Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Anayasa Mahkemesi Kararı İncelemesi

Yazan : Merve Uysal [Yazarla İletişim]
Yüksek Lisans Öğrencisi/Stajyer Avukat

Makale Özeti
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’unun 10.maddesinin Anayasa’nın 2., 10. ve 41. maddelerine aykırılığı iddiasına ilişkin karar incelenmiştir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İNCELEMESİ

Esas No: 2006/37, Karar sayısı: 2008/141, Karar Günü: 18.9.2008


1. ANAYASA MAHKEMESİ KARARI


2006/37 esas no’lu davada Fatih 2.Aile Mahkemesi ve 2006/147 esas no’lu davada Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi, itiraz konusu maddenin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşlardır.

1.1. Konu:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (“Kanun”)un 10.maddesinin Anayasa’nın 2., 10. ve 41. maddelerine aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuştur. İlgili yasaların metinleri ise şu şekildedir:

İtiraz konusu “4721 sayılı Kanun’un 10.maddesi”:

B. MAL REJİMLERİ
Madde 10[1] - Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.
Kanun’un 10.maddesinde devam eden evlilikler için 1 yıl içinde mal rejimlerini değiştirmedikleri takdirde 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Medeni Kanun’da düzenlenen “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”ne tabi olacaklarını belirtilmiştir. Eşler, evliliklerinin başından itibaren edinilmiş mal rejimine tabi olmak isterler ise noterde anlaşma yapmak durumunda kalacaklardır. Eşler, aynı şekilde, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birine tabi olacaklarını konusunda da anlaşma yapabilirler.
Bu şekilde bir anlaşma yapmayan eşler, Kanun’un yürürlüğe girmesinden itibaren evliliklerinin sona ermesine kadar olan sürede edinmiş oldukları malvarlıkları için edinilmiş mallara katılma rejimine, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar olan sürede edinmiş oldukları malvarlıkları için de mal ayrılığı rejimine tabi olacaklardır.
Dayanılan Anayasa’nın 2., 10 ve 41. maddeleri:

- II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
- X. Kanun önünde eşitlik
Madde 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
-I. Ailenin korunması
MADDE 41. – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.

1.2. İtirazın Gerekçesi:
Aile hukuku sözleşmelerinin sözleşme serbestisi ilkesinin istisnası olarak görülerek denetleme görev ve yetkisi ile donatılmış bir hukuk dalıdır. Bunun nedeni, Aile Hukuku’nda kamu yararı ve kamu düzeninin gözetilmesi gereğidir.
743 sayılı eski Türk Medeni Kanunu’nun (“EMK”), kocanın diğer eşe göre ortak konutu seçmenin kocaya ait olması, kadının koca lehine borç edinmesinin hakimin onayına bağlı olması gibi üstün haklara sahip olması çağdaş toplum seviyesinde kamu düzeni ve kamu yararı doğrultusunda değiştirilme ihtiyacı doğmuştur. Bu nedenle, Yeni Türk Medeni Kanunu(“MK”), 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girerek eşitlik ilkesi doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Bu değişiklikler doğrultusundaki değişikliklerden bir tanesi de “ paylaşımlı mal rejimi” (edinilmiş mallara katılma rejimi) nin getirilmesidir.
Ancak MK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli konusuna ilişkin olarak çıkarılan 4721 sayılı Kanun’un 10.maddesi, madde metninden de anlaşılacağı üzere evlilik mal rejimi tasfiyesinin iki ayrı hukuk kuralının uygulanması yolunu açması sebebiyle eşitlik ilkesine (AY, m.10 ve m. 41) aykırı olduğu gibi sosyal devlet ilkesi (Ay.m.2) ile bağdaşmaz. 10.maddeye göre 1 yıl içinde mal rejimi konusunda herhangi bir anlaşma yapmayan taraflar, evliliklerinin iki farklı dönemi için iki farklı mal rejimine tabi olacaklardır.

