de sözleşmeye göre artık değere katılma açıklanacaktır.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE KATILMA ALACAĞI


GİRİŞ

Katılma alacağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 236 ile 241’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Biz bu çalışmamızda, katılma alacağının niteliği ve belirlenmesi üzerinde duracağız.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliği içerisinde edinilen mallar bakımından tek tek katkı alacağı talep edilmesi sistemi yerine, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle evlilik birliğinde bulunan tüm aktifleri üzerinde eşlerin birer katılma payı alacağının olmasını öngörmüştür. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle edinilmiş malların sürüm değerleri (bazı hallerde gelir değeri) belirlenip, bu değerlere belli başlı bazı aktifler eklendikten ve bazı pasifler ile borçlar çıkartıldıktan sonra ortaya çıkan artı bakiyeden her bir eşin eşit oranda faydalandırılması sağlanmıştır. Bunun yanında eşlere bu eşit paylaşımdan vazgeçerek mal rejimi sözleşmesi yapmak suretiyle farklı bir esas belirleme imkânı da verilmiştir.

Çalışmamızda öncelikle katılma alacağının tanımı üzerinde durulacak. Daha sonra katılma alacağının niteliği ve katılma alacağına hak kazanabilmenin şartları üzerinde durulacaktır. Daha sonra katılma alacağının miktarının belirlenmesinde hem Kanuna göre hem de sözleşmeye göre artık değere katılma açıklanacaktır.

I. GENEL OLARAK

Edinilmiş mallara katılma rejimi, özü itibariyle, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri malları, mal rejiminin sona ermesi halinde, hakkaniyete uygun bir şekilde paylaşmalarını amaçlamaktadır. Bu paylaşım ise, katılma alacağının hesaplanması ile mümkün olabilecektir1.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erme anı itibarıyla,

* Eşlerin malvarlığının belirlenmesi,

* Bu malvarlığında yer alan edinilmiş malların ayrılması,

* Edinilmiş mallara eklenecek değerlerin tespiti,

* Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme yapılması,

* Edinilmiş mallara ilişkin borçların çıkarılması,

esas itibarıyla katılma alacağının belirlenmesi için yapılmaktadır. Bunlar parasal bir büyüklük olarak artık değer hesaplanmış olacaktır2.

Kanun koyucu edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin olarak tasfiyeyi düzenlerken paylaştırmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimindeki “ayni paylaşım” ilkesini benimsememiştir. Onun yerine bu rejimde mal rejiminin tasfiyesi sırasında her iki eşi için hesaplanacak artık değer üzerinden her iki eş için artık değer alacaklarının takası sonucu elde edilecek katılma alacağını eşlerden birisine “değer” olarak tanımlamıştır3.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde artık değer, eşlerden her birinin edinilmiş mallara bir kısım değerler4 eklendikten ve (her bir eşin kişisel mal gurubu ile edinilmiş mal grubu arasında) denkleştirme yapıldıktan sonra elde edilen değerden, bu değerlere ait borçların çıkartılması, bunun neticesinde kendi edinilmiş mal grubunda artık değer kalan eşin, bu artık değerinin yarısının belirlenmesi suretiyle hesaplanır.

Ayrıca şunu da ekleyelim ki, mal rejimi sona ermediği sürece tasfiyeye dönük yasal kuralların etkinliği olmaz. Özellikle artık değer üzerinde oluşturulacak katılma alacağı hakkı doğmaz. Bu nedenle mal rejimleri devam ederken eşlerin mallar üzerinde alacak hakkından ziyade “beklenti” düzeyinde bir durum söz konusudur. Bu beklentinin alacak hakkına dönüşmeden önce (mal rejiminin devamı sırasında) temliki, rehnedilmesi mümkün değildir5. Mal rejimlerinin sona ermesiyle birlikte beklenti, artık bir alacak hakkına yani katılma alacağına dönüşür6.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağı eşlere şahsi bir alacak hakkı tanır7. Bu alacak, kural olarak bir miktar paranın ödenmesidir. Diğer bir ifade ile burada kural olarak bir para borcu söz konusudur. Bu husus; mal rejimine ilişkin hükümlerin genelinden, özellikle de mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümlerden anlaşılabileceği gibi, eşlerin karşılıklı alacaklarının takas edileceğini belirten MK. m. 236/1 maddesinden ve katılma alacağının ödenmesini düzenleyen MK.’nın 239. maddesinde de görülmektedir8.

Artık değerin hesaplanmasının ardından mal rejiminin tasfiyesinin son aşamasına gelinmiş olacaktır. Bu da, artık değer üzerinden katılma miktarının belirlenmesidir. Bunun hesaplanması, MK. m. 236’da “artık değere katılma” kenar başlığıyla düzenlenmiştir. Buna göre, katılma alacağı, artık değerin belirli oranı üzerinden tespit edilmektedir.

Kanuni takas sonunda karşılıklı alacaklar, daha küçük olan alacak oranında sona erer; daha fazla alacağı olan taraf, aradaki fark kadar alacaklı kalır. Bu alacağa “katılma alacağı” denmektedir9.

