Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Çevreyi Kirletme Kabahati

Yazan : Av.M.Lamih Çelik Av.Cüneyd Altıparmak [Yazarla İletişim]

ÇEVREYİ KİRLETME KABAHATİ

Av. M.LAMİH ÇELİK & Av.CÜNEYD ALTIPARMAK

Giriş

Bilindiği üzere çevre canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı ifade eder. Çevre doğal olarak, bu anlamada herkese koruma yükümlülüğünü getirmektedir. Yani her fert çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününe katkı sunmakla yükümlüdür, bu yükümlülük bireyin toplumsal olmasının hem sonucu hem de ifadesidir [1].

Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiyi kapsar. Çevrenin kirletilmesi kamu düzenine aykırı olduğu için çeşitli kanunlar ile yaptırıma bağlı kılınmıştır. Biz bu yazımızda 5326 s. Kabahatler Kanununun ( KK) 41. maddesinde düzenlenen " Çevreyi kirletme Kabahati" üzerinde duracağız. Bu inceleme yapılırken, çeşitli düzenlemeler ve bağlı olduğu sonuçları açısından diğer ilgili mevzuat üzerinde durulacaktır. Bunun yanında konudaki kavram kargaşasını ortadan kaldırmak ve TCK m.181 ve devamındaki hükümlerin uygulama alanını çizmek açısından, başta madde metninde geçen bazı kavramlara kısaca değineceğiz.

I. Maddeye İlişkin Temel Kavramlar

A. Bireysel ve Evsel Atık

Evsel atıklar, evlerden atılan ve tehlikeli ve zararlı katı atık kavramına girmeyen mutfak, bahçe, banyo vs. yerlerden çıkan katı atıkları ifade eder. Bunlar başlıca organik atıklar olmak üzere, kağıt, karton, tekstil, küçük ebatta cam, plastik, ağaç, metal nevinden maddeleri içerir [2]. Nitekim evsel atıklar Çevre Bakanlığının yayımladığı 14.03.1991 tarihli Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin[3] (KAKY) 3. maddesinin 6. fıkrasında "konutlardan atılan, tehlikeli ve zararlı katı atık kavramına girmeyen, bahçe, park ve piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıkları… ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır. Bu anlamda "tehlikeli ve zararlı" atık deyimini de açmakta fayda vardır. Tehlikeli atık, endüstriyel atık olarak da ifade etmek mümkün olan bu atık tipi hem çevreyi kirleten hem de insan sağlığını tehdit eden nitelikteki atıkları işaret eder. Bunlar başlıca toksik, kimyasal, perol, metal sanayi atıklarını ifade içerir [4]. KAYK m. 3/13 bu atık tipini şöyle tanımlamaktadır: "Patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, suyla temas halinde parlayıcı gazlar çıkaran, oksitleyici, organik peroksit içerikli, zehirli, korozif, hava ve su ile temasında toksik gaz bırakan, toksik ve ekotoksik özellik taşıyan…atıkları ifade eder"

B. İnşaat Atığı

En yalın ifade ile inşaat atığı; Konut, bina, köprü, yol ve benzeri alt ve üst yapıların yapımı esnasında ortaya çıkan atıkları ifade etmektedir (18.03.2004 Tarihli Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği m.4 [5]). Bu atıklar başlıca çimento, taş, büyük çapta demir parçaları, kum vs. olmak üzere yapılan inşaatın şekline göre değişen atıkları veya artıkları ifade eder.

C. Kullanılamaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyası ve Motorlu Kara veya Deniz Nakil Araçları

Bu tip atıklar diğer bir ifade ile iri katı atıklar kullanılmaz hale gelmiş veya getirilmiş ebat itibari ile büyük olan katı atıkları ifade eder (KAKY m. 3/5) Bunların başında ev araç gereçleri olan buzdolabı, çamaşır makinesi, TV, koltuk gibi evsel nitelikli atıklar gelmekle beraber araba, yat, tekne gibi motorlu kara ve deniz nakil araçlarını dahil etmek mümkündür.

D. Atıkların Depolanması

Evsel atıklar başta olmak üzere madde de geçen " İnşaat atık ve artıkları", "ihtiyaç fazlası ev eşyası", "kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçları" gibi maddeler mevzuatımız açısından katı atık olarak telakki edilmektedir Katı atık, üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri içerir dememiz mümkündür [6].

