Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 6352 S. K., 86. Madde Değişikliği İle İrtikap Suçu

Yazan : Nurhan Şener [Yazarla İletişim]

I- İRTİKAP SUÇU ( TCK, m: 250 )

1- KAVRAM

İrtikap; Madde 250
(1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.
(2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından faydalanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur
(4) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.’
Görüldüğü üzere, irtikap suçu ile kamu görevlisinin, konumundan meşru olmayan bir biçimde yararlanarak, kamu idaresiyle ilişkisi olanlardan haksız yarar sağlaması cezalandırılmaktadır.[1]

Kanun koyucu, 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa’nın 86. maddesiyle, 5237 sayılı TCK’nın irtikap suçunu düzenleyen 250. maddesinde değişikliğe gitmiştir. İlgili yasada, irtikap suçunun kapsamının birinci fıkra değişikliği ile genişletildiği ayrıca ‘…menfaat değeri ve mağdurun ekonomik durumu…’ nun hafifletici sebep olarak, eklenen dördüncü fıkrada düzenlendiği görülmektedir.[2]




2- KORUNAN HUKUKİ DEĞER

İrtikap fiilinin suç olarak düzenlenmesinin, kamu idaresi ve kamu hizmetinden faydalanacak kişiler açısından iki farklı değeri koruduğunu söylemek mümkün. Bu sebeple, suçla korunan hukuki değer; idareye bakan yönüyle dürüstlük, kamu idaresinin itibarı ve güvenilirliği, hizmetten faydalanacak kişiler açısından ise zarara uğramalarının önlenmesidir.


3- MADDİ KONU

İrtikap suçunun maddi konusu, kamu görevlisinin kendisine ya da başkasına sağlanmasını istediği veya vaat edilen ‘yarar’dır.

‘Yarar’ kavramı menfaat, çıkar sağlama, istifade etme anlamlarında geniş yoruma tabi tutulduğundan, salt para değil ekonomik değer taşıyan her şeyden ‘yarar’ elde edilebileceği kabul edilmiştir. Örneğin bir malın bedelsiz verilmesi ya da bedelde indirim yapılması, mevcut bir borcun silinmesi, başkasına ödettirilmesi veya vadesinin uzatılması, bir meskenden kira ödemeksizin faydalanma gibi durumlarda ‘yarar’ın varlığı kabul edilir.[3] Bunun yanı sıra, duygusal veya cinsel arzuların giderilmesinin ‘yarar’ kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve irtikap suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışmalı bir konu olmakla birlikte genel kabul irtikap suçunun oluşacağı yönündedir.[4]

TCK m.250 ‘yarar’ın haksız olması koşulunu aramamıştır. Dolayısıyla suç, memurun kendi alacağını tahsil amacıyla görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak bir kişiyi icbar etmesi veya hileli davranışlarla ikna etmesi suretiyle de işlenebilir.

İrtikap suçu ile sağlanan yararın az ya da çok olması TCK m.250’ye göre önemli değilken, 6352 s. K. değişikliği ile menfaat değerinin azlığı mağdurun ekonomik durumu da göz önünde bulundurulmak koşulu ile hafifletici sebep olarak düzenlenmiştir. TCK m.250/4’e göre (yeni düzenleme); ‘irtikap edilen menfaat değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında indirilebilir.’ Hükümden, menfaat değerinin az olması koşulunun mağdurun ekonomik durumunun iyi olması koşuluyla birlikte gerçekleşmesi durumunda cezada indirime gidilebileceği, aksi bir durumda ise suçun işleniş şekline göre (ikna ya da icbar) kanunda yazılı olan cezaya hükmedileceği anlaşılmaktadır.[5]

4- FAİL VE MAĞDUR

İrtikap suçu yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suç olduğundan ‘özgü suç’ niteliği taşımaktadır. Kamu görevlisi sıfatından bahsedebilmek için kişinin, AY m.128/1 veya TCK m.6/1-c de belirtilen özellikleri taşıması gerekir.[6] Kamu görevlisi olmayanlar irtikap suçuna ancak yardım eden veya azmettiren düzeyinde katılabilirler.

