Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Deniz Dolgu Alanların Tasarrufunun Deniz Dolgu Alanlarının Tasarrufu 5393 Sayılı Belediye Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi

Yazan : Tahsin Yamak [Yazarla İletişim]
Müfettiş

Makale Özeti
Deniz dolgu alanlarının tasarrufu 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde değerlendirilmiştir.

3621 sayılı Kıyı Kanununun 7. maddesinde; Kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda çevreyle ilgili özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebileceği, bu arazilerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, özel mülkiyete konu edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan deniz dolgu alanların idaresiyle alakalı işlemler 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname’nin 13/a maddesi uyarınca Milli Emlak Genel Müdürlüğünce yerine getirilmekteydi.

Ancak, 13.07.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5393 sayılı Belediye Kanunun 79. maddesinin “Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır” hükmüne istinaden, deniz dolgu alanlardaki tasarruf yetkisi Belediyelere bırakılmıştır.

Milli Emlak Genel Müdürlüğünce deniz dolgu alanların tasarrufuyla alakalı genellikle süregelen uygulama; 3621 sayılı Kıyı Kanunun 7. maddesi ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 14. ve 15. maddesinde belirtilen ve izin verilenler haricindeki yapılaşma ve kullanımlardan ecrimisil talep edilmesi şeklindeydi. Ancak, bilindiği üzere ecrimisil işlemi taşınmazın bir idare şekli olmayıp, taşınmazın fuzulen işgali nedeniyle mahrum kalınan kira bedelinin tazminine yönelik bir işlemdir.

Ayrıca, Milli Emlak Genel Müdürlüğünce, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde ilgili mevzuatı uyarınca yapılması mümkün olan yapı ve tesislerin yapılması amacıyla, en fazla kırk dokuz yıla kadar kullanma izni verilebilmekteydi. Kullanma izni uzun süreli kiralama işlemi olup, tapuda kayıtlı taşınmazlar üzerine Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan irtifak hakkına benzemektedir. Kullanma izni, ecrimisil işleminde farklı olarak taşınmazın bir idare şeklidir.

Ancak, 5393 sayılı Kanunun 79. maddesinin İdarelerce farklı yorumlanması nedeniyle Belediyeler ile Maliye Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) arasında çeşitli ihtilaflar oluşmakta ve uygulamada pek çok sorunla karşılaşılmaktadır.

5393 sayılı kanun sadece Belediyeler tarafından doldurulan alanların Maliye Bakanlığınca Belediyelerin tasarrufuna bırakılacağını ifade etmektedir. Bu noktada, kanun koyucu deniz dolgu alanların tasarrufuyla alakalı önemli iki kıstas getirmiş ve bu şartlar çerçevesinde tasarruf yetkisini Belediyelere bırakmıştır.

Öncelikli şart deniz dolgu alanın Belediye tarafından doldurulması, ikinci şart ise tasarruf yetkisinin Maliye Bakanlığı tarafından devredilmesidir. Yani, Belediye Kanunun yürürlüğe girmesiyle deniz dolgu alanların tasarrufu doğrudan Belediyelere geçmiş değildir. Maliye Bakanlığının yapacağı bir idari işlem ile tasarruf yetkinin devredilmesi gerekmektedir.

Örneğin, Maliye Bakanlığı İstanbul İlinde bulunan Kartal, Pendik, Maltepe, Kadıköy gibi ilçelerde bulunan ve belediyeler tarafından doldurulan deniz dolgu alanların tasarrufunun 5393 sayılı Kanunun 79. maddesi hükmü gereğince İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na devredildiğini bir yazı ile İstanbul Valiliğine (Defterdarlık) bildirmiştir.

Kanun koyucu tarafından deniz dolgu alanların tasarrufuyla alakalı ifade edilen en önemli husus “Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartının” getirilmesidir. Belediyelerin, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler üzerinde yapılabilecek[FONT='Arial','sans-serif'] [/font]yapılar haricinde (yol, açık otopark, park, yeşil alan ve çocuk bahçeleri gibi teknik ve sosyal altyapı alanları vb.[FONT='Arial','sans-serif'])[/font] herhangi bir tesis ya da işletme için çalışma ya da inşaat ruhsat vermesi mümkün değildir.

