Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 1380 Sayılı Yasa Tasarısı Üzerine Düşünceler

Yazan : Seyfullah Çakmak
Çagliyancerit Cumhuriyet Savcısı

Yazarın Notu
Makale Nisan 2003 tarihlidir.

1380 Sayılı Su Ürünleri Yasasında değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünce 24.12.1999 tarih ve 101-1483/6438 sayılı yazı ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in imzası ile TBMM’ye gerekçesi ile birlikte sunulmuştur.
İçişleri, Tarım-Orman ve Köyişleri ve Adalet Komisyonlarında 21. dönem yasama yılında tartışılan tasarı Genel Kurula sunulamadan hükümsüz kalmıştır.
22. dönemde aynı tasarı hiçbir değişiklik yapılmadan TBMM Başkanlığına 13.01.2003 tarihinde sunulmuştur. Esas numarası 1/407 olup, komisyonlara 20.01.2003 tarihinde intikal etmiştir. Gerek 21. dönem yasama yılında gerekse 22.dönem yasama yılında esas komisyon Adalet komisyonu, Tali komisyonlar ise İçişleri ile Tarım-Orman ve Köyişleri Komisyonlarıdır.
Genel gerekçede özetle;
-1380 sayılı su ürünleri kanununa aykırı eylemlerin izlenmesi, suçluların yakalanması, ve yetkili makamlara teslim edilmesi ile görevli sahil güvenlik kuvvetlerince suçun tespitine yönelik olarak tutulan tutanaklara itiraz sonucu sahil güvenlik personelinin yargılama makamlarınca dinlenmek üzere celplerinin zorunlu oluşu nedeniyle denizlerde kesintisiz hizmet veren sahil güvenlik personelinin mağdur edilmesi, kamu hizmetinde aksamalara yol açması,
-Verilen adli cezaların tatminkar olmaması, birçoğunun tecil edilmesinin kolluk kuvvetlerinin üzerinde doğurduğu olumsuz etki, çalışma şevkinin kırılması, demoralize olmaları,
-Bu suretle adli-idari makamların personel, zaman ve yakıt israfı gibi kayıpları,
- Cezanın amaçlarından birisi olan caydırıcılık amacına ulaşılamaması,
gibi nedenlerle bu sakıncaların ortadan kaldırılması amacıyla 1380 sayılı yasanın 3288 sayılı yasa ile değişik 36. maddesinde yasak yöntemlerle avcılığa ve yabancılara ilişkin hükümler dışında tüm cezaların idari para cezasına dönüştürülmesi ve ceza kesme yetkisinin mülki amirler ile denizde sahil güvenlik komutanlarına verilmesi öngörülmüştür.
Hükümetin teklif ettiği yasa metni ve 21. dönem yasama yılında tali komisyonlarda tartışılan ve değerlendirilen, nihai olarak esas komisyon Adalet Komisyonunda son şekli verilen tasarıya ilişkin komisyon görüşmeleri ve komisyonların kabul ettiği metinlerin incelenmesi sonucunda şu saptamaları yapmak mümkündür:
Tasarının 1. maddesi ile yasanın 21/1. fıkrası yeniden düzenlenerek 2674 Karasuları Kanunu ile uyum sağlanmıştır. Tasarı metnine göre;"Türk vatandaşı olmayan kişilerin su ürünleri istihsal etmek üzere 2674 sayılı Karasuları Kanununun 1 inci maddesinde yazılı karasularına veya iç sulara girmeleri ve bu sularda su ürünleri istihsal etmeleri yasaktır."
-Tasarının 2. maddesinde yasanın 32. maddesinde usul hükmünde değişiklik yapılarak yasanın 19 ve 21. maddesinde adli suçların yanında zapt ve müsadereye, lisans iptaline ilişkin kararlarda Asliye Ceza Mahkemesi yetkili kılınmıştır.
- Tasarının 3. maddesinde;
Yasanın 36/a bendi içerik olarak korunmakta, ancak müeyyide olarak idari para cezası getirilmektedir. 36/b bendi içerik olarak korunmakta ilave olarak faaliyet durdurma ve masrafları kendilerine ait olmak üzere istihsal yerlerinin eski hale döndürülmesine mahkemece karar verileceği öngörülmekte, adli ceza ise idari para cezasına dönüştürülmektedir.