İrtikap suçunun oluşabilmesi için failin suçu işlediği sırada memur olması yeterlidir. Memuriyet sıfatının sonradan kaybedilmesi veya görev başında olmadığı bir sırada suçun işlenmiş olması suçun oluşmasına engel teşkil etmez.[7]

İrtikap suçunun mağduru, yarar elde edilmek için icbar veya ikna edilen ya da hatasından faydalanılan gerçek kişiler olup suçun niteliği gereği, tüzel kişilerin icbar veya ikna edilmesi ya da hatasından faydalanılması söz konusu olmadığından suçun mağduru olamayacakları kabul edilmektedir.[8] Ancak suçun işlenmesiyle kamu görevlilerine duyulan güven sarsılacağından herkes bu suçun mağduru konumundadır. Diğer taraftan suçun mağduru ile suçtan zarar gören kişinin aynı olması gerekmez. Örneğin; Memur A’nın, Vatandaş B’yi işini yapmak için oğlu C’nin otomobilini kendisine vermesi yönünde icbar ettiği bir durumda suçun mağduru icbar edilen B, suçtan zarar gören ise otomobilini vermek zorunda kalan C olacaktır.

5- ÖN ŞART: GÖREVİN SAĞLADIĞI NÜFUZUN KÖTÜYE
KULLANILMASI

TCK anlamında irtikap suçunun oluşması için failin maddi unsuru ifade eden hareketleri (icbar, ikna, hatadan faydalanma) ‘görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak’ suretiyle işlemiş olması gerekir.[9] Görevin sağladığı nüfuz sübjektif açıdan memuriyet sıfatı, objektif açıdan ise görev alanından faydalanma olarak değerlendirilmelidir.

Sübjektif açıdan görevin sağladığı nüfuz, kamu görevlisi olma sıfat veya unvanının kötüye kullanılarak göreve girmeyen fiillerin işlenmesi anlamına gelir.[10] Fakat her halükarda memur sıfatının meşru yollarla elde edilmiş olması şarttır. Aksi durumda irtikap suçu değil, kamu görevlisi sıfat veya unvanının gasp edilmiş olması sebebiyle; kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi (TCK m.262), yerine göre yağma (TCK m.148) veya dolandırıcılık suçları (TCK m.157) işlenmiş olur. Konuyla ilgili olarak Yargıtay, ‘para alma yetkisi bulunmayan zabıt katibinin, memuriyet sıfatını suiistimal ederek haksız menfaat sağlamış olması; dolandırıcılık suçu değil ikna yoluyla irtikap suçunu oluşturur’ demiştir.[11]

Görevin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılmasının diğer bir yolu da kendi görev alanına giren bir işi yaparken görevin sağladığı yetkiden faydalanmaktır. Bu durumda görev kavramı geniş yorumlandığından, suçun işlendiği sırada memurun görevi başında olması şartı aranmamış hatta memurun yer bakımından yetkili olması dahi gerekli görülmemiştir.[12]





6- MADDİ UNSUR

TCK m.250’de irtikap suçunun maddi konusu olan ‘yarar’ın; icbar, ikna ve hatadan faydalanma suretiyle çeşitli şekillerde gerçekleştirilebileceği öngörülmüştür. Diğer yandan 6352 s. K. ile irtikap sucunun unsurları kapsam olarak genişletilmiş, özellikle birinci fıkrada yapılan değişiklikle icbarın varlığının hangi durumlarda icbar suretiyle irtikap suçuna vücut vereceği netleştirilmiştir.


a- İCBAR SURETİYLE İRTİKAP

İcbar kavramına, fail tarafından gerçekleştirilen ve mağdurun iradesini baskı altına alabilecek her türlü davranış dahildir. Fakat yöneltilen davranışın, mağduru, faile ya da yönlendireceği bir kişiye menfaat sağlamasına veya menfaat vaadinde bunmasına icbar etmeye elverişli olması gerekir. Elverişlilik somut olayda hakim tarafından belirlenir.[13] Hareket doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleştirilebilir. Fakat icbar, manevi cebir sınırlarını aşamaz. Bu nedenle icbarın yağma suçunu oluşturacak maddi cebir veya tehdit boyutuna ulaşmaması gerekir.