1.3. Anayasa Mahkemesi’nin Kararı ve Gerekçesi

Anayasa Mahkemesi incelemesini, Anayasa’nın 2.maddesinde belirtilen “sosyal devlet” ilkesi ve 10.maddede belirtilen “Eşitlik” ilkesi ile 41.maddede ailenin Türk toplumunun temeli olmasından dolayı eşler arasında da geçerli olan eşitlik ilkesi çerçevesinde yapmıştır. Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesi itiraz konusu 4721 sayılı Kanun’un 10.maddesi Anayasa’ya aykırı bulmayarak itirazın reddine karar vermiştir.

1.3.1. Sosyal Devlet İlkesi Uyarınca İnceleme (AY, m.2)

Öncelikle Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 2.maddesindeki “sosyal devlet” kavramından bahsetmiştir. Sosyal devlet kavramının bir gereği olarak da, “hukuk güvenliği ilkesi” uyarınca hukuk normlarının öngörülebilir olması, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de bunu zedelememesi gerektiğini söylemiştir. Anayasa Mahkemesi, hukuk güvenliği ilkesinin ise, yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kıldığını, bu bağlamda kamu yararı, kamu düzeni, kazanılmış hakların korunması gibi istisnai durumlar dışında yasaların yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen olay, işlem ve eylemlere uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi bu açıklamaları yaptıktan sonra 01.01.2002 yürürlük tarihinden itibaren tüm aile tipleri için aynı mal rejiminin uygulanmasının sakıncalı olabileceğinden cihetle bir yıllık süre içinde eşlere seçimlik bir hak tanındığını belirtmiştir. Bu nedenle, farklı bireylerin oluşturduğu değişik aile tiplerinin hepsine aynı şekilde aynı mal rejiminin uygulanmaması gerekmesini yasaların geçmişe yürümesini gerektirecek ayrık bir durum olarak görmüş ve hukuka aykırı bulmamıştır.

1.3.2. Eşitlik İlkesi Uyarınca İnceleme (AY, m. 10 ve m.41)

Anayasa Mahkemesi, eşitlik ilkesini açıkladıktan sonra Anayasa’nın 41.maddesi uyarınca söz konusu ilkenin eşler arasında da geçerli olduğunun altını çizmiştir. Eşitlik ilkesi, “aynı durumlar karşısında bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınması önlemek” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, aynı hukuki durumda olmayan kişilerin farklı hukuki kurallara tabi tutulmasını Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bulmamıştır.
4721 sayılı Kanun’un 10.maddesinde, eşlere tanınan bu seçimlik hak da farklı hukuki durumda bulunan bireylerin hepsinin aynı kurala tabi tutularak haklarının zedelenmesinin önlenmesi için getirilmiş olduğu kabul edilmiş, farklı hukuki sonuçlara tabi olmasının eşitlik ilkesine aykırı olmadığına hükmetmiştir. Nitekim, asıl önemli olan yasalarla getirilen kuralların genel nitelikte olmasıdır. Genel nitelikte olmasının anlamı yasaların özel bir durum içermeyen herkese uygulanabilen kurallar içermesidir. Bu bağlamda, itiraz konusu yasa maddesinin hiç bir kişiye, aileye veya zümreye ayrım gözetilmeksizin uygulanabilirliği söz konusu olup her iki eşe de eşit haklar tanınarak objektif hukuki durumlar yarattığının açıkça görüldüğüne karar vermiştir.