Yasanın 13. maddesinde üretme havuzları ile ilgili hükümlere uyulmaması halinde idari para cezası öngörülmektedir. Böylelikle eski yasada müeyyidesi olmayan, gösterilmeyen bu eksiklik giderilmektedir. Bu madde hükmüne aykırılık halinde yasanın 36/c-1 ve 2. fıkraları ile idari para cezası tayin etmektedir. Böylelikle 36. maddesinin ceza sistematiği içerisine ilave bir madde koyulmuştur. Bu da eski sistematiğin değişmesine sebep olmuştur.
Yasanın 19. maddesinde öngörülen yasak yöntemlerle avcılık hükmü içerik olarak korunmakta, ancak hürriyeti bağlayıcı ve ağır para cezası miktarları arttırılmaktadır.
Sulara zararlı madde dökülmesine ilişkin hüküm içerik olarak korunmakta, ancak adli ceza idari para cezasına dönüştürülmektedir. Yenilik olarak yasanın 36/d-2 maddesinde öngörülen “... tesis sahipleri” deyimine ilave olarak “... ve bunların sorumlu kıldığı kişiler tarafından işlendiği...” cümlesi ilave edilmektedir.
Yabancıların su ürünleri istihsaline ilişkin hüküm içerik olarak korunmakta 21. maddenin uygulamada aksaklık doğuran yönü giderilmektedir. İdari para cezası öngörülmemiştir. Yine adli mahkemeler görevlidir.
Akarsularda engelleme yapılması yasağına ilişkin 22. madde ve ceza maddesi 36/f maddesi aynen muhafaza edilmekte ancak öngörülen adli ceza idari para cezasına dönüştürülmektedir.
Yasanın 23. maddesinde öngörülen genel yasak tahdit ve mükellefiyetler içerik olarak korunmakta, ilave olarak yasada öngörülmeyen istihsal vasıtalarının zapt ve müsaderesine ilişkin hüküm ilave edilmektedir. Ayrıca adli para cezası idari para cezasına dönüştürülmektedir.
Yürürlükteki yasada yanlış anlaşılmaya mahal verecek 36/h bendinin uygulanmasına yönelik olarak düzeltmeye gidilerek; 36/h maddesinin içeriği ile uyumlu bir şekilde yasanın 24/b bendine aykırılık halinde 36/h maddesinin uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır. İlave olarak istihsal vasıtalarının müsaderesi öngörülmüştür. Mükerrirlik aranmayacaktır. Adli ceza idari para cezasına dönüştürülmektedir.
Yasanın 25. maddesinde öngörülen yasak su ürünlerinin satışı, nakli ve imalatta kullanılması yasağına ilişkin hüküm tasarıda aynen muhafaza edilmektedir. Ancak adli ceza idari para cezasına dönüştürülmektedir.
Şimdiki yasada yaptırımı bulunmayan 26. madde ile ilgili olarak idari para cezasına ilişkin düzenleme getirilmektedir.
Yasada yaptırımı bulunmayan 28. maddede belirtilen bilgi ve belgeleri ilgililere zamanında ve doğru olarak vermeyenler hakkında idari para cezası öngörülmektedir.
31. madde hükümlerine aykırı olarak yapılacak teftiş ve murakabeleri engelleyenlere idari para cezası öngörülmektedir.
-Tasarının 3. maddesinin ceza tayin eden bendlerinin altında tüm bendleri ilgilendiren genel nitelikte bir hüküm vaaz edilmektedir. Buna göre idari para cezaları tekne uzunluğuna göre arttırılacaktır. 12 m’den küçük tekneler için tasarının 3. maddesinde yazılı miktarlar uygulanırken 12 ile 22 m arası (dahil) öngörülen idari para cezaları iki katı; 22 m. ve daha uzun gemiler (22 m. dahil) için idari para cezaları üç katı olarak uygulanacaktır.
-Tasarının 4. maddesinde 1380 sayılı yasaya ek madde 3 eklenmek suretiyle ceza kesme yetkisine ve itiraz şekline ilişkin düzenleme öngörülmektedir.