Örneğin Yargıtay;
‘yağma suçunun oluşumu için mağdurun iradesini zorlayan bir etki olan icbarın, maddi cebir veya tehdit aşamasına varmış olması gerektiği, sabit görülen ve kamu görevlisi sanıkların görevin sağladığı nüfuzlarını kötüye kullanmak suretiyle kendilerine yarar sağlamaya zorlamadan ibaret eylemde bu unsurlar bulunmadığından, TCK’nun 250/1 maddesinde düzenlenen cebri irtikap suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı bir biçimde nitelikli yağmadan hüküm kurulması, yasaya aykırıdır’ demiştir.[14]

Daha önce de bahsettiğimiz gibi 6352 s. K.’nun 86. maddesiyle irtikap suçu değişmiş, değişiklikle icbar suretiyle irtikap suçunun icbar unsuru yeniden ve daha geniş bir kapsamda tanımlanmıştır. Yeni tanımlamaya göre, kanun koyucu ‘Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.’ demiş ve kamu görevlisinin kişileri bu surette zorlaması veya zorunda bırakmasını icbar kapsamında değerlendirmiştir.[15]

Esas itibariyle halk arasında ‘bahşiş’ veya ‘iş görme bedeli’ olarak adlandırılan hukuka aykırı bu uygulama daha önceleri rüşvet veya görevi kötüye kullanma suçları kapsamında değerlendirilirken yeni düzenlemeyle birlikte, fiilin icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturacağı açık bir şekilde belirlenmiş, bu sebeple TCK’nın 257. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen irtikap düzeyine ulaşmayan ‘görevi kötüye kullanma’ suçu da ilgili yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır.[16] Eski düzenlemeye göre; ‘görevi kötüye kullanmanın irtikap düzeyine ulaşmaması’ ifadesiyle kastedilen, yararın icbar unsurunu taşımayan eylemlerle elde edilmesidir. Yargıtay, görevin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılmasının icbar veya ikna unsurlarını içermediği halde işlenmesinin TCK 257 anlamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağını kabul etmiştir.[17] Fakat 6352/ 86 ile yapılan yeni düzenlemeyle memurun işi gereği gibi veya zamanında yapmayacağı izlenimi vermesi ve kişinin kendisini mecbur hissetmesi halinde de cebir unsurunun varlığı ve icbar suretiyle irtikap suçunun oluşacağı görülmektedir.


b- İKNA SURETİYLE İRTİKAP

TCK m.250/2’de irtikap suçunun ikna unsuru tanımlanmıştır. Maddeye göre; fail görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, mağduru kendisine veya bir başkasına menfaat sağlamaya ikna ederek rızasını kazanmaktadır. Bu suretle ikna olan mağdurun iradesi sakatlanır ve kişi yaptığı ödemenin yönetmelik veya yasalar gereği yapılması gerektiğini zannederek hareket eder. Fakat suçun oluşması için mağdurun, failin hileli davranışlarına inanmış olması gerekmez. ‘Çünkü bu durumda da yararın sağlanması ile failin aldatmaya yönelik hileli davranışları arasında nedensellik bağı vardır.’[18] Diğer yandan mağdur, yararı sağlaması gerekmediğini bildiği halde failin baskısı sonucu menfaat temin etmiş ise suçu oluşturan unsur ikna değil icbar olacak ve icbar suretiyle irtikap suçu oluşacaktır. Örneğin; mahkeme kalemine ilam suretini almak için giden vatandaşa gerçeğe aykırı olarak, 50 TL ilam harcı vermesi gerektiğini söyleyen kalem müdürünün eylemi ikna suretiyle irtikap suçunu oluştururken, devlet hastanesi doktorunun eşi ameliyat olacak vatandaştan 200TL bıçak parası istemesi icbar suretiyle irtikap suçuna vücut verir.

İkna suretiyle irtikap suçunda failin hileli davranışları, sözlü veya yazılı örneğin sahte evrak kullanarak, gerçekleştirmesi mümkündür. Fakat bu noktada aranan, suçun icbar unsurunda da olduğu gibi, mağdurun iradesinin etki altına alınmasını sağlayacak elverişli hareketlerin olmasıdır. Bu anlamda basit tavsiyeler ikna sayılmaz. Hareketlerin elverişliliği belirlemek hakimin taktirine bırakılmıştır.[19]

İkna suretiyle irtikap suçu, hileli davranışlarla işlenebilen bir suç olduğundan dolandırıcılık suçuyla bu yönde benzerlik göstermektedir. Fakat irtikap suçunda hileli davranışların, ‘kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanma’[20] suretiyle işlenmesi gerekir. Dolandırıcılık suçunda ise her türlü hareketle işlenebilir. Diğer yandan TCK anlamında irtikap suçu, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar kapsamında değerlendirilen ve faili kamu görevlisi sıfatını taşıyan kişiler olan özgü bir suç iken; dolandırıcılık suçu, malvarlığına karşı işlenen suçlar kapsamında herkes tarafından işlenebilen bir suçtur.