Katı atıkların kendine özgü depolanması ve toplanması gerekmektedir. Zira katı atıklar, sızıntı sularının yeraltına geçmesini engellemekle, barındırdığı kimyasal maddelerin etkisi ile başta yetişen bitkileri ve bağlı olarak gıdaları kirletmekle, sağlığı olumsuz etkilemektedir [7]. Bu sakınca beraberinde bu tip atıkların depolanması ve toplanması hususunda bazı şartları getirmiştir. Katı atıkların, üretici veya taşıyanları tarafından denizlere, göllere ve benzeri alıcı ortamlara, caddelere, ormanlara ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacak yerlere dökülmesi uygun değildir. Bu düzensiz bir depolama olacağı için sakıncalıdır[8]. Konutlarda ve işyerlerinde, evsel veya evsel nitelikle endüstriyel çöpleri çöp toplama aracına vermek üzere kullanılan çöp biriktirme kapları, çeşitli büyüklükte ve her biri standart ölçülerde olmak zorundadır. Çöpü üretenler, bu çöp biriktirme kaplarını, çevrenin sağlığını bozmayacak şekilde kapalı olarak muhafaza etmek ve çöp toplama işlemi sırasında yol üstünde hazır bulundurmak zorundadır. Evsel katı atık ve evsel nitelikli endüstriyel katı atık üreten kişi ve kuruluşlar, katı atıklarını belediyelerin ve mahallin en büyük mülki amirinin istediği şekilde konut, işyeri gibi üretildikleri yerlerde hazır etmekle yükümlüdürler (KAKY m.18) [9]

III. Kabahatin Unsurları

Medenî bir toplumda, meydan, cadde, sokak gibi toplumu oluşturan bütün fertlerin kullanımına ait alanların temiz ve yaşanılır bir halde bulundurulması gerekmektedir, bu açıdan kabahatin tüm zararından etkilenen kamudur.

Kabahatin faili çevreyi kirletmek için, evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan, inşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını, motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kimsedir. Bu kimsenin tüzel kişi olması da mümkündür.
Madde de fiilin birkaç şekilde işlenmesi yani Kabahatin oluşması için birden fazla eylem tipi öngörülmüştür. Bu hususlara değinmekte fayda vardır:

A. Kabahatin Evsel Atık ve Bireysel Atılması Suretiyle Kirletilmesi (KK m.41/1)

Evsel ve bireysel atık ve artıklar ancak bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerlere bırakılabilirler. Bu yükümlülük aynı zamanda, bu tür atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığını ve ulaşılabilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Böylece bu atıkların atılması gereken yerler dışına, örneğin çöp bidonuna değil de yola atılması bu kabahati oluşturur.

Maddenin ikinci fıkrasında bu suretle işlenen Çevrenin kirletilmesi kabahatinin nitelikli halini ortaya koymaktadır. Buna göre; " fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye" daha ağır bir yaptırım uygulanacaktır. Yani evsel ve bireysel atıkların yemek pişirme ve servis yerlerinde (örneğin lokanta, yemek fabrikası, yemekhane vs. yerlerde) işlenmesi halinde verilen para cezası daha fazla olacaktır.

B. Kesilen Hayvan Artıklarının Atılması Suretiyle Çevrenin Kirletilmesi (KK m.41/3)

Fail, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kimse için maddenin bu fıkrası uygulanacaktır. Maddede "kesmek" fiilinden bahsedildiği için kanaatimizce, avlanan hayvanın veya yolda çıkan bir hayvanı ezmek suretiyle meydana gelen hayvan atıklarının yola bırakılması bu kabahati oluştursa bile, bu fıkra hükümlerinde ele alınamaz.

C. İnşaat Atık Ve Artıklarını Atılması Suretiyle Çevrenin Kirletilmesi (KK m. 41/4)

İnşaat atık ve artıklarının bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler dışına atılması ayrı bir kabahat olarak tanımlanmıştır. Bu kabahat karşılığında idarî para cezasından ayrı olarak, atık ve artıkların bulunduğu yerden kaldırılması dolayısıyla yapılan giderlerin de ilgili kişiden tahsil edilmesi öngörülmüştür.

D. Kullanılamaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyasının Atılması Suretiyle Çevrenin Kirletilmesi (KK m.41/5)

Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişi de cezalandırılmaktadır. Ancak, bu fıkra hükmünde belediyelere bir yükümlülük getirilmektedir. Buna göre, her yıl, örneğin ocak, mayıs, eylül ayının belirli bir günü gibi, yılın çeşitli günlerinde ve yılda en az üç kez olmak üzere, belediyeler tarafından, bu tür eşyanın toplanma günleri önceden belirlenerek uygun araçlarla halka duyurulacaktır. Ancak bu günlerde belli bir saate kadar ev eşyası dışarıya bırakılabilecektir.

E. Kullanılamaz Hale Gelen Motorlu Kara veya Deniz Nakil Araçların Atılması Suretiyle Çevrenin Kirletilmesi (KK m.41/6)

Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait herhangi bir yere bırakan kişiye de bu fiilinden dolayı idarî para cezası verilecektir.

Maddenin düzenlenişi ve Gerekçeye baktığımızda rahatlıkla anlaşılacağı yukarıda saydığımız şekilde çevrenin kirletilmesi eylemleri biri birinden bağımsız nitelikte olup, failin her biri için ayrı ayrı cezalandırılması gerekmektedir.

IV. Ceza Verme Yetkisi ve Etkin Pişmanlık

Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezası verme yetkisi belediye zabıta görevlilerine aittir. Nitekim Belediye Zabıta Yönetmeliğine göre; Ev, apartman ve her türlü işyerlerinin çöplerinin sokağa atılmasına mani olmak, çöp kutu ve atıklarının eşelenmesini önlemek (m. 10 /c-4) ve şehir içme suyuna başka suyun karıştırılmasını veya sağlığa zararlı herhangi bir madde atılmasını önlemek, kaynakların etrafını kirletenler hakkında gerekli kanuni işlemleri yapmak (m.10/a-10) Korunması belediyelere ait tarihi ve turistik tesislerin kirletilmesine meydan vermemek zabıtanın görevidir (m.10/a-24 )[10].

Failin yukarda saydığımız çevreyi kirletme fiillerinden birine sebep olduğu ancak bunlar dolayısıyla meydana getirdiği kirliliği derhal yok etmesi halinde idarî para cezası verilmeyebilir. Böylece söz konusu madde kapsamında özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Örneğin elindeki katı atığı (izmarit, yiyecek ambalajı vs.) yere atan kimse bireysel atık üreterek çevreyi kirletmiş olacaktır. Bu durumda ceza Belediye zabıtası tarafından yazılacaktır. Ancak fail bu atığı depolanmasına uygun yere (çöp kutusuna) attığı an ceza verilmemesi mümkündür. Burada amacın ceza vermek olmadığı, çevrenin dengesinin korunması hususu olduğu açıkça anlaşılacaktır.

V. Sonuç Olarak

Çevrenin kirletilmemesi için birçok kanunda düzenlemeye gidilmiştir. Bu anlamda KK'nın niteliği genel olmakla birlikte, özel düzenlemeler karşısında uygulanması mümkün olmayacağı gibi kimi zaman özel mevzuatın KK'ya atıf yaptığını görmekteyiz.
4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun 3.maddesinin 12. fıkrasına göre tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılması yasaklamıştır, buna aykırı hareket edenlere aynı kanunun 5. maddesine göre KK 41.maddesine göre belediye zabıtası ceza verecektir. 5262 s. Organik Tarım Kanununun 12. maddesinde [11], 5312 s. Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanunlarında düzenlemeler mevcuttur.