Özetle Tasarı ile getirilen yeniliklerin başlıcaları şunlardır:
- İstihsal yerlerinde yapılan değişikliklerin mahkemece giderleri faillere ait olmak üzere eski şekle dönüştürülmesi,
- Kurulacak yetiştiricilik tesislerinin mevzuata aykırı olması durumunda tamamlanamayacak eksiklikleri var ise müsadere edilmesi,
- Avlanma ruhsatlarının geçici olarak geri alınması veya tekrarlanması halinde iptali,
- Su ürünleri istihsal vasıtalarının mahkemece müsaderesi,
-Müsadere, ruhsatnamenin geçici olarak geri alınması ve iptali kararlarının 15 gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemelerince karara bağlanmasının zorunlu oluşu,
- İdari para cezalarını kesebilme yetkisinin yasanın 33. maddesinde sözü edilen kişiler tarafından ek madde 3’de yer alan hükümler çerçevesinde devredilebilmesi,
hususlarından ibarettir.
Görüldüğü gibi tasarının 3. maddesinde ceza öngören bendler incelendiğinde sadece 36/a, 36/c ve 36/n bendlerinde yazılı cezalar dışında tüm bendler yönünden mahkemeler yine görevli olmaktadır. Bu görev 36/d ve 36/f bendlerinde yargılama yapıp sonuçlandırmak şeklinde olmakta, diğer bendlerde ise; su ürünleri, su ürünleri avcılığında kullanılan istihsal vasıtalarının müsaderelerine karar vermek ile eylemin niteliğine göre bir kısım önemli kararların alınmasından (örneğin, faaliyet durdurma, eski hale getirme, vs.) ibarettir. Ayrıca ilgililerin idari para cezasına itirazı inceleme yetkisi tüm maddeler yönünden yine adli mahkemelerin görevi dahilindedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında görülmektedir ki tasarının genelinde yasanın özünde değişiklikler yapılmamakla birlikte yaşam koşullarının değişmesi paralelinde ve önceki yasanın aksaklıklarını gidermeye yönelik ilave tedbirler ve caydırıcı müeyyideler öngörülmüştür.
21. dönem yasama yılında Tali Komisyonlarda görüşülen tasarı esas komisyon olan Adalet Komisyonuna gelmiş ve Adalet Komisyonunda nihai şeklini almıştır. Adalet Komisyonu raporu ilgi çekicidir.
Raporda Avrupa Birliğine uyum sürecinin getirdiği zorunluluk nedeniyle, Topluluğun 2847/93 sayılı yönetmeliğinden söz edilerek;
- Her ülkenin genel balıkçılık usullerine uyulmaması halinde sorunlara karşı idari işlem ve ceza usulleri dahil gereken tedbirlerin alınması,
- Bu tedbirlerin suçun tekrarlanmasına engel olacak nitelikte olması,
- Sorumlu kişilerin ekonomik çıkarlarını etkin bir biçimde engelleyecek ve bu gibi ihlallerin boyutu ile orantılı sonuçlara ulaşılmasını sağlayacak şekilde her ülkenin kendi mevzuatına göre düzenleme yapması,
-Ancak bu konuda getirilecek cezaların suçun ağırlığına göre; para cezası, yasaklanmış balıkçılık aygıtına ve tutulan balıklara el konulması, tekneye el konulması, teknenin geçici olarak faaliyetten men edilmesi, lisansın geçici olarak ertelenmesi, lisansın iptali şeklinde olabilmesi,
Şeklinde hükümler bulunduğu hatırlatılmakta, yasaya muhalefet halinde hürriyeti bağlayıcı cezanın öngörülmemiş oluşu karşısında Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu hale gelmek için yasa değişikliğindeki zorunluluk açıkça vurgulanmaktadır.
Tali Komisyonlarda ise müsadere, ruhsatnamenin geçici olarak geri alınması ve iptali kararları ile idari para cezalarına karşı itiraz merci olarak İdare Mahkemeleri ve Sulh Ceza Mahkemeleri üzerinde tartışmalar yapılmıştır. Adalet Komisyonunun kabul ettiği metinde bu konuda görev ve yetki Sulh Ceza Mahkemelerine verilmiştir.