c- HATADAN YARARLANMA SURETİYLE İRTİKAP
İrtikap suçunun hatadan yararlanma unsurunda, fail kişinin farkına varmaksızın yapmış olduğu hatayı görmekte fakat kişiyi uyarmayıp düşmüş olduğu bu hatadan faydalanarak menfaat temin etmektedir. Bu sebep mağdurun yanılmasına failin hiçbir etkisinin olmaması gerekir.[21]

‘İtalya CK m.316’ya göre bu tür eylemler zimmetin bir türü olarak değerlendirilmektedir. ‘Başkasının hatasından faydalanmak aracılığıyla zimmet’ başlıklı söz konusu hükme göre, işlevlerinin ya da hizmetlerinin icrası sırasında başkasının hatasından faydalanarak kendisi ya da bir başkası için haksız olarak para ve sair değer elde eden memur ya da kamu hizmet görevlisi bu hükme göre cezalandırılacaktır.’[22]

7- MANEVİ UNSUR
İrtikap suçunun manevi unsuru kasttır. Dolayısıyla TCK m.21/1[23] hükmü gereğince fail, görevinin sağladığı nüfuzu, suçun kanuni tanımında yer alan icbar, ikna ve hatadan yararlanma unsurlarını kullanarak menfaat temin edeceğini bilmeli ve sonucu istemelidir. Suç genel kast ile işlenebileceği gibi olası kastla[24] da işlenebilir.

8- SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
a- TEŞEBBÜS
Neticesi harekete bitişik suç olarak değerlendirilen irtikap suçu menfaat vaadiyle tamamlanır, menfaatin sağlanmasıyla sona erer. Suçun tamamlanmış sayılması için vaadin yerine getirilmesine gerek yoktur. Bu bakımdan ikna ve icbar suretiyle irtikapta hareket neticeden ayrılabildiğinden bir görüşe göre, teşebbüsün mümkün olduğu kabul edilmiştir.[25] Örneğin vaatte bulunmaya yönelik elverişli hareketlerin varlığına rağmen vaadin gerçekleşmediği durumlarda teşebbüsten söz etmek mümkün olacaktır.

b- İÇTİMA
Suç için kanunda özel bir içtima hali düzenlenmemiştir. Bu sebeple, suçun farklı kişilere karşı işlenmesi halinde, gerçek içtima kulları uygulanacak işlenen suç adedince cezaya hükmedilecektir. Diğer yandan suçun aynı kişiye karşı birden fazla kez işlenmesi halinde ise TCK m.43’de düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.

c- İŞTİRAK
İrtikap suçuna daha öncede belirtildiği gibi, özgü suç olması sebebiyle, kamu görevlisi sıfatını taşımayan kişiler ancak azmettiren veya yardım eden sıfatıyla katılabilirler.[26] Örneğin kamu görevlisinin icbar veya ikna hareketini üçüncü kişi vasıtasıyla gerçekleştirdiği bir durumda, kişinin suça katılma iradesinin olması koşuluyla, üçüncü kişi yardım eden sıfatıyla iştirak etmiş olur.

Diğer yandan, TCK m.251/1’de kamu görevlilerinin iştirakçi olmasıyla ilgili olarak, ‘Zimmet ve irtikap suçlarının işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.’şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır.

9- CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU AÇISINDAN İRTİKAP SUÇU
a- SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA
İrtikap suçu, failinin kamu hizmeti görevlisi olması sebebiyle özel soruşturma usulüne tabidir. İlk bakışta 4483 s. Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hk. K. Hükümleri dahilinde görünse de, kanunun ‘Kapsam’ başlıklı ikinci maddesinin ikinci fıkrasında; ‘Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır.’ denilerek 3628 s. K.’na atıf yapılmıştır.
3628 s. Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunun 17. maddesinde açıkça irtikap suçunda 4483 s. K.’nun uygulanmayacağı belirtilmiştir m.18’de suçun ihbarı, m.19’da ise soruşturma usulüne değinilmiştir.[27]

b- GÖREVLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI
5235 s. Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında K. m.11 ve 12’de açık bir şekilde irtikap suçunun, icbar ve ikna unsurunu içeren ilk iki fıkrasında ağır ceza mahkemesinin, üçüncü fıkrada ise asliye ceza mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir.