2872 sayılı Çevre Kanunu 'nun 8. maddesinde de her türlü atık ve artığın, çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi, depolanması, taşınması uzaklaştırılması ve benzeri faaliyetlerde bulunulmasının yasak olduğu hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerden sadece çevre ve insan sağlığına zarar verecek maddelerin çevreye atılması sonucu oluşan kirliliğin değil, insanın her türlü faaliyeti sonucu, insan yaşamının sürdürüldüğü doğal çevrenin dengesini bozan, insanlar tarafından istenmeyen sonuç doğuran kirliliğin de önlenmesinin amaçlandığı sonucuna varılmaktadır. Belirtilen amaçların gerçekleştirilebilmesi için yapılacak düzenlemeler, alınacak önlemler, çevreyi kirleten atık ve artıkların bertaraf edilmesi usulleri ve bu gereklere uymayanlar hakkında uygulanacak cezalar da Çevre Kanunu ve ilgili yönetmelikler ile düzenlenmiş bulunmaktadır [12]. Ayrıca, çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar (ÇK m.28). Bu durum kusursuz sorumluluk olarak düzenlenmiş iken Türk Ceza kanununda kusura dayalı bir sorumluluk öngörülmektedir. Çevre kanuna göre idari yaptırım kararı verme yetkisi Çevre Bakanlığına aittir ancak aynı yasanın 12.maddesine göre denetim yetkisi belediyelere devredilmiş ise belediye encümeni idari yaptırım kararı verebilirler[13].

Türk Ceza Kanununda da çevrenin korunmasına ilişkin olarak bazı suçların ihdas edildiği açıktır [14]. TCK ve KK uygulanması açısından belirli farkları içerir. Şöyle ki; TCK m.181'in uygulanması için failin açıkça çevreye zarar vermek maksadı ile hareket ederek tehlikeli ve zararlı atıkları ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde toprağa, suya veya havaya karışmasına sebep olmak suç olarak düzenlenmiştir. Bu durumda bu madde kapsamına giren atıklar evsel ve bireysel atıklar dışında kalan tehlikeli ve zararlı atıklardır. Bunun yanında TCK anlamında bu eylemin taksir ile dahi işlenmesi suç olarak düzenlenmektedir.

Detaylı bilgi için bkz. “Çelik, Lamih/Altıparmak, Cüneyd, Uygulamalaya Yönelik Kabahatler Kanunu Yorumu, YEKÜD Yayınları, Ankara-2008 (Çelik/Altıparmak, Yorumu)