Diğer taraftan, eşlere katılma oranına ilişkin düzenleme yapma imkanı tanınmış ve bu durum MK. m. 237 ve 238’de düzenleniştir.


II. KATILMA ALACAĞININ İSTENEBİLMESİNİN ŞARTLARI

A. EŞLER ARASINDA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ BULUNMALI


Eşler, sözleşme ile kanunda belirtilen mal rejimlerinden herhangi birini benimsemedikleri takdirde, haklarında (kendiliğinden) edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır10.

B. EDİNİLMİŞ MALLAR BULUNULMALI

MK. m. 219’a göre “Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,

2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,

3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,

4. Kişisel mallarının gelirleri,

5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler”.

Tanımdan da anlaşıldığı üzere bir malın veya malvarlığın değerinin kazanılmış mal sayılabilmesi için iki şartın birlikte mevcut olması gerekir.

1. Mal Rejiminin Devamı Süresince Edinilmiş Olma

2. Emek Karşılığında Edinilmiş Olma

C. EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ SONA ERMELİ

Mal rejiminin tasfiye edilebilmesi ve bu surette katılma payı alacağının hesaplanabilmesi için gerçekleşmesi gereken bir diğer hal, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, dört şekilde sona erebilir.

Bunlar; ölüm, gaiplik, mahkeme kararı, evliliğin iptali veya boşanma ve mal rejiminin değişikliğe uğraması (taraf iradeleriyle veya mahkeme kararıyla)dır.

III. KATILMA ALACAĞININ NİTELİĞİ

Her bir eşe katılma alacağının tanınması, evlilik süresince her bir eşin elde ettiği edinilmiş malların kazanılmasında, evlilik birliğinde var olan iş bölümü ve işbirliği çerçevesinde diğer eşin de katkısı olduğu fikrine dayanmaktadır11.

Katılma alacağı niteliği itibariyle borçlar hukuku anlamında bir alacak hakkı niteliğindedir. Bu sebepledir ki, katılma alacağı, alacaklısına nispi bir hak bahşeder. Dolayısıyla, şartlar oluştuysa MK. m. 241’deki hal müstesna olmak üzere, katılma alacağı yalnızca borçlu eşe karşı ileri sürülebilir12.

Katılma alacağının konusunu genel itibariyle para borcu oluşturur. Bununla birlikte MK. m. 239 hükmü katılma alacağının ve değer artış payının ayın veya para olarak ödenebileceğini öngörmektedir13. MK. m. 239/I’e göre “Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Ayni ödemede malların sürüm değeri esas alınır; bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir”. Söz konusu hükümden alacaklı eşin katılma alacağını yalnızca para olarak, yani nakden talep etme hakkı olduğu halde, borçlu eşin ödemeyi nakdi veya ayni olarak yapabileceği sonucu çıkarılabilir.

Yani Türk Hukukunda katılma alacağının ifası tam anlamıyla bir “soyut değer borcu” olarak düzenlenmiştir. Bunun sonucunda borçlu eşe katılma alacağı ile borçlandığı “değeri” ayın veya para olarak yerine getirmesi hususunda bir seçim hakkı tanınmıştır. Seçim hakkı borçlu eşin borçlanılan şeyle sınırlı olarak yerine getirilecek maddi edimin türünü belirlemeye yöneliktir14.

Para borçlarının ifasına ilişkin borçlar hukuku hükümleri katılma alacağı bakımından da uygulanabilir olduğundan katılma alacağının başkasına devredilmesi, mirasçılara geçmesi, alacağın temliki yoluyla üçüncü kişilere devredilmesi mümkündür15.

Bir eşin, edinilmiş mallara ilişkin borçlarının miktarı, artık miktarının toplam değerinden fazla ise artık bir katılma payı alacağı söz konusu olmayacaktır. Bu durumda, değer eksilmesi nedeniyle borçlara katılma söz konusu olmayacaktır16. Nitekim MK. m. 231/II’ye göre artık değerde “Değer eksilmesi göz önüne alınmaz”. Bu durumda edinilmiş mallara ilişkin borçları, ekleme ve denkleştirme dâhil edinilmiş malların toplam değerinden fazla olan eşin artık değeri sıfır olarak kabul edilecek, bu durumda da diğer eş bir katılma alacağına sahip olmayacaktır. Yani kısaca özetleyecek olursak, artık değerin pasifi aktifinden fazla olduğu takdirde eksik değer ortaya çıkacaktır. Eksik değere diğer eşin katılımı söz konusu olmayacak ve katılma alacağının hesabında dikkate alınmayacaktır (MK m.231/II). Böylece edinilmiş malvarlığı grubu eksik değer gösteren eşin diğer eşten olan katılma alacağının miktarında bir azalma meydana gelmeyecektir17. Eş hiçbir zaman artık değerin yarısından fazlasını vermek zorunda kalmayacaktır18.

Katılma alacağına faiz yürütülebileceği gibi bu alacak bakımından güvence de talep edilebilir. MK. m. 239/3 hükmüne göre aksine anlaşma yoksa, tasfiyesinin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir19.