Her ne kadar ilgili mevzuat uyarınca, Belediyelerin tasarrufuna bırakılmış olsa da Milli Emlak Genel Müdürlüğü deniz dolgu alanların mevzuat hükümlerine aykırı olarak kullanılması nedeniyle fuzuli şagilllerden ecrimisil bedeli talep etmektedir.

Belediyelerin de dolgu alanlarda oluşan işgalleri arındırmak için çalışma yapmak yerine, işgalcilerden ecrimisil bedeli talep etmesi, kanun koyucunun Belediye Kanunun 79. maddesiyle ulaşmak istediği esas gayeye ulaşılmasını engellemektedir.

Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus, deniz dolgu alanların işgal edilmesi halinde ecrimisil talep etme yetkisinin kimde olduğu ve bu bedelinin nasıl hesaplanacağı değildir. Konu hakkında farklı İdare Mahkemesi kararları mevcuttur ancak Belediye Kanununun 79. maddesinin lafzı ve kanun koyucunun ulaşmak istediği amaç birlikte değerlendirildiğinde;

Ulaşılmak istenilen esas amacın; deniz dolgu alanlarda mevzuat hükümlerine aykırı olarak oluşan yapılaşmanın bertaraf edilmesi ve Anayasanın 43. maddesinde belirtilen ‘‘kıyılardan yararlanmada’’ kamu yararının sağlanması olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır.

Bu noktada, ilgili mevzuat uyarınca doldurma ve kurutma yoluyla arazi kazanma ile bu arazilerin planlaması ve üzerinde yapılabilecek yapılardan bahsetmek faydalı olacaktır.

Doldurma ve Kurutma Yoluyla Arazi Kazanma

Denizlerde, içme ve kullanma suyu kaynağı olmamak kaydı ile tabii ve suni göllerde ve akarsularda; sadece kamu yararının gerektirdiği hallerde, daha uygun alternatifler bulunmaması veya kıyı alanının yetersizliği nedeniyle ve uygulama imar planı kararı ile mevzuatta yapılabileceği belirtilen alanları düzenlemek amacıyla doldurma ve kurutma işlemi yapılarak arazi kazanılabilir.

Planların hazırlanması, incelenmesi ve doldurma ve kurutma işlemlerinin gerçekleştirilmesi aşamalarında, ekolojik dengenin korunması, deniz, tabii ve suni göl ve akarsularla bunların çevrelerinin ve bu çevredeki canlı hayatın olumsuz etkilenmemesi esastır.

Doldurma ve kurutma işleminin yapılabilmesi için;
ü Doldurma ve kurutma işlemini yapacak olan ilgili idarece doldurma ve kurutma işlemine ilişkin talep Valiliğe iletilir.

ü Valilik, doldurma ve kurutma yapılmasında sakınca olup olmadığına dair gerekçeli görüşünü, teklifle birlikte Bakanlığa iletir.

ü Bakanlık, konusuna ve bölgenin özelliğine göre ilgili kuruluşların görüşünü alarak teklifi inceler.

ü Teklifin Bakanlıkça uygun bulunması halinde, doldurma ve kurutma alanını ve bu alandaki uygulamayı içeren uygulama imar planı, talep sahibi idarece yapılır veya yaptırılır.

ü Doldurma ve kurutma suretiyle kazanılacak arazi, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa göre belirlenen turizm bölge, alan ve merkezlerinden ve ilgi mevzuatta sayılan kullanımlara, yapı ve tesislere ait ise, uygulama imar planları Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca onaylanır.
Turizm bölge, alan ve merkezlerinde turizm dışı kullanımları içeren uygulama imar planları ile doldurma ve kurutma yoluyla arazi kazanılan diğer alanlardaki uygulama imar planları 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri uyarınca yapılır veya yaptırılır. Bakanlıkça onaylanarak yürürlüğe girer. Doldurma ve kurutma işlemleri onaylı imar planlarına uygun olarak yapılır.

Doldurma - Kurutma Yoluyla Kazanılan Arazilerde Planlama ve Kıyıda Yapılacak Yapılar

Kıyılar, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz, kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez, kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.