Tasarı ile getirilen idari para cezalarının, geçimini su ürünü istihsali ile karşılayan gerçek ve tüzel kişilerin güçlerini aşan boyutlarda olması, yasa dışı balıkçılık faaliyetlerini önlemek için alınmak istenen tedbirlerin yasal çerçevede faaliyetlerde bulunanları mağdur edebileceği endişesi, diğer yandan idari para cezalarını mülki amirlerin yasanın 33. maddesinde belirtilen koruma ve kontrol hizmeti yapan görevlilere önceden ilan etmek şartıyla devredebilme yetkisi karşısında, köy bekçisinin bile ceza kesebilecek duruma gelmesi, vatandaş üzerinde haksız baskılara yol açarak, devletle vatandaşı karşı karşıya getirecek olması nedenlerinden dolayı yasanın kimi düzenlemelerine bazı üyeler muhalif kalmıştır.
Kuşkusuz Avrupa Birliğine uyum sürecinde topluluğun 2847/93 sayılı yönetmeliğinde çizilen esaslar çerçevesinde Avrupa Birliğine girme sürecinde aday bir ülke olan ülkemiz açısından değişiklik yapılması ve ileriki yıllarda Avrupa Birliği kanunları ile uyum sağlanması açısından değişiklik zorunludur. Ancak yapılacak değişiklik yürürlükte olan yasada öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına dönüştürülmesinden ibarettir. Elbette ülkemiz gerçekleri, su ürünleri ile ilgili diğer yasal düzenlemeler, su ürünleri stokları denizlerimizin oşinografik durumları vesair durumlar dikkate alınarak yasanın özünde değişiklik yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi her ne kadar cezalar idari para cezalarına dönüştürülmüş ise de adli mahkemelerin görevleri kalkmamakta bilakis idari para cezalarının ağırlığı ve itiraz olanağının bulunması karşısında görevi devam etmekte, keza ilave hükümler getirilmek suretiyle mahkemelerin görevleri artmaktadır. Yargıtayın iş yükü ise azalmaktadır. Çünkü adli mahkemelerin idari para cezalarına karşı verecekleri karar kesindir. Öngörülen düzenlemeler ile yargılama sürecinin hızlandırılması hedeflenmekte, istihsal vasıtalarının düzenlenmesi, ruhsatname iptali gibi müeyyidelerle cezada caydırıcılık amacının gerçekleştirilmesi düşünülmektedir. Bu suretle yasak balıkçılığın önüne geçilecek, ülke stokları korunacak, kamu vicdanı tatmin edilecektir.
Yürürlükteki 1380 sayılı yasada öngörülen gerek ön ödemelik para cezaları gerekse bu kapsam dışında kalan para cezaları 01.08.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4421 sayılı yasa ile her takvim yılı başından itibaren yeniden değerleme oranı nispetinde arttırılarak uygulandığından bugün bu suçlara verilen cezalar azımsanmayacak miktarlara ulaşmıştır. Ancak yargılama sürecinin yavaş işlediği muhakkaktır. Yargıtaya giden dosyaların dönüşünün iki yıla kadar sürmesi cezanın suçun işlenmesinden iki yıla yakın bir süre sonra kesinleşmesi, ilk defa suç işleyenlere ise yargıçların bir iyileştirme kurumu olan tecil müessesesini işleterek tayin ettikleri cezayı ertelemeleri, istihsal vasıtalarının ancak mükerrirlik halinde sadece 36/h-1 bendi yönünden müsaderesinin mümkün bulunması, ruhsatnamenin geri alınması ve iptali gibi düzenlemelerin bulunmayışı karşısında getirilen yenilikler yukarıda belirtilen sakıncaları taşımakla beraber su kaynakları itibariyle önemli bir su ürünleri potansiyeline sahip, üretim kaynakları içerisinde su ürünlerinin alanlarının 26 milyon hektarı aşan büyüklük ile orman alanlarından fazla tarımsal alanlara ise yakın olan ülkemiz açısından önemli güvencelerdir.
İdari para cezasına ilgililerin 7 gün içinde itirazı ile mahkeme varsa diğer unsurları da örneğin müsadere ruhsatnamenin süreli yada süresiz-kesin olarak geri alınması kararlarını 15 içinde değerlendirecektir. Verilen kararlar kesin olduğu için yargıtayın iş yükü de hafifleyecektir.