MK. m. 230/3 hükmüne göre alacaklı eş durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçlu eşten güvence isteyebilir. Borçlu eş tarafından gösterilecek güvencenin türü hakkında MK. m. 239/3’de hüküm bulunmadığından her türlü güvencenin gösterilmesi olanağı vardır.

IV. KATILMA ALACAĞININ ALACAKLISI VE BORÇLUSU

A. KATILMA ALACAĞININ ALCAKLISI


Katılma alacağının alacaklısı kural olarak eştir. Ancak evlilik ve dolayısıyla mal rejimi, eşlerden birinin ölümü ile sona ermiş ise, ölen eşin tasfiye sonucunda ortaya çıkacak olan katılma alacağı onun mirasçılarına geçer.

Katılma alacağına ilişkin hak devredilebilen haklardandır. Bu sebeple alacağın temliki yoluyla Borçlar Hukuku hükümlerine göre üçüncü kişilere devredilebilir.

B. KATILMA ALACAĞININ BORÇLUSU

1. Eş


Mal rejiminin boşanma veya evliliğin iptali ile sona ermesi veya mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesi halinde eş katılma alacağının borçlusu olacaktır.

2. Mirasçılar

Mal rejimi ölüm ile sona ermiş ise bu durumda katılma alacağının borçlusu, ölen eşin mirasçıları olacaktır.

3. Üçüncü Kişiler

Katılma alacağının borçlusu ölen eşin, rejimin devamı süresince edinilmiş bir malı karşılıksız kazandırma yoluyla, örneğin bir bağışlama sözleşmesiyle bir üçüncü kişiye devretmiş olması ve katılma alacağının da borçlu eşin veya ölümünde mirasçılarının malvarlığından tahsil edilememesi halinde, üçüncü kişi üçüncü kişi katılma alacağının eksik kalan kısmı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacaktır20.

V. KATILMA ALACAĞININ MİKTARININ BELİRLENMESİ

Katılma alacağı, artık değerin belirli bir oranı üzerinde hesaplanacaktır. Medeni Kanun, eşlere bu oranı belirleme imkânı tanımıştır. Eşlerin kendilerine tanınan bu olmaktan yaralanmamaları halinde ise, yasal katılma oranı uygulanacaktır21.

A. KANUNA GÖRE ARTIK DEĞERE KATILMA

1. Artık Değere Katılma


MK. m. 236/I’e göre “Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir”.

MK. m. 236 mal rejiminin paylaşımında temel kural olarak eşerlin artık değeri yarı yarıya paylaşımı olarak belirlemiştir. Bu durumda mal rejiminin paylaşımında “eşitlik ilkesi”nin veya “eşit pay kuralı”nın uygulandığını söylemek yanlış olmayacaktır22. Bu durum aslında MK:’nın evlilik birliğinde benimsediği “eşlerin eşitliği” prensibinin somutlaştırılmasından ibarettir23.

Buna göre her eş ve mirasçıları, sözleşme ile farklı bir paylaştırma kararlaştırmamış ise, hesaplama sonucunda ortaya çıkan diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Eşlerin artık değere katılma alacaklar kanun gereği takas edilir. Böylece karşılıklı alacaklar az olan miktarı ile sınırlı olarak ortadan kalkar24.

Hükümdeki “alacaklar takas edilir” ifadesinden, eşlerin takas talebinde bulunmamaları halinde bile, kendiliğinden, hakim tarafından alacakların takas edileceği anlaşılmaktadır. Hakim, tasfiye sonucunda artık değere ilişkin karşılıklı alacak oluşmuşsa burada takası kendiliğinden gözetmelidir25.

MK. m. 236/I hükmü emredici nitelikte değildir. Aksine, uygulama alanı bulabilmesi, eşlerin mal rejimi sözleşmeleriyle farklı bir düzenleme yapmamış olmalarına bağlıdır26.

Son olarak katılma alacağının hesaplanmasını formülle ifade edecek olursak.

Artık değer = Aktif kısım pasif kısım

Katılma alacağı = Artık değer
2

2. Artık Değere Katılma Miktarının Azaltılması veya Katılma Alacağının Kaldırılması

Katılma alacağının belirlenmesinde ana kural her bir eşin, diğerine ait artık değerin yarısı miktarında katılma alacağına sahip olmasıdır.

Ancak MK. m. 236/II’de buna bir istisna getirilmiştir27.

MK. m. 236/II’ye göre “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir”.

Kanun Koyucunun MK. m. 236/II ile getirdiği düzenleme çok tatmin edici olarak görülmemiş ve çeşitli yönleri ile eleştirilmiştir28.

Bir eş ne kadar kusurlu olursa olsun, zina veya hayata kast etmesi ve bu nedenle boşanmaya karar verilmesi, söz konusu katkının karşılıksız bir şekilde elden çıkmasının veya miktarının azaltılmasının gerekçesi olmamalıdır.

Ayrıca, zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde, kusurlu eş açısından başka yaptırımlar doğrudan öngörülmüştür. Bunun yanında ayrıca başka bir yaptırıma gerek olup olmadığı da eleştiriye açık olan başka bir yöndür29.

