Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Baz İstasyonları Üzerine….

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

BAZ İSTASYONLARI ÜZERİNE….

Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müdürü

Telekomünikasyon şirketlerince baz istasyonlarının mobil iletişimin kapsama alanını genişleten cihazları hemen hemen her yerde yaygın olarak kullandığını görüyoruz. Öyle ki baz istasyonlarına zaman zaman bir okulun bahçesinde, bir sağlık ocağının yanında, kiraladığımız evin çatısında görebiliyoruz. Bazı apartman yönetimlerinin, apartmanlarına gelir sağlamak amacıyla sakinlerin tepkilerine rağmen telekomünikasyon şirketleri ile anlaşma imzalamak suretiyle çatıya yerleştirdikleri istasyonlara baca süsü verdiklerini bile görüyoruz.Halkın genel düşüncesi baz istasyonlarının kanser vakalarındaki artışının nedeni olduğudur. (Telekomünikasyon şirketleri ne kadar aksini söylese de)

Baz istasyonlarına yönelik şikayetlerin artması üzerine 4.2.1924 günlü, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 16.6.2004 günlü, 5189 sayılı Yasa’nın 5. maddesiyle eklenen ek 35. maddesi ile; “Elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan direk, kule, kulübe, konteynır, anten, dalga kılavuzu, enerji nakil hattı, alt yapı niteliğindeki tesisler gibi her türlü taşınır, taşınmaz mal ve teçhizat, kanun hükümlerine ve Kurum tarafından çıkarılan yönetmeliklere uygun olarak kurulmak ve Kurumdan gerekli izin, ruhsat veya sertifikaları almak şartıyla, 3194 sayılı İmar Kanunu ve İmar Kanununa dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde belirtilen yapı ruhsatiyesine ve yapı kullanma iznine tâbi değildir.” Hükmü getirldi.Ancak bu maddenin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin 01.10.2009 tarih ve E.2006/129 K.200/121 sayılı kararı ile maddenin iptaline karar verilmiş bu karar 8 Ocak 2010 tarih ve 27456 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır.Anayasa Mahkemesinin E.2006/129 K: 2009/19 yürürlüğü Durdurma kararını daha önceki bir tarih olan resmi gazetenin 13 Ekim 2009 tarih ve 27375 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. Bu kararlarda iptal gerekçesi ;

İtiraz konusu kural ile getirilen düzenleme, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan müstakil yapıların imar planına uygunluğunun denetlenmesini olanaksız kılmakta, elektronik haberleşme cihazlarının mevcut yapılar üzerinde kurulması halinde ise bu yapıların ruhsata uygunluk denetiminin yapılmasına engel oluşturmaktadır.

Oysa yapı ruhsatiyesi ve yapı kullanma izni, imar hukuku yönünden planlamanın ve bu planlara uygunluk denetiminin yapılmasının ve bu suretle kamu yararının sağlanmasının başlıca araçlarından olup, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan yapılara ayrıcalık tanınarak bunların yapı ruhsatından ve yapı kullanma izninden istisna tutulması, bu yapıların imar mevzuatı kapsamı dışında tutulması anlamını taşımakta, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan taşınır, taşınmaz mal ve teçhizatlar yönünden imar hukukunda denetimsiz bir alan oluşturmakta ve Devletin bu konudaki gözetim ve denetim görevini yerine getirememesine sebep olmaktadır.

Görüleceği üzere ilgili düzenlemenin iptalinin temel gerekçesi, imar kanununa ilişkin yapı ruhsatı ve yapı kullanma izninden baz istasyonlarının muaf tutulmasını engellemektir.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile imar mevzuatına tabi hale gelmiş,buna bağlı olarak da belediyelerin yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni bakımından işlem tesis etme yetkileri ortaya çıkmıştır.”Artık baz istasyonu ve kuleleri de dahil elektronik haberleşme altyapısını oluşturan tüm tesisler imar mevzuatı hükümlerine tabi olup,ruhsatsız olarak yapılması mümkün değildir. “(Antalya İdare Mahkemesinin 28/02/2011 tarih ve 2010/704 E. 2011/126 K.)

Baz istasyonları hakkında işlem yapılırken şunlara dikkat etmek gerekir;

1-“Anayasa Mahkemesinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararının resmi gazetede yayımlandığı 13.10.2009 tarihinden önce usulüne uygun olarak kurulup faaliyet gösteren ve kurulduğu tarih itibariyle yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alınmasına gerek olmayan baz istasyonlarının inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alınmaması halinde kaldırılacağına dair bir karar hukuka aykırı olacaktır.(Diyarbakır 2.İdare Mahkemesinin 12.05.2010 tarih ve 2010/687 E.sayılı YD kararı)


2-Para cezası encümen tarafından belirlenirken 3194 sayılı İmar Kanunun 42.maddesine göre yapı gruplarına göre belirlenen metrekare bedelleri üzerinden yapının İNŞAAT ALANINA göre hesaplanması gerekir. Baz istasyonunun HACMİ üzerinden hesaplama yapılarak para cezası verilemez.(Antalya 2.İdare Mahkemesinin 28.02.2011 tarih ve 2010/704 E.2011/126 K)

3-“Ruhsatsız Baz istasyonunun kurulmasıyla ilgili olarak taşınmazın sahibine para cezası verilemez çünkü cezaların şahsiliği ilkesince bizzat kendisi tarafından işlenmemiş bin fiil için salt mülk sahibi olması nedeniyle para cezası verilemez.”(Antalya 3.İdare Mahkemesinin 02/03/2011 tarih ve 2010/1436 esas sayılı kararı)

Baz istasyonlarına Yargıtay’ın Bakışı;