Şüphesiz tasarı ile getirilmek istenen yenilikler ihtiyaçtan doğmaktadır. Ancak bu düzenlemelerin uygulamaya konması için iyi bir etüt çalışması, alt yapı (yönetmelik, ceza kesme usulleri vs.) ve yetişmiş eleman ihtiyacı zorunludur. Nitekim günümüze kadar su ürünleri ile ilgili mevcut kanunu uygulayacak ve buna bağlı teşkilatı yönetecek yetişmiş eleman olmayışı, Tarım Bakanlığı bünyesinde daha çok ziraat mühendis ve teknikerlerinin yoğunlukta olmaları, 1380 sayılı yasanın gelişmesini önlemiştir.
Yukarıda bahsedilen sakıncaları önlemenin en önemli yolu su ürünleri konusunda yetişmiş koruma ve kontrol görevlilerinin istihdamıdır. Ayrıca yasa, yönetmelik ve çıkarılan sirküleri iyi yorumlayacak idari para cezası kesecek personele aydınlatacak bilgileri taşıyan eserlerin ortaya çıkarılması, su ürünlerini koruma ve kontrol ile ilgili seminer ve konferanslar düzenlenmesi, görevlilerin eğitime tabi tutulmaları gerekmektedir. Böylelikle keyfi cezalar kesilmeyecek, vatandaş ile idare karşı karşıya kalmayacak, dosyalar mahkemelere itiraz üzerine gelmeyecektir.
Tüm bu söylenenler ideal olması gereken olgulardır. Ancak ülkemiz gerçekleri düşünüldüğünde kısa süre içerisinde bu düşüncelerin gerçekleş-tirilmesi olası görülmemektedir. Su Ürünleri Kanunun izlenmesinde Sahil Güvenlik Bot Komutanlıklarında görev yapan personelin Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca geçici olarak görevlendirilmeleri (2-3 yıl gibi) tekrar asli görevleri olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığına dönmeleri, bu görevliler açısından deyim yerinde ise “Amerika’yı yeniden keşif” sonucunu doğurmaktadır. Sahil Güvenlik Komutanlığınca son yıllarda bu konuda çalışma yapıldığı ve personel alımına gidildiği gözlenmektedir. Ancak kısa süre içerisinde alınan veya alınacak bu personel ile yasanın 33. maddesinde sayılan ve tasarı ile ceza kesebilme konusunda belli şartlar altında yetki verilecek kişilerin ki “su ürünleri” konusunun asli işleri olmaması, bu konuda ehil bulunmamaları vs. nedenlerle şimdilik idari para cezalarının yürürlüğe girmesinin zamanlama açısından uygun olmadığı düşüncesindeyiz.
Bu açıklamalar ve tespitler ışığında 1380 Sayılı Su Ürünleri Yasası ve tasarı ile ilgili başlıca önerilerimiz şunlardır:
1- Denizcilik Bakanlığı ve bu bakanlık bünyesinde müstakil Su Ürünleri Genel Müdürlüğü kurulmalıdır.
2- Özel bir koruma sistemi geliştirilmelidir. Statüsü, yükümlülükleri, personel alımı, teçhizatı ve görevleri yönetmelikle düzenlenmeli, buna ilişkin bir yasa çıkarılmalıdır. Koruma- kontrol hizmeti yapan görevliler özel bir sınavla alınmalı, eğitim merkezleri açılarak yetiştirilmeli ve görev yerlerine bu şekilde tayin edilmelidir.
3- Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde daimi personel alımı hızlandırılmalı, yetiştirilmeli ve bu kişiler Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev almamalıdır.
4- İlke olarak yasadaki fiillerin idari para cezasına dönüştürülmesine karşı olmamakla beraber, Koruma- kontrol hizmeti alt yapısının iyi kurulmasından sonra idari para cezalarına dönüştürülmesine ilişkin yasa tasarısı yürürlüğe girmelidir.
5- Yasa ve yönetmelikler arasındaki mevcut çelişkiler yapılacak yasal düzenlemelerdeki değişikliklerle giderilmelidir. (Örneğin, Su Ürünleri Yönetmeliği ve Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğindeki hükümler gibi)
6- Tasarı ile getirilen, yukarıda özetlenen yeniliklerin tamamına katılmaktayız.