MK. m. 236/II hükmünün uygulama alanı Kanun Koyucu tarafından dar tutulmuş, hükmün uygulama alanı zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halleri ile sınırlandırılmıştır. Bir başka deyişle ölüm, gaiplik, evliliğin iptali, zina veya hayata kast sebepleri dışındaki bir sebeple boşanmaya hükmedilmesi gibi hallerde kusurlu eşin katılma payı alacağı azaltılamayacak (veya ortadan kaldırılamayacak), MK. m. 236/I’de öngörüldüğü üzere, eşler arasında eşit oranda paylaştırılacaktır.

MK. m. 236/2 hükmü emredici nitelikte olmayıp, tamamlayıcı hukuk kuralı niteliğindedir. Bu kapsamda kusurlu eş, zina veya hayata kast nedeniyle boşanmaya sebep olsa bile hakim, katılma alacağının eşit oranda (veya taraflarca sözleşme ile belirlenen oranda) paylaştırılmasına karar verebilecektir. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde katılma alacağının eşit oranda paylaştırılması, azaltılması veya ortadan kaldırılmasında takdir hakkı hakime ait olup, taktir hakkı somut olayın özelliklerine göre kullanılacaktır. Yani mahkeme bu durumda da, kusurlu eşin payını azaltmak veya kaldırmak zorunda olmayıp, bu husus tamamen mahkemenin takdirinde olacaktır30.

Mahkemece kusurlu eşin payının azaltılması veya kaldırılması için, mutlaka zina veya hayata kast nedeniyle boşanmanın gerçekleşmiş olması gerekmektedir31. Sadece boşanmanın gerçekleşmiş olması veya zina ya da hayata kastın mevcut olması yeterli değildir. Hükümde geçen “zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde” ibaresiyle, bu husus açıkça belirtilmiştir32.

Bununla birlikte, eşlerden birinin diğerini öldürdüğü durumlarda, evleviyetle bu hükmün uygulanması mümkün olmalıdır33.

B. SÖZLEŞMEYE GÖRE ARTIK DEĞERE KATILMA

1. Genel Olarak


Medeni Kanun, eşlere artık değere katılma oranını belirleme konusunda düzenleme yapma imkanı tanımıştır. MK. m. 237/I’e göre “Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edilebilir”.

Bu hükümle MK. m. 236’nın emredici değil, tamamlayıcı olduğu Kanun Koyucu tarafından kabul edilmiş olmaktadır34. Böylece eşler artık değere katılmaya ilişkin başka bir oran belirleyebileceklerdir. Ancak hemen şunu belirtelim ki aynı madenin ikinci fıkrası ile söz konusu anlaşmalar sınırlandırılmıştır. MK. m. 237/II’ye göre “Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemez”.

MK. m. 237’ye göre, tarafların artık değere katılmada başka bir esası belirlemeleri, mal rejimi süresi içerisinde akdedecekleri bir mal rejimi sözleşmesi ile olanaklıdır35. Ancak eşler mal rejimi sözleşmesiyle sadece artık değerin paylaşmasına ilişkin farklı bir düzenlemeye gidebilirler. Buna göre, eşler MK. m. 237’ye dayanarak hangi malların edinilmiş mallar kapsamında yer alacağına karar vermeleri mümkün değildir. Eşlerin bu konudaki tasarrufları ancak MK. m. 22136 hükmüne göre olacaktır. Bununla birlikte MK. m. 221 hükmüne göre yapılan mal rejimi sözleşmelerinin de MK. m.237/II kapsamına girdiğini kabul etmek gerekecektir. Çünkü eşler mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara ait malları kişisel mal kabul edecekler, böylelikle artık değere katılmada Kanunun öngördüğü esastan farklı bir esas kabul edilmiş olacaktır37.

2. Sözleşmenin Şekli

Artık değere katılma ile ilgili anlaşmaların mal rejimi sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir. Miras sözleşmesi şeklinde gerçekleştirilen anlaşmalar da mal rejimi sözleşmesinin şekil şartlarını taşıdığından bunların tahvil suretiyle geçerli kılınması da mümkündür. Bu anlaşmalar edinilmiş mal rejimi devam ettiği sürece herhangi bir zaman yapılabilir. Eşlerin birlikte ya da beraber yaşıyor olmalarının bir önemi yoktur38.

Mal rejimi sözleşmesi yapıldıktan sonra, bu sözleşmede artık değerin bölüşümü ile ilgili değişikliklerin MK mad. 203 gereği yine bir mal rejimi sözleşmesiyle yapılması gerekir.

Mal rejimi sona erdikten sonra da eşler artık değerlerin bölüşümü hususunda başkaca bir esas belirlemede özgürdürler. Bunun için yapılacak anlaşma için yazılı bir paylaşma (tasfiye)anlaşması ya da elden paylaşma yeterlidir39. Nitekim sözleşme serbestîsini sınırlayan bir düzenleme olan MK. m. 237 hükmü dar yorumlanmalıdır. Sadece mal rejimi süresince yapılan anlaşmaların geçerliliği için, mal rejimi sözleşmeleri şeklinde yapılmaları gerektiğini kabul etmek, mal rejiminin sona ermesinden itibaren eşlerin hem mal rejimi sözleşmesi hem de Kanunun öngördüğü esastan farklı bir paylaşım konusunda şekil şartına bağlı olmaksızın anlaşabilmelerini kabul etmek gerekecektir. Yani mal rejimi sona erdikten sonra eşlerin yazılı, sözlü veya fiili olarak yaptıkları, Kanunun veya mal rejimi sözleşmesinin öngördüğünden farklı paylaşımlar geçerli olacaktır40.