İrtikap suçunun cezası, icbar suretiyle işlendiği durumlarda beş yıldan on yıla kadar, ikna suretiyle işlenmesi halinde üç yıldan beş yıla kadar, hatadan faydalanma suretiyle işlenmesi halinde ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Cezaların üst sınırları göz önünde bulundurulduğunda TCK m. 66/1-d,e bendine göre zamanaşımı süreleri bir ve ikinci fıkra için on beş yıl, üçüncü fıkra için sekiz yıldır.

Ayrıca AY’nın 76. maddesi irtikap suçunu yüz kızartıcı suç olarak tanımlamış ve bu suçlardan hüküm giyenlerin milletvekili olamayacaklarını belirtmiştir.[28]



10- SONUÇ
Netice itibariyle, irtikap suçunun konu edildiği bu çalışmayla; suç ile ilgili TCK ve ilgili kanun düzenlemelerine, akademisyen görüşlerine, Yargıtay kararlarına ve kamuoyunda 3.Yargı Paketi olarak bilinen 6352 s. K.’nun 86. maddesiyle irtikap suçunda yapılan değişikliğe değinilmiştir.

Özellikle 6352/86 ile yapılan değişiklikle ülkemizde yaygın olarak görülen kişilerin haklı işlerinin, kamu görevlileri tarafından bir bedel alınarak yapılması şeklinde vuku bulan, ‘bahşiş’ sisteminin önüne geçilmek istenmiş, vatandaşın bu suretle kendini zorunda hissetmesi hali icbarın bir türü olarak değerlendirilmiştir. ‘Bahşiş’ olarak adlandırılan bu hukuksuz uygulama, bir önceki düzenlemede ‘görevi kötüye kullanma’ veya ‘rüşvet’ suçları kapsamında iken, artık icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturmaktadır.

Diğer taraftan, irtikap suçunun cezasının çok ağır olması sebebiyle, elde edilen menfaat değerinin düşük olduğu hallerde 250/4 uyarınca hakime cezada indirim yapılması yönünde taktir hakkı tanınmıştır. Bu düzenleme ile suç sebebiyle verilen yüksek cezanın oluşturacağı sorunların önüne geçilmek istenmiştir.

[1] Toroslu, Ceza Hukuku, s. 284

[2] 6352 sayılı Kanun:
MADDE 86- 5237 sayılı Kanunun 250 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
‘(1) …Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.

(4) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.’


[3] Artuk/Gökçen/ Yenidünya s.680, Erman/ Özek s.118

[4] Artuk/Gökcen/Yenidünya 7.Bası s.680 ; Dönmezer, s.119 ; Soyaslan, Ceza Özel s.506
Karşı görüş; Toroslu, a.g.e. s.287

[5] Ersan Şen, Makale: 6352 s. K.’un 86. maddesi

[6] AY:128/1
‘Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler…’
TCK:6/1-c
‘Kamu görevlisi değiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi’

[7] Parlar/ Hatiboğlu, 5237 TCK Yorumu Açıklamalı- İçtihatlı, s.1730

[8] Dönmezer s.117, Özgenç s.167

[9] Tezcan/ Erdem/ Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku s.656

[10] Toroslu, a.g.e. s.285

[11] Yargıtay 5. CD Tarih:25.09.1980, Karar No: 1980/2980

[12] Artuk/ Gökçen/ Yenidünya s.594, Soyaslan s.504

[13] Özgenç, İ: Ekonomik Çıkar Sağlama Amacıyla İşlenen Suçlar, s.166

[14] Yargıtay 5. CD. E: 2009/9978, K: 2009/12463, T: 16.11.2009

[15] Ersan Şen Makale: 6352 s. K.’nun 86. maddesi

[16] Ersan Şen a.g.m.

[17] Yar. 5. CD. E: 2008/3903, K: 2009/14973, T:24.12.2009
‘ İcbar suretiyle irtikap suçundan yapılan yargılama sonunda; sanığın atılı suça teşebbüsten mahkumiyetine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, tapu sicil müdürlüğünde görevli olan sanığın müştekinin işlerini sürüncemede bıraktığı, işin bitmesi için para istediği anlaşılmaktadır. Yasal olarak para ödenmesi gerektiğine ilişkin inandırıcı bir davranışta bulunmayan sanığın eyleminde irtikabın icbar veya ikna unsuru bulunmamaktadır. Bu eylem, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.’