[1] Konuya ilişkin olarak bkz. Çevre ve Orman Bakanlığınca Yayımlanan şu iki esere: Çevre Denetçileri El Kitabı, Ankara 2007, s.101 vd. Çevresel Kirlilik İzleme Rehberi, Ankara 2007, s.73 vd. .Ayrıca Çevreye İlişkin Bazı Tanımlar İçin Bkz: 2872 s. Çevre Kanunu m.2
[2] Yeşilnacar, M.İrfan, Katı Atık Yönetimi, 1996, Adana, s. 1. (Yayımlanmamış Doktora Seminer)
[3] RG No: 20814
[4] Yeşilnacar, s.1
[5] RG No. 25406
[6] Bkz: KAKY m. 3/1
[7] Yeşilnacar, s.2
[8] Yeşilnacar, s.5
[9] Bu hususa ilişkin detaylar için Bkz: Apaydın, Ömer, "Trabzon Şehri Katı Atık Toplama İşleminin Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) Destekli Optimizasyonu İçin Bir Uygulama", Ekoloji Dergisi, S.54/2005, s.1-6; Şen, Mehmet/Kestioğlu,Kadir, "Kırsal Belediyelerde Evsel Atıkların Geri Kazanımı ve Ekonomik Analizi: Mustafa Kemal Paşa İlçesi/Bursa Örneği" Ekoloji Dergisi, S.65/2007, s.45-51; Birinci, Fahri, "Belediyelerin Gömülmeye Mahkum Ettiği Cevherler Geleceğin Potansiyel Tehlikeleri Olmaya Adaydır", Ekoloji Dergisi, S.11/1994, s.4-7. ODTÜ-SEM (Komisyon), Geoteknik Açıdan Düzenli Katı Atık (Çöp) Depolanması, 1996 Ankara.
[10] Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezası verme yetkisi belediye zabıta görevlilerine aittir. Ancak ilgilinin bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliği derhal yok etmesi halinde idarî para cezası verilmeyebilir. Böylece söz konusu madde kapsamında özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir
[11] Bu Kanun hükümlerine uymayanlara uygulanacak cezaî hükümler aşağıda belirtilmiştir: a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, onmilyar lira idarî para cezası verilir. b) 5 inci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket ettiği tespit edilenlere, ellimilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, yetki ve izin belgeleri iptal edilir. Başka ad ve unvan altında olsa dahi, bu Kanun kapsamında çalışmalarına izin verilmez. c) 5 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve kendilerine bir daha çalışma izni verilmez. d) 5 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmimilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, çalışma izinleri iptal edilir. e) 5 inci maddenin altıncı fıkrasına aykırı hareket eden kuruluşlara, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve çalışma izinleri iptal edilir. f) 5 inci maddenin yedinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmimilyar lira idarî para cezası verilir. g) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, onmilyar lira idarî para cezası verilir. h) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmimilyar lira idarî para cezası verilir. ı) 8 inci maddeye aykırı hareket edenlere, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Aykırılık etiket bilgilerinden kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye kadar ürüne el konulur ve yukarıdaki para cezası uygulanıp ürün piyasadan toplattırılır. Toplatma masrafları müteşebbisten tahsil edilir. j) 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 10 uncu maddeye aykırı hareket edenlere, otuzmilyar lira idarî para cezası verilir. k) Bu Kanuna göre denetimleri engelleyen kişi ve kuruluşlara, onmilyar lira idarî para cezası verilir (m.12).
[12] "Sanığın çalıştığı otelin kalorifer kazanından çıkan cürufları caddeye dökmesi eylemi 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 8. maddesi delaletiyle 20/a maddesinde belirtilen idari para cezasını gerektirmektedir. "(Yargıtay 2. CD E. 2004/18770 K. 2005/7294 T. 26.4.2005 ) . "Sanıkların zararlı atık sularını çevreye bırakmaları idari para cezasını gerektirmektedir. "(Yargıtay 2. CD E. 2004/9041 K. 2005/9124 T. 12.5.2005), "Köy içerisinde açığa gübre dökmek eylemi; 2872 sayılı Yasanın 8 ve 20/a maddeleri içerisinde değerlendirilmeli, öngörülen idari para cezası aynı Yasanın 24. maddesi çerçevesinde uygulanması için görevsizlik kararı verilmelidir. (Yargıtay 2. CD E. 1993/4731 K. 1993/6024 T. 4.5.1993 ) "Sanığa isnat olunan suç, çevre ve toplum sağlığını olumsuz yönden etkileyen çevre kirliliğini önlemeyi amaçlayan İlçe Hıfzıssıhha Komisyonunun 30.4.1991 gün ve 4 sayılı kararına aykırı olarak evinde oluşan atık suyu açığa akıtmasıdır.Çevre korunması ve çevre kirliliğini önlemeyi amaçlayan 9.8.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu yürürlüğe konulmuş olup, bu Kanunun 8. maddesiyle, her türlü artık ve atışın çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi yasaklanmış, keza 4.9.1988 gün ve 19919 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ( Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği )nin 2. maddesinde; ( konutlardan kaynaklanan insanların günlük normal yaşam faaliyetlerindeki ihtiyaç ve kullanımları nedeniyle oluşan atık sular ) olarak tanımlanan evsel atık suların alıcı ortamlara boşaltılması denetiminin esasları 52. maddesinde gösterilmiş 53. maddesinde de aykırı davranışlara 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle, sanığın aykırı davrandığı karar ve içeriği de gözönünde tutulduğunda eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesi aracılığıyla 20. maddesinin 1. fıkrası ( a ) bendi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir."( Yargıtay 2. CD E. 1993/1227 K. 1993/4836 T. 19.4.1993) "Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket ile Türk Hava Kurumu işbirliği ile kurbanlık alım ve satımıyla ilgili olarak reklam ve duyuru amaçlı bastırılan küçük el ilanlarının ...'daki bulvar ve ana caddelere gelişigüzel ve çok fazla miktarda atılmak suretiyle çevre kirliliğine neden olunduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket tarafından reklam amacının gerçekleştirilmesi doğrultusunda yapılan faaliyet sonucu çevreye bırakılan ve bertaraf edilmeyen atıkların çevre dengesini bozduğu ve doğal çevreyi kirlettiği tartışmasız olduğundan, bu işlem nedeniyle çevre kanunu uyarınca para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. (Danıştay 6. D E. 1998/1948 K. 1999/2055 T. 20.4.1999). "3194 sayılı Yasanın 40.maddesinde, "Arsalarda, evlerde vesair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik, estetik veya trafik bakımından mazurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlit eden tesislerin, hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edilir. Tebliğde belirtilen müddet içinde tebliğe riayet edilmediği takdirde belediye ve valilikçe mahzur giderilir, masrafı % 20 fazlasıyla arsa sahibinden alınır ve mahzur tevlit edenlerin faaliyeti durdurulur." hükmü yer almış, anılan Yasanın 42.maddesinde de, "40.maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide para cezası verileceği" belirtilmiştir. Yukarıda içeriği yazılı yasa hükümleri uyarınca umumun sağlık ve selametini ihlal eden, duman çıkaran tesisler nedeniyle para cezası verilebileceği açıktır. Öte yandan, 2872 sayılı Çevre Kanununun 27.maddesinde, bu Kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezaların bu fiiller için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmayacağı, hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, fabrikanın bacasından çıkan dumanın aşırı derecede hava ve çevre kirliliğine neden olduğundan halk sağlığı bakımından sakınca oluşturduğunun 11.7.2001 günlü tutanakla tesbit edildiği ve 10 gün içerisinde gerekli önlemin alınması için davacı idareye tebligat yapıldığı, ancak, 30.7.2001 günlü denetimde olumsuzluğun giderilmediğinin anlaşılması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır. Olayda, Çevre Kanunu uyarınca ceza verilebilecek olması, belediyenin 3194 sayılı Kanunun 40. ve 42.maddesinden doğan yetkisini ortadan kaldırmadığı gibi anılan maddelerde bu yetkinin kullanılabilmesi için fabrika bacasında herhangi bir fiziki eksikliğin bulunduğu, standartlara uygun olarak yapılmadığı yönünde bir tesbit yapılması koşulu da getirilmediğinden, İdare Mahkemesince, İmar Kanunu hükümlerine göre idari para cezası verilmesini gerektirecek durum bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir. "(DANIŞTAY 6. D E. 2002/2363 K. 2003/3420 T. 2.6.2003)
[13] Konuya ilişkin olarak Danıştay kararları şöyledir: "2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanlığının tüzel kişiliği ifade edilmiş ve bu cezanın büyükşehir belediye başkanlıkları tarafından verilmesi amaçlanmıştır. Kanunkoyucu cezanın belediye başkanı tarafından verilmesini amaçlamış olsaydı, aynı maddede: "Yukarıdaki maddelerde gösterilen cezalar doğrudan doğruya mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir." hükmünde olduğu gibi cezanın büyükşehir belediye başkanı tarafından verileceği şeklinde açıkça bir düzenleme yapardı. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanı kastedilmediğinden büyükşehir belediye başkanına bağlı olan Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü Zabıta Memuru tarafından büyükşehir belediye başkanının devrettiği yetkiye dayanarak 2872 sayılı Yasanın 22. ve 24, maddeleri uyarınca para cezası verilmesi işleminde yetki yönünden mevzuata aykırılık bulunmamaktadır." (6. D E. 2002/1217 K. 2003/844 T. 5.2.2003), "Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan gerçek ve tüzel kişilerin idari makamlara başvurarak bu faaliyetin durdurulmasını isteyebileceklerinin hüküm bağlandığı bir konuda, il sınırları içinde mahallin en büyük mülki amiri olan valinin bu ilin bir ilçesinde yetkisiz olduğunu öne sürmek Çevre Kanununa uygun görülmediği gibi, çevreye zararlı faaliyeti tespit eden idari birimin valilik olması durumunda, idari para cezasının da valilikçe verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. (İDDGK E. 1995/603 K. 1996/110 T. 1.3.1996), "İlçe sınırları içerisinde en büyük mülkiye amiri olarak kaymakamın yanı sıra vali de kabul edilebileceğinden 2872 sayılı yasaya göre para cezası verme yetkisi valilik ya da kaymakamlıkça kullanılabilir. (6. D .E. 1994/2737 K. 1995/267 T. 18.1.1995),"2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerekir."( Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü E. 2007/79 K. 2007/95 T. 4.6.2007)