3. İptal, Boşanma ve Mahkeme Kararıyla Mal Ayrılığına Geçiş Hallerinde Sözleşmenin Geçerlilik Şartı

MK. m. 238’e göre “Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, kanundaki artık değere katılmaya ilişkin düzenlemeden farklı anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması halinde geçerlidir”.

Artık değere katılmaya ilişkin düzenlemelerin, mal rejimi sözleşmesinde açıkça öngörülmesi gerektiği yukarıda belirtilmişti. MK. m. 238 de bu prensibin devamı niteliğinde bir düzenleme öngörmüştür. Buna göre, evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya hâkim kararıyla mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, artık değere ilişkin düzenlemelerin uygulanması için, bunun açıkça belirtilmiş olması gerekmektedir41.

Bu hüküm çerçevesinde, mal rejiminin, örneğin, boşanma ile sona ermesi durumunda, artık değere katılma ile ilgili anlaşmaların mal rejiminin ölüm dışında bir sebeple sona ermesi hali için de öngörülmüş olduğu açıkça düzenlenmemişse, eşler tasfiyenin bu anlaşma hükümlerine göre yapılması gerektiğine dayanamayacaklar, bu anlaşma mal rejiminin sadece ölümle42 sona ermesi hali için geçerli olacaktır43.

Eşler bu düzenlemeyi, maddede belirtilen sona erme hallerini tek tek sayarak, artık değere katılmaya ilişkin düzenlemenin bu durumlarda da uygulanacağını belirtebilecekleri gibi; “bütün sona erme hallerinde uygulanır” şeklinde bir ifade ile de belirtebilirler44.

Ayrılık kararı ile evlilik sona ermediğinden bu konuda düzenlemeye gidilmemiştir. Ancak mahkeme ayrılığın süresine ve eşlerin durumuna göre aralarında sözleşme kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilecektir (MK. m. 180)45.

Son olarak şunu belirtelim ki, eşler her bir sona erme sebebi için farklı bir katılma esası belirleyebilirler46.

4. Artık Değere Katılmaya İlişkin Düzenlemelerin İçerik İtibarıyla Tabi Olduğu Esaslar

a. Düzenleme İmkanının Genel Çerçevesi


MK. m. 236 da – yukarıda da açılandığı üzere – her eşin, diğerine ait artık değerin yarısı miktarında katılma alacağına sahip olduğu belirtilmiştir. MK. m. 236 ile bu şekilde bir düzenlemeye gidilirken MK.’nın devamı maddesinde artık değere katılmada başka bir esasın kabul edilebileceği ifade edilmiştir. Böylelikle, artık değere katılmaya ilişkin düzenleme yapılma imkânı tanınmıştır.

Artık değere katılmaya ilişkin düzenlemelerin her iki eş yönünden aynı içeriğe sahip olması şart değildir. Bunun yanında düzenleme imkânından her iki eş için yararlanılmış olması da şart değildir47.

b. Mal Rejimi Sözleşmeleri İle Düzenleme İmkanlarına Örnekler

* Mal rejimi sözleşmesi ile kanuni paylaşım oranından farklı bir oranın kabulü, sadece eşlerden birine ait edinilmiş mallara ilişkin olabileceği gibi her eş için de farklı olarak belirlenebilir. Ancak bu halde de bunun açıkça mal rejimi sözleşmesinde belirtilmelidir.

* Eşlerin artık değere katılma oranları, mal rejiminin sona ermesine ilişkin hallere bağlı olarak da farklı belirlenebilir. Örneğin, mal rejiminin eşlerden birinin ölmesi ile sona ermesinde farklı, boşanma ile sona ermesinde farklı bir sonuç öngörülebilir.

*
Farlı paylaşım oranlarının geçerliliği farklı oranlara bağlanabilir.

* Mal rejimi sözleşmesi ile belirli bir parasal meblağ da eşlerin edinilmiş mallarının toplam net değeri veya eşlerden birinin net edinilmiş mal değeri olarak kabul edilebilir.

* Eşler mal rejimi sözleşmesi ile tek taraflı olarak veya karşılıklı olarak değere katılma alacağından vazgeçebilir48. Ancak katılma alacağından her iki eşinden vazgeçmesi, söz konusu mal rejiminin, içinin boşalmasına ol açacaktır. Sarı’ya göre yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin tanıdığı katılma alacağından her iki eşin de vazgeçmesi, bu eşlerin evlilik birliğinin mal ayrılığı rejimine tabi olmasını istedikleri şeklinde yorumlanmalıdır49.