1.4. KarşıOy Gerekçesi

Karşıoy gerekçesinde, öncelikle 4721 sayılı Yasa Tasarısı’nda, 10.maddenin “Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayarak altı ay içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde evlenme tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılacakları” şeklinde düzenlendiği, ancak daha sonra Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden itibaren geçerli olmasının kabul edildiği belirtilmiştir. Bu durumun, bu tarihten öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı mal rejiminin uygulanmasına yol açtığı, bu durumun da kamu düzenini ve aile birliğini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.
Bu sebeplerle, Anayasa’nın 2.maddesinde belirtilen hukuk devleti ve 10.maddede belirtilen eşitlik ve hatta özellikle kadın ve erkek arasında da eşitlik ilkesinin geçerli olduğunun belirtilmesi dolayısıyla, itiraz konusu madde Anayasa’ya aykırı bulunmuştur. Bu maddenin bu şekilde kabul edilmesi dolayısıyla hukuk güvenliği ihlal edilmiş olacak, hakkaniyete aykırı uygulamalara yol açacak ve Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce ve sonra evlenen eşler farklı mal rejimine tabi tutularak eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.
Bunun dışında, MK yürürlüğe girdiği tarihte evli bulunan eşlerin kişisel hakka dönüşmüş bir hakları bulunmadığından Anayasa Mahkemesi’nin kazanılmış haklara dayanarak yaptığı yasaların geçmişe yürütülmemesi, hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkesi ile açıkladığı meşrulaştırma çabalarının dayanağının olmadığı belirtilmiştir.
MK tasarısının gerekçesi edinilmiş mallara katılma rejiminin kabul edilmesinin sebebini eski mal rejiminin hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurması olarak göstermiştir. Yeni yasal düzenlemenin kazanılmış hakların korunmasından söz ederek hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurduğunu düşündüğü bir kuralı bir dönem için de olsa uygulamasının yerinde olmadığına kanaat getirerek Anayasa Mahkemesi’nin kararına katılmadıklarını belirtmişlerdir.

II. KARARIN İNCELENMESİ

Anayasa Mahkemesi’ne konu olan maddede eşlerin herhangi bir seçim yapmamaları durumunda Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimine tabi olup evlenmelerinden itibaren Kanun’un yürürlüğe girmesine kadar olan süre içinde eski mal rejimlerinin uygulanması çeşitli sebeplerden sakıncalı gözükmektedir.
Öncelikle, bu durum eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecektir çünkü evlilik devamı süresince bütünlük içeren bir kurumdur. Nitekim, 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanunumuzun Aile Hukuku’na ilişkin bir çok bölümü “evli eşin menfaatinin korunmadığı ve hakkaniyete aykırı olması sebebiyle” değiştirilmiştir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin MK’ya getirilmesinin ve bu rejimin yasal rejim olarak kabul edilmesi de bu sebepler yüzündendir.[2].