[14] "Çevrenin kirletilmesi fiilleri, halen yürürlükte olan Çevre Kanununa göre sadece idari yaptırımı gerektirmektedir. Halbuki çağdaş ceza kanunlarında, ekolojik dengenin bozulmasına neden olması ve çevrede kalıcı etkiler doğurması bakımından bu fiillerin suç olarak tanımlanması yoluna gidilmiştir. Yakın tarihlerde ülkemizde yaşanan kimyasal veya radyoaktif madde atık ve artıklarıyla dolu varillerin yurt dışından gelen gemilerle sahillerimize bırakılması ve hatta, bu tür maddelerle yüklü gemilerin karasularımızda kendi haline terk edilmesi olayları, toplum olarak çevre kirliliğine karşı duyarlılığımızın artmasına neden olmuştur. Bu duyarlılığın sonucu olarak, çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi fiilleri, Komisyonumuzda yapılan çalışmalarda suç olarak tanımlanmıştır. Hatta, Komisyonumuzca kabul edilen ceza kanununun yer bakımından uygulama alanına ilişkin hükümlere göre; çevrenin kasten kirletilmesi suçunun kim tarafından ve nerede işlendiğine bakılmaksızın, failleri Türk kanunlarına göre cezalandırılmak üzere Türkiye'de yargılanabilecektir. Bu düzenlemelerin yapılmasında, çevre kirliliğine neden olan fiillerin Türkiye'nin egemenlik alanı dışında işlenmesine rağmen, hava sirkülasyonları veya denizlerdeki akıntılarla kirliliğin ülkemize de sirayet etmesi ve özellikle, Türkiye'ye komşu ülkelerdeki eskimiş teknolojilerle çalışan ve çevre kirliliğini önlemeye yönelik yeterli teknik donanıma sahip bulunmayan atom enerji santrallerinin halen faaliyette bulunması, büyük ölçüde etkili olmuştur. (5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Adalet Komisyonu Raporu) Maddenin birinci fıkrasına göre, bu suç, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten verilmesiyle oluşur. Ancak, atık ve artıkların ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere uygun olarak doğal ortama bırakılması halinde, hukuka aykırı bir davranışın varlığından ve dolayısıyla bu suçun oluştuğundan söz edilemez. Bu teknik usuller, çevreyi korumaya yönelik kanunlarla belirlenmelidir. Ayrıca, kirletme dolayısıyla ceza yaptırımı uygulanabilmesi için, bunun çevreye zarar verecek boyutta olması gerekir. Eylemin çevreye zarar verecek şekilde olup olmadığı teknik bir konudur. Bu nedenle bu konuda uzman raporlarından faydalanmak mümkündür. Kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya veren kişi 181. maddenin[14] birinci fıkrasına göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. 1.Fıkra metninde bu suçun ancak kasten işlenebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla eylemin doğrudan ya da olası kast ile işlenebilmesi mümkündür. Failde özel bir kast aranmamaktadır. Maddede sözü edilen atık veya artık kelimesinden ne anlaşılmalıdır? 2872 sayılı Çevre Kanununun 2. maddesine göre "Atık" terimi; "herhangi bir faaliyet sonucunda çevreye atılan veya bırakılan zararlı maddeleri" ifade eder. Çevre Kanununda atık ve artık terimleri birlikte kullanılmasına rağmen sadece atık teriminin tanımı yapılmıştır. Artık terimini ise kullanılmış ürünlerden arta kalan maddeler şeklinde tanımlayabiliriz. Aslında 1. fıkrada öngörülen eylem Çevre Kanunun 8. maddesinde de düzenlenmiştir. "Kirletme yasağı" başlıklı 8. maddeye göre "Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır." hükmü öngörülmüştür. Yine Çevre Kanunun 20. maddesinin a bendinde bu yasağa uymayanlara 100.000 tl. idari para cezası getirilmiştir. TCK.nun 182. maddesinde ise çevreyi taksirle kirletme suçu tanımlanmıştır. Çevreyi kasten kirletme suçuna dair 181. maddenin 1. ve 3. fıkralarında yazılı eylemlerin taksirle işlenmesi halinde bu eylemler TCK.nun 182. maddesinin 1. fıkrasına göre cezalandırılacaktır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Çevreyi Kirletme Kabahati" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik Av.Cüneyd Altıparmak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
22-08-2012 - 20:11
(4266 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
34064
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 10 dakika 30 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,98 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 28026, Kelime Sayısı : 3581, Boyut : 27,37 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 9 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1512
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,09591889 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.