* Artık değer hesabına belirli bir zamansal sınır içerisinde elde edilen edinilmiş malları dahi dahil edebilir veya belirli bir edinilmiş malın paylaşım dışı kalabileceğini kabul edebilirler50.

Son olarak şunu belirtelim ki, MK. m. 237/I çerçevesinde eşlere tanınan düzenleme imkanının katılma alacağının miktarının ne şekilde belirleneceği ile sınırlıdır. Bu nedenle, artık değere katılmanın belirlenmesinin ötesinde, artık değere, artık değerin unsurlarına veya artık değerin hesaplanmasına ilişkin olarak MK. m. 237/I kapsamında mal rejimi sözleşmesi ile düzenleme yapılması mümkün değildir. Zira edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin hükümler emredici niteliktedir. Ve ancak Kanunun düzenleme yapma imkanı tanıdığı hallerde, bu imkan ile sınırlı şekilde mevcut kurallardan farklı içerikte düzenlemeler yapılabilir.

c. Ortak Olmayan Çocukların ve Onların Altsoylarının Saklı Paylarının Korunması

MK. m. 237/I ile eşlere artık değere katılmaya ilişkin düzenleme yapma imkanı tanımıştır. Ancak eşlerin artık değere ilişkin olarak düzenleme yapması iki şekilde farklılık yaratabilir.

* Birincisi, eşlerden birinin yasal katılma oranına göre hesaplanacaktan daha fazla katılma alacağına sahip olabilir. Bu durumda eşlerden birinin malvarlığı Kanuna göre olması gerekenden fazla artmış, diğer eşin ise azalmış olacaktır.

* İkinci ise, eşlerden birisinin yasal katılma oranına göre belirlenebilecek olandan daha az katılma alacağı ödemekle yükümlü hale gelebilir. Yine bu durumda da eşlerden birinin malvarlığı Kanuna göre olması gerekenden fazla artmış, diğer eşin ise azalmış olacaktır.

Her iki ihtimalin nihai sonucu, eşlerden birinin malvarlığı değerinin Kanuna göre katılma alacağının belirlendiği durumlara göre daha az olması durumudur.

Yine her iki ihtimalde de, Kanuna göre hesaplanacak katılma alacağı miktarı ile mal rejimi sözleşmesi ile belirlenen katılma alacağı miktarı arasında bir fark oluşacaktır. Ve oluşan bu fark da niteliği itibariyle karşılıksız kazandırma oluşturacaktır51.

İşte, mal rejimin eşlerden birinin ölümü ile sona erdiği, özellikle de sağ kalan eşin durumunu iyileştirici düzenlemeler mirasçılar bakımından bazı etkilere sebep olabilmektedir. Bu durumlarda, artık değere katılmaya ilişkin anlaşmalar, eşlerden birinin terekesinin azalmasına, bu da mirasçıların daha az miktarda hak kazanmalarına yol açabilecektir.

Bu durumla alakalı olarak MK. m. 237/II’de bir düzenlemeye gidilmiştir. Söz konusu maddeye göre “Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemez”.

Görüldüğü üzere, miras hukuku açısından ölenin tüm altsoyu saklı paylı mirasçı olduğu halde, artık değer anlaşmalarına karşı saklı pay koruması sadece eşlerin ortak olmayan çocukları ve bunların altsoyuna sağlanmış, ortak çocuklar ve bunların altsoyu ile diğer saklı paylı mirasçılar (mirasbırakanın ana babası) bu korumanın dışında bırakılmıştır. Bunun anlamı terekenin tümü edinilmiş mallardan oluşsa ve eşlerin artık değerler toplamı tümüyle eşlerden birine özgülense bile, ortak altsoyun ve diğer saklı paylı mirasçıların (ana babanın) tenkis davası açamayacağıdır. Bu hükme gerekçe olarak, ortak çocukların nihayetinde her iki eşe de mirasçı olacağı, dolayısıyla eşler arasındaki bu türden düzenlemelerin onların haklarını önemli ölçüde etkilemeyeceği düşüncesidir52.

Arık değere ilişkin düzenlemelerin, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını ihlal edip etmediği buna dayanan karşılıksız kazandırmanın niteliğine göre bir ayrım yapılmak suretiyle değerlendirilmelidir.

Mal rejiminin eşlerden birinin ölümü nedeniyle sona erdiği ve bu nedenle ölüme bağlı kazandırmanın olduğu durumlarda; önce Kanuna göre artık değere katılma esas alınarak, eşlerin katılma alacakları ve ölen eşin terekesi tespit edilecektir. Bu terekeye göre, yasal miras paylaşımı kuralları çerçevesinde, ortak olmayan çocukların veya onların altsoylarının yasal miras payları ve saklı payları belirlenecektir.

Daha sonra ise artık değere katılmaya ilişkin düzenlemeye göre eşlerin katılma alacakları tespit edilecek, buna göre ölen eşin terekesi belirlenecektir. Bu terekede ortak olmayan çocukların veya onların altsoylarının yasal miras payları ve saklı payları tespit edilecektir. Tespit edilen bu miktar Kanuna göre belirlenen katılma alacağının yer aldığı tereke esas alınarak hesaplanan saklı payı karşılamaması halinde, bunu tamamlayana kadar sağ kalan eşin katılma alacağından indirilecektir.