[18] Tezcan/ Erdem/ Önok, a.g.e., s.661

[19] Parlar/ Hatiboğlu a.g.e. s.1732

[20] Daha öncede belirtildiği gibi, kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması; görev alanı ve memuriyet sıfatı veya unvanının kötüye kullanılmasını ifade etmektedir.

[21] Dönmezer, s.122; Toroslu, a.g.e. s.228; karşı görüş Soyaslan, s.508 ‘yararlanılan hata failin hareketlerinden de ileri gelebilir.’

[22] Tezcan/ Erdem/ Önok, a.g.e. s.662

[23] TCK, m.21/1:
‘Suçun oluşması kastın arlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.’

[24] TCK, m.21/2
‘ Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. …’

[25] Tezcan/ Erdem/ Önok, a.g.e. 664; karşı görüş, Özgenç, s.175

[26] TCK,m.40/2 Bağlılık Kuralı
‘Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçaların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.’

[27] 3628 s. K. Soruşturma
Madde 17 – (Değişik birinci fıkra: 12/12/2003-5020/12 md.) Bu Kanunda ve 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında uygulanamaz.
Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.
Suçun ihbarı
Madde 18 –Yukarıdaki maddede yazılı suçlara ilişkin ihbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir ihbar tutanağı düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir. Acele ve gecikmesinde sakınca umulan hallerde tutanak düzenlenmesi sonraya bırakılabilir. Muhbirlerin kimlikleri, rızaları olmadıkça açıklanmaz. İhbar asılsız çıktığında aleyhine takibat yapılanın istemi üzerine muhbirin kimliği açıklanır.
(Ek fıkra: 12/ 12/ 2003- 5020/13 md.) Yukarıdaki fıkraya göre yapılan ihbar veya takipsizlik kararı ve iddianame Cumhuriyet başsavcılığınca, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması hâlinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.
Bu suçlardan dolayı müfettiş ve muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler. Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine lüzum görülmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma yapmak üzere gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteyebilir.
17 nci maddede yazılı suçlardan dolayı delil veya emare elde eden müfettiş ve muhakkikler durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi etmedikleri takdirde bunlar hakkında da yapılacak takibattan dolayı Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat Hükümleri uygulanmaz.
İhbar konusu müsnet suç hakkında dava açılıncaya kadar bilgi vermek ve yayın yapmak yasaktır.
Soruşturma usulü
Madde 19 –Cumhuriyet Savcısı 17 nci maddede yazılı suçların işlendiğini öğrendiğinde sanıklar hakkında doğrudan doğruya ve bizzat soruşturmaya başlamakla beraber durumu atamaya yetkili amirine veya 8 inci maddede sayılan mercilere bildirir.
Cumhuriyet Savcısı soruşturmaya başladığında ihbarı doğrulayan emareler bulduğu takdirde sanıktan, haksız edinilen malın kaçırıldığı yolunda delil ve emare elde edildiği takdirde sanığın ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ile gelini ve damadından mal bildiriminde bulunmalarını ister. Bu istemin sanığa ve diğer ilgililere ulaştığı tarihten itibaren yedi gün içinde Cumhuriyet Savcısına mal bildiriminin verilmesi zorunludur. Soruşturmanın müfettiş veya muhakkik tarafından yapılması halinde müfettiş veya muhakkik de sanıktan ve yukarıda sayılan ilgililerden mal bildirimi isteminde bulunurlar. Bu istemin sanık ve ilgililere ulaştığı tarihten itibaren yedi gün içinde müfettiş veya muhakkike mal bildiriminin verilmesi keza zorunludur.
Cumhuriyet Savcısı, kamu davası açılmadan önce haksız edinildiği yolunda delil veya emare elde edilen para veya mal ile ilgili tedbirin alınmasını görevli mahkemeden veya para veya malın bulunduğu yer hukuk mahkemesinden isteyebilir.

[28] AY, Milletvekili Seçilme Yeterliliği
Madde 76- ‘… ,taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilas, irtikap,rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık sahtecilik, inancı kötüye kullanma dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla… hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
…’
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"6352 S. K., 86. Madde Değişikliği İle İrtikap Suçu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nurhan Şener'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-02-2013 - 01:04
(4446 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
29806
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 20 saat 17 dakika 17 saniye önce.
* Ortalama Günde 6,70 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 31792, Kelime Sayısı : 4366, Boyut : 31,05 Kb.
* 9 kez yazdırıldı.
* 8 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1591
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,19439912 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.