Nitekim, söz konusu maddenin Tasarısı’nda tarafların başka bir mal rejimi seçmemeleri durumunda yasal mal rejimi, evlilik tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde düzenlenmişti. Maddenin eski haline ilişkin Önerge[3]’de de yasal evliliklerin ne olursa olsun bütünlük ve devamlılık arz edeceğini, Kanun’un yürürlük tarihinden önceki bölümünü kapsam dışı bırakmanın kadının aleyhine olacağını, aksi takdirde Anayasa’nın 10 ve 41. maddelerine aykırı olacağı belirtilmiştir.
Uygulamada da devam eden eski evliliklerin %99’unda iki farklı yasal mal rejimi geçerli olmaktadır. Ülkemizde eşler arasında mal rejimi sözleşmesi yapma alışkanlığı olmadığından, 1 yıllık sürede çok az sürede eş, edinilmiş mal rejimini evliliklerinden itibaren geçerli kılmak üzere sözleşme yapmışlardır. Türkiye’de 17 milyon çiftin en fazla 2000’i noterde bu şekilde bir anlaşma yapmışlardır[4].
Son olarak, yeni mal rejiminin, yürürlük tarihinden itibaren uygulanmasının kazanılmış hakları ihlal edip etmeyeceği sorunudur. Anayasa mahkemesi, kazanılmış hakkı “kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hak” olarak tanımlamıştır. Aslında kazanılmış hak kavramı hukuk devleti kavramının bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada, hukuk devleti ilkesi gereği de yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre kişisel hak kazanan kimselerin kazanımlarının sonradan yapıcak değişikliği ile ortadan kaldırılması yerinde olmayacaktır[5].
Yasaların geriye yürümezliği ilkesi de bu noktada devreye girmektedir. Yasaların geriye yürümezliği ilkesi aynı zamanda sonradan çıkan kanunun kural olarak yürülüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaması durumunu da kapsamaktadır. Ancak, yasalar ile bu duruma istisna getirilmesi mümkündür. İlgili maddenin uygulanması konusunda da edinilmiş mal rejiminin evlilik tarihinden itibaren geriye etkili olarak uygulanması Anayasa’ya aykırılık teşkil etmez. Nitekim, Önerge’de de belirtildiği gibi aksi takdirde hakkaniyete uygun olmayan sonuçların devamına neden olacaktır çünkü hukuk devleti ve sosyal devlet ilkesine aykırılık sebebiyle değiştirilen eski Medeni Kanun’un uygulanmasına devam edilmiş olacaktır.
Bu sebeplerle, 10.madde hükmü farklı iki mal rejimi uygulanmasına sebep olduğundan karmaşaya sebep olarak toplumun ihtiyacını tamamen sağlamamış olacaktır. Ayrıca kaynak İsviçre Aile Hukuku Reformu’nda da yeni düzenleme mevcut evliliklere de uygulanacağı şeklindedir. Yasal mal rejiminin aynen alındığı bir sistemde, yürürlük maddesinin farklı bir şekilde uygulanması yerinde olmamıştır. Bu nedenlerle, maddedeki bu düzenlemenin, evlilik tarihinden itibaren tarafların yasal mal rejimine tabi olması şeklinde kalması daha yerinde olacaktı.

[1]İlgili maddenin tam metni “Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tâbi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tâbi oldukları mal rejimi devam eder. Dava boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır. Davanın redle sonuçlanması hâlinde eşler, kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, Kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Şu kadar ki eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler. Yukarıdaki hükümler uyarınca mal birliği veya mal ortaklığı rejiminin yasal mal rejimine dönüşmesi hâlinde, Türk Kanunu Medenîsinin ilgili mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümleri uygulanır”. şeklindedir.Ancak maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları Anayasa Mahkemesi’ne inceleme konusu yapılmamıştır çünkü Anayasa Mahkemesi’ne itiraz konusu yapılabilmesi için bakılmakta olan davalarda bu fıkraların uygulama konusu yapılması gerekir. Halbuki, bu durumda dava konusuna ilişkin uygulanacak yasa hükmü sadece 10.maddenin 1.fıkrasıdır.


[2] Akıntürk, Turgut, “Türk Medeni Kanunu, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Beta Yayınları, 7.bası, 2002, s. 135.

[3]Ahmet Ersin ve 21 Milletvekilinin 4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Mal Rejimleri Başlıklı 10.Maddesinin 1. Fıkrası ve 2. Fıkrasının Son Cümlesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37. Maddesine göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/615), 22.Dönem, 4. Yasama Yılı, http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1124m.htm.

[4] Şıpka, Şükran, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Yasalaşma Süreci ile Yürürlüğüne İlişkin Sorunlar, http://www.turkhukuksitesi.com/makale_608.htm

[5] Birtek, Fatih., Kazanılmış Hak Kavramı Bağlamında İdari İşlemin Geri Alınması, İstanbul Barosu Dergisi 2008-2.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Anayasa Mahkemesi Kararı İncelemesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Merve Uysal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
07-01-2009 - 17:35
(5592 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 0 okuyucu (0%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (100%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
16426
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 3 saat 57 dakika 50 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,94 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 22043, Kelime Sayısı : 2174, Boyut : 21,53 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 8 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 956
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07507992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.