Mal rejimin ölümden başka bir sebeple sona erdiği hallerde ise bir eşten diğerine sağlararası karşılıksız kazandırma söz konusu olacaktır. Buna göre de, bunun tenkisi, herşeyden önce MK. m. 565’e göre tenkise tabi sağlararası bir kazandırma olmasına bağlı olacaktır. Tenkise tabi ise, ölüme bağlı kazandırmaların tenkisinde uygulanan değerlendirme çerçevesinde bir tenkisin olup olmadığına karar verilecektir.

Eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoyları, artık değere katılmaya ilişkin düzenlemelerin saklı paylarını ihlal ettiği yönündeki iddialarını tenkis davası ile ileri süreceklerdir.


SONUÇ

Eslerin (eş ölmüşse mirasçılarının) mal rejimi sona erdiğinde karşılıklı olarak sahip olduğu alacak hakları; mal rejimi sona erdiğinde, edinilmiş mallarına ilişkin “artık değer” üzerinden hesaplanır. Artık değer; mal rejimi sona erdiğinde, malvarlığında halen mevcut bulunan edinilmiş mallara, (koşulları varsa) denkleştirme (MK.m.230) ve bazı eklemeler (MK.m.229) yapılıp, bu mal grubuna ilişkin borçlar düşüldükten sonra kalan değerdir(MK.m.231-238). Eslerden her birinin, diğerinin edinilmiş mallarının artık değeri üzerinde sahip olduğu alacak hakkı, “artık değer alacağı” olarak isimlendirilebilir (MK.m.236/f.1). Eşlerin (veya mirasçılarının) bu şekilde hesaplanan karşılıklı “artık değer alacakları” kanun gereğince takas edilir(MK.m.236/f.1/c.2). Kanuni takas sonunda karşılıklı alacaklar, daha küçük olan alacak oranında sona erer; daha fazla alacağı olan taraf, aradaki fark kadar alacaklı kalır. Bu alacağa “katılma alacağı” denmektedir (MK.m.239).

Katılma alacağı, ancak mal rejimi sona erdikten ve karşılıklı alacakların miktarı belirlendikten sonra talep edilebilir. Mal rejimi devam ederken, eslerin böyle bir hakkı bulunmamaktadır. Esler, mal rejimi sona ermeden önce, sadece beklenen bir hakka sahiptir.

Katılma alacağına sahip olmanın şartları şunlardır;

* Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi bulunmalı,

* Edinilmiş mallar bulunmalı,

* Edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermeli.

Katılma alacağı niteliği itibariyle borçlar hukuku anlamında bir alacak hakkı niteliğindedir. Bu sebepledir ki, katılma alacağı, alacaklısına nispi bir hak bahşeder.

Katılma alacağının alacaklısı kural olarak eştir. Katılma alacağının borçlusu ise eş, onun mirasçıları veya şartları gerçekleşmişse bir üçüncü kişi olabilir.

MK. m. 236/I’e göre her eş ve mirasçıları, sözleşme ile farklı bir paylaştırma kararlaştırmamış ise, hesaplama sonucunda ortaya çıkan diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Eşlerin artık değere katılma alacaklar kanun gereği takas edilir.

Medeni Kanun, eşlere artık değere katılma oranını belirleme konusunda düzenleme yapma imkanı tanımıştır. MK. m. 237/I’e göre “Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edilebilir”.

Artık değere katılma ile ilgili anlaşmaların mal rejimi sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir.

KAYNAKÇA

Acabey, Mehmet Beşir, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Mal Grupları – İspat Kuralları ve Eşlerin Paylı Mülkiyeti Altındaki Mallara İlişkin Düzenlemeler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. 9, Özel Sayı, 2007.

Acar, Faruk, Aile Hukukumuzda Mal Rejimleri ve Eşin Yasal Miras Payı, Ankara 2008.

Ateş, Turan, TMK Edinilmiş (Kazanılmış) Mallara Katılma Rejimi, İstanbul 2007.

Bük, Alaattin, Türk Hukukunda Mal Rejimleri, Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Bolu 2004.

Gümüş, Mustafa Alper, Teoride ve Uygulamada Evliliğin Genel Hükümleri ve Mal Rejimleri (TMK. m. 185 – 281), İstanbul 2008.

Özdoğan, İnan, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Katılma Payı Alacağı, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Kayseri 2010.

Öztan, Bilge, Aile Hukuku, Ankara 2004.

Özuğur, Ali İhsan, Mal Rejimleri, Ankara 2004.

Sarı, Suat, Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi Olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, İstanbul 2007.

Şenocak, Zarife, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Artık Değere katılma İle İlgili Mal Rejimi Sözleşmeleri ve Tenkisi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.58, S.2.

Uzun, Neşe, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Diğer Mal Rejimleri İle Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2009.

Zeytin, Zafer, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Ankara 2008.

DİPNOTLAR

1İnan Özdoğan, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Katılma Payı Alacağı, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Kayseri 2010, s. 5.