7- Önerilen tasarı metninde ruhsatsız su ürünleri istihsali ile uğraşan ve ticari maksat güden kişilerin kullandığı istihsal vasıtalarının ve yakaladıkları su ürünlerinin zapt ve müsaderesine ilişkin hüküm bulunmaması kanımızca eksikliktir. Yürürlükteki yasada da bu hüküm mevcut değildir. Özel yasada müsadere konusu açıkça düzenlenmiş ise TCK’da öngörülen genel müsadere hükmü olan 36. madde uygulama alanı bulmaz. Bu durumda ele geçirilen su ürünleri ne yapılacaktır? Elbette istihsal eden kişiye bırakılmayacaktır. Yasada ve tasarı metinleri içerisinde boşluk vardır. 1380 sayılı yasanın 36/a-1. bendi, 1., 2. ve 3. cümleleri ile 36/a-2. bendi açısından mutlak surette su ürünleri ve istihsal vasıtalarının zapt ve müsaderesine ilişkin hüküm getirilmelidir. Gemilerin veya teknelerin müstesna olup olmadıkları hususu değerlendirme konusu yapılabilir.
8- Önerilen tasarı metninin değişik maddelerinde de “suç” ibaresinin kullanıldığı göze çarpmaktadır. Tasarı ile 1380 sayılı yasadaki fiiller suç olmaktan çıkarılmakta, fiillerin yaptırımı idari para cezasına dönüştürülmektedir. O halde ortada bir suç söz konusu değildir. Bir fiil-eylem söz konusu olup, yasa koyucu ceza hukuku anlamında tipiklik unsuru olan bir suç tayin etmekten ziyade, eylemin yaptırımını idari para cezası şeklinde düşünmüştür. Dolayısıyla teknik olarak “suç” ibaresi doğru değildir.
9- Yasanın 19/1. fıkrasına aykırı hareket edenlerin fiili ika ederken kullandıkları yasak yöntemlere konu maddelerle ilgili olarak yürürlükteki yasadaki boşluğu gidermeye yönelik olarak mutlak surette müsadere hükmü öngörülmelidir.
10- Tasarı metninde, yasak su ürünlerinin satışı, nakli, imalatta kullanılması ile ilgili olarak, birbirleriyle benzer mahiyette hükümler içeren yasanın 25/1. fıkrası delaletiyle 36/i bendi, yasanın 23/a ve b bentleri delaletiyle 36/g-3 bendi 2. cümlesi ve 36/h-son maddesinin birlikte değerlendirilmemesi, yürürlükteki yasadaki içeriğin korunması kanımızca yerinde değildir. Zira her üç hükümde unsur olarak birbirleriyle paralel niteliktedir. Yasanın 25/1. maddesinde bölge yasağına ilişkin bir ibare bulunmazken, 23/b maddesi bölge yasağını da içerir biçimde yasanın 25. maddesindeki tüm hususları kapsamı içerisine almıştır. Bu açıdan esasen her iki hüküm arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Keza 36/h-son maddesi ise bu düzenlemelere göre daha özel nitelikte bir düzenlemeden ibarettir. Sadece dip trolünü kapsamaktadır. Her üç madde açısından olaya bakıldığında tüm yasaklamaların bir madde içerisinde toplanması mümkündür. Bu suretle uygulamada kafaları karıştıran ve aksaklık doğuran bu hükümler arasındaki çelişki de ortadan kaldırılacaktır.
11- Tasarı metninin 3. maddesinin (n) bendinde, 1380 sayılı yasanın 31. maddesi hükümlerine göre yapılacak denetimleri engelleyenlere idari para cezası öngörülmüştür. Bu denetimleri yapan kişiler bakanlık görevlisi olup, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir. Memurların görevlerini ifası sırasında görevlerini engelleyenleri, cebir, şiddet ve tehdit ile mukavemette bulunanları cezalandıran genel bir madde TCK’da öngörülmüştür. Bu madde TCK. 258. maddedir. Bu madde dururken tasarı metninde engellemenin ne suretle yapılacağı açıklanmadan, soyut ibare kullanılması ve idari para cezası öngörülmesi yerinde değildir. Kaldı ki bu hüküm öngörülse dahi TCK. 258. madde de yer alan unsurların somut olayda gerçekleşmesi halinde, TCK. 258. maddesi kamu davası olması niteliği itibariyle uygulama sahası bulacaktır.