Baz istasyonlarının kaldırılmasını isteyen talepli davalarda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi önemli kararlara imza attı. Bunlardan E. 2009/3119 K. 2009/6329 T. 5.5.2009 sayılı kararın gerekçesine bakıldığında;

“Son yıllarda kullanılan cep telefonlarındaki haberleşmeyi sağlayan ve baz istasyonları olarak isimlendirilen tesisin kullanılması sonucu bir zararın bulunup bulunmadığı varsa bu zararın hangi durumlarda söz konusu olabileceği ve yine giderilmesi konusunda ne gibi önlemlerin alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Baz istasyonu olarak nitelendirilen tesisin cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve bu tesisin geniş bir kitleyi ilgilendirmesi itibariyle de kamuya hizmet vermeyi amaçladığı da tartışmasızdır. Ne var ki bu hizmetin verilmesinde ve tesisin kullanılması sonucu hukuk kurallarının bir gereği olarak doğan zararlardan da tesis sahibi sorumludur. Hatta bu sorumluluk kusura dayanmayan, tehlike sorumluluğu olarak da kabul edilmek gerekir. Bu özelliği itibariyle tesisi kullanan ve onu isletenin yüksek özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Aksi halde, en küçük bir özensizliğin maddi değerlerle ölçülemeyecek kadar ağır sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Bunun için zarar görenin zararını değil, tesis ve işletme sahibinin tesisin isletilmesinden dolayı kişilere, bu bağlamda çevreye bir zarar vermediği ve herhangi bir olumsuz sonuç yaratmadığının kanıtlanması gerekir. Bu sonuç genel sorumluluk kurallarının aksine olarak, davalıların işletmesinin ağır tehlike doğuracak özelliğinden kaynaklanmaktadır.

Sertifikada belirtilen limitlerin yönetmelikte belirtilen limitlere uygun olduğu, hatta yönetmelikteki limitlerin de altında bulunduğu belirlense bile bu belirlemelerle bir zararın olmayacağı kabul edilemez. Yönetmelik ve bu yönetmelikteki ölçülere göre verilen sertifika, soyut bir belirlemeyi içermektedir. Bu bağlamda, o anda, o yerde ve belirtilen güçte kurulacak istasyonun değerlerini belirtmektedir. Nitekim sertifikada bu nitelikleri içermekte olup kurulan istasyonun çevresindeki binaların ve giderek konumunu belirtmemektedir. Bu da sertifikadaki ölçülerin tüm bilimsel verilere uygun olduğu ve zarar doğurmayacağı anlamına gelmez. Kaldı ki, hukuk kurallarındaki norm düzenlemesi itibariyle yönetmelik ve yönetmeliğe uygun bir işlem yapılsa bile, buna karşın çevreye verilen zarardan, eylemde bulunanın sorumlu olmayacağı sonucu doğmaz. Ayrıca yargıç, uyuşmazlığın çözümünde yönetmeliğe değil yasaya, genel hukuk kurallarına ve bu bağlamda sorumluluk hukukunun ilkelerine göre karar vermek zorundadır. Bunun içindir ki, yönetmeliği ve yönetmeliğe göre verilen sertifikayı bağlayıcı olarak kabul etmemek gerekir. Yapılan açıklamalar itibariyle, tek başına ölçüm sonuçlarının düşük olması, zarar doğurmayacağı anlamına gelmez. Diğer koşulların bu bağlamda, tesisin kurulduğu yerin yerleşim yerlerine olan yakınlığı da göz önünde tutulmalıdır.

Hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve önem taşımaz. Diğer bir anlatımla, yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insan ölümü uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. İnsan yaşamında tehlike yaratan bir hizmetin, kişi yaşamının önüne geçmesi ve ona üstünlük tanınması doğru bir yaklaşım olarak düşünülemez. Muhtemelen fazla bir giderle de olsa, başka bir yerde aynı sonuçları sağlayacak bir istasyonun kurulması ve hizmet vermesi olanaklıdır. Bu nedenle davalının bu yöndeki savunma ve itirazları da yerinde değildir.

Bir istasyon yönetmeliğe uygun olarak çalıştırılsa dahi, zarar verdiği takdirde yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluktan kurtulması kullanıma devam edilmesi sonucunu doğurmaz. Yönetmeliğe uygun değilse, zaten hukuka aykırılık gerçekleşmiş olacaktır. “

Ayrıca kararda para ile ölçülebilen bir zarar yok ise de, çevre binalarda ve bu bağlamda davacıların oturmakta olduğu binada yaşayanlar için sağlık bakımından büyük endişeler doğurduğu, bu yerde oturanların psikolojik olarak yaşamını olumsuz biçimde etkilediği ve bunun da psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı, bu haliyle de yaşamdaki sağlık değerleri düşünüldüğünde o yerde oturmanın olumsuz hale geleceği göz önünde bulundurularak davacıların, zarar gördüğünün kabul edilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekir denildi.

Yargıtay bu yöndeki kararlarıyla riske maruz kalanlara karşı baz istasyonu sahibi olan şirketlerin tehlike sorumluluğu ile sorumlu tutulmaları çevre ve halk sağlığına verdiği önemi ortaya koymaktadır. “Hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve önem taşımaz.” Bu nedenle insanın en az zarar göreceği şekilde bu sorunun çözülmesi için tüm tarafların gayret göstermesi gerekir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Baz İstasyonları Üzerine…." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-07-2012 - 16:31
(4293 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
6369
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 7 saat 30 dakika önce.
* Ortalama Günde 1,48 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 12576, Kelime Sayısı : 1357, Boyut : 12,28 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 11 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1497
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04586506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.