2 Suat Sarı, Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi Olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, İstanbul 2007, s. 226.

3 Mustafa Alper Gümüş, Teoride ve Uygulamada Evliliğin Genel Hükümleri ve Mal Rejimleri (TMK. m. 185 – 281), İstanbul 2008, s. 377.

4 Eklenecek değerler MK.’nın 229. maddesinde belirtilen değerlerdir.

5 Zarife Şenocak, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Artık Değere katılma İle İlgili Mal Rejimi Sözleşmeleri ve Tenkisi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.58, S.2, s. 387.

6 Faruk Acar, Aile Hukukumuzda Mal Rejimleri ve Eşin Yasal Miras Payı, Ankara 2008, s.146-147.

7 Özdoğan, s. 5.

8 Oysa paylaşmalı mal ayrılığında eşler mal rejiminin tasfiyesi ile birbirlerinden eşyanın ayın olarak teslimini isteyebileceklerdir.

9 Mehmet Beşir Acabey, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Mal Grupları – İspat Kuralları ve Eşlerin Paylı Mülkiyeti Altındaki Mallara İlişkin Düzenlemeler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. 9, Özel Sayı, 2007, s. 493.

10 TMK.’nın Yürürlüğü ve Uygulanma Şekli Hakkındaki Kanun’un 10. maddesinin ilk fıkrasındaki hüküm ile 01.01.2002 tarihinden önce evlenenlerin kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içerisinde, sözleşme ile, kanunda belirtilen mal rejimi sözleşmelerinden birini seçmedikleri takdirde, kendiliğinden ve kanunun yürürlük tarihinden itibaren olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacakları belirtilmiştir.17 Yine aynı kanunun 10. maddesinin üçüncü fıkrasına göre 01.01.2002 tarihinden önce evlenen eşler, yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 1 yıl içerisinde evliliğin tümüne, edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanmasını kararlaştırabilirler.18 Yani yeni Medeni Kanun yürürlüğe girmeden önce evlenen eşler, yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki dönem için de uygulanabilir hale getirebilirler. Ancak günümüz itibariyle, yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıllık süre geçmiş olduğundan artık bu türden bir sözleşmenin yapılması mümkün değildir.

11 Sarı, s. 227.

12 Özdoğan, s. 56.

13 İsviçre Hukukunda ise, katılma alacağı kural olarak bir para alacağı olup, borçlu eş, alacaklı eşin rızası dışında para dışındaki maddi bir edimle borcunu yerine getiremez., Gümüş, s. 393.

14 Gümüş, s. 393-394.

15 Özdoğan, s. 56-57.

16 Gümüş, s. 228; Özdoğan, s. 57.

17 Şenocak, s. 386.

18 Bilge Öztan, Aile Hukuku, Ankara 2004, s. 299.

19 Özdoğan, s. 57.

20 Alaattin Bük, Türk Hukukunda Mal Rejimleri, Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Bolu 2004, s. 89-90.

21 Sarı, s. 229.

22 Acar, s. 149.

23 Gümüş, s. 379.

24 Zafer Zeytin, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Ankara 2008, s.218.

25 Özdoğan, s. 54.

26 Sarı, s. 229.

27 Bu hüküm edinilmiş mallara katılma rejiminin mehazını teşkil eden İsviçre Medeni Kanun’da yer almamaktadır., Sarı, s. 229.

28 Zeytin, s. 221.

29 Sarı, s. 230.

30 Neşe Uzun, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Diğer Mal Rejimleri İle Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2009, s. 11.

31 Turan Ateş, TMK Edinilmiş (Kazanılmış) Mallara Katılma Rejimi, İstanbul 2007, s. 130.

32 Uzun, s. 11.

33 Sarı, s. 230.

34 Zeytin, s. 221.

35 Gümüş, s. 382.

36 MK. m. 221: “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

37 Zeytin, s. 222.

38 Şenocak, s. 389.

39 Şenocak, s. 390.

40 Zeytin, s. 222-223.

41 Sarı, s. 233.

42 Eşler arasında mal rejiminin gaiplik kararına bağlı olarak sona ermesi halinde MK. m. 238 değil MK. m. 237 hükmü uygulanmalıdır., Gümüş, s. 387.

43 Şenocak, s. 389.

44 Sarı, s. 233.

45 Ali İhsan Özuğur, Mal Rejimleri, Ankara 2004, s. 54.

46 Gümüş, s. 387.

47 Sarı, s. 234.

48 Zeytin, s. 222-224.

49 Sarı, s. 236.

50 Gümüş, s. 383.

51 Mal rejiminin, eşlerden birinin ölümü nedeniyle sona erdiği hallerde bu karşılıksız kazandırma, yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bir bağışlama niteliği taşıyacaktır (BK. m. 240/II), (Yeni TBK. m. 290).

52 Şenocak, s. 396.
---------------
Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ
Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Katılma Alacağı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Yusuf Güleşci'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-08-2013 - 08:50
(3897 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
38158
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 22 saat 43 dakika 2 saniye önce.
* Ortalama Günde 9,79 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 37431, Kelime Sayısı : 5177, Boyut : 36,55 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1688
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07964706 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.