12-Tasarı metninde söz edilmemekle beraber, Avrupa Birliğinin 2847/93 sayılı yönetmeliğinde söz edilen tekneye el konulması ve teknenin geçici olarak faaliyetten men edilmesi hükümlerinin, yasanın 23 ve 24. maddelerine aykırı fiillerde uygulanması gerektiği düşüncesindeyiz.
13- Yasanın 23/a ve b bendlerine göre çıkarılan yönetmelik hükümlerine aykırı hareket eden gırgır ağlarıyla avlanan balıkçı gemileri için ayrı ve özel bir ceza maddesi öngörülmelidir. Ancak tasarı metninin 3. maddesinin son bendinin bir önceki bendinde idari para cezalarının gemi uzunlukları dikkate alınarak arttırılmasına ilişkin hüküm ile paralellik kurularak geçimini su ürünleriyle istihsal eden ve Türk balıkçığının % 95’lik kesimini temsil eden bu kişilerin ekonomik düzeyini aşar düzeyde cezalar öngörülmemelidir.
14- Mer’i yasada dip trolüne ilişkin yasak, sınırlama ve yükümlülüklere aykırı hareketin mükerrirliği halinde gemilerde dahil olmak üzere istihsal vasıtalarının müsaderesi öngörülmüş olup, tasarı metninde fiilin ilk işlenmesinde müsadere hükmü öngörülmesi ve bunun 36/h maddesinde yer alan tüm bendler için geçerli olması kanımızca yerinde değildir. Dip trolüne ilişkin yer ve zaman yasaklarına aykırı hareket halinde istihsal vasıtalarının fiilin tekrarı söz konusu olduğunda müsadere hükmü getirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
15- İdari para cezasına dönüştürülme işlemi ile birlikte “suçun tekrarı” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği açıkça tanımlanmalı ve kanımızca fiilin ilk işlendiği tarihte tutulan zabıt tarihinden itibaren 5 yıllık bir süre içinde su ürünleri yasasına muhalefet suçunu işleyenler fiilin mükerriri sayılmalıdırlar. Bu konunun takibi de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından bilgisayara işlenmek suretiyle yapılmalıdır. İlk zabıt tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçmiş ise kişi hakkındaki kayıt silinmelidir. “suçun tekrarı” ruhsatnamenin geçici veya süresiz iptali ile teknenin geçici olarak faaliyetten men edilmesi hallerinde önem arz eden bir konudur.
16- Yasanın 24/a maddesinde sözü edilen “her türlü trol” avcılığına kapalı alanlarda yasak fiillerin işlenmesi halinde gemilerin müsaderesi de dahil olmak üzere caydırıcı hükümler konulmalıdır. Çünkü mer’i yasada 36/h bendinin içeriğinde dip trole müteallik yasaklara aykırılığın cezası öngörülmekte, bu madde hilafına aykırı hareket durumunda ise yasanın 23/b bendinin uygulanması söz konusu olmaktadır. Bu bendde de sadece para cezası düzenlenmekte, istihsal vasıtalarının müsaderesine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 36/h bendi ise yasanın 24/a bendini kapsayacak biçimde “24. maddeye göre çıkarılan...” şeklinde içeriği ile uyumlu olmayacak biçimde bir ceza hükmü öngörmektedir. Bu mer’i yasadaki çelişkidir. Mutlaka giderilmesi gerekir. 36/h bendi sistematiği içerisine açıkça 24/a bendine aykırılığın müeyyidesi koyulmalıdır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"1380 Sayılı Yasa Tasarısı Üzerine Düşünceler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Seyfullah Çakmak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 23:50
(7314 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 16 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 9 okuyucu (56%) makaleyi yararlı bulurken, 7 okuyucu (44%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
10981
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 40 dakika 58 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,50 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 23285, Kelime Sayısı : 2834, Boyut : 22,74 Kb.
* 60 kez yazdırıldı.
* 49 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 84
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03466392 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.