Ancak, kıyı mevzuatında belirtilen şartları taşımak üzere;

ü Kıyının kamu yararına kullanımına ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesisler: İskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları,

ü Faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan yapı ve tesisler: Tersane, gemi söküm yeri, su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri,

ü Sabit olmayan duş, gölgelik, soyunma kabini, aralarında en az 150 metre mesafe olmak kaydı ile 6 m² 'yi geçmeyen büfe ve kirletici etkisi olmayan fosseptik yapımını gerektirmeyen seyyar tuvalet ve ahşap iskeleler,

ü Organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerinin (kruvaziyer gemilerin) bağlandığı, günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin (elektrik, jeneratör, su, telefon, internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve hatlarının) sağlandığı, yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü, ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı (yeme-içme tesisleri, alışveriş merkezleri, haberleşme ve ulaştırmaya yönelik üniteler, danışma, enformasyon ve banka hizmetleri, konaklama üniteleri, ofis binalar) fonksiyonlara sahip olup, kruvaziyer gemilerin yanaşmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve yat limanları,

ü Kamuya yararlı arıtma tesisleri,

ü Yeşil alan düzenlemeleri kapsamında park, çocuk bahçesi, açık spor alanları ile açık alan ağırlıklı olmak üzere ve emsali aynı amaçla ayrılan alanın %3 ünü, yüksekliği 5,50 m yi aşmayan takılıp sökülebilir elemanlarla inşa edilen; lokanta, gazino, çay bahçesi, sergi üniteleri ve idare binalarını içeren fuar, piknik, eğlence alanları,

ü Uluslararası spor otoritelerinin, Türkiye’de spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlığın izni doğrultusunda, 5018 sayılı Kanununun sayılan idareler tarafından her türlü spor aktiviteleri ve organizasyonların yapılmasına/yaptırılmasına yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz eden durumlarda bunların tamamlayıcı konaklama tesisleri,

yapılabilir.

Ancak, Kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama yapılmaya geçilemez. Kıyıda, gerektiğinde ilgili kuruluşların görüşleri de alınarak sadece yukarıda bahsedilen yapıların inşası amacıyla, imar planı yapılabilir. Bu yerler için yapılacak planlar hakkında İmar Kanunu hükümleri uygulanır.

Kıyıda, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler üzerinde yapılacak olan ve tesislere yapı ruhsatı verilebilmesi için Maliye Bakanlığı'ndan gerekli iznin alınması zorunludur. Yapı ruhsatı verilmesinde bu izin belgesi yeterlidir.

Bu noktada, Belediyelerce yapılması gereken Kıyı kanunu ve ilgili mevzuata uygun imar planlarını yapmak ve neticesinde yine mevzuatta izin verilen yapılaşmanın da katkısıyla deniz dolgu alanları herkesin kullanımına sunmak ve bu sayede belde halkını hizmet etmek olacaktır.

Sonuç:

Yukarıda bahsettiğimiz mevzuat hükümleri çerçevesinde Belediyelerimizin yapması gereken;

1- Hizmet verdikleri şehirde kendileri tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar olup olmadığı tespit etmeleri,

2- Ekinde doldurmaya ait evrakların da bulunduğu bir yazı ile bahse konu alanın devrinin Maliye Bakanlığı’ndan talep edilmesi,

3- Maliye Bakanlığı tarafından tasarruf yetkisinin devredilmesini müteakip bahse konu alanların 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak değerlendirilmesi

olacaktır.

Belediyelerin deniz dolgu alanların tasarrufuyla alakalı temel önceliği ve hedefinin;

Bu alanların işgal edilmesini önlemek, alanları mevcut işgallerden arındırmak ve gerekli planlamaları yaparak mevzuatta belirtilen şartlara sahip yapıların oluşumuyla, Anayasanın 43. maddesinde belirtilen kamu yararını sağlamak olması gerekmektedir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Deniz Dolgu Alanların Tasarrufunun Deniz Dolgu Alanlarının Tasarrufu 5393 Sayılı Belediye Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Tahsin Yamak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
15-12-2009 - 22:22
(5247 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 8 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (63%) makaleyi yararlı bulurken, 3 okuyucu (37%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
19737
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 6 saat 35 dakika 43 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,76 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 15960, Kelime Sayısı : 1597, Boyut : 15,59 Kb.
* 7 kez yazdırıldı.
* 8 kez indirildi.
* 12 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1134
Yorumlar : 1
faydalı oldu teşekkürler(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06173301 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.